[Mabi Chüimimuta - Ana Kurgu] Mavi Gökyüzü

#1
Sabah
Djurat Cumhuriyeti'nin kalbindeki meydana vardığınızda, hava hala gecenin son izlerini taşıyor. Şehrin uykulu sokakları, günün ilk ışıklarıyla yavaşça canlanıyor. Sen ve Thomas, meydana yaklaştıkça, etrafın gittikçe kalabalıklaştığını ve bir gerginlik havasının hüküm sürdüğünü hissediyorsunuz. Meydanın kenarında, Mavi Yıldız'ın temsilci üyeleri, yüksek bir platforma çıkarak halka hitap etmeye başlıyor. Bu anın tarihi önemini anında kavrıyor ve Thomas'la birlikte, kalabalığın arasında bir yer buluyorsun. Temsilci üyelerin sesi "Değerli Djurat halkı, biz Mavi Yıldız, gerçeği gözler önüne sermek için buradayız!" sözleriyle yankılanırken heyecanlanmaya başlıyorsun. Ancak bu cümlelerin tamamlanmasından hemen sonra, meydanda bir hareketlenme başlıyor. Djurat polis kuvvetleri, beklenmedik bir şekilde ortaya çıkıyor ve yüksek sesle komutlar veriyor. Ardından silah sesleri yükseliyor ve Mavi Yıldız temsilcilerine ve üyelerine ateş açılıyor. Bu ani ve şiddetli saldırı, meydanda bulunan halk arasında büyük bir panik ve kargaşaya yol açıyor. Bu kaotik ortamda ne yapacağına karar vermeye çalışıyorsun. Çevrendeki insanlar çığlıklar atarak kaçışmaya başlıyor ve sen de Thomas'la birlikte güvenli bir yere ulaşmak için çabalıyorsun. Bu olayın şaşkınlığı ve şokunu yaşarken, aynı zamanda içinde bir öfke ve üzüntü hissediyorsun. Djurat polisinin bu kadar sert ve ani bir müdahalede bulunması sana bu durumu nasıl yorumlaman gerektiğini ve bundan sonraki adımlarını nasıl planlayacağını düşündürüyor.


Image


Öğlen
Zamanın hızla geçtiğini hissederek Djurat'taki evinde oturuyorsunuz. Meydandaki olayların yarattığı şok ve endişe hala üzerinizde. Televizyonda Djurat Cumhurbaşkanı Elü'ud Elungi'nin yapacağı konuşmayı izlemek için sabırsızlanıyorsunuz. Televizyonu açtığınızda, Elü'ud Elungi'nin ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladığını görüyorsunuz. Elü'ud Elungi "Djurat halkı, bugün yaşanan olaylar, ülkemizin karşı karşıya olduğu tehlikelerin boyutunu göstermektedir. Mavi Yıldız örgütünün faaliyetleri, ulusal güvenliğimizi ciddi şekilde tehdit etmektedir. Biz, bu tehdidi kökünden söküp atmak için gereken her şeyi yapacağız." diye başlıyor konuşmasına. Thomas, televizyondaki konuşmayı dikkatle dinlerken "Monsieur, bu durum ülkenin geleceğini nasıl etkileyecek acaba? Mavi Yıldız'ın gerçekte ne yapmaya çalıştığını düşünüyorsun?" diye soruyor. Thomas'ın sorularını iyice düşünüyor ve cevaplamaya çalışıyorsun. Meydanda yaşadığınız olaylar ve Elü'ud Elungi'nin sert tutumu, düşüncelerini ve hislerini daha da karıştırıyor. O sırada televizyon yayını bir başka yayın yüzünden kesiliyor. Bu yayın, Himota ile ilgili. Himota İmparatoru yayına çıkıyor ve ikinizin de beklemeyeceği bir konuşma yapıyor. Konuşma bittikten bir iki saat sonra, siz şokunu atlatmaya çalışırken Deith Ozæf de bir konuşma yapıyor. Thomas, bu konuşmayı dinlerken sana dönüyor ve "İnanmıyorum... Bir başka gezegen olduğunu herkes öğrendi. Tüm kıta öğrendi. Bu hem iyi, hem de..." diyor. Bir süre düşünüyor ve "Çok ama çok tehlikeli." diye bitiriyor.


Akşam
Akşamın karanlığı çökerken, gelecek adımlarınızı planlamak için hazırlanıyorsunuz. Düşünceli bir ifadeyle pencereden dışarı bakıyorsun; şehrin ışıkları, gecenin karanlığında parlıyor. Thomas, odada dolaşırken "Monsieur, artık harekete geçme zamanı. Mavi Yıldız'ın içine sızmalı ve tüm gerçekleri öğrenmeliyiz." diyor. Thomas'ın bu önerisini düşünüyorsun. Mavi Yıldız'ın gizemleri, zihninizi uzun süredir meşgul ediyor. Bu örgütün arkasındaki gerçekleri öğrenmek, kıtadaki olayların daha net bir resmini çizmenize yardımcı olabilir. İkili olarak geceyi plan yaparak geçiriyorsunuz; her detayı dikkatlice tartışıyorsunuz. Kimliklerinizi gizlemek, güvenli bir şekilde örgüte sızmak ve gerekli bilgileri elde etmek için stratejiler geliştiriyorsunuz. Gecenin ilerleyen saatlerinde, bir kararlılıkla hazırlıklarınızı tamamlıyorsunuz. Thomas "Bu riski almalıyız, Mabi. Bunu tüm kıta için yapmalıyız." diye ekliyor.


Image


Thomas ile birlikte dışarı çıkıyorsun. Yanınızda bulundurmak istediğiniz, gerekli tüm malzemeler mevcut. Mavi Yıldız binasının nerede olduğunu biliyorsun, asıl sorun seni tanıyor olmalarında yatıyor. Özellikle Ae ile yaşadıklarından sonra oraya sızman kolay olmayacak. Kaplan masken yanında, ama bu absürt bir görünüm oluşturacağı için işe yarar mı emin değilsin. Yolda ilerlerken Thomas sana dönüyor ve beklemeyeceğin bir şey yapıyor. "Bir dakika dur, Monsieur." Kolunu uzatmanı istiyor, arka cebinden bir saat çıkarıyor ve saati senin koluna takıyor. Saat kendini kalibre ederken kolunun titrediğini hissedebiliyorsun. Thomas gülümsüyor ve sana bakıp "Özür dilerim Monsieur, bu ana kadar sana ikinci bir saatim olduğunu söylemem gerekirdi. Ama bunu önemli zamanlar için saklıyordum." diyor. Daha önce Thomas'ın tamamen görünmez olabildiğini gördün, yani artık sen de istediğin gibi kamufle olmana yardımcı olacak bir saate sahipsin. Mavi Yıldız binasının kapısına varıyorsunuz. Binaya girebileceğiniz birkaç farklı yol var, ama işler biraz karışık gibi görünüyor. İçeride hiçbir Mavi Yıldız üyesi olmama ihtimali var. Binanın etrafı tamamen Djurat polisleri tarafından kuşatılmış. Kapının aralık olduğunu görüyorsun fakat kapıdan nasıl gireceğini kestiremiyorsun. Binanın etrafında yaklaşık 15 tane polis var ve bu bina iki katlı bir bina. Thomas'a bakıyorsun, o da sana bakıyor. Ne yapacaksınız?
Off Topic
Pasiflik süresi 3 gündür.

