[Livei Nyawodz] Geçmiş ve Gelecek

#1
Yolda ilerlerken baya bir arazi geçtiğinizi göz önünde bulundurarak şaşırıyor ve bu durumu sorguluyorsun. Buna karşılık olarak Mavi "Başkentten çıkmış gibi görünüyoruz, değil mi? Aslında hala başkentteyiz. Böyle boş araziler mevcut ve boş olmasının arkasında çok acı sebepler var. Zamanında Deinzei halkına ait olan bu tarım alanları zorla boşaltıldı ve zamanla kullanılmamaya başlandı. İşin komik yanı hükümetin politikalarını düşünürsek boşaltmalarını anlarım ama ülkenin yararına kullanmak varken her türlü boş bırakılmasını istediler. Garezleri ülkenin yararının önünde. Nefret dolular." diyor. Uzun süre sonra ilk defa Mavi ile tek başına yolculuk ediyorsun. Arabayı Mavi kullanıyor ve arka koltukta oturuyorsun. Uzun bir yolculuğun ardından henüz adını bilmediğin, sadece 'patron' rütbesiyle bildiğin adamın evine varıyorsunuz. Patronun evi boş arazilerin arasında ve herkesten uzak gibi görünüyor. Evi baştan sona süzüyorsun. İki katlı, dışı bej renginde, pencereleri koyu yeşil ve camlar içerinin gözükmeyeceği kadar koyu bir ev. Kapının önünde Deinzei Özgürlük Hareketi bayrağı ve Gedhilfe Krallığı bayrağı yan yana asılı.

Kapıyı çalıyorsunuz ve kapıyı yaşlı bir adam açıyor. Oldukça uzun boylu olan yaşlı adam, Mavi'yi görünce gülümsüyor. Mavi, "Patron." dedikten sonra hızlıca adamın elini öpmeye yelteniyor ancak adam elini geri çekip Mavi'ye sarılıyor. Adam, sana dönüyor ve elini uzatıp "Lujein Kwæschonz. Merhabalar hanımefendi." diyor. Tanıştıktan sonra içeri geçiyorsunuz ve hemen salona ilerliyorsunuz. Salon loş ışıklı, şömineli ve şöminenin ateşi yanıyor. Patron, sallanan koltuklarından birine geçiyor ve size de oturmanız için büyük koltuğu işaret ediyor. Oturuyorsunuz ve patron ile göz göze geliyorsunuz. "Livei Nyawodz. Bana hikayeni anlat bakalım. Neden bize yardım etmeyi seçtin?"


Lujein Kwæschonz
► Show Spoiler
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Barisu ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 48 saattir. (2 gün)

Re: [Livei Nyawodz] Geçmiş ve Gelecek

#2
Genç kız bir yandan Mavi'nin anlattıklarını dinleyip kafasıyla onaylıyor bir yandan da gittikleri yolları büyük bir dikkatle inceliyordu. Son olaylardan beri Friks ve Shira'yı tekrar görmemişti ve nasıl olduklarını merak ediyordu. Mavi ile ise uzun zamandan beri ilk kez yalnız kalma fırsatı bulmuştu. Neredeyse onu kaybetme tehlikesi yaşadıktan sonra Livei, saçma sapan şeylere takılmak yerine grupla geçirdiği vaktin her dakikasından keyif almaya karar vermişti. Mavi, eğer numara yapmıyor ise çok daha iyi görünüyordu. Yanağındaki yara henüz iyileşmemişti ve izi çok net bir şekilde belli oluyordu. Arka koltuktan gözü genç adama her iliştiğinde o yara izini görmek, ona o günü tekrar yaşatıyordu. Onun bir an önce iyileşip sonsuza dek ortadan kaybolmasını umuyordu. Mavi ile yolculuk yapmak keyifliydi. Ne Shira kadar bilge ve olgun davranıyordu ne de Friks kadar fevri. Aklı başında bir insan olarak onun sohbetini dinlemek keyifliydi. Ayrıca sürprizlerle dolu da değildi. Neye nasıl tepki vereceğini kestirmek zor değildi. Livei onunlayken kendini güvende hissediyordu artık. Aklını kurcalayan kaygıları yerini kendini adanmışlığa bırakmıştı.

Mavi ona başkentten ayrılmadıklarını, boş arazilerin aslında Deinzei halkına ait olduğunu anlatmıştı. Bu devasa araziler halkın yararına kullanılabilecek olsa da hükümetin Deinzei öfkesi yüzünden kullanılmıyordu. Livei bunu duyunca istemsizce dişlerini sıktı. Kralın bundan çok daha mantıklı kararlar verebilen bir insan olacağını düşünmüştü. Öğrendiği her bilgi, onun hakkında daha da hayal kırıklığına uğramasına sebep oluyordu. Bu işin sonu nereye gidecek bilmiyordu. Belki de kralın huzurunda hakkında ömürlük hapis veya idam cezası kararı verilirken bulacaktı kendisini. Ancak ne olursa olsun kralın yüzüne karşı son bir kez düşündüklerini söylemek istiyordu. Kim bilir, belki Livei bu yolda feda edilirdi ancak kralın kalbi yumuşatılırdı ve Deinzei halkının gelecekteki mirasçıları hakları olan topraklarda huzur içinde bir yaşantı sürerlerdi.

