Re: [Vaka] Er Meydanı

#41
İşler giderek karışmaya başladı. Bana hedef alan Neon kullanıcısını görmezden gelerek aldığım risk sayesinde zehir kullanıcılarından birini vurmayı başardım. Ancak bu atışım planladığım kadar büyük bir fark yaratmadı. Çünkü zehir kullanıcısını vurmayı başarmış olmama rağmen ikinci bir atış yapma şansım olmadan düşman bizi tuzağa düşürdü. Ben neler olduğunu anlamadan yerden kocaman bir demir kubbe çıkarak bizi içerisine hapsetti. Fiziksel olarak bir yara almasam bile bu kubbe başımı ağrıtacak gibi duruyor. Hele ki içerisinde oksijen sınırlı ve az önce etrafımızı saran zehir bulutunun çoğu da kubbenin içerisindeyken bu durumda kolayca kurtulabileceğimizi sanmıyorum.

Kubbenin içerisinde Sai ile birlikte rehin kaldıktan sonra düşmanlarımızın konuşmalarını duydum. Zaten kısa süre sonra öleceğimiz için demir kullanıcısı arkadaşlarına gidebileceklerini söyledi. Çok şüpheli bir hareket. Dedikleri doğru olsa bile 5-10 dakika beklemek yerine neden arkadaşlarını hemen yanımızdan göndermek istiyor ki? Demir elementi kullandığı için karşımızdakinin Himota vatandaşı olduğunu biliyorum. Düşük bir ihtimalde olsa belki de arkadaşları gittikten sonra bize yardım etmek istiyor olabilir. Karşımdaki Himotalı olduğu için aklıma gelen ilk ihtimal bu olsa da tüm umudumu bu zayıf olasılığa yatırmayı planlamıyorum. En kötü durumda kubbenin bir kenarına Uraninit minerali oluşturup bırakabilirim. Bu mineral demirin yapısını bozarak bizim çıkabileceğimiz bir açıklık yaratabilir ama bu kadar süre alır hiçbir fikrim yok. Zamanımız sınır olduğu için bu yöntem işe yaramayabilir. Diğer bir seçenek olarak kubbenin kenarına giderek etrafa Radyoaktif dalgalar gönderebilirim. Kubbe sağlam olsa da dalgalar bir şekilde dışardaki demir kullanıcısına giderek onu etkisiz hale getireceğini düşünüyorum. Bu plandaki tek sorunum Radyoaktif dalgaların kapalı mekanlarda çok daha etkili olması, bu yeteneğimi kullanınca ister istemez kubbenin içindeki Sai’ye zarar verebilirim. Aklıma gelen son seçenek ise adamın sesisin geldiği yöne giderek Radyoaktifleştirme yeteneğimi kullanarak kubbenin tamamına uranyum aktarmayı deneyebilirim. Aklıma gelen tüm planların ortak noktası element gücümü kullanarak kubbeyi yapan kişiyi etkisiz hale getirmeyi amaçlıyorum ama hepsinde ister istemez Sai zarar görüyor. Dışarıya çıkmak için onun zarar görmediği bir plan aklıma gelmiyor.

Dışarıya çıkmanın yollarını ararken Sai, adamın sesinin geldiği yöne giderek onunla konuşmaya başladı. Yaptığı bu hamle sonrasında kurduğum tüm planları sekteye uğrattı. Büyük ihtimalle dışarıda kalan Santin’in bir şeyler yapmasını sağlamak için adamın dikkatini dağıtmak istiyor ama hali hazırda benden olabildiği kadar uzaklaşsaydı bir şekilde bizi buradan kurtarabilirdim. Ancak şimdi bunu yapmam mümkün değil. Artık tek yapabileceğim dayanabildiğim noktaya kadar dayanmak ardından da aklıma gelen üç plandan birisini uygulayarak ne pahasına olursa olsun bizi buradan çıkarmam lazım. Bu planlarda hangisini seçersem seçeyim Sai birazcık zarar görecek evet ama sonuçta ölmesinden daha iyidir. Şimdilik bende Santin’e güvenerek neler yapabileceğini beklemeye başlayacağım.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Er Meydanı