Re: [Mabi Chüimimuta - Ana Kurgu] Mavi Gökyüzü

#2
Şimdiye kadar bir çok düşman edindim, bir çok dost edindim, ancak en büyük düşmanım olarak Mavi Yıldız adında bir örgütü göreceğim aklımın ucuna gelmemişti. Televizyonun karşısında Elungi'nin ağzından çıkan kelimeleri dinlemiş, sonrasında Thomas'ın sorusunu işitmiştim. Mavi Yıldız'ın gerçekte ne yapmaya çalıştığını tam olarak anlayamıyor, verecek bir cevap bile bulamıyordum. Tam ağzımı açmış cevap verecekken, elimle "Siktir et." işareti yaparak tepki vermiştim. Elungi'den sonra Himota İmparatoru beklemediğimiz bir konuşma yapmış ve bunun üstüne son noktayı Deith götü koymuştu. Hepsi birbirine karıştıktan sonra Thomas bana dönüp bir başka gezegen olduğunu herkesin öğrendiğini, bunun hem iyi hem tehlikeli olduğunu söylüyordu. "İnsanlardan bazı gerçekleri ne kadar saklayabileceklerdi ki?" diyerek cevap vermiştim. Kendimce haklıydım, ancak en doğrusu ne olurdu emin olamıyorum.

Akşam, karanlık her yere çöktüğünde ne yapacağımızı planlamak için kafa kafaya verdik. Thomas harekete geçmemiz gerektiğini düşünüyordu, Mavi Yıldız'ın içine sızarak her şeyi öğrenmemizin en iyi yol olacağını düşünüyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra şehrin ışıklarını sindirircesine izledim. "Doğru. Bir şeyleri öğrenmemiz şart." dedim öncelikle, sonrasında beraber bir sürü strateji geliştirmeye başladık. Ortaya bir o bir şey atıyor, bir ben bir şeyler atarak plan kurmaya çalışıyordum. Thomas, gecenin ilerleyen vakitlerinde bu riski almamız gerektiğini söylüyordu. Onunla hem fikirdim, bu riski almaya hazırdım, özellikle yanımda Thomas varken her şeye göğüs gerebileceğimi düşünüyordum.

Thomas ile yanımıza bir sürü malzeme aldıktan sonra dışarı çıktık. Mavi Yıldız binasına doğru ilerledik, beni tanımaları büyük bir problemdi, özellikle Ae ile yaşadığım olaylardan sonra sızmam hiç kolay olmazdı. Kaplan maskem de büyük bir sorguya çekileceği için işe yaramazdı muhtemelen. Thomas kolumu uzatmamı istemiş, bir saat çıkarıp koluma takmıştı. Kolum saatle birlikte titriyordu, bu sırada Thomas ise özür diliyor ve kendisinin ikinci bir saati olduğu konusunu sakladığını itiraf ediyordu. "Ulan Thomas. Can dostum olmasan var ya..." Dedikten sonra kolumu kaldırıp saate bir iki kez baktıktan sonra gülümsedim. "Saat bulacam, saat bulacam diye tutturmuştum da bunu senden bulacağım hiç aklıma gelmemişti. Bu görevi boş verip kızlara mı baksak?" Birkaç saniye kıkırdadıktan sonra Thomas ile birlikte Mavi Yıldız binasının kapısına varmıştı. İçeride hiçbir Mavi Yıldız üyesi olmama ihtimali vardı, aynı zamanda Djurat Polisleri tarafından kuşatılmıştı binanın çevresi. "Thomas, biz görünmez değil miyiz en nihayetinde? Şimdi biz iki farklı noktadan birer taş alsak ve görünmez olup taşları fırlatsak, dikkatlerini dağıtıp sonra binaya girsek? Bizi fark ederler mi, öyle bir ihtimal var mı? Yoksa bu planı deneyelim." Diyerek yapacağımız planı ortaya atmıştım. Eğer gerçekten bizi fark edemeyeceklerse ikimizde elimize taşlar alacaktık, ikimizde farklı noktalara nişan alıp elimizdeki tüm taşları oraya atarak dikkat çekecek ve aralıktan kapıdan geçebilecek, fark edilmeyen bir yol oluşturacaktık.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mabi Chüimimuta - Ana Kurgu] Mavi Gökyüzü

#3
Thomas önerini dinliyor ve "Aslında işe yarayabilir. Sadece bu görünmezlik özelliğinin bir dezavantajı var. Herhangi bir insan sana bir metreden daha yakın olursa kendini devre dışı bırakıyor. O yüzden birbirimize bile çok yaklaşmamalıyız." diyerek onaylıyor ve planı uygulamaya koyuluyorsunuz. Thomas, bir taş alıyor ve sana da bir tane veriyor. İkiniz de görünmez oluyorsunuz ve polislerin dikkatini dağıtmak için taşları farklı yönlere atıyorsunuz. Taşların sesiyle birlikte polislerin dikkati dağılıyor ve bu fırsattan yararlanarak kapıdan içeri sızıyorsunuz. Mavi Yıldız binasının içine girdiğinizde, karanlık ve sessiz bir koridorla karşılaşıyorsunuz. Binanın içinde ilerlerken her köşede dikkatli olmanız gerektiğinin farkındasınız. Koridor boyunca ilerlerken, kapalı kapılar ve boş ofisler görüyorsunuz. Thomas, sana doğru fısıldıyor. "Her adımımızı dikkatlice atmalıyız, burada her an bir tehlike olabilir." Thomas'ın sözlerine katılıyorsun ve ikiniz de gizlice binanın daha derinlerine doğru ilerlemeye devam ediyorsunuz. Yavaşça binanın iç kısmına doğru ilerledikçe, sessizlik ve boşluk sizi daha da tedirgin ediyor. Ancak, bu sessizlik, Mavi Yıldız'ın gerçek yüzünü ortaya çıkarmak için atacağınız adımların sadece başlangıcı. Thomas ve sen kapısı açık olan ilk odaya giriyorsunuz. Oda karanlık ve sessiz, önce etrafı dikkatlice inceliyorsunuz. Kimsenin olmadığından emin olduktan sonra, odadaki masaları aramaya başlıyorsunuz. Masalar düzenli ve temiz, üzerlerinde birkaç kalem, not defterleri ve bilgisayarlar var. Duvardaki bir saat, gece yarısını gösteriyor. Masanın birinde, düzenli bir şekilde yerleştirilmiş dosyalar ve evraklar dikkatini çekiyor. Masanın altındaki dolapta ise "Djurat Gerçekleri" başlıklı bir belge buluyorsunuz. Belgeyi eline alıp okumaya başlıyorsun.

