4. Yoklama

#1
Pakt Bölgesi'nde düzenlenecek olan bir yılbaşı partisine bütün polis memurlarının davet edildiğini öğrendiğiniz anda heyecanlanıyor ve günü gelince hazırlanmaya başlıyorsunuz. En şık kıyafetinizi (veya en salaşını) giydikten sonra yola çıkıyorsunuz ve uzun bir yolculuğun ardından Pakt Bölgesi'ne varıyorsunuz. Ülke liderleri sizleri karşılıyor ve bir süre kendi ülkenizin liderleriyle vakit geçirme şansınız oluyor. Deith Ozæf'in Pisan Higenadon ile sarhoş olma yolunda ilerlediğini, eşlerinin ise kulaklarını çekmek için yol aldığını görüyorsunuz. Toshohe Hafuru'nun tek başına içki içtiğini, yeni Djurat başkanı Elü'ud Elungi'nin ise kendisini gözlediğini görüyorsunuz. Birlikte görmeyi hiç beklemediğiniz ikili Stefaw Dudshes ve Endud Asgama'nın güler yüz ile sohbet ettiğini görüyorsunuz. Birkaç ay önce düğününe katıldığınız satımevi görevlisi ise karısıyla dans ediyor gibi görünüyor. Neşe dolu bir akşam Deith Ozæf'in bir konuşma yapmak için sahneye çıkmasıyla şenleniyor. Alkışlar eşliğinde sahneye çıkan Ozæf, konuşmaya başlıyor.

"Öncelikle burada bulunan polis memurlarımıza Pakt'ın düzenini ve insanlarımızı koruduğunuz için teşekkür ediyor, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum. İdeolojik çatışmalar, kocaman bir savaş, bir ayaklanma ve sayısız ölümle dolu bir yıl geçirdik. Bir araya gelmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum ancak bugün kadehlerimizi kaldırıp dost havasıyla içebiliyorsak ben geleceğin iyi olacağına dair umutluyum. Sizleri seviyorum ve mutlu yıllar diliyorum. Sağlıcakla kalın!" Ozæf gülümseyerek sahneden iniyor ve sahneden indiği anda Pisan tarafından sırtına darbe alarak (sadece dokundu) yere düşüyor. Pisan ise kahkaha atıyor ve içkileri kafasına dikmeye devam ediyor. O sırada geri sayıma başlıyorsunuz.
"10... 9... 8... 3... 2... 1..."

"HOŞ GELDİN 47 YILI!"

Image

Off Topic
4. yoklamamıza hoş geldiniz! Aşağıdan kuralları okuyabilirsiniz.

• 7 günlük bir süreniz vardır. 8 Şubat 2022, 00:00'a kadar yazmayanlar kontenjandan çıkarılacaktır.

• RP'lerin uzunluğunun bir önemi yoktur, önemli olan konuyla ilgili bir RP yollanmasıdır.

• Başkalarıyla etkileşime girebilir ve RP'yi sürdürebilirsiniz.

• İsterseniz birden fazla mesaj atabilirsiniz.
Off Topic
• Yoklama 10 Şubat 2022, 00:00'a kadar uzatılmıştır.

Re: 4. Yoklama

#2
Yeni yıl. Leş gibi geçen bir yıl sonunda Pakt topraklarında verilen partiye katılmıştık. Yanımda beni buraya getiren Mabi vardı. Ben artık polis olmadığım için davet edilmemiştim. Evden çıkarken yanıma çok şık bir şeyler almadığım için Mabi’nin bana dev gibi gelen beyaz bir gömleğini kot pantalonumun içine sokmuştum. Önünü de açmış, Dusha’lılar gibi geziyordum. Mabi’nin yanında bekledim izinleri alması için. Gözümde gözlük, geçen yediğim linçin izlerini kapatmaya çalışıyorum falan. Giriş işleri hallolduktan sonra girdik şu partiye. Herkes eğlendikçe eğleniyor. Normalde ben de parti insanıyım da hiç havamda değilim geçen olanlardan sonra. Üstelik iki gün önce Alep’in patlayan kafası rüyama girdi. Hiç tadım kalmadı. İnsanlar eğlenirken Mabi’nin yanında ellerim cebimde bekledim bir süre. “Ben şuan kafayı bulmadan eğlenemem kudretli ayı.” dedim. Artık onunla geçirdiğim bir kaç gün sonunda alışmıştım bu takma adına. Köyünde herkes öyle hitap ediyordu çocuğa. “İlk gidip kara işeyeceğim.” dedikten sonra çok normal bir şey demişim gibi arkamı dönüp yürüdüm. Gedhilfe kralı sahneye çıkıp konuşma yaparken yeni Djurat Cumhurbaşkanını görebileceğim bir yere geçtim. Herif Dusha Kralına bakıyordu. Kral benim yaşımda falan olmalıydı bildiğim kadarıyla. Konuşabilirdim. Gedhilfe kralı hepimize iyi bir yıl diledikten sonra sahneden indi. Ben de yeni başkana bakarak işemeye başladım. 10’dan geri sayım biterken, bir kenarda durmuş kara işiyordum yani. 47. yıl kutlamaları ve insanların birbirine sarılmaları sırasında da fermuarımı çektim. Mabi’nin yanına gidip “Mutlu yıllar.” dedim sakince. Oradan da Dusha Kralına doğru yürümeye başladım. Düşünmem gereken bir rütbem yoktu artık. Bu yüzden bazı saygı durumlarını aşacaktım. Üstelik adam tek başına oturuyordu. Kralın yanına gelip “Saygılarımla.” dedim. Önünde şöyle bir reverans yaptıktan sonra “Ae Libjetütcha.” diye tanıttım kendimi. İsmimi söylemek ne kadar doğru bir hareketti bilmiyordum ama yaka paça buradan atılmak çok da koymazdı geçen olanlardan sonra. “Sizden yalnız içmenizi değil değil, tütün tüttürmenizi beklerdim. Eminim yanınızda vardır. Katılabilir miyim? Geçen yaşadıklarımdan sonra kendimi uyuşturmadan partinin tadını çıkarabileceğimi hiç sanmıyorum. Hem, size tek dikkat eden Djurat'lı da ben değilim.” Kafamla bizim yeni başkanı işaret ettim fazla belli etmeden.
Image
Yaz geldi.
► Show Spoiler
Yan çar
Podosḧi Øfinuafeme

