Re: Birisi

#11
Rodi dikkatlice Bok'u dinliyor ve bir sonraki cümlesinin ne olacağını tahmin etmeye çalışıyordu. Bir müzik notası gibi. Zira bir şarkıyı insana hoş getiren şey hem yeni hem de tahmin edilebilir olmasıdır. Şarkının marjinal faydası bitince de şarkı zihnin bir köşesindeki tozlu rafa kaldırılır. Rodi için Bok da böyle bir şeydi; yeniydi ve ne diyebileceğini tahmin edebiliyordu. Bok, cümlelerini peşpeşe sıralarken konu "Seks" olunca duraksamıştı. Rodi de onu dinleyen postürünü bozarak masaya doğru eğildi. "Çünkü?" dedi. Dünyanın muhtemelen nefes almak ve yeyip içmekten sonraki en normal eylemi niye insanlara bir tabu gelirdi. Rodi bunu hiç anlamazdı. Bok, Rodi'nin yüzüne baktı ve sarhoş olması gerektiğini söyledi. Rodi şaşırmış bir yüz ifadesine büründü ve hızlıca Gisoa veya Rodoron'u aradı. Gisoa'yı görmesiyle beraber önce iki sonra bir işareti yaptı ve Bok'a yeniden baktı. "Zamanım var."

Bok çocukluğunu anlatmaya başlamıştı. Okulu ve Qardakhlıların yaşadığı ırkçılık. Bu niye onu etkilemişti ki? Zira kendisi artık bir Tuplo değildi. Djuratlılar gibi yaşadığını kendisi kabul ediyordu. Rodi'nin anladığı kadarıyla Qardakhlılar ırkçılığa uğruyordu çünkü Qardakhlılar Djuratlı olmayı reddediyordu. Görünen o ki Tuplolular bunu kanıksamıştı ancak Qardakhlılar bunu reddediyordu. Tuplolular bu durumdan ne kazanmıştı? Hiçbir şey. Ne kaybetmişti? Hiçbir şey. Qardakhlılar kültürlerini savunmaktan ne kazanıyordu? Muhtemelen hiçbir şey. Ne kaybediyordu? İşte onu tahmin etmek zordu. Rodi bu döngünün kısırlığını ve yaşandığı konjonktürü az çok aklında oluşturabiliyordu. Bu konuda Bok'tan daha fazla bilgi almayı hem istemiş hem de boş vermişti. Zira bu döngüye tesir edecek kişi kendisi değildi. Rodi aklında bu denklemleri kurarken Bok kendisinin asıl dışlanma sebebini anlatmaya başlamıştı. Böcekleri yakalayıp karınlarını deştiğini, birbirleri ile dövüşmeleri için kaplara sıkıştırdığını söylüyordu. Rodi'nin ilgisini çekmişti. Bir tebessüm ile kaşlarını havaya kaldırdı. Rodi iğneleyici bir biçimde "Nasıl çalışıyorlarmış bari?" diye sormak istemişti ama bundan vazgeçti. Zira Djuratlı kendisini bayır aşağı bırakmış gidiyordu. Rodi onu durdurmak istemedi. Bok bu durumun canice olduğunun farkına varmış olacak ki Rodi'yi rahatlatmak için bu ilgisinin bittiğini söylemişti. Rodi bu durumu pek umursamamıştı oysa, arkasına yaslanarak oldukça samimiyetsiz bir oh çekti. İki elini karnında birleştirdikten sonra "İçim rahatladı doğrusu" diyerek gülümsedi.

