[Ana Kurgu] Doğuda Kara Gün III - Final

#1
► Show Spoiler

Image


"Olağanüstü Pakt Konseyi toplantısını başlatıyorum. İlk konuşmacımız istekleri doğrultusunda bizleri aydınlatacak olan Endud Asgama olacak. Lütfen buyurun."

"Elbette sayın koordinatör, teşekkür ederim. Bizim isteklerimiz bu direnişin başından beri barizdi diye düşünüyorum. Bizler şu an Tihami'de bulunan 6 şehri kuşatmış durumdayız. Askeri gücün neredeyse yarısı bizim tarafımızı tutuyor. Halk ise bu direnişi destekliyor. Benim sözlerimle buna ikna olmayacak olabilirsiniz, bu durumda sizleri bu 6 şehre seve seve davet ederim. Sizden isteğim şudur; Güney Tihami devletini resmi olarak tanıyacaksınız ve Pakt Birliği tarafından herhangi bir askeri müdahale olmayacak. Güney Tihami, Tihami'den resmi olarak ayrılacak ve Tihami Cumhuriyeti, Kuzey Tihami Cumhuriyeti olarak yeniden adlandırılacak. Güney Tihami devletinin ise Pakt ile tüm ilişiği kesilecek. İsteklerimiz bu kadar."

"İlk söz hakkını Stefaw Dudshes'e veriyorum. Buyurun."

"Teşekkürler. Benim diyeceklerim şudur ki Tihami halkının istekleri, arzuları ve hayalleri bir birliğin veya hükümetin istekleri, arzuları ve hayallerinden daha önemlidir. Bu doğrultuda eğer halkımız böyle bir ayrışma içerisine girdiyse bunu düzeltmenin yolunun askeri müdahale ile olamayacağı kanaatindeyim. Nihai fikrimi belirtmeden önce kıtamızın diğer liderlerinin düşüncelerini duymak istiyorum."

"O zaman Deith Ozæf ile başlayalım. Buyurun efendim."

"Bu tekliflerin kabul edilemez teklifler olduğunu düşünüyorum. Tihami, Pakt Birliği'nin amacını ve varlığını temsil eden ülkedir ve bu ülkenin milli dengelerinin bozulması kesinlikle kabul edilemez. Endud Asgama'nın derhal tutuklanması gerektiğini düşünüyorum. Birlik Paktı anayasasının 7. maddesinde yer aldığı gibi "Olası bir savaş durumunda savaşı tetikleyen ülkeye karşı toplu bir savaş açılabilir." Eğer bugün bu ayrışmayı destekleyecek bir çoğunluk kararı çıkarsa ben de kararı onaylayacağım ancak Güney Tihami devletine askeri müdahaleyi engelleyen maddeyi kesinlikle kabul etmiyorum."

"Sayın Pisan Higenadon, lütfen buyurun."

"Tihami halkının isteklerine kulak verilmesi şarttır. Eğer ki Tihami halkı ideolojik bir ayrışma içerisinde ise ve birbirinden farklı liderleri takip ediyor ise o halde gereği yapılmalıdır. Güney Tihami devletinin kuruluşunu resmi olarak destekliyoruz. Herhangi bir madde ile sorunum yok. Benim diyeceklerim bu kadar."

"Toshohe Hafuru, buyurun efendim."

"Güney Tihami devletinin kurulmasıyla ilgili herhangi bir problemimiz yok ancak Deith Ozæf'in belirttiği düşünceyi destekliyor ve askeri müdahale engelinin olmaması gerektiğini düşünüyorum."

"Sayın Lüke Jekot, lütfen buyurunuz."

"Tihami'nin böyle bir ayrışmaya hazır olduğunu düşünmüyorum. Yahu, 46 yıl boyunca bu ayrışma olmamış, bu ideoloji ortada yokmuş, şimdi mi çıktı? Bu provokasyonlara gelmemeliyiz dostlarım. Pakt Birliği ne için kurulmuş, ne sebeplerden ötürü kurulmuş bir bakın. Geçmişimize bir bakın. Bizi en kötü günlerimize sürükleyen şeyleri kısıtlamak ve dengelemek adına, ve hatta yok etmek adına kurulmuş olan, tüm kıtayı kaplayan bir birliğin toprak bütünlüğünün zedelenmesine izin veremeyiz. Tihami halkının lehine veya aleyhine olsun, önemli değil. Böyle bir şeye katiyen izin vermem."

"Sözü tekrardan Stefaw Dudshes'e veriyorum."

