Taytenik

#1
"Bu gemiyi frum ve ser bile batıramaz."

"Ya baba... Tatilimi gerçekten burada mı harcayacağım?" Jülchaj'da ailemin yanındaydım. Kendileri işkolik oldukları için evde oturup onlarla zaman geçirmek yerine, onlarla birlikte gemi turuna katılmak zorunda kalmıştım. Jülchaj'ın kuzey bölümleri tamamen buzul olduğu için 1,5 günlük bir buzul gezisi yapılacaktı. Annem ve babam da bu gezinin rehberleri olacaklardı. Aklıma çocukluğum geldi. Ya evde yalnız geçerdi, ya da böyle saçma sapan gezilerde kitap okuyarak. Bu sefer de yanıma kitap almıştım. Kitabın adı "Molchuch ga Molchuchütga" idi. Djurat'ın kuzeyinde yaşamış bir yazar yazmıştı bunu. Djuratçadan Pakt diline çeviriydi. Hep okumak istemiştim ama sonraya atmıştım. Aile ziyaretimin böyle olacağını bildiğim için getirmiştim. 23 yaşına gelmiş bir adamdım ama sanki hiç büyümemiş ve değişmemiş gibi hissediyordum kendimi. Ailemin de beni öyle gördüğüne emindim.

"Bu geziye hiç katılmadın sen ama! Çok güzel oluyor hep."

"Eminim öyledir."

"Hadi hadi! Üstüne sıkı bir şeyler aldın değil mi?"

"Aldım anne..."

İtilip kakılarak arabadan çıkarıldım. Şu an bile buz gibiydi hava ve gemide daha da kuzeye çıkılacaktı. Eminim ki sıcaklık daha da düşecekti. Buzullar o kadar dikkatimi çekmiyordu ki anlatamam. Gemi baya büyüktü aslında. Bu yüzden yola çıkmadan önce oturup uzun uzun gemiyi not defterime çizdim. Bir sürü yük yükleniyordu gemiye. Garip mekanizmalar, geminin bölmeleri... Dikkatimi çeken bir sürü buharlı makine vardı burada. Neyse her şey o kadar da kötü değilmiş diye düşündüm. Ancak çizimim bittikten sonra ayağa kalkınca oturduğum yerin soğuktan buz tuttuğunu ve popomun sıcaklığı ile eriyip arka kısmımı tamamen ıslattığını fark edince fikrim değişti. İğrenç bir gün olacaktı. Not defterimi sırt çantama koyup gemiye bindim ben de. Herkese bölmeler verilmişti. Ne garip ki, benim bölmem annem ve babamınkinden baya uzaktaydı. Bir de geleceğimi bir ay önceden haber vermiştim onlara. Yakınlarındaki odayı bana tutma ihtiyacı bile göstermemişlerdi. Eşyalarımı bölmeye yetiştirip tur başlangıç konuşması için toplanılan güverteye geçtim. Üstüme de kalın bir mont giydim. Tura katılım gerçekten çok fazlaydı. Burada 70'den fazla insan vardı ve ailem hepsine rehberlik yapıyordu. İşlerinde iyilerdi gerçekten.

Oturacak bir yer bulup onlar gemiyi ve Djurat'ın buzullarını anlatırken defterimi çıkarıp güvertedeki mekanizmaları çizmeye başladım. Arada da turdaki insanlara bakıyordum. Esmer insanlar, sarışın insanlar, kızıllar... Her ülkeden insanlar vardı turda. Annem anlatırken onu dinleyenler vardı. Bazıları güvertenin en sonuna gitmiş denize bakıyordu. Aşağıya sarkan bir çocuğu düşmesin diye babası montundan tutuyordu. Aklıma babamın yanında balkondan düştüğüm geldi. Bu adamın yaptığı gibi beni tişörtümden tutsaydı... O sırada halamla iş konuşmakla çok meşguldü. Biraz kötü hissetmiştim. Babama baktım. İnsanlara karşı güler yüzlü bir şekilde viski dağıtımı yapıyordu. "Sıcak tutar!" diye gülüyordu. Yakınımdan geçerken elimi kaldırıp "Bana da." dedim. "Ne? Hayır oğlum sen daha çok küçüksün." dedi. Yok artık anlamında kafamı yana yatırdım. "Ne küçüğü baba? Merak etme abartmam." dedikten sonra uzanıp aldım bir bardak. Babamın artık yetişkin olduğumu idrak etmesi için bir süre geçmesi gerekti. Bir şey demeden bekledi başımda bir süre. Viskiden bir yudum aldığımda da onaylamadığını belli edecek bir ses çıkarıp ayrıldı yanımdan.

