Re: Taytenik

#11
Olumlu bir cevap beklemiyordum. Bir umut sormuştum bunu. O kadar beklemiyordum ki sorduktan sonra kafamı çevirmiştim tekrardan ancak sonuç beklediğim gibi olmadı. Meinsu, Livei diye birini tanıdığını söyledi! Gözlerimi kocaman açıp döndüm ona. "Tanıyor musun?" dedim. Şu gün ilk defa sevinç hissetmiştim. Meinsu normalden daha kızıl saçlara sahip olduğunu söyledi tanıdığı Livei'nin. Kafamı salladım olumlu anlamda. "Gerçekten de bir ikincisini bulabileceğimi sanmıyorum." dedim. Meinsu'ya iyice dönüp kollarını yakaladım heyecanla. Yüzümdeki karanlık gitmişti. Gerçekten aynı kişi miydi bahsettiğimiz? Hafif bir gülümseme oluşmuştu yüzümde. Yine sevincimi dışarı yansıtamıyordum ama içten içe aşırı mutluydum.

Meinsu konuşurken yine konudan uzaklaşmış biraz garip cümleler kurmaya başlamıştı ama onu garipseyecek biri değildim bu yüzden sonuna kadar dinledim Livei'nin en yakın arkadaşı olmasını ve bizim üçümüzü bir yerde buluşturma planı kurmasını. En sonunda da mantıklı bir soru sordu. Livei'yi nereden tanıdığımı... "Aynı kişi mi ki?" dedim önce. Buna karar vermemiz gerekiyordu. Not defterimi aldım Meinsu'nun elinden ve Livei'yi çizdiğim bir sayfayı açıp "Bu." dedim. "Bu o. Görüntüsü hafızamda kazılı. Çok güzeldi." kendimi kaybedeceğimi hissediyordum ama bu hisleri uzun süredir tek başıma bastırmaya çalışıyordum. Taşmaması imkansızdı. Sürekli Livei hakkında konuşmak istiyordum ama kimsem yoktu. Kendi kendime konuştuğumda ise olay çok karanlıklaşıyordu. Bir süre sonra kendimi kötülemeye başlıyordum.

"Bundan 2-3 hafta önce olmalı." dedim zaman konusunda. "Molchut Serthad'ın konserinde tanıştık. Ben..." O gün olanları tam hatırlamıyordum bile. Livei'nin hareketlerini hatırlıyordum. Güzelliğini. Bir diğer hatırladığım şey de kendi gerizekalılıklarımdı. "Ben çok büyük eşeklik ettim Meinsu." dedim. "Onu kırmak istememiştim gerçekten. Asla onu kırmak istemem." Meinsu'yla konuşuyordum evet ama sanki kendi kendime söylüyordum bunları. "Keşke zamanı geri alsam." Bunu bayadır düşünüyordum. "Asla yapmazdım. Yavaştan alırdım. Kendime hakim olurdum!" Geçmişte yaşamak aşırı kötü bir şeydi ancak engel olamıyordum. "Bana onu anlatsana Meinsu. Nasıl biri? Ne yapmayı sever? Onu neler üzer?"
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#12
Bok'un üzerinde bulunan karamsar havanın bir anda uçup gitmesi üzerine Meinsu onun heyecanına ortak oldu. Neden bu kadar çok heyecanlandığını anlamamıştı ama konuşma ilerledikçe ve anlatımlara göre kafasına oturmuştu. O çizimlerin hepsi Livei'nin çizimleriydi.
"Bok'un fena abayı yaktığı çok belli."
İçten dediği bu şeye kendi güldü. Bok cidden göründüğü gibi iyi biriyse düşüncesi yavaş yavaş yumuşamaya başladı. Bok bir konserde tanıştıklarını söylediğinde Meinsu çok şaşırmış şekilde baktı, daha önce bir konsere katılmamıştı. Livei'nin müzik zevkinin nasıl olduğunu merak etti, belki onu sandığı kadar iyi tanımıyordu. Bir hata yaptığını söylediğini duydu. Meinsu'nun kaşları hafiften çatıldı.
"Ne anlamda bir eşe-"
Livei'yi yanlışlıkla kırdığını öğrendiğinde nefes verdi. Kafası bir anlığına saçma durumlara gitmişti. Kendine kızdı, ardından dinlemeye devam etti.
"Livei'nin buna aşırı şekilde kırıldığını düşünmüyorum. Tam olarak ne oldu bilmiyorum ama o mental olarak tanıdığım en dayanıklı kızdır. Emin ol seni çoktan kırıldıysa bile affetmiştir. O cidden iyi biri."