#42
Patron sigarasının tadını çıkarırken bir anlığına duruyor ve kahkaha atmaya başlıyor. "Tamam, bugüne kadar ölmekte olup da saçmalayan bir çok kişiyi dinledim ama tacı sana veriyorum, evlat." Sigarasından derin bir nefes alıyor ve devam ediyor. "Hey, günümü aydınlattın. En azından bir iki cümleyi hak ediyorsun. Özür gibi de algılayabilirsin. Siz çocukların yaşamını karartmış bulunmaktayım nasıl olsa. Planda yoktunuz." Patron sigarasından bir nefes daha alıyor ve demir yapıya iyice yaklaşıp şunları söylüyor. "İşini baltalamaya çalışan birileri olursa onların icabına bakman gerekir, bu kadar basit." Sai'nin sayesinde zaten kendini salmış olan patronun dikkati iyice dağılıyor ve Santin'in değerlendirebileceği müthiş bir açık oluşuyor. Bzzzzzt! Santin patrona arkadan yaklaşıyor ve kafasını kavrayıp onu çarpıyor. Patron refleks yoluyla etrafında dönüp Santin'in kafasına yandan bir dirsek atıyor ve sendeleyerek yere düşüyor. Aynı anda Santin de yana doğru ellerinin ve dizlerinin üstüne çöküyor. Çöktükten hemen sonra da atomik dengesizlik yaşayıp çarpılmaya başlıyor. Çarpılmanın etkisiyle tamamen yere düşüyor ve kas spazmı yaşamaya başlıyor. İstemsizce rastgele kasları rastgele eylemlere neden oluyor. Patron ise sırtı demir yapıya dayanmış şekilde acı içinde inliyor ve istemsizce kafasını takılmış bir plak gibi oynatıyor. Bu sırada Sai ile Tegin'in durumu kötüleşiyor. Evet, Sai iki takviye tüpü kullanarak kendinden kaynaklı zor durumu atlattı fakat dış sorun gittikçe büyüyor. Sai ve Tegin oksijensizlikten baş dönmesi ve halsizlik yaşıyorlar. Karbon Monoksit yüzünden görüşleri zayıflıyor. Kurşun yüzünden ciddi baş ağrısı çekiyorlar ve mide bulantısı yaşıyorlar. Bedenlerinde genel bir ağrı mevcut. En yakın zamanda çıkamazlarsa geri dönülmez ufkun şafağına varmış olacaklar. Tegin ve Sai artan sağlık sorunlarını deneyimlerken çatlama sesleri duyuyorlar. Anlaşılan patron çarpılınca meydana getirdiği demir yapı üzerindeki kontrolünü yitirmeye başladı. Çatlaklar demir yapı boyunca ilerliyor. Eğer yeterince hasar verebilirseniz, çıkma olasılığınız var. Patronun adamları çoktan siperi yıkıp Himota kuvvetlerinden kalanları öldürdüler ve hatta ağaç diplerine gömdüler. Sizin bulunduğunuz yere dönmeleri an meselesi. Yani, işiniz çok. Başınıza büyük bir bela aldınız. Bakalım, ısırdığınız lokmayı yutabilecek misiniz? Yoksa, boğulacak mısınız? Her iki anlamda da.
Off Topic
Sai Nopaodan, atom enerjin %75'e çıktı. Santin Gidinodan, atom enerjin %25'e düştü.