Mavi Yıldız İstihbarat Raporu: Djurat Cumhuriyeti'nin Kökenleri ve Geçmişi
► Show Spoiler
Yavaşça Thomas'a dönüyorsun ve Thomas'ın gözlerini kısarak yazıyı okuduğunu fark ediyorsun. Bir süre sonra gülümsüyor ve sana dönüyor. "Monsieur, bunu sana söylemediğim için özür dilerim. Umarım bu durum seni bana saldırtacak kadar öfkelendirmemiştir. Gerçek şu ki, Djuratlıların kökeni burada yazdığı gibi Dünya gezegenine dayanıyor. Rusya'nın güneyinde, Ukrayna'nın doğusunda bulunan Tartarya Cumhuriyeti'nin vatandaşlarının torunlarısınız. Bu ülkede Dünya kökenli olmayan tek topluluk Tuplolular, onlar da Üçüncü Kıta'dan geldiler. Tartarya, Rusya tarafından sürekli ezilen bir ülkeydi, vatandaşları sefalet içinde yaşıyordu. Bunun sebebi de ülkenin mirasçılar sayesinde tekrardan kurulmasıydı. Halk zaten orada yaşıyordu fakat bir ülkeleri yoktu, hatta tarihleri uzun süre boyunca saklanmıştı. Tekrar açığa çıktıklarında Rusya bunu bastırmak için elinden geleni yaptı. Hiperya onlara yardım eli uzattı fakat bu yardım eli de boştu, o kadar fazla insanı bir anda ülkelerine davet etmeleri şüpheli bir durumdu. Açıkçası bu gerçeği sana bilerek söylemek istemedim, çünkü..." Thomas, gözlerini yere çeviriyor ve "Onları Ingenium'a getirme operasyonunu düzenleyen kişi bendim. Onları Dünya'dan biraz da olsa uzaklaştırmak, en azından kendi kaderlerini biraz daha özgür bir şekilde tayin edebilecekleri bir ortama sürüklemek istedim. Bunu seninle paylaşmak istemedim, çünkü bu durumla övünmek istemedim. Amacım hiçbir zaman sana yalan söylemek değildi, ama bu durumla olan bağlantımı da öğrenmeni istemedim." diyor. Ama bir şeyler oturmuyor. Bin yıldır buradalarsa Thomas bu planı nasıl düzenledi? Thomas'ın gözlerine bakıyorsun, doğruyu söylediğini hissediyorsun. Tam bunu sorgulayacakken ayak sesleri duyuyorsunuz ve herhangi bir tepki veremeden bir Djurat polisi bulunduğunuz odaya giriyor ve silahını size doğrultup bağırıyor. "Burada ne arıyorsunuz? Mavi Yıldız üyesi misiniz? Derhal konuşun! Ellerinizi havaya kaldırın!"

Re: [Mabi Chüimimuta - Ana Kurgu] Mavi Gökyüzü

#4
Thomas önerimin işe yarayabileceğini söyledikten sonra beni br konuda uyarmıştı, bu saatler ile herhangi bir insana bir metreden yakın olursam kendini devre dışı bırakacaktı. Bu sebeple birbirimize çok fazla yaklaşamayacağımız gibi, aynı şekilde diğer insanlardan da uzakta olmak zorundaydık. Thomas'la taşları elimize aldıktan sonra görünmez olmuş ve farklı yönlere fırlatmıştık. Planımız şimdilik takır takır işliyordu ve içeriye sızmayı da başarmıştık. Thomas beni tehlikeler konusunda uyarmıştı, mekanın iç kısımlarına doğru ilerlerken hem tehlikenin verdiği adrenalin hem de ajanlık yapmanın eğlencesi arasında gidip geliyordum. Kapısı açık olan ilk odaya adımımızı atmıştık, karanlık ve sessiz odanın içindeki masalarda kalem, defter ve bilgisayarlar vardı. Masanın altındaki dolapta bulduğum bir belge, bazı şeyleri değiştirebilecek gibi duruyordu.

Burada bahsedilen Djurat'ın Gerçekleri hakkında bir yazıydı, aslında Djurat halkı Dünya'lılardan geliyordu. Tartarya ülkesinin mensupları olan Djurat'lılar, Rusya'dan kaçmak için buraya sığınmışlar ve hayatlarını Ingenium üzerinde inşa etmişlerdi. Üstelik, bu 1000 yıllık bir tarihti. Thomas da benimle birlikte aynı yazıyı okuyordu ve sonrasında gülümseyerek bana döndü. Ben gülümsemiyordum. Thomas yine bir başka özrünü diliyordu, bugün içerisinde ikinci olmuştu. Djuratlıların kökeninin gerçekten Dünya'ya dayandığını ve bu ülkede Dünya kökenli olmayan tek topluluğun Tuplolular olduğunu söylüyordu. Tartarya'nın vatandaşları sefalet içinde yaşarken, onları Ingenium'a getirme operasyonunu düzenleyen kişinin kendisi olduğunu söylüyordu. Onları Dünya'dan uzaklaştırıp kaderlerini daha özgür bir şekilde işleyebilecekleri bir yere getirmek istemiş. Amacının hiçbir zaman yalan söylemek olmadığını söylese de, bu bağlantısını öğrenmemi istemediğini söylüyordu.