Bok, Livei adında birisinden bahsetmeye başlayınca Rodi gülümsedi. Demek ki sebep sadece bir kız idi diye düşündü. Az önceki postürünü bozarak masaya iki dirseğini koydu ve cebinden çıkardığı paketten bir sigara aldı. Bok, Gedhilfeli bir kızla tanıştığını ve kısacık bir süre geçirmesine rağmen bağlandığını açıklamıştı. Rodi, Bok'un bu acınası hali için gülmek istedi lakin tebessüm ederek sigarasından bir duman aldı. Hiçbir kıza ya da erkeğe böylesine muazzam bir hissiyat duymadığından da bahsetmişti. Rodi şaşırır gibi yapmıştı lakin böyle bir şeyi tahmin etmişti. Zira Bok kendisine pek erkeksi görünmemişti. Kendisini sorguladı. Acaba Bok'u seçmesinin nedenlerinden birisi de bu muydu? Bok'u alıcı gözle şöylece bir süzdü. Kendi içinde güldü. Cidden sarhoş olmam gerek diye söylendi.

Bok, ağzından mı kaçırdı yoksa umursamadı mı bilinmez polis memuru olduğunu söylemişti. Rodi, sanki hayatında ilk kez polis memuru görüyormuş gibi gözlerini fal taşı gibi açtı. Livei'nin de polis memuru olduğunu söylüyordu. Öyleyse onu bulmak gerçekten zor muydu diye düşündü Rodi. Zira Bok'un hangi şehirde yaşadığını da öğrenirse onu istediği an bulabileceğine inanıyordu. Eğer nereli olduğunu bilmezse de muhtemelen gideceği ilk yer başkent olacaktı. Bulamasa bile hakkında muhtemelen aradığı kişi hakkında bilgi sahibi olmak mümkündü. Rodi bu tavsiyeyi vererek yolu kısaltmış olabilirdi. Rodi böyle bir şeyi asla istemiyordu. Önce Bok'u kendine getirmek, yeterince sarhoş etmek lazımdı. Rodi birazdan sıralayacağı cümleleri düşünürken Bok bir şeyler anlatıyor özüne hakaretler ediyordu. En sonunda ise Livei'ye gitse bile ne diyeceğini, kendisini özüne mi saklamasını isteyeceğini söylüyordu. Gerçekten de bencilceydi. Rodi'ye göre bu bir varsayım ya da laf olsun diye söylenmiş bir şey değil, Bok'un asıl isteğiydi. Livei'nin de kendisi gibi özünü zincirlemesini istiyordu. Bok bunu belki Livei'nin karşısına geçip isteyemezdi, lakin Livei bunu gerçekleştirirse Bok muhtemelen dünyanın en mutlu insanlarından birisi olacaktı. Livei bunu kabul ettiği için de biraz önce bahsettiği bencillik bir an olsun bile aklına gelmeyecekti. Bok kendisine bakıp sigaralardan bir tane istediğinde yüzüne yumruk atmak istedi. Zira ondan iğrenmişti. Hiçbri şey demeden gözlerini çatarak cebinden paketi çıkardı ve uzattı. Tam o almaya yeltenirken paketi geri çekti. "Eee yani? Derdin nedir?" Paketi masaya bıraktı. İstiyorsa kendisi alacaktı.

