Kral, şifremize gülerken alınmıştım biraz. Böylesine önemli bir şifreye neden gülmüştü ki? Bu çok gizli ve önemli bir operasyondu. Güvenliğe geri dönmesini söylerken, ben de ona göz kırpmıştım. Nasıl olsa kral benim tarafımdaydı, ben buranın prensiydim. Şoförler de geri döndükten sonra, sonunda her şey sakinleşmişti. Kendime gelmiştim iyice, kral notu benden alıp biraz inceledi, ardından beraber arabanın yanına gittik. Benden camı kırmamı ister zannediyordum ancak bana dönüp konuşmaya başladı. Gelip anlattığım için teşekkür ettiğini söyledi, çalışanlarını her zaman böyle olaylara karşı kendisine veya altlarına ulaşmaya teşvik ediyormuş. Kralım geri dönüp Frip'le eğlenmemi istediğini, ancak ona yardım etmek istersem de karışmayacağını söyledi. Burada çok zamanım kalmadı, ancak kralla vakit geçirmek istiyorum. Hatta kraldan isteyeceğim çok ilginç bir şey var. Şimdi gerçekten Kudretli Ayı büyük bir üne kavuşacak.

Frip binadan çıkıp koştururken, söze girmemeyi tercih ettim. Kral, işimin yeni bittiğini söyledi, ancak benim işim daha yeni başlıyordu. Tabi kral teklifimi kabul ederse. Frip çok yorulduğunu, hemen eve gitmek istediğini söylese de benim daha farklı planlarım vardı. Bir yandan Frip'in memelerini de görmek istiyordum. Ne yapacağım konusunda o kadar kararsız kaldım ki! Meme mi görmeliyim, yoksa planımı mı uygulamalıyım, bilmiyorum. Hayatımda hiç bu kadar zor bir seçimle karşılaşmamıştım. "Bir dakika Frip, hayatım. Kralımdan bir şey istemek istiyorum." Krala döndüm, sanırım memeleri akşam görmem gerekecek. Öncelikle kralımdan bir istekte bulunmalıyım.

"Kralım, benim maddiyatta gözüm yok. Zaten karşılıklı bir iş yapmam, bunu canım istediği ve şoförleri, sizleri, halkı düşündüğüm için yaptım. Ama kralım, benim istediğim bir şey var bu hayatta. Bu mükemmel..." Ön kolumu sıktım krala karşı, ardından öptüm güzelce kasımı. "Kaslarımı dünyanın tanıması. Beni özel badigardınız olarak tanıtır mısınız? Djurat'lı Kudretli Ayı benim özel korumamdır deme şansınız var mı? Belki geriye döndüğümde dövüş eğitimi verdiğim kardeşlerim var, onlara hava atarım. Yapmazsanız darılmam tabii ama, yaparsanız da çok memnun olurum. Hatta beraber fotoğrafta çektirebiliriz, ben takım elbise ve gözlük giyerim, poz veririz. Özel korumanız olarak. Nasıl ama? Ne olur yapalım kralım, Frip yapalım değil mi? Bu kasları ve mükemmel erkeksi göğüslerimi mutlu edebiliriz." Göğüslerimi oynatmaya başladım teker teker. Kralı etkileyebileceğimi ve bu açıklamayı yapabileceğini biliyorum. Sonrasında Frip'le mükemmel bir akşam geçireceğim. "Lütfen kralım, hi ha ho, Mabi Bravo."