Tam ağzımı açacak iken, Djurat polisi bulunduğum odaya girmiş ve silahını bize doğrultmuştu. Mavi Yıldız olup olmadığımızı sorgulayan bu adama doğru baktım. Sonrasında adama bakarken sakince Thomas'a seslendim. "Seninle konuşmamız gereken çok şey var Thomas. Mesela zaman algısı. Burada bin yıl, ancak söylediğinde göre sen benim tarihimi başlatan dedemin kankası bile olabilirsin. Buraya getirdiklerin arasında aşırı kaslı, altın saçlı birisi vardıysa o benim dedemdi." Derin bir nefes alıp verdikten sonra polise döndüm. "Memur bey, Mavi Yıldız'dan değiliz. Mavi Yıldız'ı yok edecek olan adamın kendisine bakıyorsun, seninle hiçbir alıp veremediğim yok ve sana zarar vermek istemiyorum. Bu yüzden, bizi görmezden gel, bu odadan çıkıp gidelim. Yok, işleri zorlaştıracaksan üzgünüm ama canın çok yanacak. Arkanda ağlayan insanlar olacak." diyerek talebimi iletmiştim. Eğer bizi bırakmazsa, Kemik Bıçakları stilimle boğazına hızlı bir hamle yapmayı planlıyorum.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mabi Chüimimuta - Ana Kurgu] Mavi Gökyüzü

#5
Polis memuru, kendine güvenen ve tehditkar sözlerine karşı korkmuş bir şekilde geri adım atıyor. Sonra da seni baştan aşağı süzüyor ve o insanın ağzını sulandıran kaslarının onun kemiklerini nasıl teker teker kırabileceğini hayal edip daha da tırsıyor. Kısa bir süre tereddüt ettikten sonra, sizi görmezden gelmeye karar veriyor. "Tamam, gidebilirsiniz. Ama dikkatli olun, burası güvenli bir yer değil." Binadan yavaşça uzaklaşıyor ve çıkıyor. Hemen ardından Thomas sana dönüyor ve zaman kavramını açıklamaya başlıyor. "Monsieur, zaman konusunu şöyle anlatabilirim. Aslında Ingenium projesi başlayalı bizim Dünyamız için 10 yıl bile olmadı. Size tam anlamıyla simülasyon diyemem ama Hiperya'nın geliştirdiği teknoloji sizin zaman diliminizi yavaşlatıp hızlandırabilecek bir yapıya sahip. Ama bu hızlandırma süreci için çok fazla para ve kaynak gerekiyor. Arada bir kullanıyorlardı ama son 4 yıldır bir daha kullanmamaya karar verdiler ve bu özelliği devre dışı bıraktılar. Artık Dünya ile Ingenium gezegeni çok benzer hızlarda ilerliyorlar. Zaten Ingenium'da yaşıyor olan insanlar bu hızlandırmaları hissetmiyor, her şeyi normal hızda yaşamış gibi hissediyorlar. Biz Observer kaçakları ise maalesef hızlandırmanın öncesinde olanları çok net hatırlıyoruz ve bunun şokunu yaşıyoruz. Yani 1000 yıldır yaşama gibi bir durum söz konusu değil. Ve sana bunu söylemek istemiyordum ama dönemin Djuratlılarının neredeyse hepsi senin gibi kaslıydı. Yani dedenin dedesinin dedelerinin dedeleriyle tanışmış olabilirim ama kim bilir hangisiydi." Thomas açıklamalarını bitirdikten sonra koridora dönüyor ve "İlerlemeye devam etmeliyiz Monsieur. Bir insana daha yakalanma riskini alamayız." diyor. Böylece tekrar koridorlardan ilerlemeye başlıyorsunuz.

Sayısız farklı odaya giriyor, belgeleri arıyorsunuz ve birbirinden farklı gizli dosyanın içinde işinize yarar veya bilmediğiniz bir şey arıyorsunuz. Koridorun en dibindeki odalardan birinde bir tane kilitli dosya buluyorsunuz. Kasların sayesinde kilidi rahatlıkla kırıyorsun ve dosyayı açıyorsunuz. Dosyanın içinde bugünün tarihi var. Şu an içinde bulunduğunuz binanın polisler tarafından çevrildiğini, Yadrop Caddesi'nde bulunan lüks bir evde toplanılacağını yazıyor. Evin apartman numarasından tut tasviri yerine geçecek bir fotoğraf bile yerleştirilmiş. Belgeyi cebine atıyorsun ve binadan tekrar görünmezliğinizi kullanarak çıkıp Yadrop Caddesi'ne doğru yürümeye başlıyorsunuz. Caddeye geldiğinizde evlere teker teker bakıyorsunuz ve çok geçmeden fotoğraftaki evi buluyorsunuz. Etrafı dikenli tellerle çevrilmiş olan evin etrafında geziyorsunuz ve içeriye girmenin yollarını düşünüyorsunuz. Thomas sana dönüyor ve eliyle saati gösterip "Kısa mesafelerde ışınlanmak mümkün Monsieur. Bahçenin içine direkt geçebiliriz." diyor ve sana saatin üstünden nasıl ışınlanacağını gösteriyor. Mantığını anladıktan sonra bahçenin içine ışınlanıyorsunuz. Thomas sana bir tane daha özellik göstermek için yaklaşıyor. Yakın mesafede ama yalıtımlı olan sesleri duymanı sağlayan bir özelliği gösteriyor. İkiniz de bu özelliği kullanarak binanın içinde dönen konuşmayı dinlemeye başlıyorsunuz. İçlerinden biri bir konuşma yapıyor gibi görünüyor.

"Evet arkadaşlar, Vezir gitmesi gereken yere gitti, hazırlıklara başladı. Biliyorsunuz ki Mavi Yıldız kurulduğundan beri tek bir amaca hizmet ediyor. Bu amacı gerçekleştirmek için hepimiz canımızı feda etmeye hazırız. Bugüne kadar bize yapılan haksızlıkların hesabını ödememiz gerekiyor. Bundan sonra Kıta hükümetleri ile kesinlikle anlaşma yapmayacağız, hiçbiri bu gezegenin geleceğini düşünmüyor. Mavi renginin olmadığı yerde Kırmızı vardır. Kırmızı ise Dünya'yı temsil eden renktir. Bizler, Dünya'yı maviye boyayacağız. Can dostlarım, Mavi Yıldız en önemli evresine giriyor. Ingenium gezegenini kurtarmakla kalmayacağız, Dünya'yı ele geçireceğiz. Dünya, Ingenium'un element kullanıcıları tarafından yönetilecek. Önümüze çıkan Dünyalıları öldüreceğiz, hayatta kalanlara da bize yaşattıklarını yaşatacağız. Bizler, Ingeniumlular olarak Dünyalılardan üstünüz. Ellerindeki teknolojik aletleri alın ve sizinle karşı karşıya olduklarını düşünün. Onların vücutlarını ateşe verebilir, kemiklerini bir yumrukla kırabilir, vücutlarını radyasyonla doldurabilirsiniz. Onlar ise cılız kollarıyla size yumruk atmaya çalışırlar, günün sonunda başarısız olurlar. Sizler farklısınız, sizler üstünsünüz ve bu üstünlüğünüzü kutlamamız gerekiyor. Dünya'yı ele geçirene kadar durmayacağız. Ingenium göklerdeki tüm yıldızları maviye çevirene kadar durmayacağız."

