[Livei Nyawodz] Uzak

#1
"Gün gelecek ve yarattığınız her başkalaşım sizi yok etmek için geri dönecek."

SABAH 10.00
Mavi, Friks'in yeni doldurduğu su şişesini ödünç alıyor ve bir yudum içip yerine koyuyor. Arabayı kullanırken radyo açmak istiyor ama Friks uyuyacağını söylediği için fikrinden vazgeçiyor. Friks arta koltuğa yayılıyor ve gözlerini kapatıyor. Uykuya dalmadan önce "Mavi, sana söylemem gereken bir şey var." diyor. Mavi ise şaşırıyor ve hafifçe arkaya bakıp gözlerini tekrar yola çeviriyor. Friks, Mavi'ye arabayı durdurması gerektiğini söylüyor. Mavi ise gülüyor ve "Ne alaka lan?" diye soruyor. Friks ise tekrar diretiyor ve bunun sonucunda Mavi işin ciddi olduğunu anlıyor ve sakin bir kasaba yakınlarında otobandan çıkıp arabayı park ediyor. Kasabada buldukları bir restorana oturuyorlar ve yemek eşliğinde sohbet ediyorlar. Friks sipariş ettiği biradan bir yudum alıyor ve konuşmaya başlıyor. "Bundan bir ay önce ailemin tekrar mafya olarak harekete geçtiği bilgisini aldım ve onlarla iletişime geçtim. Beni tekrar aralarında görmek istediler. Reddettim ama içlerinden çok değer verdiğim bir insan beni görmeye geldi. Bu kişi bana Kızıl Kan Cemiyeti ile birlikte çalıştıklarını, bizim de onlarla olan düşmanlığımızı bildikleri için bana bilgi sızdırabileceğini söyledi. Bunun karşılığında da mafyada aktif bir şekilde çalışmam gerektiğini söyledi. Ben de kabul ettim. Son bir aydır bana Kızıl Kan Cemiyeti ile ilgili bilgi veriyorlar. Öğrenmem gereken her şeyi öğrenene kadar kimseye çaktırmadım. Ama artık harekete geçmemiz gerekiyor." Mavi şaşırıyor ve Friks'i dikkatle dinleyeceğini söylüyor. Friks sözlerine devam etmeden önce bir garson çağırıyor ve sigara içip içemeyeceğini soruyor. Onay aldıktan sonra küllük isteyip bir sigara yakıyor. "Dün gece Kızıl Kan Cemiyeti'nin bizimle birliktelik planı kuracağını herkesten önce öğrendim. Bundan bir hafta öncesinde patron ile iletişime geçmişlerdi, bunu da geçtikleri gün öğrenmiştim. Elbette bunun anlaşılmaması için sizinle birlikte öğrenmiş gibi yaptım ama gerçeği biliyordum. Neyse, dün gece patronun odasına sızdım ve birkaç dosyasını inceledim. Hani Dhæcho'nun yazdığı kitabı bulmak için yoldayız ya şu an? Bu bilgiyi patron Kızıl Kan Cemiyeti'nden almış Mavi. Bir hafta önce ise şu an gideceğimiz şehirde Kızıl Kan Cemiyeti'nin bir karargah kurmaya yeltendiğini öğrendim. Şimdi, bunlar bildiğim şeyler. Sırada tahminlerim var. Kızıl Kan Cemiyeti'nin hükümetle çalıştığını düşünüyorum. Benim bir deney olduğumu biliyorlar ve beni hükümete teslim ederek bundan yarar sağlayacaklar. Ek olarak her birimizi patrondan uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Lujein'i tek başına yakalayıp öldürecekler Mavi. Dediğim gibi bunlar sadece tahmin ama bence olacak olan bu." Mavi afallamış bir şekilde Friks'in yüzüne bakıyor ve "Abi bunları bana neden anlatmadın? Anlatsan her şey daha kolay olmaz mıydı?" diye soruyor. Friks ise "Mafya ile çalışıyorum oğlum şu an. Seni niye tehlikeye atayım amına koyayım? Artık bardağı taşıran son damlaya geldi diye anlattım sana bunları." diye cevap veriyor. Mavi ise "Lan bu boku yemesen zaten şu an gidiyor olmayacaktık. Madem biliyorsun neden yola çıktık piç?" diye bağırıyor. Friks ise "Çünkü Livei ve diğerlerine güveniyorum." diyor. Dişlerini sıkıyor ve sözüne devam ediyor. "O karargaha gideceğiz ve hepsinin anasını avradını sikmeden geri dönmeyeceğiz Thrao. Karşı saldırıyı biz başlatacağız. Artık geri çekilerek, barış yaparak bir bok olmayacağını anladık herhalde. O halde yola devam ediyoruz." Mavi hızla masadan kalkıyor, cebinden cüzdanını, cüzdanından da parayı çıkarıp masaya fırlatıyor ve arabaya dönüyor. Hemen ardından da Friks arabaya doğru koşuyor. Yola devam ediyorlar ve yol boyunca bir kere daha bile konuşmuyorlar.

AKŞAM 19.00
Otoban kenarında ters dönmüş arabanın altından çıkmaya çalışan Mavi etrafına bakıyor ve gözleriyle Friks'i arıyor. Alev almış bir başka arabanın hemen yanında olan Friks'i görüyor ve bağırmaya çalışıyor ancak sesi çıkmıyor. Friks ise Mavi'yi gördüğü anda yara aldığı kafasından akan kan katılaşmaya başlıyor. Etrafında bulunan üç adama bir anda Friks'in vücudunda çıkan dikenler saplanıyor. Mavi arabanın altından çıkabildiği anda bir adam Friks'e elektroşok cihazı saplıyor. Friks yere düşüyor ve o anda ağır yaralanmış adamlar o halleriyle Friks'i taşımaya yelteniyorlar. Mavi Friks'e ulaşmaya çalışıyor ancak etrafını başka adamlar sarıyor. Bir anda etrafını saran tüm adamlar alev alıyor ve etrafta koşturmaya başlıyorlar. Bir kadın Mavi'ye elini uzatıyor ve onu yerden kaldırıp sürükleyerek koşmaya başlıyor. Kendi arabasına bindiriyor ve diğerleri onlara yetişemeden sürücü koltuğuna geçip arabayı sürmeye başlıyor. Mavi son kez camdan Friks'e bakıyor ve birkaç adamın kollarında olduğunu görüyor.