"Tanıdığım en hareketli insanlardan, anlık kararlar almayı çok seviyor. Beraber göreve gittiğimizde heyecanı yüzünden okunabiliyordu. Bu yaklaşımının her şeye olduğuna eminim. Her işe hevesle başlıyor ve sürekli o hevesi en yüksekte tutmaya çalışıyor. İkinci soruna cevap verirsem bu biraz hata olur, onunla gidip kendin öğrenmen lazım. Emin ol beraber yaptığınız zaman daha mutlu olursun. Üçüncüsü ise, bu biraz karışık. Tanıdığım kadarıyla her ne kadar onun için bir iyilik yapılsa bunu borç olarak hissediyor, üzerinde sürekli bir mahçupluk hissi seziyorum. Belki öyle olmayabilir ancak benim çıkardığım kadarı ile böyle. İlk görevimde onunla denk geldiğimde onu koruduğum için bana borçlu gibi hissediyor ama öyle hissetmesini istemiyorum. "
Derin bir nefes verdi, konuşmasını yoruculuktan ilgi çekecek bir yere getirdi.
"Son olarak, onu cidden üzmek için büyük çaba sarf etmen gerekir. İstemeden Livei'yi üzmek zordur, ancak üzüldü mü elinde binlerce parçaları bulunan minik bir vazo gibidir. Birleştirmek istesen bile çok uzun sürer. Ama sende farklı bir şey görüyorum, sanki onu üzsen bile kendin bir şekilde düzeltebilirsin gibi."
Ufak bir öksürük ve pardon demesi sonrası ona dönerek devam etti.
"Bu arada belirteyim, onu herhangi bir şekilde üzmeyi başarırsan cezanı kendi ellerimle veririm."
Ciddi gelmiş sesi bir anda kendisini bile korkutmuştu, gülümseyerek devam etti.
"Şaka yapıyorum,*Bok'un duymayacağı bir ses ile belki de yapmıyorum"
Bok ile anlaşmaları sandığından kısa sürmüştü ve iyi arkadaşlar olacaklar gibi hissediyordu. Ancak konu arkadaşlıklarına geri dönse daha iyiydi, çünkü Meinsu sırf Livei'yi tanıyor diye biri ile arkadaş olmak istemiyordu.
"Peki sen ne yapmaktan hoşlanırsın?,mesela en büyük korkun ne? Benim öldükten sonra unutulmak sanırım, büyük ihtimalle yüz yıl içinde kimse varlığımı bile hatırlamayacak."
Last edited by Meinsu Selsei on Sat Aug 29, 2020 2:06 am, edited 1 time in total.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#13
Meinsu, Livei'nin bana kırılmayacağını söyledi. Onun çok iyi biri olduğunu ve çoktan affetmiş olacağını belirtti. İç çektim. Meinsu aşırı sevimli bir kızdı ve Livei ile arkadaş olmasının bir nedeni vardı. İkisi de karşıdakini üzmek istemiyorlardı. Aynı Livei'nin bana mektup atacağını söylemesi gibi Meinsu da üzülmeyeyim diye bunları söylüyordu. Bu söylediği şeyler moralimi pek yükseltmemişti ama yine de gülümsedim. Meinsu iyi bir kızdı.

Livei hakkında anlatmaya başlayınca da baya dikkatli dinlemeye başladım onu. Hareketli bir kız olduğunu söyledi. Doğaçlama takıldığını. Benim biraz tersimdi yani. Yüksek morali olduğunu biliyordum ama ben rezil etmiştim işte o gece. Kızın yüzünden pişmanlığı anlaşılıyordu. O yaşam enerjisini mallığımla söndürmüştüm. Meinsu bazı sorularımı "dene gör" diyerek cevaplamadı ama kendisinin Livei'yi koruduğunu söyledi. Yüzümdeki gülümseme gerçeğe döndü hafiften. Bir esinti geldi buz gibi ve saçlarımı gözlerimin üstüne düşürdü. Eğer Livei'yi ben üzmeyi başarırsam beni cezalandıracağını söylediğinde kıkırdadım.

