[Vaka] Eksik Malzeme

#1
► Show Spoiler

“Anlıyorum kaptan, Son gece olduğundan mı şüphe ediyorsunuz?” Komiser pür dikkat telefon görüşmesi yapmaktaydı. “Ne kadar mal kayıp demiştiniz?” Deniz ticaretinin Tihami için ne kadar değerli olduğu aşikardı. “Şüphelendiğiniz biri veya birileri var mı peki?” Eğer gemi malları çalındıysa acilen malların kurtarılması gerekliydi. “En yakın zamanda halledeceğiz kaptan. Gönlünüz rahat uyuyun lütfen.” Komiser telefon görüşmesini bitirdikten sonra iç çekerek düşünmeye koyuldu. Suçlu çalışanlardan biri veya birileri olsa, liman büyük bir yerdi ve günün her saati en çok çalışanlar orada bulunuyordu. Görülmemelerinin olanağı yok fakat fark edilselerdi çoktan oradaki çalışanlarca durdurulmuşlardı. Vatandaşlardan biri veya birileri olsa, vatandaşların yoğunluktan ötürü fazla bulunmadıkları bir yerdi. Hem göze çarparlardı hem de oradaki güvenliklerce fark edilirlerdi. Komiser ayak üstü düşündükten sonra oturdu ve başpolis memurunu çağırdı. Başpolis memuru odaya girer girmez “Efendim, bir sorun mu var?” diye sordu. “Evet.” Dedi komiser. “Hem de ciddi bir sorun.” Başpolis memuru endişe dolu bakışlarla oturdu ve Komiseri dinlemeye koyuldu. “Bir geminin malları kayıp. Hem de hatrı sayılır miktarda. Şükürler olsun ki, geç olmadan fark etmişler. Gemi varış noktasına o durumda ulaşsaydı durduk yere gerginlik çıkardı.” Başpolis merakla “Efendim, deniz ticaretinin bizim için önemi bariz fakat asıl sorun o değilmiş gibi hissettiriyorsunuz.” dedi. Komiserin “Sorun geminin Himota’ya gidecek olması. Eksik malzeme ile gitseydi dost ülkemizle sorun çıkardı.” demesi üzerine başpolis “Evet, Himota bizim için değerli bir ortak.” dedi ve komiser devam etti. “Bundan çok daha vahim vakaların peşinden gittik. Bunun da üstesinden geliriz elbette fakat çabuk davranmalıyız. Zira malların telef olma olasılığı her vakit artıyor.” Başpolis memuru biraz düşündükten sonra gülümseyerek komisere döndü. “Yeni meslektaşlarımıza ne dersiniz? Bence onlar için değerli bir ilk görev olur.” Komiser gülümseyerek karşılık verdi. “Kesinlikle haklısın! Yeni yetmeler için uygun bir vaka bu. Yarın erkenden gelsinler!”

Akşam yatmadan evvel karakoldan aranıyor ve bilgilendiriliyorsunuz. Günün ilk ışıklarıyla da karakola doğru yol alıyorsunuz. Karakola vardığınızda sizi önce başpolis memuru karşılıyor. “Bu kadar erken vakitte gelebilmeniz çok iyi oldu. Benim adım Andum Aszef. Sizlerle başpolis memurunuz olarak çalışacağım. Hepinizle tanıştığıma şimdiden memnun oldum.” Ardından toplantı odasına geçiyor ve komiser ile karşılaşıyorsunuz. “Hoş geldiniz gençler, Ben Dufo Asbalkiti. Sizden sorumlu komiserim. Beni gururlandıracağınızdan eminim.” Hepiniz yerlerinizi aldıktan sonra komiserin güler yüzü anında ciddileşiyor ve konuşmaya başlıyor. “Dün bir geminin mallarının kayıp olduğuna dair ihbar aldık. Yüksek olasılık birileri tarafından çalındı. Limanın ne kadar işlek olduğunu göz önüne alırsak, bu birileri ya şanslıydılar ya da işlerini iyi biliyorlar. Mallar harcanmadan suçluları bulmalı ve adaleti sağlamalıyız. Zira mallar Himota’ya gidecekler. Ortağımız ile aramız bozulsun istemeyiz. Sizle sohbet etmek beni mutlu ederdi fakat vaktimiz dar. O yüzden, şimdilik isimleriniz ve fikirleriniz ile yetineceğiz.”

Dufo Asbalkiti
► Show Spoiler
Andum Aszef
► Show Spoiler
Off Topic
Bu konunun GM'i Hiperyus olarak sizlerle birlikteyim. GM yazma günleri Cumartesi ve Salı'dır. İlk turunuzu Salı gününe kadar yazmanız gerekmektedir. Lütfen ilk turlarınızda karakterinizin konuşma rengini belirtmeyi unutmayınız. NPC'lerin konuşma renklerini değiştirmeniz durumunda lütfen onların renklerini de belirtiniz.

