[Tarih] Himota İmparatorluğu

#1
Himota Devleti Uzak Çağ'ı Değişim Çağı'na bağlayan aralıkta kurulmuştur. Devlet kurulduğundan beri üniter yarı-parlamenter monarşi sistemini uygulamıştır. Bu sisteme göre bütün güç tek kişidedir fakat dört kişilik bir konsey ona akıl hocalığı yapmaktadır. Konseyin kültürel ağırlığından ötürü hiçbir lider konseyi göz ardı etmemiş veya zor kullanmamıştır.

Nüfusları gittikçe artan Himotalılar şu an bulundukları topraklara Uzak Çağ'da yayılmaya başlamıştır. Gruplar hâlinde yayılan Himotalılar ayrı düşmüşler ve bunun etkisi ile yerleştikleri yerde kendi boylarını kurmuşlardır. Çağın geriliğinden ötürü birbirleri ile neredeyse hiç etkileşime geçemeyen Himotalılar kısa zamanda boylarını genişletmiş ve birbirlerine karşı soğuk savaş yürütmeye başlamışlardır. Bazı boylar arasında savaş çıkarken, bazı boylar birbirlerine kaynak ve silah yardımı yapmıştır. Bazı boylar ise diğerlerine karşı tarafsız bir bakış açısı sergilemiştir. Himotalıların boy evresi o kadar uzun sürmemiştir çünkü birçok topluluk bulundukları bereketli toprakları elde etmek adına kesintisiz akınlar gerçekleşmiştirler. Bu akınların ve ayrı kalmanın Himotalıların sonunu getireceğine inanan bir genç yetişkin daha sonraları "Bir ve tek Himota" adını alacak fikri uygulamak adına yaşamının yolculuğuna çıkmıştır.

Tarihte "Kurucu" unvanı ile anılan bu kişi kendi boyu dâhil bütün boylara zihnini açsa da ağır olumsuz tepkiler almış ve hatta kendi boyundan sürgün edilmiştir fakat yine de pes etmemiştir. Çok uzun süren zorlu bir yolculuğun ardından ancak boyların omuz omuza savaşmasını zorunlu kılacak bir düşman ordusu ile karşılaşınca kendi milletini bir araya toplayabilmiştir. Himotalı boyları doğru kararlarla yönetmesi ve düşman ordusunun liderini tek başına öldürmesi sonucu milletinin saygısını ve takdirini kazanarak bütün boyları tek çatı altında toplamış, devleti kurmuş, sistemi icat etmiş ve ilk lider konumuna gelmiştir.

Bu tarihî olaydan sonra Himotalılar toplumcu bakış açısını benimseyerek boy evresine dair her şeyi geride bırakmıştır. Boy zihniyetini terk ederek vatandaş zihniyetine geçen Himotalılar toplum olma konusunda kıtaya örnek olmuşturlar.

Uzak Çağ (P.Ö. ? - 1001)

Himota İmparatorluğu (Himota Dili: Himota-girin) kökü 4000 yıl öncesine dayanan bir imparatorluktur. Himotalılar, yazılı kaynaklara göre, en eski milletlerden biridir. Tarih sahnesine ilk olarak kıtanın güneydoğusunda çıkmışlardır. Himotalıların ilk zamanları, diğer her millet gibi, tam teşekküllü bir millet olmakla ve bulundukları coğrafyayı keşfetmekle geçmiştir. Bu zamanlarda toplayıcılık ve avcılık ile hayatlarını sürdürmüşlerdir. Bulundukları toprakların bereketli olması sayesinde aç kalma riski ile karşı karşıya gelmemişlerdir. Zamanla doğadan daha çok etkilenmeye başlamış ve onu öğrenme çabalarına girişmişlerdir. Doğanın dengesini keşfetmiş ve ona ayak uydurmuşlardır. Vahşi hayvanların avlanma bölgelerinden olabildiğince uzak durmuş,yavru hayvanları, hamile hayvanları ve belli başlı hayvanları avlamamış,çiftleşme mevsiminde ise hiç avlanmamışlardır. Koşullar olanak verse bile asla gereğinden fazla avlanmamışlar ve gereğinden fazla bitki toplamamışlardır. Nasıl avlanılacağını, hangi bitkilerin yenilebilir olduğunu ve hangi suların içilebilir olduğunu hayvanlardan; hangi bitkinin hangi zamanlarda olgunlaştığını, mevsimlerin sırasını ve zamanlarını bizzat doğadan öğrenmişlerdir.

