[Vaka] Er Meydanı

#1
Her gün olduğu gibi şafağın ilk ışıkları ile karakoldaki yerinizi alıyorsunuz ve âdeta hazır oldaymışcasına beklemeye koyuluyorsunuz. Yeni bir gün, yeni bir vaka demek sonuçta. Her an bir Komiser gelip sizi vakaya götürebileceği gibi her an karakola bir telefon gelebilir ve oturup plan yapmaya koyulabilirsiniz. Gündüzleyin olaysız geçmesine karşın öğleden hemen sonra karakola beklenen telefon geliyor. O an karakolda bulunan Komiseriniz telefona yanıt veriyor. Belki beş, belki de on dakika süren konuşma sonucu hepinizi toplantı odasına topluyor. "Dobe ba babo ban kagan," meslektaşlarım. Bugün elimizde, Frum ve Ser'e şükürler olsun ki, ciddi bir vaka yok. Mebikaman şehir merkezinde bulunan şehirn en işlek kahvehanesinde hararetli bir tartışma çıkmış ve bu tartışma kavgaya dönmüş. Her en kadar oradaki memurlerımız halkımızı yatıştırmış olsalar da, bugün aynı iki grubun kahvehaneye yakın bir meydanda kavga etmek için hazırlık yapıldığı görülmüş. Sizlerin göreviniz hâliyle kavganın olmasına engel olmak. Eğer vardığınızda kavga başlamış ise kavgayı sonlandırmak. Hazır gitmiş iken de neden kavga ettiklerini öğrenebilirseniz hoş olur. Kavga etmek kişinin kanında vardır fakat nedeni hep farklıdır. Öğrenebilirseniz, gelecekte bu gibi sorunların önünü kesebiliriz. Vakanın doğası gereği sizle gelmeyi gerekli görmüyorum. Bunun yerine, sizi yeni başpolis memurumuz Sai Nopaodan önderliğine bırakıyorum. Hem onun için de güzel bir deneyim olur, öyle değil mi?

Başpolis memuru Sai Nopaodan liderliğinde önce Mebikaman'a, oradan da olay yerine varıyorsunuz. Komiser sizi arabayla bıraktıktan sonra işiniz bitince karakolu aramanızı söylüyor ki gelip sizi alsın. Meydana vardığınızda onlarca kişinin çember vari bir şekilde toplandığını görüyorsunuz. Biraz yakınlaşınca fark ediyorsunuz ki, bu çember vari dizilimin ortasında iki kişi üstünü çıkarmış dövüşüyorlar. Bekledğiniz kavga olmasa bile bir kavga var ve yine durdurmak zorundasınız. Nasıl yaklaşacağınız tamamen size bağlı. Hodri meydan!
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Hiperyus ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 168 saattir. (7 gün)

Re: [Vaka] Er Meydanı

#2
Gecenin geç saatlerinde zorla daldığım uykudan çok geçmeden uyanmıştım. Tihami’den döndüğümüzden beri başımda olan uykusuzluk, uyusam bile kabuslarla uyanma sorunu yüzünden artık göz altlarımın morarmaya başladığını görebiliyordum aynada. Normal hayata döndükten sonra bir nebze azalsa da hala tamamen bitmiş değildi. Bu durum işime odaklanmamı da etkileyebilirdi. Bunu olmasını da istemiyordum tabi ki. Bu yüzden her sabah olduğu gibi bu sabah da kendimi toparlamak için uzunca duşumu aldıktan sonra üniformamı giyip merkezin yolunu tuttum.

Bu sabah da alışılagelmişin altında bir yoğunluk var gibi görünüyordu. Tegin ve aramıza yeni katılan kız Santin ile birlikte bir vaka için beklemekteydik ama sabah saatleri sessiz geçmişti bizim açımızdan. Neyse ki öğleden sonra bizi harekete geçirecek bizi harekete geçirecek telefon gelmişti. Komiser, telefon görüşmesinin ardından bize görevle ilgili detayları açıklamaya başladı. Anlaşılan yine bir kahvehane kavgasıyla karşı karşıyaydık. İlk vakam da buna benzer bir durumdu. Ama orada turistler ve azınlıklarla ilgili hassas bir konu vardı. Buradaki kavganın nedenini bilmiyorduk. Tabi ki kavgayı durduktan sonra bunu öğrenmek için görevliydik. Komiser, nispeten rahat bir görev olduğundan bu vakaya liderlik etme görevini bana vermişti. Ben de başımla selam vererek verdiği bu görevi kabul ettiğimi bildirdim. Artık sahalara inmem gerektiğini hissediyordum. Bu bana iyi gelecekti.