"Teşekkür ederim Meinsu." dedim ona. "Livei'nin emin ellerde olduğunu bilmek çok iyi."

Meinsu konuyu bana çevirdi. Ne yapmaktan hoşlandığımı ve en büyük korkumu sordu. Kendi korkusunu söylediğinde ise kafamı salladım olumsuz anlamda. "Öyle düşünmemelisin." dedim. Sonra da fark ettim ki, Meinsu ile gerçekten çok benziyorduk. Ben de bir hiç olduğumu düşünüyordum. Kaybolup gideceğimi... "Yani, bunu söyleyen ben olmamalıyım tabi ki ama, yine de Livei'yi örnek almalısın. İkimiz de almalıyız. Hayata sıkıca bağlanmamız gerekiyor." Tekrar önüme dönüp sarıldım kendime. "Yapmak zor biliyorum. Seni anlıyorum."

"Ben ne yapmaktan hoşlanırım... Hiç düşünmemiştim. Sanırım bir şeyleri araştırmayı seviyorum. Yeni şeyler öğrenmeyi. Evde oturup viski içmeyi de. En büyük korkum da... Yalnız ölmek galiba. Bu gidişle ona ulaşacağım gibi gözüküyor."
Gülümsemeye çalışarak Meinsu'ya baktım. "Soru sırası bende. Gedhilfe hakkında ne düşünüyorsun? Livei bana mutlak itaat istenildiğini söylemişti. Senin fikrin ne bu konuda? Yanlış anlama bu aralar Livei'den vakit bulursam bu tarz şeyleri düşünüyorum da. Amacım ülkeni kötülemek kesinlikle değil."
Last edited by Bok Jemipech on Sat Aug 29, 2020 11:08 pm, edited 1 time in total.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#14
Derin düşüncelere dalmak üzere iken kafasını sallayan Bok'u gördü. Öyle düşünmemesi gerektiğini, hayata sıkı sıkıya Livei gibi bağlanmamsı gerektiğini söylemişti. Onu anladığını söylediğinde Meinsu'nun gözünden ufak bir damla yaş geldi, ardından güldü.
"Öyle deme cidden ağlarım."
Bok yapmayı sevdiği şeyleri anlatırken dikkatini bozmadan dinledi, en büyük korkusu ise Meinsu'yu bile korkutmuştu. Ona iyi olacağını ve kendisini bu kadar hor görmemesi gerektiğini söyleyecekti ama konu Meinsu'ya geri dönmüştü. Meinsu'nun ülkesi hakkında olan düşünceleri karmakarışıktı. Neler olduğundan daha haberdar olmadığı bir ülke hakkında ne diyebilirdi ki?

"Gedhilfe her tarih kitabında belli zamanlarda cennet gibi anlatılıyor, hatası az olan bir yer gibi. Ülke artık hatalarını o kadar fazla gizlemeye çalışıyor ki gizledikleri şeyler artık ne olduğu bilinmese bile gizlendiğini kendi kendine belli ediyor. Kraliyetin amacını bilmiyorum, ya da bu durumu toparlayabilirler mi ancak buna birinin el atma vakti gittikçe yaklaşıyor ve sonu iyi olmayacak. Daha önce bu konu hakkında ayrıntılı düşünmemiş olsam bile şu an aklıma belli yapboz parçaları oturuyor. Birbirlerini tehdit eden soylular güçlerini sonuna kadar kullanmaktan çekinmiyor, insanlar birbirlerini öldürüyor. Ve bunları sadece tek bir şey için yapıyorlar. Sorun çıkarıp başka sorunlardan kaçmak için."
Bu kadar rahat konuşmasını normalde zihninden yaptığından ağzından kelimeler peş peşe dökülmüştü. Kafasını Bok'a çevirdi.
"Bazen konuşurken yanımda biri olduğunu unutunca uzun uzun konuşabiliyorum, çok ama çok özür dilerim."
Derin bir nefes aldı.
"Devam etmek gerekirse, bu dediklerim sadece kötü şeyler gibi gözüküyor olabilir ancak iyi olan kısımlarda var. Gedhilfe şu an bir bataklıkta gibi düşünebilirsin, tek hamlede çözüm yolu bulamazsa çırpınarak ölecek."
Bok'a ekstra olarak bir şey eklemek istedi.
"Daha önce birisiyle bu kadar rahat konuşmamıştım, beni dinlediğin için teşekkür ederim."