Uzun bir yolculuğun ardından meşhur patronun evine varmışlardı. Livei onun nasıl bir insan olduğunu fazlasıyla merak ediyordu. Grubun şu ana kadar gördüğü dinamiğine bakacak olursa, iyi huylu bir insan olmalıydı. Eve vardıklarını Deinzei Özgürlük Hareketi bayrağını gördüğünde anlamıştı. Hemen yanında Gedhilfe bayrağı mevcuttu. Bu bayrakları böyle açıkça sergilemek tehlikeli değil miydi? Ev iki katlı, tatlı bir evdi. Camları oldukça koyuydu ve içerisi gözükmüyordu. Mavi kapıyı çaldıktan çok kısa bir süre sonra uzun boylu yaşlı bir adam açmıştı. Adamın yüzüne Mavi'yi gördüğü anda büyük bir gülümseme yayılmıştı. Mavi de hemen patronuna seslenmiş ve elini öpmeye çalışmıştı ancak adam ona sarılmıştı. Aralarında nasıl bir ilişki olduğunu ve bu ilişkinin nasıl başladığını fazlasıyla merak ediyordu Livei. Adam, Mavi ile hasret giderdikten sonra kendisine doğru elini uzatıp oldukça kibar bir şekilde kendini tanıtmıştı. Livei de aynı şekilde gülümseyerek adamın ona uzatılan elini sıktı ve kendini tanıttı. "Livei Nyawodz. Çok memnun oldum."

Bu tanışma faslından sonra adam onları içeri davet etmişti. Loş ve şömineli bir salona geçmişlerdi. Patron sallanan koltuğuna oturmuştu. Bir de kucağında kedisi olsa inanılmaz tatlı bir ihtiyar imajı çizecekti. Kendilerine işaret ettiği koltuğa doğru Mavi ve Livei yan yana oturmuşlardı. Hemen ardından patron kendisine dönmüş ve hikayesini dinlemek istemişti. Livei bu sorunun kendisine sorulacağını biliyordu. Dün gece uyumadan önce ne cevap vermesi gerektiğine dair prova bile yapmıştı. Gülümseyerek söze başladı. "Ülkeme hizmet etmeye, sivillerin haklarını korumaya yemin etmiş ve bu amaçla meslek edinmiş birisi olarak Deinzei halkının başına gelenleri ve onlara yapılan zulmü öğrendikten sonra üç maymunu oynamam mümkün değildi efendim." dedi kısaca. Gerçekten de tam olarak bu sebeple onlara yardım etmeye karar vermişti. "Frum ve Ser sizi karşıma boşuna çıkarmış olamaz. Haksızlık ile mücadele ederken haksızlığa uğrayarak hapse gönderilen çok iyi iki insanla bir arada bulundum. Kralın Deinzei halkına karşı tutumunu direkt onun ağzından duydum ve ne kadar midemin kalktığını anlatamam. Daha sonra o insanlar sayesinde birinci kralın başına gelenleri öğrendim, mektuplarını okudum. Yaşadıkları hayal bile edilemez korkunç işkencelerdi. Ve yine o insanlar sayesinde Mavi ve diğerleri ile tanışma fırsatım oldu. İçinize girdikçe kendimi daha da buraya ait hissetmeye başladım. Sanırım benim hayata geliş amacım buydu, size yardım etmekti. Buna karar verdim. Bu yüzden size yardım etmek istiyorum. Tüm kalbimle." Bu uğurda hayatının aşkından bile vazgeçmek zorunda kalmıştı ancak bu detaya girmesine gerek yoktu. Onun acısını hala içinde taşıyordu ve her daim de taşıyacaktı ancak artık önündeki hayata odaklanmasının zamanı gelmişti. Özlüyordu ancak bir pişmanlığı yoktu. Verdiği kararın sonuçlarını çoktan göze almıştı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Geçmiş ve Gelecek

#3
Patron, söylediklerini duyunca tebessüm ediyor ancak söyledikleri yüz ifadesiyle örtüşmüyor. "Senin gibi hayat dolu bir genç hanımefendinin ciddi siyasi problemlerle uğraşmasını sağlayan bu ortam beni üzüyor kızım. Aynı şey oğlum gibi sevdiğim Mavi için de geçerli." Mavi'nin yanaklarının kızardığını görebiliyorsun. "Henüz hangileriyle tanıştın bilmiyorum ama Eidhæn, Friks, Huld, Kot, Shira ve tüm çocuklar dişlerini sıkıp bu amaç uğruna tüm gençliklerini bir kenara atıyorlar. Kıtamız sizin gibi insanları hak etmiyor." Patron bir anda şaşırıyor. "Nasıl unuturum? Thrao, çay koyar mısın?" Mavi, hemen ayağa kalkıyor ve mutfağa gidiyor. Patron, konuşmaya devam ediyor. "Mavi ile biraz konuştum. Bizler için neler yaptığını, nasıl fedakarlıklar verdiğini anlattı. Benden ne istediğini de açıkça söyledi. Kızım, Mavi sana güveniyorsa benim için sorgulanması gereken hiçbir şey kalmamıştır. Sana ne istersen anlatacağım. Ama öncelikle güncel olaylara değinmek istiyorum." Mavi, çaylar ile geliyor ve servis yapıp oturduktan sonra Patron konuşmaya başlıyor.

