Nasıl gülüyor bak. Bundan laf kaçar mı? Kaçmaz tabi ki. Hemen nasıl başkan yardımcım falan diyor. Evinde yastığı ısırarak ağlamadıysa benim adım Ae değil. Bu yanımızdakilere beni överken ben de göğsüne bir iki vurdum dostça. Öv lan! Öv tabi beni. Adam gibi durun karşısında dediğinde şaka niyetine güldüm ama dursunlar harbiden. Bu yüzden bir şey söylemedim. Düşeyim önünüze dedikten sonra yürüdü teşkilat binasının kapısına. Ben de elimi omzuna atmış aynı şekilde ilerliyordum ki biri elleşince durup döndüm. Ika ile konuşan polisti bu. Beni tebrik etti.
“Sağolasın.” dedim. Hala yüzümde Ika’yla olan yalancı gülümseme vardı ama çocuk konuşmaya devam ettikçe o gülümseme ciddi ifademe dönüştü ister istemez. Edrur’muş adı. Büyük ihtimalle unutacağım ama neyse. Benim adınızı unutmamam için böyle Ika gibi piç olmanız gerekiyor. Çocuk babasını kaybettiğini söylediğinde
“Başın sağolsun.” dedim ama annesinin kayıplara karışması garip geldi. Babaannesine bakıyormuş, maaşı yetmiyormuş. Nasıl yetmiyor lan? Emekli maaşı sorunları falan filan dedi Qardakh kökenliymiş babaannesi. Mallar da sizle iletişime geçeceğiz demişler, geçmemişler. Unuttular falan diyor. Tabi tabi, unutmuşlardır. Bu kadar saf olmayın be.
“Edrur.” dedim ciddi bir ifadeyle.
“Millet Partisi kazandığında böyle şeyler olmayacağını düşünmüyordun herhalde. Hayat toz pembe değil. Başkanı bu tarz şeylerle rahatsız etmeye gerek yok. Ben hükümet binasındakilerle konuşmaya çalışırım ama oturup üstlerden medet ummak, kadere boyun eğmek Djurat vatandaşına yakışmaz. Kalk ayağa ve haklarının arkasında dur, takip et. Hükümet binasında görüşeceğimizi umuyorum.” Çocuğun omzuna dostça vurduktan sonra Ika’ya döndüm. Bakalım yüzündeki gülümseme ne zaman yok olacak. Ben kendiminkini merdivenlere kadar sürdürebilmiştim.
O tabi kolpa bir piç olduğu için daha uzun süre dayandı. Sonra da başladı konuşmaya. Diyor ki merak etmeyecekmişim, arkadaşlarıyla birlikte rütbemi alacaklarmış. Bak bak nasıl kudurmuş köpek. Anlatıyor adam tutmuş da, hepsine para vermiş beni kötületiyormuş. Oğlum ben buraya elim kanlı geldim hiç fikrin yok ağzını yüzünü sikicem şimdi o olacak. Neyse sakin ol Ae, biliyordun zaten bu köpek köpürecek. Konuşmasının sonlarında torpile bak dediğinde dişlerimi felaket sıktım. Böyle bir şeyle itham edilmek bile midemi bulandırıyordu.
“Sakin ol.” dedim ve koluna girdim herifin. Kol kola, benim eve doğru yürümeye başladık birlikte. Alelade bir şekilde Ika’nın belindeki telsizi alıp kapalılığını kontrol ettikten sonra benimkinin yanına taktım.
“En son seninle ne konuşmuştuk hatırlıyor musun? Sen bana ters yapsan da; şerefsizlik, omurgasızlık, piçlik yapsan da ben sakin kalmıştım.” Sakin kalmak dediğim, kurşunu Ika’ya denk getirmek yerine burnunun dibinden sıyırmasını sağlamak.
”Neden? Çünkü ben böyle biriyim dostum. İleri görüşlüyüm. Bunu görüyorum.” Parmağımla önce kendimi, sonra onu gösterdim.
“Özgür düşüncenin taraftarıyım her zaman. İnsanlar seçim yapmalı. Sen de yanlış seçeneği seçtin. Beni karşına aldın. Ancak en büyük hatayı, bana seçim şansı vermeyerek yaptın. Tüm yollarımı kapattın, istediğini yapmamı, üstelik bunu prensiplerimi çiğneyerek yapmamı istedin. Ama sorun yok. Herkes hata yapabilir hayatım.” Kelime o kadar iğrenç ki ironik konuşurken kullanırken bile rahatsızlık duyuyorum.
“Bir insanı, özellikle benim gibi gururlu bir insanı öyle küçük duruma düşünürsen ne oluyor biliyor musun?” Gülümseyip kafamı salladım sağa sola. Sonra iyice yaklaştım buna. Sessizce konuşmaya devam ettim. Dedim ki,
”Takıntı. Her gece. Bambaşka bir fikirle. Ellerimde can vermeni düşünüyorum.” Geçtiğimiz sokağın kenarında, başka dar bir sokakla birleşiminde duran çöp tenekesini gösterdim.
“Bir gün, Chiepükütgo ailesinin varisi Ika Chiepükütgo'nun vücut parçalarının torpille oldukları yerlere gelmiş kişilerin çöp tenekelerinden çıkması… Immhh, fazla güzel bir resim olmaz mıydı?”