Re: 4. Yoklama

#3
Yeni bir yıl Livei için pek çok tatsız tecrübenin mazide bırakılması demekti. Sanki 365. günün tamamlanmasının coşkuyla kutlanması gerekiyormuş gibi en şık elbisesini giymişti. Friks'in onunla partiye gelemiyor olması üzücüydü, yanında ona eşlik edecek birilerinin olması bu ortamı en azından biraz katlanabilir kılardı. Üstelik dış görünüşüne öyle gereksizce efor sarf etmişti ki Friks'in onu bu haliyle görmesini isterdi. Elindeki alkolsüz içeceği yudumlarken etrafında tanıdık birileri olup olmadığını kestirmeye çalıştı. Herkesin konuşup eğlenecek bir tanıdığı vardı partide. Dükkan sahibinin eşiyle dans etmekte olduğunu görünce gülümsedi. Onların düğün gününde ne çok şey yaşamıştı... O zaman tek değildi, Meinsu da onunla birlikteydi. Sonrasında kızı ekerek büyük ayıp etmişti tabi. Yine de hiçbir şey söylemeden hayatından çıkıp gitmesi, aramaması, sormaması, arkadaşlıklarını öylece ortada bırakması oldukça saygısızca bir davranıştı. En azından polisliği bırakacağını veya taşınacağını haber verebilirdi. Veya her ne yapacaktıysa onu. Ne olmuştu ki aniden yok olmasını gerektirecek kadar? Başı mı beladaydı? Mavi Yıldız'a gitmiş olsa haberi olurdu herhalde. Can sıkıntısıyla iç çekti. Biraz çakırkeyif olsa tıpkı ülke yöneticileri gibi her şeyi boşverip güzel hülyalara dalabilirdi. Ancak bu gece sarhoş olmak istemiyordu. Kendini güvende hissettiği bir ortam değildi burası. Sarhoş olursa küçük bir kız çocuğu gibi bir köşeye çökeceğinden ve hüngür hüngür ağlamaya başlayacağından da emindi.

Livei bu düşüncelerin içerisindeyken sarhoş olduğu her halinden belli olan Deith Ozæf sahneye çıkmış ve o muhteşem hitap yeteneğini kullanarak büyüleyici bir konuşma gerçekleştirmişti. Herkes alkışlarken genç kız sakince içkisini yudumladı. Kralını daha önce hiçbir ortamda böyle görmemişti. Çok sevgili kadim dostu Pisan'ın yanında iyi vakit geçiriyor olmalıydı. Bunu düşününce kusmamak için kendisini zor tuttu. Friks'e ve Deinzei halkına çektirdiklerinden sonra şurada suikaste kurban gitse zerre içi sızlamazdı. Ülkesi hakkında daha çok şey öğrendikçe Gedhilfe'ye dair her şeyden bir o kadar tiksinmeye başlamıştı. Hala aklında çözmeyi arzuladığı çok şey vardı. Mavi Yıldız Örgütü neydi? Neden Friks'i öldürmeye çalışmışlardı? Neden Livei'ye yalan söyleme riskini göze almışlardı? Friks biliyordu belki de ancak ona söylemiyordu. Tutulan sırlardan gına gelmişti. Artık herkesin bir araya gelmesi ve her şeyi dürüstçe anlatması gerekiyordu. Her gün yeni bir sırlarını öğrenecekse onlarla o örgütte çalışmanın ne manası vardı ki? Rahatsız olmuş bir şekilde içeceğini kafaya dikip bardağını masalardan birine bıraktı.