Himotalılar; toplayıcılar, avcılar ve bakıcılar olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. Bakıcılar, yeni doğan çocukların belli bir yaşa erene kadar bakımından sorumlu olmuşlardır. Toplayıcılar, yenilebilen ve şifa veren bitkileri bulmaktan sorumlu olmuşlardır. Avcılar, insanlarının karnını doyurmak adına eve et getirmekten sorumlu olmuşlardır. Avlanmanın altyapısını hayvanlardan öğrendikten sonra kendileri birçok avlanma yöntemi icat etmişlerdir. Bu avlanma yöntemleri günümüzde bile başarılı sayılmaktadır. O zamanlarda Himotalıların resmi bir lideri olmamakla beraber en başarılı avlananları ve yeni yöntem keşfedenleri lider saymışlardır. İlkel zamanlarda Himotalılar öldürmek zorunda kaldıkları hayvanların kürklerini kıyafet olarak giymiş ve derilerini çadır yapmakta kullanmışlardır. Lider ilan edilenler doğadaki yırtıcıların postlarını giymişlerdir.

Sayıları arttığında ve coğrafyaya dağılma vakti geldiğinde bu o kadar kolay olmamıştır çünkü çevrelerini hep vahşi hayvanlar sarmıştır. Onları öldürüp, doğanın döngüsünü bozmak istememişlerdir. Böylelikle vahşi hayvanları evcilleştirme süreci başlamıştır. Bu süreçte onların işine en çok yarayan ateş olmuştur. Vahşi hayvanların ateşten korkması sayesinde, Himotalılar onlara göz dağı vererek kendilerini güvenceye alabilmişlerdir. Bütün yaşamlarını vahşi hayvanları korkutarak geçiremeyeceklerinin farkına varınca, onlarla bağ kurmaya başlamışlardır. Av bulmanın ve ısınmanın gittikçe zorlaştığı kış mevsiminde zor durumda kalan vahşi hayvanlar, Himotalıların yaktığı ateşin sıcaklığı ve etin kokusuyla birlikte Himotalılara yaklaşmıştır. Bu zor zamanlarında onlara et veren ve sıcaktan yararlanmalarına izin veren Himotalılar vahşi hayvanlarla anlaşmaya başlamışlardır. Hayvanlarla ilk defa barışçıl bir şekilde etkileşime geçmek Himotalıların ilgisini çekmiş ve kısa sürede hayvanlarla iç içe yaşama aşamasına geçmişlerdir. İki tarafın da çocukları oldukça, her gelen yeni nesil birbiri arasında daha sıkı bir bağ kurmuştur. Böylelikle “hayvan yetiştiricileri” diye bir grup meydana gelmiş ve kendi içinde “at yetiştiriciliği” ile “kurt yetiştiriciliği” olarak ikiye ayrılmışlardır. Himotalıların ilk bağ kurdukları ve en sıkı bağlara sahip oldukları hayvanlar kurtlar ve atlar olmuştur. Evcilleştirdikleri kurtlar onlara avlanmada yardımcı olmuş ve onları diğer yırtıcılardan korumuşlardır. Atlar ise ulaşım konusunda büyük bir kolaylık sağlamışlardır.

Coğrafyaya iyice yayıldıktan sonra tarımı bulmuşlardır. Tarımla beraber yerleşik hayata geçilmiş ve çadırların yerini evler doldurmuştur. İlk zamanlarla karşılaştırıldığında adeta barış dönemi hüküm sürmüştür. Barış döneminde nüfus daha da artmış ve yavaş yavaş şehirler inşa edilmiştir. Her zaman bir arada olan Himotalılar birbirlerinden uzakta yaşamaya başlayınca yönetim gerekliliği doğmuştur. Himotalıların en önde gelenleri bir araya gelmiş, aralarından birini tüm Himotalıların lideri seçmiş ve geriye kalanlar da konsey görevini üstlenmiştir. Böylelikle tarihte ilk devlet Himotalılar tarafından kurulmuştur. Bu barış dönemi, demirin bulunması ve nasıl kullanılacağının öğrenilmesi ve diğer insan toplulukları ile karşılaşılması sonucu son bulmuştur.

Değişim Çağı (P.Ö. 1000 - 401)

Himotalılar Uzak Çağ sonlarından itibaren diğer insan toplulukları ile karşılaşmaya başlamıştır. O zamanlar hayatta kalmak çeşitli gelişmelere karşın zor olduğundan ve kaynak sorunu da varlığını sürdürdüğünden bu karşılaşmalar hep savaş ile sonuçlanmıştır. Bu savaşlarda avlanma yöntemlerine benzer yöntemler kullanmışlardır. Düşmanın etrafını kısa sürede sarıp, çembere almak ile okçular eşliğinde düşmanı istedikleri bölgeye yönlendirip, savaşçılarla son darbeyi vurmak gibi taktikler uygulanmıştır. Demir madeninin keşfi ve sınır güvenliğinin gerekliliği Himotalıları savaşçı bir millet olma yoluna sokmuştur. Avcılıkta başarılı oldukları gibi savaşta da başarılı olmuşlardır. Çok kısa bir süre içerisinde çatışmalarla dolu bir yaşama uyum sağlamışlardır. Yeni taktikler icat etmişler, yeni silahlar dövmüşler ve savaşçı zihniyetini benimsemişlerdir.

