Re: [Ana Kurgu] Gün Geliyor

#21
Mabi: Önünde duran Qardakhlıları laflarınla susturamaycağını anladığın anda Kas stilini kullanmaya karar veriyor ve sırasıyla önüne gelen Qardakhlıları yumruklamaya başlıyorsun. Çok geçmeden sıkışan arkadaşın sana doğru elini uzatıyor ve Kas stilinin verdiği gücün de yardımıyla arkadaşını tekrar arabanın içine çekebiliyorsun. Kanlar içinde olan arkadaşını diğer polislerin yardımıyla arka koltuğa yatırıyorsun ve yanındaki polis yatan arkadaşının nabzını kontrol ediyor. O sırada kanlar içinde yatan polis ayağa kalkmaya çalışıyor ve "Arabayı sürün. İnsanların ölmesini engellememiz lazım." diyor. Daha önceden ağlayan polisin tekrardan gözleri doluyor.

Ae: Sırayla önüne gelen tüm Qardakhlılara yumruk atıyorsun ve geri çekilmelerini sağlıyorsun. Bir süre sonra yumruk sallarken arabanın motorunun çalıştığını fark ediyorsun ve arabayı süren polisin "Çekilmezseniz sürerim!" diye bağırdığını duyuyorsun. Tekrar oturduğun koltuğa yaslanıyorsun ve sürücünün gaza basmak üzere olduğunu görüyorsun. Qardakhlılar bir süre daha durmuyor ve size ulaşmaya çalışıyor. Bunun sonucunda sürücü arabayı sürmeye başlıyor. Öncelikle çığlıklar içinde kaçışan çoğunluğa bakıyorsunuz. Hemen ardından ise arabanın altında ezilip can veren Qardakhlılara bakıyorsunuz. Hızlıca oradan uzaklaşıyorsunuz. Sürücünün titrediğini ve sürekli sola ve sağa baktığını görebiliyorsun. Bir süre sonra sürücü arabayı durduruyor ve sana dönüp "Sen sür." diyor. Arabadan iniyor ve senin de inip ön koltuğa geçmeni bekliyor. Ön koltuğa geçiyorsun ve adamın hala dışarıda olduğunu fark ediyorsun. Ön koltuğa geçip kapıyı kapattığın anda bir kurşun sesi duyuyorsun. Gözünle adamı arıyorsun ve yerde kanlar içinde yattığını görüyorsun. Arabadaki polislerden biri adamı gördüğü anda çığlık atmaya başlıyor. "O bir kurşun kullanıcısıydı!" diyor ve ağlamaya başlıyor.

Durduğunuz yerin hemen ilerisinde merkez binasını görüyorsunuz. O sırada arabanın içinde yatan yaralı polis kan öksürüyor. Birkaç dakika sonra onu kontrol eden polis "Nefes almıyor!" diye bağırıyor. Yaralı polis, arabanın içinde can veriyor. Arabadan çıkıyorsunuz ve aranızdan bir polis "Merkez binasına ilerlememiz gerekiyor." diyor. Bir diğer polis ise gözlerinden yaşlar akarken titrek bir sesle "Hemen yakınımızda bir mezarlık var. En azından vücutlarını oraya götürelim." diyor.
Off Topic
Mabi Chüimimuta, atom enerjin %100'den %75'e düştü.