Re: [Vaka] Er Meydanı

#43
Herifin bu denli yüksekten konuşması yüzümde bir tebessüm oluşturmuştu. Daha önce de zor durumda kalmıştım. Bu sik kafalının lafları canımı sıkmazdı. Kafama takmam gereken başka sorunlar vardı bir yandan. Zehirlenmeden buradan çıkmamız gerekiyordu ve Santin’in hamlesine güvenmemiz gerekiyordu. Bu nedenle adamın söylediklerine cevap bile vermemiştim. Sadece dışarıdan gelen seslere odaklanmıştım. Çok geçmeden gelen seslerden bir şeyler olduğunu anlamıştım. Ne olduğunu göremiyordum fakat bir boğuşma olduğu belliydi. Umarım Santin onu gafil avlamayı başarmıştır ve bize bir fırsat oluşturur. Aksi takdirde burada ölmeyi bekleyecektik.

Zehirlerin etkisinden artık vücudum tepki vermeye başlamıştı. Halsizlik, baş dönmesi, baş ağrısı gibi etkiler yavaş yavaş beliriyordu. Buradan bir an önce çıkmamız gerekiyordu. Çok geçmeden kıvrandırmaya başlayacakları aşikardı. Bir an önce bir şeyler yapmam gerekirken çatlak sesleriyle bir umut belirmişti. Santin bir nebze başarılı olmuş gibiydi. Buradan çıkmak için son şansımız olabilirdi. Dışarıda ne olduğunu da bilmiyordum ve acele etmem gerekiyordu. Hemen demir – yürek yeteneğimi kullanarak kas gücümü artırarak bir yandan belki ağrılarımı bir nebze hafifletebilirdim. Böylece üzerinde çatlaklar oluşan kubbeyi yıkmak için daha güçlü saldırabilirdim. Böyle de yapacaktım. Yeteneği kullandıktan sonra çatlak oluşan yerlere saldırarak kubbeyi yıkmaya çalışacaktım. Başarılı olursak dışarıdan gelen tehlikelere hazırlıklı olmamız gerekiyordu. Buradan kurtulduğumuzda her şey yeni başlıyor olacaktı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Er Meydanı

#44
Sai ve Santin’in birbirleriyle konuşmamalarına rağmen oldukça organize bir şekilde yaptıkları plan ne yazık ki başarılı olmadı. Ancak iletişim eksikliğimiz olmasına rağmen yeni polis memurumuz duruma hızlıca uyum sağlayarak bize elinden geldiği kadarıyla yardımcı olmaya çalışması beni oldukça gururlandırdı. Görevin başından beri maruz kaldığı onur kırıcı aşağılamalara rağmen hala dimdik ayakta durmasını takdir ettim. Umarım ilerde de yapacağı başarıları ile beni ve Sai’yi gururlandırmaya devam eder. Yeni polis memurumuzun yaptıkları sayesinde demirden hapishaneden tamamen kurtulmamış olmamıza rağmen yine de öncekine kıyasla etrafımızdaki demirlerde çatlaklar oluştuğunu görebiliyorum. Santin, ne yaptıysa kısmen de olsa işe yaramış gibi gözüküyor. Bundan sonra bizim yapmamız gereken tek şey kalan kısıtlı zamanımızı iyi kullanarak bir şeyler yaparak zayıflayan çatlakları ortadan kaldırıp bu yerden kurtulmamız gerekiyor. Kolay bir görev değil ama çok daha umutsuz durumlardan kurtulmayı başardık.

Kafesin içerisindeki zehirler iyiden iyiye etkilerini göstermeye başladıktan sonra neler yapacağımı tekrar gözden geçirmeye başladım. Çatlaklar oluşmadan önce element gücümü kullanarak üç plan hazırlamıştım ama artık bu planların hiçbirini kullanmanın mantıklı olduğunu düşünmüyorum. Önceden kafesten çıkabilmek için tek yapabileceğim şey element gücüme güvenmekti ama şimdi başka yollarla zayıflayan duvarları yok edebiliriz. Öncelikle bu konuyu savaştan sonra edindiği demir elementi yüzünden Sai’ye bırakacağım. O hamlesini yaptıktan sonra sadağımdan çektiğim okları onun zayıflattığı çatlaklara yollayacağım. Normal şartlar altında oklar ile demir bir duvara zarar veremeyeceğim farkındayım ama hali hazırda duvar zayıflamaya başlamışken bu açıklıktan faydalanabileceğimi düşünüyorum. Eğer bu da işe yaramazsa ilk düşündüğüm planlardan birini denemek zorunda kalacağım.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Er Meydanı

#45
Güm, güm, güm!

