Himota ve Tihami kıta çapında bilinen bir ilişkiye sahip fakat belli bir zamandan sonra toplumlar kendi içlerinde tarihi kaynak kullanmadan fikir yürütmek suretiyle tartışarak bu güzel ilişkiye uygunsuz anlamlar yükledi. Son zamanlarda yaşanan olaylar da çabası. Güney Tihami kaynaklı bir propaganda kitabı ile birlikte bu uygunsuz yorumlar giderek artıp kuvvetlendi. Ben de Kuzey Tihami'de yaşayan bir toplum bilimci ve uluslararası ilişkiler uzmanı olarak bu konuya değinmeyi, hatta yanlışları düzeltmeyi kendime görev edindim. Her şeyden önce bilinmesi gereken bazı hususlar var.

Ne Himota ne de Pakt Birliği hiçbir zaman Tihami topraklarını ve ulusunu çıkar amaçlı bir oyuncak veya evcil hayvan olarak görmedi. Bu kadar çirkin ve çarpık düşüncelerin toplumlarda yer edinmesi gerçekten üzücü fakat sıradan bir kişi gözüyle gerçekleşenlere bakıldığında maalesef ki anlaşılır. Tihami hiçbir zaman bu denli çarpık bir "gözlük" yoluyla görülmedi fakat Pakt Birliği, üzülerek söylemem gerekiyor ki, asla gereken ciddiyeti sunmadı. Tihami'yi güçlü ve bağımsız bir devlet olarak gördüklerini kendi uluslarına hissettiremediler. Tihami de, barışçıl kültüründen olsa gerek, bu denli hararetli bir tartışmaya yeltenmedi. Himota devletimin de suçu olduğunu söylemek zorundayım. Devletim, Tihami'yi ilk tanıdığı andan itibaren dost belledi. Tihami çağlar boyunca Himota'nın tek dostu oldu. Bütün kıtanın düşman bellediği bir devlet olduğunuz zaman tek dostunuz gözünüzde o kadar değerleniyor ki... Zaten bu yüzden Tihami layık olduğu itibarı göremedi ya. Himota Devleti Tihami'ye o kadar duygusal bir bakış açısı ile yaklaştı ki, onun diğerlerinin gözünde saygın ve itibarlı olması engellemiş oldu. Oysa, bu bağlamda bile Tihami takdire şayan bir ulustu. Himota devleti Tihami topraklarına ayak bastığında Tihamililerin içinde bulundukları coğrafi konumdan elde edebilecekleri bütün avantajı nasıl elde ettiklerini gördü. Bu her toplumun yapabileceği bir şey değildi. Doğa çoğu zaman kişioğluyla savaş içindeydi. Tihami ise hem doğaya uyum sağlayabilmiş hem de ona boyun eğdirebilmişti. Bereketsiz denilen toprakları bile sıkı çalışmayla işlenebilir duruma sokmuşlardı. Tihami'nin aslında Himota'ya asla ihtiyacı olmadı. Hatta Himota, Tihami tarafından birçok ilim dalını öğrendi ve pekiştirdi. Topraklar nasıl bereketlendirilir? Deniz ürünleri ne kadar önemli? Hayvancılıkta kişi ile hayvan bağı nedir? Nasıl zanaatkâr olunur? Tihami'nin Himota'ya katkısı çok farklı bir alandandı. Durmadan savaşan; savaşmak zorunda olan bir ulus başka bir ulus sayesinde barış kavramının güzelliğini ve huzur kavramının ne kadar farklı olabileceğini ilk elden deneyimlemişti. Bu yüzden Himota, Tihami'nin üzerine titredi. Bizler için onlar manevi açıdan bulunmaz bir cevherdi. Himota'nın ciddi katkıları oldu elbette. Bunlardan en büyüğü savaş eğitimi oldu tabii. Himota, dostunun her daim kendi gibi güçlü ve dayanıklı olmasını ister. Tihami, her ne kadar savaş görmemiş olsa da, kıtanın geri kalanında yaşananları Himota yoluyla bildiğinden, var gücüyle çabaladı. Himota'nın desteği ile saldırıyı, savunmayı ve kaçınmayı öğrendiler. Demirciliği öğrendiler. İlk yardımı, yaralarla ilgilenmeyi ve akıl sağlığını korumayı öğrendiler. Peki, sonra ne oldu? İcat ettiler!

Hiç bilmedikleri bir kavramı o kadar sağlıklı bir şekilde öğrendiler ki, kendilerine özgü zırh ve kılıç icat ettiler. En bağımlı kabul edilebilecekleri dönemde bile bağımsızlıklarını ilan ettiler. Tihami'nin kıtada hak ettiği saygınlığı ve itibarı görmemesinin tek nedeni basma kalıp bakış açısı. "Biz saygıyı ve itibarı böyle kazandık. Eğer sen bizim yaşadıklarımızı yaşamadıysan, hak etmiyorsun demektir." gibi gerici, bilim dışı ve zavallıca bir bakış açısı. Tihami kendisini kanıtlama gereği görmedi çünkü ilgilenmesi gereken daha önemli konular vardı. Kıtada ilklere imza attı ve diğer ülkelere örnek teşkil etti. Dürüst olmak gerekirse, Tihami'ye teşekkür borçluyuz. Hepimize çağlar boyunca birçok değerli ders verdiler ve ders vermeye devam ediyorlar. Frum ve Ser geleceklerini aydınlatsın!