"Kızıl Kan Cemiyeti bizim güncel düşünce yapımızı zerre yansıtmayan, ekstremizm ile işlerin düzelebileceğine inanan, yol kat etmeye çalışan bir grup hayduttur. Bu adamlar ayrıca..." Patron, kısa bir süre duraksıyor ve yere bakıyor. "Thrao'nun babasının bugün yanımızda olmama sebebidir." Mavi'ye bakıyorsun ve pür dikkat Patron'u dinlediğini görüyorsun. "Bu adamlar kendi soyları için savaştıklarını söylüyorlar ancak terör yoluyla hak elde etmeye çalışan insanları kendilerinden saymıyorlar. Neden bizimle uğraşıyorlar ve biz neden onlarla uğraşıyoruz dersen, onların bizimle niye uğraştığı belli de, bizim onlarla uğraşmamızın da haklı sebepleri var. Öncelikle, günümüz Gedhilfe hükümeti Kızıl Kan Cemiyeti gibi terörist gruplar var olduğu sürece herhangi bir Deinzei oluşumunu dikkate almayacaklar. Hükümete bu konuda kızamayız, Kızıl Kan Cemiyeti'nin itibarımızı düşürdüğü çok açık. O yüzden hükümet ile konuşmak için harekete geçmeden önce Kızıl Kan Cemiyeti'ni etkisiz hale getirmemiz gerek. Başka bir yolu olduğunu düşünmüyorum." Patron, çayını yudumluyor ve bir anda takındığı ciddi ifadeyi geride bırakıyor. "Eee, kızım, ben anlatmayayım sen sor. Ne bilmek istersin? İster hareketimizin tarihini uzun uzun anlatırım, ister bilmek istediğin spesifik bir şeyi anlatırım. Sen nasıl istersen."

Re: [Livei Nyawodz] Geçmiş ve Gelecek

#4
Patron tam da Livei'nin tahmin ettiği gibi inanılmaz tatlı bir ihtiyardı. Ona şimdiden "kızım" diye hitap etmeye başlamış ve Mavi'yi de oğlu gibi sevdiğini belirtmişti. Bu ekip gerçekten ciddi siyasi mücadeleler veren bir örgütten ziyade bir aile ortamı gibi hissettiriyordu. Bu iyi bir şeydi tabii. İhtiyarın söylediklerini dinlerken yüzüne belli belirsiz hafif bir tebessüm yerleşmişti. Adam ekiptekilerin isimlerini sayarken onu onaylar şekilde başını salladı. Henüz Huld ve Kot ile tanışmamıştı ama Eidhæn, Friks, Shira, Mavi herkes çok azimli ve iyi insanlardı.

Patronun ricası üzerine Mavi çay doldurmaya gitmişti. Gedhilfeliler çayı gerçekten de çok seviyorlardı. Genç kız, minnoş Eidhæn'e de çay sözü olduğunu unutmamıştı. Patronun Mavi'yi göndermeden önce ona gerçek adı olan Thrao ile seslenmesi ilgisini çekmişti. Belki de o an canı nasıl isterse öyle hitap ediyordu. Hem Mavi'nin adı pek de sır değildi artık, o diğer adam da bildiğine göre... Yine de Mavi'nin kod adına duyduğu bağlılığa saygı göstermesi Livei için çok daha etik olurdu. Livei bu esnada patronu dinlerken yanaklarının kızarmasına engel olamadı. Fedakarlık olarak ne yapmıştı ki? Hiçbir şey yapabildiğini hissetmiyordu. Hiç kimseye yardımcı olmamıştı ve ayak altında dolanıp durmuştu. Üstelik sürekli ağlamıştı. Utanç vericiydi. Sadece onlara destek olmak için çabalaması bir fedakarlık sayılır mıydı? Daha çok uğraşması, daha çok emek vermesi, kendini daha iyi adaması gerekiyordu bu işe. Yeterince iyi değildi. Yine de Mavi'nin ona güveniyor olması hoşuna gitmişti. Hayatında daha önce birilerinin ona güvendiğini hatırlamıyordu. Bok bile ona güvenmemişti sonuçta.

Bu esnada Mavi çayları getirmişti. Livei patronun anlattıklarını dinlerken içini ısıtan sıcacık çaydan bir yudum aldı. Son zamanlarda alkolü azaltmaya çalışıyordu. Çayın kıymetini ne kadar az bildiğini fark etmiş ve onu daha çok içmeye söz vermişti. Livei, Mavi'nin babası ile ilgili söylenenleri duyunca başını Mavi'ye çevirdi. "Frum ve Ser ile birlikte olsun." dedi mırıldanarak. Mavi'nin o gün babasını nasıl haykırdığını hatırlayınca onun bu görünüşünün ardında aslında ne kadar acı çeken bir insan sakladığını anlamıştı. Bu konu onun için çok hassas olmalıydı. Ne kadar iki yüzlü bir topluluktu bu Kızıl Kan Cemiyeti. Deinzei için savaştıklarını söylüyorlardı ve onların yöntemini onaylamayan Deinzei halkını mı öldürüyorlardı? Patron haklıydı. Bu örgütün faaliyetleri tamamen durdurulmadan hükümetin Deinzei halkının isteklerini ciddiye almasına imkan yoktu.