Re: [Mabi Chüimimuta - Ana Kurgu] Mavi Gökyüzü

#6
Neredeyse bir elimi kaldırmaya hazırlanıyorken adamın gözlerindeki korkuyu görebildim. O anların her birini hayal ettiğinde gözlerimi kıstım, yüzüme bir gülümseme yapışmaya başladı. Babamın böyle korkutucu bir adam olarak neler hissettiğini, kendisini ne kadar canlı ve güçlü hissettiğini anlayabiliyordum. Ondan ne kadar nefret etsem de, gitgide ona benziyor olmak ufak bir tiksinme yaratsa da, bu güç hissiyatından kendimi alıkoyamıyordum. Dışarıdan kendime baksaydım, eminim kendimi tanımakta çok zorlanırdım. Polis kendi korkusuyla yüzleşirken, bense başka bir meseleyle yüzleşiyordum. Tüm düşüncelerimi dağıtan ise bu korkuya yenik düşerek bizi bırakması oluyordu. Başımla selam veriyordum polis memuruna, ne de olsa yalan söylemiyordum. Gerçekten Mavi Yıldız'ı yok edecek olan bendim.

Sonrasında Thomas'a dönmüştüm. Verdiği cevapları dinliyordum. Onlar için 10 yıl olan bu süreç, bizim için 1000'lerce yıla dayanıyordu. Hatta öyle bir teknoloji ki, kendisi zamanı yavaşlatıp hızlandırabiliyordu, tabi bizim için normal akışta geçse bile onlar için hızlanıyor ve yavaşlıyordu. Biz yaşamlarımızı gayet normal bir şekilde yaşarken onların zaman algısında daha farklı yaşanıyordu. Belki de bir dakika içinde benim hayatım geçip giderken onlar için, bizim için bu 80, 90 yıl oluyordu. Aklımın alacağından çok daha büyük bir teknolojiydi bu. Hiçbirine cevap vermemiştim, ancak Thomas'ın tüm Djuratlı'ların kaslı olduğunu söylemesiyle gözlerim pörtledi. Demek ki, gerçek, has ve has Djurat Erkeği bendim. Ae, fare Ae ise çakma Djurat'lıydı!

"Ya hepsinin kaslı olmasını bırak, yok muydu soyadı Chüimimuta olan? Dedemin dedesinin dedesinin kankasısın, torunun torunuyla kanka oldun, hiç mi merak uyandırmadı sende bu? Düşünsene, nesiller boyu Chüimimuta kankasısın lan! Bundan sonra senin adın Thomas değil, Chüikanka. Kankamuta. Aha bu daha iyi oldu bak, sizin oraların konuşmalarına da benziyor. Kankamuta. Bundan sonra biz Kankamuta'larız."


Artık gezdiğim oda sayısını saymayı bırakmış, okuduğum belgeleri teker teker zihnimde depolamıştım. Gerçek Djurat Erkeği Chüimimuta kaslarım sayesinde birçok kilidi de kırmayı başarıyordum. "Kankamuta, söylesene dedelerim arasında kendini Kudretli Ayı olarak gören var mıydı?" diye sormuştum odaların birinde. Odaların birinde Yadrop Caddesi'nde toplanılacağına dair bir bilgi yakalamayı başarmıştık. Toplanılacak eve dair tüm bilgileri ele geçirmeyi başarmıştık, bütün bilgileri bir araya getirip cebime atmış ve yola koyulmuştuk. Yolda ilerlemeye devam ederken, bir soru daha soruyordum Thomas'a. "Kankamuta, bizdeki kadınlar da kaslı mıydı? Yani şimdi merakımdan soruyorum bunu, Frip ince bir kadın genetiği bozmayalım? Hadi söyle hadi, bu Gedhilfe'liler vitaminsiz dimi? Hepsi incecik domates kafalı adamlar, yakışıklı bile değiller. Frip güzel ama, kesin o tam Gedhilfe'li değil. Mesela Deith'e bak, çürümüş domates gibi oruspu çucuuu."

Yolda sohbetsiz geçmiyordu, sorularımı ardı ardına sorduktan sonra ulaşmıştık apartmana. Fotoğraftaki evi bulduğumuzda Thomas bana saatin yeni bir özelliğini gösteriyordu, ışınlanmak. Bahçeye direkt olarak ışınlanabileceğimizi söylüyordu, bu bilgiyi aklıma kazımıştım. Mümkün olan her yerde kullanılabilirdi. Bahçeye ışınlandıktan sonra bir yeni özelliği daha gösteriyordu, bu sefer ki özellik ise yakın mesafede yalıtımlı sesleri duyabilmekti. Bu şekilde binanın içerisindeki tüm konuşmaları duyabiliyorduk. Vezirin gitmesi gereken yere gittiklerini söylüyordu, Mavi Yıldız kurulduğundan beri tek bir amaca hizmet ediyormuş, bundan sonra da hiçbir Kıta Hükümetiyle anlaşmayacaklarmış. Dünya Kırmızı imiş ve Dünya'yı Mavi'ye boyayacaklarmış. Dünya Ingenium'un element kullanıcıları ile yönetileceklermiş. Kendilerini Dünyalılardan üstün görüyorlardı, ancak anlamadığım tek bir nokta aynı amacı paylaşırken Ae neden bana düşmandı? Ae'yi neden öldürmem gerekmişti?

Sadece bunları duyduğum için Mavi Yıldız'a sempati duyacak ve yolumdan şaşacak değildim.

Sinirden çenem kitlenmişti. Ne yapacağımı biliyordum. Mavi Yıldız'ın katliamı, bu evde başlayacaktı. Bu ev, onlar için mükemmel bir tarih olacaktı. Thomas'a baktım, gözlerim öfkeden kıpkırmızı olmuş bile olabilirdi. "Ben içeriye giriyorum. Sadece tek bir kişiyi sağ bırakacağım. O da haber vermesi için." Bu saatin ışınlanma özelliği ile seslerin olduğu odaya gideceğim. Odaya girmeden önce Kemik Bıçakları stilimi aktif edecek ve Nötron Patlaması ile tüm odada bir patlama yaratarak sadece bir kişiyi sağ bırakacağım. Onunla konuşacağız, onunla sohbet edeceğiz.