Buruk gülümsemesi her şeyi anlatıyordu Meinsu'nun, ülkesine güveni son zamanlarda yerle bir olacak seviyeye gelmişti. Bunları anlatmasının tek sebebi ise Bok'u artık bir yabancı olarak değil, yakın arkadaşlarından biri olarak görüyordu.
Bir süre sessiz oturmalarının ardından buzullar görünmeye başlamıştı, Meinsu'nun adeta gözlerinden yıldızlar çıkıyordu.
"HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN GÜZEL MANZARA OLABİLİR."
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#15
Gedhilfe hakkında sorduğum soruyu yanlış anlamamasına sevindim. Yani bir anda alarma geçip "Neden soruyorsun aq gavuru!" da diyebilirdi ama onun yerine anlatmaya başladı. Dediğine göre Gedhilfe çok iyi anlatılan ve mükemmel gösterilen bir yerdi. Şimdi ise hatalarını saklayıp bu profili devam ettirmeye çalışıyordu. Bunu Livei de söylemişti. Memurlarına amaçlarını söylemeyen bir ülkeydi Gedhilfe. Meinsu kraliyetin amacını bilmiyordu ve birinin el atması gerektiğini söyledi. Şaşırdım bu duruma. Çünkü resmen kralın düşmesini istiyor gibiydi. Sessizce "Böyle konuşmana kızmıyorlar mı?" dedim. Fakat Meinsu dönüp konuştuğu için özür dileyince kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hayır hayır! Ben sordum. Lütfen devam et."

Meinsu devam ettikçe ben de Gedhilfe hakkında aşırı doluyordum. Bir batakta olduğunu ve çırpınarak öleceğini söylediğinde gözlerimi kırpıştırdım. Livei de bir cumhuriyette yaşamak istediğini belirtmişti. Cidden insanlar bundan bıkmış gibilerdi. Soylular kendilerini düşünüyordu belli ki. Gizli gizli kötülüklerini yaşıyorlardı. Meinsu onu dinlediğim için teşekkür edince "Hiç önemi yok. Dinlemeyi severim." dedim elimden geldikçe gülümseyip kafamı eğerek. Bir süre sessiz kaldık. Livei'nin başına bir şey gelir miydi Gedhilfe'de? Sürekli bunu düşünüyordum.

Gemi hareket etmiş iyice buzullara yaklaşmıştık. Meinsu yerinden zıplayıp manzaranın harika olduğunu söyleyinceye kadar sessizce izledik denizi. "O kadar da iyi değil yahu." dedikten sonra yerimden kalktım. Onun da kalkması için elimi uzattım. Artık tanışıyor ve anlaşıyorduk temasta sorun görmüyordum. Birlikte geminin trabzanlarına gidip buzulları daha iyi izlemeye başladık. "Havanın daha soğuk olacağı anlamına geliyorlar sadece." dedim gözlerimi devirerek. Gemi birine çarpsa da batsak düşüncesi çık aklımdan.

"Bizim bu kuzey kısımlar böyle full. Belki Himota'da bulursun bunları ama onların da turistik gezilere izin vereceğini düşünmüyorum. Zaten bizim kuzey tarafları buzul ve çam ormanları ile biliniyor. Orman gezisi çok dandik tavsiye etmem. Sürekli kayboluyor tur rehberleri, patikalardan falan çıkıyorlar." Bunları aşırı normal şeyler gibi söylüyordum çünkü ailem yüzünden sürekli aynı saçmalıkları yaşıyordum. Trekkingden nefret ediyordum ama çocukluğum iki ayda bir yaparak geçmişti. Neyse ki sonra tıp okudum ki ailemi işim var ders çalışmalıyım bahaneleri ile atlatabildim. Sürekli düştüğüm, kaybolduğum, derelerde gezdiğim geziler bana göre değildi.