GECE 00.00
Mavi gözyaşları içinde sana Friks'in kaçırıldığını anlatıyor. Patronu aramak için evine doğru yola çıkıyorsunuz ancak patrondan iz yok. Shira paniklemeye başlıyor ve fenalaşıyor. Neist hüngür hüngür ağlıyor. Mavi'yi getiren kadın ile tanışma şansın oluyor. Kadın siyah saçlı ve buğday tenli bir kadın. Kadın arabasıyla herkesi evine bırakıyor ve geriye bir tek sen kaldığında "Burada ne yaptığınızı bilmiyorum ama arkadaşınızı o durumda görünce yardım etmeden edemedim. Eğer bir şeye ihtiyacınız olursa yardım etmeye hazırım. Adım Tekomi, Tekomi Nyojodz. Babam Gedhilfeli ama Himota'da yaşıyorum. Bir ay daha iş için burada kalacağım. Telefon numaramı da bir kağıda yazıp sana vereceğim." diyor.


Tekomi Nyojodz
► Show Spoiler


SABAH 06.00
Uyanıyorsun. Hiç tadın yok. Yapacak bir şeyin de yok. Diğerlerinin kafa toplayıp harekete geçmesini bekliyorsun. Ne yaparsan yap.

Neden her şey bu kadar uzak olmak zorunda?
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Barisu ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 96 saattir. (4 gün)

Re: [Livei Nyawodz] Uzak

#2
"Ama fikrinin büyük ihtimalle değişeceğini de söyleyeyim."

Kızıl Kan Cemiyeti'nin binasını terk eden bu sözü düşünüyordu Livei. Reisil'in yüzündeki kendinden emin ifadeyi hatırladıkça sırtından soğuk ürpertiler geçmesine engel olamıyordu. Masum insanları öldürebilir mi diye sormuştu ona. Öldürebileceğine inanıyordu. Sonrasında komiseri gelmişti aklına. Onun masumiyetini düşündü. Kendisine nasıl gözü kapalı güvendiğini düşündü. Çoktan ihanet etmişti o güvene. Kendisinin haklı olduğuna inanıyordu ancak bu gerçekten doğru muydu? Yoksa daha az acı çekmek için mi söylüyordu tüm bunları? Omuzlarını silkti. Bu sorulara bir cevap bulmasına imkan yoktu. Tanımadığı masumları daha iyi bir gelecek için ve sevdiklerini korumak için öldürebilirdi belki, tanıdığı masumlar ne olacaktı? Peki bu masumları öldürmeyi kendisine yakıştırabilecek miydi? Bunca yıldır tanıdığı Livei bu muydu? Aynada kendisine bakabilecek miydi? Friks ne düşünürdü? Mavi ne düşünürdü? Bok ne düşünürdü? Onun şu haline bakıp ne yorum yaparlardı?

Reisil'in sigarasının saçına sinmiş kokusu geliyordu burnuna rüzgar her çarptığında. İç karartıcı bir kokuydu bu. İyi olmayan şeylerin habercisi olan bir kokuydu. Küçük otel odasında Friks'in sigara kokusu içerisinde uyandığı güne geri dönmek istedi. Özlemişti. Bir an önce ona geri dönmek istiyordu. Aradıkları kitabı bulmuşlar mıydı? Biraz evvel Reisil ile tokalaşmış olan ellerini inceledi. Onları şimdiden kirletmiş gibi hissediyordu. İnsan üzerinde etki bırakan bir adamdı bu Reisil. Korkulacak birisiydi gerçekten. Çok yalnız hissetmişti kendisini binadan çıkarken. Sanki kimse onu sevmiyor gibiydi. Sanki bu koca dünyada onu seven tek bir kişi bile yoktu. Sanki her şey yalandı. Herkes onu kullanıyordu. Herkes işe yaradığı için onu etrafında tutuyordu. Friks'in sevgisi de yalandı. Bir tek Bok sevmişti onu gerçekten ama o da ölmüştü sanki. Bu duygular onu boğacakmış gibi hissetti. Hemen ciğerlerine derin bir nefes çekerek sakinleşmeye çalıştı. Hayır, bu doğru değildi. Değildi. Değildi, değil mi?

Sokağın başına vardığında üzerine doğru hızla koşmakta olan birkaç figür fark etti. Biraz daha odaklanınca en öndekinin Mavi olduğunu gördü. Daha şimdiden dönmüşler miydi? Bu kadar kısa sürmesini beklemiyordu. Mavi'nin arkasından Shira ve Neist de ona doğru geliyordu. Friks'i aradı gözleri. Birlikte değil miydiler? Dyoch neredeydi? Bir şeyler yanlıştı.

Mavi ağlıyordu.

"Olamaz."

Bir an için elinin ayağının titremesine, ruh görmüş gibi bembeyaz kesilmeye engel olamadı. Aklına olabilecek en kötü şey geldi. Ölmüş olabilecekleri gerçeği geldi. Bunu kaldıramazdı. Bu kadar kısa sürede sevdiği bir insanın daha yok olmasını kaldıramazdı. Herkes biraz sakinleştikten sonra Mavi ona Friks'in kaçırıldığını anlattı. Mavi Yıldız adamları mıydı? Hükümet miydi? Eski mafya üyeleri miydi? Kimdi? Tüm ülkenin en belalı insanları bu herifin peşindeyken tahmin etmesi çok güçtü. Mavi de bilmiyor olmalıydı ki herhangi bir bilgi vermemişti. Yaşadığı şok ve üzüntüden dolayı onun üzerine fazla gitmemeye karar verdi. İyi olduğuna emin olduktan sonra onu sakinleştirmeye çalıştı. Canı inanılmaz sıkılmıştı, zaten pek yerinde olmayan tadı iyice kaçmıştı ancak güçlü durmak zorundaydı. Bu sefer küçük bir kız gibi oturup ağlamak istemiyordu, en azından diğerlerinin yanında.

Bu andan sonraki saatler korkunç bir işkence gibiydi. Patron yoktu, Neist ağlama krizine girmişti, Shira fenalık geçirmişti ve Mavi zaten olayın şokundaydı. Livei herkese sahip çıkma içgüdüsü ile onları bir anne şefkati ile sararken olayları sindirme ve algılama şansı elde edememişti. Hala neler döndüğünü idrak edemiyordu. Her şey bir anda olmuştu. Patron en son Neist ile birlikte değil miydi? Ona hiçbir şey soramıyordu çünkü kız hıçkırmaktan konuşamıyordu. Livei güçlü durmaya çalışmanın ne kadar zor olduğunu öğrendi o gün. Başkalarına destek olmaya çalışmaktan ağlamaya ve sızlanmaya vakit bulamamanın ne olduğunu anladı.

Berbattı.