Sesindeki öfkeyi Bok'un da hissetmesini istiyordu "Daha adından başka bilmediğin bu kızı nasıl hayal ediyorsun? 2-3 saatlik tanıdığın birini dünyanın en iyi eşi olarak mı hayal ettin? Hiç sanmıyorum. Sigarasından hızlıca bir duman aldı Rodi sonra da kül tabağına bastırarak söndürdü. Kafasıyla hızlıca siktikleri kadınları konuşan tipleri gösterdi. " Hadi diyelim öyle. Yoksa şu tiplerin bu masada bir gün Livei'yi nasıl inlettiğini anlatacak olması mı seni karalara bağlıyor? Sanane ulan? Kız seni gerçekten istese bırakır mıydı orada, göt?! Koyduğumun creepi elini tuttuğun her karıya bağlanıyor musun lan böyle. Adından başka bildiğin hiçbir şey yok ulan. Sen gerçekten niyetinde ciddi olsan onu orada bıraktıktan sonra gelip Himota'nın sokuk bir bar köşesinde bana mı ağlardın? Masaya doğru eğildi Rodoron. Sesini biraz alçalttı ama tehditkarlığını arttırmıştı. "Ama ben senin niyetini tahmin edebiliyorum. Djuratta kurduğunuz o iğrenç muhabbet masalarında bir Gedhilfeliyi bir saatte ayartıp siktim diyebilmek için değil mi? Böylelikle anlatacak hikayen olmadığı için iğrendiğin ama nice özendiğin o masalara sonunda dahil mi olacaktın? "Garip Çocuk" rolünden sıkıldın mı yoksa?" Sesini oldukça Bok'un sesine ve üslubuna benzetmeye çalıştı. Şehvet tonuyla süsledi "Kopçasını tek elle böyle çıkardım. Yatırdım, kafasını yastığa gömdüm. Eğer sebebin buysa seni buradaki genel evlerden birine götüreceğim muhtemelen beş dakika sonra da siktir olup ülkene döneceksin." Paketinden yeni bir sigara aldı ve alelacele yaktı. Bok'un böyle bir niyete sahip olduğunu düşünmüyordu Rodi. Yalnızca rahatsız olsun istemişti. Rodi onun arkadaşı değildi. Polis olduğu için üzerine gitmek istedi. Burada Bok'un çıkaracağı bir kavga diplomatik krizle sonuçlanabilirdi. Onun bu riski alabileceğini sanmıyordu. Sigarasından bir duman daha alıp arkasına yaslandı. "Gördüğün ilk ırkçı köpeğe de gider anlatırsın artık" Biraz etrafa baktı ve Gisoa'nın meşrubatları getirdiğini gördü sonra da Bok'a döndü. "Tamam mı lan?"

Şu anki görünen çevrenin aksine Rodi içinde çok sakindi. Onun şu anda tek merak ettiği şey Bok'un vereceği tepkiydi. Durum pek çok şeye gebe olabilirdi.
► Show Spoiler

Re: Birisi

#12
Rodi'den tütün istediğimde bana o kadar kötü baktı ki şaşırdım. İlk başta o vermek istememiş miydi? Anlam vermeye çalışmadım ilk. Livei ile ilgili düşüncelerime çok takılmıştım. Adamın uzattığı paketten bir sigara alacaktım ki bir anda masaya bıraktı. Elim havada saçma bir şekilde kaldım. Bu sırada bana derdimin ne olduğunu sordu. Demin anlattıklarımı dert olarak saymıyordu belli ki. Zaten benim mutsuzluğum da hayatımdaki tüm boktanlıkların toplanmasından kaynaklanıyordu. Yaptığı harekette bir kötülük aramadan indirdim elimi ve sakin sakin paketten bir dal aldım. Dalı tam kendime çekiyordum ki Rodi çok sert bir sesle konuşmaya başladı.

Bana hakkında bir şey bilmediğim bir kızı hayal etmemin, 2-3 saatte tanıdığım birini eş olarak hayal etmemin saçma hatta belki yalan olduğunu söyledi. Şaşırıp kaldım. Bir anda böyle çıkışmasını beklemiyordum. Daha önce anlattıklarımı dinlerken sorun yok gibi görünüyordu. Acaba tütünü istemekle mi hata ettiğimi düşündüm. Yine de karşımdaki adama saygı duymuştum ve söylediklerini cevaplamam gerektiğine inanıyordum.

"Ne demek istiyor-" Lafımı bitiremedim.

Rodi sigarasından derin bir nefes aldı ve nefesini vermeden konuşmaya başladı. Konuşurken sigarasının dumanı ağzından üstüme doğru ilerledi ve laflarını daha da kötü vurdu. Birinin Livei hakkında yan masadakiler gibi konuşması düşüncesi beni gerçekten delirtiyordu. Rodi onları gösterdiğimde endişeyle onlara baktım. Hala gülerek birbirilerine anlatıyorlardı yaşadıklarını. Rodi bağırarak Livei'nin hayatından banane olduğunu sordu. "Çünkü..." dedim sessiz bir şekilde. "Onu seviyorum..." Kelimelerim Rodi'nin diğer cümlesinin altında ezildi. Livei beni gerçekten istese bırakır mıydı orada dedi. Ona döndüm tekrardan. Aşırı kırıcı konuşuyordu ama haksız mıydı? Hayır. Sonuna kadar haklıydı.

