Molchut Serthad - Aya Benzer

#1
Çok yorgun hissediyorum. Sabahtan beri konser alanının etrafında dört döndüm. Başpolisler 3 kere düzenimizin brifingini verdiler. Konser öncesi ve sırasında bir sorun çıkarsa diye insanların arasında gezecektim. En de istemediğim görev. İnsanlarla muhattap olmayı sevmiyorum. Bin kere söylemişimdir. Bizim insanımız taciz falan etmez evet ama şiddet yanlısıdırlar. Bir Djuratlı ile bir Qardakhlı kavga etse... Al başına belayı. Cılız bir herifim zaten nasıl ayıracağım hiç bilgim yok. Bunu söylediğimde yardım çağır dediler. Bir taciz olayı yaşayacağımızı sanmıyorum. Bizim halkımız ırkçıdır, maldır ama öyle bir sorun çıkarmazlar. Gedhilfe'li kişiler de olacak konserde. Onlardan da tehlikeli bir olay çıkacağını sanmıyorum. Gedhilfe'li tanıdığım yok, hatta biriyle konuştuğum da olmadı ama gazete ve televizyonda gördüğüm kadarıyla kötü bir izlenim bırakmadılar bende.

Bir oraya bir buraya ayak işlerini yaptıktan sonra insanları konser alanına almaya başladılar. Ben de milletin işini yapmak yerine sakinleşip insanların arasında gezmeye başladım. Üstümde polis olduğumu belli eden üniformam ve göğsümde de "POLİS MEMURU BOK" yazan bir kart vardı. Tuvaletin yerini soranlar başladı ilk. Yavaş yavaş hava kararırken ön grup olan "Bub Lüi Leo A’am Külübdü" çıktı. Djuratlı bir gruptu bu. Biz genel olarak Djuratça bilmiyoruz bu yüzden adının ne demek olduğunu bilmiyorum. Zaten yaptıkları müzik de Gedhilfe müziklerinin Pakt Dilinde söylenmesiyle oluyor. Bizim müzik kültürümüz onlarınkinin etkisinde kaldığı için, eski Djurat türkülerini hiç duymadım. Umrumda da değil açıkçası. Djurat milliyetçilerinin de kafasını sikeyim. Köylere saldıracaklarına önce özlerine dönmeye çalışsınlar. Bub Lüi Leo A’am Külübdü şarkılarına başlayınca doğal olarak insanlar viskilerini alıp dinlemeye dans etmeye başladılar. Ben de bir bardak viski almak istiyordum doğrusu. Aşırı yüksek basla çalınan şarkılarda yarın baş ağrısı çekeceğim gerçeğini unutmaya ihtiyacım vardı. Tabi görev başında böyle bir şey yapamayacağım için tamamen ayık bir şekilde, hiç sevmediğim bir ortamda karşılığında para alacağım için kendimi zorlamak zorundaydım. İlk tamamen cehennemdi. Bir Gedhilfeli kadının parası çalınmıştı ve onu Djuratta hırsızlık vakalarının görülmediğine ikna etmek zorunda kaldım. Birlikte gezdiği yerleri arayınca sonunda parasını düşürmüş olduğunu bulduk ve olay düzgün bitti.

Bir süre sonra şarkılardan başım ağrıyınca yakındaki bir memura gidip bunu söyledim. Tuvalete gidip kulağıma peçete tıkmamı bu şekilde daha rahat edeceğimi söyledi. Ben de gittim tabiki. Tuvalette sevişen bir çift gördüm. Ortam tamamen iğrençti ve orada seks... Bilemiyorum Altan. Ben gelince kalktılar. Sakince "Burada değil, lütfen çıkar mısınız." dedim. Onlar çıkınca ben de tuvalet kağıdı aldım tuvaletten. Bu sırada da "Millet sikişiyor ben kulağıma tuvalet kağıdı tıkıyorum." diye söylenmeyi ihmal etmedim. Aynada kendime bakarak kulağıma tıkadım kağıtları. Dışarıdan gelen sesleri azalttığı doğruydu. Geri dışarı çıkınca her şey daha çekilebilecek duruma gelmişti. Bu yüzden akşam tamamen olduğunda ve Molchut Serthad mükemmel dansları ile sahneye çıktığında kendimi çok yıpranmış hissetmiyordum. Bir anda ön tarafa aşırı doluşulduğundan ben de kargaşanın arasında kaldım. Neyse ki çok sürüklenmedim. Ortadaki yüksek platforma çıkıp oradan insanlara bakmam gerekiyordu. Ben de denileni yaptım.

"Theiz teiks ib fru."

Molchut Serthad Djurat'ta çok sevilen bir şarkıcıydı. Annesi Djuratlı, babası Gedhilfeli olan Molchut'un şarkıları Gedhilfçeydi. Ben bile ezbere biliyordum.

"Ipt dyanz ædz deifæs"

Şarkıya eşlik edip ayağımla ritim tutuyordum. Her şey iyi gibi duruyordu. Bulunduğum platforma çıkmak isteyen sarışın kadına elimi uzattım. Ayağa kalkmaması koşulunca burada oturmasında sorun yoktu.

"Livei spi plopt frilt"

Dansları... Molchut Serthad gibi dans etmek her baba yiğidin harcı değildi. Şu anda ne kadar evde olmak istesem de, en azından konsere gelmiş ve onu görmüştüm. Elini göğsüne koyup ovalamasını izlemek isteyip bilet bulamayan bir sürü kişi vardır.

"Jond hei aækt præmthænd ko imz teiks ib fru..." artık iyice onunla birlikte söylüyordum. "Ipt dyanz ædz deifæs livei spi plopt kof jond hei apok bopt."

Şarkının tam o önemli yerinde tüm seyircilerle birlikte "JÆKT ÆP!" diye bağırdım. "Ahahaha!" Bu adam gerçekten insanları nasıl eğlendireceğini biliyordu. Artık şarkıdan çıkıp çevreye bakınmaya devam etmeliydim. İşimi unutmamalıydım. Bu yüzden sakinleşip platformdaki direğe yaslanıp kollarımı bağladım. Şarkıyı mırıldanarak çevreme bakmaya başladım. İnsanlar da benim gibi büyülenmiş, şarkıya eşlik ediyorlardı. Djurat'lısı, Qardakh'lısı, Gedhilfe'lisi... Ben de bir Tuplo olarak bulunuyorum burada. Herkesi böyle barış içinde görmek... Ah, ahh... Müzik gerçekten evrensel bir şey.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Molchut Serthad - Aya Benzer

#2
Image

Küt, küt, küt, küt...

Konserin başlamasına dakikalar kalmıştı. Birazdan Molchut Serthad sahneye çıkacaktı. Yıllardır hayranlık duyduğu bu yakışıklı adamı hayatında ilk kez canlı olarak görecekti Livei. Onun o tapılası bakışlarını, hipnotize edici dans figürlerini, meleksi sesini canlı canlı izleyecekti. Bunları düşündükçe heyecandan düşüp bayılacakmış gibi hissediyordu kendisini.