Kral bir süre senin ve Frip'in yüzlerine bakıp duruyor ve "Benden tam olarak ne istediğini..." diyor. Duraksadıktan sonra tekrar söze giriyor. "Anlamış değilim ama eğer benimle görüştüğünün resmi bir kaydını istiyorsan elbette fotoğraf çektirebiliriz. Bunu yarın yapsak olur mu?" diye soruyor ve bunu sorduğu gibi Frip senin kolundan tutuyor ve "Olur olur, hadi görüşürüz." diyor. Seni sürükleyerek bahçeden çıkarıyor ve böylelikle eve doğru yürümeye başlıyorsunuz. Frip sana dönüyor ve "Neler oldu, ne yaşandı ve o konuşmaya nasıl geldiniz sorgulamayacağım. Tek merak ettiğim şey neden Deith amcanın koruması olmak istediğin. Emin ol o adamın korumaya ihtiyacı yok. Kıtada bilinmek istiyorsan bunun çok daha güzel yöntemleri var." diyor yürürken. Birlikte önce gördüğünüz bir sokağı kaplayan kocaman bir pazara giriyorsunuz ve Frip'in evi için alışveriş yapıyorsunuz. Çeşit çeşit sebzeler, meyveler, süt ürünleri ve kuruyemişlerle karşılaşıyorsun. Djurat'ta da yaygın olan pazar kültürünün Gedhilfe'de de olduğunu yeni öğrenmiş oluyorsun. Frip gezerken "Pazar kültürünün Gedhilfe'den çıktığı söyleniyor ama Djurat'ta da tam tersi söyleniyormuş. İki ülke arasında hala tartışması dönen bir konu. Bana sorarsan kimden çıktığının hiçbir önemi yok." diye anlatıyor. Pazardan çıkınca bir de yakınlardaki bir süpermarkete uğruyor ve içki alıyorsunuz. Elbette Frip sana hiç para ödetmiyor ve hemen eve geçiyorsunuz.

Eve geçtiğiniz gibi Frip kendini koltuğa atıyor ve derin bir iç çekip "Bugün çok yorucuydu. Yemek hazırlayacak halim bile yok." diyor. Sana dönüyor ve "Mabi, sen yemek yapmayı biliyor musun?" diye soruyor. Ayağa kalkıyor ve seni kucaklıyor. Göğüslerinin göğüslerine baskı uyguladığını hissedebiliyorsun. "Yemeği bugün sen yapsan olur mu? Lütfeeeeeen!" diyor. Hemen ardından da "Hem yemeği yaparsan ben de senin için bir şeyler yaparım." diyor. Yaklaştığında ağzının bira koktuğunu fark ediyorsun. Biraz içmiş gibi görünüyor. Eee, Kudretli Ayı, yemek yapabiliyor musun? Gerekli tüm malzemeler var. Göster hünerlerini bakalım.

"Kralım, bir günlüğüne korumanız olayım. Geri dönünce anlatacak hikayem olur!" Kral ondan ne istediğimi anlamadığını söylediğinde tekrardan düşünerek bu yanıtı vermiştim. Belki çocukça bir istekti ancak geriye döndüğümde kardeşlerime anlatabileceğim muhteşem bir hikaye olacaktı. En azından gidiş vaktim gelmeden, bir günlüğüne koruması olabilirdim. Fotoğraf işini yarına erteledikten sonra, daha doğrusu bu konuda bir seçim şansım olmamıştı, benim yerime kararı Frip vermişti, eve doğru yürümeye başladık. Bana neden Deith'in koruması olmak istediğimi soruyor, kıtada bilinmek istiyorsam bundan daha iyi yöntemler olduğunu söylüyordu. "Kralın koruması olmak ayrı, kardeşlerime anlatabileceğim güzel bir hikaye olurdu."

Cevabımı verdikten sonra, pazara girdik ev alışverişi adına. Djurat'ta yaygın olan pazar kültürü burada da mevcuttu. Bizden çalmışlar, cık cık cık. Tam bunu içimden geçirirken, Frip söze girip pazar kültürünün Gedhilfeden çıktığının söylendiğini, Djurat'ta ise tam tersinin söylendiğini söylüyordu. Kudretli Ayı'ya yakışacak şekilde, Gedhilfe'yi inletecek bir kahkaha attım ve baş parmağımı kaldırdım havaya. "Az önce içimden bizden çalmışlar diyerek sizi kınıyordum! Nihahahaha!" Sözlerimin ardından bir kahkaha daha patlatmıştım. Sonrasında pazardan çıkmış, süper marketten içki almıştık. Frip oldukça içiyor olmalıydı.

Eve geçtikten sonra, Frip kendini koltuğa atmış ve çok yorgun olduğunu söylemişti. Bana yemek yapmayı biliyor musun diye sorduğunda düşündüm. Şimdiye kadar hep yemiştim, arada bir yemek yapmıştım. Ancak bir şeyler biliyordum. Göğüsleri göğüslerime baskı uygularken -ohh- yemeği bugün benim yapmamı istiyordu. Ayrıca yemeği yaparsam benim için bir şeyler yaparmış. Acaba ne yapacak? Kesin kralla konuşacak ve onun koruması olacağım. Evet, bu yemeği yapman gerekiyor Kudretli Ayı. O zaman bugün ki yemeğimiz, Menedjuratmen.