Patron kafasını tutup ovuşturmaya başlar. "Sinsi velet, başım zonkluyor."

Zınk, zınk, zınk!

Patron bacaklarını kendine çekip bir elini dizine koyar ve biraz inledikten sonra yine söylenir. "Ne zamandan beri çarpılınca beynimin içinde sesler duyar oldum? Ne ilgisi var lan?"

Patron bir an duraksar ve yavaşça arkasını döner. Çatlakları görür. "Ha si-" Lafını bitiremeden Sai, Tegin'in de yardımıyla duvarda delik açar. Patron yerde yuvarlanarak uzaklaşır. Ayağı kalktığında ise demir yapısının kırılıp parçalandığını görür. İçerideki zehirli gazlar dağılarak yok olurlar. Ardından Sai ve Tegin'i görür. Sai'nin eli demir yumruklamaktan morarmış ve kanamaktadır. Gözlerini iyice açarak Sai'nin eline bakar. "İşte bunu öngörememiştim. Gel gör ki, artık o eli kullanamazsın." Patron önce arkasına dönüp yaklaşmakta olan adamlarına bakar. Sonra az uzakta yerde yatan Santin'e bakar. "Bir adamınız da etkisiz eleman. Ardından Demir - Beden yeteneğini kullanarak kendisini demirle kaplar. "Sizin gibi kanı kaynayan gençlerin yaşamını söndürmek biraz üzücü olacak fakat ne derler bilirsiniz. Yanlış zaman, yanlış yer. Kaderinize küsün! Patron bir deparla Sai'nin yanına gelir ve kafasına doğru sağdan sola bir dirsek darbesi savurur.

Takım arkadaşınızdan biri devre dışı ve patronun adamları kısa sürede orada olur. Zehirli gazların etkisi hâlâ üzerinizde. Ya en yakın zamanda patronu alt edeceksiniz ya da onu sersemletip Santin'i de sırtlanarak kaçacaksınız. Patronu alt ederseniz adamlarını iki arada bir derede bırakabilirsiniz fakat yine de size saldırma olasılıkları yüksek olur.
Off Topic
Sai Nopaodan, atom enerjin %75'ten %50'ye düştü ve Demir - Beden yeteneğini kapattığını belirtmediğin sürece her tur düşmeye devam edecek. Santin Gidinodan, ikinci habersiz pasifliğini yapmış bulunmaktasın.

Re: [Vaka] Er Meydanı

#46
Sai ile güçlerimizi birleştirip yaptığımız ortak saldırıdan sonra halihazırda çatlaklar olan demirden duvarda bir delik açmayı başardık. Delik açıldıktan sonra dışarıdaki element kullanıcısı hemen yuvarlanarak yanımızdan uzaklaştı. Adamın çatlağı fark edip hemen reaksiyon göstererek uzaklaşması birazcık kötü oldu. Eğer adam azıcık daha geç hamle yapmış olsaydı yarattığımız açıklığı kullanarak adama ölümcül bir saldırı gerçekleştirmeyi deneyebilirdim. Gerçi adamın uzaklaşması bir yandan iyi de oldu. O uzaklaşır uzaklaşmaz yaptığı demir kubbe parçalara ayrıldı. Demir elementi hakkında çok bilgim olmadığı için demirden duvarın adam uzaklaştığı için mi yoksa bizim açtığımız çatlak yüzünden mi parçalandığı konusunda emin değilim. Bu küçük detay önemsiz gözükse de ileride karşılaşacağım olası düşmanları alt etmek için bu bilgiye ihtiyacım var. Galiba buradan kurtulduktan sonra Sai’ye demir elementi hakkında birkaç soru sormam gerekecek.

