Genç kız bir dakikalığına durup hiç bilmediği ülkenin hiç bilmediği havasını ciğerlerine derin derin çekti. Oldukça uzun süren bir yolculuktan sonra nihayet, o hep görmek istediği Dusha Krallığı'na varmıştı. Sırtında onu üç gün idare edecek kadar eşyayla dolu bir çantası vardı. Cebinden kırışmış bir kağıdı çıkarıp üstünde yazanları okumaya çalıştı. "Keşke Dora da burada olsaydı." diye düşünmekten kendini alamadı Livei. Dora, onun aslen Dushalı olan en yakın arkadaşıydı. Uzun zaman önce Gedhilfe'ye göçmüş olsalar da Dora memleketini tekrar görmeyi çok istiyordu. Ne yazık ki sivillerin seyahat etmesi şu anki yasalarla mümkün görünmüyordu. Normal şartlarda Livei de yolculuk edemeyecekti ancak ilk vakasında yaşadığı ufak kaza sonrası dinlenmesi için ona böyle bir hak tanınmıştı. Yalnızca üç günü vardı, bu yüzden başkentle sınırlı kalsa bile olabildiğince çok yeri görmek ve gezmek istiyordu.
Saat öğleden sonra 5'e yaklaşıyordu. Genç kız ilk olarak rezervasyonu olduğu oteline gidecek, yerleşecek, sıcak bir duş alacak ve kendini sokaklara atacaktı. Dusha Krallığı'nda gece hayatı nasıldı acaba? Belki bir bara girip yöreye özgü içkilerin tadına da bakmalıydı. Yeni lezzetlerin ve heyecanların kucağına atmak istiyordu kendini. Gördüğü tüm manzaraları ve yaşadıklarını belleğine iyice kazıyacaktı ki geri döndüğünde Dora'ya heyecanla anlatacağı bir sürü hikayesi olsundu. Buruşuk kağıtta yazan adresi bulmaya çalışarak kaldırımlarda adımlamaya başladı genç kız. Etrafındaki hemen herkes koyu buğday tenli ve kahverengi saçlıydı. Kendi beyaz teni ve kıpkırmızı saçlarıyla fazla dikkat çektiğini hissediyordu. Bu durum utançtan yanaklarının da alev almasına sebep oldu. Nedense sanki herkes ona bakıyormuş ve yargılıyormuş gibiydi. Başını öne eğip adımlarını sıklaştırdı.
Nihayet kalacağı otelin önüne gelebilmişti. Yazılan adres öyle karışıktı ki doğru yolu bulmaya çalışırken üç dört defa aynı yerleri turlamış ve çeşitli insanlara sormak zorunda kalmıştı. Alışkın olmadığı bir yerde tarif edilen bölgeyi bile bulmak zor geliyordu. Mekanlar, sokaklar, şehirler ve otellerin isimleri dahi Dusha dilindeydi. Livei, Dusha kültürüne aşina olsa da Dusha diline dair bildiği hiçbir şey yoktu. Dusha'ya ayak bastığından beridir iki saat geçmişti ve hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Neyse ki genç kız uzun yürüyüşler yapmaya alışıktı ve tüm bu koşturmacaya rağmen kendini pek de yorgun hissetmiyordu. Büyük bir heyecanla otele doğru koştururcasına adımlamaya başladı. Resepsiyondaki görevliyi büyük bir güleryüzlülükle selamladıktan sonra kendini tanıttı. "Merhaba Livei Nyawodz. Önümüzdeki üç gün için randevum vardı." Genç kızın gülümsemesine karşılık vermeye niyeti olmayan ve muhtemelen hayattan bezmiş olan resepsiyon görevlisi Livei'yi baştan aşağıya uzun uzun süzdükten sonra defterini çıkarttı. Birkaç dakika süren uzun sessizlikte, Livei tırnaklarıyla masaya vurarak ritim tutmaya başlamıştı ki görevliden cevap geldi. "Sistemimizde böyle bir rezervasyon bulunmuyor." Livei başından aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi hissetti kendini. "Bir yanlışlık olmalı!"
Nitekim ortada yanlışlık filan yoktu. Gedhilfe'deki görevliler genç kıza otelinden rezervasyon ayırttıklarını ve her şeyin tamam olduğunu söylemişlerdi. Ya bir hata olmuştu, ya gözden kaçmıştı ya da birileri genç kız ile dalga geçiyordu. Eğer bu ihtimallerden sonuncusu söz konusuysa, Livei memleketine döndüğünde intikamını acı bir şekilde alacaktı. Hava artık iyice kararmıştı ve genç kız bütün pansiyonları, otelleri, kiralık evleri tek tek dolaşmasına rağmen hiç boş yer bulamamıştı. Belki de boş yerleri vardı ancak Gedhilfeli olduğu on beş kilometreden anlaşılan birisine vermek istemiyor olabilirlerdi. Livei sırtında gittikçe ağırlaşan çantasıyla dar ve köhne bir sokaktaki kaldırıma çöktü. Belki de karakola gitmeliydi ancak kendisi de bir polis olduğu için küçük duruma düşmek istemiyordu. Kimseden yardım isteyecek yüze sahip değildi. Bu gece sabaha kadar bir şekilde oyalanıp sabah erkenden ilk bulduğu otobüs ile memleketine geri dönmeliydi. Bu düşünceler içerisinde derin derin iç çekti.
