Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Ülke: Dusha
Element: Uranyum
Rütbe: Polis Memuru
Uzmanlık: -
Boy: 1.89
Kilo: 80
Saç ve Göz Rengi: Kahverengi saç ve ela gözler.
Genel Görünüm: Hae, kahverengi saçlı ve ela gözlere sahiptir. Uzun boyu sayesinde, pek kaslı olmasa dahi atletik bir vücut yapısını ortaya koymaktadır. Düzgün bir burna ve keskin çene hatlarına sahiptir. Saçları omzuna gelecek şekilde uzundur ve genellikle dağınık bir şekilde bırakmayı tercih eder. Sol omzunun arkasından başlayan ve sol kolunda dönerek devam eden bir ejderha dövmesi bulunmaktadır. Sol bileğine geldiğinde dövmenin bittiği görülebilir. Beyaz bir tişört, sade siyah bir pantolon ve siyah ayakkabı giymeyi tercih her zaman. Giyinişine önem verdiği söylenemez. Beyaz tişörtünün üstüne giydiği babasından kalan bir ceketi vardır. Ceketin kollarını dirseklerinin biraz daha aşağısında kalacak şekilde kıvırır ve o şekilde giymeyi tercih eder. Boynunda hiçbir zaman çıkartmadığı annesine ait bir kolye vardır.
Kişilik: Hae'yi tanımlayan bir sürü terim vardır aslında. Arkadaş canlısı, ciddiyetsiz, cıvık, dost, umursamaz. Kendisi için söylenen her bir kelime, Hae için yeterli kalmaz. Hae, hayattan çok fazla anlam arayan birisi değildir. Yaşayacaktır, büyüyecektir ve ölecektir. Bunların farkındadır ve buna göre yaşamaktadır. Hayatının her anından zevk almaya bakar, hayatını doyasıya yaşamak ister. Bu yüzden her zaman sakinliğini koruyan, öfkelenmeyen biridir. Öfke, nefret gibi kötü duyguları hayatında barındırmak istemez. Hayat, öfkelenmek, nefret etmek, kin gütmek için çok kısadır. Sakin ve gülümser bir insan olmasının başlıca sebeplerden birisidir bunlar. Sinirlendiğinde bile, hemen sakinleşmeye çalışır. Aman aman bir siniri bile yoktur zaten, en fazla bağırmayı tercih eder. Sosyal ilişkilerinde ise çok fazla sinirlendiğinde, karşısındakini uyarıp ortamı terk etmeyi ve bir daha görüşmemeyi tercih eder. Onun için bu yeterlidir.
19 yıllık yaşamında her zaman arkadaş canlısı olmuştur. Arkadaşlarını korumuş, kollamış, onlara destek çıkmıştır. Bunu yapmasındaki sebep, onları sevmesi ve saymasıdır. Kendisi, birini arkadaşı olarak görmüşse onun için her türlü iyiliği yapabilir. Kendisinin en küçük derdinde bile yanında olmaya çalışır. Herhangi bir karşılık beklemez, iyilik yaptığı için arkadaşının iyilik yapması gibi bir beklenti içerisine girmez hiçbir zaman. İçinden geldiği ve sevdiği için yapmıştır onu. Eğer arkadaşı ona kötülük yaparsa, iletişimini keser ve bir daha asla konuşmaz. Böyle bir durumda kendisinin iyiliğinin suistimal edildiğini düşünür.
Cıvık bir insandır. Eğlenmeyi ve dalga geçmeyi çok sevdiğinden, sosyal iletişimlerinde kalp kırmadan sürekli dalga geçer ve ciddi bir tavır takınmaz. Kalp kırmamaya oldukça dikkat etmektedir bu tür durumlarda. Karşısındaki kişinin ciddi bir problemi olmadığı sürece cıvıklığına devam eder. Ciddi bir problemi anladığı anda ise, cıvıklığına bir son vererek ciddiyetini takınır. Ciddiyetini takındığı nadir zamanlardan birisi bu zamanlar ve annesiyle görüştüğü zamanlardır. Cıvıklığının yanında, oldukça hareketli bir yapıya sahiptir. Oturduğu yerde bile durmadan ayaklarını oynatır, elleriyle oynar, etrafındaki nesneleri yerinden alıp incelemeler yapar. Sürekli bir hareket içerisinde olmayı sever.