Re: [Ana Kurgu] Gün Geliyor

#22
Vurdukça içimin yağları eriyor, stres atıyordum resmen. Arabanın motoru çalışınca parmağımı etraftaki Qardakhlara sallayarak arka kapıyı açtım. İçeri geçip baktım bizim polislerin durumlarına ama pek iç açıcı değildi. Linçlenmiş olan yanımda kanlar içindeydi. Mabi ona bakıyor, diğer polis ise ağlıyordu. Qardakhlar arabanın yolunu tıkamışlar, hala yoldan çekilmiyorlardı. Ez lan diyordum içimden şöför koltuğundaki adama. Bizim bir görevimiz var, buradaki Qardakhların polis nefreti yüzünden görevimizden şaşmamalıyız. Ki gerçekten bir süre sonra bizim adam sürmeye başladı arabayı. "Ulan!" dedim dişlerimi sıkarak. "Hala çekilmiyor lağım fareleri!" Ciddi ciddi arabanın altında ezildi bir kaç tanesi. Alnımda bir damarın pıt pıt attığını hissediyordum. Nasıl bu kadar nefret dolu olabilirler bize karşı? Ben ve yanımdaki arkadaşlarım çok eminim ki vatan sevgisi ile doluyuz. Hiçbirini ayırmıyoruz. Arabayı süren adam da stres oldu tabi, ortamdan uzaklaşırken arabayı hızlı ve kontrolsüz sürdüğü için, kapının üstündeki tutunma yerine sıkıca tutundum. Bu sırada da Mabi'nin yanındaki kanlar içindeki polis de benimle aynı düşünüyordu. Göreve gitmeliyiz diyordu. Göz ucu ile baktım kendisine. O linç yüzünden felaket durumdaydı. Yaraları ve akan kanı boldu. Derin bir nefes alıp yola baktım umursamamaya çalışarak. Sonunda süren polis kenara çekip bana arabayı sürmemi söyledi. "Tamam." dedim hiç düşünmeden. İçten içe bir şeyle yüzleştiği belliydi. Bu şekilde araba kullanmasa iyi olacaktı. Kapıdan çıkıp ön koltuğa geçtim. Anahtarı çevirecektim ki, adamın arka koltuğa binmediğini fark ettim. "Bin hadi!" diye hırladığım anda bir kurşun sesi ile kafamı eğdim. Saldırıya mı uğradık tekrardan diye düşünürken ağlayan polisin daha da bağırarak adamın kurşun kullanıcısı olduğunu söyledi. Kafamı kaldırıp arabanın yanına baktığımda adamın ihtihar ettiğini görüp yüzümü ekşittim. Bu görüntü uzun süre gözümün önünden gitmeyecek. Kafamı çevirdim daha fazla bakmamak için. Burnumu çektim güçlü olmaya çalışarak.

Hayır... Nefret etmeyeceğim.

Djurat şu anda bir vatanseverini kaybetti. Eğer öc gibi bir şey düşünürsem ona ihanet etmiş olurum. Gerisin geri arabayla gidip hepsini ezme düşüncesini kafamdan atmalıyım. Ağlayan polise "KES SESİNİ!" diye gürledim. Hiçbir şey duymak istemiyorum şu anda. Herkes sussun istiyorum. Herif ise, merkez binasına gitmek istiyor, linç yemiş polisi gömmek istiyordu. Mezarlıkmış... Neden bahsediyor ya? Boşuna mı öldü bu insanlar? "Arabaya geri binin!" diye emrettim ikisine. "Eğer korkuyorsan, eğer bu insanların ölümleri boşa gitsin istiyorsan, siktir git mezarlığa. Ancak 3 tane mezar kaz. Bir tanesi de kendin için olsun, bugün vatandaşlara yardım etmediğin için yerin orası olacaktır çünkü. Ben mezarlığa değil, 5. caddeye gidiyorum. Vatandaşımı korurken ölmeyi tercih ederim." dedim keskin bir ses tonu ile. Mabi'nin mavi gözlerine çevirdim bakışlarımı. "Geliyor musun?" dedikten sonra arabanın kontağını çevirip tüm hırsımla debriyaja bastım. Boştaki arabayı 1. vitese almadan önce 5 saniye bekledim eğer bineceklerse arka koltuktaki vücudu çıkarmaları ve binmeleri için. Sonra da görevime doğru sürdüm arabayı. Bir kaç zibidi Qardakh'ın yaptığı beyinsizlik beni Qardakhları kurtaracağım görevimden alıkoyamaz. Djurat'ı başıboş bırakmak için polis olmadım ben.
Image
Yaz geldi.
► Show Spoiler
Yan çar
Podosḧi Øfinuafeme