Mebikana’a kadar uzun bir yol geldikten sonra olay yerine varmıştık. Doğruyu söylemek gerekirse ben daha çete savaşı tarzı, herkesin birbirine girdiği bir kavga bekliyordum. Fakat burada insanlar toplanmış iki kişinin dövüşünü izliyor gibi görünüyordu. Belli ki aralarındaki sorunu iki tarafın liderinin kapışması çözecek gibi duruyordu. sanki kendi aralarında çözeceklermiş gibi görünse de bunun nedenin öğrenmem gerekiyordu sonuçta. Bu yüzden de bu kavgaya müdahale edecektik bir şekilde. Santin’e dönerek “İlk müdahaleyi sen yapmak ister misin? Dertleri neymiş bir öğrenelim.” diyecektim. Aramızdaki en tecrübesizi öne atmış gibi olacaktı ama kendini geri plandaymış gibi hissetmesin istemiyordum. Ayrıca sorgu yeteneklerini de merak etmiştim. Malum Tegin sayesinde bu işi benim yapmama gerekiyordu genellikle. Yine de herhangi bir ters tepkiye karşı müdahale etmek için tetikte olacaktım. Ayrıca da bir yandan topluluğu inceleyecektim. Eğer birebir kavga varsa ortada organize eden biri de olmalıydı. Asıl sorgulamamız gerekenler o ve kavga edenler olacaktır.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Er Meydanı

#3
Her zamanki gibi sabahın köründe kalkarak işe gitmek için hazırlanmaya başladım. Özel yeteneğim sayesinde polis memuru olup ülkeme hizmet ettiğim için çok mutlu ve gururlu olsam da bu sabahları erken kalkmaya hala alışamadım. Açıkçası alışabileceğimi de sanmıyorum. Bir insan neden daha güneş bile doğmamışken işe gitmek için kalkar ki? Neyse daha fazla söylenerek vakit kaybedemem. Bir an önce bitkilerimi gözden geçirip karakola gitmek için evden çıktım.

Karakola geldikten sonra hızlıca kendime atıştırmalık bir şeyler hazırlayıp gizli gizli çaktırmadan yemeye başladım. Her an bir göreve gidebileceğimiz için hızlı olmam gerekiyordu. Kendimi zorlayıp hızlı bir şekilde kahvaltımı bitirdikten sonra sessizce bir köşede beklemeye başladım. Bu uzun süreli bekleyişim sırasında kahvaltının tadını çıkaramadan acele ettiğim için pişman oldum. Çok fazla zamanım olmasına rağmen resmen bunu boşu boşuna harcamış oldum. Ne zaman yeni bir göreve başlayacağımızı kestiremediğim için de tekrardan bir şeyler hazırlamak istemiyorum. Böylece bu anlamsız bekleyişim öğlene kadar devam etti. Öğleden sonra sonunda yeni görevimiz belli oldu. Komiserimizin bizi toplantı odasına davet etmesiyle görevin detaylarını da öğrendik.

Mebikaman’da bir kahvehanede ortaya çıkan tartışma giderek büyüyerek kavgaya dönüşmüş. Daha doğrusu taraflar kavga etmek için kahvehaneye yakın bir yerde toplanmışlar. Bizden de tarafların birbiri ile kavga etmesine engel olmamızı ve olayların bu noktaya nasıl geldiğini öğrenmemizi istiyorlar. Daha önceden de Sai ile böyle bir göreve katılmıştık. Orada sorunumuz turistler ile azınlıkların anlaşamamasıydı. Burada da durum benzer olabilir. Çünkü yanlış hatırlamıyorsam Mebikaman’a bazen Djurat’lı vatandaşlar gelip hem ticaret yapıp hem de turistik geziler yapıyorlar. Bu turist gruplarından birisi ile bizim vatandaşlarımızın arasında bir sorun çıkmış olabilir. Eğer böyle bir durum söz konusu ise çok hassas davranmamız gerekecek. Yaptığımız bir hata sonucu diplomatik bir kriz çıkmasını istemiyorum.