Kralına yönelen nefret ve tiksinme dolu gözleri bu sefer de Güney Tihami yöneticisine kaydı. Endud Asgama. O adamdan da nefret ediyordu. Ülkeyi böldüğü için, tatsızlık çıkardığı için... Ancak hepsinden daha önemlisi sevdiğini ondan kopardığı için nefret ediyordu. Gözleriyle partiyi taradı. Bok da davet edilmiş miydi? Küçük bir umut parçasının yüreğini alevlendirmesini engelleyemedi. Eğer hala polis memuru olarak hayatını sürdürüyorsa belki de Bok da partiye gelmişti! Hızla Djuratlı polislerin olduğu bölgeyi taradı gözleriyle. Uzun saçlı, ince ve uzun bir figürü aradı gözleri hasretle. Djurat'a dönmüş olsaydı polisliğe devam etmesi mümkün olmazdı elbette. Güney Tihami polislerine yöneldi. Neredeydi? Gelmemiş miydi? Genç kız acınası haline güldü. Yaşayıp yaşamadığından haberi bile olmadığı birisi için kalbinin hala heyecanla çarpıyor olmasından daha trajik ne olabilirdi? Onu bulsa bile ne diyecekti? Onca şeyden sonra ne konuşacaklardı? Gerçi bir şey söylemelerine gerek yoktu. İyi olduğunu görse yeterliydi. En azından onun o yabancı ülkede bir hayat kurduğunu ve daha mutlu olduğunu öğrense yeterdi.

Livei gibi sosyal bir kelebeğin birileriyle kaynaşması gerekiyordu, bu da onun bahanesi olabilirdi. Zamanında ölümüne savaştığı ve hatta içlerinden bir kısmını da öldürdüğü Güney Tihami polisleri ile muhabbet etmeye pek meraklı değildi ancak Bok'un durumunu öğrenmek genç kız için gururundan önce geliyordu. Bu yüzden içlerinden en sempatik olanını seçip yavaşça yanına yaklaştı. "Merhaba, iyi eğlenceler. Rahatsız etmiyorumdur umarım. Bok Jemipech isimli birisini arıyorum. Sizinle mi acaba?"
Image
► Show Spoiler

Re: 4. Yoklama

#4
Fego kaliteli gömleklerinden birini giymiş ve kollarını katlamıştı. Gömleğin altında siyah kumaştan uzun bir pantolon geçirmiş ve gömleğin eteklerini içine sokmuştu. Ayakkabı olarak birinci kalite deriden yapılmış mokasenlerini giymişti ayağına. Evet, sade fakat elegant bir görünüme bürünmüştü. Olmak istemediği bir yer için fazlaca hazırlık yapmıştı Fego. Ama bu gerekliydi. Paktın tüm polisleri toplanacaktı sonuçta. Belki onların içinde kendi görüşlerine yakın görüşlere sahip olan birileriyle tanışırdı. Gerçi müttefik kazanmak önemli de olsa güven büyük bir meseleydi.

Partide tüm ulusların yöneticileri de vardı. Soktuğumun kralı da oradaydı. Yıkım yakında diye düşündü Fego. Bu eğlenen umursamaz tavırların hak ettiğiyle yüzleşecek. Partide tanıdık yüzler görmek için bakındı genç adam. Şu sarışın üniversitede partilediği djuratlıya ne kadar da benziyordu. O da mı polis olmuştu? Pek öyle bir tipe benzemiyordu, herhalde başkasıdır diye düşündü Fego. Zaten kral olacak züppenin yanına yanaşıyordu. Ah bir tane förohotalı vardı. Onların klanı da sürgünlerdendi. Ama herif sırtına klan bayrağı takmış bundan hayır gelmez, çok açık diye düşünüp onunla konuşma fırsatını es geçti fego.

Gedhilfheli ortaya çıkıp bir konuşma yapmıştı ama fego o sırada farklı birine odaklanmıştı. Güney tihami devlet başkanı. Yaptığı şey çok cesurcaydı. Paktı karşısına alıp kendi özgürlüklerini ilan edip boyunduruktan kurtulmuştu. Halkını ateşleyip birleşmiş düşmana karşı yerini korumuş ve istediği şeyleri elde etmişti. Fego bu resmi ortamda olmasa gidip tebrik ederdi. Fakat o bir pakt polisiydi. Böyle şeyler söylemesi doğru olmazdı. Dur bir saniye diye düşündü Fego. Madem bu bir pakt partisi neden pakt düşmanı herif burada? Paktın avlamaya çalıştığı ideolojinin başı, ilk ayrılıkçı neden aralarında? Bu işte bir problem var. Bu hiç doğru değil. Ve kuzey tihami lideriyle nasıl da konuşuyor? Siz birbirinize karşı savaşmadınız mı? Bu olan ne? Nasıl bir kumpas dönüyor lan burada? Fego gecenin devamında durumu izleyecek ve olan kumpası tahmin etmeye çalışacaktı. Tüm liderler şüpheliydi. Her şey ama her şey yanlıştı. İzleyecek ve öğrenecekti olan biteni, en azından yapabildiği kadarını.
Image

► Show Spoiler

Re: 4. Yoklama

#5
Bir parti mi? Gerçekten mi? Bunun için gerçekten bir heyecan duymam gerekiyor muydu, emin değildim. Yeni bir yıla başlanmanın nesi kutlamaya değerdi, bunu da bilemiyordum. Bundan önceki yılların kutlanmış olması bizlere neler katmıştı ki? Bir gecelik sarhoşluğa, bir gecelik iyimserliğe ve bir gecelik cinselliğe verilen isimden ibaret değil miydi yeni yıl kutlaması? Peki geri kalan gecelerin hesabı verilmeyecek miydi? Masada dönen oyunlar ve sahada dökülen kanların yasını tutabilmiş miydik ki yeni yılı kutlamayı kendimize lütuf görüyorduk. Öyle bas bas bağıran bir karamsarlığa hakim değildim, fakat yaşadığım dönemin sunduklarını da görmezden gelebilecek kadar kör olamayacaktım. Bir amaç, bir fikir uğruna yaşıyorsam eğer, böyle anlamsız yerlerde suretimi görünür kılamazdım.