Şu anda Djurat Cumhuriyeti sınırlarındaydı. Molchut Serthad'ı izlemek uğruna ülke değiştirmişti. Buraya gelebilmek için o kadar çok zahmete göğüs germişti ki... Önce uzun uğraşlar sonucu annesiyle babasını ikna etmişti, sonra karakoldan 3 günlük izin belgesi çıkartmıştı ve otobüs ayarlamıştı. Konser çok popüler olduğundan olsa gerek pek çok Gedhilfeli vatandaş bu konsere gitmek için otobüs biletlerini peynir ekmek yer gibi tüketmişti. Livei kendine yer bulabildiği için mutluydu. Annesi ile babası ise daha önce Dusha'ya gittiğinde yaşadıkları yüzünden genç kızın başka bir ülkeye gitmesine karşıydılar. Genç kız da gurur duymuyordu Dusha'da yaşananlardan ötürü ancak aynı hataları tekrarlayacağı anlamına gelmiyordu bu. Bu sefer ailesinin güvenini boşa çıkartmamak adına olaysız bir şekilde gidip gelecekti. Bu konserin onun için hayati bir değeri vardı. Molchut Serthad onun hayatının idolü, biriciği, sevgilisi, ergenliğinde odasına boy boy posterlerini astığı beyaz atlı prensiydi. Çocukluk arkadaşı Dusha ile köyde inekleri sağarken onun şarkılarını bağıra bağıra söylerler ve tüm komşuları rahatsız ederlerdi. Livei'nin en büyük hayali onu bir kez olsun canlı görmekti. Daha önce hiçbir konserine gitme şansını yakalayamamıştı. Bu sefer başarılı olmakta kararlıydı.

Oldukça uzun süren otobüs yolculuğu boyunca radyoda onun şarkıları çalınmış ve tüm konser yolcuları hep bir ağızdan eşlik etmişlerdi. Tüm yolculuk boyunca o kadar heyecanlıydı ki gözüne uyku girmemişti. İçi kıpır kıpır ediyor, ne zaman gözü dalacak olsa kalbinin küt küt atışları ile kendine gelip uyanıyordu. Konser alanı kocamandı. Devasa ses sistemleri kurulmuş ve oldukça yüksek bir platform hazırlanmıştı. Her şey Molchut Serthad'ı daha iyi görebilmeleri içindi. Livei yüzünde şapşal bir gülümseme ile sağı solu izliyor ve eşya satan dükkanların ürünlerini inceliyordu. Son birkaç maaşını özenle biriktirmişti. Sırasıyla Molchut Serthad'ın tişörtünü, stickerlarını, imzası olan anahtarlığı ve konser alanında yakmak için ışıklı çubuklarından aldı. Tüm bunlar çok saçma ve ergence hareketlerdi ancak genç kız yapamadığı ve içinde kalan hiçbir pişmanlık olmadan onuruyla ergenleşecekti bu gece.

Molchut Serthad'dan önce sahneye Bub Lüi Leo A’am Külübdü grubu çıkmıştı. Livei onların şarkılarını daha önce dinlememişti ancak Djuratlı olmalarına rağmen çok tanıdık olduğu Gedhilfe ezgileri ile şarkı söylemeleri hoşuna gitmişti. Bir süre sonra farkına bile varamadan elindeki ışıklı çubuğu sağa sola sallayarak şarkılarına eşlik etmeye başlamıştı. Grup sahneden indikten sonra ortamda büyük bir gürültü kopmuştu. Her yaştan ve cinsiyetten çeşitli çığlıklar sahneyi kaplamıştı. İşte geliyordu. Molchut Serthad az sonra karşılarında olacaktı. Elindeki Gengzjots birasından bir yudum aldı. Bugün delice sarhoş olma ve çığlık atma günüydü.

"JÆKT ÆP, fru jækt bold lim bæb sengz bæb
Jækt, sengz cho grinog teiv
Cho hei plævd, jond fru ri fri stub
Bowo bænch sengz cho ahwuromd"


Livei gözlerinin dolduğunu hissediyordu. Bu onun için büyülü ve hayatı boyunca asla unutamayacağı bir andı. Bunca yıl sonra onu canlı izlemek... Ah, ne muazzam bir duyguydu bu böyle. O kadar duygu doluydu ki poposunun gıcıklandığını hissediyordu. Bir dakika... Poposu mu gıcıklanıyordu?

Poposunda aşağı yukarı hareket eden bir şeyler hissettiğine emindi. İrkilerek arkasını döndü. Sarhoş olduğunu tahmin ettiği uzun boylu ve sarışın bir adam ona iyice yanaşmış, sapıkça bir soluk alış verişiyle genç kızın poposunu yokluyordu. Livei resmen tacize uğruyordu! Hayatında ilk kez tanımadığı birisi tarafından elleniyordu! Livei hışımla adamın elini tutup olanca gücüyle sıkmaya başladı. "O elini çekecek misin yoksa ben mi çektireyim sana!" Yan tarafındaki kadınların "Sapık var!" diye çığlık atmaya başladıklarını duyuyordu. Adamın elini sıktıktan sonra testislerine doğru olanca gücüyle tekme savurdu genç kız. Sapık adam acıyla yere kapaklanırken onun yanındaki arkadaşı Livei'ye "Orospu!" diyerek yumruk atmaya çalıştı ancak öylesine sarhoştu ki yumruğu havada yok oldu. Livei onun da çenesine kafa attıktan ve elindeki ışıklı çubuğu kafasında kırdıktan sonra sendeleyerek geriye çekildi. Kendisi de epey sarhoştu. Etrafta büyük bir kalabalık ve kaos çıktığını görebiliyordu. "Güvenlik! Güvenlik!" diye bağırarak kaçışanlar olduğunu fark etmişti. Molchut Serthad da bir aksilik olduğunu fark etmiş olacak ki konsere beş dakika ara verdiğini söyleyerek sahneden ayrılmıştı. Livei ona yaklaşan insanlar olduğunu fark ediyordu ancak fena halde midesi bulanıyordu. Birayı fazla mı kaçırmıştı acaba? Galiba kusacaktı.
Image
► Show Spoiler

Re: Molchut Serthad - Aya Benzer

#3
Şarkının nakaratı geldiğinde herkes bir ağızdan bağırmaya başladı. Bu kadar kişinin birlikte şarkıyı söylemesi baya hayranlık uyandırmıştı bende. Molchut Serthad hem şarkıyı söyleyip hem de kasıklarını ileri geri yaparak ilginç bir dans hareketi sergiliyordu. Tabi ben de düşüncelere dalmış bulundum. Sahneye çıkıp içimden geldiği gibi dans etmek... Hayatımda asla yapamayacağım şeyler arasındaydı sanırım. Kendimi sahnede hayal ettiğim anda bile utanıyordum. Herkesin gözünün üstümde olması, spot ışıklarının sadece beni aydınlatması. Off! Daha fazla düşünüp kendime işkence etmemeye karar verdim. Bir grubun önünde konuşmaktan bile çekinirken kendimi kıta çapında bir şarkıcı olarak hayal etmek biraz rahatsızlık vermişti.

Müziğin bası kalp atışım gibi hissediliyorken bir anda sol tarafımdaki insanların düzensiz bir şekilde birbirlerinden uzaklaştığını gördüm. Kulağımdaki tuvalet kağıtları yüzünden bağırışmaları duymamış olmalıyım. Kulağımdakileri çıkarınca deli gibi bir gürültü doldu beynime. Yüzümü ekşittim.

Güvenlik için bağıran insanları duyunca verilen emirleri uygulayıp platformun ışığını yaktım ve beni görebilecek olan güvenlik arkadaşlarıma elimle gelmelerini işaret ettim. Molchut Serthad sahneden fark etmişti bunu. Sahnenin tam karşısındaki platformda olduğum için bana doğru "Konsere 5 dakika ara veriyorum!" dedi. Kafamla onayladım onu. Tabi kalbim aşırı hızlı atmaya başladı. Aşağı indim platformdan. İlerlerken "Açılın!" diye bağırıp insanları yararak olayın çıktığı yere ilerliyordum. Etrafımdaki seslerden de olayı çözmeye çalışıyordum.

"Sapıklar! Kızı taciz ettiler!" bağırışı duydum.

Ulaaan! En son baktığımda Djuratta taciz olayları aşırı azdı. %1-2'de döner dolaşır bizi bulur amına koyayım. Olaysız bir gece olamazdı sanki! Şanssız Dusha'lıyı çölde kutup ayısı misali...