Uzun bir yolculuğun ardından sonunda Sai’nin önderliğinde iki grubun toplandığı olay yerine vardık. İlk izlenimlerime göre olay beklediğimden çok daha sakin görünüyor. İki tarafın kavga etmek için toplandığını duyduğum zaman şimdiye kadar birkaç kişinin ciddi bir şekilde yaralanacağını düşünmüştüm. Ancak sadece iki yarı çıplak adam insan çemberinin ortasında kavga ediyorlar. Olaylar daha büyümediği için şimdi ne yapacağımız çok önemli. Yapacağımız yanlış bir tercih yüzünden ortalık bir anda çirkinleşebilir. Bu noktada Sai, ilginç bir karar vererek ilk olarak yeni arkadaşımızın olaya müdahile etmesini istedi. Bence daha yeni memur olmuş birinin böylesine kaotik bir ortama göndermek çok da iyi bir fikir değil. Santin’in diyeceği tek bir yanlış kelime yüzünden olaylar çok hızlı bir şekilde büyüyebilir. Bu yüzden hazırlık olmam gerekiyor. Kabalıktan gelebilecek abartı bir tepkiye karşı tetikte bekleyerek Santin konuşma işini yaparken çemberi tarayarak şüpheli birilerini olup olmadığını kontrol edeceğim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Er Meydanı

#4
Sabahın ilk ışıklarıyla yatağımdan fırladım. Elimi yüzümü yıkayıp tam kendime gelmişken güne başlama rutinimi yapmadığım kafama dank etti. Hemen tekrardan yatağa atladım. Yatakta uzanırken üç kere ‘’ Himota Himota Himota !!’’ dedim. Artık bunu yaparken fazla bağırmıyordum. Çünkü komşularım nedendir bilinmez bu eylemimden rahatsız oluyorlarmış. Sanırım komşularım safkan himotaların nasıl yaşadığından haberdar değiller… Daha kötü senaryoyu düşünürsem, komşularım yüce HİMOTA ve gedhilfe kırması olma ihtimalleri vardı. Bu konu hakkında daha fazla kafa yormak yerine kahvaltımı yapmaya başladım. Günlük protein ihtiyacımı karşılamak için kendi kuruttuğum pastırmalarım ile yapılmış yumurtamı yemeye başladım. Bu inanılmaz besleyici kahvaltıdan sonra üniformamı giyip karakola doğru yürümeye başladım.

Karakoldan içeri adımımı attığımda karşılaştığım tüm yurttaşlarıma tabii ki Donte!! Demeye ihmal etmedim. Selamlama faslını geçtikten sonra gözlerim Başpolis memuru Sai ve kıdemlim Tegin’i aradı. Fakat onları bulamadım. Etrafı kolaçan edip bu ikiliyi bulmaya çalışırken kulağıma bir vaka olduğuyla ilgili bir şeyler çalındı. İçimden ‘’ Heyt bee !! Parlama zamanım geldi ‘’ diye sevinirken görevin yeni Başpolis memuru olan Sai’ye verildiğini öğrendim. İyi haberler arka arkaya gelmeye başlamıştı. Başpolis memurunu bulup görev için onu takip etmeye başladım.

Başpolis memurumuzun önderliğinde Mebikaman’a varmıştık. Bulunduğumuz konumdan biraz daha ilerlediğimiz zaman ise vakanın olduğu yere gelmiştik. Kalabalık bir topluluk vardı. Hepsi toplanmış bir kavgayı izliyorlarmış gibi görünüyorlardı. Kavgayı izlemeye başlayalı fazla bir zaman geçmemişti ki Sai kavga edenlerin yanına gidip sorunun ne olduğunu öğrenmemi istemişti. Aslında problemin ne olduğunu öğrenmek isteyip istemediğimi sormuştu. Nasıl sorarsa sorsun değişen birşey yoktu. Çünkü artık benim zamanım gelmişti. ‘’ Hemen ilgileniyorum efendim ’’ dedikten sonra hatırladım ki ilk görevim olduğu için karakoldan çıkarken biraz heyecanlıydım. Yanıma herhangi bir müdahale aleti almamıştım. Böyle olsa da kendimden emin bir şekilde kavga eden ikilinin yanına doğru yürümeye başladım. Bu esna da yol hattım üzerindeki insanları kenara çekilmesini söyleyecektim. İkilinin yanına geldiğimde ise ‘’ Benim ismim polis memuru Santin Gidinodan. Kendi isimlerinizi ve kavga gerekçenizi derhal söyleyin ’’ diye yüksek sesle ikiliye doğru seslenecektim. Konuşmam bittikten sonra önce göz ucuyla Sai’ye bakacaktım. Daha sonra gözlerimi kavga eden ikiliye çevirecektim. Verecekleri cevabı beklemeye başladım.
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Er Meydanı