Patronun topu kendisine atmasıyla irkildi Livei. Ona soru sormasını istiyordu. Ahhh, Livei'nin sormak istediği o kadar çok şey vardı ki nereden başlamalıydı acaba? "Hareketinizin tarihini, nasıl bir araya geldiğinizi ve nasıl bu örgütü kurduğunuzu fazlasıyla merak ediyorum doğrusu. Anlatırsanız çok memnun olurum. Merak ettiğim çok fazla şey var. Dhæcho ve Dyoch isimli bireylerin kim olduklarını, 1. Kralın mektuplarına nasıl ulaştıklarını, sizinle bağlantılarının ne olduğunu da merak ediyorum. Ve ayrıca eğer Mavi için sorun değilse geçen gün onu kurtarmak için gittiğimizde gördüğümüz mekanik maskeli, şapkalı adamın kim olduğunu ve sizinle nasıl bir geçmişi olduğunu da merak ediyorum." Çayından bir yudum aldı. "Kısacası her şeyi." dedi gülümseyerek.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Geçmiş ve Gelecek

#5
Patron, iç çektikten sonra "Aslında sorduğun şeylerin çoğunun cevabı bağlantılı. Hangisinden başlasam..." diyor ve bir süre düşündükten sonra karar veriyor. "O halde tarihimizi kısaca anlatayım. Gedhilfe Krallığı kurulduğundan beri, P.Ö. 1012 yılından beri varız. Tabii ilk duyduğunda ilginç gelebilir, çünkü o dönem Gedhilfeliler ve Deinzeiler ülkeyi birlikte yönetiyorlardı. Hareketimiz her zaman vardı ama farklı bir amaç ile vardı. Deinzeiler ülkenin güvenliğini sağlamakla görevlendirilirlerdi ve bu nedenle Deinzeileri koruyacak ve kollayacak bir kuruluşa ihtiyaç vardı. Bu kuruluşun amacı hem Deinzeilere barınacak yer vermek, hem de ülkesini korumaya meyilli Deinzeili askerler yetiştirmekti. Kuruluş zamanla şekil değiştirdi diyebiliriz. Yedi Yıl İsyanı döneminde askeri olarak resmi bir kuruluş haline geldi ve yıllar boyunca resmi ordu birliği olarak kaldı. Kral Trablo tahttan indirildiğinde kuruluşumuzun resmi ordu mevkisi ellerinden alındı ve tekrar gayriresmi bir kuruluş haline getirildik. Makine Çağı geldiğinde asker yetiştirmemiz tamamen yasaklanmıştı. Deinzei kökenli insanların kurduğu sivil toplum kuruluşları bir bir kapatıldı ve bizim kuruluşumuz da resmi olarak kapatıldı. O dönemden beri, yaklaşık 350 yıldır gizlice hareket ediyoruz. Konunun detayına da girebiliriz ama vaktim kısıtlı. Akşam bir görüşmeye gitmem gerekiyor. O yüzden şimdilik burada bırakacağım." Çayından bir yudum alıyor ve konuşmaya devam ediyor.

"Dhæcho ve Dyoch, direkt olarak Vodhis ailesinden gelen ve örgütün başından beri soy ağaçlarının etkin olduğu iki dostumuz. Bu ikili görebileceğin en barışçıl yöntemleri kullanarak hareketimiz için yeni, beyaz bir sayfa açtılar ancak ömür boyu hapis ile cezalandırıldılar. Onları kurtarmak için elimizden geleni yapmamız şart. Sana onlar hakkında verebileceğim tek bilgi şu ki, kuruluşumuzun bazı dönemlerinde tehlikeli olduğunu biliyorlar ve bu algıyı değiştirmek, amacımızı barışçıl yöntemlerle gerçekleştirmek istiyorlar. 1. Kral Jondri Vodhis'in mektuplarına nasıl ulaştıklarını soracak olursan, Dusha'da Vodhis ailesinin nasıl görüldüğü, nasıl karşılandığı ile alakalı bir durum. Dhæcho'nun da Dyoch'un da Dusha'da tanıdıkları var. Bu tanıdıklar aracılığıyla ulaşmışlardı. Aynı zamanda Jondri Vodhis'in kişisel eşyalarının bulunduğu bir müze de mevcut. Yanlış hatırlamıyorsam bu müze Hafuruguhe'deydi." Patron, çayından bir yudum daha alıyor ve Mavi'ye bakıyor. Mavi, Patron'a bakıyor ve sonra sana bakıp "Ha, hayır, önemli değil. Ben biraz hava alayım." diyor. Ayağa kalkıyor ve odadan çıkıyor. Patron, bir iç çekiyor ve "Mavi, gel gel, daha sonra konuşuruz." diye sesleniyor. Mavi de içeriden "Hiç sorun değil patron, Livei bunu bilmeyi hak ediyor." diyor. Patron, tekrar iç çekiyor ve ayağa kalkıp sana dönüyor. "Benim kısa bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor, Mavi'ye eşlik etsen olur mu?" diye soruyor ve başka bir odaya geçiyor. Ayağa kalkıyorsun ve koridorda Mavi'yi görüyorsun. "Geliyor musun?" diyor ve balkonun kapısını açıyor.