Oysa evimde yalnızlıktan kafayı yediğimde ya kendimi psikoloğumun verdiği ilaçlarla uyuşturmam ya da viski ile sarhoş olmam gerekiyordu. Şu an da biraz alkole hayır demeyeceğim bir psikolojideydim. Bu yüzden 2 gün sonra uzun bir süre görmeyeceğim aile fertlerim için kendime eziyet etmemeye çalışacaktım. Buraya geleli yarım gün olmuştu ve bizimkiler "İşin nasıl?", "Neler yaptınız?" falan bile demediler. Bazen diyorum ki ölsem kim üzülecek arkamdan? Kimse. Gerçekten kimsenin umurunda olacağını sanmıyorum.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#2
"Hmm, öyle olması gerekiyor. Yok yok yanlış oldu."
Kendi kendine elinde ufak bir not defteri ve kalem ile geminin ön kısmından kendisinin gördüğü bir kısmı çizmeye çalışıyordu. Pek mükemmel bir çizer olmasada en azından fazla hata yapmadığını düşünürken bir kez iç çekti.
Şu an bulunduğu yere gelme sebebi tamamen belirsizdi, bu fikri aklına sokarken düşündüğü tek şey "Belki birkaç kişi ile tanışırım" olmuştu ancak bunun koskocaman bir yalan olduğunun farkına daha sonradan vardı. İnsanlarla konuşmaktan çekiniyor, denese bile genelde düzgün cümle kuramayıp gevelediğinden insanlar kaçıyordu. Yani bir iki kişiye deneyebilmişti ama sonuç aynıydı. Bu geziyi ilk görüşünde gösterileceği söylenen "buzulları" görecekti en azından, o kısmı düşünerek kendini avutmaya çalıştı. Kendi kendine düşünürken etrafta bulunan insanların nedensizce kendisinden daha sık giyindiklerini fark etti, hava cidden o kadar soğuk muydu? Meinsu soğuk havayı yüzüne sert bir rüzgar vurunca anladı ve üzerine hırkasını giydi, bahsedilen buzulları görmek için sabırsızlanıyordu

Buraya gelmişken Djurat insanlarının genel tiplemesi hakkında birkaç fikir çıkarmıştı, öncelikle kültürel olarak sebebini anlayamadığı şekilde Gedhilfe'ye benziyorlardı. Tabii bu onun yanında otomatik olarak farklı görünen insanlara önyargılı bir bakış açısı katıyordu. Annesinden aldığı bembeyaz saçlarının çok ilgi çekmesi ve utangaç kişiliği keşke birleşmemesi için saçlarını kızıla boyamayı bile düşündü ancak onlar ona ailesini hatırlatıyordu, böyle bir şey yapamazdı. Başka insanların bakışlarına zamanla alışırdı çünkü, ama ailesini unutmaya alışabileceğini sanmıyordu. Düşüncelerinden arınmış halde acayip sevinmiş ve neşeli bir adamın ona gülerek viski uzatmıştı. Daha önce içmediği için tereddütle yaklaşsa bile denemekten zarar gelmeyeceğini düşünüp geri gülümseyerek aldı. Adamın biraz sonra birisi ile ufaktan bir tartışma yaşadığını gördü, sebebini merak ediyordu ancak öğrenmesi ona bir şey katmayacaktı. En azından şimdilik.
Gemi ilerlemeye devam ederken elinde bulunan viskiyi kenara koydu ve çizim sayfasının arkasındaki sayfaya geçip gemi hakkında bir kaç güzel detayı not aldı. Büyük ihtimalle çoğu kişi manzaraya odaklandığından bunu görmeyecekti. Gemiyi tasarlayan kişinin cidden olağanüstü bir yeteneğe sahip olduğunu düşünüyordu. Hatta bu düşüncesi genel olarak tüm sanatçılar için geçerliydi. Biraz sonra arka sayfaya geri geçip çizim yaparken bir anlık sallanma ile kalemi elinden sesli bir şekilde düştü ve yuvarlanarak geminin ortasına düştü. Çok ses çıkarmamıştı ancak varlığı birkaç kişinin ona bakmasına yetmişti, bir anlık donma ve yüz kızarmasının ardından elindeki not defterini çizim kısmı açık şekilde yere düşürmüş ve geminin arka kısmında, hiç kimsenin olmadığı bir yere gitmeye çalışmıştı. Tabii bulduğu ilk yerde oturunca kendi kendine konuştu.
"Üç kişi ya baktı ya bakmadı, neden bu kadar büyütüyorum bu olayı?"
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#3
Viskimden ikinci yudumu aldım. Alkolün sıcaklığı boğazımdan inip içimi ısıttı. Bu sıcaklığın gerçek olmadığını biliyorum. Yine de rahat hissettirdiği kesin. Not defterimi montumun koca cebine tıkmaya başladım ki yanımdaki banktan bir kızın kalemini düşürdüğünü fark ettim. O da bir şeyler karalıyormuş benim gibi. Fazla önemsemeden işime devam ettim. Bu sırada da gözümle kızın kalemini almak için geminin ortalarına gitmesini izleyecektim ama onun yerine kız daha da farklı bir tepki verdi. Elindeki defteri de yere düşürdü. Kaşlarımı kaldırıp baktım kendisine. Yüzü kıpkırmızıydı ve ayağa kalkıp ortamı terk etti. Ciddi ciddi kalkıp gitti. Kızın bu hareketini benden başka görenin olup olmadığına bakmak için kafamı sağa sola çevirdim. Yok, sadece ben dikkat etmiştim. O da yanımda olduğu içindi.