"Anlaşılan kıtamızın liderleri arasında nihai bir karar verilmesi henüz mümkün görünmüyor. O halde kendi fikirlerimi söyleyeyim. Bir Tihamili olarak Pakt'ın görüşlerinden çok Tihamili insanların görüşlerine önem veriyorum. Eğer güneyimizde bulunan Tihamililer Pakt'tan ayrılmak ve kendi başlarına yaşamak istiyorlarsa istedikleri şey onlara verilmelidir. Ben siyasi emellere değil, halka hizmet eden bir siyasetçiyim. Benim için toprak bütünlüğünden çok ideolojik huzur önem taşıyor. Diyeceklerim bu kadar."

"Endud Asgama söz hakkı istedi, kendisine sözü veriyorum."

"Anlaşılan kabul görmeyen ve en çok sorun çıkartan madde askeri müdahale maddesi. Bu maddeyi geri çekiyor ve sadece diğer maddeleri talep ettiğimi belirtmek istiyorum. Bu durumda isteklerimizin daha kabul görür bir hal alacağına eminim."

"Söz hakkı isteyen var mı acaba?"

Salon içerisinde uzun bir sessizlik oluyor. Bütün liderler yanlarında dikilen adamlarıyla konuşuyorlar ve notlar alıyorlar. Konsey koordinatörü 15 dakikalığına ara veriyor ve inzivaya çekiliyor. O sırada Gedhilfe Kralı Deith Ozæf, Himota İmparatoru Pisan Higenadon'un yanına gidiyor ve kendisinden birkaç konu hakkında fikir alıyor. Bir süre sonra Tihami Cumhuriyeti Başbakanı Stefaw Dudshes, direniş önderi Endud Asgama'nın yanına gidiyor ve kendisiyle sohbet etmeye başlıyor. "Keşke her şeyi masa başında halletseydik. Askerlerimizi bir hiç uğruna kaybetmezdik." Asgama bir sigara yakıyor ve "Bunun mümkün olmadığını gerçekten açıklamama gerek var mı Stefaw?" diyor. Stefaw, cebinde sigara ararken Asgama ceketinin iç cebinden sigara paketini çıkarıyor ve içinden bir dal sigara alıp Stefaw'a uzatıyor. Stefaw sigarayı kabul ediyor ve Endud'un uzattığı çakmakla yakıp içmeye başlıyor. "Peki neden Pakt'ı istemiyorsunuz? Bunu hiç adam akıllı konuşmadık. Devlet adamıyken hiç adam akıllı konuşmadık zaten." Asgama, hızlıca içtiği sigarasını söndürüyor ve ayağa kalkıyor. "Muhatabın ben değilim. Kusura bakma." diyor ve Stefaw'ın omzuna elini koyup uzaklaşıyor. Verilen aranın ardından liderler uzun süre boyunca tartışıyorlar ve neredeyse 2.5 saat süren görüşmenin ardından nihai karar alınıyor. "Doğu Antlaşması" olarak adlandırılan antlaşmanın maddeleri resmi gazetede aynı gün yayınlanıyor.

"Doğu Antlaşması

• Güney Tihami Devleti resmi olarak Pakt Birliği tarafından tanınmıştır.

• Tihami Cumhuriyeti, Kuzey Tihami Cumhuriyeti olarak yeniden adlandırılmıştır.

• Pakt Birliği, Güney Tihami Devleti toprakları içerisinde bulunan askeri gücünü 2 ay içerisinde tamamen geri çekmek zorundadır.

• Pakt Birliği, 3 ay sonrasında Güney Tihami Devleti'ne askeri müdahale yapma konusunda serbest olacaktır.

• Kuzey Tihami Cumhuriyeti, Pakt Birliği'nde kalacaktır."


Image


Üç Gün Sonra

"Yeni atanan Cumhurbaşkanımız Stefaw Dudshes, Kuzey Tihami Cumhuriyeti halkına seslenecek! Beklemede kalın!"

Arka sahnedeyken aynada kendine baktıkça daha da kötü hisseden Stefaw içmekte olduğu sigarasını söndürüyor ve ayağa kalkıyor. Yanına gelen asistan kendisine hazır olup olmadığını soruyor ve Stefaw hazır olduğunu belirtip sahneye doğru yürümeye başlıyor. Adım adım ilerlerken kalp atışlarının da hızlandığını fark ediyor. Sol eliyle kalbini kontrol ediyor ve ön cebinden bir peçete çıkarıp alnındaki terleri siliyor. Dışarı çıkıyor ve beklediği gibi sessizlik ile karşılaşıyor. Kendisine bakan Tihamili vatandaşların küçük bir kısmı alkışlama başlatıyor ve diğerleri onu takip ediyor. Hayatında ilk defa bu kadar güçsüz bir alkış duymuş olan Stefaw, kürsüde yerini alıyor ve konuşmaya başlıyor.