"Kavgaa!! Helal lan kız! Göster onlara günlerini!"

Milletin arasından geçip sonunda olayın yaşandığı açıklığa ulaştım. Gelene kadar sağdan soldan çekiştirilmiş, dirsek yemiş, iteklenmiş ve hatta saçım çekilmiş olduğu için üstümü düzelttim ilk. Sonra da "Neler oluyor?" diye bağırdım elimden geldiğince ciddi bir tonla. Neyse ki bastırabilmiştim gürültüyü. Bir sessizlik oldu ben bağırınca. Ardından da bir ses çöplüğü oluştu.

"Bu kızı ellediler polis bey!"
"Kız bunları dövdü! Taşaklarını patlattı!"
"Djuratlı değil, Qardakhlı taciz etmiştir memur bey onlar böyle ahlaksız oluyorlar!"
"Böyle skandal görmedim!"
"Abi saçların gerçek mi?"
"Gedhilfeli kızı ellediler memişlerini sıktılar nonnik nonnik!"
"Memesini mi ellemişler?"
"Poposunu ellemişler ya!"
"Kızın rızası varmış ama babası görünce dövmüş çocuğu! Şu sarışın var ya yerde yatan!"
"Evlenselermiş ya."
"Terör örgütü üyesiymiş kız!"


Zaten başım ağrıyorken böyle bir ortama girmem gerçekten kötü olmuştu. İnsanlara "Geri çekilin!" diye bağırdıktan sonra yerde kıvranan iki adamın yanından onların kaçamayacaklarına emin olarak geçtim. Kız gerçekten iyi dövmüştü bunları. Tabi gerçekten taciz olayı olup olmadığını bilmiyordum. Belki sadece kavgadır. Ben Gedhilfeli kızın yanına geldiğimde diğer güvenlik görevlileri de olay yerine gelip adamları kontrol altına aldılar. Bana da sadece kızı sakinleştirip olayın gerçeğini öğrenmek kalmıştı. "Hanımefendi!" dedim yanına giderken. Yüzü gerçekten rahatsız olmuş gibi duruyordu hatta biraz da sarı... "İyi misiniz?" dedim. "Sorun yok her şey-" lafımı bitirmemiştim ki kızın neden bu kadar beti benzi attığını öğrenmiş oldum. Alkol... Yüzümde donuk bir ifade ile kızın üstüme kusmasını izledim sadece. Gömleğimden pantalonuma doğru giden bir sıcaklık... "-kontrol altında."

Hayatımı sikeyim.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Molchut Serthad - Aya Benzer

#4
Etrafta kulağına uğultu halinde gelen bir gürültü mevcuttu. Herkes hep bir ağızdan bir şeyler konuşuyordu ve konuşulanların da kendisi ile ilgili olduğunu sezebiliyordu Livei. Adamları yere serdikten sonra bütün dünyası fır dönmeye başlamıştı etrafında. Kendisine doğru yaklaşan uzun boylu figürü seçebiliyordu ancak ağzını açıp bir şey söyleyebilecek durumda değildi. Midesinden yukarı tırmanışa geçen birtakım maddeler olduğuna emindi ve genç kızın vücudunu terk ederek dışarı çıkmaya can atıyor gibi bir halleri vardı. Figür Livei'ye yaklaştıkça Livei'nin midesindeki hareketlilik de gürültüsüne dayanılmaz bir partiye dönüşüyordu. Karşısındaki adamın ona seslendiğinden emindi. "Bana bir şeyler oluyor" demek için ağzını açtığı anda midesindeki parti de sona ermiş ve davetsiz misafirler bir bir dışarı çıkmışlardı.

Bu sahneye tanık olup tiksinerek sağa sola kaçışan insanlar olduğunu fark etti. Kimisinin midesi bulanmıştı ve onlar da kusmuşlardı. Herkes alanı boşaltıyor ve uzaklaşıyordu. Midesinin boşalması genç kızı epeyce rahatlatmıştı. Başının dönmesi geçmişti. Hala sarhoşluğun etkisiyle kendisine hakim olamıyor gibi hissetse de neler yaptığını içten içe fark edebiliyordu. Güvenlik görevlisinin üzerine kusmuştu! Hem de bu yakışıklı güvenlik görevlisinin! Rezillik. Genç kızın bütün ömrü rezillik çıkartmakla geçmişti zaten. Yaptığı şeyden dolayı büyük bir utanç duyuyordu ve yanaklarının kızarmasına engel olamıyordu ancak iş işten geçmişti artık. "Ay ahahaha kustum ya." Söylediklerini kontrol edemiyordu ve konuşurken ağzı gözü yamuluyordu. "Pardon ehe." Aptal bir sırıtışla güvenlik görevlisine baktı. Adam muhtemelen şu an içinden ona, hayata ve tüm kainata küfürler ediyordu.

Tanımadığınız bir yabancının üzerinize kustuğunu hayal edin. Pek hoş bir durum olmasa gerek. "Ya çok utandım şimdi ne aptalım of." Elleriyle yüzünü kapatıp utanmış bir çocuk gibi davranmaya başladı. Alkol bir insanı daha ne kadar maymunlaştırabilirdi ki? Livei bu utanç verici duruma daha fazla dayanamayacağına kanaat getirerek tiksinmiş bir ifadeyle üzerine bakan görevlinin koluna girdi. Adamın gömleğinden pantolonuna kadar her yeri kusmuk içerisindeydi. Koluna girdiği adamı çekiştire çekiştire tuvalet simgesinin olduğu yere doğru götürmeye başladı. "Frum ve Ser üzerine yemin olsun ki isteyerek olmadı. Özür dilerim cidden." Bunları yüksek bir sesle söyledikten sonra kendi kendine mırıldanmaya başladı. "Çok da yakışıklıymışsın he. Üstünü temizlerken seni biraz ellesem ne tepki verirsin acaba ahahaha. Benim az önce verdiğim tepki gibi olmasın da!" Tüm bunları içinden söylediğini düşünüyordu ve alkolün etkisi ile ortaya çıkan sapkın düşüncelerini dizginleyebildiği için kıs kıs gülüyordu. "Ellediler beni ya. Popomu elledi herif. İnanabiliyor musun? Ama ne dövdüm onları he! Pat pat. Beni elleyen kısır kalmıştır kesin. Daha da kimseyi elleyemez. Puşt!"

Erkekler ve kızlar tuvaletinin önünde kararsız kaldıktan sonra adamı adeta ittirerek kızlar tuvaletine soktu. Önce buz gibi soğuk suyu yüzüne çarparak alkolün etkisinden biraz olsun kurtulmaya çalıştı. Sonra çantasından peçete çıkararak onu musluk suyuyla ıslattı ve adamın üzerindeki kusmuğun kabasını temizlemeye başladı. Daha ayrıntılı temizleyebilmesi için adamın gömleğini çıkartması ve genç kıza vermesi gerekiyordu. "Sorun değilse gömleğini suya tutabilirim. Hava sıcak zaten kurursun. Pantolununa ne yapabiliriz bilmiyorum." Dedikten sonra adamı baştan aşağı süzmeye başladı. "Djuratlı mısın? Molchut Serthad'ı sevdiğin için mi geldin yoksa sana mı atadılar buranın güvenliğini?" Kendi kendine mırıldanmaya devam etti. "Molchut Serthad benim ülkemde konser verse güvenlik olarak atanmak için her şeyimi verirdim be. Mükemmel bir his olmalı."
Image
► Show Spoiler

Re: Molchut Serthad - Aya Benzer

#5
Kafamda durmayan bir zonklama...

Çevremdeki insanlar "Ay çok iğrenç!" diyerek kaçışıyorlar.

