Lavuk kahkaha attı. İlk izlenim her şeydir diyor şimdi de. Çevir kanka. Boş adamsın. Şoföre bardak sorup kendisi şişeden içmeye devam etti. Altın kaplama garip bardağı alıp herife tüm uyuz bakışlarımla içtim yine mükemmel şaraptan. Bu piç beni neden aldı? Neden kumarhaneye götürmek istiyor? Neden böyle giyindik? Bir sürü düşünceden sonra vardık kumarhaneye. İndi bu. Ben de inmek için yanımdaki kapının kolunu çektim ancak açılmadı. Bir daha denedim. Sonra bir daha... Limuzinin içine mi kitlendim? Burada bu şaraplarla günlerce yaşarım oğlum ben. Şoförü arkadan kurşunlayıp sürmesini de engellerim. Aç kalırsam da adamı yerim falan diye düşünürken Ika piçi gelip açtı kapıyı. Centilmenlik mi yapıyordu? Bu hiç hayra alamet değil. İndim arabadan. İnmemle birlikte yüzümde flaşların patlaması bir oldu. Gözlerimi kıstım istemsizce bu flaşlara karşı. Ika ise çok alıştık gibiydi duruma. Beni yanına çekip konuşmaya başladı. Önce beni tanıttı ancak ben kendimi Polis Memuru Ae Libjetütcha diye tanıtırdım. O ise babamın oğlu olarak tanıtıp beni aşağıladı. Sonra da Birliktelik Partisi ile bu malın ailesi Chiepükütgo'nun birlikte çalışacağını, yatırım yapacağını söyledi. Ne? Daha fazlasını da ben mi duyuracak mışım? Kardeşim Ae mi?

Sözleri bitince beni apar topar kumarhaneye soktu. "Sen neden bahsettin lan demin?" dedim şaşkın şaşkın. Bu da beni koltuklardan birine götürüp oturttu. Sanki bez bebeğiyim de evcilik oynuyormuşuz gibi hissediyordum artık. Karşımdaki koltuğa geçip bana yine Ae'ciğim diye hitap ederek konuşmaya başladı. Konuşmaya devam ettikçe de benim sinirlerim zıpladı. Neymiş? Paparazileri tanıyormuş, istediğini yapmazsam haberi yayınlatırmış, partisi adına anlaşma yaptığım için babam ağzıma sıçarmış, gerçeği anlatsam bile çok güçlülermiş vs vs. Gözüm seyirmeye başladı. "S-sen? B-beni? Tehdit?" gibi kelimeler çıktı ağzımdan. Kalktı başka bir şey demeden. 21 masasına oturduk bu sefer. İnsanları selamladı ama ben şok olmuşluk ve sinirden çevremi görmüyordum hiç. Önüme gelen kartları da siklemedim bu yüzden. Ailemin siyasete bağlı olduğunu söyledi. Belki öyle. Ancak ben siyasete değil, Djurat'a bağlıyım. Nasıl olur da benden yolsuzluk yapmamı isteyebilir? Bir de tehdit ediyor kafayı yiyeceğim. Aileden kişileri babamın partisine aldırmamı istiyormuş. Babama arkadaşım gibi tanıtmamı, siyaset konusunda iyi olduklarını söylememi ve babamın referans mektubu yazmasını söyledi. İkna etmezsem de haber çıkartıp emrivaki yaptıracak? Bu bana seçenek sunmak değil ki? Bana babasının özür dilemesini istediğini söylemişti. Bu muydu özür? Tehdit mi? Bu herifin çok büyük sorunları var. Sustum. Durdum. Bekledim.

Sonra bi anda elimde kurşun biriktirip Ika'nın burnunu sıyıracak şekilde ateşledim. "SAKIN!" diye hırladım hemen ardından. "Sakın bana yolsuzluk yaptırmaya çalışma! Ülkem söz konusu olduğunda babamın kariyeri de umrumda olmaz, bana olan sevgisi de. Çünkü babam bana böyle öğretti."

Kalktım ayağa sinirli bir şekilde. Bana giydirdiği bokun papyonunu tek hamlede söküp attım masaya. "Oyuncaklarınla oynuyorsun değil mi? Acıyorum sana." Sandalyemi ayağımla ittirerek arkaya düşürdüm. "Ne babamla konuşurum, ne istediğini yaparım. Paparazilere ne bok yaptırırsan yaptır. Bir iki azar işitmekle gururum kırılmaz benim." Sonra defolup gideceğim buradan. Ceketi meketi çıkarıp yere atacağım giderken de. Rüşvet gibi geliyor gözüme. Midemi bunaltıyor.