Kendilerine has bir kılıç sanatı geliştirmemiş olsalar da genel hatlar çizmişlerdir. Savaşın gündelik hayatı kapladığı bu coğrafyada Himotalılar için en önemli hedef hayatta kalmak olmuştur. Savaşta bireysel üstünlüğün önemini kısa zamanda kavrayan Himotalılar; hız, çeviklik ve hareket özgürlüğü olmak üzere üç etmene yoğunlaşmışlardır. Hareket kabiliyetini en üst seviyede tutmak adına önce tamamen deriden, sonrasında demir alışımı eklenmiş zırhlar kullanmışlardır. Bunun yanı sıra, çoğu savaşçı tek elli; uzun, ince ve belirli bir eğriye sahip kılıçlar kullanmıştır. Boşta kalan elleri ya kalkan ile doldurulmuş ya da yaratıcılığa hizmet etmesi için boşta bırakılmıştır. Kısa yaylar kullanmışlardır. Bu yaylar ipi, uzun yaylara kıyasla, daha gergin olduğundan oku daha delici kılmıştır. Özellikle savaş alanında at kullanmakta yüksek başarı göstermişlerdir. Eskiden hayvanlarla ve kendi aralarında oyunlar oynayarak vakit geçiren çocuklar, olabildiğince küçük yaştan itibaren önce ailelerinden, sonra da komutanlarından savaş eğitimi almaya başlamışlardır. Her bir Himotalı genel kültür öğrendikten sonra savaşçı olmayı öğrenmeye koyulmuştur. Kılıç öğrenmek adına her gün sabahtan akşama kadar üstleri ve akranlarıyla kılıç tokuşturmuş, atış talimi yapmış ve ata binmişlerdir. Deneyim sahibi büyüklerinin öğütlerine göre hareket etmişlerdir.Kılıç kullanma konusunda kuralcı değil, doğaçlama davrandıklarından başlarda sorun yaşamışlardır fakat bu durum düşmanlarının davranışlarını daha iyi kavramalarına ve kendilerine has cevaplar verme lüksünü sağlamıştır.

Himotalılar, yaralı ve şehit sayılarına karşın, sınırlarını korumakta güçlük çekmemişlerdir. Bu çağda insan nüfusu hızla artmış olduğundan daha çok kaynak ve toprak ihtiyacı doğmuştur. Bu da Himotalıların Altın Çağı’nın başlangıcı olmuştur. Birçok kabile, beylik ve klanla çatışmaya girmiş ve hep galip gelmişlerdir. Yavaş da olsa Himotalıların şanı kıtada yayılmaya başlamıştır. Kurdukları üstünlük diğerlerinin onlardan korkmasına ve onları insanlık dışı çeşitli varlıklara benzetmelerine sebebiyet vermiştir. Kimileri onları vahşi hayvanlar olarak etiketlemiş, kimileri onları canavar olarak görmüş, kimileri ise onları inandıkları tanrılar tarafından yollanan cezalandırıcılar olarak saymışlardır. Himotalılar, bu kötü üne karşın, hiçbir zaman işkence veya köle edinme gibi insanlık dışı sayılan eylemlerde bulunmamışlardır. Fethettikleri yerlerdeki insanlara zulüm ettikleri olmamıştır. Yazılı kaynaklarda geçen en kötücül eylemleri, isyan eden ve ihanet eden kişileri halka açık bir şekilde idam etmek olmuştur. Bu kişiler önce yakalanmış, ardından herkese haber salınmış, sonra herkesin toplandığı meydanda kişilere dair kişisel bilgiler okunmuş ve en son olarak suçu belirtilip idam edilmiştir.

Fethettikleri yerlerde uyguladıkları kurallar sosyal düzeni ve yönetimi destekler nitelikte olmuştur. Fethedilen yerdeki insanlar Himota halkının bir parçası olarak görülmüştür ve ırkçılık gibi dışlayıcı davranışlar da hor görülmüştür. Fethedilen yerdeki çocuklara ve gençlere zorunlu askerlik eğitimi verilmiş ve orduda kalıcı olarak yer edinmelerine izin verilmiştir. Himotalılar tarih boyunca sahiplenici bir yol izlemişlerdir. Amaçları her daim kendilerine katma / kendilerinden kılma üzerine olmuştur. Her zaman mutlak bir birlikteliği ve mutlak bir yönetimi hedeflemişlerdir.

Himotalılar birçok düşman ile çarpışmıştır fakat bu düşmanlar arasından en öne çıkanı batıda yer alan Gedhilfe Krallığı olmuştur. Gedhilfe Krallığı ile düzenli olarak sınır savaşlarına girmişlerdir. Himotalıların en çok savaştığı taraf Gedhilfe Krallığı olmuştur ve bu savaşlar uzun sürmeden rekabete dönüşmüştür.

