Re: [Mabi Chüimimuta - Ana Kurgu] Mavi Gökyüzü
Posted: Tue Apr 02, 2024 9:25 pm
Jükum ve Thomas’ı yolladıktan sonra, gözlerimi Mavi Yıldız üyelerine çevirdim. Bir gün öleceğimin farkında olsam da, bunun burada tek başıma, acınası bir şekilde yaşanacağını bilmiyordum. Hepsinin yüzüne bakmaya fırsatım olmadı ancak, son anlarımda yüzüme konduracak bir gülümsemeye gücüm vardı. Herkes teker teker parçalara ayrılırken, bana ne olacağı konusunda endişem kalmamıştı, tek düşündüğüm dostlarımdı. Gözlerim yavaşça kapanmaya başladı, Thomas’la birlikte güldüğümüz o anlar gözümün önünden geçmeye başladı. Acaba daha neler yaşayabilirdik beraber? Belki ilerde yaşlı moruklar olurduk, bastonla birbirimizi kovalamayı denerdik. Barbekü partileri yapar, hep beraber güzel yemekler yerdik. Yanımızda Jükum, Livei, Frip ve diğerleri de olurdu. Hep beraber, hiçbir şey için endişelenmeden sadece sohbet edebilirdik, yemeğimizi yerken saatlerce boş boş konuşabilirdik. Her şeyi atlattıktan sonra geçmişimizi sadece gülümseyerek anlatacağımız anılardan ibaret bırakırdık. Belki bir fotoğrafımız olurdu hepimizin duvarında asılı. Dünya’dan gelen dostlarımız ve Ingenium’da olanlar, hep birlikte barış içinde yaşadığımız o günlerde huzurun tadını çıkarırdık. Arada bir aksiyon olması için birbirimizle güreşebilirdik. Tabi ben hepsini yenerdim muhtemelen, orası ayrı bir konu.
Ancak şimdi tek söyleyebileceğim şey, elveda.
Hepinize veda ediyorum. Her birinizle, yanlışınızla ve doğrunuzla her birinizle her zaman gurur duydum. Sizleri hep çok sevdim, sizler için her şeyi yapmaya hazırdım. Keşke arkamda birer mektup bırakabilseydim. Size kendimden bir hatıra bırakmayı çok isterdim. Yavaş yavaş hafızalardan silinecek anılar haricinde, fiziksel bir şey bırakmayı çok isterdim. Ancak vaktim olmadı, keşke bana biraz vakit verseydi Mavi Yıldız. Belki bir gün beni, yıllar sonrasında hatırlarsınız, eğer olur da sizi izliyor olursam bu bile beni çok mutlu eder. Belki bir masada, bana da bir sandalye ayırırsınız. Hayatınızı doya doya yaşayın, bunun gerçekleşmesi için her şeyimi feda edebilirdim.
Keşke sizler için daha fazlasını yapabilseydim.
Thomas, sen benim edindiğim en sıkı dostlardan birisisin. Şimdi yapman gereken, diğerlerinin yanında olman. Benim yanımda beni koruduğun, benimle vakit geçirdiğin gibi onlarla olman gerekiyor. Sen gitmeden önce söylediğim gibi, bir gün bir yerde beraber güleceğiz gene, seni bekliyor olacağım.
Jükum, Thomas’ın her zaman yanında olacağını biliyorum. Belki bu süreçte onun yanında biraz daha fazla olman gerekebilir. Lütfen Thomas’ı tek başına bırakma. Bu olaydan etkilenecek olursa, onun yanında olman ve onu toparlaman gerekiyor. Thomas sağlıklı düşünmek zorunda, diğerlerine yardım etmesi için, daha iyi bir hayat yaşayabilmek için.
Livei, keşke daha fazla vakit geçirebilseydik. Bu hayatta edindiğim en sağlam dostlardan birisi de sensin. Onca şeyi atlattıktan sonra pişman olduğum tek şey belki de daha fazla muhabbet edememek oldu. Ancak, senin kararlılığın, gücün ve iraden gözümün arkada kalmaması için tek sebep. Her şeyini elinden alsalar bile, bu uğurda her şeyini ortaya koyacağını biliyor olmak içimi rahatlatıyor. Belki bir gün, daha çok muhabbet etme fırsatı yakalarız. Bir yerlerde bekliyor olacağım.
Frip, seni gerçekten sevdim. Kurduğum hayallerin hepsinde sen vardın yanımda, ancak şimdi ben olamayacağım. Lütfen hayallerimizden vazgeçme, onlara ulaş. Seninle küçük Mabi Mabi ve Frip Frip’lerimiz olsun çok isterdim, ancak başaramadım. Üzgünüm. Lütfen hayatına devam et, seni çok seviyorum.
Hepinizi, bir yerlerde bekliyor olacağım. Belki de bir sahilde, günbatımını izlerken tek başıma oturacağım. Hepinizin teker teker bana katılmasını bekleyeceğim. Umarım o günler çok daha geç olur. Sizlerin anılarını dinlemeyi çok istiyorum. Lütfen hayatlarınıza güzel bir şekilde devam edin, başarmak istediğimiz her şeyi başarın. Hepinize inanıyorum ve güveniyorum. Beni hatırlayın, benim için yeterli. Sizlerin hayallerini gerçekleştirmesini, büyük bir gururla izleyeceğim.
Gözlerimi açtığımda karşımda gördüğüm Mabi’ye baktım. Yüzümde gururlu bir ifade vardı. Thomas ve Jükum’un ölmemesi benim için yeterliydi. Ama…
Gözlerimi tekrardan açtığımda bir laboratuvarın içindeydim. Her yerde tanımadığım teknolojik aletler vardı ve odanın kapısı bile yoktu, içeride kimse olmadığı gibi. Hareket edebiliyordum, burasının cennet olmadığından emindim. Ayağa kalktığımda, seslenmek harici bir şey yapabileceğimi düşünmedim. Sadece sesimi çıkarabileceğimi düşünüyordum.
“Rahat rahat ölmemize de mi imkan sağlamıyorsunuz amına koyduğumun yerinde?”