Şöyle söyleyeyim her ne kadar kendimden ve hayatımdan nefret etsem de dış görünüşüm kendim hakkımda dayanabildiğim tek şey. Hiç bir zaman iğrenç denip kaçılmamıştı yanımdan. Gözümün seyirdiğini hissediyordum. Şu an sabah düzgün bir şekilde ütülemek için uğraştığım, ayna karşısında dikkatli bir şekilde giydiğim gömleğim ve pantalonumun üstüne kusulduğuna inanmakta güçlük çekiyordum.

Sakin olmaya çalışarak üstümdeki gömleğin iki tarafından tutup kendimden uzaklaştırdım. Immhhh, baya kötü kokuyordu. Gözlerim yarıya inmiş kaşlarım havaya kalkmış, şurada kafama kurşun sıksam ne yapabilirsiniz ki diye düşünüyordum. Karşımdaki kızıl kız gülerek pardon dediğinde atom enerjim hafifçe oynaştı içimde.

Arkamdan da meslekdaşlarım "Hassiktir Bok'un üstüne kusmuşlar! Ahahah!" diye gülmeye başladı.

Kendime acıma seviyem zaten yüksekken, bunlar üst üste gelince baya alt üst olmuştum ki sonunda kızıl kız beklediğim bir tepki verdi. Gerçekten eğer bu olaydan sonra "Ehüheüe kustum ya ben bye." deseydi... Tüm gece evde ağlayarak viski içip sabaha da ölümcül bir baş ağrısı ile kalkardım. Kız utanıp yüzünü elleriyle kapattı ve çok utandığını söyledi. Bense ruhsuz bir şekilde "Önemli değil." diyebildim sadece. O kadar şok içindeydim ki kız koluma girip beni çekiştirirken bile tepki veremedim. İnsanların kahkaha ve tiksintisinin arasından geçerken kız benden özür diliyordu. Bense şu an evde olabilirdim diyordum kendi kendime. Salonda oturmuş kitap okuyor olabilirdim. Rahat, sessiz ev ortamında- Ne? Ben mi yanlış duydum yoksa yanımdaki kız yakışıklı olduğumu ve beni elleyeceğini mi söyledi? "E-efendim?" dedim dalgın dalgın. Bu sırada kızın yanında zorla tuvalete götürülüyordum. Kız da konuyu değiştirdi. Onu taciz ettiklerini, bu yüzden adamları dövdüğünü söyledi. Bu cümleleri söylerken biraz daha dünyaya döndüğüm için "Normalde olmazdı aslında." falan gibi bir şeyler geveledim. Kendime geldiğimde kadınlar tuvaletinin içine itiliyordum. Her ne kadar "Hey, yok! Ben kendim hallederim!" diyip gitmemeye çalışsam da kız kendinden beklenmeyecek şekilde güçlüydü. Bu yüzden beni kadınlar tuvaletine sokmakta hiç zorlanmadı.

Kadınlar tuvaletine girdiğimde şok içinde kaldım. Parfüm mü kokuyordu burası? Sağa sola bakınarak sanki yeni bir boyuttaymışım gibi ilerledim içeriye. Erkekler tuvaletinde millet duvara işiyor arkadaşlar. Burası neymiş böyle? Dolu sıvı sabun falan var. Kız yüzüne su çırparken tuvaletlerin kapılarını açıp içeri baktım. İnanılmazdı. İnsan olmak böyle bir şeydi sanırım. Aklıma lisede büyük tuvaletimi yapamamam geldi. Kim girse diğerleri sağdan soldan atlayıp bakmaya çalışır, bazen de su atarlardı içeri. Psikolojimi nasıl bozmuşlarsa...

Gedhilfeli kız çantasından çıkardığı peçeteyi suya tutup üstüme gelince bir iki adım geri kaçıp "Gerek yok gerçekten ben hallederim." dedim ama kız sesimi bastırarak üstümü çıkarmamı istediğini söyledi. Hmmm.... Yani en son 3 erkeğin yanında sikime kadar soyunmuştum. Bir kızın yanında üstümü de çıkarabilirdim sanırım. Bu yüzden kaderime razı gelip yaka kartımı çıkardım ve üstümdeki düğmeleri açmaya başladım. Gözlerini üstümde hissediyordum. 3. düğmedeyken Djuratlı olup olmadığımı sordu kız. Kafamı olumlu anlamda salladım. "Doğma büyüme." diye ekledim. Molchut Serthad'ı sevdiğim için mi bu görevi aldığımı sorduğunda düğmelerimi açıp kollarımdan çıkarıyordum gömleği. Molchut Serthad hayranı mıydım? Hayır. Buraya gelme nedenim evde kendi kendime dayanamayıp krizlere girmemdi. Kafam dağılsın diye buradaydım. Psikoloğum bu tarz şeylerin yararlı olacağını söylemişti. Tabi bu gerçekten çok yıkıkça olduğu için gerçeği söylemeyecektim. Üstelik güzel bir kızdı bu Gedhilfeli kız. Karşısında çok ezik durumda olmak istememiştim.

"Evet, severim Molchut Serthad'ı."

Adam hakkında bir şey sorsa bilemeyecektim tabiki. Gömleğimi istemeye istemeye kıza uzattım. Sonra da kızın yanındaki lavabodaki musluğu açtım ve göğsümde su gezdirdim. Gömleğimden tenime kadar gelmişti. Pantalonumun da sadece üstünü silebileceğimi düşünüyordum. O da değil, o kusmuk kokusunun en altında ve yoğun olarak alkol kokusu vardı. Etkinliğin başından beri alkol alma isteğimin böyle sonuçlanması hazindi. Bu sırada kız ülkesinde olacak bir konserde güvenlik olmak istediğini söyleyince düşüncelerimden sıyrılıp kafamı ona çevirdim. "Güvenlik için polis memuru olman gerekli değil mi? Bir dakika..."

"Bu yüzden tacizcileri bu kadar temiz dövdün. Gedhilfe polis teşkilatındansın değil mi? Elementli falan?" Şimdi dikkatimi daha çok çekmişti kız. Aklıma en son çıktığım görevde Komiser Jüme'nin anlattığı amca geldi. Bu yüzden direkt kıza "Gedhilfeli sezyum kullanıcılarından mısın?" diye sordum. Aşırı spesifik bir soru olmuştu evet ama Gedhilfe polisleri hakkında bildiğim yegane şeydi bu.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Molchut Serthad - Aya Benzer

#6
Görevli yaka kartını çıkarırken ismi gözüne çarpmıştı. Bok. Demek ismi Bok'tu. İsminin ne anlama geldiğini merak etmişti Livei. Gömleğinin düğmelerini açarken farkına bile varmadan gözlerini ona kilitlemişti. Uzun siyah saçları, soluk beyaz cildi ile muhteşem bir kontrast oluşturuyordu. Koyu yeşil, hafif baygın bakan gözleri ona oldukça gizemli ve çekici bir hava katıyordu. Saçlarının bir kısmını süsleyen minik örgüler oldukça tatlı görünüyordu. Yüzünün sol tarafını kaplayan ne anlam ifade ettiğini bilmediği bir dövmesi mevcuttu. Aynı zamanda sol kaşının üstünde ve altında ne olduğunu bilmediği ve daha önce hiç görmediği mücevherler mevcuttu. Livei'nin sürekli muhatap olduğu kızıl saçlı, kaba ve duyarsız Gedhilfe erkeklerine kıyasla çok naif ve masum bir duruşu vardı. Kendisinden farklı olan her şey genç kıza çekici geliyordu. Köyde de en yakın arkadaşları hep Dushalılardı. Bundan sebep olsa gerek bu genç adam ilk görüşte oldukça ilgisini çekmişti. Dış görünüşündeki serbestlik bir "cumhuriyet" içerisinde büyüdüğü için miydi acaba? Gedhilfe Krallığı'nda kurallar daha katıydı ve polislerin dış görünüşleri belli bir düzende olmak zorundaydı. Özgürlüğün daha fazla olması fikri Livei'nin kulağına hoş bir melodi gibi geliyordu.