Üç-Güç Birliği Savaşları (P.Ö. 740 - 735)
Gedhilfe kralı Kyovei Ozæf, Himota İmparatorluğu ile Değişim Çağı'nın büyük bir kısmında gerçekleşmiş sınır çatışmalarının genellikle Himota zaferi ile bitmesi sonucunda, P.Ö. 740 yılında Dusha Krallığı'na ateşkes teklif etmiş ve Himota İmparatorluğu'nu işgal etme amacı güden bir birlik kurulmasını önermiştir. Teklifi kabul edip birliğin resmi olarak 740 yılında kurulmasını sağlayan Dusha Krallığı ise birliğe Dusha'nın doğusunda bulunan bölgelerde yaşayan Qardakh kabilelerinin birliğin parçası olması gerektiğini belirtmiştir. Aynı yıl içinde Qardakh kabileleri de birliğe resmi olarak katılmış ve düzenlenecek ilk muharebe için 200 asker yollamışlardır.

Hentanden Savaşı (P.Ö. 740, 68. gün)
Himotalıların şanı gittikçe artmış, Gedhilfe Krallığı sınır rekabetinde üst üste kaybetmeye başlamıştır. Himota İmparatorluğu’nun bu gidişle kendileri için büyük bir tehlikeye dönüşeceğinde karar kılan Gedhilfe Krallığı, düşmanları Dusha Krallığı ile geçici süreliğine güçlerini birleştirmiş ve Qardakhların da desteğini alarak kendilerine en yakın Himota şehri olan Hentanden’e saldırmışlardır. Sınır güvenliği uzun bir süre boyunca Üç-Güç Birliği’ni tutabilmiştir fakat sayı farkından ötürü sınır güvenliği düşmüş ve birlik şehre girmiştir. Birliğe kıyasla yeterince savaş gücü bulunmayan şehir, orduya karşı koyamamıştır. Birlik şehri ele geçirirken, yakın şehirlerdeki gözcüler saldırıyı fark etmiş ve haber salmışlardır. Haberin ulaşmasıyla büyük bir Himota ordusu şehre akın etmeye başlamış ve Hentanden’de kıran kırana bir savaş çıkmıştır. Coğrafi üstünlük ve doğru taktiklerle Himota ordusu, birliğe karşı zafer elde etmiştir. Hentanden şehrinin yaralarını sarması uzun sürmemiştir. Şehirdeki sınır güvenliği daha da güçlendirilmiş ve şehre asker tayini yapılmıştır. Bu olaydan sonra İmparator konseyini toplamış ve edindiği yeni düşmanlarına karşı planlar yapmaya koyulmuştur. Öte yandan Gedhilfe ve Dusha kralları ordularının bir avuç asker ile dönüp bozgun haberini vermesiyle Himotalıların bir tehlike olduklarını kabul etmişlerdir.

Gecenin Kucağında Savaş (Bombinab Savaşı) (P.Ö. 738, 27. gün)
Himotalılar önceki savaştan ders çıkarmış ve en iyi oldukları alanı, en verimli şekilde kullanma kararı almışlardır. Ordu toplanmış ve ikisi küçük, biri büyük olmak üzere üç parçaya ayrılmıştır. Bir gece ansızın iki küçük parçadan biri Dusha Krallığı’nın sınır şehri olan Forohem’i, diğeri ise Gedhilfe Krallığı’nın sınır şehri olan Bombinab’ı işgal etmiştir. İki krallık da askerlerinin çoğunluğu uyurken ve sadece sınır güvenliği ile devriyeler ayakta iken saldırıya uğrayınca cevap vermekte gecikmişlerdir. O an toplayabildikleri kadar asker toplayıp sayıca üstün bir kuvvet oluşturmayı başarmış ve kendilerini işgal eden Himota orduları ile çatışmaya girmişlerdir. Bu sınır çatışmaları kısa sürmüştür. Himota orduları fazla durmadan geri çekilmeye başlamıştır fakat bunu kışkırtıcı bir şekilde yapmışlardır. Düşmanlarının adeta parmaklarının ucunda olacak şekilde, yavaşça ve ok atmaya devam ederek kaçmışlardır. Gedhilfe ve Dusha orduları, kendi topraklarında olmalarının verdiği özgüven ve önceki savaştan kalma intikam duygusu ile Himota ordularının peşinden gitmişlerdir. Himotalılar takip edilmek istemişler ve bu yüzden meşalelerini söndürmeden ve ses çıkararak geri çekilmeye devam etmişlerdir. Bu sırada Gedhilfe ve Dusha Krallığı hırs yaparak ordularının arkasından destek kuvvet yollamışlardır. Himota ordularından birkaç asker, düşmanları onları takip etmekten vazgeçmesin diye, geri dönmüş ve düşmanların içine girerek kendilerini feda etmişlerdir. Gecenin karanlığında Gedhilfe ve Dusha orduları kan dökme arzularına yenik düşerek, asıl Himota ordusunun saklanmış vaziyette beklediği bölgeye giriş yapmışlardır. Bu bölgede Gedhilfe ve Dusha orduları birbirleri ile karşılaşmıştır. Şaşkınlığa uğramış iki ordu daha içinde bulundukları durumu kavrayamadan, Himota ordusunun saldırısına uğramışlardır. Bölgeye girdikleri gibi çembere alınmış olan Gedhilfe ve Dusha orduları hem ok yağmuru hem de atlıların aynı anda üstlerine çökmesi ile paramparça olmuştur. Gelen destek kuvvetleri de sayıca çok kayıp vermiş ve hızla geri çekilmişlerdir. Gedhilfe ve Dusha ordularından geriye kalanlar ancak şafak söktüğünde nasıl bir tuzağa düştüklerini anlayabilmişlerdir. Himota ordusu tarihte ilk defa bu kadar yüksek bir riskin altına girmiş ve başarıyla bu riski zafere dönüştürebilmiştir.