Re: [Livei Nyawodz] Geçmiş ve Gelecek

#6
Patronun anlattıklarını dinlerken çayını yudumlamaya devam etti Livei. Epey uzun uzun anlatılması gereken konulardı bunlar ancak ne kadarını öğrense onun için kardı. Örgütün, krallık kurulduğundan beridir varlığını sürdürüyor olması onu ciddi anlamda şaşırtmıştı. Çok daha küçük çaplı ve yeni bir örgüt olduğunu düşünüyordu. Hükümetin böylesine köklü bir örgütten haberinin olmamasına imkan yoktu. O halde neden onlarla birlikte çalışıp Kızıl Kan Cemiyeti denen teröristleri yok edip ülkeye huzur ve refah gelmesi konusunda bir adım atmıyorlardı? Bunun hiçbir açıklaması olamazdı. Apaçık ırkçılık ve faşistlikti bu! Livei öfkeyle dişlerini birbirine kenetledi. Bunları düşünmek midesinin bulandırıyordu.

Hareketin tarihinden sonra söz iki Vodhis mirasçısına gelmişti. Onları çok az tanıma fırsatı bulduğundan, örgüt için ne kadar önemli isimler olduklarından haberi yoktu genç kızın. Tabi örgütün tarihinin kuruluşa dayandığını düşünüldüğünde, Vodhis ailesi ile bağlantılarının olması da gayet doğaldı. Zavallıcıklar, hakları için olabilecek en adil yöntemle mücadele vermiş olmalarına rağmen ne kadar da haksızca yargılanmışlardı. Gerçi Dyoch kralın yüzüne tükürmüştü. Haklıydı tabi ama... Kralın yüzüne tükürmüştü sonuçta. Neyse ki idama mahkum edilmemişlerdi. Yaşadıkları sürece bir umut olacaktı. Genç kızın en çok merak ettiği şey Dyoch Vodhis'in o gün kütüphanede neden onu seçtiğiydi. Neden onun yanına gelmişti? Neden onu ikna etmeye çalışmıştı? Neden kral onları yargılarken pes etmek yerine genç kızın eline Mavi'nin adresini tutuşturmuştu? Ya Livei onları ifşa etseydi? Ya kralın dediklerine güvenip onlarla çalışmayı reddetseydi? O zaman bütün örgütleri sıkıntıya girmeyecek miydi? Livei bir polis memuru olarak pekala bunu çok rahat yapabilirdi. Dyoch, Livei'ye neden güvenmişti? Keşke patron bu soruları da cevaplayabilecek bilgiye sahip olsaydı... Ancak bunu sadece ona Dyoch'un kendisi anlatabilirdi.

Sıra Livei'nin Mavi için hassas olabilecek son sorusunu cevaplamaya gelince patron Mavi'ye bakmıştı. Mavi ilk başta ne olduğunu anlamamış, sonra odadan çıkmıştı. Livei tereddütle genç adamın arkasından baktı. Onu rahatsız etmek istemiyordu ancak yaşadıkları onca maceradan sonra bilmeye hakkı olduğunu düşünüyordu. Mavi de böyle düşündüğünü patron onu geri çağırdığında belirtmişti. Livei sıkıntıyla başını eğdi. Yine bencillik ediyordu. Belki de bilmemesi daha iyiydi. Mavi'nin canını yakacaksa konuşulmasına gerek yoktu. "Şey... Anlatmasanız da olur." dedi patrona doğru sessizce. Patron iç çekti ve ayağa kalkıp telefon görüşmesi yapması gerektiğini belirtti. Livei de Mavi'ye eşlik edecekti. Genç kız çay bardağını sehpaya bırakıp sakin adımlarla kapıya yöneldi. Kapıyı açtığı anda koridorda Mavi'yi görmüştü. Mavi gelip gelmeyeceğini sormuş ve o esnada balkonun kapısını açmıştı. Livei başıyla geliyor olduğunu onayladıktan sonra Mavi'nin peşinden ilerledi. Sigara mı içecekti? Sigara içecekse Livei de istiyordu. Son denemesi başarısız sonuçlanmıştı ancak o zıkkımı içmeyi bir gün başaracaktı, buna kararlıydı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Geçmiş ve Gelecek

