Sana verilen çeviri cihazı aracılığıyla haberdar olduğun işi kabul ettikten sonra göz açıp kapayıncaya kadar Max'i yanında buluyorsun. Kendisi yanlış bir hesaplama yapmış olacak ki koltuğun üzerinde beliriyor ve dengesini koruyamayıp yere düşüyor. Ayağa kalkarken bir anda evinde belirdiği için özür diliyor ve ihtiyacın olacak tüm eşyaları yanına almanı, ardından seni kendisiyle birlikte ışınlayacağını söylüyor. Kafana estiği şekilde hazırlanıyorsun ve Max ile ışınlanıyorsun. Henüz daha sadece bir kere yaşamış olsan da ikinci ışınlanma deneyimin nostaljik bir his veriyor. Uçaktan indiğinizde geldiğiniz köyün girişine ışınlandığını fark ediyorsun. Prui halkından ise eser yok. O sırada Max sana geldiğiniz bölge ile ilgili biraz bilgi veriyor. "Burası Kupria. Pruilerin kıyı şehri veya köyü diyebilirsin. Bir şehir büyüklüğünde olmadığı kesin ama üretim ve teknoloji çoğunlukla burada oluyor. Bir de Slistua var, o da dağların arkasında. Ama biz şimdilik dağın sınırında olan bir binaya gideceğiz. Direniş Üssü'nün yakınında bir bina." Kupria'nın girişinde başlayan tren istasyonuna geliyor ve beklemeye başlıyorsunuz. Tren istasyonunun yakınında bulunan asfalt yola baktığında daha önce hiç görmediğin araba modelleri mevcut. Tren geldiği anda biniyor ve hızla ilerlemeye başlıyorsunuz. Kıtanızda da trenlerin olduğunu biliyorsun ve Dusha'da olmadığı için kanlı canlı görememiş olsan da fotoğraflarından tanıyorsun fakat şu an bindiğin tren ile Birinci Kıta trenlerinin alakası yok. Bindiğin tren oval bir başa sahip ve bembeyaz. Üstünde ise kabilenin olduğunu tahmin ettiğin bir bayrak tasarımı örüntülü desen haline getirilmiş. Önce Kupria'nın merkezinde duruyorsunuz, sonra "Tiam Bahçesi" diye bir durakta duruyorsunuz, sonrasında da inmeniz gereken durağa geliyorsunuz. Trenden inerken yanındaki televizyon ekranlarına benzeyen tabeladan durağın adının "Direniş Üssü / Ana Eğitim Merkezi" olduğunu öğreniyorsun.
Binanın kapısına geldiğinizde Max kapıdaki güvenlik ile konuşuyor. Güvenliğe binadan "AEM Binası" diye bahsetmesiyle kısaltma olarak söylendiğini de öğrenmiş oluyorsun. Binaya girmeden önce şöyle bir baştan aşağı süzüyorsun. Sanarsın bir bina değil de devasa bir tuğlayı alıp içini oyup bina diye yerleştirmişler. Dusha'daki binalarla karşılaştırıyorsun ister istemez. Çıkıntılı, şekilli, işlemelerle dolu binaların olduğu bir yerden gelince karşındaki ve etrafındaki binalar gerçekten yavan geliyor. Şekline şemaline yabancı olduğun bu binaya Max ile birlikte giriş yapıyor ve onun yönlendirmesiyle girdiğin gibi sola dönüp soldan ilk odaya giriyorsun. Birinci Kıta'da da çok farklı olmadığı için girdiğin odanın bir sınıf olduğunu direkt anlıyorsun. Bir öğretmen masası, henüz saymadığın için yaklaşık olarak 10-15 öğrenci masası, bir kara tahta ve arkada da öğrencilerin eşyalarını koyması için dolaplar var. Öğrencilerin ise neredeyse hepsi Prui bölgesinde gördüğüne benzer işlemelere sahip kıyafetler giyiyor. İçlerinden sadece biri düz beyaz bir tişört, altın bir kolye ve güneş gözlüğü takıyor. Kapıdan girdiğin gibi öğrencilerin her biri sana bakıyor. İçlerinden biri yanındaki arkadaşına dönüp "Kim bu haydut kılıklı lan?" diye soruyor. Çocuğu çeviri cihazın sayesinde anlayabildiğini fark ediyorsun. Gerçi çocuk demek de doğru olmaz, muhtemelen gördüğün gençlerin yaş aralığı 16-20. Yaşça sana yakın oldukları belli oluyor. Arkandan Max girdiği anda ise her biri hızla ayağa kalkıyor ve hazır ola geçiyor. Dikkatini yine beyaz tişörtlü genç çekiyor, en yavaş kalkan o oluyor. Max ise gülümsüyor ve "Şunu yapmanıza gerek yok arkadaşlar, ben geçen gün Dünya'da öyle oluyor diye anlattım sadece. Benim çok desteklediğim bir disiplin yöntemi değil bu." diyor. Öğrencilerden bir kız ise "Yanınızdaki kim? Dilimizi anlıyor mu?" diye soruyor. Max de hemen eliyle seni gösteriyor ve "Evet, dilimizi anlıyor, çeviri cihazı var. Arkadaşlar, bu Haga Nomua. Kendisi bir Dushalı." diye cevap veriyor. Bir anda herkes şaşırıyor ve içlerinden biri elini kaldırıyor. Max kendisine söz hakkı verince bir soru soruyor. "Haga, Haga, Dusha'da develer var mı?" diye soruyor ve öğrenciler gülmeye başlıyor. Max ise "Aaa, lütfen ama. Haga bey diye seslenirsek sevinirim arkadaşlar. Ne sorunuz varsa şimdiden sorun da derse geçelim." diyor. Böylece sana birkaç tane soru üst üste geliyor. Öncelikle içlerinden biri elini kaldırıp "Sizde oyun konsolu var mı? Ben Playstation oynuyorum, çok güzel." diye soruyor. Bir diğeri elini kaldırmadan heyecanla "Şey, şey diyecektim. Hah, Dusha dilinde konuşabilir misiniz? Çok merak ediyorum da." diye soruyor. En son da beyaz tişörtlü genç adam elini yavaşça kaldırıyor ve "Niye geldin lan buraya?" diye soruyor. Max ise "Hop, o soruyu ben cevaplayayım ve ayrıca Taok, biraz saygılı ol lütfen. Haga bey buraya bize Birinci Kıta ile ilgili bilgiler vermek için geldi. Aynı zamanda sizinle birlikte Dünya ile ilgili yeni şeyler öğrenecek." diyor. Adının Taok olduğunu öğrendiğin genç adam ise herhangi bir cevap vermeden oturuyor. Soruları cevaplama vakti! İstiyorsan tabii.