Saat öğleden sonra 5'e yaklaşıyordu. Genç kız ilk olarak rezervasyonu olduğu oteline gidecek, yerleşecek, sıcak bir duş alacak ve kendini sokaklara atacaktı. Dusha Krallığı'nda gece hayatı nasıldı acaba? Belki bir bara girip yöreye özgü içkilerin tadına da bakmalıydı. Yeni lezzetlerin ve heyecanların kucağına atmak istiyordu kendini. Gördüğü tüm manzaraları ve yaşadıklarını belleğine iyice kazıyacaktı ki geri döndüğünde Dora'ya heyecanla anlatacağı bir sürü hikayesi olsundu. Buruşuk kağıtta yazan adresi bulmaya çalışarak kaldırımlarda adımlamaya başladı genç kız. Etrafındaki hemen herkes koyu buğday tenli ve kahverengi saçlıydı. Kendi beyaz teni ve kıpkırmızı saçlarıyla fazla dikkat çektiğini hissediyordu. Bu durum utançtan yanaklarının da alev almasına sebep oldu. Nedense sanki herkes ona bakıyormuş ve yargılıyormuş gibiydi. Başını öne eğip adımlarını sıklaştırdı.
Nihayet kalacağı otelin önüne gelebilmişti. Yazılan adres öyle karışıktı ki doğru yolu bulmaya çalışırken üç dört defa aynı yerleri turlamış ve çeşitli insanlara sormak zorunda kalmıştı. Alışkın olmadığı bir yerde tarif edilen bölgeyi bile bulmak zor geliyordu. Mekanlar, sokaklar, şehirler ve otellerin isimleri dahi Dusha dilindeydi. Livei, Dusha kültürüne aşina olsa da Dusha diline dair bildiği hiçbir şey yoktu. Dusha'ya ayak bastığından beridir iki saat geçmişti ve hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Neyse ki genç kız uzun yürüyüşler yapmaya alışıktı ve tüm bu koşturmacaya rağmen kendini pek de yorgun hissetmiyordu. Büyük bir heyecanla otele doğru koştururcasına adımlamaya başladı. Resepsiyondaki görevliyi büyük bir güleryüzlülükle selamladıktan sonra kendini tanıttı. "Merhaba Livei Nyawodz. Önümüzdeki üç gün için randevum vardı." Genç kızın gülümsemesine karşılık vermeye niyeti olmayan ve muhtemelen hayattan bezmiş olan resepsiyon görevlisi Livei'yi baştan aşağıya uzun uzun süzdükten sonra defterini çıkarttı. Birkaç dakika süren uzun sessizlikte, Livei tırnaklarıyla masaya vurarak ritim tutmaya başlamıştı ki görevliden cevap geldi. "Sistemimizde böyle bir rezervasyon bulunmuyor." Livei başından aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi hissetti kendini. "Bir yanlışlık olmalı!"
Nitekim ortada yanlışlık filan yoktu. Gedhilfe'deki görevliler genç kıza otelinden rezervasyon ayırttıklarını ve her şeyin tamam olduğunu söylemişlerdi. Ya bir hata olmuştu, ya gözden kaçmıştı ya da birileri genç kız ile dalga geçiyordu. Eğer bu ihtimallerden sonuncusu söz konusuysa, Livei memleketine döndüğünde intikamını acı bir şekilde alacaktı. Hava artık iyice kararmıştı ve genç kız bütün pansiyonları, otelleri, kiralık evleri tek tek dolaşmasına rağmen hiç boş yer bulamamıştı. Belki de boş yerleri vardı ancak Gedhilfeli olduğu on beş kilometreden anlaşılan birisine vermek istemiyor olabilirlerdi. Livei sırtında gittikçe ağırlaşan çantasıyla dar ve köhne bir sokaktaki kaldırıma çöktü. Belki de karakola gitmeliydi ancak kendisi de bir polis olduğu için küçük duruma düşmek istemiyordu. Kimseden yardım isteyecek yüze sahip değildi. Bu gece sabaha kadar bir şekilde oyalanıp sabah erkenden ilk bulduğu otobüs ile memleketine geri dönmeliydi. Bu düşünceler içerisinde derin derin iç çekti.