Re: [Vaka] Eksik Malzeme

#2
Üniversitede geçen yorucu bir günün ardından evime geldim ve kendimi direkt olarak yatağa bıraktım... Eto ile tanıştıktan sonra normalden çok daha fazla yorulmaya başladım. Bitmek bilmeyen enerjisiyle bütün gün etrafta koşturup duruyor ve beni bir şekilde yanında sürüklemeyi başarıyor. Defalarca kez onu reddetmiş olmama rağmen sürekli olarak salağa yatması ve konuyu değiştirmesi gerçekten de sinirlerimi bozuyo-... Bir dakika... Ben sinirli miyim? Evet, evet... Şu anda sinirliyim... Ben... Sinirliyim... Ben... Hahahaha~ Hayatımda ilk defa böyle hissediyorum. Demek sinirli olmak böyle hissettiriyormuş... Aslında pekte kötü bir his olduğunu söyleyemem. Öfkelenmiş gibiyim fakat sıradan öfkeden biraz daha tatlı bir öfke. Yani Eto'dan nefret etmemi sağlayacak bir öfke değil gibi. Hmm... Garip, kelimelerle tam olarak nasıl tarif edebileceğimi bilmiyorum ama pekte umrumda değil.

Eto'ya sinirlendiğim için sevinmekle meşgulken telefonun çaldığını duydum. Yavaşça yatağımdan kalkarak, koşar adımlarla telefona doğru ilerledim. Telefonu sevimli bir şekilde açtıktan sadece birkaç saniye sonra karakoldan arandığımı fark ettim. İçimdeki garip duygular bir anda ortadan kalktı, suratım ciddi bir ifade aldı ve dinlemeye devam ettim.

Ertesi sabah oldukça erken sayılabilecek bir saatte uyandım. Duşumu aldım, saçlarımı yaptım, yemeğimi yedim ve giyinerek evden çıktım. Bir polis olarak ilk vakama atanmamdan ötürü üzerimde oldukça büyük bir baskı hissediyorum. Her ne kadar düşünmek istemesem de içten içe başarısız olduğum takdirde başıma gelecekler sürekli olarak aklıma geliyor. Yine de bir şekilde bu saçla düşünceleri aklımdan atmayı başarıyor ve karakola doğru olan yolculuğuma devam ediyorum.

Karakolun önüne geldikten sonra istemsizce duraksadım. Birkaç saniye boyunca binaya baktıktan sonra derin bir nefes alarak içeriye girdim. Yirmi yıllık hayatım boyunca ailemin omuzlarıma yüklediği baskının büyüklüğü, benim gibi hiçbir şeyi önemsemeyen bir insanı bile bu duruma sokabiliyor.

İçeriye girdikten birkaç dakika sonra Başpolis Andum Aszef ile karşılaştım. Başımla ona selam verdikten hemen sonra ise Abu ve tanımadığım birisi yanımıza geldi. Açıkçası Abu'yu gördükten sonra üstümdeki bütün baskının ortadan kalktığını söyleyebilirim. Neden bilmiyorum ama rahatlamış gibi hissediyorum.

Herkesin toplanmasıyla birlikte toplantı salonuna geçtik. Komiser Duko Asbalkiti bize atandığımız vakayı açıkladı ve kendimizi tanıtmamızı istedi. Birkaç saniyelik bir sessizliğin ardından aklımda kelimeleri toparladım ve konuşmaya başladım.

"Polis Memuru Bekwo Ganta."

Tekrardan birkaç saniye bekledikten sonra fikirlerimi de belirtmemi istediklerini fark ettim ve tekrardan konuşmaya başladım.

"Şimdilik bir fikir beyan etmenin gereksiz olduğunu düşünüyorum. Öncelikle olay yerine gitmeli ve gözlem yapmalıyız... Diye düşünüyorum."
► Show Spoiler
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Eksik Malzeme

#3
Tatlı bir Yata akşamıydı. Açık pencereden içeriyi ziyaret eden hafif esinti sıcak havanın misafir ettiği bıkkınlığı bir nebze olsun azaltmayı başarabiliyordu. Küçük televizyonlarında ulusun tek müzik kanalı açıktı, biraz kısık bir şekilde o kanalda çalan müziklerin tıngırtısı babasının göbeğine yatmış bebek Nuwam'ın kıkırdamalarına karışıyordu. Bir bardak dolusu limonata ile evlerinin salonlarındaki ahşap masanın başında oturan Abu ara sıra başını gömdüğü not defterinden kaldırıyor gördüğü manzaraya bakıp limonatasından bir yudum alıp ne kadar şanslı olduğunu bir kez daha hatırlıyordu. Şanssız olduğu kısım ise bu ay kenara biraz daha az para koymak zorunda olduğu kısımdı. Her ay, Abu gelir-giderlerini hesaplar ve ona göre kenara bir miktar para ayırırdı. Ucuzundan ikinci el, çıtır hasarlı olmayan, güzel bir araba almak istiyordu. Bebekle toplu taşıma kullanmak tam bir kabustu çünkü. Lakin bebiş doğduğundan beri harcamaları hatırı sayılır ölçüde artmıştı. Birikim için ayırdığı paranın üstünden 100 bofu daha düşünce not defterindeki tablo onun için tatmin edici olabilmişti. Limonatasını fondip yaptı ve defterini kapatıp muntazam bir şekilde kaldırdı. Daha sonra yerde yatan baba kıza katılmak için hareketlenmişti ki telefon çaldı. Bu telefona bakmak zorunda kaldığı için kalbi kırılmıştı biraz. Muhtemelen gece vardiyasında olan biri bir dosyayı bulamamıştı yada annesi olmalıydı. Telefonu açınca hattın öbür tarafında karakolun olduğunu doğru tutturmuştu ama birisi onu basit bir dosya için değil, yarın erkenden gelmesi için aranmıştı. Bir dava için.