Bana Ae'yi öldürten bu adamların başı önümde diz çökmedikçe, bizler aynı yolda değiliz.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mabi Chüimimuta - Ana Kurgu] Mavi Gökyüzü

#7
Sesleri yalıtımlı şekilde duyabilme özelliği sayesinde, binanın içindeki konuşmaları dinliyorsunuz. Mavi Yıldız'ın liderlerinden birinin yaptığı konuşma, örgütün gerçek amacını ortaya koyuyor: Ingenium gezegenini kurtarmak ve Dünya'yı ele geçirmek. Sen, bu konuşmadan öfkeyle etkileniyorsun ve içerideki Mavi Yıldız üyelerine yönelik planını hayata geçirmeye karar veriyorsun. Thomas'a bakarak tek bir kişiyi sağ bırakacağını söylüyorsun. Saatini kullanarak seslerin olduğu odaya ışınlanıyorsun ve Kemik Bıçakları stilini aktif ettikten sonra odaya giriyor ve gözünle her yeri tarıyorsun. Odada bulunan herkesin bulunduğu konumdan tut saldırıdan nasıl etkileneceğini hesaplıyor ve kesin bir sonuca ulaşmaya çalışıyorsun. Tüm hesaplamalarını yaptıktan sonra odada büyük bir Nötron Patlaması yaratıyorsun. Patlama sonucunda, odadaki Mavi Yıldız üyelerinden sadece bir tanesi hayatta kalıyor.

Odadaki patlamanın ardından, Mavi Yıldız üyelerinden sadece bir tanesi, korku içinde, hayatta kalıyor. Adam, dehşetle etrafına bakıyor ve sana doğru titreyerek dönüyor. "Lütfen, beni öldürme! Ne istersen yaparım, ama lütfen hayatımı bağışla!" diye yalvarıyor. Gözlerindeki korku ve şaşkınlık, yaşadığı travmanın derinliğini gösteriyor. Ona doğru adım atıyorsun ve tehditkar bir ses tonuyla kendisini sorgulamaya başlıyorsun. Adam, korkudan titreyerek cevap veriyor. "Ben... ben sadece bir alt kademe üyesiyim, fazla bir şey bilmiyorum. Ama... ama büyük bir toplantı yapılacak. Yerini tam olarak bilmiyorum ama üst düzey üyelerin katılacağı bir yer. Lütfen, beni öldürme. Ne istiyorsun benden?" Bu cevap, sana Mavi Yıldız'ın yapılanmasını daha da detaylı araştırman gerektiğini gösteriyor. Adamın yalvarışlarına rağmen, onu sakinleştirip daha fazla bilgi almaya çalışıyorsun. Adam, şoka girmiş halde, Mavi Yıldız'ın liderleri ve planları hakkında bildiklerini anlatmaya başlıyor. Söylediklerinden, Mavi Yıldız'ın sadece Ingenium'u değil, aynı zamanda Dünya'yı da ele geçirmek istediğini anlıyorsun. Adam, toplantının yapılacağı yeri bilmediğini, ancak üst düzey üyelerin katılacağını tekrarlıyor. Bu bilgilerle, Mavi Yıldız'ın daha büyük bir tehlike oluşturduğunu ve bu örgütü durdurman gerektiğini anlıyorsun.

Çok geçmeden Thomas da senin geldiğin odaya ışınlanıyor. O da sana eşlik ederek ek sorular soruyor. "Bu toplantının ne zaman yapılacağını biliyor musun? Ve liderler kimler?" Adam, titreyerek cevaplıyor. "Toplantı... yakında. Belki birkaç gün içinde. Liderler... liderlerimiz arasında Vezir var, diğerlerini bilmiyorum. Lütfen, beni burada bırakın, size zarar vermek istemiyorum." Bu cevaplar, Mavi Yıldız'ın yakın zamanda büyük bir hamle yapmaya hazırlandığını gösteriyor. Thomas, senin yanına gelerek endişeli bir ifadeyle konuşuyor. "Monsieur, durum ciddi. Bu toplantıya sızmamız ve Mavi Yıldız'ın planlarını engellememiz gerekebilir. Ne düşünüyorsun, nasıl hareket etmeliyiz?" Thomas'ın endişeli bakışlarına karşılık veriyorsun ve bir anlığına düşünüyorsun.

Re: [Mabi Chüimimuta - Ana Kurgu] Mavi Gökyüzü

#8
Thomas'a verdiğim işaretten sonra saatin verdiği avantajlardan yararlanıp odaya girişimi yaptım. Herkesi gözümle taradım, nasıl etkileneceklerini düşündüm, ancak geri adım atmadım. Bir kişi hariç, hepsinin canını aldım. Bu, gücün tanımı olabilirdi. Kuralları ben koyuyordum, onların yaşamalarına ben izin veriyordum veya vermiyordum, bu oda bir ekosistem olsaydı canlı çıkabilecek tek canlı Mabi canlısı olurdu. Tam bu yüzden, bu adamların hiçbirinin soyu genişlemeyecek ama Chüimimuta soyu dallanıp budaklanacak. Odadaki tek gerçek erkek, ayakta duran kaslı, sarışın, yakışıklı ve karizmatik olan Mabi erkeği. Şimdi anlıyorum neden Djuratlı dedelerimin hepsinin kaslı olduğunu ve şuan bir çoğunun benim gibi kaslı olmadığını. Bunun sebebi basit, bir şekilde dedelerimin soyu dallandı, budaklandı ve bana kadar geldi. Bizler, yani gerçek erkekler asla tükenmeyecek olanlarız.

Odadaki patlamanın ardından Mavi Yıldız üyelerinden sadece bir tanesi hayatta kalmıştı, tam istediğim gibi. Onun hayatını bağışlamam için bir zavallı gibi yalvarıyordu, yaşadığı travmayı görebiliyordum. Adam kendisinin bir alt kademeye üye olduğunu söylüyor, büyük bir toplantı yapılacağını belirtiyordu. Yerini tam bilmiyormuş, ancak üst düzey üyeler katılacakmış. "Alt kademe, üst kademe. Ne sikko grupsunuz lan siz?" Mavi Yıldız'ın yapılanması büyük ve detaylı olmalıydı. Muhtemelen alt kademeler bir piyondan farksızdı, bildikleri bilgiler oldukça sınırlıydı ve üst düzey denen ibneler tarafından yönetiliyorlardı. Yönetenlerse her şeyi bilen kişilerdi, asıl planları yapanlar ve tartışanlar.

Mavi Yıldız, adamın söylediği kadarıyla sadece Ingenium'u değil Dünya'yı da ele geçirmeye çalışıyordu. Toplantının yapılacağı yeri inatla bilmediğini söylese de, ona inanmak istemiyordum. Thomas'ın sorusunun ardından toplantının birkaç güç içinde yapılacağını, liderlerden birisinin Vezir olduğunu söylüyordu. Diğerlerini ise bilmiyormuş. Adam bize zarar vermek istemediğini söylediğinde, ani bir sinirle elimi ağzına attım. Çenesini sıkmaya devam ederken, dizimi göğsüne dayayıp yüzüne yaklaştım.

"Sen bize zarar veremezsin çocuk. İstersem ben sana zarar veririm, Vezir denen ibneye vereceğim gibi."