#5
Her ne kadar Tegin acemi bir polis memurunun ateşe atılmasına karşı olsa da, Başpolis Sai bunun yeni takım arkadaşını tanımak ve onun işi öğrenmesini sağlamak adına doğru bir karar olduğunu düşünüyor. Santin de heyecan ile öne çıkıyor, kalabalığın arasında sıyrılıp çembere giriyor ve kovuşturmayı başlatıyor. O sırada birbirleri ile kavga eden iki kişi ayrılıyorlar ve Santin'e bakıyorlar. "Bana uygun görülen ad Bidan'dır!" diyor biri. Ardından diğeri de kendini tanıtıyor. "Hak ettiğim ad Doka'dır!" Bir süre aralarında bakıştıktan sonra Bidan, Santin'e dönüp "Sözün bittiği yerde yumruklar konuşur memurum. Gerekçemiz budur." diyor. Doka ise devam ettiriyor. "Laftan anlamayan dayaktan anlar. Gerçek kabûl edilmez ise kabûl ettirilir!" Bu söz üzerine Bidan sert bakışlarla Doka'ya bakıyor ve ortada çarpışımız kavga etmeye devam ediyorlar. İkiye ayrılmış taraflar erlerin adlarını haykırıyorlar. "Bidan, Bidan, Bidan, Bidan!" "Doka, Doka, Doka, Doka!"

Anlaşılan o ki, tartışma söz ile sonuca bağlanamamış ve bu yüzden iki yiğit savundukları görüşlerin temsilcisi olarak göğüs göğüse gelmişler. İş er meydanına taşındığına göre mesele ya çok ciddi ya da mesele onur meselesi. Himota'da kavga edilmesi sıradandır. Kişinin doğasında duygu ile bağlı olduğunu her şekilde savunmak vardır. Himota bunu reddetmez. Kavga tarafların keskin saldırıları ile devam etmekte. Bidan, Doka'nın yumruğunu tutup omzuna vuruyor. Doka bunun üzerine darbe aldığı kolunu salıp etrafında dönerek Bidan'ın gövdesine yandan tekme atıyor. Bidan tekmeyi yedikten sonra Doka'nın bacağını kavrıyor ve çelme atarak onu yere düşürüyor. Ardından göğüs hizasına diz çökerek suratını yumruklamaya başlıyor. Doka ise kolları ile suratını savunuyor ve karşı saldıraya geçebileceği bir fırsatı arıyor.

Tegin bunlar olurken çemberi taramakta ve bir elebaşı bulma niyetinde. Belki de bu kavga birisi veya birileri tarafından art niyetle başlatıldı. Kim bilir? Tegin çemberi tararken iki kişinin tezahürat yapmak yerine kavgayı yorumladıklarını fark ediyor ve onlara doğru ilerliyor. Yaklaşınca da dinlemey koyuluyor. "Seni bilmem ama Bidan alır. Daha tekniksel dövüşüyor. Doka ise duygusal davranıyor." "Belki de fakat Doka'yı hafife alma. Kendini dövüşün akışına bırakmasını biliyor sonuçta." "Dediğin doğruysa, güzel bir dövüş izleyeceğiz. Bu arada, bunlar neden yaka paçalar?" "Ne bileyim ben? Neler döndüğünü anlamış değilim ama kahvehanede duyduklarıma göre siyasetten konuşurlarken işler kızışmış. Artık konu neydiyse." Hmmm, siyaset demek. Bu güzel bir ipucu aslında.

Sai de Tegin gibi topluluğu taramakta idi ama görünürde şüphe uyandırıcı kimsecikler yoktu. Tarafların sözlerine göre bu ikisi arasında kişisel bir mesele olabilirdi. Belki de bunca kişi sadece izlemeye gelmiştir. O esnada Sai'nin gözüne birisi çarpıyor. İlk bakışta diğerlerinden farksız biri ama dikkat edilince gülümsediği fark ediliyor. İzlediğinden zevk alır vaziyette. Ağzı oynuyor ama ne dediği duyulmuyor. Bu birisi toplanmış kişilere baktıktan sonra tatmin olmuş bir edayla olay yerinden uzaklaşmaya başlıyor.