#7
Mavi ile birlikte balkona çıkıyorsun ancak kendisinin sigara içmediğini fark ediyorsun. Kendisine sormasan bile açık havada genellikle sigara içtiği için "Sigara içmeyi bıraktım sanırım." diyor. Sonradan gülmeye başlıyor ve "Sanırım da demezsin, değil mi?" diyor kendi kendine. Balkona göz atıyorsun. İki tahta sandalye ve bir geniş masa var. Ahşap masanın etrafında Pakt alfabesine benzeyen ancak okuyamadığın bir alfabe ile yazılmış desenler var. Balkon boş arazilere bakıyor ve çok dikkatli bakarsan arazilerin arkasında kalan şehri görebiliyorsun. Mavi, sandalyelerden birine oturuyor ve bir süre havaya bakıyor. Sonra sana dönüyor ve gülümsüyor. "Patron ile aklındaki tüm soru işaretlerini gideremediysen bana da sorabilirsin. Söylemekten çekinmem. Hassas olduğum konular var ama..." Tekrar havaya bakıyor. "O burada olmadıkça bu negatif duyguları yaşamanın bir anlamı yok." Bir süre boyunca havaya bakıp gülümsedikten sonra sana dönüyor ve "Tanrılara inanıyor musun?" diye soruyor. "Babam gittiğinden beri Shugridizm hakkında bir şeyler öğrenmek için elimden geleni yaptım, ki çok zor olmadı. Yaşadığımız ülke Shugridizm'in anakarası gibi bir şey."

Re: [Livei Nyawodz] Geçmiş ve Gelecek

#8
Demek Mavi sigarayı bırakmıştı. Tam da Livei başlamayı düşünürken hem de. Genç kız biraz şaşırmıştı ancak onu verdiği bu karardan ötürü tebrik ediyordu. Sağlıklı bir şey değildi sonuçta. Livei ise sadece özendiğinden içmek istiyordu. Öksürtmesi hoşuna gitmemiş değildi gerçi. Mavi kendi kendine ettiği lafa gülerken ona eşlik etti. Yine de gülümsemesi biraz buruk gibiydi, eski neşesi yoktu. Yapmacıktı. Belki kendini zorluyordu. Belki de son yaşananlardan sonra Livei'ye öyle geliyordu.

Balkon genişti. İki tahta sandalye ve büyükçe bir ahşap masa vardı. Ahşap masa bilmediği dilde sembollerle doluydu. Pek bir manzarası yoktu. Geniş ve boş arazilere bakıyordu. Şehir bir siluet halinde görülebiliyordu ancak hava daha bulutlu olsa onu da göremezlerdi muhtemelen. Mavi sandalyelerden birisine oturmuş ve gökyüzünü izlemeye başlamıştı. Livei bir süre onu ve yüzündeki ifadelerin değişimini izledi. Onun sorularını cevaplayabileceğini söylemişti genç adam. Sonrasında kurduğu cümle Livei'nin kanını dondurdu.

"O burada olmadıkça bu negatif duyguları yaşamanın bir anlamı yok."

"Bir anlamı olmalı değil mi? Ne kadar uğraşsam da ölmememin bir nedeni olmalı."
"Senin gibi harika bir kadının beni sevmesi inanılacak gibi değil. Hala rüyadan uyanmayı bekliyorum."
"Senden uzaktayken başına bir şey gelmesi düşüncesi... Seni, bu tatlı gülüşünü, kirpiklerini bir daha göremeyecek olma, dudaklarını tekrar tadamayacak olma düşüncesi... Aşırı yaralıyordu."
"Seninle gurur duyuyorum Livei."
"Sen ve ben sadece bireyleriz. Kendini, mutluluğunu ve rahatlığını düşünmek yerine bu yolu seçmen bir erdem. Sana neden aşık olduğumu daha iyi anlıyorum."
"Emin ol seçtiğin yolda sonuna kadar yanındayım."
"İstediğim şey, yanımda rahat ve kendin olman. Lütfen bana karşı bir çekingen olmasın."
"Hiçbir zaman dindar biri olmadım. Fakat bazen kendimi gerçekten daha büyük bir gücün veya güçlerin var olmasını isterken buluyorum. En azından bir bildiği vardır."
"Senden uzak geçirdiğim zamanlarda ne düşündüm biliyor musun? Hissettiğim üzüntünün, yıllarca ölümü istememe ama kavuşamamama çok benzediğini. Sana kavuştum. Kim bilir?"


"O burada olmadıkça bu negatif duyguları yaşamanın bir anlamı yok."

Livei göğsünün sıkıştığını ve nefes almakta zorlandığını hissetti. Mavi'ye sırtını dönerek kendini balkonun kenar demirliklerine yasladı. Kalbine bir ağırlık çökmüştü. Sanki gökyüzüne doğru tırmanıyordu ve tırmandıkça göğsü darlanıyordu. Gözünden akan birkaç damla yaşı Mavi'ye çaktırmadan koluna sildi. Hala neden onu aklından çıkaramıyordu? Hala neden tek bir cümleyle gözünün önüne gelerek genç kız için zamanı durduruyordu? Livei buna artık katlanamayacağını hissediyordu. Onu unutmalıydı. Hayatına odaklanmalıydı. Belki de ölmüştü, belki de ölecekti. Onu geri getirmek için yapabileceği hiçbir şey yoktu. Onunla huzurlu bir hayatı ve yuvası olmayacaktı. Gitmişti işte. Her şey bitmişti. Neden hala onu lanet olasıca kafasından atamıyordu?