Telefonu kapattıktan sonra yavaşça Nunto'nun yanına gitti ve yanlarına uzandı. '' Yarın erkenden merkeze gidiyorum. Bir davaya atanmışım. O yüzden bu bok makinesini sen yatırıyorsun bu gece.'' dedi pis pis sırıtarak. İkisininde yanaklarına birer öpücük kondurduktan sonra yatak odasına gidip çalar saati sabahın altısına kurdu ve yatağa girdi. Ertesi sabah çalar saat altı der demez evi ayağa kaldırdıktan hemen sonra Nuwam da alarma eşlik etmeye karar verip ağlamaya başladı. Tüm bu gürültüden en çok Nunto zararlı çıkmıştı. Abu bilmiyordu ama dün Nuwam bebek dün gece saat dörde kadar uyumak bilmemişti. Abu geceliğini çıkarıp üniformasını giyerken uykusundan uyandırıldığı için aşırı derecede huysuzlaşmış Nunto ile göz göze geldiler. Mahcup mahcup özür diledi alnına öpücük kondurdu. Nunto ise ''Onuda alıp birlikte gitsenize, şu ağlamaya kimse dayanamaz, on dakkada teslim olur.'' dedi ve yataktan kalktı. Sallana sallana Nuwam'ın beşiğine doğru gitti ve yarı uyur vaziyette beşiği sallayıp pışpışlamaya başladı bebeği. Abu hızlıca giyindi, not defterini cebine attı. Dünden kalan ekmeğin üzerine biraz zeytin ezmesi birazda peynir sürüp yiye yiye kendini evden attı.

Toplantı odasına girdiğinde Bekwo'yu gördü. Karakolun soğuk nevalesi olarak damgalanmış kızın yanına hızlı hızlı adımlarla gidip oturdu. Başıyla odadaki herkese selam verdikten sonra brifingi dinlemeye başladı. Bu sırada bir takım notlar alıyor ve sorular oluşturuyordu. Bir vakada en önemli şey doğru soruları sorup bu sorulara doğru cevaplar alabilmekti. Kalabalık bir liman olsa bile her önüne geleni yük gemilerinin yanına yanaştırmazlardı. İçeriden yardım alınmış olması pek muhtemeldi. Şanslı olduklarını düşünmüyordu. Muhtemelen planlanmış bir işti. Onlara fikirleri sorulduğunda önce Bekwo konuştu. Ardından Abu elini kaldırdı ve söz hakkı istedi. Sonrada ardı ardına sorularını sıralamaya başladı. ''Bu çalınan malların ne olduğunu biliyor muyuz" ilk sorusu buydu. Komiser çalınan malların ne olduğunu belirtmemişti "...ve ne miktarda?" diye bitirdi cümlesini. Bu soruları sorarken not defterinden de altlarını çizmişti. Ardından hızlıca devam etti. "Eğer yüklü miktarda mal,sizin de belirttiğiniz gibi, çalındıysa, o kadar şeyi limandan çıkartmak için bir de araç kullanmış olmalılar. Aracı bulursak hırsızları da buluruz." Ona verilenlerle böyle bir senaryo kurmuştu kafasında. Doğru soruları sorarak olabildiğince fazla bilgi edinmeli ve bu bilgileri de tekrar doğru şekilde birleştirmek zorundaydılar. Girdiği ilk vaka olacaktı, bir miktar heyecan hissedebiliyordu bedeninde. Günün sonunda oda kötü adamları yakalamak isteyen genç bir polisti.
► Show Spoiler
Image


怨み
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Eksik Malzeme

#4
Bir kaç gündür polis işleri oldukça durgun geçiyordu. Sevinmedim diyemem ama bir yerde de bu polislik olayına keşif seferi konusundaki imkanları arttırmak için girmiştim. O yüzden hiçbir şey yapmamam, yükselemem ve yükselemememde keşif yapamam anlamına geliyordu. Hoş bir kısır döngü değildi. Bu yüzden bu boşluğu en azından kendimi geliştirerek geçirmek için kitap okumaya başlamıştım.

İlk iki gün daha önce görmemiş olduğum denizcilik kitaplarını biraz karıştırmıştım. Kaptanların günlükleri olsun, ders kitapları olsun falan filan ama ikinci günden sonra bu konuda baya bir ilgimi kaybetmiş olmalıyım ki onu tamamen bırakıp gemi maketi yapmaya koyulmuştum. Zamanında büyük savaşta kullanılmış önemli bir geminin maketini yapıyordum. Bu sefer yaptığım makette ince detaylara çok daha fazla önem vermeyi seçtiğimden öncekilere göre 3-4 kat daha uzun bir sürede bitireceğim gibi gözüküyordu.

Maketimle uğraştığım sıralarda karakoldan gelen bir telefonla ertesi gün ilgilenmem gereken bir olay hakkında bilgilendirildim. Bir hırsızlık olayı yaşanmıştı, hemde bir gemide. Gemiler benim uzmanlık ve ilgi alanım olduğu için heyecanlanmıştım. Maketimi yapmaya devam etmek istesemde yarın erken kalkmak gerekeceğinden ve daha akşam yemeği yemediğimden bu günlük ara vermeye karar verdim. Etrafı toplayıp yarın için eşyalarımı hazırlandıktan sonra Tilhami mutfağının basit bir ama besleyici bir yemek yiyip yatmak için odama geçmiştim.

Karakola geldiğimizde durumla ilgili daha detaylı olarak bilgilendirdik. Bu sırada bu görevde benimle birlikte iki kişinin daha çalışacağını öğrendim. Bir tanesi kişilik olarak bana çok benzediğini düşündüğüm yapılı bir ablaydı ve beni selamlamıştı. Diğeri ise uzayın derinliklerinden çıkan bir buz kütlesiydi. Buz kütlesinin neşesiz hali biraz moralimi bozsada saçlarının ve gözünün renginden onun bir azınlık olduğunu fark edince yaptığım şeyden utandım.