Yine sabah olmuştu. Yavaşça yerinden doğrulup başucundaki sehpaya bıraktığı su bardağına uzanmaya çalışırken telefon numarasını gördü. Himotalı kadının verdiği numaraydı. Hiçbir şeyden haberi olmayan zavallı kadın bir ihtiyaçları olursa onu aramaları gerektiğini söylemişti. Aramaya niyeti yoktu. Bir başka masumu daha bu bok çukurunun içine sürüklemek istemezdi. Zaten yaşadıkları olaylar o kadar büyük çaplıydı ki kendisine inanılacağını düşünmüyordu. Yerinden kalktı ve perdeleri açtı. Uyumadan önce o kadar çok ağlamıştı ki gözleri davul gibi şişmişti ve acıyordu. Ağlayarak uykuya sızmak alışkanlık olacaktı neredeyse onun için. Bugün herkes kafasını toplayacaktı. Ne yapabilirlerdi ki? Ellerinde hiçbir ipucu yoktu. Ne patronun nerede olduğuna dair ne de Friks'i kimlerin kaçırdığına dair. Ancak Livei, Mavi ile en kısa sürede konuşması ve birtakım şeyleri netleştirmesi gerektiğini biliyordu. Reisil'in söylediği şeyleri de sormalıydı ona. Friks ile de en son o birlikteydi, bildiği bir şeyler olmalıydı.

Çekmecelerini karıştırıp ev adresini veya telefon numarasını bulmaya çalıştı. Sonrasında bu bilgileri hiç almadığını hatırladı. Bunca zaman birlikte çalıştığı bir insanın iletişim bilgilerini neden almazdı ki bir insan? Neyse ki Shira'nın telefonunu biliyordu, Mavi'nin kaçırıldığı dönemde almıştı. Onu arayıp Mavi'nin telefon numarasını öğrenecekti. Sonra da Mavi'yi arayıp acilen konuşmaları gerektiğini, müsaitse kendisine gelmesini söyleyecekti. Hali yoksa da evini tarif ederse kendisi gitmeyi teklif edecekti. Sonra da alacağı yanıta göre ya hazırlanıp yola çıkacaktı ya da çay kahve içecek bir şeyler hazırlayacaktı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Uzak

#3
Shira'ya telefon açıyorsun ve telefona cevap veriyor. "Livei, sana telefon numaramı verdiğimi unutmuşum." Ruhsuzca kıkırdıyor ve sen Mavi'nin telefon numarasını isteyince "Tabii bakayım hemen." diyor ve veriyor. Maviyi arıyorsun, telefon çalıyor ama Mavi telefonu açmıyor. Birkaç kere üst üste arıyorsun ama nafile. Tam tekrar deneyecekken kapı çalıyor. Hemen kapıya koşuyor ve karşında Dwuth'u görüyorsun. Dwuth, koskoca bedeni ile dimdik dururken gözyaşları döküyor. İçeri girmek için senden izin istiyor, izni verdiğin anda da içeri geçiyor. Elbette ilk iş olarak ayakkabılarını çıkarıyor ve o sırada sana dönüp "Kusuruma bakma, kendimi daha yeni tanıştığım bir insanın evine bu kadar kısa sürede atmak prensiplerime aykırıdır ancak çok kötü şeyler öğrendim ve bu konu hakkında bir şeyler yapmak istiyorum. Dün geceden beri birkaç saat aralıklarla ağlıyorum." diyor. Hemen koltuğuna geçiyor ve sana derdini anlatmaya başlıyor. "Dün gece, sen gittikten birkaç saat sonra patron binada bulunan herkesi topladı ve asıl planımızın ne olduğunu anlattı. Arkadaşını kaçırdığımızı öğrendiğini düşünüyorum, öğrenmediysen de söyleyeceklerim şok etkisi yaratabilir, senden özür diliyorum. Mavi Yıldız adında bir örgüt ile çalıştığımızı öğrendik. İmzalar yeni atılmış, patron ile görüşmüşler ve belli başlı konularda birbirlerine hem bilgi akışı sağlayacaklarını, hem de finansal açıdan yardım edeceklerini söylemişler. Mavi Yıldız arkadaşının durumunu öğrenmiş. Bu konuyu detaylı açıklamadı ama anladığım kadarıyla arkadaşın bir denek, değil mi? Bunun üzerine sizlerle anlaşmamız ve arkadaşınızı ele geçirip Mavi Yıldız'a teslim etmemiz istenmiş."

Ellerini yüzüne götürüyor ve bir süre kapalı tutuyor. Burnunu çektiğini duyabiliyorsun. Ellerini çektiği anda gözyaşlarını net bir şekilde görebiliyorsun. "Benim gibi bir sürü mevkidaşım bu amaç uğruna bir şeyleri değiştireceğimize inandık Livei hanım. Normalde bir plan yaptığımız zaman bize tüm detayları anlatılır ve onayımız alınırdı. Bu plana onay vermeyeceğimiz için bize bilerek sonradan söylendiğini düşünüyorum. Bay Reisil'in her birimizin üstünde hakkı vardır, bu tartışılmaz bir gerçektir. Ama bu göz göre göre bir yanlışı takip edeceğimiz ve bir dikta rejimine tutsak olacağımız anlamına gelmez. Kızıl Kan Cemiyeti demokratik yapısını gün geçtikçe kaybediyor." Ayağa kalkıyor. "Kısacası, Livei hanım, sizlere yardım etmek istiyoruz. Benimle birlikte sizlere yardım etmek isteyen 4 kişi daha var. Bu haksızlığa izin vermeyeceğiz."

Re: [Livei Nyawodz] Uzak

#4
"Aç şu telefonunu be adam..." Livei bir yandan Mavi'nin numarasını hırsla çeviriyor, her çevirişinden sonra da uzun uzun çaldırırken kendi kendine söyleniyordu. Tam öfkesine hakim olamayarak ahizeyi sertçe fırlatacaktı ki kapının çalması ile dikkati dağıldı. Ahizeyi sakince yerine yerleştirdikten sonra kapıya doğru ilerledi. Belki de Mavi de aynı şeyi düşünmüş ve onun evine gelmişti, kim bilirdi. Ancak kapıyı açtığı anda gördüğü sıfat karşısında hayal kırıklığı ve şaşkınlığı bir arada yaşadı. Dwuth gelmişti. Hem de ağlıyordu. Mavi'yi son gördüğü zamanki gibi, hatta Shira'yı son gördüğü zamanki gibi hüngür hüngür ağlıyordu. Livei son birkaç saatte o kadar çok ağlayan erkek teselli etmişti ki ne yapması gerektiğini ezberlemiş bir şekilde anaç ve soğukkanlı tavırlara bürünerek, sanki tüm gece hüngür hüngür ağlamış olan kendisi değilmiş gibi, Dwuth'u içeri buyur etti. Koca adam üzüntüsüne rağmen kibarlığını koruyarak ayakkabılarını da çıkartmıştı.