Defterimi cebime koyup cebin çıtçıtını kapattıktan sonra arkama yaslandım. Kızın peşinden gitmek gibi bir düşünce geçmemişti kafamdan. Düşen defterine baktım. Geminin çizimlerini görünce kafamı çevirdim. Gördüğümü anlamam için 1-2 saniye geçmesi gerekmişti. Sonra tekrar döndüm not defterine. Oha benimle aynı şeyleri çizmişti kız. Şimdi de defteri yerde soğuktan ve nemden ıslanıyordu! Daha fazla düşünmeye gerek yoktu. Yerimden kalkıp aldım defteri yerden. Defterin açık sayfası geminin krokileri ile doluydu. Birinin not defterine bakmak biraz kabalıktı ama yine de bir sayfa çevirip geminin dışındaki çizimlerine baktım. Benden daha iyi çizdiği belliydi. Demek ki bu kızla ayrı yerlerde oturup aynı şeyleri çizmiştik. Defteri aldıktan sonra geminin ortalarına gittim ve kalemini de aldım. Ee peki ne diyecektim kıza bunları verirken? Al düşürdün mü diyecektim? Elimde defter ile durdum öylece.

"Bunu düşürdünüz de..." Klişe. Artık kitaplarda okuduğum cümleleri kurmayı bırakmalıyım.

"Defterinizi buldum." Hadi ya?

"Buyrun." Peki bunu söyledikten sonra sohbeti nasıl devam ettirmeyi planlıyorsun zeka küpü?

"Merhaba hanımefendi, defterinizi düşürdünüz. Gözüm istemsiz bir şekilde çizimlerinize takıldı. Ben de çiziyorum da belki bir muhabbet eyleriz." Evet böyle bir şey söylemeliydim.


Kafamda söyleyeceklerimi tekrar ederek geminin arka taraflarına doğru ilerledim. Sağa sola baktıktan sonra tek başına oturan saçları beyaza yakın bir renkteki kızı gördüm. Djuratlıydı sanırım. Böyle açık renkli saçlar sadece bizim ülkede oluyor diye biliyorum. Kızın yanına yaklaştıkça daha çok sıcak bastı ve sonunda kızın yanına gelip defteri uzattım. Söyleceklerimi kafamda kurmuştum. Konuşmaya başladım.

"Slm, bn deftr bldm. Çizm, bn de, çzym. Ehüe."