Soru faslına geçtiğimizde ilk konuşanın ben olmamasına dikkat ettim çünkü bir anda konuşmaya başlayarak diğerlerinin konuşma önceliğini alıp kendimi ayrıcalıklı gibi göstermek istemiyordum. Özellikle buz kraliçesi bir azınlıktan geldiği için onun sözünü kesmem çok büyük bir suç olurdu.

İlk konuşan adını Bekwo Ganta olduğunu öğrendiğim azınlıktı. Kendini tanıtmak dışında ne bir şey söylemiş nede bir şey sormuştu. Diğer kişi ise tanıtım faslını geçip doğrudan konuya girmiş ve benimde sormayı planladığım bir soruyu sormuştu. Ne çaldıkları ve miktarı çok önemliydi çünkü ne çaldıkları onu nasıl ve nerede arayacağımızı belirleyecekti. Neden? Eğer adamlar veya cinsiyetçilik yapmazsak kadınlar çok ağır ve taşınması zor şeyler çalmışsa bir araç kullandıklarını varsayabilirdik. Hatta çok uzaklaşmamış olduklarını düşünmek bile hata olmazdı. Ayrıca ağır şeyleri gemiden çaktırmadan çıkartmak zor olacağından içeriden yardım almış olmarı muhtemeldi.

Üslerimizin adını bilmediğim arkadaşımızın sorusunu cevaplamasını bekledikten sonra " Adım Dukne Batwo Dudshes. " dedikten sonra bir kaç saniye için herkesi gözlerimle selamlayıp konuşmaya devam edecektim.

" Benim üç sorum var. " diyecektim elimi sanki konuşmak isteyen bir ilkokul öğrencisi gibi kaldırarak " Eee bu malları çalınan gemi ve onun bağlı olduğu şirket hakkında detaylı bilgi almamız mümkün mü? Personalleri, ödediği vergiler, mali durumları, sigortalar ve benzeri şeyler çünkü malların şirketin kendisi tarafından çaldırtıldığı gibi olasılıklarıda göz arda etmemeliyiz. Bu bilgilere şimdi ulaşamasak bile gemiye gittiğimizde gemi yetkililerinin bu konuda bizle işbirliği içinde olmaları işleri oldukça hızlandırır ve kolaylaştırır. " dedikten sonra ilk sorumun cevaplanmasın bekleyecektim.

İlk sorum cevaplandıktan sonra " Son olarak bu göreve kaç kişi olarak gideceğiz ve belirli bir süre sınırı var mı? " diye soracaktım. Görevlerimiz genelde 3+1 şeklinde olurdu ama şimdi bu odada 5 kişinin olması beni biraz şaşırtmıştı. O yüzden kaç kişi gideceğimizi sorma ihtiyacı hissettim. Onun dışında süreyi bilmekte önemliydi çünkü geminin tamamını aramak gibi şeyler yapmak zorunda kalırsak sayımızda az olduğundan biraz zaman gerekirdi.
► Show Spoiler
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Eksik Malzeme

#5
"Çalınan malların miktarı ve ne olduğu hakkında kesin bir bilgi verilmedi maalesef. Sadece yüklü miktarda değerli malın kontrol yapılmadığı son gece çalındığını biliyoruz. Malları çalınan gemi ve çalışanları ağırlıklı olarak Himota ve Tihami arasındaki deniz ticaretini gerçekleştiren bir şirkete ait. Bu şirket en çok Himota'ya mal götürüyor ve Himota'dan mal getiriyor. Çalışanların sigorta ve maaş gibi olmazsa olmaz etmenler konusunda bir sorunları yok. Ancak şirketin ilk zamanlarında çalışanlar zor durumda kalmışlardı fakat o zamandan bu zamana süre gelen bir kin gütme olacağını hiç zannetmiyorum. Şirketin kendi mallarını çalması elbette olasılıklar dünyası içerisinde fakat bugüne kadar hiç gerçekleşmedi. Biraz uçuk bir fikir açıkçası. Komiserden sonra başpolis söz aldı. Bana soracak olursanız, elimizdeki vaka çok daha basit bir gerçeğe dayanıyor. Tihami her ne kadar barışçıl bir ülke olsa da konu ticarete gelince ortam kızışmıyor değil. Hele hele deniz ticaretinin doldurulamaz bir yeri olduğunu düşünürsek, bu alandaki şirketlerin rekabeti daha şiddetli oluyor. Hepsi birbirlerini alt etmek için fazlasıyla çaba sarf ediyorlar. Mağdur şirketin sadece Himota sayesinde elde ettiği gelir diğer şirketleri geride bırakacak nitelikte. Rakip şirketlerden birinin adam tutup malları çaldırtması sizce de en olası olay değil mi? Komiser, başpolisi dinledikten sonra aydınlanmış gibi bir surat ifadesi takınarak "Evet, kesinlikle haklısın! Bunun olma olasılığı çok yüksek. Zaten önceden böyle vakalara rastgelmiştik. dedi ve devam etti. "Her türlü, kesinlikle limana gidip olay yeri incelemesi yapmamız gerek ve herkesi sorgulamamız gerek. Bu görevde hepimiz olacağız. İster bir çete çalmış olsun, ister bir şirket çalmış olsun, eğer en kısa zamanda suçluları bulamazsak mallar harcanmış olacak ki o raddeden sonra adaleti sağlasak bile pek bir anlamı olmayacak." Başpolis ayağı kalktı ve "O zaman ben arabayı almaya gidiyorum. Siz de beni dışarıda bekleyin." diyerek hızla odayı terk etti.