Koltuğa oturduğu anda Livei tam ona içecek bir şey isteyip istemediğini soracakken katarsis yaşamaya başlamıştı. Genç kız sakince karşısına geçerek onu dinlemeye başladı. Patronun onları nasıl kandırdığını duymak Livei'yi fazla şaşırtmasa da üzmüştü. Kızıl Kan'a davaları aynı olduğu için güvenmeyi çok istemişti, acaba Reisil sözlerinde dürüst müydü? Friks'i kaçırdıklarını ifade ettiğinde rahatlamış bir şekilde iç çekti. En azından henüz Mavi Yıldız'ın eline geçmemişti, kaçırma işini yapanlar da Kızıl Kan Cemiyeti'ydi. Onların Mavi Yıldız ile çalışmaya karar vermelerine ise pek şaşırmamıştı. Livei onların çok güçlü bir örgüt olduklarını tahmin edebiliyordu. Ödedikleri otel odasından, gizli korudaki görevlerinde karşılarına çıkan elemana kadar masraflarını düşününce muhtemelen arkası büyük bir örgüttü. Gedhilfe'nin pek çok sırrını bildikleri de kesindi. Friks'in "denek" olduğunun ifade edilmesi genç kızın kalbini yaraladı. Onun değeri sadece bu kadar mıydı? Bir denek olması mıydı? Friks kadar mert bir insana "denek" denmesi çok aşağılayıcı ve yaralayıcı bir ifadeydi.

Livei adamın burnunu çektiğini duyunca salondaki şifonyerlerin birinden bir kutu peçe çıkarıp Dwuth'un önüne koydu. Çok sevdiği ve bağlılık hissettiği bir örgütün dağılışını izlemenin hayal kırıklığını duyduktan sonra kendisine yardım etmek isteyen dört kişi daha olduğunu söylemişti adam. Livei bir süre sakince salonun zeminini izledikten sonra elleriyle gözlerini ovuşturdu ve düşünmeye başladı. "Mavi Yıldız ondan ne istiyor? Sahip olduğu gücü mü? Gedhilfe hükümetinin sahip olduğu bilimsel veriyi mi?" Bunu arzuluyor olmalarını anlardı, mantıklıydı. Bir denekle başka ne işleri olabilirdi? Bir ülkenin sahip olduğu uçabilen mekanik bir cihazı niye takip ediyor olabilirlerdi? Sahip olunan gücü ele geçirmekti. Amaçları neydi? Hükümetleri yıkmak mı? Yeni bir dünya düzeni kurmak mı? "Ne istedikleri umurumda değil. İstediklerini alsınlar. Sadece sevdiğim adamı ve arkadaşlarımı geri istiyorum. Ona ne yapacaklar? Öldürecekler mi? Deney ve tüm lanet olasıca bilimsel bilgi onların olsun. İstediklerini alıp bana Friks'imi geri versinler. Başka bir şey istemiyorum. Canları cehenneme. Yeterince çektik. Mavi Yıldız'ın da Reisil'in de canı cehenneme. Ne bok yerlerse yesinler. Sadece huzur istiyorum. Birazcık huzur. Dertleri Gedhilfe hükümeti ise bizim de derdimiz o. Kralı mı deviriyorlar, yönetime el mi koyuyorlar ne istiyorlarsa yapsınlar. Huzur istiyorum ya huzur!" Oldukça spontane bir şekilde içini döktükten sonra kendine geldi. "Özür dilerim, sizi suçlamıyorum. Bana haber verdiğin için teşekkür ederim. Ama... Gerçekten Reisil'e karşı çıkmaya hazır mısınız? Bunun sonuçlarına katlanmayı kabul edecek misiniz? O adamın çok korkunç olduğunu duydum, elbette siz benden iyi tanıyorsunuzdur." Derin bir nefes alarak arkasına yaslandı. "Hiçbir arkadaşıma ulaşamıyorum. Mavi... patron... Dyoch... Friks zaten kim bilir nerede. Berbat bir haldeyim. Gerçekten berbat bir haldeyim. Benim kadar berbat olmaya hazır mısınız gerçekten?" Gözlerini adama dikti. "Cevabınız evetse ve beni sırtımdan bıçaklamayı hedeflemiyorsanız tamam, gidelim ve sevdiğim adamı geri alalım. Gerçekten bıktım. Onlardan başka bir şey istemiyorum artık şu hayatta. Siz de isterseniz bize katılırsınız, Reisil sizi geri almaz sanırım... Eğer beni kandırıyorsan ve sırtımdan bıçaklayacaksan da şimdiden söyle. Daha fazla katlanamayacağım kandırılmaya. Gerçekten takatim kalmadı." Son sözlerini söylemesi ile birlikte ipin ucuna asılı soğukkanlılığını kaybederek ağlamaya başladı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Uzak

#5
"Mavi Yıldız'ın ne istediğini bilmiyorum, bize de bunun detayı anlatılmadı. Kızıl Kan Cemiyeti böyle detaylarla ilgilenen bir örgüt değildir. En azından benim bildiğim kadarıyla öyle. Bilmediğim ne kadar şey var acaba?" İsyankar sözlerinin ardından Dwuth ayağa kalkıyor ve önüne koyduğun peçeteden bir tane alıyor, kendi gözlerini siliyor ve "Bir ekip arkadaşının yaşadığını bile bile ona ulaşamamak onu kaybetmekten çok daha acı veren bir durumdur. Şu an seninle empati kurmam bir çözüm getirmeyecek, o yüzden ne yapılması gerekiyorsa yapmaya hazırım." diyor. Kızıl Kan'a ihanet ile ilgili sorunu yarıda kesiyor ve "Gereken her şeyi yapmaya hazırım. Dediğim gibi, biz bir lidere itaat etme takıntısı olan bir topluluk olsaydık bu cemiyetin varlığı anlamsız olurdu." diyor. Laflarının sonuna kadar seni dinliyor ve ağlamaya başladığında bir peçete alıyor ve sana uzatıp "Yeni tanıştık, sana kendimi teknik olarak kanıtlamam imkansız. O yüzden aklımdan geçeni söyleyecek ve harekete geçeceğim. Mavi Yıldız'ın amacı ne olursa olsun kendi milletimden olan insanları arkadan bıçaklamayacağım." diyor.