Kendisine uzatılan gömleği alırken aklına daha önce hiçbir erkeği üstsüz görmediği ve şu anda hiç tanımadığı bir erkekle kızlar tuvaletinde baş başa olduğu gerçeği geldi. Alkolün etkisinden sıyrılıyor olmalıydı ki beynine kan gitmeye başlamıştı. Kendisini rezil bir durumdan bir başka rezil duruma sokma konusunda ondan iyisi yoktu bu hayatta. Elinde olmadan heyecanlandı ve utancını gizlemek için gömleği kaptığı gibi musluğun altında yıkamaya başladı. Başını kaldırıp tekrar onu seyredecek özgüveni yoktu.

Livei'nin hiç düşünmeden öylesine söylediği bir cümleden polis memuru olduğunu anlamıştı Bok. Genç kız gömleği temizlemeye devam ederken duraksayıp cevap verdi. "Ah, evet. Sezyum kullanmakla ünlüyüz değil mi? Ben de bir sezyum kullanıcısıyım. Gedhilfe teşkilatından. Yoksa sen de mi element kullanıcısısın?" Gömlekle işi bittiğinde kırıştırmadan suyunu süzmeyi denedi. Her ne yaparsa yapsın biraz kırışacaktı ama en azından artık kokmuyordu. "İşte oldu!" Gömleği uzatırken mırıldandı. "Giymesen de olur aslında. Hehehe." Bir an için duraksadı. "Ben onu sesli mi söyledim ya?" Frum ve Ser aşkına, Livei neler söylüyordu böyle? Bugün hiç tanımadığı bir ülkenin polis memuruna sarkıntılık etme günüydü onun için herhalde. "Şaka yapıyorum, korkutmak gibi bir amacım yok üzgünüm."

Utandığı için elini saçlarına attı ve uçları ile oynamaya başladı. "Ah! Neden hala tanışmadık ki? Benim adım Livei." Genç kız, polis memurunun yaka kartından ismini görmüştü ancak o kendini tanıtmadan söylemesinin kabalık olacağını düşünerek sessiz kaldı. Yüzünde kocaman bir gülümseme ile el sıkışmak amacıyla elini ona doğru uzattı. "Memnun oldum."

Dışarıdan yeniden çığlıklar ve tezahüratlar eşliğinde müzik sesi yükselmeye başlamıştı. Molchut Serthad verdiği kısa aradan sonra yeniden sahneye çıkıyor olmalıydı. Genç kızla adamın bulunduğu yere sesler oldukça boğuk bir şekilde gelse bile Livei bas sesini içinde hissedebiliyordu. Yerin müzikle titreyişi yine içini kıpır kıpır etmişti. "Molchut Serthad'ın yarı Djuratlı yarı Gedhilfeli olduğunu biliyor muydun?" Bu cümlesinde "Hemen sevişip çocuk yapmalıyız" gibi bir ima yoktu ancak olayların gidişatına bakınca sanki bunu kast ederek söylemiş gibi anlaşılabileceğini düşündü. Telaşla cümlesine devam etti. "Çocukluğunun büyük bir kısmını Djurat'ta geçirmiş. Her iki kültüre de aşinaymış. Röportajlarında Djurat'ı ne kadar çok sevdiğinden bahsedip duruyor. Hatta bence burayı Gedhilfe'den daha çok seviyor. Hep çok merak etmiştim. Ben ilk kez bu ülkeyi ziyaret ediyorum ama gezip tozacak fazla bir vaktim olmayacak gibi görünüyor. Sen seviyor musun Djurat'ı? Bana biraz buradan bahsetsene." Heyecandan nefes almayı unuttuğunu fark etti ve cümlesi biter bitmez derin bir soluk çekti içine. Umuyordu ki karşısındaki polis memuru onun aptal bir sapık olduğunu düşünmüyordu. Böyle bir imaj vermeyi gerçekten istemezdi.
Image
► Show Spoiler

Re: Molchut Serthad - Aya Benzer

#7
Kızın sezyum kullanıcısı olduğunu duyduğumda baya baya ona dönüp ilgiyle dinlemeye başladım dediklerini. Daha önce hiç başka ülkedeki bir element kullanıcısıyla tanışmamıştım. Tabi pek güzel bir karşılaşma olmamıştı ama... Kız klasik Gedhilfe kızıllığı, renkli gözlülüğü ve beyaz tenliliğiyle duruyordu yanımda. Boyu benden 20 cm falan kısaydı, çıtıpıtı biriydi. Güzele bakmak gerçekten insana iyi geliyormuş. Kızı inceledikçe baş ağrım dinmişti. Benim de element kullanıp kullanmadığımı sorunca "Evet." dedim. "Kurşun. Daha yeni katıldım teşkilata."

Bu sırada gömleğimi yıkamış ve suyunu süzmüştü. Tabi ki sıkmadığı için yeterince suyunun süzülmediğine emindim. Gömleği alırken giymesem de olacağını söyledi. Anlamadım ben de bu konularda tam bir odun olduğum için. Kendi kendime neden giymeyeyim acaba diye düşünüyordum ki kız utanarak bu dediği şeyi sesli söylememesi gerektiğini söyledi. O zaman bende jeton düştü. Tamam hani sürekli spor yapmıyorum, Elag ya da Jüme gibi mükemmel kaslarım yok ama fit adamım yani. Deminden beri şov yapıyoruz kıza ve bizim ülkede din, gelenek, görenek olayları baya gevşek. Gedhilfe'nin tutucu olduğunu biliyorum. Umarım kötü bir şey yapmamışımdır. Bu düşünceyle gömleği giydim ama buz gibi olduğu için daha da uyardı vücudumu ve ıslak gömleğin önünü kapatınca soğuktan dikleşmiş meme uçlarım merhaba televole der gibi belli oldular.

Daha ne kadar awkward bir adam olabilirim bilemiyorum derken kız kendini tanıttı bana sonra da elini uzattı! Ulan... Ben... Pek... Daha 10 dakikadır tanıdığım biriyle temas etme düşüncesi beni rahatsız ediyor. Kız sevimli ve güzel olmasa kendimi zorlamazdım yemin ediyorum. Sıkmazdım elini gülümserdim sadece ama zaten utanç içinde olan bu kızı daha da rahatsız etmek istemediğim için uzattığı elini en sakin şekilde sıkmayı başardım. "Bok." diye adımı söyledim. Sonra da onunkine karşı kendi "Ben de memnun oldum." cümlemi fırlattım.

Tekrar musluğa dönüp pantolonumu biraz daha sildim. Altıma işemiş gibi durmam bir yana, soğuktu su. Bu sırada Livei de Molchut Serthad hakkında bildiğim bir bilgiyi söyledi. "Hıhım..." dedim dikkatimi pantolonumdaki suyla silinmemiş tek yere peçeteyi sürerken. Annesi Djuratlı, babası Gedhilfeli diye biliyorum. Serthad diye bir Djurat soyadı duymadım daha önce çünkü. Peçeteyi çöpe atıp Livei'ye döndüm. Heyecanla konuşmaya devam ediyordu. Onu böyle heyecanlı bir şekilde bir şeyler anlatırken görmek hoştu. Sevimli gözüküyordu. İstemsiz bir gülümseme oluştu yüzümde. Herkese karşı bu kadar içten gülmem.