Tegin elde ettiği ipucuyu yorumlayıp Sai'ye iletecek mi? Santin kavgayı durdumak için güç mü kullanacak? Yoksa, sözleri ile mi dize getirecek? Sai'nin dikkatini çeken kişi kim ve neden memnun kalmış bir havası var? Hepsi Ultra Süper Düper Üstün Himota'nın bir sonraki bölümünde! Sakın kaçırmayın!

Re: [Vaka] Er Meydanı

#6
Dövüşen ikiliyle sağlıklı bir iletişim kurmayı başardım. İsimlerinin Bidan ve Doka olduklarını söylediler. Fakat ne yazık ki hala neden kavga ettiklerini konusunda bir fikrim yoktu. İkisi de diğerinin onu anlamadığını yönünde bazı söylemlerde bulunduktan sonra dövüşmeye devam ettiler. Kazanan tarafın diğer tarafı anlayacağına ya da kazananın diğer tarafa zorla kendini kabul ettireceğine inanıyorlardı. Aslında hunharca kavga etmelerine rağmen ikisi de aynı şekilde düşünüyordu. Gerçi kavga etme sebeplerini tam olarak bilmeden bu konularda daha fazla yorum yapmak istemiyordum. Ne yapmam gerektiği konusunda düşünürken bir yanda da kavgayı destekleyen insanların sesleriyle baş etmek zorundaydım. Tüm bu curcuna devam ederken bulunduğum konumdan bir adım geri çekildim ve içinde bulunduğumuz süreci değerlendirmeye başladım.

Gözlerim kıdemlim Tegin’i aradı. Kalabalıktan olacak ki kendisini bulamadım. Başpolis memuru Sai ise tüm heybetiyle bulunduğum konumdan görünüyordu. Onunla kısa bir göz teması kurduktan sonra elimle 1 işareti yapıp daha sonra da aynı elimle avuç içim yeri gösterecek şekilde yukarıdan aşağıya doğru yavaşça düz bir şekilde indirdim. Aslında amacım 1dk bekle demek ki. Tabii ki yetenekli Başpolis memurumuzun benim niyetimi anlayacağından emindim. Bu istediğim kısa zaman dilimde ise düşünmeye başladım. Önümde duran ikilinin kavga etmesini engellemek için ne yapmalıydım. Bir yandan bunu düşünürken bir yandan da etrafı kolaçan ediyordum. İlk görevim olduğu için yaşadığım heyecanım hala devam ediyordu. Başarılı bir şekilde bu görevi tamamlayıp üstlerimin beni övmesini istiyordum. Belki bu yüzdendir biraz aceleci davranıyordum.

Üstün zekamı kullanarak kısıtlı zaman diliminde bulunabilecek en mükemmel çözümü bulmuştum. En azından bulduğum çözümümün doğruluğu konusunda %99 emindim. Bu yüzden başımı hafifçe havaya kaldırdım. Tekrardan Sai ile göz teması kurup elimle ‘rahat ol bende işareti’ yaptım. Bu işareti elimi yumruk yaparak göğsüme vurarak gösterdim. Üç adım ileri giderek daha önce geri çekildiğim yerden daha ileri bir konuma gittim. Kavga eden ikiliye daha fazla yaklaştım. Hafif bir öksürükle boğazımı temizledikten sonra yüksek bir sesle ‘’Dostum Doka ve Dostum Bidan’’ diye bağırdım. Ardından ‘’Madem kavga her şeyin çözümü olacak o zaman ikinizi birden alt edersem neden kavga ettiğinizi öğrenebilirim.’’ Bunu söyledikten sonra ikiliye destekleyen gruba dönüp ‘’birazınız da Santin diye bağırsın’’ dedim. Söyleyeceklerim bittikten sonra ikilinin kavga ettiği küçük alanın ortasına doğru yürüyecektim. Ben yanlarına gittiğim zaman hala kavgaya devam ediyorsa bende kavgalarına dahil olmaya başlayacaktım. Artık Himotanın bal porsuğunun parlama zamanına az kalmıştı …
► Show Spoiler
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Er Meydanı