Sen hala ağlarken kapı çalıyor, Dwuth kapıya yöneliyor ve kapı deliğinden baktığı gibi kapıyı açıyor. Shira hızlı adımlarla içeri giriyor ve önce Dwuth'a bakıp "Senin ne işin var lan burada?" diyor, Dwuth'un konuşmasına izin vermeden sana dönüp "Patronu bulduk, iyi, bir şeyi yok. Herkesi topluyorum, bir saat içerisinde patronun malikanesinde toplanacağız." diyor. Dwuth'a dönüyor ve "Livei'nin ağlamasının sebebi sen değilsindir umarım." diyor. Dwuth ise hızlıca aranızda geçen konuşmayı anlatıyor ve Shira "Şu an söylemek istediğim çok şey var ama söylemeye vakit yok, o yüzden aramıza hoş geldiniz diyor ve harekete geçmemiz gerektiğini yineliyorum. Arabayla geldim, gelin isterseniz siz de." diyor. Bunun üzerine Dwuth ve Shira arabaya gidiyorlar. Sen de evden yanına alman gereken ne varsa alıp çıkıyorsun. Shira'nın arabasına biniyor ve malikaneye gidiyorsunuz. Yol boyunca az da olsa muhabbet etme şansınız oluyor.

Malikaneye vardığınızda teker teker Neist, Dyoch, Eidhæn ve Huld ile karşılaşıyorsun. Dwuth böyle gergin bir ortamda herkese kendini açıklamak zorunda kalıyor ve aynı hikayeyi dört kere daha anlattıktan sonra içeri giriyorsunuz. İçeri girdiğinizde patronu ve patronun yanında sana numarasını veren Tekomi'yi görüyorsun. Patron seni görünce bir anda ayağa kalkıyor ve sana doğru yürüyüp sarılıyor. "Kızım, senden her şey için özür dilerim." diyor. Ağlamaya başlıyor ve onun dışında herkes susuyor. "Aranızda ne olup bittiğini Mavi'den öğrendim. O hainlere güvenmekle hata ettim. Eminim şu an benden haklı olarak nefret ediyorsundur. Bunu düzeltmek için elimden gelen her şeyi yapacağım kızım, bundan emin olabilirsin." Shira, patronun yanına geliyor ve Mavi'nin nerede olduğunu soruyor. Patron Shira'ya dönüyor ve "Mavi önden gitmek istedi." diyor. Tekomi ise bir anda ayağa kalkıyor ve "Hayır, o yol boyunca uyuyordu. Yolu bilmiyor ki? Nereye gidecek?!" diye bağırıyor. Herkes bir anda panikliyor ve Mavi'nin nereye gitmiş olabileceğine dair teoriler üretmeye başlıyor. En son Dwuth "Ya bizim malikanemize gittiyse? Reisil'i öldürmek istiyor olabilir." diyor. Patron ise "O durumda yine ikiye ayrılmamız gerekiyor." diyor. Shira Mavi'nin peşinden gidebileceğini söylüyor. Huld Friks'in peşinden daha fazla insanın gelmesi gerektiğini söylüyor. Dwuth ise Kızıl Kan Cemiyeti'nin çok tehlikeli olduğunu, daha fazla adama ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Peki sen ne diyorsun?

Re: [Livei Nyawodz] Uzak

#6
► Show Spoiler
Dwuth'un uzattığı peçeteye hıçkırıklar eşliğinde uzanarak gürültüyle burnunu temizledi. Dwuth'a hem güvenmek istiyor hem de böyle bir işe sürüklenmekten korkuyordu. Liderlerine itaat etme takıntıları olmadığını dile getirmiş olsa da Reisil'in sahip olduğu kötü ün onu endişelendiriyordu. Kızıl Kan onların peşini o kadar kolay bırakmazdı, tüm bunların bir dönüşü olacaktı. Nitekim onlar kaşınmıştı. Artık geri dönmek söz konusu değildi. Ellerini yeniden yüzüne gömdü. Tam olarak nerede hata yapmıştı? Adımlarını beyhude bir çaba da olsa zihninde geriye doğru sarmaya başladı. Yaşadıklarını gözden geçirdi. Hangi adımı hatalıydı?

Bu düşünceler eşliğinde içli içli ağlarken kapısının çaldığını duydu. Mavi'nin geldiğini umarak başını avuç içlerinden kaldırdı. Dwuth kapıyı açmaya gitmişti. Gelenin Shira olduğunu görünce yeniden hayal kırıklığına uğradı. En azından iyi bir şey vardı ki patron bulunmuştu. Bir saat içinde gideceklerini öğrenince oturduğu koltuktan yavaşça kalkarak kendini toparlamaya çalıştı. O esnada başını iki yana sallayarak Dwuth yüzünden ağlamadığını Shira'ya açıklamaya çalıştı. Dwuth'un öne atılarak kendini açıklaması üzerine ona bir söz düşmemişti. Kendisini toparlayıp yüzünü yıkadıktan sonra eşyalarını yanına alarak evden çıkıp Shira'nın arabasına bindi. Ağlaması durmuştu ancak hiç sohbet edecek tadı kalmamıştı. Dwuth ile Shira aradaki garip sessizliği kırmak için iki - üç cümle sohbet etmiş olsalar da Livei gözlerini yola dikmiş Friks'i düşünüyordu. Nerede hata yapmıştı? Onu zorla Gengzjots'a götürdüğü zaman mı? O zaman mı Mavi Yıldız'ın dikkatini çekmişlerdi? Onun suçu muydu? Onun suçuydu. Kendini suçlayacak bir şey bulduğunda rahatladı. Tabi ya, onun suçuydu tabi ki de. O aptalca davranmış olmasaydı Friks kaçırılmazdı. Ona sahip çıkmadığı, olayları enine boyuna düşünmediği için onun suçuydu. Aralarından herhangi birine bu sebepten bir şey olacak olursa yine onun suçu olacaktı. Kendini suçlu ve berbat hissetmenin verdiği güvenli his ile yolun devamında rahatladı.