Ve ben de onun kötü bir adam olduğu konusunda haklıydım.

Elini tuttuğum her kadına bağlanıyor muydum? Belki de Livei'ye olan sevgim gerçekten bundan kaynaklanıyordu. Uzun süredir ciddi ciddi kimseye yakınlık göstermemiştim ve bana ilk iyi davranan kıza aşık olmuşum... Elimdeki tütünü bıraktım tekrar pakete ve biraz arkama yaslandım. Normalde kendi kendime söylediğim şeyleri karşımdaki insandan duymak çok değişikti. Livei hakkında isminden başka bir şey bilmiyordum evet ama niyetimde ciddi olduğumu biliyordum. Rodi şu an kızın beni istemediğini ve benim de onu gerçekten sevmediğimi vurguluyordu. Gözlerimi kısıp sinirli bir şekilde baktım ona.

"Ne ima ediyor-" Yine bitiremedim sözümü. Karşımdaki adam masanın üstüne eğildi ve sesini biraz alçaltıp sözlerini de oldukça alçağa indirdi.

Benim niyetimi bildiğini söyledi. Djurat'taki bu erkek sohbetlerine gidip, Livei'yi nasıl siktiğimi insanlara anlatmakmış amacım. Bir anda şaşkınlıkla gözlerim açıldı. Nasıl yani? Ben Livei'yi ikinci defa birisine anlatıyorum oysa ki. Meinsu'ya anlatmıştım bir ay önce ve şimdi de bu adama... "Yanılıyorsun." dedim inanamayarak ama Rodi durmadı. O muhabbetleri sevmeme nedenim yaşamamam mıydı gerçekten? Bu karşımdaki adam bunu anladığına göre çok mu belli ediyordum tecrübesizliğimi? Bu sohbetlere dahil olmak mı istiyordum? Garip çocuk rolünden bıkmış mıydım?

Konuşması boyunca kasılmış bir şekilde dinledim. Dişlerimi sıkmaktan acımaya başlamıştı. Son cümlelerinde ise yumruğumu da sıkmaya başlamıştım.

Beni taklit edip sanki Livei'yi birilerine anlatıyormuşum gibi yaptı. Ağzımı açıp nefes aldım sıktığımın dişlerin arasından. Göğsüm sinirle kalkıp iniyordu. Beni genel eve götürme teklifini edince de "Tch..." yaptım. Beni resmen basite indirgemişti? Haklı mıydı? Belki de haklıydı ama olmamasını o kadar çok istiyordum ki. Kendimi çok zor tutuyordum ona vurmamak için. Şu zamana kadar kimseye saldırmamıştım fakat şu an o kadar çok istiyordum ki bunu. Sanki kafamdaki beni kötüleyen ses karşımda oturuyordu. Kana cana ete bürünmüştü ve beni eziklemeye devam ediyordu. Üstelik kendimi açıp sohbet ettiğim tek kişiydi ve bana bunları kullanarak vuruyordu. Bir daha asla diyordum kendi kendime.

İnsanız.
Konuşarak anlaşmalıyız.
Fiziksel şiddete başvurmamalıyız.



Şu an beni öyle bir duruma sokmuştu ki Rodi. Livei'yi etrafa anlatan adam ben olmuştum. Böyle bir şey yapmayı aklımdan bile geçirmemiştim. O kadar düşemem diyordum ama ne biliyordum ki? Belki de ben daha düşüktüm onlardan. Belki de dediğini yapmalı, Rodi'yle genel eve gitmeliydim. Sürekli kendime tanımadan kimseyle birlikte olmayacağımı söylemiştim ama sonra ne olmuştu? Ciddi ciddi hiç tanımadığım bir kız için aylardır acı çekiyordum. Rodi'nin bu söylediklerini kabul etmiyordum. Edemezdim. Ben böyle biri değildim. Rodi benim tekrar bıraktığım sigarayı alıp ağzına götürdü ve bir nefes alıp nefret kustu bana bir kez daha. Djuratlıları ırkçı köpek olarak adlandırması sikimde değildi. Kendimi onlarla özdeşleştirmiyordum.