Ateşlediğin kurşun Ika'nın burnunu sıyırıyor ve bar bölümündeki bir içki şişesine isabet ediyor. Ika, yaptıklarına karşılık olarak gülümsüyor ve masaya eliyle sertçe vuruyor. Masadaki tüm kartlar havaya uçuyor ve bazıları yere yığılıyor. "Bu adam beni öldürmeye çalıştı! Ne yaptığını gördünüz mü? İnanabiliyor musunuz bu duruma?" Bir anda kapının önünde duran cüsseli bir eleman sen kumarhaneyi terk edemeden kapının önüne geçiyor ve seni sertçe itiyor. "Ne yaptığını sanıyorsun lan pezevenk?" Ika, arkadan bağırıyor. "Yok kardeşim aç kapıyı çıksın gitsin ya!" Adam kapıyı açıyor ve açtığı anda dışarıdaki paparazilerin flaşlarıyla karşı karşıya kalıyorsun. Adam sen çıkamadan seni tekrar itiyor ve bu sefer yere düşüyorsun. Ika'nın oturduğu masadan bir adam ayağa kalkıyor ve masanın yanında duran sopalardan birini eline alıyor. Yanına geliyor ve "Babam buranın sahibi, sen kim oluyorsun da babamın mekanında element kullanıyorsun lan amcık? Sikeceğiz oğlum seni, bittin sen." diyor. Ahşap sopayı havaya kaldırıyor ve vurmak için hazırlanıyor. Ika ise kapının önündeki paparazilerin duyabileceği seviyede "Ae Libjetütcha, neden kumarhane içinde bana saldırmaya çalıştın? Anlaşmamıza ne oldu? Baban bundan haberdar mı?!" diye bağırıyor. Cüsseli adam kapı açık olsa bile hala kapının önünde ve acilen bir şey yapmazsan kafana bir ahşap sopa darbesi yiyeceksin gibi görünüyor.

Lan sanki ne yaptık?

Sen bana ters bir hareket yaptın, ben de cevabını verdim. Sanki yatırdık s- neyse. Bu herif kudurdu ben kurşun atınca yok işte canına kast etmişim de, gördünüz mü falan diyerek rol kesiyor. Bu herif teşkilat lideri olmamalı. Vallahi kudururum. Böyle teşkilat lideri mi olur Frum’u seversen? Ben üstümdeki ceketi çıkarıp yere atmış, kapıya yürürken koruma kesti karşımı. Bana “pezevenk” diyerek ittirdi. Polise hakaretten tutuklamak istesem şuan sivilim, yapamam. “Çekil.” dedim. Ika da bırak gitsin dedi. Kapıyı bir açtılar her yer paparazi. Yüzüme yüzüme flashlar patlıyor. Bu herif yine ittirdi beni. İttirince düştüm. Bunlar ecellerine susamışlar herhalde. Zaten sinirliyim, bir de kameramanların yanında yere ittiriyor. Arkadan da kumarhanenin sahibinin oğlu bağırıyor babamın mekanında element kullanma “amcık” diye. “Siqecegiz babuş” diyor. Bir kulağıma küfürler, bir kulağıma Ika’nın sorduğu mal mal sorular, bir yandan yüzüme patlayan flashlar ve yere ittirilmiş olmanın siniri derken “LAN YETER!” diye bağırdım. Küfür eden adam almış sopayı vuracak bana. BANA VURACAK! Kendimi korumam lazım. Yerde hafif yatar şekilde oturuyorum sopa gelirken sağa doğru attım kendimi. Tüm hızımla da yerden kalkıp sağ yumruğumu herifin boşa çıkmış yüzüne indirecek, ”İstediğimi yaparım sana mı soracam yarram?” nidasıyla adamdan uzaklaşmak için arkaya zıplayacağım. Eh, dediğimize de uysun diye uzaklaşmışken bacağına sıkacağım kurşunu. Hemen ardından da hiç kimseyi siklemeden Ika’ya koşacağım elimde kurşun biriktirerek. 3 metre kala durup parmağımı tam alnına doğrultarak “Sana saldırsam şuan bunları söyleyebiliyor mu olurdun Ika Chiepükütgo?” diyeceğim sinirli bir sesle. “ÖLMÜŞ OLURDUN LAN! Peki neden yaşıyorsun? Böyle bir şerefsizlik yapmana rağmen neden yaşıyorsun? Çünkü ileride birlikte çalışabiliriz. Böyle değil, ama bir şekilde.” Bana ad soyad hitap ediyor bi de. Haber yaptıracak ya piç. “Bu işi burada bitireceksin, yoksa belan olurum senin. Oyun falan yok. Ne sen beni tehdit edip yolsuzluk teklif ettin, ne ben buraya gelip şu-” demin vurduğum şerefsizi kafamla işaret edeceğim “piçi vurdum. Sen aileni ve kendini önemsiyor olabilirsin, ama benim için ülkem başta gelir. Siktirme belanı. Doğru düzgün anlaşma ile gel. Tehdite ihtiyacın yok. Sadece mantığa ihtiyacın var Chiepükütgo! Hadi sal şimdi beni.”

Son hamlelerinle odadan çıkan tek ses bacağından vurulmuş olan adamın çığlıkları oluyor. Etrafındaki herkes donakalmış durumda. Ika ise bu hareketine karşın gülümsüyor ve kafasını kapıya çevirip "Aldınız di mi hepsini?" diyor. Ika, tekrar sana bakıyor ve sadece gülümsemekle yetiniyor. Bir süre bakıştıktan sonra "Tamam. Git." diyor ve arkasına dönüyor. Kumarhaneden çıkıyorsun ve sen çıkarken etrafındaki paparaziler de uzaklaşıyor. Uzaklaşırken fotoğraf çekmeyi bırakıyorlar ve dağılıyorlar. Sen de kumarhaneden olabildiğince uzaklaşıyorsun. Seninle aynı yönde giden paparazilerin konuşmalarına kulak misafiri oluyorsun.

"Ay inanamıyorum, bunları yayınlarsak iyi satış yaparız."

"Zaten bunları yayınlamazsak Chiepükütgo ailesi doğrar bizi. Görmedin mi olanları?"

"Bu kavga nereye gidecek çok merak ediyorum. Ülkeyi aileler arası rekabet meydanına çevirdiler."