Malikaneye vardıkları zaman Neist, Dyoch, Eidhæn ve Huld oradaydı. Mavi yine yoktu. Neredeydi bu gerizekalı? Dwuth onlara aynı hikayeyi bilmem kaçıncı kez aynı sakinlikle anlatıp içeri girerken atrafa göz attı ve Mavi'yi bulmaya çalıştı. Nedense şu Tekomi ismindeki Himotalı kız da buradaydı. Kimdi ki bu? Ne alakası vardı? Niye onlara yardım ediyordu? Patron onu gördüğü gibi sarılınca istemsizce duygulandı. Kollarını yaşlı adama sararak gözlerine hücum eden yaşları bastırmaya çalıştı. Hele ki koca adam ağlamaya başlayınca bu iş daha da zorlu hale gelmişti. Patrondan kendini sıyırıp boğazındaki yumruyu bastırmaya çalışırken nihayet birisi Mavi'yi sormayı akıl etmişti. Önden gitti demişti patron. Önden nereye? Tekomi'nin yolu bilmediğini ifade etmesi üzerine ortalıkta yine bir panik havası oluşmuştu. Aptal herif tek başına Kızıl Kan'a mı gidiyordu? Livei başını iki yana sallayarak birkaç adım geri çekildi. "Bir dakika bir dakika. Şimdi biz ciddi ciddi Mavi'yi ve Friks'i kurtarma konusunda seçim mi yapıyoruz? Şaka mı bu?" Sonrasında Tekomi'ye döndü. "Ayrıca sen kimsin? Bizimle ne işin var? Sana niye güveniyoruz? Kusura bakma ama bilmek istiyorum çünkü şu başımıza gelen her şey gereksiz güvenmekten oldu." Birkaç dakika duraksayarak fikrini beyan etti. Tekomi yanlarında olduğu için şifreleyerek konuşmaya karar verdi. "Duygusal karar verdiğimi düşünmeyin ancak Friks'i o adamların elinde bırakmamız söz konusu bile olamaz. Bir düşünün. Tüm kıtayı tehlikeye atmış oluruz. Yapabilecekleri şeyin haddi hesabı yok. Artık bu iş Deinzei halkının hak mücadelesinden çıkıyor. Kızıl Kan yapmaması gereken bir şey yaptı. Öyle bir örgüt ile, sırf hükümeti sevmiyorlar diye nasıl çalışabilirler aklım almıyor. Ben onun peşinden gideceğim. İsteyen benimle gelebilir. Umarım Mavi de böyle düşünmüştür ve Reisil'in peşine düşmek gibi bir aptallık yapmamıştır. Yaptıysa da lütfen birkaçınız onun peşinden gitsin ve hatırım için yüzüne sağlam bir tokat indirsin. Gerzek herif!" dedikten sonra öfkeyle dişlerini sıkarak kollarını göğsünde birleştirdi.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Uzak

#7
Tekomi ile ilgili sorunu sorduğunda Tekomi "Ben..." demekle yetiniyor ve hemen arkasından patron sana dönüp "Kızım, o da sen nasıl buraya geldiysen öyle geldi. Bir haksızlığı gördü ve yardım etmek istedi. Onunla uzun uzun konuştum, ondan bir zarar gelmeyeceğine inanıyorum." diyor. Tekomi ise araya girip "Eğer konuşmanız gereken özel şeyler olursa gidebilirim. Sadece bu olaya rastladığımda her şey o kadar korkunç görünüyordu ki tanıklık edip de yardım etmeseydim pişmanlık duygusuyla boğuşurdum." diyor. "Himota'da konu ne olursa olsun birbirimize yardım ederiz." diye de ekliyor. Shira ayağa kalkıyor ve "O halde ben Mavi'nin peşinden gideceğim. Neist'i de yanıma alayım. Sen de Huld ile birlikte Friks'in peşinden gidersin." diyor. Huld ise konuşulanları başıyla onaylıyor. Dyoch araya giriyor ve "Ben de Livei ile gideceğim ve bu durumu düzeltmek için elimden geleni yapacağım." diyor. Yere bakıyor ve titrek bir sesle "Bunu Kot ve Dhæcho için yapacağım." diyor.

Tüm bunlar olurken bir araba sesi duyuyorsun. Shira da duymuş olacak ki hemen arka bahçeye bakan pencerelerden birine koşuyor ve hızla tekrar yanınıza dönüp "Arabayla gelmişler! Eidhæn, saklan!" diye bağırıyor. Eidhæn hemen Neist ile üst kata çıkıyor, patron ise Tekomi ile birlikte mutfağa koşuyor. Kapı çalıyor, Shira kapıya yavaşça yanaşıyor, tüm perdeleri çekiyor ve sen, Huld, Dyoch ve Dwuth'a eğilmeniz için işaret ediyor. Shira "Kim o?" diyor ve bir cevap bekliyor. Biri kalın bir ses tonuyla "Lujein bey burada mı yaşıyor acaba?" diyor. Shira "Hayır, tanımıyorum kendisini. Şu an müsait değilim de, ciddi bir durum yoksa daha sonra gelebilir misiniz?" diye soruyor. Kapıdaki adam bir süre duraksıyor ve "Elbette." diyor. Adamın uzaklaşan ayak seslerini duyabiliyorsunuz. Shira arkasına dönüyor ve o anda kapı kırılıyor ve Shira kapıdan aldığı darbe ile yere yığılıyor. Kapıdan bandana takmış bir eleman giriyor. Arkasında da iki tane daha adam var. Adamın elinde ne olduğunu anlayamadığınız bir cihaz var. Bu cihazı önce sana, sonra da Dyoch'a doğrultuyor. Sinirli bir tavırla "Bu ne biliyor musunuz?" diye soruyor. Herkes şaşkınlıkla adama bakıyor ve adam bir anda cihazı tavana doğru tutuyor ve cihazın üstündeki bir düğmeye basıyor. Kulaklarınızı acıtacak kadar yüksek bir ses ve gözlerinizi kapatmanıza sebep olacak kadar parlak bir ışık çıkıyor. Tavana bakıyorsunuz ve tavanda bir delik oluştuğunu görüyorsunuz. "Lujein'i teslim edin. Teslim etmezseniz sizi birer birer öldürürüm." diyor. Gerginlik hat safhada.

Re: [Livei Nyawodz] Uzak

#8
Burası Himota değil, demek gelmişti genç kızın içinden. Tekomi denen kadının varlığından rahatsızlık duymasa da içinde bulundukları durum düşünüldüğünde tanımadıkları bir kadının merhametine güvenmeleri aptalca bir hareketti. Livei buraya katıldığında işler böyle değildi. Ayrıca ona da güvenmeleri çok uzun zaman almıştı, genç kızın onların güvenini kazanması için uğraşması gerekmişti. Tekomi'nin merhametine neden bu kadar hızlı güvenildiğine anlam veremiyordu. Kadına kısa bir süre ters ters baktıktan sonra Shira'ya yöneldi. Neist ile birlikte Mavi'nin peşinden gidecekti. Kendisi ise Huld ile birlikte Friks'i takip edecekti. Livei onaylar şekilde başını salladı. O esnada Dyoch da söze girmiş ve kendisiyle gelmek istediğini söylemişti. Zavallı adam hala pişmanlık hisleri ile boğuşuyordu. Genç kız ona yanaşıp kolunu onu desteklediğini belirtir şekilde sıvazladı.