Molchut Serthad'ın Djurat'ta bir süre kaldığını, iki kültüre de aşina olduğunu söyledi. Kendimi hangi iki kültür dememek için zor tuttum. Djurat'ın kendi kültürü diye bir şey yoktu ki. Gedhilfe kültürünün biraz gevşemiş haline sahipti. Normalde buna sinirlenmem gerekirdi ancak Djurat ırkçılığın da bolca bulunduğu bir yer olduğu ve ırkım Tuploların en ufak adı bile geçmediği için kendimi Djuratlı olarak görmüyordum. Yani kendi kültürlerini kaybettilerse kaybetmişlerdir... Biz de asimile olmuşuz yani yıllarca ne yapalım. Ben kafamda böyle düşünürken Livei Djurat'ı gezmeye vakti olmayacağını ve benim sevip sevmediğimi söyledi.

"Hmm... Sevip sevmediğimi hiç düşünmemiştim gerçekten." dedim. Nasıl düşünmüş olamam? Ciddi ciddi Djurat'a karşı sevgi ya da nefretim yoktu. "İnsanlarını sevmediğime eminim ama ben genel olarak insan sevmiyorum." dedim esprili bir şekilde. O sırada içeriye 3 tane kız girdi gülerek. Beni görünce de şaşıp kaldılar. Ben kızlar tuvaletinde olduğumuzu unutmuşum ya lan! Lavabonun üstündeki isim kartımı aldım ve Livei'ye dönüp "Dışarıda devam edelim mi?" dedim. Önden gitmesi için elimle reverans yaptıktan sonra peşine takıldım. Geçerken kadınlardan da "Çok özür dilerim." diye özür diledim. Dışarı çıkmamız daha iyi olmuştu çünkü Livei, Molchut Serthad'ı izlemek için buraya gelmişti. Benim yüzümden tuvalette zamanını geçirmemeliydi. Yine de hala cevaplayacağım bir sorusu vardı. Tuvalet bölümünden uzaklaşıp, müziğin de sakince geldiği bir yere geldiğimizde "Djurat..." diye başladım. "Irkçılığın bolca bulunduğu bir ülke. Halk Qardakhlar ve Djuratlılar olarak birbirlerinden tiksiniyorlar. Mecliste Qardakh korumaya çalışılıyor ve Djuratlı terör örgütleri de buna karşı çıkıyorlar. Halk terör örgütlerinden nefret ediyor ama aynı fikri savunuyorlar. Anlayacağın herkesin kafası karışık ve şiddet dolular." Omuz silktim. "Ben siyaset sohbetlerinden nefret ediyorum açıkçası. Zaten Djuratlı ya da Qardakhlı değilim-" Oha nasıl böyle bir şeyi ağzımdan kaçırdım lan ben? Herkese gidip ben Djuratlıyım derken Gedhilfeli birine mi söyleyeceğim gerçekten? Umarım cümlemin orasını yakalamaz. "Havuç çorbası ve viskisi ünlüdür bu arada. İstersen konser sonrası çorba ısmarlayabilirim. Viskiyi pas geçmen gerek ama..."
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Molchut Serthad - Aya Benzer

#8
Djuratlı polis memuru Bok bir kurşun kullanıcıydı. Bu, genç kızın aklına ilk vakasındaki adamı getirmişti ister istemez. Onun parmaklarından çıkan kurşun az kalsın bütün beynini dağıtarak Livei'nin yaşamına mal olacaktı. Meinsu önüne atlayıp onu korumamış olsaydı genç kız şu anda burada olmayacaktı. Bunun düşüncesi kızın tepeden tırnağa ürpermesine sebep oldu ancak kendini dizginleyerek bunu belli etmemeyi başardı. Bok, genç kızın ona uzattığı eli biraz gönülsüzce sıkmıştı. Eh, pek tabii üzerine kusan birisiyle el sıkışmak istemiyor olabilirdi. Livei bunu anlayışla karşıladı ve herhangi bir yorum yapmadı.

Livei sorduğu sorunun yanıtını dinlerken tuvalete üç genç kız girmişti. Livei aniden utanarak kızlara baktı. Tuvalette oldukları gerçeğini unutmuştu. Üstelik bir erkeği zorla kızlar tuvaletine soktuğu gerçeğini tamamıyla unutmuştu. Bok'un dışarıda devam etmelerine yönelik teklifini başıyla onaylarken önden dışarı çıkmış ve üç kıza utangaç bir şekilde gülümseyerek kendisini açık havanın kollarına atmıştı. Hayır, sevişmemişlerdi. Umuyordu ki ikisinin tuvalette yalnız olmaları yanlış anlaşılmamıştı. Livei hala dün doğmuş bir bebek kadar bakire ve saftı. Hiçbir yanlış ve ahlaksız durum yaşanmamıştı. Buna psikolojik olarak kendini ikna etmesi biraz zaman almış olsa da en sonunda el değmemiş bir gelincik çiçeği kadar taze ve temiz olduğuna kanaat getirip zihnini sapkın düşüncelerden ayıkladı.

Konser alanının bahçesinde biraz ilerledikten sonra şarkıların net olarak duyulduğu ancak gürültüden ve karmaşadan uzak yeşillik bir tepeye gelmişlerdi. Molchut Serthad'ın sahnesini ve figürlerini, dikkatli bakınca buradan görebilmek mümkündü. Livei istemsizce şarkılara ayağıyla ritim tutuyordu. Bok ona Djurat'ın içine düştüğü siyasi karmaşadan bahsederken bütün dikkatini ona vermiş ve bedeni ile onun üzerine doğru eğilmişti. Birisinin sözlerinin tek kelimesini bile kaçırmak istemediğinde dikkatini o kişiye yoğunlaştırmak adına yaptığı tipik bir hareketti. Bok siyasetten nefret ettiğini söyledikten sonra Djuratlı ve Qardakhlı olmadığını belirtmişti. Az evvel Djuratlı olduğunu söylediği halde hem de. O halde başka bir azınlıktan mıydı? Djuratlı polis memuru belli ki bu konudan konuşmak istemiyordu. Bu yüzden söylediği cümleyi tamamlamadan geçiştirmiş ve başka bir konudan bahsetmişti. "Hahaha haklısın viski olmaz. Havuç çorbası demek. Çok merak ettim lütfen beni havuç çorbası içmeye götür!" Hiç tanımadığı bir adamı hayatındaki özel mevzuları konuşmak konusunda zorlayacak değildi.

"Yalnızca siyasetten bahsetmek zorunda değilsin aslında. Doğasından, havasından ve suyundan da bahsedebilirsin. Djurat'a yönelik her şeyi çok merak ediyorum. Bir cumhuriyette yaşamak nasıl bir his bunu da merak ediyorum. Daha önce Gedhilfe'ye gelmiş miydin? Eğer geldiysen ne demek istediğimi anlarsın." İç çekerek devam etti. "Biz rüzgarda savrulan yapraklar gibiyiz o ülkede. Bize söyleneni yapıyoruz ve fazla sorgulamıyoruz." Fısıldar gibi devam etti. "Ya da en azından ben öyleyim..." Yüzüne bir an için düşen gölgeden sonra kocaman gülümseyerek Bok'un koluna girdi ve Gedhilfelilerde olan tipik coşku ve heyecanla yüksek sesle konuşmaya başladı. "Neyse boşver bunları şimdi! Hadi havuç çorbası içmeye gidelim!"