Re: [Ana Kurgu] Gün Geliyor

#23
İnsanlara vurmak istemiyordu Kudretli Ayı. Gücünü bu şekilde heba etmek onun hoşuna gitmiyordu. Konuşarak anlaşabileceğini düşünse de, bir süre sonrasında onları durdurmanın mümkün olmayacağını anlamıştı. Arkadaşının ellerini gördüğü anda insanlara vurmayı bırakmış ve hızlıca çekmişti onu yanına. Arkadaşını arka koltuğa yatırdığında, tekrardan insanların nelere yol açabileceğini gözlemliyordu. Şiddeti bu yüzden sevmiyordu, gereksiz şiddet sadece acı getiriyordu beraberinde. Babasının bir zamanlar nasıl gözünü kırpmadan insan öldürebildiğini düşündü. Mabi böyle bir şeyi asla başaramazdı herhalde. Şu zamana kadar haksız yere sadece bir kişiyi dövmüştü, ondan sonra hiç böyle bir vaka yaşamamıştı. Gördükleri, böyle bir şeyi başaracak bir mentali olsa bile yapmayacağını kanıtlıyordu kendisine.

Arabanın altında ezilip ölen Qardakhlı'ları düşündü Mabi. Ülke, basit bir kavganın içine girmekten çok, büyük bir kaosun içine sürükleniyordu. Şoför arabayı durdurup Ae'ye verdiğinde, sakince bekliyordu Mabi. Ne yapacağını düşünmeye çalışıyordu bir yandan. Ancak, düşüncelerini bölen şey kurşun sesi oluyordu. Şoförün arabaya binmemesi, kurşun kullanıcısı olması ve kurşun sesi gelmesi. Mabi, gözlerini kapatıp derin bir nefes alıyordu. Şuanda, iradesini toparlayaman kişileri düşünecek durumu yoktu. Kendi iradesinin kırılmasına izin vermeden ülkenin toparlanmasına yardım etmeliydi. Mabi'nin geri aldığı polis kan öksürüp can verdiğinde, gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü. Ardından gözlerini tekrardan kapattı, Ae'nin cümlelerini dinlemeye başladı. İradesini çelik gibi toparlamalı ve düzgün bir şekilde düşünmeliydi.

"Ae'yi dinleyin. Doğru şeyler söylüyor. Arkadaşımızı gömmek, tören yapmak için vaktimiz olacak. Ancak vatandaşlarımızı korumak için tek vaktimiz var. Korkularınızı atın, hepinizi koruyacağım. Bu koca vücudu boşuna yapmadım. Hepiniz için kalkan olacağım. Hep birlikte, vatandaşımızı koruyalım. İnsanların birbirine bu denli kırdırılmasının ardındaki kişiyi ve sebebi bulalım. Sür usta."

Ae'nin sert tavrının ardından gelecek yumuşak, babacan bir tavrın Ae'nin daha çok dinlenmesine sebep olacağını düşünüyordu. Derin bir nefes aldı tekrardan, iradesini tamamiyle toplamayı başardı. Şimdi geriye kalan tek şey, arkadaşlarını ve vatandaşlarını korumaktı.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Ana Kurgu] Gün Geliyor

#24
Ae: Motive eden laflarını duyan polis memurları seni dinliyor ve cesedi arabadan çıkarıp arabaya biniyorlar. Arabayı sürmeye başlıyorsun ve 5. caddeye doğru ilerliyorsun. Arkadan polislerden birinin "Duygusuz, piç herif." diye sayıkladığını duyabiliyorsun. Yansımaya bakıyorsun ve yanındaki memurun onu dirseğiyle dürtüp susmasını söylediğini görüyorsun.

Mabi: Seni dinleyen polis memurları laflarının ardından arabaya biniyorlar ve içlerinden biri arabaya binmeden önce sırtına hafifçe vuruyor ve "Teşekkürler koca adam." diyor. Ekip tekrar toplandıktan sonra sen de arabaya biniyorsun ve Ae'nin önderliğinde ilerlemeye başlıyorsun.