Tam o esnada beklemedikleri bir araba sesi duydu. Shira ondan önce davranıp camdan bakmış ve herkese saklanmasını emretmişti. Livei telaşla ayaklandı. Kanı çekilmişti sanki. Kalbinin boğazında attığını hissediyordu. Patronun Tekomi ile yalnız kalmasına da asabı bozulmuştu. Yaşlı adamın başına bir şey gelirse sorumlu değildi artık, o uyarmıştı yeterince. Neist ile Eidhæn de üst kata kaçmışlardı. Livei tetikte beklemeye başladı. Shira odada bulunan diğer herkese eğilmelerini işaret etmişti. Kapıdaki ses patronu sormuştu. Shira tanımadığını söyledi. Kapıdaki ayak seslerine bakılırsa uzaklaşmıştı. Shira kısa bir süre daha bekleyip tam kapıdan uzaklaşmaya başlamıştı ki kapı büyük bir gürültüyle üzerine doğru kırıldı. Livei Dushalı adamın yere yığıldığını görebilmişti sadece. Elinde metalden yapılmış gibi duran garip bir cihaz vardı. Üzerlerine doğrultup bunun ne olduğunu bilip bilmediklerini sormuştu. Sonrasında tavana doğrultup cihazın üzerindeki bir tuşa basmıştı. Basmasıyla birlikte gözlerini kamaştıran bir ışık patlamasıyla birlikte kulaklarını kısa süreliğine çınlatan bir ses duydular. Gözlerini açtıklarında cihazdan belli belirsiz bir duman yükseliyordu. Kurşuna benzer bir koku etrafa yayılmıştı. Tavanda ise minik bir delik açılmıştı.

Kimdi bu adamlar? Kızıl Kan mı? Mavi Yıldız mı? Hükümetin adamları mı? Bu cihaz neyin nesiydi? Element gerektirmeden element kullanılmasını sağlayan bir cihaza benziyordu, hatta muhtemelen öyleydi. Kesin olan bir diğer şey ise bu cihazın onları tek tuşla öldürebilecek olduğuydu. Adam cihazı onlara doğru tutarken kapının önünde iki adam daha belirmişti. Bu aletten onlarda da varsa işleri bitmişti. Livei o silahı bir şekilde ele geçirmek zorundaydı. Shira nakavt olmuştu. Dyoch element kullanabiliyor muydu bilmiyordu. Dwuth muhtemelen kullanıyordu ancak hangi element olduğunu bilmiyordu. Patron ise Tekomi ile birlikte yalnızdı. Livei acilen bir şeyler düşünmek zorundaydı.

Bu onun aldığı son nefesler olabilirdi. Hayatının kalan son dakikaları olabilirdi. Yapacağı hareket düşüncesizce de olsa, iyi planlanmış da olsa bir şeylerin ters gidebilmesi olasılığı yüksekti. Keşke defansif birkaç stil biliyor olsaydı. İlk çıktığı vakada üzerine doğru atılan kurşun geldi aklına. O an nasıl da inanmıştı öleceğine. Meinsu kurtarmıştı o gün onu. Onunla piknik yaptığı gün geldi aklına. Boynundaki beyaz gül kolyesi geldi. Zaman nasıl da hızlı akıyordu, durdurmak imkansızdı. Derin bir nefes aldı. "Lujein'i mi istiyorsunuz?" dedi titrek bir sesle. Ellerini teslim olmuş gibi havaya kaldırıp yavaşça adama doğru birkaç adım attı. "Tamam onu size vereceğim, lütfen bize zarar vermeyin." dedi masumca. Korkudan titriyormuş gibi yaptı. Korkudan titreme numarası yapabilecek kadar iyi biliyordu korkudan titremenin nasıl bir şey olduğunu, hayat ona neyse ki bu konuda iyi bir eğitim vermişti. "Lujein şu anda burada değil ama size nerede olduğunu söyleyeyim." derken birkaç adım daha yanaştı. Adamın cihazla ona vurmayacağından emin olmaya çalışıyordu. Riskli bir hamle yapacaktı. "Lujein'in nerede olduğunu merak ediyorsanız eğer....... Tam şu anda ARKANIZDA!" diye bağırarak kapıyı işaret edecekti. Adamın yalnızca birkaç saniye kafasını karıştırmayı planlıyordu. Sonrasında örümcek ağı stilini aktif hale getirip adamın elindeki silaha doğru atacaktı. Ağları o kadar kuvvetliydi ki adamın bir süre bundan kurtulması mümkün olmamalıydı. O esnada yakın dövüşe geçip bahçe makası ile adama saldırabilirdi. Şanslıysa silahı ele geçirip adamı öldürürdü. Arkasındaki adamlarda da silah varsa ölürdü. Diğerlerine zaman kazandırmak ya da giderken yanında birilerini daha götürmek önceliğiydi. Ateş stilini kullanmak zorunda kalmamayı umuyordu, bütün evi yakıp kül etmesi acıklı olurdu.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Uzak