Konserin sonuna da yavaş yavaş gelinmeye başlanmıştı. Molchut Serthad'ın seyircilerine pakt dilinde teşekkür ettiği ve bu gece ona eşlik ederek onu ne kadar şereflendirdiğini anlattığını duyabiliyordu genç kız. Gecenin son parçası zemini inletirken hafif bir meltem esmeye başlamış ve ikilinin yüzünü yalayıp geçmişti. Yanındaki adamın hafifçe titrediğini fark edince düşüncesizliğinin farkına vardı. "Evin buraya yakın mı? İstersen önce üzerini değiştir sonra yemeğe gidelim." Bu dominant ve yönlendirici tavrının genç adama itici gelip gelmediğini merak ediyordu. Gedhilfe'de ondan çok daha dominant insanlarla mücadele etmek zorunda kaldığı için ister istemez kendini savunabilmek adına böyle bir tavır geliştirerek büyümüştü. Sesinin tonunu yumuşak tutarak merak dolu bakışlarla genç adamın gözlerinin içine bakmaya başladı.
Image
► Show Spoiler

Re: Molchut Serthad - Aya Benzer

#9
Deminki dediğimi umursamaması gerçekten iyiydi. Çorba içmeye götürmem konusunda ise heyecanlanmıştı. Gülümseyip "Tabi ki." dedim kibar bir şekilde. Bizim caddede güzel çorbacılar vardı. Oraya götürebilirdim. Üstelik buraya da yakındı. Acaba evin oraları sever miydi? Biraz fazla mı heyecanlanmaya başlamıştım? Salak salak hayallere kapılmamalıydım.

Livei siyasetten konuşmama gerek olmadığını söyledi. Doğasından ve gezip görülecek yerlerinden bahsedebilirmişim. Djuratı çok merak ettiğini söyleyince kaşlarımı kaldırdım. Çok merak edilecek bir ülke olduğunu bilmiyordum ama düşününce Dusha ve Himota ilgi çekici ülkeler değildi. Belki Himota'ya zırhla gezen insanları görmek için gidebilirdik ama Dusha... Tihami ise, çok küçüktü. Gerçekten en gezilesi yerler Gedhilfe ve Djurattı. Gedhilfeli birinin Djuratı merak etmesi aşırı normaldi aslında. Livei Gedhilfe'ye gidip gitmediğimi sorduğunda kafamı olumsuz anlamda salladım. "Gedhilfe biraz uzak kalıyor buraya." dedim. Diğer tüm ülkelerle komşuyduk ama Gedhilfe kıtanın diğer ucuydu. Üstelik Livei'nin dediğini de anlamıştım. Burası bir cumhuriyetti. Gedhilfe ise kraliyet... Kültürler benzese de yaşam tarzlarımız farklıydı. Kızın biraz ciddileştiğini fark ettim. Sorgulamadan emirlere uymak pek Djurat işi değildi gerçekten. Ki bizim amirlerimiz de baya yüz gözdü bizimle düşününce. Livei sessizleşince bir şey demek istedim ama böyle işlerde pek iyi değilimdir. Neyse ki kendi kendisini neşelendirip havuç çorbası içmek istediğini söyledi. Gülümsedim ben de. Bu sırada koluma girdi ve öyle bir rüzgar esti ki... Ruhum uçtu gitti sandım.

Konser bitiyordu ve ben çok emindim hasta olacağıma. Biraz hastalık hastası bir yönüm var. Yarına bol ateş ve baş ağrısı çekeceğimi biliyorum ama şu an Gedhilfe'den gelmiş konuğumuz için güzel vakit geçirmeye çalışıyorum. Livei evimin buraya yakın olup olmadığını sorunca bir anda aklım yanlış yerlere gitti. "Anlamadım?" dedim sorusuna karşı. Sonra da üstümü değiştirmem gerektiğini söyledi. "Hııı, evet. 10 dakikalık yürüme mesafesi." Bir üstümü değiştirmem çok iyi olur gerçekten. Livei ben böyle boş boş düşünürken gözlerini bana dikmiş bakıyordu. Bir süre bakıştık. Ardından kızardığımı hissettim. Kafamı utanarak çevirdim sonra da "Çıkış için imza atmam gerekiyor." dedim. Aklımda başka bir fikir vardı bu sırada. İmza atmam gerekiyordu gerçekten tabi ki ama Livei'nin ne kadar Molchut Serthad hayranı olduğunu öğrenmiştim. Madem işini gücünü bırakıp 3 günlük iznini buna kullanacak kadar seviyordu. Ona bir kıyak yapabilirdim. Koluma girdiği için yürümeye başladığımda birlikte ilerledik. "Bana eşlik ederseniz imza attıktan sonra gidelim Livei Hanım." dedim.

Kol kola sahne arkasına götürdüm kızı. Ardından da kulislere... Livei yanımda olduğu için kimse bir şey sormadı. İmza atacağım yer buraya yakındı. Bu yüzden Livei'yi Molchut Serthad'ın kulis odasına kadar götürdüm. Adam 3'e vurulmuş kızıl saçları, yeşil gözleri ve açık teniyle karşımızdaydı. Tuvalette gördüğümüz 3 kıza imza veriyordu. Livei'ye gülümseyip "Tişörtünü imzalatmak istersin sanırım." dedim. "Çıkışımı verip geliyorum."

Kızın kolundan çıktıktan sonra başımla kibar bir selam verip güvenliğin olduğu odaya gittim. İmza atmam gereken masadaki başpolis de pis pis sırıtarak "Güzel kızmış ha Bok!" dedi. Ulan şu teşkilatta karı kız konuşmayan adam sadece Bo'ek mi? Sahte sahte gülümsedim adama "Güzel evet." dedim. Eğilip imza atarken omzuma güçlü bir şekilde vurduğu için imzam kaydı. Bu imzayı böyle güzelleştirmek için ne kadar uğraştım ben biliyor musunuz? Takıntılıyım diyorum. "Arkadaşı falan var mıymış?" Doğruldum. Kalemi kenara koyup yaka kartımı da masanın üstüne bıraktım. "İyi geceler başpolisim." dedim. Odadan çıkarken hala "Ohhhooo! Hepsini kendine mi saklayacaksın oğlum ya!" diye mızmızlanıyordu. Tüm ülkeler böyle miydi acaba? Bunu Livei'ye soramazdım sanırım.

Molchut Serthad'ın kulisinin oraya dönüp Livei'nin işini bitirmesini bekledikten sonra kraliyet rolü yaparak koluma girmesi için uzattım kolumu. "Buyrun gidelim hanımefendi!" 10 dakika kadar uzaktı Yadrop Caddesi. Evim de oradaydı, çorbacı da. Bu yüzden üstümü değiştirmem çok iyi olacaktı. Evime daha önce birini davet ettiğimi hatırlamıyorum. Titiz bir adam olduğum için evim hep temiz olmuştur tabi orada sorun yok da... Garip sadece.

Yolda ilerlerken Djurat hakkında sorduklarına cevap vermeye karar verdim. Fazla hızlı adımlar atmaya gerek yoktu. Tek kötü şey, yürürken önüme bakmam gerektiği için Livei'ye fazla dönemiyordum. "Annem ve babam Jülchaj'da turizm acentası işletiyor. Havası, suyu, gezecek yeri bol Djuratın gerçekten. Buzulları, çam ormanları, volkanı falan var... Ah zamanın az olmasaydı Matchoyit'e kaplıcaya gitmeni önerirdim! Ne yazık ki elimizdeki ile yetineceğiz ve şehirde takılacağız. Geri dönerken Qardakh köylerine falan uğramalısın. Bazen festival veriyorlar. Tolt Dakvøpli diye bir içkileri var. Fazla kaçırmanı tavsiye etmem, yoksa başkasının üstüne kusup yeni arkadaşlık başlatırsın ve kıskanırım..." Oh, biraz fazla heyecanlandığım için boş atıyorum ama neyse... "Yeteri kadar Djurat konuştuk. Gedhilfe nasıl?" Livei Gedhilfe hakkında bir şeyler anlattıktan sonra eve varırırız diye düşünüyorum.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Molchut Serthad - Aya Benzer

#10
Bok'un keyfi yerine geliyor gibiydi. Bir on dakika öncesine kıyasla çok daha fazla gülümsüyor ve içten bir kibarlıkla konuşuyordu. Bu durum Livei'yi mutlu etmeye yeterdi bile. Yaptığı hatalardan sonra kendisini küçük düşmüş ve hor görülmüş hissederdi hep. Yaptığı yanlışı düzeltebildiği için mutluydu. Bu genç adamın moralini yükseltememiş olsaydı emindi ki geceleri uykuları kaçacaktı ve utançla yatağın bir ucundan diğer ucuna yuvarlanıp duracaktı. Livei'nin ısrarcı bakışları karşısında gözlerini kaçırmıştı Bok. Livei bu hareketini çok tatlı bulmadan edemedi. Hatta bir an için kalbinin çarptığına yemin edebilirdi. Çıkış için imza atması gerektiğini söyleyen polis memurunun koluna girmiş vaziyette onu takip etmeye başladı. Kendisine "Livei Hanım" şeklinde hitap edilmesine şen bir kahkaha atarak yanıt verdi.