Qardakh Bölgesel Savaşı (P.Ö. 736, 55. gün)
Himotalılar en son savaştan zafer ile ayrıldıktan sonra İmparator, konseyine uzun zamandır merak ettiği bir konuyu dillendirmiştir. Gedhilfe ile zaten rekabetleri olduğu için savaşmışlardı. Dusha ve Qardakhlılar ile bir anlaşmazlıkları olmamasına karşın bu kuvvetler Gedhilfe ile beraber hareket etmişlerdi. Her savaşta göze çarpan durum Qardakhlıların sayıca fazla olması ve en önde savaşmaları olmuştu. İmparator ve konseyi birliğin bel kemiğinin Qardakhlılar olduğuna kanaat getirmiş ve birliği ortadan kaldırmak adına, Qardakhlılara bir elçi yollayarak savaş ilan etmiştir. Bu ilanı duyan Gedhilfe ve Dusha hiç gecikmeden ordularını toplayıp, Qardakh bölgesine yollamıştır. Ordular bir araya gelmiş ve savunma ağırlıklı bir taktik düşünmüşlerdir. İlandan kısa süre sonra Himota Ordusu, Qardakh Bölgesine vararak savaşı başlatmıştır. Himotalılar, bu işe bir son vermek istediklerinden, savunmayı hiçe sayarak tamamen saldırgan taktikler sergilemişlerdir. Birlik ordusunun savunması kısa sürede kırılmış ve saldırmaktan başka seçenekleri kalmamıştır. Birlik ordusu, Himotalılara karşı çeşitli yaklaşımlar sergileyerek baskı kurmaya çalışmış olsalar da istedikleri kadar başarılı olamamışlardır. Savaş her geçen vakit daha da şiddetlenmiştir. Önceki savaşlarla karşılaştırıldığında,coğrafi üstünlüklerinin olması Birlik ordusunun daha iyi bir durumda olmasını sağlamıştır. Özellikle Qardakhlı kuvvetler onları yormakta ve yıpratmakta başarılı olmuşlardır fakat Himotalıların kurduğu üstünlüğü bozamamışlardır. Ardından kıta tarihine kara bir leke olarak geçecek olay gerçekleşmiştir. Gedhilfe ve Dusha kuvvetleri Qardakhlıları geride bırakıp, savaş alanını terk etmiştir. Qardakhlılar uğradıkları ihanete tepki veremeden Himotalılar tarafından yenilgiye uğratılmışlardır. Himotalılar, Üç-Güç Birliği’ne karşı üst üste üç kez zafer elde etmelerine karşın bir sevinç gösterisinde bulunmamışlar ve Qardakh topraklarını fethetmemişlerdir. Qardakhlılar bu savaştan sonra Himotalıların ticaret teklifini kabul etmiş ve Üç-Güç Birliği’nden ayrılmıştır.