Tüm bunları biliyordum, fakat bu kutlamada yer almak için bir sebebim de vardı. Herkes orada olacaktı… Görmek isteyeceğim ve beni görmesini istediğim herkes. Başta sözde kral Toshohe Hafuru… Onun gözlerinin içine bakmak istiyordum sadece. Atalarımın çektiği eziyetten bir parça da olsa azap duyuyor mu diye bakmak istiyordum ona. Bir kutlama da olsa içinde bulunduğumuz, yaşanan acıların bir anda silinip gitmeyeceğini düşünüyordum. Atalarımın acısının ise, öğrenildikten sonra asla unutulamaz olduğunu bilmek istiyordum sadece. Bu yüzden Toshohe Hafuru görmek isteyeceğim ilk kişiydi.

Bir diğer hedefim ise, o üstün, o kudretli, o her şeye malik olan Gedhilfe’nin kralı, Deith Ozæf’ti. Öğrenebildiklerim, atalarımı her defasında hançerlemekten hiçbir çekince görmeyen bir Gedhilfe’ydi. Bu yüzden de o hançerin en günahkarını elinde tutan Deith Ozæf’i yakından görmek ve O’nun atalarından kendine miras kalan kanı nasıl taşıyabildiğini görmek arzusundaydım. Hoş, tüm bu arzularımın yerine gelmeyeceğini çok ala biliyordum. Ancak ben ve atalarım bu acı dolu kadere mahkum edilmişken, o yüzsüz karakterlerin güle oynaya eğlenmelerini izlemenin, içimdeki ateşi daha da harlayacağını biliyordum.

Üstüme, her zamanki giydiklerimden daha farklı bir şey giymeyecektim. Muhatap olacağım insanlar için kendime özenebilecek veya kendimi kıyafetlerimle pazarlayabilecek bir zihniyette olmamıştım hiçbir zaman. Bazıları için duymak ağır gelse de, bunun fahişelerin işi olduğunu pekala biliyordum. Bu yüzden de, gündelik kıyafetlerimi üzerime giydikten sonra, arkasında Forøhata Beyliği bayrağının bulunduğu ceketimi giymekle yetinecektim. Kim olduğumu bilmeseler bile, en azından kimlerden olduğumu bilmeleri benim için bu aşamada yeterliydi. Belki sarhoşluklarına biraz limon olurdu, olsundu da…

Ülkelerinin liderlerinin bizi karşılaması, pek de beklediğim bir durum değildi açıkçası. Onların masalarındaki mezelerle, böylesine bir ortamda diyaloğa gireceklerini düşünmezdim. Ancak ne sohbet için ne de birilerine yanaşmak için buradaydım. Bu yüzden tüm bu karşılama ve sohbet prosedürünü hızlıca es geçip, kendimi herkesi görebileceğim bir kuytuluğa itecektim. Neticede, onlara belki de görmek istemediklerini daha ilk anda gördürmüş olacaktım.

Geçtiğim noktada uzatılan içki kadehini kibarca reddederek, etrafa bakınmaya başlamıştım. Gözlerim kısa sürede Toshohe Hafuru’yu yakalamayı başarmıştı. Tek başına içkisini yudumlarken, üzerine yönelmiş Elü'ud Elungi’nin bakışlarından pek bir rahatsızlık duymuyor gibiyi zat-ı muhterem. Herkesin neşe dolu olduğu ve çeşitli simaların şen kahkahaları arasında, bir anda kopan alkış tufanı kutsal Deith Ozæf’in gelişini müjdeliyordu. Yalandan bir teşekkür, yalan dolu empati ve yalan dolu beyanlar… Tam da şahsına yakıştığı gibi… Bahsettiği ideolojik çatışmalar, savaş, ayaklanma ve sayısız ölümün böyle bir anda ağızdan çıkması ne kadar da kolaydı. Peki burası gerçekten sadece dostların olduğu bir yer miydi? Ben mesela… Buradaki kimsenin dostu değildim. O zaman Deith Ozæf yanılmış olmuyor muydu, daha en başında? Peki ya tüm bu geriye kalan şakşakçılar ve zevk pezevenkleri? Onların nasıl birer dost olduklarını tarih çoktan belirlemişti bile. Deith Ozæf, sadece vicdanını rahatlatmaya çalışadursun, çoktan layığını bulmuştu yere kapaklanmasıyla! Daha da düşecekti… En dibinde dibine… Daha da düşmeliydi… Dibi tavan gibi görene değin…

Kutlamalar tüm hızıyla sürerken, tek yapacağım Toshohe Hafuru’yu gözlemekten ibaretti. Gözlerinin içinden, görmek istiyordum hislerini. Bir umudum ya da inancım yoktu. Buraya neden geldiğimi biliyordum. Ön yargıysa ön yargı, inançsa inanç… Adının ne olduğu umurumda değildi. Burada sadece içimdeki ateşi harlamak için bulunuyordum. Ardından çekip gitmekte bir sakınca görmüyordum. Belki bir zehir salabilirdim, hepsi bu.
► Show Spoiler

