Max yanıtına karşılık olarak gözlerini kapatıp derin bir iç çekiyor. "Peki..." diyor ve bir sigara yakıyor. Tanrı bilir, kaçıncı sigara... Dumanı öyle bir içine çekiyor ki, bir an dışarıya bir şey çıkmayacak sanıyorsun. Çok uzun bir konuşmaya giriş yapıyor böylelikle.
"Şimdiden başın ağrıyacak, özür diliyorum bunun için. Senden gizlim saklım yok. Sadece her şeyi tek seferde anlatmak istemedim. Ben bile her şeyi filtrelemekte zorlanıyorum. En baştan başlamak en iyisi bence. Size sizi korumak ve gelecek düşmana karşı hazırlamak için burada olduğumu söylemiştim. Hâlâ da o amacı taşıyorum. Peki, düşman kim? Başka bir gezegen olduğunu biliyorsun. Peki, o gezegen ne? Orada kimler var? Onların amacı ne? Benim geldiğim gezegenin adı Dünya. Tıpkı burada olduğunu gibi, orada da insanlar var ve yine orada da insan en gelişmiş canlı türü. Sizin gibi biz de çağlar boyunca savaştık, barıştık ve teknolojide ilerledik. Bizim gezegenimizde de farklı uluslar var. Hem de yüzlerce. Hepsinin kendine özgü kültürleri var. Sizden farkımız ise biz, belki de, fazla ileri gittik. Sizde Kıtasal Savaş oldu. Biz de ise Dünya savaşı. Bütün gezegen birbiri ile savaştı. Üçüncü Dünya Savaşı'ndan sonra her şey değişti. Biz teknolojide sizden çok ama çok yukarıya çıktık. Sana ne kadar detaylı anlatsam bile asla kafanın basmayacağı kadar. Siz bizden yüzyıllarca, hatta bin yıllarca geridesiniz desem yalan olmaz. Bu üçüncü savaşta gezegendeki en tehlikeli madde kullanıldı. Bilmen gereken tek şey bu maddenin yaşamı kalıcı olarak sildiği. Bu madde silah olarak kullanıldığında ve/veya kontrolden çıktığında bulunduğu bölgedeki yaşamı silmek ile birlikte kilometrelerce uzaktaki yaşamı da zehirliyor. Bu maddeyi silah olarak kullandılar. Bizden öncekiler; eski nesiller yani. O kadar çok ve şiddetli kullanıldı ki, önce doğa, sonra onla beraber yaşam yok oldu. Bütün gezegenin nüfusu çeyreğe indi. Onlar da ölümcül derecede zehirlenerek teker teker ölmeye başladılar. Bunlar olmadan evvel, biri vardı. Zengin bir iş adamıydı ve insanlığın gelişimi konusunun üzerine titriyordu. Diğerlerinden çok daha fazla hem de. Nedenini sonradan öğrendik tabii. Bu kişi kazandığı bütün parayı bilime yatırım yaparak harcıyordu. Onun desteği sayesinde hiç takdir edilmeyen, hatta varlığından kimsenin haberi olmadığı bilimciler gün yüzü görmeye başladı. Çok geçmeden bu bilimcilerin başarıları sonucu o büyük bir ün kazandı. Bir anda başarıdan başarıya atladı ve ülke liderleri onla görüşmek için sıraya girdiler. Hepsi değil elbette. Bazıları onu kendi adamı yapmak ve sadece kendileri için çalışmasını istedi. O ise bu teklifleri reddetti. Kendisini insanlığa adanmış olarak görüyordu. Bu yüzden, onun hakkında büyük suçlamalarda bulundular. Biz bu taktiğe karalama deriz. Çoğu bütün iddiaları reddetmek ile yetinirdi. O ise tam teşekküllü bir karşı saldırı gerçekleştirdi ve bir nevi savaş ilan etti. Soğuk savaş denir buna. Aksiyon olmadan, savaş alanına inmeden yapılan bir savaş. Sözlerin ve destekçilerin en büyük silahlar olduğu bir savaş. Konuşmasını hiçbir zaman unutmadım. Zaten o konuşma yüzünden onunla çalışmaya başladım. Ben insanlığı her gün, her saat, her dakika, her saniye, her salise, her an yükselmesini ve ileriye gitmesini istiyorum. Ben insanlığın taşıdığı sınırsız potansiyeline kavuşmasını ve bunu engelleyen her şeyin ortadan kaldırılmasını istiyorum. Bizler en üstün canlılarız çünkü biler evrim