Güneybatı Savaşı (P.Ö. 735, 35. gün)
Qardakh Bölgesel Savaşı’ndan bir yıl sonra Gedhilfe ve Dusha Krallıkları, Himota İmparatorluğu’na savaş ilan etmişlerdir. Himota imparatoru hiç çekinmeden savaş ilanını kabul etmiş ve ordusuna hazırlanma emri vermiştir. Savaş Hentanden ile Bombinab sınırları arasında gerçekleşmiştir. Gedhilfe Krallığı önceki savaşlarına kıyasla en büyük ordusunu ve en çok teçhizatını bu savaşta ortaya koymuştur. İki ordu sınırlar arasında çarpışmış ve o zamana kadar gerçekleştirilen en büyük savaşı vermişlerdir. Gedhilfe ordusu ilk defa vur kaç taktiği uygulayarak savaşmıştır. Himota ordusu ise ilk defa saldırgan tavırlarından çok güvenli yollar izlemiştir. İki ordu kıran kırana mücadele ederken Gedhilfe ordusu yavaş yavaş geri çekilmeye başlamıştır. Yarım kalmış işini bitirmek isteyen İmparator, ordusuna peşlerinden gitme emri vermiştir. Ordular bir yandan şiddetle savaşmaya, bir yandan da Gedhilfe sınırlarına yaklaşmaya devam etmişlerdir. Himota ordusu hırs ve tez canlılıkla düşmanlarının peşinden Gedhilfe sınırına kadar dayanmıştır fakat üstün bir savunma ile karşılaşmışlardır. Himotalılar ilk defa bu savaşta bir savunmayı geçememiş ve kaybetmeye başlamışlardır. Sayıca azalmaya başladıklarını ve bu savunmayı geçemeyeceklerini anlayan Himotalılar geri çekilerek daha iyi koşullar elde etmek istemişlerdir fakat sağlarından ve arkalarından aniden Dusha ordusu tarafından kıstırılmışlardır. Gedhilfe ordusu, Dusha ordusunun Himotalıları sıkıştırmasıyla savunmadan saldırıya geçmiştir. Himota ordusu ilk defa bir savaşta üstünlük kuramamış ve tuzağa düşmüştür. Dusha ve Gedhilfe orduları hızla Himota ordusunu yararak onları tek bir noktada toplamayı başlamışlardır. Himota ordusu karşı koyamadıkları ve hızla asker kaybettikleri bu durumdan çıkma yolları aramış fakat bulamamıştır. Tek gidebilecekleri yön güneybatıdan devam etmek olsa da o yön okyanusa çıktığından oldukları yerde kalmışlardır. Himota ordusu yenilgi ile burun buruna gelirken hiç beklenmedik bir olay olmuştur. Qardakh ordusu zıt yönden savaş alanına girmiş ve Gedhilfe ile Dusha ordusuna saldırmaya başlamıştır. Bu sürpriz saldırı Gedhilfe ve Dusha ordusunu kaosa sürüklemiştir. Bir anda asker kaybetmeye başlayan ordular dikkatlerini Qardakhlılara çevirmişler ve Himotalıları ezen kuvvet zayıflamaya başlamıştır. Himotalılar bu mucizeyi fırsata çevirerek saldırmaya başlamışlardır. İki taraf arasında kalmış Gedhilfe ve Dusha orduları kurdukları üstünlükleri yitirmekle kalmayıp, ordu düzenleri de bozulmuştur. Askerler canlarını kurtarmak adına iki tarafa ayrılmaya başlamıştır fakat sadece batı tarafına gidenler kurtulabilmişlerdir. Qardakhlıların Himotalılara verdiği bu destek sayesinde Himota uçurumun kıyısından dönmüş ve zafer kazanmıştır. Himotalılar, onur kavramına düşkünlüklerinden dolayı, Qardakhlıları kendi topraklarına davet etmişlerdir. Qardakhlılar önce çekingen davransalar da davete icabet etmişlerdir. Himota topraklarında on gün on gece kutlama yapılmış ve Qardakhlıların lideri bizzat İmparator tarafından zaferlerinin kaynağı ilan edilmiştir. Bu savaştan kısa süre sonra Üç-Güç Birliği resmi olarak sona ermiştir.

Sürpriz Sonlu Savaş (Djurat Cumhuriyeti – Himota İmparatorluğu Savaşı) (P.Ö. 575)
Bu savaş Himota İmparatorluğu’nun savaşsız geçen uzun yılların ardından Djurat kuvvetlerinin teçhizatlı bir şekilde sınırına girdiğini öğrenince patlak vermiştir. Haberi alan Himota İmparatoru, Djurat kuvvetlerine uyarıda bulunmadan ordusuna direkt saldırma emri vermiştir. Djurat kuvvetleri ani saldırıya karşı gereken tepkiyi veremeyince, geriye kalanlar can havliyle kaçmıştır. Çok geçmeden Djurat kralı, Himota İmparatoru’na elçi yollamış ve saldırının sebebinin açıklanmasını, aksi takdirde merhamet göstermeyeceğini bildirmiştir. Himota imparatoru bu talebe sert bir karşılık vermiştir. Sebebi ne olursa olsun sınır ihlalinin sonucunun ölüm olduğunu vurgulamış ve af dilemezse savaş ilan edeceğini belirtmiştir. Djurat kralı bu tepki karşısında geri durmayarak savaş ilan etmiştir. Djurat ve Himota ordusu ülkelerinin kesiştiği sınırda çatışmaya girmişlerdir. Himota ordusu üstün savaş taktikleri, bireysel üstünlük ve yüzyılların birikimi ile Djurat ordusuna karşı zafer kazanmıştır. Zaferden kısa süre sonra Himota İmparatoru’nun huzuruna Tihami isminde bir kabilenin elçisi çıkmış ve kendilerini kurtardıkları için hediyeler sunmuştur. Durumu şaşkınlıkla karşılayan Himota imparatoru sonradan Djurat kuvvetlerinin aslında Tihami kabilesini ele geçirmek istediğini ama bunun için Himota sınırından geçmek zorunda olduklarını öğrenmiştir. Bunun üzerine elçinin hediyelerini kabul etmek yerine onla beraber kendi elçisini yollayıp, Tihamileri koruyacağını ve destekleyeceğini bildirmiştir.