Re: 4. Yoklama

#6
Yılbaşı partisine katılmak için sıcacık yatağımı geride bırakarak istemeye istemeye kalkarak dışarı çıkmak için hazırlanmaya başladım. Şanlı Himota İmparatorunu görecek olsam bile böyle resmi davetlerden hiç hoşlanmıyorum. Ancak davet edildiğim için gitmek zorundayım. Normal şartlar altında evde uyumayı tercih etsem de partide elimden gelenin en iyisini yaparak ülkemi olabilecek en iyi şekilde temsil etmeyi planlıyorum. Zaten azıcık ortalıkta gözüktükten sonra çaktırmadan eve geri dönmeyi planlıyorum. Bu işkenceye biraz katlanabildiğim sürece sorunsuz bir şekilde geri dönüp dinlenmeye devam edebilirim.

Parti beklediğimden farklı bir şekilde gayet samimi bir ortamda başladı. Devlet liderlerinin birbirleriyle şakalaşıp karşılıklı kadeh kaldırmalarını beklemiyordum. Açıkçası ben çok daha fazla resmiyetin olacağını düşünmüştüm. Bu kadar renkli ve samimi bir ortamın olacağını bilseydim hazırlanmak için hiç uğraşmazdım. Boş yere o kadar erken kalkıp hazırlık yaptım.

Ozæf'ın konuşmasından sonra herkes bir anda 10 dan geriye doğru saymaya başladı. Normalde böyle şeyler yapmasam bile ortamdaki pozitif enerjinin etkisiyle bende kalabalığa katılıp içimden sayarak onlara eşlik ettim. Geri sayım bittikten sonra eve gitmeden önce etrafta tanıdık kimse var mı diye göz gezdirmeye başladım. Şimdilik gözüme sadece savaş sırasında gördüğüm kızıl polis memuru takıldı. Savaş sırasında beraber omuz omuza savaşmış olmamıza rağmen yanına gitmeyi düşünmüyorum. Sai ve Santin ise şimdilik ortalıkta gözükmüyorlar. Gerçi bu saatten sonra Santin'i bir daha görebileceğimi sanmıyorum. Hayatımıza ansızın bir anda giren yeni polis memuru aynı şekilde hiç beklemediğimiz bir anda bizi bırakarak uzaklara gitti. Acaba şimdi neler yapıyor?
Image
► Show Spoiler

Re: 4. Yoklama

#7
Ne kadar gerekli bir aktivite olduğu tartışılacak bir parti için hazırlanmaya başlamıştım. Halihazırda çoktan geç kalmış olsam da hiç acele etmeye niyetim yoktu. Soran olursa bir şeyler uydururdum. Oldum olası bu parti işlerinde hiç haz etmiyordum zaten. Daha önce aktif olmaya çalıştığım partilerde ne hallere düştüğümü hatırladıkça kendimden utanıyordum. Bu nedenle mümkün olduğunca kısa kalıp kenarda köşede takılmayı tercih ediyordum. Sanırım bu sefer de öyle yapacaktım.

Hiç şık olmaya uğraşmaya niyetim yoktu. Kumaş bir pantolonun üzerine düz bir gömlek giyerek çıkmıştım evden. O da öyle bir ortamda çok göze batmamak içindi. Bütün gözlerin benim üzerime çevrilmesini istemiyordum. Böyle zamanlarda insanlar bir zorunlulukmuş gibi kıyafetlerini özenle seçmeye bayılıyordu. Benim böyle bir motivasyonum yoktu. Neden herkes böyle istiyor diye üzerime yakıştıramadığım, rahat edemediğim kıyafetler giyeyim ki. Belki de partilerde bu yüzden rahat edemiyordum. Ya da muhtemelen bu da sebeplerden sadece bir tanesi.

Sanırım ülke lideri olsan da böyle ortamlarda kendini kaybedebiliyorsun. İçeri girdiğimde Ozæf’in konuşmasına denk geldim. Tam gece yarısından önce yetişebilmiştim. Kapıdan içeri girer girmez kuytu bir yer aramaya başlamıştı gözlerim her zamanki gibi. Tam bu sırada da Tegin gözüme ilişti. Geri sayım bittikten sonra onun yanına gitmeye karar verdim. Etrafa bakınıyordu. Yanına yürürken benim de gözlerim tanıdık başka birilerini aramıştı. Daha önce başka polis memurlarıyla da tanışmıştım neticede ama hiçbirini görememiştim. Sadece şu kızıl saçlı Gedhilfeli kızı tanımıştım. Savaş alanında bizi bırakıp gitse de hala hayatta olmasına sevinmiştim. Zaten yeterince can kaybı vermiştik. Bugün ise liderlerin hep birlikte eğlenmesi… Sanki bir rüya gibiydi.