Mavi de babası hakkında böyle hissediyor olmalıydı. Livei ailesinden hiç kimseyi kaybetmemişti ancak çok sevdiği birini kaybetmenin nasıl bir his olduğunu biliyordu. Temiz havayı ciğerlerine derin derin çekerek kendini sakinleştirmeye çalıştı. "Senin bir çekincen olmasa da sana soramam Mavi. Benden bunu isteme. Sonra kendimi berbat hissediyorum." dedi dürüstçe. Sesinin hafifçe titremesine engel olamamıştı. Derin bir soluk aldı ve Mavi gibi başını kaldırıp gökyüzünü izlemeye başladı. "İnanıyorum. Hem de fazlasıyla." dedi genç adamın sorusuna cevap olarak. "Açıkçası ismi Frum ve Ser midir, tek kişi midir, çok kişi midir bilmiyorum. Ancak bir güç olduğuna eminim. Başımıza gelen hiçbir şeyin anlamsız veya tesadüf olduğuna inanmıyorum. En mutlu anlarımızın da, en kötü anlarımızın da, kavuşmalarımızın da, kayıplarımızın da bir anlamı var. Bize işaret ettiği bir şey var. Bizim gördüklerimizin daha fazlasını gören, daha fazlasını işiten, daha fazlasını bilen, bütün bunları planlayan ve işleten bir güç var. Buna eminim." dedi boynundaki beyaz manolya kolyesini sıkarak. "Hem o kadar da güçlü varlıklar değiliz. Elementlere hükmetmemizle övünürüz. Kendimizi yenilmez zannederiz. Kötü şeyler yaparız. Ama ölüme bir çare bulamıyoruz. Ondan kaçamıyoruz. Onu geciktiremiyoruz. Sadece gün sayıyoruz. Öyle değil mi?" Arkasını dönüp Mavi'ye gülümsedi. "Senin öldüğünü zannettiğinde Friks'in yüz ifadesini görmeliydin." Buruk bir şekilde kıkırdadı. "Herkesin seni bu kadar sevmesinin ve bağlılık duymasının da bir anlamı olmalı. Bence sen, öldüğünde güzel bir yere gideceksin. Orada babanla sonsuza dek huzurla yaşayacaksın. Çünkü sen bu hayatta büyük bir amaç için kendini düşünmeden fedakarlık yapıyorsun. Çok çabalıyorsun. Bunlar boşa gitmeyecek. Seni yukarıdan izleyen herkesin seninle gurur duyduğuna eminim. Hatta öyle. Göreceksin. Öldüğün zaman Livei söylemişti dersin. Ah, ama sakın ölmek için acele etme. Daha çok işimiz var." dedi neşeyle.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Geçmiş ve Gelecek

#9
Mavi, laf arasında "Elementleri kontrol etmekle övünüyoruz da, sanki onun da çok uzun bir geçmişi varmış gibi övünüyoruz. Yüz yıl geri git o da yok. Kendimizce bu hayatı anlamlandırmaya çalışıyoruz ve bir veya birçok tanrı olup olmadığını anlamaya çalışırken gücümüze güç katıp tanrı katına çıkmaya çalışıyoruz. Bu da tanrıların var olup olmadığını anlama çabası diye düşünüyorum. Ne kadar ilerleyebiliriz? Nereye kadar gidebiliriz? Gücümüzün sınırı ne? En azından ben böyle düşünüyorum." diyor ve seni dinlemeye devam ediyor. Sözlerini bitirdiğin anda ise gözleri doluyor ve "Evet, çok işimiz var." diyor. Ters yöne dönüyor ve koluyla dolan gözlerini kuruluyor. Ayağa kalkıyor ve "Patron konuşmayı bitirmiştir, içeri dönelim." diyor. Birlikte içeri dönüyorsunuz ve patronun endişeli bakışlarıyla karşılaşıyorsunuz. Patron, geldiğinizi görünce ayağa kalkıyor ve Mavi'nin omzuna elini koyup "Biraz yalnız başına konuşmamız mümkün mü evlat?" diye soruyor. Mavi, sana dönüyor ve "Çok uzun sürmez Livei, izninle." diyor. Birlikte farklı bir odaya geçiyorlar ve sen de o sırada koltuklardan birine oturup beklemeye başlıyorsun.

Beklerken evin kapısının çaldığını duyuyorsun. İçeriden patronun sesini duyuyorsun. "Kızım, kapıya bakabilir misin zahmet olmazsa?" Kalkıyor ve evin kapısına doğru ilerliyorsun. Kapı deliğinden bakıyorsun ve kimseyi görmüyorsun. Kapıyı açıyorsun ve karşında Eidhæn'i buluyorsun. Eidhæn gülümsüyor ve "Livei? Senin burada olmanı beklemiyordum." diyor. Elinde bir poşet ile birlikte içeri giriyor ve salona ilerliyor. Poşete gözlerini diktiğini anladığında eliyle poşeti kaldırıyor ve "Ailecek kahve üretiyoruz. Patrona yeni çekirdeklerden getirdim. Evde kahve yapmayı çok seviyor." diyor. Koltuklardan birine oturuyor ve "Siz n'aptınız?" diye soruyor. Kendisiyle bir süre muhabbet etmenin ardından patron ve Mavi odadan geliyorlar ve Patron Eidhæn'i sıcakkanlı bir şekilde karşılıyor. Kendisine sarıldıktan sonra kahve paketini görünce "Evlat, bu gidişle seni evlat edineceğim bak." deyip kahkaha atıyor. Eidhæn ise kendisine "Buna hayır diyemem efendim, eviniz benim evime göre çok daha rahat. Sizi de seviyorum. Benlik hiçbir problem yok." diye cevap veriyor. Mavi ise araya giriyor ve "Tamam, işler garipleşmeden ben gidip kahve yapayım." diyor ve Eidhæn'den paketi alıp gülerek mutfağa yöneliyor. Eidhæn, sana bir soru yöneltiyor. "Buradan kaç gibi çıkarsın Livei? Eğer vaktin varsa seni biriyle tanıştırmak istiyorum."