#7
Santin, hiç itiraz etmeden, sanki bu anı bekliyormuşçasına olaya müdahale etmek için ileri atıldı. İlk önce onun nasıl bir yol izlediğine bakmak istiyordum. Beklediğimden daha hızlı bir giriş yaparak direkt olarak kalabalığı yarmış ve kavga eden elemanların yanına gitmişti. Yine de endişelenecek bir durum yok gibi görünüyordu. Adamlar bir sorun çıkarmamış ve Santin’in sorularını cevaplıyorlardı. Santin’in kendini böyle öne çıkarması hoşuma gitmişti. Kesinlikle tembel bir takım arkadaşı değil gibi duruyordu. Zaten bir takıma bir tembel yeteceğinden böyle olmasından mutlu olmuştum ama tanışma sırasında da şu anda da heyecanlı olduğunu gözlemlemiştim. Bu da bazen fevri hareketler yapmasına neden olabilirdi ki zamanla bunun törpüleneceğine de emindim.

Bu sırada Tegin’in de kalabalığın içinde bir yere doğru ilerlediğini fark etmiştim. Onun da dikkatini bir şeyler çekmiş olmalıydı. Kendi içinde durumu analiz ediyordu muhtemelen. Onu kendi halinde bırakıp ben de etrafı gözlemeye başlamaya karar verdim. Sonuçta Tegin tecrübeliydi ve başını belaya sokacak bir hareket yapmazdı. Bu nedenle gözlerimi kalabalığın içinde gezdirmeye başlamıştım fakat pek dikkatimi çeken bir durum söz konusu değildi. Ta ki içlerinden biri gözüme çarpana kadar. Hal ve hareketleri biraz garip gelmişti. Bir köpek değildim ama bu adamdan burnuma hiç hoş kokular gelmiyordu. Bir işler çevirdiğini hissediyordum ve bunun üzerinde duracaktım.

Neler olduğuna bakmak için gözümü Santin’e çevirdiğimde el hareketleriyle bir şeyler anlatmaya çalıştığını gördüm. Ardından kendinden emin bir şekilde yumruğunu göğsüne vurarak olaya döndü. BU iş için ona güvenebilir miydim bilmiyordum fakat şu adamı gittiği yere kadar takip etmek istiyordum. Bir sorun olursa Tegin olaya müdahale ederdi. Adamı burada sorgulasam belki de bir ipucu kaçırabilirdim. Gittiği yeri ve neler çevirdiğini öğrenmek daha mantıklı bir hareket gibiydi. Burası için dostlarıma güvenmeliydim. Zaman kaybetmeden takip edildiğini anlamayacağı bir mesafeden adamın peşine düşecektim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Er Meydanı

#8
Santin beklediğimden çok daha iyi bir performans sergileyerek kavgayı kısa bir süreliğine olsa dahi durdurmayı başardı. Hatta biraz daha ileri giderek adamları konuşturup kimliklerini öğrenmemizi sağladı. Bu sayede artık kavganın elebaşlarının kimler olduğunu biliyoruz. Ancak ne yazık ki neden kavga ettiklerini henüz öğrenemedik. Çünkü kavga eden dostlarımız kısa süreli bir mola verip bize kendilerini tanıttıktan sonra hızlıca kaldıkları yerden kavgalarına devam etmeye başladılar. Görünüşe göre şimdilik ortalık durulacak gibi görünmüyor. Aslında şu anki durum çok da kötü değil. İki kişiden biri eninde sonunda yorulacak ve bir taraf galip gelecek. Etrafta bu kadar kabalık olmasa oturup kavganın keyfini bile çıkartabilirim. Ancak dediğim gibi etraf çok kalabalık. Etraftaki insanların ne zaman olaya dahil olmak isteyeceklerini bilmiyoruz. Bir taraf kaybettikten sonra onun taraftarları çirkinleşerek olayı büyütebilir. Bu yüzden hazır durum daha az karışıkken bu olayı çözmemiz gerekiyor. Bu çözümü de Sai'nin kararlarına güvenerek Santin'e emanet etmekten başka şansım yok. Umarım başlangıçta yaptığı gibi sorun yaşamadan tarafları sakinleştirebilir.

Kavga devam ederken bir yandan Santin'e göz kulak olup bir yandan da çemberi taramaya başladım. İki kişinin tezahürat yapmak yerine kavgayı yorumladıklarını gördüm. Bu durum ilgimi çektiği için ne konuştuklarını öğrenmek için onlara doğru ilerlemeye başladım. Yanlarına yaklaştığım zaman duyduklarıma göre kavganın sebebi siyasi olabilir gibi gözüküyor. Galiba güzel bir ipucu yakaladım. Zaten buraya sık sık Djurat'lı vatandaşlar geldiği için kavganın sebebinin bu olabileceğini düşünüyordum. Bu ipucu ile beraber teorim daha da güçlendi ama hala yeterli bilgiye sahip değilim.