Image



Başpolisin ardından siz de karakoldan çıkıyorsunuz. Birkaç dakika sonra başpolis araba ile sizi alıyor ve yola çıkıyorsunuz. Yol sırasında komiser size kelepçe ve cop uzatıyor. Ardından sizlere "Daha daha nasılsınız kızlar? Yolumuz uzun bunu kaynaşarak değerlendirmeliyiz." diyerek sizleri sohbete davet ediyor. Bir iki saate limana varıyorsunuz ve arabadan iniyorsunuz. Sizleri kaptan ve yardımcısı karşılıyor. Komiser ve başpolis onlarla ayaküstü durum hakkında konuşuyorlar. Ardından komiser başpolise birşeyler söyleyip kaptan ve yardımcısı ile önden gidiyorlar. Komiser giderken Başpolis size dönüp şunları söylüyor. "Komiser kaptan ve yardımcısıyla özel bir görüşme ayarladı. Bize de olay yeri inceleme ve sorgulama kalıyor. Limanın mağdur şirkete ait kısmından çıkmamak suretiyle istediğiniz gibi dolaşabilirsiniz. Nasıl olsa telsizlerimiz yanımızda. Ayrılsak bile birbirimize ulaşabiliriz." Böylelikle göreve başlamış oluyorsunuz.

Re: [Vaka] Eksik Malzeme

#6
Olayla ilgili herhangi bir bilgim olmadan konuşmamın doğru olmayacağını söyledikten hemen sonra Abu, sonrasında ise adının Dukne olduğunu öğrendiğim sarışın kız konuşmaya başladı. İkili, benim aksime, çeşitli sorular sorarak aklındaki soruları komisere iletti... Açıkçası ikisinin de yanlış olduğunu söyleyemem fakat ortada yüzlerce ihtimal bulunurken bu kadar erkenden bir çıkarım yapmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Abu'nun söylediği gibi hırsızların araçlarını bulabilirsek hırsızlara ulaşabiliriz fakat ya malları kaçırmamışlarsa? Ya hala limanda saklıyorlarsa? Eğer körü körüne bir arabanın peşine düşersek kendimizi büyük bir çıkmazın içerisinde bulabiliriz. Bu yüzden en mantıklısının olay yerine gitmek, çeşitli incelemeler yapmak ve bir sonuç çıkarmak olduğuna inanıyorum.

Komiserin açıklamalarının yarım yamalak olması içime huzursuzluk tohumlarının ekilmesine neden oldu. Çalınan malların miktarını ve ne olduklarını bilseydik suçlu olabileceklerin listesini daha kolay oluşturabilir ve incelememizi daha rahat yapabilirdik. Şimdilik elimizdeki bilgilere göre hemen hemen herkes bu olaydan sorumlu olabilir gibi gözüküyor. Komiserin dediği gibi kendi mallarını çalmış veya başpolisin dediği gibi rakip bir şirket tarafından çalınmış olabilir. Elbette bu kadar karmaşık bir olay da olamayabilir. Belki de sadece bir grup çalışan açgözlülüğüne yenik düşerek malları çalmaya karar vermiştir.

Başpolis arabayı hazırladıktan sonra hep beraber arabaya binerek limana doğru ilerlemeye başladık. Komiser, hepimize birer adet kelepçe ve cop uzattıktan sonra yolumuzun uzun olduğunu, kaynaşmamız gerektiğini söyledi... Açıkçası bu konuda pekte iyi değilim. İstekli de değilim! Yani yanımdaki insanları çokta yakından tanımam için herhangi bir sebebim bulunmuyor. Hatta tam aksine onlardan uzak durmak istediğimi söyleyebilirim. Dukne adındaki bu kız ile Abu birbirlerine çok benziyorlar. İkisi de oldukça neşeli insanlar...

Arabayı büyük bir sessizlik kapladığı anda bakışlarımı Abu'ya çevirdim ve konuşmaya başladım. "Abu..." birkaç saniye bekleyip aklımdaki düşünceleri toparladıktan sonra devam ettim. "Sağlıklı bir şekilde doğurduğun için tebrik ederim." Geçen yaptığımız konuşma esnasında söyleyemediğim bu kelimeleri sonunda söyleyebildiğim için gerçekten de memnunum. Her ne kadar ondan uzak durmak istesem de o gün ona bu sözcükleri söylemeyerek büyük bir kabalık yaptım.

