Dövüşen ikiliyle sağlıklı bir iletişim kurmayı başardım. İsimlerinin Bidan ve Doka olduklarını söylediler. Fakat ne yazık ki hala neden kavga ettiklerini konusunda bir fikrim yoktu. İkisi de diğerinin onu anlamadığını yönünde bazı söylemlerde bulunduktan sonra dövüşmeye devam ettiler. Kazanan tarafın diğer tarafı anlayacağına ya da kazananın diğer tarafa zorla kendini kabul ettireceğine inanıyorlardı. Aslında hunharca kavga etmelerine rağmen ikisi de aynı şekilde düşünüyordu. Gerçi kavga etme sebeplerini tam olarak bilmeden bu konularda daha fazla yorum yapmak istemiyordum. Ne yapmam gerektiği konusunda düşünürken bir yanda da kavgayı destekleyen insanların sesleriyle baş etmek zorundaydım. Tüm bu curcuna devam ederken bulunduğum konumdan bir adım geri çekildim ve içinde bulunduğumuz süreci değerlendirmeye başladım.
Gözlerim kıdemlim Tegin’i aradı. Kalabalıktan olacak ki kendisini bulamadım. Başpolis memuru Sai ise tüm heybetiyle bulunduğum konumdan görünüyordu. Onunla kısa bir göz teması kurduktan sonra elimle 1 işareti yapıp daha sonra da aynı elimle avuç içim yeri gösterecek şekilde yukarıdan aşağıya doğru yavaşça düz bir şekilde indirdim. Aslında amacım 1dk bekle demek ki. Tabii ki yetenekli Başpolis memurumuzun benim niyetimi anlayacağından emindim. Bu istediğim kısa zaman dilimde ise düşünmeye başladım. Önümde duran ikilinin kavga etmesini engellemek için ne yapmalıydım. Bir yandan bunu düşünürken bir yandan da etrafı kolaçan ediyordum. İlk görevim olduğu için yaşadığım heyecanım hala devam ediyordu. Başarılı bir şekilde bu görevi tamamlayıp üstlerimin beni övmesini istiyordum. Belki bu yüzdendir biraz aceleci davranıyordum.
Üstün zekamı kullanarak kısıtlı zaman diliminde bulunabilecek en mükemmel çözümü bulmuştum. En azından bulduğum çözümümün doğruluğu konusunda %99 emindim. Bu yüzden başımı hafifçe havaya kaldırdım. Tekrardan Sai ile göz teması kurup elimle ‘rahat ol bende işareti’ yaptım. Bu işareti elimi yumruk yaparak göğsüme vurarak gösterdim. Üç adım ileri giderek daha önce geri çekildiğim yerden daha ileri bir konuma gittim. Kavga eden ikiliye daha fazla yaklaştım. Hafif bir öksürükle boğazımı temizledikten sonra yüksek bir sesle
‘’Dostum Doka ve Dostum Bidan’’ diye bağırdım. Ardından
‘’Madem kavga her şeyin çözümü olacak o zaman ikinizi birden alt edersem neden kavga ettiğinizi öğrenebilirim.’’ Bunu söyledikten sonra ikiliye destekleyen gruba dönüp
‘’birazınız da Santin diye bağırsın’’ dedim. Söyleyeceklerim bittikten sonra ikilinin kavga ettiği küçük alanın ortasına doğru yürüyecektim. Ben yanlarına gittiğim zaman hala kavgaya devam ediyorsa bende kavgalarına dahil olmaya başlayacaktım. Artık Himotanın bal porsuğunun parlama zamanına az kalmıştı …