Hiç konuşmak istemesem de görevin akıbeti için öğrendiklerimi Sai ile paylaşmak için kalabalıkta onu aramaya başladım. Etrafa göz gezdirdikten sonra kısa sürede yeni baş polis memurumuzu buldum. Ancak şu anda biraz meşgul gibi gözüküyor. Bir adamı takip ettiği için şimdilik onun yanına gitmemeye karar verdim. Takip ettiği kişinin kim olduğunu bilmiyorum ama peşinde olduğuna göre o da bir ipucu yakalamış olabilir. Bu yüzden az önce öğrendiğim bilgiyi onunla paylaşmak için biraz beklemem gerekecek. Şimdilik tek bir sorun var. Benim kime yardım etmem gerekiyor? Açıkçası minik grubumuzun olayı çözmek için bile ayrılması hiç hoşuma gitmiyor. Sanki bilerek birileri bize ayırmaya çalışıyor.

Kime yardım edeceğimi düşünürken Santin'in yaptığı değişik hareketlere gördüm. Sai ile anlaşmaya çalıştıktan sonra kavga eden ikilinin yanına giderek kendisi de kavgaya karıştı. Bu hareketinin kalabalık tarafında nasıl karşılanacağını bilmediğim için onun yanına kalmaya karar verdim. Sai daha tecrübeli olduğu için kendi başının çaresine bakabilir. Bu yüzden güvenli bir mesafeden Santin'i ve neler yapacağını izleyeceğim. Bir yandan kalabalığın ona nasıl tepki göstereceğini gözlemleyeceğim. Kavgaya sonradan katılan biri yapılan tüm planları alt üst edebilir. Bu durum da herkesin hoşuna gitmeyeceğine eminim. Santin sayesinde belki bu işlerin arkasındaki kişiyi bulabilirim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Er Meydanı

#9
Himota'nın Bal Porsuğu kendini kanıtlama fırsatı bulduğu gibi öne çıkıyor ve meydan okuyor! Hiçbir zehrin öldüremediği, hiçbir düşmanın korkutamadığı, durdurulamaz porsuk dimdik dururken Doka ve Bidan kavgalarına tekrar ara veriyorlar. Önce Santin'e bakıyorlar, sonra birbirlerine dönüyor. Doka heyecanla "İşte şimdi er meydanına benzemeye başladı! Ne diyorsun Bidan?" Bidan kahkaha atıyor ve Doka'nın üstünden kalkıp onu da kaldırıyor. "Dostumun heyecanını kursağında bırakmak bana yakışmaz! En azından şimdi daha kutlu bir amaç uğruna dövüşeceğiz." Doka üstündeki tozu attıktan sonra Santin'e sesleniyor. "Himota'nın aldığı karar üzerine dövüşmek çocukcaydı, evet. Memurum, bizi onurlandırmanızın şerefine bir iddiaya ne dersiniz? Kaybedenler kazanana içki ısmarlasın." Bidan, Dokayı onayladıktan sonra duruş alıyor ve "Herkes tek, gruplaşma yok!" diyor. "Hay hay!" diyor Doka ve o da duruş alıyor. Üçünüzde birbirinizden dört adım uzakta üçgen oluşturacak şekilde duruyorsunuz. Kalabalık bu sefer hep bir ağızdan haykırıyor. "Santin, Santin, Santin, Santin!" İlk hamle Doka'dan geliyor. Santin'e doğru üç adım atıp diyaframa denk gelecek doksan derecelik bir yumruk atıyor. Bidan ise açıktan alıp ikinizin sağına geçiyor ve koşarak ikinize birden ön kollu ile vurmayı hedefliyor. Himota'nın Bal porsuğu ne gibi bir karşılık verecek acaba?