Bardaki kadın bize doğru geliyordu.

Gülümsedim. Sinirlerim bozulmuştu.

Gözlerim Rodi'ninkilerle birlikte masamıza gelen kadına döndü.

Rodi'nin iğneleyici sesi yankılandı.

"Tamam mı lan?"

Dizlerimden destek alıp ayağa kalktım.

Kadının getirdiği içeceklerden birini kibarca aldım elinden.

Sonra da dönüp bu siktiğimin Himota birası bardağını Rodi'nin üstüne fırlatıverdim!

Sol elimin tersiyle elindeki sigaraya vurup sigaranın bir kenara uçmasını sağladım.

"Ulan!" diye bağırdım dişlerimi sıkarak.

Sağ elimle yakasına yapıştıktan sonra sinirden ne diyeceğimi bilemediğim için saçmalamaya başladım. Sol kolumu kaldırdım yumruk yapıp.

"Livei'ye karşı öyle şeyler düşünecek adam mıyım lan ben? Değilim amına koyayım! Neden bırakmadın da şurada kendime acıyayım, ağlayarak sızayım kenarda?"

Sol yumruğumu yüzüne yapıştırdım!

"Lan olm lan gebertirim lan seni!"

Kelimeler ağzımdan saçma sapan çıkıyordu ve her "lan" diyişimde yumruğumu kaldırıp Rodi'nin çeşitli yerlerine vuruyordum.

İyice Rodi'nin üstüne çıkmış onla kapışırken iki adam yapıştı kollarıma ve beni bir anda çekti adamın üstünden. Bar bir anda ayaklanmıştı. Yanımızdaki garson kız endişeyle Rodi'ye bakıyordu. Burnumdan soluyordum. "Bırakın!" diye hırladım adamlara bir yandan da debelendim. Fazla güçlülerdi. Bir tanesi "Sakin ol lan!" derken diğeri "Giran bere da riba!!" dedi. Bir anda ona da sinirlenip "DİLİMİZİ KONUŞSANA AMINA ÇAKTIĞIM!" diye bağırdım. Battı balık yan gider amına koyayım. Duygularımın dışarı çıkmasına izin vermiştim bir kere. Himotaca konuşan adama kaşla göz arasında bir tane vurdum tepinirken. Biraların parasını cebimden almaya karar verdiler ve cebimdeki 300 bofudan 200'ünü aldılar. Sikik biralar bu kadar etmezdi çok eminim!

"Bırakın amına koyayım bırak tamam!" dedim ama bırakmadılar. Beni tutup barın dışına bir fırlattıklarında az kalsın yere yapışıyordum. Dengemi sağladıktan hemen sonra arkamı dönüp bara doğru bir el hareketi çektim. "Siktirin gidin, özür mözür dilemiyorum!" İçimde hala aşırı bir öfke vardı. Herkese karşı!


Kendimden nefret ediyordum. Bu kadar yıkık olmaktan nefret ediyordum. Güçsüz olduğum için, Livei'nin peşinden gidemediğim için, bu sikik Rodi'ye o lafları söylettiğim için, duvarlarımı indirdiğim için...

Hayattan nefret ediyordum. Bana bunları yaşattığı için, benim dışımda herkese kolaylık sağlayıp sürekli benim daha çok derine düşmeme neden olduğu için...

Himota'dan nefret ediyordum. Zırhları için, alkol satmadıkları için, bu gece yaşadıklarım için...

İnsanlardan nefret ediyordum... Yan masada sürekli şunu siktim bunu siktim diye anlatan adamların beni outcast olarak görüp bardan attıkları için. Sizin ben normlarınızı sikeyim!