Bütün öfkemi kelimelerle birlikte kusuyorken, çenesini sıkmaya devam ediyordum. Bu sürede Thomas'ın kelimeleri kulağıma ilişiyordu birer birer. Thomas'ın sözlerine cevap vermeden adama doğru döndüm. Elimi çenesinden çektikten sonra aynı elimin işaret parmağıyla sus işareti yaptıktan sonra elimi yanağına koydum.

"Şimdi sakin olacaksın. Sana soru soracağım, sadece soruya cevap vereceksin. Lütfen beni öldürme, şöyle böyle konuyla alakasız şeyler konuşmayacaksın."
Elimi yanağından çektikten sonra sert bir tokat attım aynı yanağına. "Yanlış bir cevap verdiğini düşünürsem seni tokatlarım." Sonrasında yanağına iki kere hafifçe vurdum. "Anlaştık mı? Anlaştık."

"Birinci sorun. Ae Libjetütcha önceden Vezir denen eleman gibi liderin miydi ve hala liderin mi?"

Yanağına sert bir tokat attıktan sonra ikinci soruya geçtim.

"İkinci sorun. Ae Libjetütcha'yı öldürmüştüm. Sonrasında adam bir kapsülün içinden çıktı. Sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranıyordu. Niye kapsülün içinden çıktı, ne işi vardı? Kaç tane Ae Libjetütcha var?"

Ae'nin yaptıkları aklıma gelince, dişlerimi sıktım istemsizce. Gözlerimi kapattım. O anları tekrar hatırlayınca, tüm sinirimi adamın yanağından çıkarmak için çok daha sert bir tokat patlattım.

"ÜÇÜNCÜ SORUN. AE LİBJETÜTCHA NEREDE?"
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mabi Chüimimuta - Ana Kurgu] Mavi Gökyüzü

#9
Off Topic
Out: Uzun süre sonra polis olduğumuzu da hatırlamış olduk.
► Show Spoiler

İlk tokatınla birlikte ilk sorunu da soruyorsun. Tokatın acısını derinlemesine yaşayan adam daha ilk sorunun cevabını veremeden yeniden tokat atıyor ve ikinci soruya geçiyorsun. Çok geçmeden çok daha sert bir tokat atıp üçüncü ve son sorunu da soruyorsun. Adamın gözlerinin acıdan dolduğunu görebiliyorsun. Adam kafasını kaldırıyor, sana bakıyor ve olabildiğince sakin bir ses tonuyla "Ae Libjetütcha hiçbir zaman liderimiz olmadı. Elion'dan önce Bok Jemipech liderimizdi. Ondan öncesinde ben yoktum, liderleri kimdi bilmiyorum." diyor. Sonra ikinci sorunun cevabına geçiyor. Thomas da yandan endişeli bir yüz ifadesiyle izliyor bu olanları. "Mavi Yıldız yakın zamanda Dünya'nın oluşturduğu snapshot teknolojisinin belgelerini sızdırdı ve teknolojiyi kendi başlarına yeniden yapmaya çalıştılar, fakat olmadı. Sonradan belgelerin sahte olduğu tespit edildi. Yaptıkları tek şey var olan bir insana Ae Libjetütcha'nın genetik yapısını vermekti. Yani öldürdüğünüz adam muhtemelen gerçek Ae idi. Kapsüldeki ise Ae'nin "snapshotu" olması amaçlanan, ama aslında tam bir klon bile olamamış masum bir insandı." diyor. Üçüncü soruyu cevaplamıyor, malum az önceki cevabının yeterli olduğunu düşünüyor. O sırada Thomas öne çıkıyor ve senin ona anlattıklarından yola çıkarak bir soru soruyor. "Ae'yi iki kere öldürmüş. İki farklı yerde bunu yaşamış, Ae ışınlanmış hatta. Birden fazla Ae var, saklıyorsunuz." Adam bir süre düşünüyor ve tekrar size dönüp "Ae'nin bir saati vardı, şu Observer saatlerinden. O hem ışınlanmasını sağlıyor, hem de..." diyor ve bir anda duraksıyor.

"Sadece saat ile kendini ölmüş gibi gösterip canlanması mümkün değil sanırım. O tarz şeyler için Ingenium'un kodunu yönetebiliyor olmak gerekiyor, bu da sadece Observerlarda olan bir ayrıcalık." Adamın verdiği bu cevap seni bir süreliğine düşündürüyor. Thomas'a dönüyorsun ve o sırada Thomas da derinlemesine düşünüyor. "Ae'nin sizi kandırmış başından beri Dünyalı bir adam olması imkansız, değil mi?" Bir saniyeliğine gülüyorsun ve o anda bacağında sivri bir acı hissediyorsun. Adama dönüyorsun ve fark ediyorsun ki siz konuşurken arkadan çakısı ile bağını çözmüş ve çakısını bacağına saplamış. Hemen ardından sapladığı yere tekme atıyor ve çakının bacağına iyice girmesini sağlıyor. Thomas ona doğru eğilirken sıyrılıp ayağa kalkıyor ve Thomas'ın üstüne koşup kendisine sert bir yumruk atıyor. Hemen ardından çıkışa yöneliyor ve odadan çıkıyor. Yavaşça kendinize geliyorsunuz ve dışarı doğru koşmaya başlıyorsunuz. Her adımında bacağının acıdığını hissediyor ama pes etmiyorsun. Sokak seviyesine indiğinizde adamın hızla uzaklaştığını görebiliyorsunuz. Thomas koşarken seninle konuşmaya çalışıyor. "Monsieur! Bu adamı takip etmenin hiçbir anlamı yok! Max'i bilgilendirmemiz gerek. Ya da Vezir Elion'u bulmalıyız. Ne yapalım, sen söyle!" Thomas'ın sorusunun cevabını ararken bir yandan da adamı koşarak takip etmeye devam ediyorsun.

Re: [Mabi Chüimimuta - Ana Kurgu] Mavi Gökyüzü

#10
Tokatlamaca, soru sormaca ve cevaplamaca. Müthiş üçlünün arasında adama öylesine sert bir tokat attım ki, belki anasının karnından yeni çıktığını bile düşünebilirdi. Adamın söylediğinde göre, Ae onların hiçbir zaman lideri olmamış. Elion'dan önce Bok, bizim ekipteki Bok, kaka yani, liderlerinden biriymiş. Ne kaka herifmişsin sen Bok. Ondan öncesinde de bu sorguladığım adam yokmuş, o yüzden liderlerinin kim olduğunu bilmiyormuş. Beni tatmin etmeyen bu cevapların üstüne Mavi Yıldız'ın yakın zamanda snapshot denen teknolojinin belgelerini çaldığını söylüyordu. Belgelerin sonradan sahte olduğunu öğrenmişler, yaptıkları tek şey ise Ae'nin genetik yapısını bir insana vermek olmuş. Yani öldürdüğüm kişi gerçekten Ae imiş, ancak kapsüldeki kişi Ae değildi. Başka bir insan, ama tamamen Ae'nin görünümündeymiş. Yani, Ae bu adamın sözlerine bakarsak bir kukladan ileri gidememiş ve Mavi Yıldız denen kahpe örgütün oyunlarında ikimiz birbirimize savaş açmışız.