Makine Çağı (P.Ö. 400 - 1)

Himotalılar kıtanın teknoloji patlaması yaşadığı bu çağa en son giren taraf olmuşlardır. Değişim Çağı’nda elde ettikleri zenginlikler onların teknoloji ihtiyacını örtbas etmiştir fakat kıta savaş dönemini bitirip, gelişim ve ilerleme çağına geçince Himotalılar kısa sürede fakirleşmeye başlamışlardır. Kendileri dışındaki bütün ülkeler hızla makineleşme devrinin gereklerini yerine getirince durumun ciddiyetini kavramışlardır ve hazinelerini çekinmeden harcamışlardır. İlk teknoloji ithal ettikleri ülke Gedhilfe olmuştur. Yüzyıllar boyunca birbirlerinin kanını akıtmalarına karşın Gedhilfe girişimci bir yaklaşım sergileyerek Himotalılara uygun fiyat karşılığında çeşitli teknolojiler satmıştır. Himotalılar, Gedhilfe’den sonra diğer ülkelerden de teknoloji ithal etmişlerdir. İthal etmekle de kalmamış, Gedhilfe’den mühendis çağırtıp, Himotalı mühendisler yetiştirmişlerdir. Aynı anda Himotalı gelecek vaat eden genç beyinleri Gedhilfe’ye yollamışlardır. Himota ve Gedhilfe arasındaki en sağlıklı ve verimli kültür alışverişi bu çağda gerçekleşmiştir. Gelen mühendisler Himota kültürünü, giden genç beyinler de Gedhilfe kültürünü öğrenmiştir. Daha sonraları başka ülkelerden de mühendis getirtilmiş ve kültür alışverişi daha da genişlemiştir. Çağa ayak uydurma adına Himotalılar gündelik hayatın çeşitli alanlarında diğer kültürleri benimsemişlerdir. Gedhilfe’nin yeraltında bulunan bir maddeyi keşfetmesi ve bu maddeyi insanlar üzerinde deneyerek onların evrim geçirmesine ve element kullanıcılarına dönüştürmesiyle kıta hiç beklenmedik bir dönüm noktasına girmiştir. Gedhilfe’nin diğer ülkelere bu devrim niteliğindeki başarısını ilan etmesiyle ülkeler arasında zamana karşı yarış başlamıştır. Her ülke her türlü yola başvurarak kendi element kullanıcılarını elde etme ve yetiştirme çabasına girmiştir. Kıtanın bu dönemine, bilim adı altında, en ilginç katkıyı Himota sağlamıştır. Diğer bütün ülkelerde çeşit çeşit element kullanıcısı varken Himota elindeki bütün olanakları kullanarak kendi element kullanıcılarını elde ettiğinde bu insanların büyük bir çoğunluğu demir elementine sahip olmuştur. Bu da bilim insanlarında “Ya element kullanıcılarının elementleri rastgele değilse?” düşüncesini meydana getirmiştir. Yapılan araştırmalar sonucu işin aslının ne olduğu öğrenilmiştir. Hangi coğrafyaya ait oldukları ve günlük hayatta hangi elemente daha çok maruz kaldıkları element kullanıcıların hangi elemente sahip olacağını belirlemekte büyük rol oynamıştır. Himotalıların içinde bulunduğu coğrafya demir madeni açısından zengin olduğundan ve Himotalıların tarih boyunca demircilikle uğraştığından dolayı, Himotalıların çoğunluğunun demir elementine sahip olduğu kanıtlanmıştır.

