-Bundan 10 Yıl Önce Bir Evin Çatısında-
Etraftaki tüm çocuklar gülüp eğleniyorlar. Ailemde aşırı gülüp eğleniyor. Peki bu neden bir tek bana garip geliyor? Çocuklar düşünce ya da bazen durup dururken gözlerinden su akıyor. Bazı yetişkinler bağırıyor. Bazıları terler içinde kalıp koştura koştura, titreye titreye işlerini hallediyorlar, yüzlerinde gülümsemeyle... Bu yaptıklarını neden yapıyorlar, hiç anlamış değilim.Çatıdan aşağı inip evin yolunu tuttum. O sırada birisi arkamdan "Hooooyyy, Ginte." diye sesleniyordu, ama takmadan yürümeye devam ettim. "Seni lanet olası duygusuz arkana baksana." deyiş sesleri yaklaştıkça bir şeylerin peşinde olduğunu anladım. Hafif göz ucuyla baktığımda bana yumruk atmaya çalıştığını fark ettim ve hemen yana çekilerek bu hamlesinden kaçındım. Tabi ben kaçınınca bu dengesini kaybetti ve düşmemek için çabalayıp, bir iki kez tek ayağının üzerinde sekti ve sonra yere kapaklandı. Yüzünü ekşiterek "Hoooyy, yaptığın hiç komik değildi. Sadece kafana vuracaktım." dedi. Garip duruyordu. Çömelip "Yüzün neden bu şekli alıyor? Ayrıca duygusuz derken? Duygu nedir?" diye sordum. Çocuğun yüzündeki ifade tekrar değişip, tamamen şekilsiz şemalsiz bir ifadeyle "Haaaa.. Yüzüm neden mi bu şekli alıyor? Duygu ne midir? Ginte senin kadar acayip bir insan daha görmedim, biliyor musun? Neyse..." derken yavaşça ayaklandı ve götündeki tozu silkelerken "Bak oğlum, duygu dediğimiz şey ağlamamız, gülmemiz, sinirlenmemiz gibi olayların içimizdeki anlamıdır. Mi... mi... misal Bi.. Bi.. Bibi-chwan'a olan a... a... aş... aşkım gibi düşünebiliriz. Aşk, sevgi denilen duygunun gerçekte ki halidir." diyerek cümlesinin bittiği sırada bir kız 6-7 metre uzaktan bağırarak "Ginteee, Rireeennn..." diyerek el sallayıp yaklaşıyordu. Riren kızı görünce "Bi... bi... bi... bi... Bibi-chan.." derken yüzü o kadar kızardı ki "Riren hasta mı oldun?" diye sorma gereksinimi duydum. Bibi yanımıza gelince Riren hızla "N.. N.. Ne hasta olması. Kim seviyormuş. Neyi.. Ginte benim acilen gitmem lazım, görüşürüz. Bi.. Bibi-chan görüşürüz." diyerek hızla uzaklaştı. Kız tuhaf bir ifadeyle "Haa.. Riren niye kaçar gibi gitti? Ginte senin bir fikrin var mı?" diye sordu. Ayaklanarak "Hayır. Neyse benimde eve geçmem gerekiyor. İyi günler, Bibi." diyerek evin yolunu tuttum.
Eve girdiğimde ayakkabılarımı çıkartıp salona geçtim. Annem beni görünce gülümseyerek koşup "Hoşgeldin birtaneemmm benim..." deyip beni kucakladığı gibi dönmeye başladı. "Anne, bunu yapmaya ne zaman son vereceksin?" diye sorduğumda beni yere indirmesine rağmen kucaklamasını sürdürerek "Hiçbir zaman, teheee.." diye cevap verdi. Derince bir nefes alıp verdikten sonra yaklaşık bir 3-5 dakika daha böyle tutulduktan sonra sonunda bırakmıştı. Mutfağa geçtiğinde bende peşinden giderek sandalyelerden birini çekip oturdum. Annem bir yandan yemeği hazırlarken "Eee.. Anlat bakalım bugün neler yaptın?" diye sordu. "Pek bir şey yapmadım. Ama kafama takılan bir soru var anne." dedim. "Hmm.. Sor bakalım tatlım." "Anne, duygu ne demek?" dediğimde biberleri keserken duyduğu gibi bıçak hareket etmeyi kesti. Gülümseyerek "Niye sordun tatlım?" deyip bana baktı. "İnsanların suratlarındaki ifadelerin değişimleri çok garibime gidiyor. ..." derken elime bakarak "Bana göre surat ifadelerinin değişmesi bir şey ifade etmiyor. Hatta saçma geliyor. Çocukluğumdan beri insanların bu ifadelerini anlamaya çalıştım. Ama hep garip geldi. Sizin gülmeleriniz, başkalarının gözünden su akması, terlemeler falan her zaman garibime gitti. Buna anlam vermek adına Riren'e sordum. Bugün bana yumruk atmaya kalktığında kaçındım ve o yere düştü. Sonra yüzünde ekşimtrak bir ifadeyle bana bakıp yaptığımın komik olmadığını söyledi. Bende yüzündeki ifadeyi sorduğumda duygudan bahsetti. Aşktan falan... Anne, aşk ne demek?" diye sordum bu sefer. Elindeki bıçağı bıraktıktan sonra derin bir nefes alıp verdikten sonra yanıma oturdu ve yüzümü okşuyarak "Tatlım benim bu gibi şeyler zamanla olur. Şuan neden hissetmiyorsun bilmiyorum. Ama günün birinde sende anlayacaksın." dedi sonra gülümseyerek "Duyguların ne olduğunu ve nasıl yaşayacağını, neden yaşadığımızı anlatamam ama aşkı anlatabilirim." elini çenesine koyup "sanırım..." dedi. Ardından ayağa kalkıp bıçağı tekrar eline aldıktan sonra biberleri tekrar doğramaya devam ederken "Aşk, babanı sevmemdir. Yani şöyle ki onu gördüğün ilk an..." derken bıçağı pencereye doğru uzatıp yukarı doğru bakarken söylediği sözcüklerin arasında da bıçağa dikkat ederek ellerini kalbine götürdü sanki bir şeyi sarmalarcasına "... yüreğin kıpır kıpır olur. Böyle sanki içinde kelebekler uçuşur. Geceleri doğru düzgün uyuyamazsın. Gözün her dakika onu arar. Her saniye onunla konuşmak istersin. Her salise gözlerinde kaybolmak." dedikten sonra tekrar biberlerini doğrarken "Yani en azından ben böyle hissetmiştim. Ama tatlım emin ol, o an anlarsın." dedikten sonra biberleri bitirip diğer malzemeleri halletmeye başladı. "Teşekkür ederim, anne." dedikten sonra odama geçtim. Duygu denen şeyin ne olduğunu hala anlamıyordum. O kadar garip geliyordu ki... Annemin dediğine göre bir gün anlayacaktım. Ama neden anlamam gerekiyor ki..! İnsanları umarsadığım falan yoktu sonuçta. Aman neyse düşünmekle bir yere varamayacağım gibi görünüyor.