Binanın kapısına geldiğinizde Max kapıdaki güvenlik ile konuşuyor. Güvenliğe binadan "AEM Binası" diye bahsetmesiyle kısaltma olarak söylendiğini de öğrenmiş oluyorsun. Binaya girmeden önce şöyle bir baştan aşağı süzüyorsun. Sanarsın bir bina değil de devasa bir tuğlayı alıp içini oyup bina diye yerleştirmişler. Dusha'daki binalarla karşılaştırıyorsun ister istemez. Çıkıntılı, şekilli, işlemelerle dolu binaların olduğu bir yerden gelince karşındaki ve etrafındaki binalar gerçekten yavan geliyor. Şekline şemaline yabancı olduğun bu binaya Max ile birlikte giriş yapıyor ve onun yönlendirmesiyle girdiğin gibi sola dönüp soldan ilk odaya giriyorsun. Birinci Kıta'da da çok farklı olmadığı için girdiğin odanın bir sınıf olduğunu direkt anlıyorsun. Bir öğretmen masası, henüz saymadığın için yaklaşık olarak 10-15 öğrenci masası, bir kara tahta ve arkada da öğrencilerin eşyalarını koyması için dolaplar var. Öğrencilerin ise neredeyse hepsi Prui bölgesinde gördüğüne benzer işlemelere sahip kıyafetler giyiyor. İçlerinden sadece biri düz beyaz bir tişört, altın bir kolye ve güneş gözlüğü takıyor. Kapıdan girdiğin gibi öğrencilerin her biri sana bakıyor. İçlerinden biri yanındaki arkadaşına dönüp "Kim bu haydut kılıklı lan?" diye soruyor. Çocuğu çeviri cihazın sayesinde anlayabildiğini fark ediyorsun. Gerçi çocuk demek de doğru olmaz, muhtemelen gördüğün gençlerin yaş aralığı 16-20. Yaşça sana yakın oldukları belli oluyor. Arkandan Max girdiği anda ise her biri hızla ayağa kalkıyor ve hazır ola geçiyor. Dikkatini yine beyaz tişörtlü genç çekiyor, en yavaş kalkan o oluyor. Max ise gülümsüyor ve "Şunu yapmanıza gerek yok arkadaşlar, ben geçen gün Dünya'da öyle oluyor diye anlattım sadece. Benim çok desteklediğim bir disiplin yöntemi değil bu." diyor. Öğrencilerden bir kız ise "Yanınızdaki kim? Dilimizi anlıyor mu?" diye soruyor. Max de hemen eliyle seni gösteriyor ve "Evet, dilimizi anlıyor, çeviri cihazı var. Arkadaşlar, bu Haga Nomua. Kendisi bir Dushalı." diye cevap veriyor. Bir anda herkes şaşırıyor ve içlerinden biri elini kaldırıyor. Max kendisine söz hakkı verince bir soru soruyor. "Haga, Haga, Dusha'da develer var mı?" diye soruyor ve öğrenciler gülmeye başlıyor. Max ise "Aaa, lütfen ama. Haga bey diye seslenirsek sevinirim arkadaşlar. Ne sorunuz varsa şimdiden sorun da derse geçelim." diyor. Böylece sana birkaç tane soru üst üste geliyor. Öncelikle içlerinden biri elini kaldırıp "Sizde oyun konsolu var mı? Ben Playstation oynuyorum, çok güzel." diye soruyor. Bir diğeri elini kaldırmadan heyecanla "Şey, şey diyecektim. Hah, Dusha dilinde konuşabilir misiniz? Çok merak ediyorum da." diye soruyor. En son da beyaz tişörtlü genç adam elini yavaşça kaldırıyor ve "Niye geldin lan buraya?" diye soruyor. Max ise "Hop, o soruyu ben cevaplayayım ve ayrıca Taok, biraz saygılı ol lütfen. Haga bey buraya bize Birinci Kıta ile ilgili bilgiler vermek için geldi. Aynı zamanda sizinle birlikte Dünya ile ilgili yeni şeyler öğrenecek." diyor. Adının Taok olduğunu öğrendiğin genç adam ise herhangi bir cevap vermeden oturuyor. Soruları cevaplama vakti! İstiyorsan tabii.
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Barisu ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 3 gündür.