Meinsu'ya dönmeden sakince "İlk Gedhilfe'den çıkışında baya uzak bir yere gelmişsin. Macera seven birisin sanırım. Sosyal fobini yensen canavar olursun kesin." dedim. Ben o kadar cesur olabileceğimi düşünmüyordum açıkçası. Buzullar git gide yaklaşıyor, havanın ısısı daha da düşüyordu. Birazdan içeri girmek isteyecektim.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#16
Gözleri parıldamaya devam ederken Bok'un dediğine cevap vermek için döndü
"Daha önce gördüğüm doğal yapılardan çok farklı ve estetik duruyorlar."
İç sesine kulak verdi.
"Dev donmuş buzlu dondurmalara benziyorlar, bir ısırık alma isteği çık aklımdan."
Saçma düşüncelerinden sıyrılınca Bok'un uzattığı elini tutup ayağa kalktı. Başta elini sıkmadığını hatırlayınca ister istemez gülümsedi. Beraber yürüyüp buzulları izleyebilecek daha rahat bir yere geçmişlerdi. Bok sanki içten içe düşüncelerle yüzleşiyor gibi görünüyordu Meinsu için.
"Sana bu yüzden sade geliyor demek ki şimdi anlaşıldı."
Bir sonraki cümlesini dinlerken elini yüzüne vurdu.
"Şaka yapıyor olmalısın."
Cebinde tuttuğu yürüyüş için daha önceden kaydolduğu ufak girişi simgeleyen biletimsi şeyi çıkardı. Çok para ödemediğinden böyle bir şey çıkacağı belliydi zaten. Bileti geri koyarken bir yandan Bok'u dinliyordu.
"Cesaretten değil aslında-"
İnsanlarla konuşmayı en az sevdiği konu buydu, buraya gelme sebebi tamamen ucuz bilet bulmasıydı çünkü daha fazlasını karşılayamazdı. Ancak Djurat sandığı çoğu anlatılan yerden daha çok etkilemişti şu ana kadar Meinsu'yu. Sosyal fobisini yenmesi konusu açılınca konuyu daha çok oraya çekmeye çalıştı.
"Sosyal fobim beni şu ana kadar bırakmayan tek şeyim oldu sanırım, yani bilimden sonra. Sürekli yanımdaydı, beni çok (!) sever anlayacağın. Küçüklükten olan travmalar falan, senin canını sıkmayayım boş yere."
Bir süre daha beklediklerinde Meinsu ufaktan üşümeye başlamıştı, Bok ise şey gibiydi... fazla kullanıp takılmış bir faks makinesi.
"Hadi gel, içeriye geçelim."
Geminin iç kısımlarına girmek için koluna girdi ve onu içeriye götürdü. Girdikleri boş koridorda yürürlerken kulağına gelen müzik çok tanıdık gibiydi.
"Bunu biliyor gibiyim."
Etrafında kimsenin olmadığını kendi kendine onayladıktan sonra Bok'a döndü.
"Daha önce dans eder miydin bilmiyorum ama benimle bir dansa var mısınız acaba efendim?"
Bunu dedikten sonra elini isteği için uzattı, ardından gülmeye başladı.
"Hadi ama bir şey olmaz."
Eğer kabul ederse ya da çekingenlik yaparsa elinden tutacak, ve onu yönlendirerek biraz "garip" şekilde dans edeceklerdi. Meinsu neden bunu yaptığını bilmiyordu ama çok eğleniyordu.
Müziğin bitişine kadar olan yaptığı hataları izleyecek biri olsa büyük ihtimalle 4 basamaklı sayılarla ulaşacağını hissediyor olan Meinsu tam anlamıyla bitince "bitiriş" selamı verdi ve geri çekildi. Dans içinde de arada yaptığı gibi gülmesi yeniden gelmişti.
"Gemiyi daha iyi bildiğine göre beni biraz daha gezdirebilirsin diye düşünüyorum."
Bok'un cevabını hafiften gülümser şekilde bekliyordu