Sahne arkasına doğru ilerliyorlardı. Kulisleri gösteren işaretin önünden geçtiler. Genç kız soru işareti dolu bir yüz ifadesiyle Bok'a bakıyordu ancak Bok hiçbir şey söylemiyordu. Sırayla Bub Lüi Leo A’am Külübdü grubu üyelerinin kulislerinin önünden geçtikten sonra kapısında kocaman harflerle Molchut Serthad yazan kulisin önüne gelmişlerdi. Kulisin kapısı açıktı ve az evvel tuvalette gördüğü üç kıza imza veren nefes kesici Molchut Serthad tam karşısında duruyordu. Bok onun tişörtünü imzalatmak isteyebileceğini söylerken çıkışını vermek için yanından uzaklaşmıştı. Livei'nin beyni, yaşadığı şoktan ötürü olayları idrak etme süresini geciktiriyordu. Genç polis memuru giderken ona bir teşekkür bile edememişti. Kulis kapısının önünde öylece kalakalmıştı. Elinin ayağının titrediğini ve dizlerinin bağının çözüldüğünü hissediyordu. Bir adım daha atarsa düşüp bayılabilirdi. Bunca yıl hayranlık duyduğu o adam karşısındaydı. Gülümsüyordu ve hayranlarını ilgiyle dinliyordu.

Üç kızla işi bittikten sonra zümrüt yeşili gözlerini kapının önünde onu far görmüş tavşan gibi izleyen Livei'ye çevirmişti Molchut Serthad. "Kız gelsene, ne duruyorsun orada ayol!" Molchut Serthad'ın bu samimi daveti üzerine ne yapacağını bilemeden bir an için duraksayan genç kız, kulisten dışarıya çıkmakta olan diğer kızların yanından geçerek ilerlemeye başlamıştı. Kızların kendi aralarında birbirlerine imalı bir bakış fırlattığını ve gülüştüklerini fark etmişti ancak şu anda tüm duyu organlarının Molchut Serthad etrafında yoğunlaşmasını istiyordu. Bu hayatında belki de bir kez eline geçebilecek bir fırsattı. Oldukça heyecanlı bir ses tonuyla konuşmaya girişti. "Ben büyük hayranınızım! Çocukluğumdan beri!" Sesinin titremesine engel olamıyordu. Molchut Serthad ona gülümseyerek şarkılarını ne zamandan beridir dinlediğini sormuştu ve aldığı tişörtünü büyük bir ilgiyle imzalayıp "Yüzündeki gülücükler hiç eksilmesin Livei" şeklinde tatlı bir not düşmüştü. Livei kulisten kendisini dışarı atarken tişörtten gözlerini alamıyordu. Az evvel yaşadıkları gerçekti. Molchut Serthad ile konuşmuştu. Molchut Serthad ile arasında otuz santim kadar bile yoktu. O kadar yakınlaşmışlardı. Göğsü öyle büyük duygularla dolup taşıyordu ki her an mutluluktan hüngür hüngür ağlayabilirdi.

Kulisten çıktıktan sonra uzun boylu yakışıklı polis memurunu karşısında buldu. Şu an yüzünde nasıl salak bir ifade olduğunu merak ediyordu. Bok'un koluna girerken bu iyiliği karşısında minnetini nasıl dile getireceğinden emin olamadı genç kız. "Şey... Az önce olanlar hakkında... Ne diyeceğimi bilemiyorum çok teşekkür ederim. Bu benim için rüya gibiydi. Bu yaptığını asla unutmayacağım." Duygularını anlatmaya kelimelerin kifayetsiz kaldığını hissediyordu. Konser meydanından uzaklaşıp ana caddede yürümeye başladıklarında Bok ona Djurat hakkında daha fazla şey anlatmaya başlamıştı. Turistik mekanlardan ve gezip görmesi gereken yerlerden söz etmişti. Livei vaktinin hepsine yeteceğinden emin değildi ancak buradaki üç gününde olabildiğince çok yeri gezmek için çaba gösterecekti. Esas geliş amacı konser olduğu için kendisine bir gezi rotası oluşturmamıştı. Bok'un anlattıklarından yola çıkarak Qardakh köylerini, kaplıcaları ve festivalleri zihninde canlandırmaya çalışmıştı. Anlattıkları bittikten sonra Bok ona Gedhilfe hakkında soru sormuştu. "Ah... Gedhilfe. Kötü bir ülke değil aslında. Doğası ve havası güzeldir, ekonomisi iyidir. İnsanlar refah içinde yaşarlar. Turistik yerleri pek fazla olmasa da başkent gezip görmeye değer güzelliktedir. Halkı biraz tutucu ve ciddi. İnsanları biraz kabalaşabiliyor bu yüzden birileriyle konuşmak zor. Çıktığımız görevlerde bile bize pek fazla şey anlatmazlar. Gizli kapaklı işler dönüyor sürekli. Yorucu olduğunu söylemeliyim. Kral kötü birisi değil ama monarşi içinde yaşamaktan hoşlanmıyorum artık. Farklı görüşlere de yer verilmeli. Birileri eylem yaptığı anda susturuluyor ve hapse atılıyor. Ya da kim bilir başına ne geliyor. Fikir özgürlüğü var diyemem ülkede. Bu da canımı sıkıyor. Azınlıklara konuşma özgürlüğü verilmeli bence. Herkes kendi hakkını eşit şartlarda savunmalı. Zaten şu anda başta olan Ozæf ailesi tahta kendi hakkıyla geçmiş değil. Belki bilirsin, Vodhis ailesiydi bizim ülkenin kurucu kralı. Ancak Ozæf ailesi Vodhis ailesini darbeyle indirip katletti. Tüm aile üyelerini. Üstünden yüz yıllar geçmiş olsa da ülkede hala farklı düşüncelerin olmasından hoşlanmıyorlar. Bu sence de çok üzücü değil mi?" Sözlerini bitirdikten sonra derin bir nefes aldı. Bunları anlatırken bile boğuluyormuş gibi hissediyordu. Belki de kendini bu konsere bu kadar adamasının altında tüm bu yorucu düşüncelerden uzaklaşma isteği vardı. Genç adam ona siyasi sohbetlerden hoşlanmadığını söylese bile konu dönüp dolaşıp yeniden siyasete gelmişti. Livei sessiz kalarak daha fazla konuşmamaya karar verdi.

Konuşması bittikten kısa bir süre sonra bir binanın önünde durdular. Livei'nin tahmin ettiğine göre burası Bok'un eviydi. Kendisini içeri davet ettirmekle ettirmemek arasında kalmıştı. Onu takip ederek bir şey söylemeden girmesi büyük kabalık olurdu. Üstelik hiç tanımadığı bir erkeğin evine girmek konusunda ne hissetmesi gerektiğinden emin değildi. Hem Bok da hiç tanımadığı bir kadını evinde istemeyebilirdi. Ne yapacağına karar veremez bir halde bakışlarını Bok'a çevirdi.
Image
► Show Spoiler
Post Reply

Return to “Uluslararası Free RP Bölgesi”

cron