Barı siktir edip saraya doğru yürümeye başladım ilk. Sonra da dayanamayıp barın olduğu binanın köşesindeki duvara yaslandım. Yavaş yavaş yere kayıp ağlamaya başladım sonunda. Sinirden ağlıyordum. Mutsuzluktan ağlıyordum. En kötüsü de Rodi'nin manipülasyonuna geldiğim için ağlıyordum. Başta demiştim seçimler benim diye ama beni böyle fişeklemişti ki bana seçim şansı bırakmamıştı. Caddede yürüyen tüm Himotalılar dönüp bakıyorlardı. Gerçekten bu durumu kendime yediremiyordum. Ellerimle kapattm yüzümü ve baya baya ağlamaya başladım. Alkol de sonunda işini yapmaya başlamıştı. Elime baktığımda burnumun kanadığını fark ettim. Ya arada Rodi de bana geçirmişti, ya da ben adamlarla cebelleşirken olmuştu. Elag ilk vakamda kanattığından beri kanamamıştı. Başımı yere indirdim kanaması dursun diye. İçimden de aklıma gelen her şeye sövmeye başladım.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Birisi

#13
Bok laflarının altında ezilmişti. Belki mahcubiyetten belki de kendisine haksızlık eden bir müfteriye bütün hücreleriyle öfkelenmişti. Birkaç saniyedir Rodi konuşuyor, Bok'a ise yanıt verme şansı bile sunmuyordu. En sonunda Rodi cümlelerini bitirmiş ve iğrenen bir eda ile Bok'a bakarak son kelamını etmişti. Bok kendisine karşı yönelttiği o öfkeli gözlerini Barkadını Gisoa'ya yöneltmişti. Rodi, başlangıçta durumu anlamlandıramamıştı fakat sonra bira bardağı aklına gelince iş işten çoktan geçmişti. "Aklından bile geçirme." diye söylendi fakat Bok'un bunu duyup duymadığından emin değildi. Bok bira bardağına doğru uzanınca Rodi de gardını almıştı. Bok'un fırlattığı bira şişesini sağ dirseğiyle savuştursa da bu büyük bir acı bırakmıştı.

Köşeye sıkışan farenin gazabı korkutucuydu. Bok bira şişesini atar atmaz başlattığı savaşa ara vermeden devam ediyordu. Bira şişesinin verdiği acıyı geçiştirmek için sağ dirseğini ovalarken Bok bir atak daha yapmıştı. Fakat hedef aldığı nokta sigaraydı. Sigarası uçtuktan sonra önce sigarasının olduğu eline sonra da Bok'a doğru iki kaşını kaldırarak "Bu neydi şimdi." mimiği ile baktı. "Neyse" diye düşündü. "Zaten tadı bok gibiydi." Bu sırada Bok bir tane yumruğu Rodi'nin suratına yerleştirmeyi başarmıştı. Beklediğinden daha az tesirli olmuştu. Bu sırada yıkıklığını herkese ilam etmeye de devam ediyordu. Çok acınasıydı. Rodi kendini artık tutamıyordu. O yumruk attıkça Rodi sırıtıyordu. Bir tanesi burnuna denk geldi ve bu biraz daha çok acıttı. Rodi ise yüzsüz gibi kahkaha attı.

Gisoa durumun içinden Rodi'yi kurtarıp almak istedi zira bunun Rodi'nin bir isteği mi yoksa planında yaptığı bir hata mı olduğunu anlayamadı. Çevresindeki müdavimlere işaret ederek hepsini Bok'un üstüne çullattı. Gelen ilk iki kişi Bok'u Rodi'nin üzerinden kuş tüyü yastık misali alıp kaldırdı. Himotalı gücünün nerede iş göreceği gerçekten belli olmuyordu. Bok sarhoşların arasında debelenirken ırkçılığını da göstermişti. Himota dilinde konuşana da ayağıyla bir darbe indirse de bu onun için oldukça ufak bir darbeydi. Gisoa göz işareti ile Bok'un kıçını gösterdi. Birisi hemen onu yere yatırarak cüzdanını aldı ve ayak üstü Bok'u da soydu. Sonra da tuttuğu gibi bar kapısından dışarı fırlattı.