► Show Spoiler
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#17
Sosyal fobisi konusunda bana bir şey anlatmaması ve canımı sıkmak istememesi durumunu kendime benzettim. Ben de aynı durumdaydım. Kendi sorunlarımı başkalarını sıkmamak adına söylemezdim. Sosyal fobisini nasıl kazanmıştı ki acaba? Ben merak etmiştim baya. Yine de ona saygı duymak zorundaydım. Bu yüzden sessizce daha çok üşümeyi bekledim. Bir süre sonra ben değil Meinsu kendisi içeri girmeyi teklif etti. Kafamı olumlu anlamda salladım ve döndüm. İçeriye girerken Meinsu koluma girdi. Livei de koluma girmişti. Bu bana onu hatırlattığı için biraz moralim düşmüş gibi olsa da kendimi Meinsu'ya ayıp etmemek için zorladım. İçeriye girdik ve koridorda yürümeye başladık. Meinsu'nun da morali yerine gelmişti belli ki çünkü o da mutlu mutlu zıplayarak yürüyordu. Gedhilfe kızları hep böyle tatlı mı oluyordu gerçekten? Bir müzik çalındı kulağımıza. Meinsu bunu bildiğini söylediğinde gülümseyip omuz silktim. "Djurat'ta, Gedhilfe müzikleri dinleniyor çoğunlukla. Tanıman çok normal."

Meinsu etrafa bakındı ve sonra baya korkunç bir soru sordu bana. Dans edip etmeyeceğimi? "Şaka yapıyorsun?" dedim Meinsu elini uzattığında. Sanki ölüme gel demiş gibi bakıyordum ona. Dans etmemiştim daha önce ve beni 10 dakika tanıyan herkes dansa zıt olduğumu tahmin edebilirdi. Meinsu biraz daha zorlayınca çevreme baktım. Kimse yoktu. "Daha önce dans etmedim be-" sözümü bitiremeden Meinsu elimden tuttu ve beni dans etmek için kendine çekti. Beni yönlendirse de hiç başarılı değildim. Bir sürü kere ayaklarımız birbirine karıştı. Meinsu 3 kere düşme tehlikesi yaşadı ve onu belinden yakalamam gerekti. En düzgün yaptığımız hareket aynı anda birbirimizden uzaklaşıp tek ellerimizle birbirimizi çekmemiz oldu. Dansın hepsinde bir gülme krizinde olduğum için müzik bittiğinde de iki büklüm kahkaha atıyordum. "İyi ki kimse görmedi!" dedim Meinsu karşımda zarif bir biçimde selam verirken. Duvarın tekine yaslanıp gülmemi durdurmaya çalıştım. Bu sırada da Meinsu gemiyi ona gezdirmemi istedi. Derin derin nefes alıp kafamı salladım. "Olur." dedim hala gülerek. "Uzun zamandır böyle gülmemiştim."