Hassiktir.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#4
Ellerini yüzüne kapatmış oturuyordu, cidden bu kadar etrafındaki insanları umursaması kendinden daha çok nefret etmesine sebebiyet oluyordu yavaş yavaş. Köşede oturup bir süre ağladı ancak çok uzun sürmeden kendini yatıştırmıştı. Anlık gelen ağlamalara o kadar alışkındı ki kendini topladı ve hafif üzgün şekilde gemiden dışarıya bakar şekilde oturdu.
"Ah, defterim."
İçinden yapacak bir şey yok artık diye düşünürken ona doğru birinin yaklaştığını gördü. Yine içinden:
"Umarım benle konuşmaz,umarım benle konuşma-"

"Slm, bn deftr bldm. Çzm, bn de çzym. Ehüe

"Hı?"
Yanındaki adama kafasını çevirdi, kütür gibi eri- az önce ne demişti anlamamıştı, ondan af dileyip yeniden söylemesini isteyecekken elindeki çizim kitabını gördü. Ne kadar nazik bir davranış olsada Meinsu kızarmadan edememişti. Elinden kitabı aldıktan sonra gülümsedi
"Çok teşekkür ederim, kitabımı çoktan biri atmıştır diye düşünüyordum.
Kendi içinden aynı zamanda konuştu.
"Yine başladım, benim kitabımı kim neden çöpe atsın değil mi?"
Kitabın içine zarar görmüş mü diye baktıktan sonra bir şey unuttuğunu hissetti, ah doğru ya. Adama anlık bir özgüven ile elini uzattı. Pişman olmayacağını umuyordu.
"Ben Meinsu, kitabımı verdiğin için çok teşekkür ederim. Biraz zamanın varsa oturabiliriz, burada tek oturuyordum"
"Az önce gördüğün en iyi insanlardan birine dünyanın en saçma teklifini yapıp yalan söyledin, tebrik ederim.
"Kapa çeneni"
Kendi içinden konuşması bitince adamın cevabını bekledi. Cevabı olumlu olmazsa çok utanacağına emindi
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#5
Karşımdaki kızın verdiği "Hı?" tepkisi gerçekten tam verilecek tepkiydi. Yüzümü ekşitip içten içe kendime, tipime ve aklıma küfürler yağdırdım. Ya ben hiç düzelmeyecek miydim? Hep böyle özürlü ve hödük mü kalmak zorundaydım? Oysa buraya gelirken düzgün bir şekilde kurmuştum kafamda. Soğuktan beynim mi dondu nedir? Kız elimdeki defteri alıp teşekkür etti. "Kitabını" birinin çoktan atmış olacağını söyledi. Benimki de salaklık değil mi? Takıldım kitap demesine. Kız kendi ismini söyledi, sonra tekrar kitap dedi. Kitap değildi ki bu. Defterdi. Deftere bir şey yazılırdı, Kitaptan bir şeyler okunurdu. Aynı cümle ve kelimeyi karıştırılması gibi ama daha az karşılaştığım bir konuşma hatasıydı bu.

Yalancı bir gülümseme yerleştirdim yüzüme ve "Defter." dedim düzeltme amaçlı. Ulan daha demin cümle kuramamıştım bir de kalkmış kızın kelimesini düzeltiyorum. Denize atsam kendimi kimse üzülmez demiş miydim? "Ben Bok." dedim deminki düzeltmeyi hiç yapmamışım gibi. Meinsu'ydu kızın ismi ve bu baya baya Gedhilfeli ismiydi. Beyaz saçlı bir Gedhilfe vatandaşı görmemiştim daha önce. Evet elini uzatmıştı bana ama ben yeni tanıştığım insanlarla temas gerçekten sevmiyordum. Bu yüzden kibarca gülümseyip elini dodgeladım. "Önemli değil." dedikten sonra da yanına oturdum. Çünkü oturmamı istemişti. Oturmuştum oturmasına ama baya kötü olmuştu bu. Çünkü rahatsız edici bir sessizlik olmuştu. Kızın sanırım insanlarla konuşmakla ilgili sorunları vardı. Ne tesadüf... Benim de! Ancak galiba ben daha girişken kalıyordum kızın yanında. Bu yüzden düzgün bir ses tonuna kavuşmak için boğazımı temizledim. "Meinsu." dedim ismini tekrar düşünmek için. "Bu Gedhilfe ismi gibi geliyor ve sen... Pek Gedhilfeliye benzemiyorsun."


