O bunları düşünürken tekrardan restoranın önüne gelmişti. O geldiği anda da Fera çıkmış ve koşup yanağına bir öpücük kondurmuştu Fego'nun. Bayram değil seyran değil, eniştem beni neden öptü diye düşünüp durumdan kıllanmıştı Fego. Konuşmak istemesi mantıklıydı sonuçta anayurdundan gelmiş bir "turist" olarak görüyordu onu. Ama bu gereksiz samimiyet? İşte burada sıkıntı başlıyordu. Fego şimdilik ses çıkartmayacaktı. Karşı tarafın elini görmeden kendi elini açığa çıkarmak istemiyordu. Temkinli ilerlemeliydi. Belki de bu kız onu avına yaklaştırabilirdi. Günlük 10.000 bof hasılat yaptıklarını söylemişti. İyi paraydı. Epey iyi para, kendisinin bunu kazanmak için 5 ay koşuşturması gerekiyordu. Beş uzun ay boyunca yemeden içmeden çalışması gerekiyordu. Oysa adam bunu tak diye bir günde toplamıştı. Vergisidir işçisidir malzemesidir hepsini ödedikten sonra bile elinde bin bof kalsa ayda çok para yapardı. Hangi it polislikte para var demişti Fegoya. Neyse zaten onun gibi bir yeteneğe sahip biri başka ne olabilirdi ki? Yaratımın ve gelişimin gücüne sahip adamlar polislik dışında barındırılmazdı. Gücünü kullanmadıktan sonra güce sahip olmanın mantığı neydi? Ama yakında diye düşündü Fego, yakında onu engelleyenler yoldan çekilecekti ve insanları özgürlüğün o enfes tadına bakacaktı. Uranyum kullanmada özgürlük, kendi dilini konuşmada özgürlük, kendini ifade etmede özgürlük. Yakında hepsi özgür olacaktı. Onlara sıkıca sarılmış ve yerlerine sabitleyen iğrenç zincirler kırılacaktı.
Onlar yavaş yavaş yürürken ve buluşma noktasına yaklaşırken Fego'nun milliyetçi duyguları sınırına dayanmıştı. Kendisini çok dolu hissediyordu. Patlayacaktı sanki. Buluşma noktasına geldiklerinde diğerlerini görmüştü Fego bir gedhilfeli bir djuratlı ve bir tane daha dushalı vardı. Dushalı çocuk hariç hepsi selam vermiş ve isimlerini söylemişti. Dushalıyı da fera söylemişti. Fego "Ben de Fegø diyerek selam verecekti ve kendini tanıtacaktı. Hiç biri bir tehlike ihtiva ediyor gibi görünmüyordu. En kötü ihtimalle dörde karşı bir kalırdı, Onun için bir problem yaratacağını düşünmüyordu bu durumun fego. Kendisinden sayıca üstün gruplara karşı bariz bir avantajı vardı. Uranyum bencil bir güç değildi, paylaşımcıydı. Tek bir kişiye karşı kullanmak onun gücünü kısıtlıyordu ama işte böyle durumlarda gerçek gücü ortaya çıkıyordu. Zaten pek güçlüye de benzemiyorlardı. Onu alt edemezlerdi kolay kolay. Tabii Fego'nun şu an dövüşmek gibi bir derdi yoktu sadece işler olabilecek en kötü şekilde gelişirse kafasında hazırlık yapıyordu.
Dağ gezisi ise Fego'nun şevkini kırmıştı. Aradığı söylentinin gerçek olmadığını düşünmeye başlamıştı. Burası gerilla yapılanmalarına izin verecek bir dağ değildi, normal turistik bir dağa benziyordu. Gerçi en iyi saklama yeri insanların gözünün önüdür ama Fego pek emin değildi. Eh en azından güzel bir gezi yapmış olurdu. Djurat dağlarında gezinti yapmamış demezdi kendisine. Burukça bir sigara yakmıştı. Sikeyim diye düşünüyordu. Bulacağını umut etmemişti ama içinden bir parça doğru olmasını istemişti söylentinin. Değil gibi görünüyordu ne yazık ki. Neyse moral bozmak yok diye kendisine telkin etmişti genç adam. Hala turist rolündeydi. Gerçi rol değildi artık sadece bir turistten ibaretti.
Hava iyice kararmıştı. Gökte bu gece ay yoktu sanırım, çünkü ortam iyice zifiri karanlığa dönmüştü. Geceyi yıldızların loş ışığı aydınlatmaya yetmiyordu. Fego yine de göğe bakmadı. Orada göreceği bir şey yoktu. Aradığı şey yoktu. Yeryüzünde bulamadığını ne denizin dibinde ne göğün tepesinde bulabilirdi. Fera mekanlarına gitmek istediğini bildirmişti grubuna. Fegoya da açıklama yapmıştı, dağın diğer tarafında şehrin görmediği bir alanda bir çimenlikleri olduğunu söylemişti. Fego'nun yapacak daha iyi bir işi yoktu. Zaten yoldan çıkartıp onu gasp etmeye kalkışsalar şansın ondan yana olduğunu biliyordu genç adam. Haminin fenerinin aydınlattığı yollardan geçerken Fego ayın bu gece gökte olduğunu fark etmişti. Eh kör kalmaktan iyiydi ayın loş ışığı.
Çimenliğe geçtiklerine Fera hepsine oturmalarını söylemişti. Ardından Fego'ya burada hep yaptıkları bir aktivite olduğunu başta garip gelebileceğini ama endişelenmemesi gerektiğini iletmişti. Ardından Fegoyu yine öpmüştü. Bu sefer daha uzundu. Fego gergin bir tel gibi hissediyordu. Ne yaptıklarını bilmiyordu ve ortam çok şüpheli geliyordu. Ama birazdan öğrenecekti, öğrendiği şeyler onu germezdi. Germezdi değil mi? Zaten ona güvenebileceğini söylemişti Fera. Sizce bunu söyleyen birinin güvenilirliği ne kadar olabilirdi. Güven böyle kazanılmazdı. Kazanılsaydı bile Fego zaten güvenen bir insan değildi. Önce Gedhilfeli Geth'ten başlayacaklarını ilan etmişti Fera. Geth ortaya geçip diz çökmüştü ardından diğerleri Fego'nun nereden çıkardığını bilmediği şekilde birer hançer çekip kendilerini kesmişlerdi. Geth'de kendisini ellemeye başlamıştı. Fego kahkaha atmamak için kendisini zor tutmuştu. Büyük gerginliklerin dağılmasının ardından gelen o güçlü kahkahayı bastırmıştı. Bunun için gerilmesine gerek yoktu. O her türlü yolu denemişti üniversitedeyken. Diğerleri kendi kanlarını kızın ağzına akıtırken Ferada gethi okşamaya başlamıştı. Onun da katılabileceğini söylemişti. Ortadaki kız da Fego'nun kanını içemecek miyim diye sormuştu.
► Show Spoiler