Gisoa yerde yatan Rodi'nin yanına geldi. Rodi halen daha küstah küstah gülüyordu. Gisoa çıkan arbededen memnun değildi, bu mekanın kavgacı bir yer olarak bilinmesini istemezdi fakat onun asıl üzüldüğü nokta Rodi'nin şu an yerde yatıyor olmasıydı. Rodi yavaş yavaş kıkırdamasını bıraktı ve onun gözlerine baktı. Gisoa'nın bir açıklama istediği açıktı. Rodi tamamen olağan haline döndü ve yüzünde aptal bir tebessüm yaptı. "Ufak bir plan hatası. Elini kaldırmayı biliyormuş." Gisoa Rodi'nin yanına eğildi ve bir elini tutarak kalkmasına yardımcı oldu. Gisoa bahtına yandı. Ne diye Rodi gibi bir adama aşık olmuştu. "Bu sıralar çok dalgınsın, bir şey mi oldu?" Rodi uzanan merhamet elini tutarak ayaklandı. "Bilmiyorum. Burada düzelirim sanmıştım." Gisoa arkasında bulunan kapıyı arkasını dönmeden başparmağı ile gösterdi. "Fazla uzaklaşmış olamaz, yakalatmamı ister misin?" Biraz fazla ileri gidecekti. "Onu yıllarca HPT (Himota Polis Teşkilatı), hatta PBPT'den bile saklayabilirim." Rodi, Gisoa'nın sözlerine inanamadı. Gözünü bir başkası için bu kadar karartması iyi bir şey değildi. Gisoa'nın iki omzunu tutarak teskin etti. "Hayır-hayır-hayır, sakın ha! Bu benim derdim, seni buna bulaştırmak istemem. Ben hallederim, bir sigara versene." Oysa Gisoa artık Rodi'nin sorunlarına bulaşmak istiyordu. Ağzını uzunca bir süre konuşacakmış gibi açtı ama hiçbir şey demedi. Durdu ve yüzünde zoraki bir gülümseme ile kaliteli bir dal sigarayı Rodi'ye uzattı. Rodi de iki kere Gisoa'nın sırtını sıvazladı ve dışarıya doğru yöneldi.

Rodi kapıdan dışarı çıktı ve verilen sigarayı kibrit ile yaktı. Kibriti söndürmek için yukarı aşağı salladı ve çöpü bir köşeye fırlattı. Önce soluna doğru baktı. Yayık yayık yürüyen birisi gözüne çarpmadı sonra sağına döndü. Uzaklarda ararken bir hıçkırık sesi ile dikkati barın duvarına kaydı. "Bu çocuk fazla rezil" diye düşündü. Sigarasından bir duman alarak barın merdivenlerine yan bir halde yaslanarak Bok'a doğru döndü. "Demek." Sigarasının dumanını yukarıya doğru bıraktı. "Gerçekten seviyorsun." Uzak durmakta fayda vardı. Zira yine üzerine birisinin atlamasını istemiyordu. Hem bu sefer kendisini korumak için karşılık vermekten de çekinmezdi.
► Show Spoiler

Re: Birisi

#14
Orada oturup ağlamak istiyordum. Tüm Himota gelip yüzüme tükürse de sikimde değildi. Zaten aylardır kendimi sıfır hissediyordum. Rodi sağolsun içinden geçmişti kalan onurumun ve sakinliğimin. Dişlerimi sıkmaktan acımaya başlamıştı çenem. Gözlerimden akan yaşlar pantalonuma damlıyordu. Gömleğim de kan olmuştu. Ben böyle hayatı sikeyim ya! Himota'nın koca caddesinde ağlayacak kadar düştüm. Şuan şu sarayda imparator kim bilir kimle vuruşuyor. Kimin göbeğinden Hera Hanten içiyor. Ben de burada Livei'ye olan sevgim ve yıkık kişiliğimden dolayı ağlıyorum. Ne kadar süre geçti bilmiyorum. Bir dakika? Belki iki? Çok geçmemişti ama. Rodi'nin o sikik sesini duydum yanımda. Ulan... LAN BENİ NEDEN SALMIYORSUN? Derince nefes aldım ama burnumdaki kanlar düzgün nefes almama izin vermiyordu. Demek gerçekten Livei'yi seviyormuşum. Ulan sevmesem kendimi böyle yerden yere vurur muyum? Sizin ben amınıza koyayım ya. Ne biçim kişiler ile karşılaşıyorlar bu insanlar da bana inanmıyorlar anasını satayım. Hiç anlamıyorum.