Hapsolduğumuz demirden hapishane ortadan kalktıktan sonra içeride sıkıştığımız türlü zehirden de kurtulmuş olduk. Ancak çıkmak için Sai’nin elini feda etmek zorunda kaldık. Element gücünü kullanmasına rağmen o elini savaş boyunca rahat kullanabileceğini pek sanmıyorum. Ayrıca tüm bunlar olurken Santin’in tepki göstermemesi de canımı sıkıyor. Bir ihtimal kullandığı elektrik saldırısı sonucu kendisine zarar vermiş olabilir. Hızlıca burayı hallettikten sonra onunla ilgilenmemiz gerekiyor. Grupta fiziksel ve mental olarak en sağlam kişi olarak bir şeyler yapmam gerekiyor. Bu yüzden inisiyatif alarak riskli olsa da Sai’nin yanına gelen patrona normal bir ok fırlatacağım. Açıkçası bu ok ile ona ciddi bir zarar vermeyi planlamıyorum. Sadece Sai’ye zarar vermeyeyim yeter. Eğer fırlattığım ok ile adamın dikkatini bir anlığına bile olsa dağıtabilirsem Sai geri kalanını tek başına idare eder diye düşünüyorum. Adama ok fırlattıktan sonra sadağımdan hızlı hızlı oklar çekerek düşmanın takviye güçlerinin geldiği yerlere doğru Uranyum ile güçlendirdiğim oklarımı fırlatacağım. Eğer planım işe yararsa hem düşmanın liderinden kurtulup hem de gelen takviye güçlerini yavaşlatabileceğim. Hatta belki de önceki radyasyon yüzünden sersemlemiş askerleri savaşamayacak duruma bile getirebilirim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Er Meydanı

#47
Nedendir bilmiyorum üzerimde bir ölü toprağı var. Belki de pek fazla kullanmaya alışık olmadığım atom enerjimizi arka arkaya kullandığım içindir. Kendimi hiç hissetmediğim kadar bitkin hissediyordum. Neyse ki amacıma ulaşıp demir elementi kullanan şüpheliye elektrik verebildim. Tahmin ettiğim gibi bu elektrik onu bayıltmaya yetmedi. Zaten amacım da onu bayıltmak değildi. Biraz da olsa dikkatini dağıtarak odağını kubbeden uzaklaştırmaktı. Yaptığım dahiyane ve bir o kadar da mükemmel plan işe yaramış olacaktı ki kubbe açılmıştı. Fakat son derece yorgun olduğumdan dolayı yere yığılmış bir halde hareketsiz kalmış durumdaydım.

Hareket etmeden olduğum yerden olan biteni gözlemlemeye başladım. Kubbenin yok olmasıyla beraber kıdemlin Tegin'i ve Başpolis memuru Sai'yi artık görebiliyordum. Düşündüğüm kötü senaryodaki gibi kubbenin içerisinde kalmışlardı. Fakat şuan için bir sorun yoktu. Bir şekilde kubbe açılmış ve onlarda dışardalardı. Sadece ufak tefek bazı sorunlar vardı. Tegin'de gözle görülür bir problem yoktu. Adeta bir Himota aygırı gibi güçlü ve sağlıklı görünüyordu. Başpolis memuru ise biraz yorgun görünüyordu. Hatta daha dikkatli baktığımda ellerinden bir tanesinde ciddi bir yara varmış gibi görünüyordu. Tabii durum kötü gibi görünse de söz konusu kişi Başpolis memuru Sai olduğu için oldukça rahattım. Eminim ki böyle bir durum karşısında bile kesin yedek bir planı vardır. Boş yere endişelenmeme hiç gerek yoktu.