Çok geçmeden 5. caddeye varıyorsunuz. Sahnede yüzlerce koruma ve polis olduğunu görüyorsunuz. Jekot'un vücudu ise çoktan ortadan kaldırılmış gibi duruyor. Etrafa göz attığınızda polislerin barikat kurduğunu, barikatların arkasında da etnik grupların birbiriyle çatışmak üzere olduğunu görüyorsunuz. Atılan sloganlar genellikle karşı tarafın etnik kökeniyle alay edecek şekilde. Bu kargaşanın arasında onlarca çocuğun korumasız bir şekilde etrafta dolaştığını, ağladığını görüyorsunuz. Bulunduğunuz yere sürekli olarak polis arabaları geliyor ve barikat kurma aşamasında yardımcı olmaya çalışıyorlar. Megafon kullanılarak gelişmeler sürekli olarak anons yapılıyor ve vardığınız anda duyduğunuz ilk anons "Tüm siyasi parti liderlerimiz meclis binasında toplanmış durumda. Herkes sakin olsun." oluyor. 'Evlerinize gidin' çağrısı beş dakikada bir yapılıyor. Tekrar anons yapılıyor. "Tüm başıboş polis memurları merkez binasına gelsin." Anonsu duyduğunuz anda 5. caddenin hemen üstünde olan merkez binasına doğru hızlıca ilerliyorsunuz. Merkez binasına vardığınız birçok yaralı polis olduğunu ve her birinin sırayla ambulans ile hastaneye taşındığını görüyorsunuz. Merkez binasında bulunan ancak ceketini çıkardığı için rütbesinin ne olduğunu anlayamadığınız bir memur, sizleri yanına çağırıyor ve bir süre endişeli ve düşünceli bir tavır takındıktan sonra binaya girip çıkıyor ve daha önce hiç görmediğiniz teçhizatları sizlere ve etrafınızdaki polislere dağıtıyor. "Bunlara çarpan diyoruz. Birine doğrultup üstündeki düğmeye bastığınızda kendisine elektrik veriyor ancak o kişiye temas etmeniz gerekiyor. Çarpanları kullanmanız gerekirse kullanmaktan çekinmeyin." Polis memurlarını ilgilendiren ikinci bir anons yapılıyor. "Barikatlarda ve ara sokaklarda elemana ihtiyaç var. Ara sokaklarda aktif çatışma var."

Re: [Ana Kurgu] Gün Geliyor

#25
Söylediklerimden sonra arabaya bindi görev arkadaşlarım. Mabi beni destekleyen cümleler kullanmıştı. Konuşması benim asla kuramayacağım empati ve sevgi içeriyordu. Kaşlarım çatılmış bir şekilde bakıyordum önüme. Koca adamın bu cümleleri benim de iyi hissetmemi sağlamıştı. Mabi'ye güvenebileceğimi hissediyordum. Yine de bunu dışarıya belli etmiyordum. Mabi sür diyince 1'e atıp sürmeye başladım arabayı. Bu sırada da arkadaki polislerden birinin bana "duygusuz piç herif" olarak hitap ettiğini duyup dikiz aynasından baktım arkamdaki iki polise. Diğeri onu susturunca tekrar döndüm önüme. Susturmasa da bir şey yapacak değilim. Amacım herkesi gitmemiz gereken yere götürmek, kendimi onlara sevdirmek değil. Zaten iyi hisler yaymak konusunda Mabi oldukça başarılı.