Yolun geri kalanında sadece bana soru sorulduğunda konuştum ve mümkün olduğunca basit cevaplar verdim. Limana vardığımızda ise komiser, kaptan ile görüşmek üzere yanımızdan ayrıldı. Başpolis ise bize sorgulama ve olay yerini inceleme işlerinin kaldığını söyledi. İnsanlarla diyaloğa girme konusunda pekte yetenekli olmadığım ve bundan olabildiğince uzak kalmaya çalıştığım için konuşmaya başladım. "Bence görev dağılımı yapmalıyız. Sorgulanacak çok fazla insan olduğundan ötürü iki kişi sorgulama işini, iki kişi ise olay yeri inceleme işini almalı diye düşünüyorum. Eğer bir sıkıntınız yoksa olay yerini incelemek istiyorum."
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Eksik Malzeme

#7
'Olayın yaşandığı gece mal sayımı yapılmamış, mallar kontrol edilmemiş.' Sallabaş bir şekilde bunu not defterine yazdı. Çalışanların şirketle başlarda sıkıntı yaşadığını, ve rakip şirketlerin olası motivasyonlarını da not defterine ekledi. Brifing sona erdiğinde takip edebileceği bir kaç ip ucu vardı, başlayabilecek bir yer olması güzeldi. Uzatılan kemeri belinin sağ, copu da sol tarafına sabitledi. İhtiyaç anında hızlıca sağ eline alabilirdi copu böylece. Tabi babasına göre Abu'nun yumrukları copun eksikliğini hissettirmiyordu ama hazırlıklı olmaktan kimseye zarar gelmezdi. Kaptanın sosyalleşme, buzları kırma çabasına içtenlikle karşılık verdi. Evdekileri, bebeği olanı biteni pek uzatmadan hızlı hızlı anlatıp muhabbete katkıda bulunmak istedi ama herkesin aklı çalınan mallarda olmalıydı ki arabadaki yolculukları sırasında pek verimli bir sohbet ortamı oluşmadı. Lakin Bekwo'nun ona dönüp önce adıyla seslenmesi, sonra da 'sağlıklı' bir şekilde doğum yapabildiği için onu tebrik etmesine çok şaşırmıştı. Öyle ki gözleri fal taşı gibi açılmış ve tüm suratı şaşkınlık tarafından ele geçirilmişti. Daha bir kaç gün önce tanıştığı bu kız, kimseyle konuşmayan etmeyen Bekwo'nun iki lafın belini kırıp kendi isteğiyle onunla konuşmaya başlamasını pek beklemiyordu. Tabi ki dava hakkında fikir alışverişi yapacaklardı ama özele gireceklerini düşünmemişti. ''Teşekkür ederiiim.'' dedi, biraz fazla sevinçli bir şekilde. Bekwo'nun ona bir adım atmasına sevinmişti. Devamının gelmesini de umuyordu.

Limana gelip arabadan indiklerinde şöyle bir süzdü limanı baştan aşağı. Ve... normal bir limandı işte. Çeşit çeşit büyüklükte gemiler, onlara eşlik eden konteynırlar, evine ekmek götürmeye çalışan emekçiler, malları ve çalışanların güvenliğinden sorumlu güvenlikler. Pas, beton ve metal yığınının arasından görünen deniz. Liman işte. Bir limandan beklenebilecek her şeyi barındıran ve dün gece bir yada birden fazla hırsıza misafirlik yapmış bir liman.

Komiser, kaptan ve onun yardımcısı yavaş yavaş giderken, başpoliste onlara bir nevi görevlerini vermişti. Başıyla selamladı, hızlıca işe koyulmak istiyordu. Bekwo çok mantıklı konuşmuştu. ''Doğru diyorsun, ben güvenliği sorgulayacağım, neden dün gece kontrol yapılmamış onu öğrenmeye çalışayım." dedi. Tam gidecekken arkasını döndü ve "Bol şans ve dikkatli olun, ters bir durumda telsizin ucundayım!" dedi ve yürümeye başladı. Gördüğü ilk çalışana yada güvenlik görevlisine rozetini gösterip limanın güvenliğinden sorumlu kişiyi ve nerede olduğunu soracak, kibarca ona yol göstermesini isteyecekti.
Image


怨み
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Eksik Malzeme

#8
Sorucak bir sürü sorum olmasına rağmen üssümüz biraz durumu geçiştirerek, olayları hızlandırmaya çalışmıştı. Bu davranışını doğru bulmamakla birlikte üssüm ve benden elbetteki daha tecrübeli olduğundan bir bildiği var diyerek konuyu çok üstelemedim. Yinede, bekletilerimin karşılanmaması yüzünden ufak bir kırılganlığım olmuştu. Açıkçası bu kadar önem verdikleri bir konuda geminin ne taşıdığı ve çalınan malların net miktarlarının bilinebileceğini daha açık olursak bilinmesi gerektiğini düşünmüştüm. Böyle bir şeyi öğrenmek soruşturmanın temelini oluşturmalıydı çünkü malları kimin, nasıl çaldığı ve şu an nerede oldukları bu iki sorunun cevabı ile bağlantılıydı.

Başpolis'in bu olay hakkında söyledikleri mantıklı olsada, tavırları bana biraz sonuca hızlı atlıyormuş gibi gelmişti. Bahsettiği şeyi doğru kabul etsek bile bu suçu işleyenlerin malı çalmak yerine ona zarar vermesi yada gemiyi yakması falan onlar açısından daha iyi bir sonuç verirdi. Göthilfe gibi gelişmemiş bir üçüncü dünya ülkesinde yaşasak, adamlar mal bunu bile düşünemiyor derdim ama eğitimin çok önemli olduğu gelişmiş demokratik bir ülke olan Tilhamideydik. Bizim suçlumuz bile zeki olmalıydı.

Başpolisin konuşmasından sonra Komiserde ona katıldığını beyan eden bir şeyler söylemişti. Açıkçası bu ikilinin niye bu kadar hızlı bir şekilde sonuca vardığını anlamıyordum ama onlar ne sonuca varırsa varsın yapmam gerekenler değişmeyecekti. Sonuçta, eğer yapacaklarım daha doğrusu takım arkadaşlarımla birlikte yapacaklarımız doğrultusunda elde edeceğimiz bulgular onların söylediklerinden farklı bir yönü gösterirse bizde ona göre hareket ederdik. Şu an için onların söyledikleri fikir beyan etmekten ibaretti.