Tegin’in yanına gidip omuzuna dokundum. “Ne kadar samimiyetsiz bir ortam değil mi? Eğlenelim mi?” Tabi bunu öylesine soruyordum. Tegin'in istemeyeceğine adım gibi emindim.
Image
► Show Spoiler

Re: 4. Yoklama

#8
"Ya amına koyim tamam işte, siz beni davet ettiniz ben onu. Neyi zorluyon arkadaşım, kafayı mı gömiyim şimdi sana durduk yere? YA DAMSIZ GİRME DEMEDİNİZ Mİ ARKADAŞIM? ALDIM GELDİM ONU DA KABUL ETMİYONUZ. YA SANANE KARDEŞİM, İSTERSEM ERKEK SİKERİM İSTERİM HATUN. TERCİHİM BÖYLE KILIÇ KILICA ÇARPIŞMAYI SEVİYORUM. YA VER İŞTE USTA UZATMA... Heh. Teşekkür ederim."

Utanmasalar adamı evinden bile dışarı çıkarmayacaklar. Ne var yani birini vurmuşsa? Bu adam birini öldürdü diye partileyemeyecek mi? Ae için her şeyi yapacağımdan o benim damım dedim. Kanıtla deseler dudaklarına yapışırım valla onu içeri sokmak için. Neyse ki uğraştırmadılar ha bizi, biraz bağırttı beni de neyse. Affediyorum şimdilik. Ae bana kafayı bulmadan eğlenemem dediği anda kıkırdamaya başladım. Cebimden gizlice yüksek alkollü bir likör çıkardım. Tabi diğer cebimde kocaman bir şişe taşıyorum moruk, çünkü ben kocaman bir adamım ama Ae ise küçük. O yüzden ona bu likörü vereceğim.

"Ae, al şunu. Bu var ya, uçurur seni. Özel günlere saklıyordum ama al senin olsun."

Dedim fısıldayarak. Sonra kara işeyeceğini söyledi. Ulan bu nasıl bir eğlenme sistemi? Kara işeyerek eğlenme mi olurmuş? Çıkardım kocaman şişemi, diktim kafaya. Taktım gözlüğümü, geçtim insanların ortasına. Önce geriye doğru sayarken içmeye devam ettim, yeni yıla bir girdik o an işte eğlence benim için başladı. Adını yeni koyduğum bir dans stili var, "Tekno Ayı". Buradaki herkesin hasta kalacağına eminim. Ellerimi kaldırdım, sanki bir rüzgar gibi süzülmeye başladım o anda insanların ortasında. Spot ışıklarının seksi vücuduma vurduğunu hissedebiliyordum. Alkolün etkisi iyice kafama vurmaya başlarken, üstümü çıkardım. Seksi kaslarımın ve vücudumun gözükmesini istiyordum. Dans etmeye başladım, Ae'ye bağırdım bir yandan kaymaya başlayan ağzımla. Kükrüyordum adeta ona bağırırken. Neredeydi bilmiyorum ama öyle bir anırdım ki beni duymaması imkansız olurdu.

"Aeeee.... Movuk geeeeeel, dyansssss edeylim.... Hığk..."

Dansım... Muhteşem olduğumu hissediyorum... Kudret damarlarımda akıyor... Bütün gözler kudretimin üstünde... Bense, bense sadece dans ediyorum kimseyi tınlamadan. Spot ışığı vücudumu daha seksi gösterirken, dişini çağıran bir kertenkele gibi hissediyorum kendimi...



Out: Dans hareketleri aynısıdır.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: 4. Yoklama

#9
Her bir yeni dönem, insanoğlunun içerisinde yeni umutlar doğurmuştur. Güzelliklerin gelmesini umdukları gelecekten çok zaman kötülük görmüşlerdir ama hala geleceği umutla beklerler. İnsanoğlunun en büyük kusuru bu olsa gerek. Kötülük ile yaşıyor olmasına rağmen iyi şeyler olacağına inanması. İyiliğin iyi insanlardan uzak olduğu, iyi şeylerin sadece kötü insanların başına geldiği bu dünyada bir umuda sahip olmak anlamsızdır. Bu sebepten ötürü Dufo, insanların özel olarak nitelendirdiği günleri kutlamaktan nefret eder. Kimileri için anlam dolu olsa da kimileri için vahşet olduğunu, geleceğin her zaman geçmişin kirli sırlarını kapatmak için uyarlanan bir hikaye olacağını düşünür.

Görevi dolayısıyla bulunmak istemediği ortamlarda çokça bulunmak zorunda kalmaktan nefret eder. Ancak bu durum onun için pek de sıkıntılı bir şey değildir. Bulunduğu ortamlarda onun gibi rütbeli veya ondan daha rütbeli insanlar bulunmaktadır ve onların açıkları, sırlarına şahit olmak onun için gelecekte önemli bir silah olabilirdi. Politik sahnenin kuklalarının oynatıcısı olmak onun için çok büyük bir adım olurdu. İnsanların hazine olarak adlandırdığı altınların yerine böyle ortamların daha zenginlik içerdiğini düşünen Dufo, o gün hazırlanabileceği en güzel şekilde hazırlanma kararı aldı.

Hazırlanmanın ardından belirtilen adrese doğru gitti ve o içindeki tüm felaketi gizlemeye çalıştı. Adreste kendisini bekleyen başbakanı görünce içi ürpermişti. Şu an ona o kadar yakındı ki; elini atsa boğabilirdi ama buna niyeti yoktu. İhtiyacı da yoktu pek tabii. Yolculuğun yaşanacağı süre oldukça uzundu ve bu süreç içerisinde kafasını kurcalayan şeyleri belki karşısındaki adama sorabilirdi ama dikkat çekmemek için sessizliği tercih etti.