Demir elementi kullanan şüpheli kişi beni '' etkisiz eleman '' olarak nitelendirdikten sonra bir depar ile Sai'nin yanına doğru hamle yaptı. Belli ki az önce yediği elektrik az gelmiş ki hala kavga edecek gücü kalmıştı. Bu esnada kıdemlim Tegin olanca sakinliği ile şüpheliye ok fırlatmaya başlamıştı. Şuan için benim yapacağım bir hamleye gerek yok gibi duruyordu. Sözleri her ne kadar beni sinirlendirse de sessizce olduğum yerde kalarak kaybettiğim enerjimin yerine gelmesini bekleyecektim. İşler kötü bir hal alırsa diye hazırlıklı olmam gerekiyordu.
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Er Meydanı

#48
Santin’in bizim için yarattığı fırsatı değerlendirmeyi başarmıştık. Tegin ile birlikte çatlaklardan faydalanarak demir kubbede delik açabilmiştik. Tabi bu durum elimin hasar almasına neden olmuştu. Bu öngördüğüm durumlardan biriydi. Belki de temiz havaya çıkabilmemiz için gerekliydi de. Ayrıca böyle ufak bir yara beni durduramazdı değil mi? Sonuç olarak zehirli gazdan kurtulmuştuk ne de olsa. Hala soluduğumuz gazın etkisi bir nebze devam etse de karşımızdaki adam da az önce bir hasar almıştı. Kendi kendine konuşmalarından anladığım kadarıyla da Santin direkt başını hedef almış olmalıydı. Bunu bir şekilde lehime çevirebileceğimi düşünüyordum.

Herifin egosu yine konuşmaya başlamıştı. Sözlerini hafifçe gülümseyerek dinlemiştim. Bu kadar kendine güvenmesi bizi küçük görmesine neden oluyordu. Olayları analiz ederken bile bu böyleydi. Elim konusunda haklı olabilirdi fakat bileğimden kopmadığı sürece geri duramazdım. Kaçmakta belki bir seçenekti fakat Santin’i taşımak bizi yavaşlatırdı ve kaçmamıza izin vermezlerse çabucak yakalanırdık. Direkt olarak üzerine de atlamak aptallık olurdu. Ondan bir hamle beklemeliydim. Eğer egosuna yenik düşer ve adamlarını beklemeden bize saldırmaya kalkarsa bir şansımız olabilirdi.

Tam bu düşünceleri kafamdan geçirerek adama odaklanmıştım ki vücudunu demirle kaplayarak üzerime atılmıştı. Şanslıydım ki demir- yürek yeteneğimi hala kapatmamıştım. Böylece onun verdiği zindelik sayesinde hareketlerimi daha hızlı gerçekleştirebilirdim. Adamın hamlesinin sağdan geldiğini gördüğümde hemen kafamı sol tarafa doğru eğerek sol dizimin üzerine çökerek saldırısının kafamın üzerinden geçmesini sağlayacaktım. Ardından ise bir hamle şansı bulmayı umuyordum. Zaman kaybetmeden daha güçlü yumruk atabileceğim kolumla adamın tam çenesine bir aparkat geçirecektim. Vücuduna zarar veremezdim fakat başında hala bir hasar olduğundan bu sarsıntı onu bir süre de olsa etkisiz hale getirebilirdi. Yumruğumun ne durumda olduğu umurumda değildi. Demir- yürek yeteneğim sayesinde kaslarımın hala istediğimi yapabileceğini umuyordum.

Bu hamleden sonra demir- yürek yeteneğimi kapatacaktım. Atom enerjim oldukça düşecekti fakat bunu yapmak zorundaydım. Son bir hamle için bir boşluk oluşturabilmeliydim. Aksi takdirde ibre hızlı bir şekilde aleyhimize dönecekti.
Off Topic
Adamın saldırısı hangimizin sağından geldiğini anlamadığım için hamlemi kendi sağımdan geldiğini farzederek yaptım.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Er Meydanı