#9
Bir anda yarattığın dikkat dağınıklığı ile arkalarına dönüyorlar ve o anda silahlı adamın eline doğru Örümcek Ağı stilini kullanıyorsun. Adam elini dışarı doğru tuttuğu için Örümcek Ağı'na eli de yakalanıyor ve o darbeyle duvara yapışıyor. Adam elini kurtarmaya çalışırken silahı bırakıyor ancak silah ağda asılı kalıyor. O sırada ayılmaya başlayan Shira diğer iki adamdan birine çelme takıyor ve adamın yere düşmesine sebep oluyor. Adamın elinden silahı alıyor ve hemen yerden sana fırlatıyor. Ayakta kalan son adam yerde yatan Shira'yı fark ediyor ve kafasını tekmelemeye başlıyor. Eğilmiş olarak duran Dwuth sonunda ayağa kalkıyor ve "Baylar, beni bunu yapmaya zorlamayın!" diye kükrüyor. Dwuth'un sesi tüm evde yankılanıyor. Ayakta duran adam gülümsüyor ve "Ne yapacaksan yap hadi, orospu çocuğu!" diye bağırıyor. Dwuth sağ eliyle adamın kafasına işaret ediyor ve bir anda adamın kafasında bir delik açılıyor. Adam yere düşüyor ve yaşamını yitiriyor. Kurşun elementi kullandığını öğrendiğin Dwuth hemen yerde yatan adamın yanına gidiyor ve "Kimsiniz? Kim için çalışıyorsunuz? Ne istiyorsunuz? Bunları hemen cevaplayacaksın." diyor. Eli hapsolmuş olan adam "B PLANI!" diye bağırıyor ve serbest olan elinin işaret parmağını ağzına tutuyor. Bir anda o adamın da kafasında delik açıldığını görüyorsunuz ve adam oracıkta ölüyor. Onun da Kurşun elementi kullandığı belli olduktan sonra Dyoch ayağa kalkıyor ve yerde yatan adamın üstüne atlıyor. Shira ile birlikte kollarını tutmak için uğraşıyorlar. Adam ise Kurşun kullanıyor olacak ki elini ağzına götürmek için elinden geleni yapıyor. O sırada Huld ayağa kalkıyor ve gözlerine yemek masasını kestiriyor. Hemen masanın yanında duran sandalyelerden birini alıyor, yan yatırıyor ve ayağıyla sandalyenin ayaklarından birine sertçe basıyor ve kırıyor. Kırdığı sandalye ayağını yerden alıp yerde yatan adamın yanına gidiyor ve adamın sol koluna sertçe vurmaya başlıyor. Bir süre sonra adam kolunu oynatamayacak hale geliyor ve bu sefer sağ koluna geçiyor ancak ilk vuruşunda sandalye ayağı paramparça oluyor. Adam ise bunu fırsat bilerek elini ağzına götürmeye çalışıyor. Son anda Huld adamın eline basıyor ve hemen yere eğilip adamın parmaklarını teker teker kırıyor. Adam acı içinde bağırırken Dyoch gözlerini kapatıyor, Shira ise dikkatle olanları izliyor. Dwuth ise ayağa kalkıp mutfağa koşuyor. Dwuth mutfağa giderken "Livei, benimle gelmelisin. Arka tarafta kimse var mı kontrol etmeliyiz." diyor. Shira ise "Ya bu Dwuth'un adamlarıysa? Nereden bileceğiz? Livei, burada kal!" diyor. Dwuth şaşırıyor ve "Gerçekten böyle olduğuna mı inanıyorsun?" diye soruyor. Shira da "İnanmıyorum, sorguluyorum. Her şey olabilir. Sana neden güveneyim ki?" diye cevap veriyor. Dwuth ilk defa sizden birine karşı sesini yükseltiyor. "Az önce o adamlardan birini öldürdüm! Şaka mı yapıyorsun benimle? Her şüpheyi anlıyorum ama bu gerçekten çok saçma dostum." Shira Dwuth'un öldürdüğü adama bakıyor ve "Bilmiyorum, artık hiçbir şeye inanmak istemiyorum. Kafam allak bullak oldu zaten." diyor. Biraz soluklandıktan sonra "Livei, burada kal dedim." diyor. Arada kalmış durumdasın.
Off Topic
Livei Nyawodz
Atom Enerjisi; %75
Off Topic
Ana kurgu etkinliğimiz başlayacağı için bireysel konunuz belirsiz bir süreliğine dondurulacaktır. Ana kurgu etkinliğinin bitmesiyle veya planların değişmesiyle konuya devam edilecektir.

Re: [Livei Nyawodz] Uzak

#10
Genç kızın planı işe yaramıştı. Bu 7 yaş numarasına kandıkları için içten içe gülmek istese de fazla zamanı yoktu. Dikkatleri bir anlığına dağıldığı anda adama doğru örümcek ağını fırlatarak hareketsiz kalmasını sağlamıştı. Silah da ağda kaldığı için ona ulaşma planı suya düşmüştü. Ancak neyse ki Shira adamlardan birine çelme atarak düşürdüğü silahı ona doğru fırlatmıştı. Livei hemen silahı eline aldı. Nasıl kullanacağını bilmiyordu, onları bununla tehdit edemezdi ancak silahın onların elinde değil kendi elinde olması daha iyiydi. O esnada Dwuth adamlardan birisini kurşunla vurmuştu. Böylece Livei, Dwuth'un element kullanıcısı olduğunu öğrenmişti. Dwuth adamı sorgulamaya başladığı anda adam B planı diye bağırmış ve tüm ekiple birlikte intihara girişmişlerdi. Bu kötüye işaretti. "Ne güzel ya herkes kurşun kullanıcısı anasını." diye tısladı Livei öfkeyle.

Kalan son adam da intihar etmek üzereyken onu oldukça korkunç bir çabayla durdurdular. Genç kızın izlemeye bile yüreği dayanmamıştı. Adamın her iki elini ve parmaklarını intihar edemesin diye kırmışlardı. Peşlerine düşmesi için özellikle kurşun kullanıcılarını seçmiş olmalıydılar. Adamların elinde kimden aldıklarını bilmedikleri teknolojik bir silah vardı ancak element kullanıcısı olduklarına göre kıta vatandaşıydılar. Livei elindeki silahı evirip çevirirken düğmesine basmamaya özen gösterdi. Kazayla birini öldürmesi hiç hoş olmazdı. Dwuth'un mutfağa yönelmesi ile birlikte bakışlarını ona çevirdi. Patron oradaydı, onun oraya tek başına gitmesini istemiyordu. Shira ona kalmasını söylemişti ve aralarında bir gerginlik çıkmıştı. Livei sevgilisinin ve çok sevdiği Mavi'nin başına ne geldiğini bilmez halde canı burnundayken bir de bunların tartışması ile birlikte iyice gerilmişti. "Shira'ya sesini yükseltme!" diye çıkıştı Dwuth'a. O kim oluyordu da sesini yükseltiyordu? "Bir sakin olur musunuz?! Şurada boğazımıza kadar boka batmış durumdayız bir de siz kavga etmeyin rica ediyorum!" dedi sesindeki gergin tonu sürdürerek. "Başka adamları olsa B planına geçip intihar etmeye kalkışmazlardı. Muhtemelen şu silahlarına güvendiler ve böyle bir karşı saldırı beklemiyorlardı." derken gözlerini yine garip silaha çevirdi. Kurşun kullanımı gerektirmeden kurşun işlevi gören bir silah... İlginçti. "Burası artık güvenli değil, yerimizi biliyorlar. Acele edip kaçmalıyız. Özellikle patron, Eidhæn ve Neist'i güvenli bir yere götürmeliyiz. Sonra da şu adamı mı sorgularız, ne yaparız bilmiyorum bana akıl verin. Friks ve Mavi'yi kaybedemeyiz. Shira, sana güveniyorum bize güzel bir plan bulursun sen." yalvaran gözlerle bir fikri olması için Shira'ya baktı.
Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Æfgrenst”

cron