Biraz sessizlik oldu. Bu cümlemin ırkçı ve kaba olduğunu kurarken düşünmemiştim. Bir anda heyecanlanıp "Yani! Yanlış anlama! Demek istediğim! Gedhilfeliler kızıldır ya! Özür dilerim!" Djuratta ırkçı lafları söylememeye çalışırız ama ben pek başarılı değilim ne yazık ki! Ya karşınızdaki kişi çok kırılgan gibi durunca, sizinde kırmamak için özel bir çaba sarf etmeniz gerekiyor ve ben bu tür konularda da çok kötüyüm! Çünkü ben de insanların dediklerini dikkate alan biriyim ancak biraz cinsiyet farkından olacak ki insanlar kırılmamam için dikkat etmiyorlar. Daha çok beni köşeye çekip 60 kuzenim var seni sıkıştırır döveriz diyorlar. Bu yüzden yara ala ala ilerlemeyi öğreniyorsun. Ya da ilerlemiyor, olduğun yerde durup kendine acıyorsun. Neyse konu ben değilim. Hiç olmadım. Yanımdaki kızla konuşmak isteyip istemediğimden bile emin değilim ancak sanki demin ağlamış gibi duruyor. Bu yüzden düşüncelerini dağıtmam gerekiyormuş gibi hissediyorum. "Ben... Üzgünüm, şey... Nerelisin? Geziye ilk defa mı katılıyorsun?" diye boş boş sorular sormak işe yarayacaktır diye düşünüyorum.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#6
Dediğini düşünürken kendi kendini yiyordu adeta Meinsu, konuşurken zorlanmamak için elinden geleni yapıyordu ama elinden gelenin varlığı ile yokluğu çok basitçe sorgulanabilirdi. Tam konuşmaya devam edecekti ki onun dediğini düzelttiğini duydu, cidden kitap demişti.
"Hay kitap kadar başına taş dü-
"Sen bensin gerizekalı."
İçten içe tartışmasını sürdürürken kendisinin bunu yapan tek kişi olmadığını gördü. Yanındaki kişi en az onun kadar endişeli ve konuşmakta zorlanıyor gibi görünüyordu. Bunun bir nebze içini rahatlatması onu iyi biri mi yoksa kötü biri mi yapar bilmiyordu.
"İsmin çok tatlı aslında, umarım kötü şakalar yapmıyorlardır asıl anlamını bilmeden."
Kendisinin konuşmada açılabileceğini hissetmişti, endişelerini bir kenara bırakmak bir süre ikisinin konuşmasına da katkı sağlardı. Elini uzattığında tutmamış olmasından belli çıkarımlar yapmaya başlamıştı bile. Belki ondan hoşlanmamıştı.
"Rahatsız ettiysem çok özür dilerim, oturmak zorunda değilsin beni kırmamak için."
Yanına oturduktan sonra belli süre konuşmaya hakim olmuş sessizliğin bozulmasına sebep olan kişi Bok olmuştu. Kendisine Gedhilfe'li olup olmadığını sormuştu, gülümseyip cevap verecekken dediği bir şeye takıldığını görünce gülümsemesi hafifledi ve onun omzuna dokundu.
"Sakin ol, bu kadar dediklerinin üzerinde takılmana gerek yok. Eminim ki benden daha rahatsındır şu an, yani en azından ben de çok zorlanıyorum konuşmak için."
Onu rahatlatmaya çalışmıştı, işe yaramasını ummaktan başka çaresi yoktu.
İkisi kendi içlerinden kendilerini yerken Bok konuşmasını toparlayıp yeniden düzgün bir soru sormuştu, kendine güvenini toplamasının hoş bir hareket olduğunu düşünmeden edemedi.
"Ah, öncelikle evet Gedhilfeli olmam genelde garip karşılanır. Saç rengimden dolayı küçüklükten beri böyle durumlarla karşı karşıya kaldığımdan üzerimde hafif bir yanlış anlaşılma bariyeri var diyebiliriz. Ailemde annem ve babam dışında herkesin saç rengi renklidir. Yani hayatta olsalar eminim başka insanlara alınmamayı öğrendiğime gurur duyarlardı."
Hafif üzüntülü bir ortam yaratmasının üstün fazla konuştuğunu düşündü, bu kadar fazla konuşmayı ummuyordu ama cevaplaması gereken bir soru daha vardı.
"Gedhilfe dışına ilk çıkışımda yeni şeyler denemek istemiştim, hayatımda ilk defa buzulları görmek bayağı güzel bir fikir gibi gelse bile her şey düşünüldüğü gibi olmuyor. Tüm insanların ortasında en ufak hareketimde rezil olduğumu düşünmekten kendimi alamıyorum."
Tüm konuşmanın kendi üzerinde toplandığını hissedince karşısında bulunan Bok'a birkaç soru sormak istiyordu.
"Sen Djuratlı'sın sanırım, isminden çıkardım bu fikri. Sen sanırım geziye ilk defa katılmıyorsun gibi, belki bana biraz Djurat hakkında bahsedebilirsin. Yani zaten senden başka soracak kimsem yo- YANİ YANLIŞ ANLAMA TABİİ SENDEN DUYMAK İSTERİ-"
Elini yüzüne kapattıktan sonra özür diledi.
Arkadaşça olan bu konuşmaları Meinsu'nun yavaş yavaşta olsa rahatlamasını sağlamıştı, birisinin yanında olup konuşması ona iyi hissetirmişti.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#7
Meinsu sakin olmamı söylediğinde mahçup mahçup gülümsedim. Söylediklerime fazla takılmamam gerektiğini söyledi. Benden daha heyecanlıymış ve konuşurken zorlandığından bahsetti. Kafamı anladığımı belli etmek için salladım. İkimizin de sosyal açıdan pek iyi olmadığımız belliydi. Gerçekten de Gedhilfeliymiş bu arada. İsim hafızam ne kadar iyi yav benim! Oha ilk defa kendimi mi övdüm ne yaptım? Saç rengi farklı olduğu için insanlar Gedhilfeli olduğunu anlamıyorlarmış. Annesi ve babası da böyleymiş... Tabi hayatta olsalarmış...