Meinsu ile birlikte gemide dolaşmaya başladık. Ona kabinleri, kaptan odasını, oyun odasını falan gösterdim. Oyun odasında ünlü bir Himota kutu oyunu olan karşıdaki kişiye cenk eyleyip yenmenizi gerektiren bir oyun oynadık. Meinsu beni hezimetle yendi. Gedhilfe kızları güçlü oluyorlardı. Odaların bazılarına tekrar geri dönmeyi kararlaştırarak en son bara gittik. Oradan viskimizi doldurup sohbet ederek gezmeye devam ettik. Bir süre sonra aklıma çok dahiyane bir fikir geldi. Tavşanlar ve sincaplarla ilgili tartışmamızdan sonra -ki ben tavşanlar savunuyordum- "Meinsu." dedim. "Geminin motoruna inelim mi? Çarkları falan çizeriz. Hem çalışan kişileri de görürüz. Onları da çizeriz."
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#18
Meinsu geri kalan gecede mutlu kalmasını sağlayacak cümleyi duyduğunda yüzüne kalıcı bir gülümseme yerleşmişti sanki. Bok'un mutlu olması Meinsu'yu mutlu etmişti, onunla beraber geminin bölümlerini dolaşmaya başladıklarında hepsine ayrı bir heyecan ile giriyordu ancak ilgisini çeken odaya girdiklerine Meinsu'nun yine gözünde buz kütlelerini gördüğünde olan ifade vardı.
Oyun odasında Bok önlerinde açtığı oyunu anlatırken Meinsu oyunu pek hızla kavrayamamış olsa bile Bok'u ağır şekilde yenmişti.
"Kolay oyun, kolay yaşam."
Bunu dedikten sonra güldü, tekrar dolaşmak adında Bok'un peşinden gitti ve kaptan odası dahil yerleei yeniden gezdiler. En sonunda ise bara girmişlerdi, Meinsu hafiften içtikleri yüzünden dalgalansa bile normal halinde sayılırdı. Bir anda ortaya atılmış bir tartışmada tuttuğu taraf çok belliydi.
"Sincaplar kesinlikle daha üstün varlıklar, hatta bazıları uçabiliyor bile."
Tartışma uzayıp giderken durup Bok'un dediklerini dinledi. İsmini söyleyince ne diyeceğini merak etmişti.
"Bu fikir, HARİKA! Hadi ne bekliyoruz, acaba çarklar ne ile yapılmıştır? İşçiler bizden rahatsız olmaz umarım."
Birbirlerinin ardından geminin motoruna doğru inişi arıyorlardı, bulduklarına tahta basamakların üzerinde teker teker ses çıkararak indiler. Meinsu şaşkınlık ile etraftaki borulara bakıyordu, işçiler işlerinden sapmadan işlerine devam ediyor ve onları pek umursamıyor gibiydi. Biraz gizlice bile olsa geminin motoruna gelmişlerdi. Etrafında yapımını ve bağlantılarını gördükçe çizmek için içindeki isteği artıyordu.
Ellerinde bulduğu bu fırsatı kaçırmamak adına oturabileceği ilk yere oturdu, Bok onun yanına oturunca çizmek için not defterini çıkardı. Hızlı hızlı geçse bile notları ve çizimleri gözüküyordu. Bulduğu ilk boş sayfayı tamamen açtı, kalemi ile detaylı şekilde çizimine başladı. Karakalem çizim yapmak onun için ayrı bir eğlence taşıyordu, tüm detayları teker teker çizdi ve gölgelendirdi. Hatırladığı işçileri ise çizimine eklemişti, bitirdiği eserine bakarken mutlu bir şekilde Bok'a gösterdi.
Çizime devam ettikleri sırada Meinsu'nun uykusunun geldiğini hafifçe esnemesi belli ediyordu.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#19
Meinsu fikrimi duyunca o kadar sevindi ki koluma girdiği için elimdeki viskiyi dökecektim. Viski tutan elimi vücudumdan uzaklaştırdıktan sonra "Rahatsız olacaklarını sanmıyorum." dedim Meinsu'nun endişelerini gidermek için. Sonra da ben önden o arkadan, geminin motor kısmına doğru yola çıktık. Motor kısmı benim için baya bir ilgi çekiciydi. Meinsu'ya baktığımda şaşkın şaşkın etrafına bakındığını gördüm. Ben duygularımı dışarıya onun kadar yansıtamıyordum ancak onun kadar ilham dolmuştum. Borular, çarklar, kazanlar. Sıcaktı burası dışarıya göre. Bu yüzden Meinsu bir yere oturduğunda ben üstümdeki montu çıkarıp işçilerin montlarının asıldığı yere astım. Sonra da montumun cebinden defterimi ve kalemimi çıkarıp Meinsu'nun yanına gittim. Oturacağım yeri temizledikten sonra kuruldum. Solak olduğum için Meinsu ile elim çarpışmasın diye aramızda biraz mesafe olmasına dikkat ettim.