Beşinci caddeye geldiğimizde herkesi düzgün bir şekilde arabadan indirip, trafiği kapatmayacak bir şekilde park ettim arabayı. Sonra da bizimkilere katıldım. Bir sürü polisin koşuşturduğunu, sahnede Jekot'un vurulduğu yerdeki kanlar dışında olaydan başka bir kanıt olmadığını, polislerin barikat kurduğunu, ciddi ciddi bir iç savaşın çıkmış olduğunu görünce hafiften başım döndü. En büyük korkularımdan biriydi bu. Seneler süren Djurat tarihinde bu olay 2. defa gerçekleşiyor ve o da benim görevli olduğum zaman diliminde mi olmalıydı? Belki de burada olmamın nedeni buydu. Djuratlıların bir ağızdan söylediği melodili sloganı lise zamanımdan biliyordum. Ancak hiçbir zaman eşlik ettiğimi hatırlamıyorum. Daha çok ortamda bulunurdum çevre yapmayı önemsediğim için. Çevrede koşan çocukların yüzlerindeki dehşet ifadeleri tek tek beynime yazılıyordu. Bu çocuklar ileride nasıl bir psikolojiye sahip olacaklar kim bilir? Megafondan gelen merkez binası çağrısını duyduğum gibi "Hadi gelin." dedim bizimkilere. Sonra da emir almak için binaya doğru koştuk. Eğer böyle bir durum olmasaydı emiri beklemez hemen çocukları sığınacakları bir yere götürmeye çalışırdım. Merkez binasında bir memur bize çarpan adında elektrik veren bir alet verdi ve onları kullanmaktan çekinmememiz gerektiğini söyledi. Kurşundan elbette ki iyiydi bu alet. "Emredersiniz!" dedikten sonra çarpanı kemerime, telsizimin simetrik tarafına tutturdum. İkinci bir anonsla dikkat kesildikten sonra anons bitince polis memuruna dönüp "Kim olduğu konusunda bir gelişme var mı?" diye sordum suikastçıyı kastederek. "Ara sokaklardan önce, suikastçiyi bulma konusunda bir göreve atanmayı tercih ederim." Eğer memur buna hayır derse tabi ki ara sokaklardaki aktif çatışmalara takviye olacağım, yine de sormaktan zarar gelmeyeceğini düşünüyorum. Olayların başlangıç noktasını halletmek gerekiyor ilk, eğer suikastçi yargılanamazsa bu iç savaş dindirilemez. Bulunması, sonra da medyanın onun bir Qardakh'lı olmadığını söylemesi gerekiyor. Olsa bile, olmadığını söylemeli.
Image
Yaz geldi.
► Show Spoiler
Yan çar
Podosḧi Øfinuafeme

Re: [Ana Kurgu] Gün Geliyor

#26
Off Topic
Mabi Chüimimuta, ikinci habersiz pasifliğini yapmış bulunmaktasın.
Off Topic
Ana Kurgu'nun sorunsuz bir şekilde ilerleyebilmesi için var olan tüm oyuncuların aktif olması gerekmektedir. Bu sebepten ötürü Mabi Chüimimuta'nın yazmasıyla birlikte konu devam edecektir.

Re: [Ana Kurgu] Gün Geliyor

#27
"Teşekkürler koca adam." Bugün duyduğu en motive edici sözlerden biriydi belkide. Bu koca adam, korumak için dünyaya gelmişti. Eziyet edilenin yanında durmak için buradaydı, eziyet etmek için değil. İnsanların birbirine saldırmasına sebep olan o kişiyi bulmalı ve yargı önüne çıkarmalıydı. Halkını sakinleştirmeliydi. Kimsenin ölmesine izin veremezdi bu adam. Belki hiç tanımadığı bir adam öldüğünde bir haftaya, bir aya unutacaktı. Lakin o adam birisinin kocası, birisinin babası, birisinin kardeşiydi. Onlar bir haftaya, bir aya unutabilecek miydi? Üstelik onun canını alan, onun gibi bu vatanın evladı olacaktı. Mabi belki isteksizce yumruklar savuruyordu insanlara karşı, ama yapmak zorundaydı. İnsanların toprak altına girmesindense, gözlerinde, yüzlerinde morluklarla eve dönmeleri çok daha anlamlıydı.

5.Caddeye geldiklerinde, yüzlerce koruma ve polisin toplanmış olduğunu, Jekot'un bedeninin ise kaldırılmış olduğunu gördü Kudretli Ayı. Sakinliğini ve sert yüz ifadesini korumaya devam etti. Çelikten iradesini yıkabilecek bir şey değildi bu. İçinde küçük bir kaygı vardı sadece, polislerin insan öldürmeye başlamasından korkuyordu. İnsanların birbirini öldürmesi bir yana, bu kaosa polisler katılacak olursa ellerinde yaşayacak bir ülke kalmayacaktı. Barikatlar kurulmuş, barikatların arkasında çatışmalar devam ediyordu. Düşmanca sloganlar kulaklarına ilişiyordu. Çocuklara göz gezdirdi Mabi. İnsanların öfkesinin gözlerini nasıl kararttığını o anda daha iyi bir şekilde gördü. Bu minik yavrular, insanların ırkçılığına mı maruz kalacaktı? Onların görecekleri bir sürü şey vardı bu hayatta. Aşık olacaklar, birilerini özleyecekler, mutluluktan ağlayacaklar, bazen üzülecekler, arkadaşlarıyla vakit geçirecekler, kız arkadaşları olacak, doyasıya yaşayacakları hayatları olacaktı. Peki ya bunu bir yabancı elinden alırsa? O çocuğun hayatına el koymaya ne hakkı vardı? Bir çocuk, şuan ağladığı günü nasıl hatırlayacaktı? Daha fazla ağlayarak mı? Buna kimin hakkı olabilirdi? İnsanların öfkesi, tamamen kör etmişti onları. Düşmanlıkları hariç, hiçbir şeyi düşünmüyorlardı.

