Bir Dushalının gözünden... - Agi Hagurefuma (P.Ö. ???)

#1
Bu kağıt parçasını bulan kişiye aydınlık günler diliyorum. Eminim neden ulu orta bir yerde zarf içinde bir kompozisyon olduğunu merak ediyorsundur. Okuyacakların sıradan bir kişinin ruhunu bir başkasına aktarma çabasıdır. Kim olduğum önemsiz fakat aklınızı meşgûl etsin istemem. Poshota ve Tumi bana Agi adını bahşettiler.

Ne zaman pencereden dışarı baksam, etrafımızda olanlar beni hayranlığa düşürür. Rüzgârın püfür püfür eserken suratımı okşaması, Poshota'nın göz kamaştırıcı gülümsemesi, şarıl şarıl akan soğuk sular, ayağımı kucaklayan yumuşacık toprak, gökte parlayan yıldızlar ve gece bana yol gösteren Tumi. İçinde bulunduğumuz bu doğa gerçekten çok güzel. O kadar bütün, o kadar uyum içinde ki seyrederken bütün kargaşayı unutabiliyorsunuz. Sahi, neden yaşamlarımız bu kadar kargaşa dolu ki? Neden hemen yanı başımızdaki doğa gibi huzurlu değiliz? Bunu öğretmenime söylediğimde bana "Çünkü hayvanlar basit canlılardır. İçgüdüleri ile hareket ederler. Beyinleri bizimki kadar üstün değildir. Yaşamları bizimki kadar içli dışlı ve değişken değildir." demişti. Onun bu sözleri üstüne çok düşündüm. Hâlâ da düşünürüm. Bizi kargaşaya ve olumsuzluklara sürükleyen nedir? İnsan olmamız mı? Hayır, neden öyle olsun ki? Karşılaştığımız her sorunda bir diğer insanın yardımını almıyor muyuz? Yaşam kalitemizi kendini buna adamış insanlar arttırmıyor mu? Bence aksine, özellikle insan olduğumuz için daha renkli, canlı, hareketli bir yaşamımız var. Nasıl doğanın değişmez bir döngüsü varsa biz insanların da bir döngüsü var. Sadece, doğaya nazaran daha değişken. Birimizin bir yerde gerçekleştirdiği davranış bambaşka bir kişiyi bambaşka şekilde etkileyebiliyor. Bu demek değil midir yaşamlarımız birbirine bağlı? Kozmik bir yolla hepimizin yaşamları birbirine bağlı. Hepimiz bir bütün olarak var oluyoruz. O yüzden toplum olmaya karar verdik ya. Beraberken her şeyin ne kadar olması gerektiği gibi olduğunu fark ettik. Ne gerek var birbirimizi kırmaya? Ne gerek var birbirimizi soyutlamaya? Ne gerek var birbirimizi öldürmeye? Hepimiz birbirimize ruhumuzu açsak, anlamaz mıyız bunların ne kadar anlamsız olduğunu? Bir ağaçta onlarca meyve yetişiyor. Hepimize yeter. Kilometrelerce uzanıyor topraklar. Hepimize yeter. Bu kıta bize yeter de artar bile. Size yalvarıyorum, birbirinizin ruhunu görün. Aşk ile bağlanın birbirinize. Evet, gece gökyüzündeki yıldızlar çok güzel ama onları o kadar güzel yapan özel biriyle paylaşmak değil midir? Tek başınıza da yaşar gidersiniz ama yaşamı dolu kılan özel biriyle paylaşmak değil midir? Umuyorum ki, hepiniz bir gün gerçeği görebilirsiniz. Yalanlara sarılmayı bırakabilirsiniz.

Lafı uzattıysam özür dilerim. Ben sadece içimdekileri dökmek istedim. Herkes ile paylaşmak istedim. İstesem de daha çok yazamazdım zaten. Siz bunları okumayı bitirdiğinizde ben çoktan bu dünyadan gitmiş olacağım. Doktorlar benim için gecelerini gündüzlerine kattı fakat onca denemeye karşın bir çözüm bulamadılar. Biraz utanıyorum doğrusu. Çabalarının karşılığını veremedim diye ama belki de olması gereken bu. Duygu ve düşüncelerimi bütün dünya ile paylaşmak istiyordum hep ama hiçbir zaman cesaret edemiyordum. Bu da bahane oldu bana. Ben yokken kavga etmeyin, olur mu?
Locked

Return to “Dusha”

cron