"Menedjuratmen yemeğini duydun mu hiç? Çok özeldir, herkes bilmez. Gerekli malzemeler ise bir bakalım..." Soğanı, biberi, domatesi ve yumurtaları aldım. "Soğan, biber, domates ve yumurta. Önce soğanı ve biberi ince ince doğruyoruz." Doğramam bittikten sonra, "Tavamıza azcık yağ atıyoruz ve üstüne soğanla biberi atıyoruz. Bir yandan tavada karıştırırken, domatesimizin kabuklarını soyup ince ince kesiyoruz gene." Hem tavada soğanla biberi çeviriyor, hem de domatesi kesiyordum. Kokusu iyice çıkınca ve soğanlar renk değiştirince domatesi attım içine. "Şimdi domatesi atıyoruz ve iyice karıştırıyoruz." Domates yavaş yavaş daha sıvı bir hal aldığında yumurtaları kırmaya başladım içine. "Şimdi yumurtaları kırıyoruz ve karıştırıyoruz iyice. Hafif cıvık kalacak." İstediğim kıvama getirdiğimde ateşi kapattım. İşaret parmağımı kaldırarak en önemli yeri vurguladım. "En önemli yer ise, tuzu sonradan atmak. Tuzu baştan atmak, Menedjuratmen'i kötüleştirir. Bu yüzden sonradan atıyoruz." Tabaklarımıza koyduktan sonra yemeklerimizi, ekmek çıkardım. "Bu çatalla kaşıkla yenemez. Ekmeği banacaksın, arasına alıp yiyeceksin. Afiyet olsun!" Şimdi Menedjuratmen'i gömme zamanı.

Menedjuratmenin yoktan var oluşunu hayranlıkla izleyen Frip estetik ve bir o kadar da lezzetli görünen yemeğin bitmiş halini görünce heyecanla tabak çıkarmaya yöneliyor ama dediğini duyduktan sonra "Aslında tavada da kalabilir ya, getir masaya yiyelim oradan." diyor. Tavayı yemek masasına götürüyorsun ve oturuyorsun. Frip ise aldığınız ve şarap olduğunu öğrendiğin içkiyi kadehlere dolduruyor ve getiriyor. Masada duran Menedjuratmenden gözlerini ayıramadan oturuyor ve şarap şişesine bakıp "Bu da hiç yakışmadı bu yemeğe, değil mi?" diyor ve gülüyor. Yemekten ilk ısırığı aldığınız ekmekten koparıp banarak alıyor ve gözlerini sana çeviriyor. "Sen bir dahisin." diyor ve havaya bakıp "Offfffff..." diyerek ilk lokmasını yutuyor. Yemeği yerken kafanda tavanın yarısı ona yarısı bana veya Kudretli Ayı olduğun için yüzde yetmiş beşi başa gibi hesaplamış olsan da Frip durdurulamaz bir şekilde yemeye devam ediyor ve çok geçmeden senin alanına giriyor. Kudretli Ayı olarak bir şeyler yapman gerektiğini düşünüyorsun ancak bu seferlik yakında birlikte olma ihtimalin olan bu kadını üzmemek adına kendini dizginliyorsun.

Güneşin batmasıyla masadan kalkıyor ve mutfağı birlikte toplamaya başlıyorsunuz. Frip tavayı yıkarken sana dönüp konuşuyor. "Yarın Deith amca ile konuşurum, bir gününü de onunla geçirirsin. Hem zaten bir hafta burada kalacağın için dört günümüz daha olacak. Benim için sorun yok." İşiniz bittikten sonra sen koltuğa dönmeden önce Frip omzundan tutuyor ve "Bu arada senin için yapacağım şey bu değildi." diyor. Merdivenlere doğru ilerliyor ve seni de eliyle çağırıyor. Merdivenlerden birlikte yukarı çıkıyorsunuz. Frip kendi odasının kapısına gidiyor ve bir dakika dışarıda beklemeni söylüyor. İçeri giriyor ve kapıyı kapatıyor. Onu beklerken aklından sana neler yapabileceğini geçiriyorsun. İçeriden "Gelebilirsin!" diye bağırıyor ve sen de kapıyı açıyorsun. Daha yatağı görmeden odadaki kırmızı loş ışığı fark ediyorsun. Yatağa baktığın anda Frip'i iç çamaşırıyla yatakta yatarken görüyorsun. Yatağın yanında kelepçe ve ip var. Frip "Bana istediğini yapabilirsin." diyor.