Meinsu'nun çizimleri benden daha iyiydi ve ilk defa benden daha utangaç bir insanla tanışıyordum. Bu yüzden onun çizimlerine bakarken yakalanmamak için elimden geleni yaptım. Gölgeleme olaylarına hiç girmemiştim. Daha çok çizdiklerimi tek çizgi ile belirtiyordum. Çünkü sanat değildi amacım. Amacım araştırmaydı. Sadece sevdiğim kadını çizerken bu tarz şeylere dikkat ediyordum. Ocakları çizerken boruların oralara nasıl bağlandığına dikkat ettim. Çarkların dönerek nerelere etki ettiklerini çizdim. İşçilerin nerelerle etkileşerek bu mekanizmayı çalıştırdıklarına baktım. Bir süre bunlara baktıktan sonra aklım Livei'ye gitti. Tüm resmi bırakıp sol alt köşeye onun yüzünü çizmeye başladım dalgın dalgın. O kadar uzun süre Livei'nin beyaz kirpiklerini kara kalemle vermeye çalıştım ki Meinsu bitirdiğini söylediğinde sanki rüyadan uyanmış gibi bir tepki verdim.

Meinsu'nun çizimi gerçekten harikaydı. Bu yüzden hiç çekinmeden "Oha..." dedim. "E harika olmuş bu." İçten içe gerçekten hayran olmuş olsam da duygularımı dışarı belli edememe sorunum yine gün yüzüne çıkmıştı. Bunun basit kaçtığını fark ettiğim için üstüne bir cümle daha söyleyecektim ki Meinsu uzun uzun esnedi. Esnemek bulaşıcıdır. Bu yüzden ben de esnedim. Şöyle hafiften önümdeki defteri çevirdim Meinsu'ya. Yarıda kalmış bir çizim ve aşırı detaylı bir Livei portresi barındırıyordu sayfam. Sıkkın bir şekilde, "Artık bir şeylere uzun uzun odaklanamıyorum." dedim. "Gidelim mi? Geç oldu." Bizimkilere gidip burada olduğumu söylemek istiyordum bir yandan ama endişelenmediklerinden de adım gibi emindim. Akıllarına gelmemişimdir bile diye düşünüyordum. Çocukken de böyleydi. Beni salıp bırakırlar, ben de her zaman başımın çaresine bakmak zorunda kalırdım.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#20
Bugünü bitirmeden önce yapmak istediği şeyler vardı. Bok'un çizdiği resme bakmak için eğildiğinde durumuna üzülmüş olsa bile hâlâ gününü güzelleştirebilirdi.
"Önce yapmamız gereken bir şey var."
Beraber geldikleri bu ufak yolda giderken yorulmuş olsa bile Bok'u kolundan tutup çekiştiriyordu. O kendini eksik hissediyordu ve bunu Meinsu tamamlayamazdı. Bunu biliyordu ancak bunun tamamlanamayacak bir şey olmadığını göstermesi gerekiyordu.
Kolundan çekiştirerek çıktıkları yolda yeniden başlangıç yerine, Meinsu'nun kalemini ilk düşürdüğü yere gelmişlerdi.
"Bok, biliyorum zor zamanlardan geçiyorsun. Pek iyi konuşan biri değilim, bu yüzden kısa tutmak istiyorum."
Nefesini temizlemek adına öksürdü, ardından ise devam etti.
"Şu an üzülüyor olabilirsin, kalbinde bir boşluk olabilir ancak seni her zaman düşünen en azından iki kişi olacak. Eğer onu şu kadarcık tanıyorsam o da seni düşünüyordur en az senin onu düşündüğün kadar."
Bir anda cebinde daha önce yazdığı notu çıkardı. Bokun iki elini tutup birleştirdiğinde Bok ona şaşkın bir şekilde bakmıştı.
"Artık yakın arkadaş sayılabildiğimize göre sana bana daha sonra ulaşman için bunu verebilirim. Lütfen beni haberdar et."
Bok cevap veremeden ona sarıldı.
"Bugün için teşekkür ederim. Dediklerimi unutma."
Bok şaşkınlık içinde bakakalmışken hızlıca arkasını döndü ve gününü sonlandırmak için yatacağı yere gitti. Yapmak istediği şeyi yaptığı için mutluydu, Bok'un içini azda olsa rahatlatmak istemişti. Uyumadan önce son düşüncesi daha çok zamanı olduğuydu.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler
Post Reply

Return to “Uluslararası Free RP Bölgesi”

cron