Kapıyı görebileceği, camı takip edebileceği bir duvar köşesine ilerledi içeri geçtiğinde. Böylece herhangi bir sorun çıkarsa olay yerinde görüş açısına sahip olduğu için doğrudan müdahale etmeyi başarabilecekti. Yerini aldıktan sonra gördüğü şeyler doğrultusunda çok da sorun çıkmayacağını, sadece başkanların eşlerinden dayak yiyeceğini gördü ve sadece göz ucuyla takip etti. Kadınlar bazen en güçlü silahtan bile tehlikelidirler. Şaşırtıcı politik birliktelikleri inceledikten sonra görevine vakıf olmaya devam etti.

Yeni yıla girilmeden önce bir konuşma yapılmıştı. Bu sırada kutlamalara katılıp insanlara eşlik etmeye çalışmış, en azından somurtkan çocuk gibi gözükmek istememişti. Yeni yıla girilişinin ardından ise görevine devam etmişti. Umarım bir sıkıntı olmadan buradan ayrılır ve evine gidip yatardı. Tek temennisi buydu açıkçası.
Image
► Show Spoiler

Re: 4. Yoklama

#10
Ae: Dusha Kralı Toshohe'nin yanına gidiyorsun ve kendisiyle konuşmaya başlıyorsun. Toshohe, cebinden bir tütün çıkarıyor ve sana uzatıyor. "Neler yaşadın kanka? Takma kafana. İçki ısmarlayayım mı?" Toshohe, Djurat Cumhurbaşkanını gösterdiğinde gülümsüyor ve "Yok yok, tanıştık. Kötü bir amacı yoktur eminim. Sadece biraz soğuk bir arkadaşımız." diyor. Toshohe senin için bir bira isterken Elü'ud Elungi'nin eliyle sana işaret ettiğini ve seni çağırdığını görüyorsun. Yanına gidiyorsun ve seni bir köşeye çekiyor. "Neler yaptığını duydum. Seni tebrik etmek istiyorum. Şu an işini yapamıyor olsan da en yakın zamanda işlerini yoluna koyacağım. Hatta sana güzel bir teklifim olacak." Omzuna vuruyor ve seni Toshohe'nin yanına gönderiyor. Bira ve tütün eşliğinde keyfine bakıyorsun.

Livei: Güney Tihami askerlerinden biri "Ha, o kim?" diye cevap veriyor ve bir diğeri de "O nasıl isim la?" diyerek gülüyor. Kafanı sağa çeviriyorsun ve sarışın bir adamın korku içinde sana baktığını görüyorsun. Yanına geliyor ve elini uzatıyor. "Ben Bo'ek Ujmitga. Merhaba." Bo'ek seninle köşelerde bir yere oturuyor ve konuşmaya başlıyor. "Dediğin kişiyi tanıyorum ve başına neler geldiğine dair az da olsa bilgim var. Güney Tihami'ye kaçtığını duymuştum ancak bir operasyon ile bu kaçakların etkisiz hale getirileceğini öğrendik. Kendisi eskiden arkadaşımdı, o yüzden bunu duyduğuma üzüldüm ama etkisiz hale getirilenlerin listesini ele geçirmeyi de başardık. Bok aralarında yoktu. Onun dışında garip olan tek şey kıvırcık saçlı Dushalı bir oğlandı. Oğlan listedeydi ancak ölüm tarihi diğerlerinin aksine boş bırakılmıştı. Belki de liste henüz öldürmedikleri bir zamanda hazırlanmıştır." Geceyi Bo'ek ile sohbet ederek geçiriyorsun.

Fego: Biraz yaklaştığında Kuzey ve Güney Tihami liderleri arasında geçen konuşmayı duyabiliyorsun. Stefaw Dudshes, Endud'un eline bir içki verip "Buraya davet edilmenizin tek sebebi Pakt'ın barışçıl ideolojisi, bunu biliyorsun değil mi?" diye soruyor. Asgama ise içkisinden bir yudum alıp "Pakt'ın barışçıl davranışları hep gösteriş için Stefaw. Sen de bunu biliyorsun." diyor. Stefaw ise içkisini kafaya dikiyor ve "Seni Una'ya yaptığın yüzünden asla affedemeyeceğim Asgama. Ama diplomatik olarak işlerin iyiye gitmesini istiyorum. Hislerim bunun önüne geçemez, geçmemeli. Halkımız ne istiyorsa bunu yapmaya hazırım." diyor. Endud ise "Olgunluğun için teşekkür ederim Stefaw. Yalnız o ağır bir kejoydu, kafana dikmeseydin keşke." diyor. Stefaw'ın ise gözlerinin dolduğunu görebiliyorsun. Endud, Stefaw'ı omzuna alıp "Seni bir oturtalım." diyor ve kendisini bir sandalyeye taşıyor. İkiliyi izleyerek gecene devam ediyorsun.