geçirmeyi asla bırakmıyoruz. Maalesef ki, bunu engellemeye çalışanlar var. Sadece bir gün daha güçte olmak için bütün insanlığı aşağılık kılmak için canla başla çalışanlar var. Ant içiyorum, yaşam ateşim sönene kadar asla dur durak bilemden insanlığı ulu kılmak için çalışacağım! Bu sadece bir kısmıydı. Onun sözlerini tekrar ederken bile neden ona isyan ettiğimi unutuyor gibi oluyorum. Suikastte kurban gitti konuşmasından sonra. En azından biz öyle sandık. Sonra savaş ve kıyamet. Bütün gezegen ölmek ile kalmadı, doğal afetler aldı başını gitti. Depremler, seller, fırtınalar. Geriye kalan bir avuç insan dünyanın sonunu kaçınılmazlık içinde beklerken o döndü. Yeni bir ülke inşa etti. Yeni bir ulus oluşturdu. Mucizeler meydana getirdi. Ölümcül zehri bedenlerimizden attı. Kaybettiğimiz uzuvlarımızı geri kazandırdı, bizleri iyileştirdi ve bazılarımızı yeni bedenlerde diriltti. Gözlerimizin önünde doğayı tekrar yetiştirdi. Bir Tanrı'nın doğuşuna tanıklık ettik. Kişioğlu'nun Yeni Tanrısı her şeyin sonun gelirken bize her şeyin başlangıcını ayarladı. O'nun topraklarında sıfırdan başladık fakat gezegen hâlâ parçalanıyordu. O'nun bile gücü durdurmaya yetmedi. Bu yüzden, bir Tanrı'ya en yakışan şeyi yaptı. Yarattı. Yeni bir gezegen yarattı. Evrim geçirmiş ve hep evrim geçirecek bir dünya. Hepimiz hemen oraya gitmek istedik ama o sabır istedi. İnsanlığın karanlık tarafını herkesten daha iyi biliyordu. Bu yüzden bize bir açıklama yaptı. Sabredin, güvenin ve inanın! Sadece görmek istiyorum. Yine aynı yanlışları yapacak mıyız? Yapsak bile, bu sefer çözüm üretebilecek miyiz? Yeni Dünya burası. Test sürümü ise sizlersiniz. Gezegeninizi ve sizi yaratan bizim Tanrımızdı. Sizi yeterince izledi ve değerlendirdi. Dünyanın dayanacak gücü kalmadı. Yakında orası yokluğa karışacak ve O bütün gücüyle buraya gelecek. Kendi insanlarını buraya yerleştirecek ve bu süreçte size ne olacak bilmiyoruz. Köle mi olursunuz? Direkt öldürülür müsünüz? Yoksa ikinci sınıf vatandaş olarak sürünür müsünüz? Ben ve parçası olduğum isyan kuvveti buranın sadece size ait olduğunu savunuyoruz. Burası sizin eviniz ve biz ancak misafir olabiliriz. Belki sığınmacı. Hehe, beni Tanrı'ya isyan eden bir ölümlü olarak görebilirsin. Havalı, değil mi? Birçok edebiyat eserinde öyle kurgular vardı. Geçmişte yani. Eğer bizimle kalıp devam etmek istiyorsan, kesinlikle minnet duyarım. Bana sorarsan, çekip gitmen daha iyi. Gözümüzün ne kadar kararabileceği ortada. O'nun gibi olmak istemiyorum. Kimseyi feda etmek istemiyorum. Biz sizin özgürlüğünüz için çalışıyoruz. Bizim türümüzün günahlarının bedelini siz ödememelisiniz. Bizim türümüz için basamak olup çiğnenmemelisiniz. O buraya geldiğinde Kıtasal Savaş'tan fazlası olacak ve biz sizin için canımızı ortaya koyacağız. Hepinize bu bilgileri yaymak yapılabilecek en yanlış ve salakça hareket. Bu yüzden, gizli saklı hareket ediyoruz ve sadece seçtiğimiz kişilere ulaşıyoruz. Sizin kaderinize biz karar vermemeliyiz. Siz kendi kaderinize kendiniz karar verebilmelisiniz. Dış etmenlerin tecavüzüne uğramadan. Bu yüzden yardımınızı istedim. Ne kadar çok olursak, o kadar şansımız olur. Tek bir soru var. Kendini ateşe atmaya razı mısın?"
Beyninin bilgi yoğunluğundan aşırı yüklenmesini kenara koysak, onlardan biri olsaydın bile işlemesi zor bir yığın karşısında kitlenir kalırdın. Çok büyük bir gerçek önünde düğümünü çözdü ve önüne serildi. Bütün çıplaklığıyla.