#49
Patronun bir hışımla yanına varıp sağdan savurduğu dirsekten Sai sol tarafa doğru diz çökerek kaçmaya çalışıyor. Patronun demirden dirseği Sai'nin kafasına sürtünürken boşa gidiyor. Patron, Sai'nin kendisine kıyasla yavaş kaldığını fark edip aşağı doğru diğer dirseği ile saldırmak istiyor ama kafasına Tegin'in oku geliyor. Ok patronun alnına çarpıp sekiyor ve patronun alnındaki demir çatlıyor. Okun etkisi ile o an hareketsiz kalan patrona Sai'den bir aparkat geliyor. Aparkatın etkisi ile patron parmak uçlarını yükselip geriye doğru üç adım atıyor. Çenesindeki demir çatlamış durumda. Gözlerinde öfke ile önce Tegin'e, sonra da Sai'ye bakıyor. O daha hamle yapamadan yanından ve üstünden geçen okları görüp arkasına bakıyor. Adamları ile arasında radyoaktif oklardan bir çizgi oluştuğunu görüyor. Adamları çizgiye yaklaştığı gibi duraksıyorlar ve geriliyorlar. Suratları ekşiyor ve bazıları göğüslerini, bazıları midelerini, bazıları ise başını tutarak oldukları yerde kalıyorlar. Patron adamlarına tükürüyor ve hızla dönüp Sai'nin kafasına tekme atıyor. Sai, aralarındaki yakınlık ve patronun hızından dolayı kaçınamayacağını anlayıp kollarını tekmenin geldiği yöne doğru kaldırarak kendini savunuyor. Gelen tekmenin şiddeti ile zıt yöne doğru afallıyor. Patron, Sai'yi tekmesi ile kenara ittirdikten sonra asıl hedefi olan Tegin'e doğru koşuyor. Aradaki uzaklığı saniyeler içerisinde kapatarak Tegin'in diyaframına denk gelecek bir diz darbesi gerçekleştiriyor. Bu esnada, Santin'in telsizinden bir ses duyuluyor. "Gidinpese Polis Teşkilatı konuşuyor. Gidinpese - Mebikaman arasında bulunan ormanlık alanda çatışmaya dair ihbar aldık. Orada kimse var mı? Ses verin, tamam."
Off Topic
Tegin Hentanodan, atom enerjin %75'ten %50'ye düştü.

Re: [Vaka] Er Meydanı

#50
İşler tam da planladığım gibi kontrol altındaydı. Kıdemlim ve Başpolis memuru şüpheli grubun lideriyle kapışmaya devam ediyorlardı. Aktif olarak kavgaya kıdemlim Tegin de katılmış bulunmaktaydı. Şüpheli tarafından atılan güçlü bir tekmeye maruz kalmış gibi görünüyordu. Ama eminim ki bunların hepsi büyük oyun için yapılmış olan küçük sapmalardan başka bir şey değildi. Bu yüzden daha olaya dahil olma zamanım gelmedi gibi görünüyordu. Gerçekten yardıma ihtiyaçları oldukları zaman onlara yardım etme niyetindeydim. Bu yüzden sakince enerjimi geri kazanmaya çalışmaya odaklanmaya kaldığım yerden devam ediyordum. Tam da bu esnada yakınımda olan bir telsizden bazı sesler duymaya başladım. Arayan taraf Gidinpese Polis Teskilatı olduğunu söylüyordu. Aldıkları ihbar ile ilgili bilgi almak için etraftaki herhangi birisiyle konuşmak istiyorlardı. Usulca telsize uzandım. Elbet de usulca telsize uzanmamdaki amacım, olabildiğince az enerji harcamamdı. İlerideki büyük çıkışım için böyle küçük şeylere bile dikkat etmem gerekiyordu. Elime aldığım telsiz'e kısık bir sesle '' Ben Polis Memuru Santin Gidinodan. İhbar üzerine buraya geldik. Çok fazla yaralı var. Yaralılar için sağlık görevlerine haber verirseniz iyi olur. Onun dışında ufak bir çatışma devam ediyor. '' dedikten sonra telsizi kenara bırakarak Kıdemlim ve Başpolis memurunu seyretmeye devam edecektim.
► Show Spoiler
Locked

Return to “Şehir Merkezi”

cron