Aptal! Ne kadar aptalım. Neden biliyor musunuz? Bu herif gelip beni aşağıladı. Beni bu duruma düşürdü. Mantıklı olan siktirip gitmektir buradan. Belki bir kaç iğneli cümle de söylenebilir. Ancak ben, her ne kadar onları saklamaya çalışsam da, aşırı derecede duyguları ile yaşayan bir adamım. Verdiğim her kararda içimden gelen hislerin rolü büyük. Şuanda da burada kalmak istiyorum. O kadar kırılmış hissediyorum ki kendimi. Biraz dövülmek istiyorum belki. Psikolojik acılarımı fiziksel acılarla dindirmek istiyorum. Belki Rodi'nin biraz daha beni aşağılamasını istiyorum. Hatta belki de... Ona doğru çevirdim kafamı. Kaşlarım çatık bir şekilde bakıyordum. Başım öne eğik olduğu için saçlarım yüzümün önüne düşmüştü. Çok çıkıntı bir tipi yoktu Rodi'nin. Normal denecek bir görüntüsü vardı. Himotalıydı işte. Kötü diye rahatça nitelendirebileceğim de bir kişiliği vardı. Nedensiz yere bana eziyet ediyordu. Bana kimseye kendimi açmamakla ne kadar doğru yaptığımı da kanıtlamıştı. Peki onun eğlencesi miydim? Belki de.

Ellerimi yere koyup kalktım oturduğum yerden. Burnumu kolumun tersine sildim. Hafiften başım dönüyordu. Bu yüzden dengemi sağlamak için duvara yaslanmam gerekmişti kalkınca. Baş parmağım ile gözümdeki yaşları iki hamlede sildim. Bunları yaparken gözlerim Rodi'ye kitlenmişti. Benden biraz uzakta, barın merdivenlerinin orada duruyordu. Yine elinde bir sigara vardı. Ona doğru adımlamaya başladım çok yavaş. "Seviyorum." dedim ilerlerken. "Buraya kafam dağılsın diye yolladılar. Dağılmayacaktı zaten. Onu düşünüp düşünüp ağlayacaktım. Sonra sen geldin ve sadece Livei değil, bir sürü sorunum olduğunu ve insanlardan ne kadar nefret ettiğimi hatırlattın bana." Rodi'nin yanına ulaşıp tam önünde durdum. Mutlu musun diye sormak istedim ama cevabını biliyordum zaten. Kaldırdım sol kolumu ve adamın yakasını yakaladım. Tehditkar değildi bu. Yavaş bir hareketti. Deminki öfke patlamam bitmişti. Sadece yeterince ağlayamadığım için bir burukluk hissediyordum içimde. Rodi ben yürürken nefes çektiği sigaranın dumanını yüzüme üfleyince kafamı çevirdim. Pek keyif verici hissetirmiyordu kokusu. Nasıl içiyordu bunu? Hafifçe tıksırdım. Sonra tekrar döndüm ona. Sağ elimle elindeki sigarayı alıp attım. Daha fazla konuşmak beni sinirlendirecek, küplere bindirecekti. Bu yüzden siktir etmeliydim. Bir kaç gün Himota'da kalmak mı? Yok ben almayayım. İlk otobüsle bu leş yerden gideceğim.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler
Post Reply

Return to “Uluslararası Free RP Bölgesi”