Başpolis Sai, deneyimli arkadaşı Tegin'e güvenerek şüpheli bulduğu adamın peşinden gidiyor. Adam keyfe keder bir ruh hâliyle artık boş olan kahvehaneye giriyor. Ceketini ve kepini giydikten sonra yarım kalmış çayını kafaya dikiyor. "Himota'nın yüreği hâlâ atıyor ama yetmez. Önce yürek kan ile dolacak. Sonra akli dengesi yerine gelecek. En son da bedenen dirilecek! Himota asıl şanına kavuşmak zorunda. Elimizde bu kadar olanak varken asla geri duramayız." Kahvehanede tek başına bir şüpheli. Sorgulanmaya ne kadar da uygun. Mmmm, evet. Tabii, gölgelerde kalıp evine kadar da takip edilebilir. Başpolisimiz ne karar verecek acaba?

Deneyimli memur Tegin, teorisini desteklediğine inandığı ipucunu bulduktan sonra Başpolisinin takibe başladığını görüyor. Şüphe ediyor, "Ya ayrılmamız isteniyor ise?" Bir iken ne kadar kuvvetli olunabileceğini iyi biliyor sonuçta. Takım çalışması her şeyin üstesinden gelebilir. Sai olan güveni onu Santin'e göz kulak olmaya itiyor. Bu sırada kalabalık arasında bir hareketlenme görüyor. Bir kişi şapkasını çıkarmış. Bir yandan herkes şapkaya para atarken diğer yandan elindeki kağıda kurşun kalem ile not alıyor. Bu kumar değil mi? Rastgele sonuçlara dayalı emeksiz para kazanımı yasa dışıdır. Kavganın kazanı kim olacak diye para yatırılıyor. Acaba Tegin'in adalet aşkı buna engel olacak mı? Yoksa o da mı dahil olacak?

Re: [Vaka] Er Meydanı

#10
Yaptığım dahiyane planım işe yaramıştı. Daha doğrusu ilk adımım başarılıydı. Kavgaya dahil olmuştum. Geriye çoook ufak bir detay kalmıştı. Artık sadece kavgayı kazanmam gerekiyordu. Bununla beraber Bidan ve Doka ikilisi yine kavgalarına ara vermişlerdi. İkisi de yaptığım tekliften mutlu olmuş olacaklardı ki kahkaha atarak birbirleriyle konuşmaya başlamışlardı. Acaba bu meseleyi kavga etmeden bitirebilir miyim diye düşünürken Doka birkaç adım attıktan sonra diyaframıma bir yumruk atmasıyla kendime geldim. Bu hamle karşısında biraz şaşırmıştım. Doka’ya dönüp ‘’Diyaframa vurmak ne demek! Oldu olacak böğrüme vursaydın daha kolay ölürdüm’’ dedim. Bunlar anca kavgadan anlarlar. Benim de bir iki hamle yapmam gerekiyordu.

Yapacağım hamlemi her zaman ki gibi kısıtlı zaman diliminde hesaplarken etrafımdaki insanların adımı tezahürat etmeye başladığını duydum. Açıkçası bu tezahüratlarla biraz kabarmıştım. Bu kadar insanın adımı söylemesi beni iyice gaza getirmişti. Bu esna da kabalalıkta kıdemlim Tegin’i gördüm. Sağ elimi havaya kaldırıp dikey bir şekilde ileriye ve geriye doğru salladım. Tabii ki Kıdemlin Tegin’in beni anlayacağından adım gibi emindim. Bu el işaretimle, elbet de ‘’giren girdi artık sonuna kadar gidiyorum kıdemlim’’ demek istiyordum.

Yaptığım gizli ve bir o kadar da zeka dolu el işaretlerimden sonra önce Doka’ya sonra da Bidan’a baktım ve ‘’İçki konusunda anlaştık ama ben şarap içerim baştan söyleyeyim’’ dedikten sonra yüzümde kocaman bir gülümsemeyle sırıtmaya başladım. Ardından ‘’ Go hege doroni’’ diye bağırdıktan sonra mükemmel hamlem için ilk önce bir adım geri çekildim sonra da sola doğru hamle yaptıktan sonra kafamı aşağıya doğru eğdim. Eğer Bidan’ın yaptığı hamleyi atlatabilirsem daha sonra karşılık olarak Doka’nın sol boşluğuna sağlam bir yumruk indirip yakınında olan Bidan’nın da sol dizine bir tekme ardından da sağ gözüne bir yumruk vurmayı deneyecektim. Doka’ya kavga başında attığı yumruktan dolayı biraz kinlendiğim için saldırım başarılı olursa kısa süreliğine ona dönüp ‘’yanlış kişiye bulaştın şimdi sana miyavladım’’ diyecektim.
► Show Spoiler
Locked

Return to “Şehir Merkezi”

cron