"Beni dinleyen halkımı sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Ben, Stefaw Dudshes. Birkaç gün öncesine kadar ülkemizin Başbakanlık rolünü ben üstleniyordum ve Una Aseza'nın vefatıyla birlikte verilen yeni karar ile Cumhurbaşkanı oldum. Size kendimi az da olsa anlatmak istiyorum. Bencilliğimi mazur görün. Babam bu ülkeye Başbakan olarak hizmet etmiş başarılı bir siyasetçiydi. Kendisini çok küçük yaşta kaybettim ve ülkenin tamamı benimle birlikte yas tuttu. Babamın izinden gitmek istedim ve siyaset okumaya başladım. Siyaset okuduğum sırada Una ile tanıştım. Una, siyaset kariyerine başladıktan sonra bu ülke için yaptığı şeylerle benim gözümde babam ile eşdeğer seviyede bir siyasetçi oldu. Halkın her kesimini kucaklayan ve insanları siyasi görüşlerine, ekonomik durumlarına ve eğitim durumlarına göre ayırmayan, bonkör, saygılı ve sevgi dolu bir liderdi kendisi. O, sadece bu ülkenin cumhurbaşkanı değildi. Aynı zamanda benim en yakın arkadaşlarımdan biriydi. Hayatım boyunca ağır disiplin ile yetişmiş olan ben şefkati ilk önce annemden, ikinci olarak da Una'dan gördüm. Her sinir krizine girdiğimde, ağladığımda, zırladığımda bana sımsıkı sarılır, başımı okşar ve her şeyin yoluna gireceğini kulağıma fısıldardı. Bunun aynısını ne zaman yaptığını gördüm, biliyor musunuz? Bir vatandaşımız kendisine oğlunu ve kızını okutamadığını ağlayarak açıklamaya çalışırken o vatandaşa aynısını yaptığını gördüm. Una, tanıdığı veya tanımadığı herkese önem veriyordu. İşte bu yüzden bu ülkenin cumhurbaşkanı olmaya en layık olan insandı. Kendisini minnetle anıyorum. Sadece bu ülkenin değil, aynı zaman da benim de bir parçam yokluğa karışmış gibi hissediyorum. Ne yazık ki birkaç hafta önce bu ülkede insanlık dışı, bu barışçıl halka yakışmayan olaylar yaşandı. Bunun sonucunda ise halk arasında şiddetli bir ayrışma oluştu. Bu ayrışma ülkemizi zor bir döneme soktu. Hatta bu zor döneme ülkenin ikiye ayrılmasıyla başladık. Artık bir siyasetçi olarak, halka seslenen güç sahibi bir birey olarak bu ülkeye Kuzey Tihami diye seslenmek zorundayım. Gerçekten içim içimi kemiriyor ve beni dinleyen herkesin benimle aynı fikirde olduğuna eminim. Elbet bu ayrışmayı haklı kabul eden insanlar da olacaktır ve olmalı da. Ancak bir ayrılık iki kişi arasında da olsa, bir millet arasında da olsa aynı hüzünü yaşatıyor. Peki neden bu antlaşma imzalandı? Neden bu antlaşmayı kabul ettim? Size her konuda tamamen şeffaf olacağımı başbakanlık görevine başladığım zaman söylemiştim. O antlaşma imzalanmadan önce ne dediysem tekrarlayacağım. Ben siyasi emellere değil, halka hizmet eden bir siyasetçiyim. Benim için toprak bütünlüğünden çok ideolojik huzur önem taşıyor. Herkes istediği yaşam tarzını ve istediği siyasi görüşü istediği liderle istediği yerde yaşama hakkına sahiptir. Ben herhangi bir tanrıya inanmıyorum ancak halkıma gönülden inanıyorum ve her birinizin barışması ve bir olması için insanlık tarihinde bilinen her tanrıya dua edeceğim. Sağlıcakla kalın."

Stefaw'ın konuşması bittiği anda coşkulu alkışlar, ıslıklar ve tezahüratlar başlıyor. Gözleri yaşaran Stefaw halkın önünde eğiliyor ve arka sahneye dönüyor. Yeni ve zor bir dönemin başlangıcı pozitif bir hava ile dengeleniyor. Stefaw ise gözlerinden akan yaşları silip kendi kendine son bir sözü hatırlatıyor. "Bir gün elbet yukarı bakmaya devam edeceğiz."


Image
Locked

Return to “Kurgu”

cron