Başardın.

Frip, Menedjuratmen'i tabağa koymak yerine tavada kalmasını isteyince kalbim güm güm attı. Sanırım bir kez daha aşık oluyorum. Tavayı yemek masasına bıraktıktan sonra ekmeği elimle ikiye yardım. Bu sırada Frip ise şarap dolduruyordu ikimize. Menedjuratmen'e şarabı pek yakıştırmamış olsa da içmeye karar verdik. Çok güzel gitmeyecekti ancak ağzımız da kurumayacaktı. Müstakbel eşim, yemeği yemesiyle birlikte dahi olduğumu iddia ederken, ben de ne güzel iş çıkardığımı düşünüyordum. Gerçekten yemek muhteşem olmuştu. Bu muhteşemliği kanıtlayan bir diğer şey ise Frip'in yemeğime dadanmasıydı. Benim bölgeme, benim alanıma giriyordu ve yemeğimi vermeye niyetli değildim. Ancak onu üzmemek adına bir şey dememiştim. İleride evlenirsek muhtemelen onu bu konuda uyarmam gerekecek.

Yemeği bitirdikten sonra Frip bana Deith ile konuşup bir günümü onunla geçirebileceğimi söylüyordu. Bunu gerçekten isterdim, kralın koruması olmak muhteşem olurdu. "Takım elbise ve gözlük giyip fotoğraf çekilebilir miyim acaba?" Diye söylendim. Buna bir cevap alamadan, Frip bana yapacağı başka bir şey olduğunu söyledi. Kendi odasına girip beklememi istediğinde heyecandan köpürmek üzereydim. Patlıyordum resmen. O an, işte o an geldiğinde kapıyı açtım yavaşça. İç çamaşırlarıyla loş ışığın altında beni bekliyordu. Gözlerinin içine baktığımda Küçük Mabi Mabi'leri doğurmak istediğini görebiliyordum. O bunu istiyordu içtenlikle. Bende ona Mabi Mabi'lerimi vermeliydim! Evet, bugün büyük bir gün!

BEN BUGÜN BABA OLACAĞIM!

Barış Beyin talimatıyla haberli pasiflik yapıyorum.

Bir hafta öncesinde, Frip ile yaşadığım mükemmel olaylar sonucunda ona biraz daha bağlandım. Sebebi basit aslında, Taşakhalla'da geçirdiğim onca süre ve Taşşakodin'in bana verdiği izin. Baba olma izni. Evet, Frip'ten çocuklarım olacak, kaslı minik Mabiler büyüteceğiz beraber. Ancak bir hafta sonrasında düşündüm, belki de babaları kötü bir insan olacak. Hayatımda aldığım en ciddi karar, kaderimin iplerini elime alma kararıydı. Max belki de iyi bir şeylerin peşindeydi, ancak onu bekleyemezdim. Kendi kaderim için, kendim bir şeyler yapmak zorundaydım. Bu yolda, kötülüğü yok etmek için kötü olan ben olmalıydım. Kimseye güvenemeyeceğimi biliyorum, saatlerin hepsinin yok edilip edilmeyeceğini bilmiyorum. Ancak kendime güveniyorum. Bütün saatleri yok ettikten sonra, kendimi de yok edebilirim gerekirse. İşte tam bu yüzden, o saati elde edecek ve dünyayı kurtaracak kişi ben olmalıyım. Max değil.

Frip bana planından bahsetti. Kendisinin maddi ve kraliyet ailesinden gelme olarak iki adet gücü vardı. Benim ise hiçbir şeyim yoktu. Ben köyden gelme, basit bir polis memuruydum sadece. Üstelik Djurat'a dönmem halinde, muhtemelen hiçbir şey yapamayacaktım. Önümü kesecek tonlarca güç vardı, ancak Gedhilfe için aynı durum söz konusu değildi. Frip, büyük bir gücü elinde taşıyordu ve ben de bu güçten yararlanabilirdim. Onu kullanıyor gibi gözükecektim, ancak yapabileceğim en iyi şey buydu. Gedhilfe'de ya kaçak olarak kalmalıydım ya da bir şekilde ben de çalışmalıydım burada. Kralın koruması olabilirdim, bu noktada Frip'in torpili işe yarayabilirdi. Yine de, Frip'in burayı terk edip kaçak olarak yaşama fikri benim Djurat'a dönmemle aynıydı. Elimde bir sıfırla kalırdım.