Haga: İçkisini yudumlarken gözlerini yerden ayırmayan kralı izliyorsun. Gözlerin kraliçeyi arıyor ancak orada olmadığını fark etmek uzun sürmüyor. Sarışın, yeşil gözlü bir gencin Toshohe'nin yanına gittiğini ve birlikte tütün içmeye başladıklarını görüyorsun. O sırada yanına beklemediğin bir yanaşıyor. Bu kişi Gedhilfe prensi Thrao Ozæf oluyor. "Selamlar, rahatsız etmiyorum umarım ya. Sıkıldım da biraz partiden." Yakınınızda bulunan bir garsondan iki çay istiyor ve konuşmaya başlıyor. "Benim arkadaş var, Ten. Himota veliahtı. Erkenden çıkması gerekti, ben de kaldım ortada. Siyasetten sıkıldım artık. Siyasetten kaçış temalı bir parti yapıyorlar yine siyaset. Şimdi babamı azarlayacağım adamın karizması çizilecek. İçesim de gelmedi. Öyle işte. Napıyon?" Gecene nefret ettiğin Gedhilfe kralının oğlu ile konuşarak devam ediyorsun.

Tegin ve Sai: Bir araya geldiğiniz anda çok geçmeden karşınızda ulu Himota imparatoru Pisan Higenadon'u buluyorsunuz. İmparator, ellerinden birini Sai'nin, bir diğerini de Tegin'in omzuna atıyor. Omzunuzun yerinden çıktığını hissediyorsunuz. "Benim demir gibi sağlam gençlerim! Nasıl gidiyor? Kalkanlarınız sağlam mı?" Elindeki kafanız kadar Gengzjots birasını kafasına dikiyor ve masaya koyuyor. Masada çatlaklar oluştuğunu görebiliyorsunuz. "Normalde içmeyi pek sevmem ama böyle özel günlerde eğlenmeyi ve mutlu olmayı da bilmemiz lazım gençler. Bir savaşçı kılıcını keskin tutması gerektiği gibi gönlünü de hoş tutmayı bilmelidir. İçin lan!" Yan masadan kaptığı dolu bira bardaklarını elinize yapıştırıyor ve tekrar omzunuza iki kere vurup Gedhilfe kralı Deith Ozæf'e doğru ilerlemeye başlıyor. Geceyi imparatorun emriyle sarhoş geçirmek zorunda kalıyorsunuz.

Mabi: Uzaktan dans ettiğini gören genç bir kadın sana doğru yanaşıyor. Kırmızı saçlarının içinde birkaç mavi saç teli olduğunu görebiliyorsun. Oldukça seksi, kısa bir etek giymiş olan kadın seninle birlikte dans etmeye başlıyor ve "Djuratlı erkeklerin hepsi böyle yakışıklı mı?" diye soruyor. Sana olabildiğince yakın dans eden kadın, bir başka yere geçmeyi teklif ediyor. Evet ya da hayır diyemeyecek kadar sarhoş olduğun için kadının peşinden sürükleniyorsun. Daha sessiz bir yere geçtiğinizde kucağına oturan kadın konuşmaya başlıyor. "Her şeyden bıktım ya, kraliyet ailesinden de bıktım, polislerden de bıktım. Polislikten de çıktım zaten. Bir boka yaramıyor ya. Ne olursa olsun istediğim şeyi yapamayacağım." Sana bakıyor ve bir süre seninle bakıştıktan sonra kucağından kalkıp "Yine de pes etmemeliyim. Bu kadar kolay olmamalı." diyor. Seni elinden tutup ayağa kaldırıyor ve eliyle gökyüzünü işaret ediyor. "Şu yıldızların güzelliğine bak." Koluna giriyor ve "Güçlü olmalıyız." diyor. Birlikte Ae'nin olduğu yere geri dönüyorsunuz.

Dufo: Gece boyunca görevini sürdürüyorsun ve partinin sonlarına geldiğinde Kuzey Tihami başkanı Stefaw Dudshes'in kapıya doğru ilerlediğini görüyorsun. "Arkadaşlar bizim otobüs bir saate kalkacak, ihtiyaçlarımızı giderelim, alacaksak yemeklerimizi alalım yola çıkalım." diyor ve seni de görünce "Slitshut değil mi? Tanıdım seni. Moraller yerindedir umarım. Olmasa sebebini anlarım da..." diyerek yürümeye devam ediyor. Dudshes'in peşinden gidiyorsun ve onun restoranlardan birine girdiğini görüyorsun. Sen de onun peşinden restorana giriyorsun ve Dudshes arkasına dönüp sana bakıyor. Tekrar önüne dönüyor ve kasiyere "Bir bana, bir de bu arkadaşa kıymalı patatesli gözleme alacağım." diyor. Hazırlanmasını bekliyorsunuz ve ödemesini yapıp gözlemelerden birini sana veriyor. Restorandan çıkıyorsunuz ve otobüse doğru ilerlemeye başlıyorsunuz. O sırada "Her şeyin düzeleceğine inanıyorum." diyor ve gülümseyip gözlemesinden bir ısırık alıyor. Partinin sonunu kıymalı patatesli bir gözlemeyle bitiriyorsun.
Off Topic
Yoklama sonlanmıştır. 12 Şubat 2022 Cumartesi günü GM'li konulara yazmaya başlayacağız.
Locked

Return to “Duyurular”

cron