"Iııhhh... Bunu duyduğuma üzüldüm." dedim sessiz sessiz. Biri mutsuz olduğunda nasıl düzeltilir hiç bir fikirim yoktu. Bu tarz olaylarda çok kötüydüm. Daha çok sessizleşip olay hakkında düşünmekle yetinirim.

Ne diyeceğimi bilemeyen bir şekilde beklerken kızın Gedhilfe dışına ilk defa çıktığını duydum. Buzulları ilk defa görmüştü ki bunu garipseyemezdim. Djurat dışında belki Himotada vardır buzul. Bizimki gibi turistik olduklarını da sanmıyorum. Yine de, Meinsu'nun bahsettiği konu bu değildi. Olay kendisiydi ve bu anksiyete krizleri... Benim de az yaşadığım şeyler değildi bunlar. Daha önce tehdit aldığımda da böyle bir sorunla karşılaşmıştım, önemli bir karar vermem gerektiğinde de paniğe kapılmıştım. Meinsu'nun durumu biraz fazlaydı sadece. Kalemi düştükten sonra defterini de atıp kaçmasının nedeni buydu demek ki. Düşünceli düşünceli devam etmesini bekliyordum ki Meinsu konuyu bana getirdi.

"Evet, Djuratlıyım." diye kafamı salladım. Hava buz gibi esince biraz sarıldım kendime ve bacaklarımı titretmeye başladım. Bu şekilde biraz ısınıyorlardı. "Bu geziye ilk defa katılıyorum." diye düzelttim cümlesini. Daha önce ailemle gezilere çıkmıştım ama buzullara ilk defa geliyordum. Meinsu yanımda benim daha demin yaşadığım heyecan patlamasının aynısını yaşayınca gülümsedim. Sonra sesimi Meinsu'ya benzeterek "Sakin ol! Bu kadar dediklerinin üzerinde takılmana gerek yok!" dedikten sonra kendi kendime güldüm.

"Tur rehberleri var ya. Annem ve babam. Normalde polis memuruyum ben. Onların yanına gelmek için izin almıştım. Onlar da beni alıp buraya getirdiler. Pek memnun değilim açıkçası. Djurat hakkında öğrenmek istediklerini onlara sorarsan daha iyi olur. Her turistik yerleri avuçlarının içi gibi biliyorlar. Bense pek Djurat hayranı değilim. Polislik beni burada kalmaya zorlamasa Tihami'ye taşınırdım biliyor musun?"
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#8
Duyduklarına üzüldüğünü söylediğinde demesinden duygusal olaylarla pek alakası olmadığını anlamıştı, gülümsemesini yüzüne yerleştirdi.
"Endişelenme, buraya seni depresif hikayelerimle boğmaya çağırmadım."
Kıkırdadıktan sonra dediklerini hevesle (ne kadar denirse) dinlediğini gördüğünde sevinmişti, birbirleri ile konuşmak yaramış gibi duruyordu.
Tahminlerinden biri tuttuğu için sevinirken diğerinin tutmamasına şaşırmamıştı, çok rastgele gelmiş bir tahmindi ama rahat gözüktüğünden bu çıkarımı yapmıştı. Bunun ardından Meinsu'nun dediklerini onu tekrar ederek söylediğinde gülüşüne eşlik etti. Üşüdüğünü fark ettiği Bok'a hırkasını teklif etti, zaten üşümediğini söyleyip ısrar edecekti.