Çok geçmeden yola koyulmuştuk. Yola çıkmadan önce bize bir cop ve bir tanede kelepçe vermişlerdi. İkisinide mümkün olduğunca dışarıdan saklayabilecek şekilde üstüme yerleştiricektim. Bu tarz aletler halk üzerinde gereksiz bir korku ve baskı yaratabilirdi. Buda benim istemeyeceğim bir şey olurdu. Her iki aletide ,özelliklede jopu, son çare olarak kullanacaktım.

Limana vardığımızda yapılacaklar konusunda bilgilendirmiştik. Bu sırada takım arkadaşlarımda kendi aralarında görev paylaşımı yapacaktı. Ganta'nın fikri oldukça iyiydi. Ayrılarak daha hızlı hareket edebilirdik. Ganta olay yerini incelerken, Abu ise güvenlikle konuşacaktı ama üslerimiz herkesin sorgulanacağını belirtmişti ve bende buna mütemadiyen " O zaman bende gemideki diğer emekçilerle konuşurum. Belki hırsızlıkla ilgili bir şeyler çıkar. " diyecektim. Bilerek sorgu yerine konuşma demiştim çünkü sorgu bana biraz sert ve içinde suçlayıcılık barındıran bir kelime gibi geliyordu.

Arkadaşlarımın yanından ayrıldıktan sonra telsizimin çalışıp çalışmadığını kontrol edip hızlıca ulaşabileceğim bir yere koyacaktım. Sonrasında ise gemi içinde dolaşarak konuşabileceğim birilerini aramayı düşünüyordum. Aradığım spesifik biri yoktu. Gördüğüm herkesle konuşacaktım. Soracağım sorularda genel olacaktı. Gemide hayat nasıl? Maaşlar nasıl? Vaktinde yatıyor mu? Yolculuklar zor mu? Arkadaşlarınla aran nasıl? Gemide kaptanlar dışında kimin sözü geçer ve benzeri buzları kırdırtacak sorular sorarak konuşmama başlayıp sonrasında Hırsızlık zamanı neredeydin? Olay sırasında hiç ses duydun mu? Şüphelendiğin birileri var mı? ve benzeri olayla ilgili bilgi edinmeye yönelik sorulara geçecektim. Konuşurken mümkün olduğunca içten ve kibar olmaya gayret göstermeye çalışacaktım.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Eksik Malzeme

#9
Bekwo: Başpolis fikrini onaylıyor ve olay yeri incelemeye dair isteğini kabul ediyor. Bunun üzerine, dümdüz yürüyerek mağdur şirketin gemisinin bulunduğu yol boyunca yürüyorsun. Yürüdüğün yolun her dalgayla hafiften titrediğini hissediyorsun. Tıpkı her gün olduğu gibi, bugün de sabahın erken saatinde soğuk rüzgarlar esiyor. Arada bir tüylerin diken diken oluyor ve içten gelen bir titremeyle yürümeye davam ediyorsun. Geminin mal çıkışına vardığında çıkışın açık bırakıldığını görüyorsun. Ayağını sağlam basarak içeriye giriyorsun. Önce çıkış kısmını inceliyorsun fakat herhangi bir ipucuya rastlamıyorsun. Sonra içeriye doğru yürümeye başlıyorsun. Etrafa bakınıyorsun. Devasa konteynırlar ve büyük tahta kutulardan başka nesne göremiyorsun. O sırada, bulutların aılmasıyla içeriye güneş ışıkları vurmaya başlıyor. Limanın soğuna maruz kalmış vücudunu güneşin ışıkları ısıtıyor. Güneşin bu sürpriz kucaklamasıyla gözlerini kapatıyor ve biraz tadını çıkarıyorsun. Gözlerini açtığında ilerde bir parlaklık gözüne çarpıyor. Merağını cezbeden bu parlaklığın yanına gidiyor ve ağilerek inceliyorsun. Ortasında bir adet yeşil zümrüt bulunan altın bir kolye. Tam ayağı kalkacakken sağ tarafında az belirgin lastik izlerini fark ediyorsun. Herhangi bir arabanın acil kalkış sırasında bıraktığı izlere benziyor.

Abu: En yakın güvenlik görevlesini bulmak adına etrafa göz gezdiriyorsun ve her gemiye çıkan yolda bir güvenlik kulübesi olduğunu görüyorsun. Mağdur geminin olduğu yoldaki güvenlik kulübesine gidip camı tıklatıyorsun. Genç bir güvenlik seni karşılaşıyor. Önce kendini tanıtıyor, ardından rozetini göstererek Limandan sorumlu rütbeliyi soruyorsun. Genç güvenlik hemen kulübeden çıkıyor ve telsizi ile konuşuyor. Kısa sürede bir başka güvenlik geliyor ve onun yerine kulübeye giriyor. Genç güvenlik sana dönüp,onu takip etmeni rica ediyor. Yol sırasında güvenlikler olarak gelmenizden memnun olduklarını ve Suçu çözeceğinizi umut ettiklerini, aksi takdirde başlarının ağrıyacağını söylüyor. Limanı arkanıza alarak yürümeye başlayıp binaların olduğu bölgeye giriyorsun. Yokuş yukarı çıktıktan sonra uzun bir binaya girip en üst kata çıkıyorsunuz. Genç güvenlik yolun başında duruyor ve baş güvenliğin koridorun sonunda olduğunu söyleyip hızla geri dönüyor. Koridor boyunca yürüyorsun ve ofise varıyorsun. Daha ofise varmadan baş güvenliğin sinirli bir şekilde bağırdığını duyuyorsun. "Size son kez söylüyorum, sakın benim itibarımı düşürecek davranışlar sergilemeyin yoksa hepiniz ömrünüzü hapiste çürütürsünüz! Anlaşıldı mı? Bunu duyduktan sınra ofise giriyorsun. Baş güvenlik senin geldiğini fark edince surat ifadesi değişiyor ve anında ankesörlü telefonunu kapatıyor. Bir saniyeliğine boğazını temizledikten sonra size dönüyor. "Buyrun hanımefendi, nasıl yardımcı olabilirim?