Kıtasal Savaş (P.Ö. 50 - 5)
Tihami hariç bütün kıtanın birbirleriyle çatışmaya girdiği, tarihteki en büyük ve son savaştır. Gedhilfe’nin Dusha’ya savaş açmasıyla başlamıştır. Kıtayı kaosa sürükleyen ise savaşta element kullanıcılarının yer alması olmuştur. Gedhilfe kendi element kullanıcıları ile Dusha’ya saldırınca Dusha geri durmamış ve kendisinin de element kullanıcılarını orduya katacağını duyurmuştur. Dusha, Gedhilfe’ye karşı savaş verirken Djurat Cumhuriyeti Dusha ile birlik olup hem Gedhilfe’ye hem de Himota’ya savaş açmıştır. Makine çağı Himota’nın altın çağının sonu ve gerileme döneminin başlangıcı olmuşken, Kıtasal Savaş ise en kara dönemi olmuştur. Savaşın başlangıcından beri kötü durumda olan Himota, savaş ilerledikçe yüklü miktarda toprak ve asker kaybetmiştir. Bu durumun en büyük sebebi element kullanıcıları olmuştur. Düşmanları çeşit çeşit element kullanırken Himota ordusu, ağırlıklı olarak demir elementini kullanabilmiştir. İçinde bulunduğu bu durum Himota’yı büyük bir dezavantaja sokmuştur. Demir elementi sayesinde savunması kat ve kat gelişmiştir fakat sayısız elementin saldırısı karşısında kısa sürede yenilmiş ve ezilmiştir. Bunun yanı sıra demir elementinin taşıdığı riskler de eklenince savaşın seyrini kendi çıkarına göre değiştirememiştir. Fethettiği yerleri kaybettiği gibi ana topraklarını da kaybetmeye başlayan Himota’nın yardımına Gedhilfe koşmuştur. Gedhilfe’nin yolladığı sağlık malzemeleri ve destek kuvvetler sayesinde Himota’nın toprak kaybı sonunda durmuştur. Hatta gelen destekler sayesinde düşmanlarını bile geri püskürtebilmiştir. Gedhilfelilerin Himota’da geçirdikleri süre boyunca iki millet arasındaki ilişkiler baya ilerlemiştir. Djurat ve Dusha, Gedhilfe’nin Himota’ya destek yollayarak kendisini zayıf bıraktığını düşünerek Himota’ya saldıran kuvvetlerin büyük bir çoğunluğunu Gedhilfe’ye yöneltmiştir. Gedhilfe kısa sürede artan saldırı gücüne karşı kendini savunabilse de her geçen gün kuvvetlerini geri çekmek zorunda kalmıştır. Gittikçe daha da artan düşman gücü yüzünden saldırıdan savunmaya geçmek zorunda kalmış Gedhilfe sınır topraklarını kaybetmeye başlamıştır. Düşman kuvvetleri Gedhilfe sınırlarını kaplamışken beklenmedik bir saldırı ile düzenleri bozulmuştur. Himota duruma seyirci kalmayı reddedip büyük bir risk alarak topraklarına gelen Gedhilfe kuvvetleri ile kendi ordusunu bir araya getirmiş ve Djurat ile Dusha ordularına saldırma kararı almıştır. Gedhilfe bu fırsatı hızla değerlendirerek Himota ordusuyla uyumlu şekilde hareket etmiş ve düşman kuvvetlerini al aşağı etmiştir. Bu olay savaşın dönüm noktası olmuştur. Tarihte ilk defa bir araya gelen Dusha ve Djurat’a karşı yine tarihte ilk defa bir araya gelen Gedhilfe ve Himota savaşmaya başlamıştır. Bu aşamada Gedhilfe ve Himota kendi aralarında görüşmeler ayarlamış ve barış antlaşması imzalamışlardır. Savaş görülmemiş bir şiddetle devam ederken taraflar çok geç olmadan kıtanın durumunu fark etmiştir. Toprak ölmeye, sular kirlenmeye, doğa yok olmaya ve hava bozulmaya başlamıştır. Kıtanın ardı arkası gelmeyen element kullanımına karşı dayanacak gücü kalmamıştır. Bu, tarafların kararsızlaşmasına sebebiyet vermiştir. İnsan kayıplarındaki dudak uçuklatan artış da savaş şevkine son darbeyi vurmuştur. Himota ile Gedhilfe düşmanlarını görüşmeye çağırmıştır. Önce Dusha, bir süre sonra da Djurat görüşme talebini kabul etmiş ve hep beraber masaya oturmuşlardır. Kıta çapında ateşkes ilan edilmiştir ve uluslararası barış görüşmeleri başlamıştır. Görüşmelerin sonunda ülkeler bir pakt altında toplanma kararı almışlardır. Bu kararla birlikte Tihamilere bağımsız bir ülke olma desteği de verilmiştir. Paktın resmi olarak kurulmasıyla yeni bir takvime geçilmiş ve kıta tarihi Pakt Öncesi (P.Ö.) ile Pakt Sonrası (P.S.) olarak ikiye ayrılmıştır. Halklar birbiri ile daha sağlıklı ilişkiler kurabilsin diye büyük bir adım atılmış ve ortak dil icat edilmiştir. Bu dil en çok eski Gedhilfe dilinden esinlenmiştir.

Pakt Çağı (P.S. 0 - ?)

Himota, Gedhilfe sayesinde, ana topraklarını geri alabilmiştir. Toprak bütünlüğünü sağlayan Himota’nın ilk eylemi ülkeyi kalkındırmak olmuştur. Savaş sırasında fazlasıyla yıpranmış ve çökmüş ülkenin kalkındırılması zaman alsa da Gedhilfe ile yapılan büyük ticari antlaşmalar Himota’ya destek olmuştur. Himota, demir zenginliği sayesinde inşaat ve sanayi gibi alanlarda sorunsuz bir şekilde ilerlemiştir. Topraklarını iyileştirmesiyle tarım ve hayvancılıkta başı çekmiştir. Çeşitli devlet kuruluşları kurulmuş ve bağımsız sosyal kuruluşlar desteklenmiştir. En çok eğitim ve öğretim üstünde durulmuş ve ileri gelen eğitimcilerin görüşleri alınmıştır. Okullarda öğrencilere önce ortak dil, sonra Himota kültürü öğretilmiştir. Himotalılar birçok kültürden etkilenmiştir. Hatta Shugridizm dinine geçmişlerdir fakat asla kendi gelenek ve göreneklerinden kopmamışlardır. En eski zamanlardan günümüze süre gelen hiçbir davranış yok olmamıştır. Polis Teşkilatı, kurulduğu günden beri en saygın üç kurumdan biri olmuştur. Himota İmparatorluğu, teknoloji ve ticaret alanlarında ileri olmasa da bu açıklarını kapatmak için gözle görülebilir çaba sarf etmektedir.
Locked

Return to “Himota”

cron