Sonrasında yaptığı uzun açıklama Meinsu'yu şaşırtmıştı, annesi ve babası tur rehberleriydi.
"Demek o yüzden viski bardağını normalden geç aldın."
Sesli düşündüğü için kendine yumruk atmak istedi. Ya da başkasının kendisine vurmasını.
Bir şey olmamış gibi dinlemeye devam etmişti. Ailesi ile vakit geçirmek için izin almışken onu iş gezisine dahil etmişlerdi, bu üzücü mü yoksa harikulade mi bilmiyordu ama Bok'un memnun olmadığı kesindi. Sanıyordu ki o sadece onlarla vakit geçirmek istiyordu, Meinsu bu kısma yorum yapmamaya karar verdi çünkü ailevi ilişkiler onun pek uzman olduğu konular değildi. Bok'un polis memuru olması onun daha çok ilgisini çekmişti.
"Meslektaşım olman beni mutlu etti. Kendim dışında sürekli gördüğüm tek meslektaşım var çünkü"
Kıkırdadı, işleri zordu. Ancak arada böyle kaçamaklar yapabildiği için müteşekkirdi.

"Tihami'ye bir gün gitmek istiyorum aslında,bunca zamandır dolaşmadığım için çok pişmanım. Sanki yeni yerler görmediğim, yeni şeyler öğrenmediğim her gün bir şeyler kaybediyor gibi hissediyorum. Ayrıca çoğu yerde Nonan yemeğinin övüldüğünü görüyorum, denemeden ölürsem çok üzülürüm."

Konu bir süre sessizliğe gömüldüğünde Bok'a sormak istediği bir soru gelmişti aklına.
"Çizim yaptığını söylemiştin, ne kadar süredir yapıyorsun? Bir gün görmeyi çok isterim. Benimkiler biraz acemice tabii ama.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#9
Meinsu bana meslekdaşım dediğinde gözlerim kocaman açıldı! Meinsu da bir polis miydi? Gedhilfeli bir polis memuruydu! Kulaklarıma bir uğultu indi ve boş boş karşıya bakmaya başladım. Tihami ile ilgili bir şeyler söylüyordu yanımda ama benim kafam çoktan başka bir yere gitmişti bile. Gözümün önünde kırmızı saçlar uçuşuyordu. Bir gülümseme belirmişti. Bembeyaz bir ten rengi. Kolumda bir sıcaklık. Dudaklarımda bir tat... Nefes alamadığımı hissettim. İçimde çok derin bir acı oluştu. Bu gün kötüydü evet, ama acı çektiğim bir kötülük değildi. Şimdi ise acı çekiyordum gerçekten. Kulaklarımdan vücuduma doğru bir sıcaklık indi. Yutkundum. Meinsu sessizleşmişti. Ben de. Kollarımla sardığım, bana sarılmış olan, günlerdir düşündüğüm birinin hatıraları çökmüştü üstüme. Yüzüm karanlığa bürünmüştü.

Normalde de yalnız kaldığımda çok kötü zamanlar geçiriyordum ama konser gününden sonra herşey daha fazla üstüme gelmeye başlamıştı. Ailem ile takılmayı da bu yüzden istemiştim. Kafam dağılmalıydı. Yine de bak, aynı konuya geri dönmüştüm. Acaba... Tanıyor muydu ki onu? Bunun olma olasılığı yüzde kaçtı ki? Koskoca krallıktı. Hakkında konuşmak istiyor muydum? Tabi ki de istiyordum! Ne kadar ismini koymak istemesem de aşık olmuştum. Ne kadar aptal bir adamdım böyle ben! Daha hiç bir şeyini bilmeden gönlümü kaptırmıştım. Üstelik kilometrelerce uzakta olan birine. Gerizekalıydım. Aşık olmak için de aptal olmak gerekiyordu zaten. Biçilmiş kaftandım. İç çektim ve kafamı eğdim. Bunu meslekdaşlarımdan biri duysa, benimle ne biçim dalga geçerdi. Zaten depresyondaydım, şimdi üstüne mum da dikmiştim.