Dukne: Geminin içinde önüne gelenle sohbet etmeye başlıyorsun. Olumlu tavrın insanların yumuşamalarını sağlıyor. Genel olarak şartlarda ve maaşlarda bir sıkıntı olmadığını, sadece bir çalışanın amiri ile ilgili şikayetleri olduğunu öğreniyorsun. Kaptan ve yardımcısından sonra amirlerin sözü geçiyordu. Bu çalışan amirinin yattığı yerden para kazanmasını yediremiyordu ve alkollü bir buluşmada ona karşı kullanabilmek için onun ağzından laf almaya bile çalıştığını fakat başarısız olduğunu söylüyor. Gemide dolaşmaya devam ederken orta yaşlı sıska bir işçi ile karşılaıyorsun. Belki de senin vücut dilinden etkilendiğinden, belki de mizacı öyle olduğundan güler yüzle konuşuyor ve bol bol vücut dili kullanıyordu. El hareketleri sırasında bir parmağında kıymık yarası olduğunu fark ediyorsun.

Re: [Vaka] Eksik Malzeme

#10
İnsanlarla iletişimim kuvvetli olduğu için herhangi bir sorun yaşamadan işçilerle kaynaşmıştım. Gemide, görebildiğim kadarıyla bir sorun yoktu. Herkes halinden memnundu. Sadece bir kişinin yaşadığı maddiyata dayananan ufak ve pek etik olmayan bir sorunla karşılaşmıştım. Gelir adaletsizliği maalesef Tilhami gibi gelişmiş bir toplumda bile olan bir şeydi. Yaşanmış buy olayın, ilgilendiğimiz vaka ile bir bağlantısı olduğunu düşünmüyordum. Tabi o kişi kaptandan intikam almaya çalışıyorda olabilirdi ama bunada çok ihtimal vermiyordum. Yinede bu olayı kafamda bir yere, sonra tekrardan kontrol etmek için not etmiştim.

Gemide devam ettiğim konuşma tadında geçen sorgulamalar sırasında pek bir şey öğrenememiştim. Her şey normal gözüküyordu. Sadece son konuştuğum adam biraz fazla heyecanlıydı ama bu olumsuz anlamda bir heyecan gibide değildi. Adamın elinde kıymık yarası olsada bir gemi işçisini kıymık yarası yüzünden tutuklamak hatta bırak tutuklamayı şüpheli yapmak delilik olurdu. Yinede konuştuğum önce kişi arasından sıyrılan iki şahıstan biri olduğu için onuda kafama yazmıştım.

Karşımdaki adama son bir soru sorup onun yanından ayrılmayı düşünüyordum. Bu soruyu sorarken tüm dikkatimi onun vücut diline ve mimiklerine vererek bir şey saklayıp saklamadığını anlamaya çalışacaktım. Bir vücut dili uzmanı değilidim ama karşımdaki de uluslararası casus değildi. " Bu yaşanan suçla ilgili söyleyebileceğin herhangi başka bir şey var mı? Bir şüpheli ne bileyim yakın zamanda işten çıkarılmış biri falan var mı? Unutmadan, konuştuğum bazı kişiler kaptanın oturduğu yerden para kazandığına dair bir şeyler söyledi. Bu gemideki genel bir yargı mı yoksa sadece konuştuğum kişiye özel mi? " diyecektim.

Eğer adamın tavırlarından yada cevabından kalmamı gerektiren bir şey çıkmaz ise adınıda öğrenip nazikçe yanından ayrılıp işimi yapmaya yani gemideki insanlarla konuşmaya devam edecektim. Aklıma soruşturmayla ilgili bir şeyler geldiğinden eğer adamın yanından ayrılmış olursam, tuvalet gibi kimsenin beni duyamayacağını düşündüğüm bir noktada telsizi açıp, Gantaya " Depo'nun çıkışlarına bakabilir misin? Yükün gemi içinde hangi güzergahı izlediğini öğrenmek faydalı olabilir. Birde yerde hiç kan lekesi yada izi gördün mü? " diyecektim. Suçlumuz yada suçlularımızdan biri kıymıklı adam ise belki yerde bir kan izi olurdu.

Ganta ile konuşmam bittikten sonra polisler olarak kullandığımız ortak bir kanaldan " Hırsızlık günü ve bir kaç gün öncesine kadar gemide çalışanların çalışma ve nöbet listesi lazım. Son olarak gemide son bir yılda çalışmış herkesin dosyalarınıda incelemeliyiz. " dedikten sonra telsizi kapatacak ve diğer insanlarla konuşmaya geri dönecektim.
Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Hefiksel Limanı”

cron