Annesine oldukça düşkündür. Annesini çok sever ve her zaman düşünür. Bazen onun ölüme yaklaştığını düşündüğü zamanlarda hayatından çıkartmak istediği o negatif duygulardan bazıları içine oturur. Ancak hızlıca onları siler. Hayatından çıkaramadığı negatif duygulardan olan annesinin ölüm korkusu, onu kaybetme korkusu bazı gecelerde onu boğacak duruma gelmektedir. Bu durumun ne kadar yaklaştığını düşündükçe daha bir kötü olur, hatta onu kaybederse eski canlılığının kalıp kalmayacağı konusunda tereddüttedir. Bunları düşündüğü zamanlar, ancak evde uyumadan önce yalnız kaldığı zamanlardır.
İlgi / Hobi:
Yemek yapmak çocukluğundan beri en büyük hobilerinden birisidir Hae'nin. Farklı şeyler denemeyi, baharatları farklı farklı kullanmayı ve tatlarının nasıl olacağını deneyimlemeyi çok sever. Onun için yemek yapmak bir tutku gibidir. Mutfağa girdiği zaman, sanki tüm düşüncelerinden arınır ve ağız tadına odaklanmaya başlar.
Arkadaşlarıyla vakit geçirmekten çok hoşlanır. Onlarla birlikte gezmek, bir yerlere oturmak, bir şeyler içmek ve yemeyi çok sever. Arkadaşlarıyla vakit geçirmenin, iki lafın belini kırmanın insan zihnine olan en güzel meditasyon olduğunu düşünür.
Annesine kitap okumaya bayılır. Bu yüzden sürekli ama sürekli okumak için kitaplar almaya çalışır. Her akşam yatmadan önce annesine bir saat kadar kitap okur. Sürekli aynı kitabı okumaz, her ne kadar annesi hatırlamıyor olsa dahi o vicdani olarak sürekli kitapları değiştirir ve ona yeni şeyler okumaya çalışır. Kendisi de annesine kitap okuması sayesinde okumayı sevmiştir.
Resim çizmek, çok iyi bir ressam olmasa dahi hoşlandığı bir hobisidir. Gördüğü güzel şeyleri, annesini, kendi gözünden yaşadığı anılardaki kareleri, bazı yerlerin hayalinde canlandırdığı halini resmetmeyi sever. Bu resimleri kendi odasında küçük bir kutuda saklamaktadır. Şuana kadar bu resimleri gören sadece annesidir. Annesi dışında biriyle paylaşmamıştır.
Özgeçmiş:
Babası, Hae'nin doğumundan iki ay sonra ölünce annesiyle yalnız kalmışlardı. Babasıyla aynı ada sahipti Hae. Annesi Nofumo Tumi ile birlikte orta büyüklükteki bir evde yaşıyorlardı. Annesi işinde oldukça başarılı olan bir aşçıydı. Babası ise, Uranyum elementine sahip olan bir polis memuruydu. Kendisi, bir görevi sırasında vefat etmişti. Annesinin ona babasının ismini verme nedenini yıllar sonra, okula başladığında öğrenmişti Hae. "Sende babanı görüyorum." dediğinde, hiç tanıma fırsatı olmadığı babasının peşinden gittiğini hissedebiliyordu sanki küçük yaşına rağmen.