Re: [Livei Nyawodz] Geçmiş ve Gelecek

#10
Mavi'nin gözlerinin dolması Livei'nin gözünden kaçmamıştı. Genç adam yüzünü koluna silerken bu hareketi sevimli bulduğu için gülümsedi. Kendini huzursuz hissetse de bu muhabbetten sonra içi sıcacık olmuştu. Mavi'nin ayağa kalkmasıyla birlikte onu onayladı ve peşinden ilerleyerek salona geri döndü. İkiliyi önceki tonton ihtiyarın aksine fazlasıyla endişeli bir adam karşılamıştı. Patron, Mavi ile baş başa konuşmak istediğini belirtince neler olduğunu merak eden gözlerle başını salladı. Kesin kötü bir şey olmuştu. Zaten bir dakika olsun huzur yoktu. Mavi'ye söylemek istediğine göre onunla ilgiliydi. Ya da telaşa sebebiyet vermek istemediği için ilk önce ona anlatıyordu. Livei'nin içine bir kurt düşmüştü. Oturduğu koltukta endişeyle bacağını sallamaya ve tırnaklarını yemeye başladı. Aklından binbir farklı felaket senaryosu geçiyordu. Friks kaçırılmıştı, Shira ölmüştü, örgüt deşifre edilmişti ve kral haklarında arama çıkartmıştı, Eidhæn işkenceye maruz kalmıştı, yeni karargah ararken başka bir mekan kundaklanmıştı... Hangisiydi?

Bir süre sonra evin kapısı çalmaya başladı. Livei yerinde kıvranırken patron ona kapıyı açmasını söylemişti. Bu sahne genç kıza bir yerden tanıdık geliyordu. En son bir başkasının evinde kapıyı açtığında Friks içeri dalmış, ev sahibini kızının gözü önünde darp etmiş ve ona dünyasını başına yıkan korkunç bir haber getirmişti. Livei tüm bunları biraz daha düşünecek olursa kaygıdan kusup bayılacaktı bu yüzden hızlı adımlarla kapıya yöneldi. Delikten baktı ancak görünürde kimse yoktu. Kendi evinde olsa "Kimsiniz?" diye seslenmeden kapıyı asla açmazdı ancak patronun evinde olduğundan fazla üzerinde durmadan kapıyı açtı ve karşısında parlak gözleriyle ona gülümseyen Eidhæn'i buldu. Livei derin bir oh çekti. İhtimallerden birisi azalmıştı. Küçük çocuğa gülümseyerek sarıldı. Onu görmek genç kızı nasıl da mutlu etmişti!

Livei çocuğu içeriye davet ettiğinde elinde minik bir poşet olduğunu fark etti. Eidhæn zeki bir çocuk olduğu için genç kızın merak ettiğini anlamış ve daha o sormadan açıklamıştı. Ailecek kahve üretiyorlardı ve patrona kahve getirmişti. Demek patron sadece çayı değil, kahveyi de seviyordu. Bu yaştaki bir adam için bu kadar kafein tüketmek sağlıklı mıydı ki? Koltuğa oturan Eidhæn'in yanına oturup çocuğun saçlarını okşamaya başladı. "Mavi bugün beni patronla tanıştırdı. Havadan sudan muhabbet ediyorduk. Neden size katıldığım ve varsa aklımdaki sorulardan falan filan... Seni çok özlemiştim denk gelmemiz ne iyi tesadüf oldu." dedi gülümseyerek. Bugün kendini oldukça sevecen hissediyordu ve etrafındaki herkese yapışmak, sevgisiyle bunaltmak istiyordu.

Patron ve Mavi'nin içeri girmesiyle Eidhæn'i serbest bıraktı. Livei her ikisinin de gözlerinin içine bakarak neler döndüğünü anlamaya çalıştı. Ne konuşmuşlardı? Delice merak ediyordu ancak sorması fazla ayıp kaçacağı için susuyordu. Genç kız kötü bir şey olmamasını umarak Eidhæn'in patrona sarılışını ve kahveleri teslim edişini kocaman bir gülümsemeyle izledi. "Ah ama Eidhæn'i ben de kendime kardeş olarak almak istiyordum patron. Paylaşsak olur mu? Üç gün bizim dört gün sizin olsun." dedi kahkahalarla. Mavi de tüm bunların karşısında gülmüş ve paketleri alıp kahve yapmak üzere mutfağa geçmişti. Neşeli olmaları güzeldi. İyiye işaretti, değil mi? "Tabi ki çok sevinirim! Bugün boşum tüm günüm sizindir, sana saat kaç uyarsa o zaman çıkalım." dedi çocuğun sorusuna cevap olarak.
Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Æfgrenst”

cron