Birkaç anonstan sonra, sessiz kalmaya devam edip merkez binasına doğru ilerledi koca adam. Yüzünde, insanların düşüncesizliğinin ve kör olmuşluğunun verdiği büyük bir nefret vardı. Birçok yaralı polis ambulansla hastahaneye taşınıyordu. Sessiz kalmaya devam etti koca adam, sadece baktı yaralı polislere göz ucuyla. Rütbesini tam olarak anlamadığı bir üstünden aldığı ilginç bir ekipmanı hızlıca beline taktı. İnsanlara bununla saldırmak daha mantıklı olabilirdi. En azından öldürmezdi ve etkisiz hale getirebilirdi. Bunu ne kadar istemese bile zorunda kalacağı belliydi. Ae'nin konuşmasından sonra, sert bir ses tonuyla söze girdi. "Ae nerede Mabi orada. Ben onun kalkanıyım." diyerek onunla birlikte gideceğini belli etti. Eğer Ae'nin istediği şey tutmazsa, aktif çatışmalara gitmeleri gerekiyordu. Onları durdurmak, belki bilinçlenmelerine yardım etmesini sağlayabilirdi.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Ana Kurgu] Gün Geliyor

#28
Ae: Karşındaki üst rütbeli memur soruna karşılık olarak "Henüz kimin yaptığını veya hangi kesimden olduğunu tespit edemedik. Zaten adam yakalanmadan kaçtı gitti. Adam derken, cinsiyetini bile bilmiyoruz." diye cevap veriyor. Kendisini bulmak üzere bir göreve atanmak istediğini belirttiğinde "Onunla komiserler ilgileniyor. Sizin yapabileceğiniz bir şey yok. Aktif çatışmalara katılacaksınız." diyor. O sırada üçüncü bir anonsu duyuyorsun. "Suikastçi arama timine ek polis aranmaktadır. İlgilenen polis memurlarımızın acilen Pülir'e seyahat etmeleri gerekmektedir. Pülir Genel Merkezi'nde ilgili görevler verilecektir." Yanındaki üst rütbeli ise anonsu duyduğu anda sana bakıp "Artık bir şansın var gibi görünüyor." diyor.

Mabi: Ae ile gideceğini belirttikten sonra anonsu duyuyorsun ve anonsun üzerine sen de Ae ile birlikte üst rütbeliden onay alıyorsun. O sırada yakınınızda bulunan ara sokaklardan çığlık sesleri gelmeye başlıyor. Çığlık sesleri oldukça boğuk ve kalabalığın gürültüsüne karışmış olduğu için tam olarak hangi sokaktan geldiğini anlamıyorsun ancak sesin sebebini yanında bulunan üst rütbeli açıklıyor. "Çarpanları kullanıyorlar. Size verdiklerim de sizde kalsın. Pülir'e gidecekseniz yanınızda çarpan bulundurmanız iyi olur. Şu an belki de en gergin şehir olabilir. Henüz herhangi bir aktif çatışma olmadığı söylense de iki etnik kökenin en eşit dağıldığı yer orası. Dikkatli olun."

Karmaşanın arasında Pülir'e gidip suikastçiyi bulmaya karar veriyorsunuz. Ne ile karşılaşacağınız belli olmasa da Pülir'e gitmenin en hızlı yolunun otobüs olduğunu ve başkent ile sınırı olduğunu biliyorsunuz. Bir polis otobüsü gönüllüleri topluyor ve siz de bu otobüse binip yola çıkıyorsunuz.
Off Topic
Konu sonlanmıştır. Devam konusu yarın açılacaktır.

Ortak Ödüller:

• 100 IP
• 500 PBF
Locked

Return to “Gide Meydanı”

cron