“Ancak ben bundan çok daha büyük biriyim. Senin yapamadığını yapacağım, o zaman bulunduğum yeri hak ettiğimi anlayacaksın Ika’m. Torpille falan gelmedim çünkü buraya. Torpilden tiksinirim, senden de tiksiniyorum ama garip bir şekilde aklımdan çıkmıyorsun. Kendin yarattın bu durumu. Bu yüzden saygı da duyuyorum sana. Ah-” Çocuğa bakarken gözlerim boynunda atan damara takıldı. Koluna girmediğim elimi kaldırıp hafifçe dokundum şah damarına.
“Isırıp koparabileceğime eminim. Böyle bir zamanda tüm paralarınla tampon yapsan engellemez. Altın odan bir işe yaramaz. Her şeyin gösterişten olmadığını anlarsın o zaman. İnsanların seni ciddiye alması için yaşaman gerek.”
“Gel şurdan dönelim.” Bizim evin olduğu sokağa saptırdım bunu.
“Eve uğrayacağız. Seninle bir şey konuşmam gerekiyor.” Eve girdiğimizde bizimkiler yoktu etrafta, benden sonra çıkmışlardı belli ki.
“Tek çocuk olduğum için seninle konuşacak ve ya kaçırılacak bir ablam yok. Evet, bunu da düşündüm. Ablanı kaçırsam yaptığınız pislikleri zaten sizin olan televizyon kanallarından duyurmanızı isterdim.” dedim Ika’ya mutfağa geçerken. Dolaptan viski çıkarıp, bardağa iki parmak kadar koydum. İçine buz ekledikten sonra Ika’ya da bir şarap şişesi çıkarıp uzattım. Bu mal şişeden içiyordu hayvan adam gibi çünkü. Sabah sabah ne içkisi tabi.
“İç.” dedim.
“İhtiyacın olacak.” Sonra da salona çekiştirdim bunu. Burada Mabi ile yemek yiyip televizyondan Jekot’un vurulmasını izlemiştik. Ayakta, karşısında durdum ve viskiyi sakin sakin yudumlarken baktım şöyle bir çocuğa. Djurat’lıya yakışır sarı saçları, aptalca bulduğum peri kirpikleri vardı. Kirpiklerine gıcık oluyordum ama o piç havasını destekliyorlardı. Üniforması da baya düzenli gözüküyordu. Benim aksime kendisinin ütülemediğine emindim. Ellerimi boynuna dolayıp ruhu vücudunu terk edene kadar boğma düşüncesi ile boğuştum bir kaç saniye. Ancak sonra elimdeki viski bardağını dikip boğazımı ve ağzımı yakmasına izin vererek bastırdım bu düşünceyi. Bardağı televizyonun önündeki sehpaya koyduktan sonra derin bir nefes alıp verdim. Tekrar Ika’nın karşısında dikilip üniformasındaki altın düğmeleri açmaya başladım.
“Ika. Bu anlattıklarımı neden yapmadım biliyor musun? Çünkü çok daha iyi bir fikrim vardı.” dedim.
“Ortaklık..”
Düğmelerini açtıktan sonra üniformasının ceketini çıkarttım çocuğun.
“İkimiz de doğrunun başka uçlarında olsak da aynı doğruda duruyoruz. Başarmak istiyoruz. Bu yüzden seni anlıyorum. Seni iplerinden kurtaracağım. Yanımda olacaksın. Salak salak işlerle uğraşmayacaksın. Djurat genci küçük düşünmez. Düşünmeyeceksin! Benimle savaşmayacak, yanımda olacaksın anladın mı beni? Teşkilat lideri seçimleri 2 hafta sonra. Kazanacaksın o seçimleri. Beni kötülemek için tuttuğun her adamı kendi propogandanı yaptırmak için geri çekeceksin. Burada anlaşacağız ve ben de seni cumhurbaşkanına önereceğim. Babandan kurtulacaksın, ailende tam kontrol kuracaksın. Sonra da ülkenin amaçları için çalışacaksın. Sen benim arkamı koruyacaksın, ben de senin arkanı koruyacağım.”
Tişörtünün yakasından tutup kendime çektim.
“Boş adam mısın sen?” dedim.
“Mal mısın Ika? Benimle çalışmak verken ne diye beni geriye çekmeye çalışıyorsun? Aptal mısın? Eğer ben sana böyle takıldıysam savsak savsak işler yapmayacaksın! İlgimi hak edeceksin.”
Sonra da yakasındaki elimi yavaşça çenesine götürecek, kafasını kaçırmamasını sağlayarak dudaklarından öpeceğim. Anlaşmamızın bir göstergesi olarak.
Konu gey gey işler olunca harcadığım emek ektedir.
► Show Spoiler
İsim: Ae Libjetütcha
Yaş: 24
Cinsiyet: Erkek
Ülke: Djurat
Element: Kurşun
Rütbe: Djurat Başkan Yardımcısı
Para: 39875 PBF
IP: 1145 IP
Statlar:
Kuvvet: 23
Kıvraklık: 10
Kavrama: 10
Stiller:
Kurşun - Mermi 4
Kurşun - Koruma 4
Eşyalar:
•
Bir tarağım, bir kelebeğim var.
• Uçak Dosyası x1
• MOTORSİKLET oooooyeee
Durağanlar:
Kararlılık (Kurşun)
Çekicilik
Yan çar
Podosḧi Øfinuafeme