"Güzel bir plan kurmuşsun ancak benim fikrim biraz daha farklı. Elinde büyük bir güç taşıyorsun. Ben taşımıyorum. Djurat'a dönsem yine elimde sıfır kalacak. Önümü kesebilecek yüzlerce insan var, orada basit bir polis memuruyum. İşleri biraz daha ileri taşımak zorundayız. Senin gücünü kullanmak zorundayız." Dedim. Beni yanlış anlamaması için de, tamamen açtım konuyu. "Bu saat konusunda sana bile güvenemem. Ki sen küçük Mabi Mabi'leri taşıyacaksın, ona rağmen güvenemem. Ancak kendime güvenebilirim. Saati kullandıktan sonra, kaderimizi değiştirdikten sonra gerekirse kendimi bile yok edeceğim. İşte tam da bu yüzden kendime güveniyorum. Eğer o güç, saatin gücü beni yozlaştırırsa diye bir planım da var. Bir kurşun kullanıcısı, o noktada beni ve saati infaz edecek. Bu kısma tamamsan, diğerine geçiyorum." Biraz bekledim. Ardından devam ettim. "Kraliyette bir rolün var. Bu tür olayların krallıkların veya ülkelerin gizli tuttuğu şeyler olduğunu biliyoruz. Bu yüzden senin konumun çok önemli. İçten bir güce sahipken, bunu yok etmemiz iyi olmayacak. Senin kraliyette kalman gerek, benimse Djurat'a dönmemem. Belki amcanla konuşursan, bir şekilde ülkeme dönemeyeceğimi belirtirsek, burada polis olamasam da Kralın koruması olarak iş alabilirim. Bunu yapabilirsek, ben de kraliyete çok yakın bir konumda olurum. Deith'in güvenini kazanarak içten bilgi alabiliriz, böylelikle ben harekete geçerek saat kullanıcılarını arayabilirim. Senin gücünle ise, polislerin resmi evraklarını araştırmamız gerekecek. Garip olayları, belki de saatin varlığını belli eden açıklanamamış açık dosyaları bulabiliriz. Onlara doğru yönelirsek, iyi bir yol çizmiş oluruz."

Tekrardan derin nefes alarak Frip'in her şeyi hazmetmesini bekledim. Sonrasında tekrar söze girdim. "Geçen günlerde kralın koruması olmak istediğimi hevesle belirtmiştim hatırlarsan. Bu şansı tekrardan, bu sefer ciddi bir şekilde belirtirsek ve bir şekilde ülkeme dönemeyeceğime dair bahane sunabilirsek, Deith senin hatırınla beni yanına alabilir. Kimliğimi gizleriz, değiştirebiliriz. Böyle şeylere gücünüz vardır diye düşünüyorum. Sonrası ise, araştırmalarımız ile devam edecek. Yanımıza birilerini almamız gerek. Adını bile duymadığımız tarikatlar olduğunu duydun. Birisi Mavi Yıldız'dı. Biz de, Kızıl Ay olacağız. Bu gizli örgüte adam toplayarak, ağımızı genişleteceğiz. Ancak kimliklerimiz bilinmeyecek. Baştaki iki kişi olduğu bilinmeli, gerisi ise tamamen istihbarat ağına dönüşmeli. Çok uzun bir yolumuz var, ancak başlangıç noktamız belli. Senin kraliyette kalman, benim de ya kralın yanına girmem ya da kaçak olarak hayatıma devam ederek araştırma yapmam. Beni kralın koruması olarak, yanına aldırabilir misin? Yoksa kaçak olarak mı yaşamalıyım?" Sorum basitti. Ya kralın koruması olacak, ya da bir kaçak olacaktım. İkisi de benim için uygundu. Önemli olan, saate ne kadar yaklaşacağımdı.

2 3 saate yazmış olacağım. Özür dilerim Barış bey.