Mavi Yıldız'ın kuklaları olarak, ben sağ kaldım.

O öldü.

Ben bir şey demeye ya da yapmaya fırsat bulamadan, Thomas Ae'yi iki yerde birden öldürdüğümü, bunu iki farklı yerde yaşadığımı ve Ae'nin ışınlandığını anlatıyordu. Onların bilgi sakladığını söylediğinde adamın tepki Ae'nin bir saati olduğu yönündeydi. Ingenium'Un kodunu yönetebilen birisinin kendini ölmüş gibi gösterip canlanmasını mümkün kılabileceğini söylüyordu. Bu noktada, akla gelen soruyu da Thomas soruyordu zaten, Ae bir insan olabilir miydi? Ama element kullandığına şahit olmuştum. Nasıl insan olabilir ki? Buna karşılık tam gülmeye başlamışken, bacağımda hissettiğim keskin acıyla tüm odağımı adama yönlendirdim. Adam çakısı ile kendi bağını çözmüştü, sonrasında bıçağı sapladığı yere tekme atmış ve bacağıma iyice girmesini sağlamıştı. Thomas tam ona doğru eğilecekken Thomas'a da bir yumruk geçirmiş ve odadan çıkmıştı. Bizde onun peşinden koşmaya başlamıştık, bacağımın acısı sürekli vuruyor olsa da koşmaya devam ediyordum.

Adamın hızla uzaklaştığını gördüğümüzde Thomas bu adamı takip etmenin hiçbir anlamı olmadığını söylüyordu. Max'i bilgilendirmemiz gerektiğini, ya da Vezir Elion'u bulmamız gerektiğini söylüyordu. Bu sözlerinden sonra durdum, biraz soluklandım. "Kankamuta, Vezir Elion'u bulmamız lazım. Max'i sonradan bilgilendiririz. Elion'u bulup onu konuşturacağız. Biraz pis işler olacak gerçi." Dedikten sonra elimi bacağıma attım. Sıcak kan elime geldiğinde bıkkın bir şekilde üfledim. "Yav, adam geldi çakı sapladı. Napcaz, dikiş falan mı attırsak? Keşke Frip burada olsaydı şimdi şefkat gösterirdi. Oy Koca Ayişim bıçaklandın mı çen hehehüğehe." Birkaç komik surat ifadesinden sonra, üç numaralı bakışımla Thomas'ın gözlerine baktım. Bu üç numaralı bakışımdan kadın erkek fark etmez, herkes etkilenir. Bunu biliyorum. "Yanlış anlama Cabrón, sen de çok yakışıklısın ama Frip'i aldatamam." Bakışlarımdan çok daha fazla etkilenmemesi için yerini kahkahalara bıraktıktan sonra sanki tüm sıkıntılar bitmiş gibi kolumu omzuna attım. "Yanımda olduğun için mutluyum Monsieur. Sonra ne diyorduk şey miydi..." Bir kolumu havaya kaldırdım elimi yumruk yapıp. "De nada, por favor ve mammacita!"

Hastane yolunu tutarken, bir anlık unuttuğum bir şeyin aklıma geldiğini hatırladım. "Ah tabi ya! Ben de diyordum neyi unuttum." Thomas'ın iki omzuna ellerimi attım ve tüm ciddiyetimle gözlerinin içine baktım. "Sana hiç Mabi Mabi şarkısı söylemedim!" Kendime kızmıştım bunu unuttuğum için. "Nasıl unuturum bunu!" Bir iki adım geri çekildim. Ona bütün hünerlerimi göstermem gerektiğini düşünüyordum. Önce olduğum yerde göğüslerimi teker teker oynatmaya başlayarak başladım. "Djurat'ta bana ne derler biliyor musun? Aşkın Dansçısı Mabi!" Yüksek sesli mekanlarda çalan şarkılara eşlik ediyordu gibi dansım. Bütün vücudum muhteşem bir ahenk içerisinde oynamaya başlıyordu şarkımı söylemeye devam ederken.

"Djurat kudurooooooo!
Pom pom pom pom po po po!
El Thomas!
Ellerinizi kaldırın!
Kalçalarınızı hareket ettirin!
Djurat Kuduro!
Başın hareket etsin!
Djurat Kuduro!
Damarlarımda gezen eğlenceyi kim evcilleştirebilir?
Güneşin ve kadınların sıcaklığını hisset bebeğim!
Dans ederken bizi kim durdurabilir? Oynat kalçalarını!
İçimde yanan ayının ateşi seni çıldırtıyor, biliyorum!
Djurat kuduro!
Ellerini kaldır!
Kalçanı salla!
Başını salla!
Ritme ayak uydur hayatım!
Djurat kuduroooooooo!
Oy oy oy oy oy oy oy oy oy.
Djurat Kuduro için gel, Kuduro için dans edelim!
Oy oy oy oy oy oy oy oy oy.
Esmerler, sarışınlar, Djurat Kuduro geliyor, sallanın!
Vazgeçmek yok
Şimdi yorulamazsın
Kafanı hareket ettir
Kalçanı sallamayı bırakma
Oy oy oy oy oy oy oy oy
Djurat Kuduro!
Thomas'a esmerler...
Ayıya seksiler...
Djurat Kuduro..."


Bir yandan şarkı söylüyor, bir yandan acıyan bacağıma rağmen Thomas'ın etrafında dans ediyor, bir yandan da onu kışkırtıyordum dans etmesi için. Sonuçta, burada tek başıma dans ediyor olmak, pek eğlenceli olmayacak değil mi? Etrafımızda insanlar varsa belki onlar da bize katılır. Hep beraber, Djurat Kuduro için dans ederiz! Dansımın sonunda, aşkın okunu Thomas'a fırlattım. "Dans et Thomas! Djurat Kuduro için! Eni vici vokke! Ay yürüyüşü bebeğim vuhuuu!" Şimdi Thomas'a tüm ihtişamıyla ay yürüşünü göstereceğim, Dünya'da böyle şeyler bulunmaz, Djurat böyle şeylerin icat edildiği yerlerdir! Hadi bebeğim!

Out: Dansın aynısı (Soldaki arkadaşın hareketleri birebir referans alabiliriz);

[bbvideo]https://www.youtube.com/shorts/QHR24Qqc ... ture=share[/bbvideo]
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image
Locked

Return to “Gide Meydanı”

cron