Okulda edindiği arkadaşlarıyla eğleniyor, oyunlar oynuyordu. Bir yandan derslerine önem veriyordu. Her gün yaptığı gibi, okul bittiğinde eve geliyor ve annesinin aşçılık becerilerinden bir şeyler kapmaya çalışıyordu. Babasının izinden gitmek o zaman aklında bile yoktu, sadece hayatını yaşamaya çalışıyordu. Hae, büyüdükçe annesinden daha fazla dinlemeye başladı babasını. Nasıl tanıştıklarını, neler yaptıklarını, ne hayaller kurduklarını. Her seferinde sanki bir masal dinliyormuş gibi hayran olarak dinliyordu babasının hikayelerini. Annesinin anlattığını kafasının içinde hayal etmeye çalışıyordu. O zamanlarda, resme olan ilgisi başlamıştı. Babasının kendi hayal dünyasında olan halini çizmeye çalışıyor ve bunları annesiyle paylaşıyordu. Her seferinde, bir kahraman gibi çizilmiş resimleri küçük bir kutuda saklıyordu. Babası, onun için bir süper kahraman gibiydi. Onun hikayelerini dinlemek, onu çözmeye çalışmak ve onu tanımaya çalışmak onun için büyük bir olaydı.
Yaşı on beşe geldiğinde, annesinin ağır bir hastalık geçirmeye başladığını fark etti. Annesi hafızasını sürekli kaybediyor ve gün geçtikçe daha kötü bir hale gelmeye başlıyordu. Anılarını unutuyor, neler yapması gerektiğini unutuyordu. O zamanlarda, kontrolü ele alarak annesine sürekli yemek yapmaya, bakmaya başladı. Kenara atılmış paralarla idare ediyor, bir yandan küçük işlerde çalışarak para kazanmaya çalışıyordu. Bir gece, annesinin elini tutup gözyaşlarına boğulmuşken, annesinin çatallaşmış sesiyle kendine geldi. "Hae..." diye seslendiğinde, gözyaşlarını silerek hızlıca elini annesinin yanağına koydu. Annesinin gözlerinde, gurur ve özlemi bir arada görürken, annesi de elini Hae'nin yanağına koydu. Biraz okşadıktan sonra, tekrardan o cümleyi işitti kulaklarında. "Sende babanı görüyorum." . O anda gözyaşları tekrardan akmaya başlarken, ne yapması gerektiğine karar verdi. Babası gibi olacaktı, babasının izinden gidecek ve bir polis memuru olacaktı. Annesinin tek bir sözüyle kafasında tamamen netleştirmişti ne yapacağını. Hae Tumi, bir oğlan olarak, annesinin gözlerine daha fazla gurur yükleyecekti.
Yıllar Hae için oldukça yavaş geçerken, annesinin hastalığı gitgide kötüleşmeye başladı. Hae, hayatın sürekli dert çekerek yaşanmayacağının farkına çoktan varmıştı. Annesi dışında hiçbir şeyi takmadan yaşamına devam ediyor, aynı zamanda polis olmak için çabalıyordu. Sonunda istediğini başarmıştı, üniversite okumaya devam ederken bir polis memuru olmuştu. Annesinden edindiği aşçılık becerilerine yeni bir şeyler katmak için Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümünü okuyordu. Bu süreçte polis olmayı başarmıştı. Annesine bir bakıcı tutmuştu. Annesi, artık oğlunu bile hatırlamıyordu. Her sabah evden çıkarken tekrardan tanışıyorlar, her akşam eve geldiğinde bir daha tanışıyorlardı. Annesinin çok fazla zamanı olmadığını biliyordu ama, elinden geldiğince çok ilgileniyordu. Artık annesinden babasının hikayelerini dinleyemiyordu. Babası Hae Tumi'nin hikayelerini, oğlu Hae Tumi gururla devam ettirecekti...
Karakter Görünümü: Touken Ranbu - Ookurikara
► Show Spoiler
Kuvvet: 2
Kıvraklık: 3
Kavrama: 5