Ben düşüncelere dalmışken Meinsu çizim yaptığımızla ilgili bir şey söyledi. Ruh gibi döndüm kıza. Ne dediğini anlamamıştım. Sonradan not defterimi istediğini fark ettim. Not defterim bir sürü saçma sapan hesaplamalar, böceklerin iç organları, mekanik aletlerin krokileri ve... Livei'nin çizimleri ile doluydu. Hatırladığım kadarıyla çiziyordum Livei'yi ve inanın bana... En ufak ayrıntısını bile hatırlıyordum. Aklımdan çıkmıyordu hiç. Şu an bunları göstermekten gerçekten utanmıyordum. Boş bir kabuk gibiydim. Cebimden çıkardım not defterimi ve uzattım kıza. "Bakmanda sorun yok." dedim. Sonra tekrar önüme dönüp boş boş gemiyi seyretmeye başladım. Onu öptükten sonra dudakları ne kadar pembeleşmişti... Gözlerinin dolduğunu hatırladım... Benim hakkımda neler düşünüyordur diye geçirdim kafamdan. Unutmuş olacağı gerçeği yüzüme vurdu. İçim acıyordu.

Meinsu yanımda not defterime bakarken duygusuz bir sesle "Meinsu." dedim. "Gedhilfeli bir polis memuru tanıyorum. Adı.... İç çektim. Bayadır ismini sesli bir şekilde söylememiştim. "Livei. Acaba tanıyor olma olasılığın var mı"
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Taytenik

#10
Çizim defterinin yanında olması onu sevindirmişti, Bok'tan defteri alırken eline azıcık değmiş olsa bile nasıl üşüdüğünü anlamıştı. Defterin kapağından yavaşça tutup içini açtığında içinde başta gördükleri normal çizimlerdi. Yani ne kadar normal denilirse, böceklerin iç organları, garip hesaplamalar ve bir adet gemi çizimi. Onunla aynı yeri çizmiş olmalarına değinecekken sonraki sayfayı görmesi ile kanı dondu.
"Sonuçta, sanat ruhun aynasıdır"
Kafasını çevirip sesin geldiği yere baktı ama bir şey göremedi, kim söylediyse yanlış söylemişti zaten. Ama belki şimdi öyle almalıydı. Gözünün önünde sayfalarca birinin çizimi vardı.
Livei'nin.

"Onun değildir ya, benzetmişsindir. Saçmalama Meinsu, Djurat'ta olan biri senin en yakın arkadaşının resmini nasıl bilip çizebilir ki, salak mısın kızım sen?

Evet, salaktı. Hatta salaktan bile öteydi, böyle bir şeyi sanmış olması bile saçmaydı. Çizimler devam ettikçe aklından atamaması dışında hiç sorun yoktu. Biraz daha baktıktan sonra kapağı kapatıp ona uzatacaktı ancak kendisine seslenmesi ile irkildi. O ismini söylemeden önce konuştu
"Ah tabi tanıyor olabilirim kimden bahs-"
İçinden stresli bir şekilde kendine hakaretimsi küfretti, ciddi miydi?
"E-e şey evet, Livei diye birini tanıyorum. Normalden daha kızıl saçlara sahip olan, dünyada ikincisini bulamayacağın türden birisi. Aynı kişiden bahsediyorsak benim en yakın arkadaşımdır kendisi, hatta tek arkadaşım bile olabilir... Tabii seni de arkadaş saymaktan çok memnuniyet duyarım. Bir gün üçümüzün buluşması için plan yapabiliriz. Sen Livei'yi nereden tanıyorsun?"

Endişelendiğinden biraz hızlı olmuştu ancak olabildiğince kontrol altında tutmak istiyordu kendini. İçinden tekrarladığı tek şey vardı.
"Lütfen aynı kişi olmasın, lütfen başka birinden bahsediyor olsun. Bu durum çok garip. Acaba nereden tanıyor ve bana nasıl denk geldi. Saf şans mıydı yoksa planlı bir şey mi-
Ruhunun içinden kendine tokat attı, tamamen şansla denk gelmişti. İçten içe rahatlamaya ve sevinmeye başlamıştı aslında, birbirlerini tanıyor olmaları Meinsu'ya çok çok yardımcı olurdu. Livei'nin güvendiği biriyse Meinsu Bok'a seve seve çok fazla güvenebilirdi.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler
Post Reply

Return to “Uluslararası Free RP Bölgesi”

cron