"Seni mi bekleseydim..." diye mırıldandı hafifçe arabadan inerken. Şehirden oldukça uzakta, tek katlı bir binanın önüne gelmişlerdi. Bok'u takip ederek binadan içeri girdi. Daha önce de yaptığı gibi ona kapıyı açmış ve arkasından girmişti. Hep bunu yapıyor olması genç kızı sinir etmeye başlasa da sesini çıkartmadı. Ortadaki resepsiyon masasından ve etraftaki odalardan buranın eski bir motel olduğunu tahmin etmişti. Artık Mavi Yıldız'a ait olmalıydı ki etrafta in cin top atıyordu. Bok her birinin ayrı odalarda tutulduğunu söylemişti. Yani herkesle tek tek konuşması gerekecekti. Bir an önce Friks'i görmek ve iyi olduğundan emin olmak istiyordu. Bok, adeta onun düşüncelerini okumuş gibi kimi seçtiğini bilerek onu Friks'in tutulduğu odaya getirmişti. Demek ki hala Livei'nin bakışlarından ne demek istediğini anlayabilme yetisini koruyordu. Ya da bir tesadüften ibaretti.
Livei'nin odaya girmesi ile birlikte Bok odadan çıkmıştı. Onlara yalnız başlarına kalma izni verdiği için rahatlamıştı. Yanında Bok varken istediği gibi davranamazdı. Yine de temkinliydi çünkü muhtemelen bu odalar yedi yirmi dört izleniyor ve dinleniyordu. Yani yaptığı her şeyi görecek ve duyacaktı, buna şüphe yoktu. Sakince ışıkları yaktı. Odanın ortasında elleri bağlı, başına çuval geçirilmiş kişi sevgilisinden başkası değildi. Yavaşça yanına yaklaştı ve dizlerinin üzerine çöktü. Sevgilisinin karşısına geçerek başındaki çuvalı sakince çıkardı. Çimen yeşili gözleri, karşısında sevdiği kadını görünce ışıldamaya başlamıştı. Onun en çok bu yönünü seviyordu. Friks... O asla değişmiyordu. Asla değişmezdi.
Ona sorduğu soruları ardı ardına donuk bir yüz ifadesiyle dinledikten sonra bir elinin işaret parmağını sevdiği adamın dudaklarına götürerek onu susturdu. "Şşş." Elini çekerek yüzünü ona doğru yaklaştırdı ve dudaklarını sakin ama fazlasıyla tutkulu bir şekilde öpmeye başladı. Hayatındaki her şeyin büyük bir hızla değiştiği bu evrende, değişmeyen bir cevher bulmak ona kendini iyi hissettirmişti. Bok onu bir yerlerden izliyorsa ona kapak olsundu. Onunla çok tutkulu ve sevgi dolu bir çift olabilirlerdi. Bu anı yaşayan ikili, Bok ile Livei olabilirdi. Her şeyi o mahvetmişti. Ağlasa da sızlasa da Livei tekrar onu aynı şekilde sevmeyecekti. Evet! Kesinlikle kapılmayacaktı ona! Kendine bu konuda bir söz vermişti işte!
Dudaklarını yavaşça Friks'in dudaklarından çekti ve nefesini hafifçe onun yüzüne doğru verdi. Alnını sevdiği adamın alnına dayayarak bir süre sıcaklığını hissetti. "Senin için çok endişelendim." dedi titrek bir sesle. "Friks..." Alnını çekerek vücudunu dikleştirdi ve gözlerini onun gözlerine dikti. Bir eliyle sevdiği adamın yanağını okşamaya devam ederek temasını sürdürdü. "Fazla vaktimiz olmadığı için sana bir anda çok karışık şeyler söyleyeceğim. Lütfen tamamen dinlemeden bir tepki verme, olur mu?" Bir süre duraksadıktan ve ağlamayacağından emin olduktan sonra devam etti. "Kot'u kaybettikten sonra Himota'daki festival için görevlendirildiğimi hatırlıyor musun? Orada kıtamız hakkında bazı gerçekleri öğrendim. Hani kanatları olan ve havada gezebilen bir araç gördüğümü anlatmıştım sana, hatırlıyor musun? Sen de gördüğünü söylemiştin. Sonra... Dyoch'un kafasından vurulduğunu ancak zamanın geri sarıldığını anlatmıştım. Sen de aynısını yaşamıştın. Bunların hepsinin sebebini öğrendim. O cihazın ismi uçak. Onu bizzat kullanan kişilerden birisi, bize çok mühim bilgiler verdi. Kıta hakkında bildiğimiz her şey yalan. Bizler birer laboratuvar faresiyiz. Hepimiz. Burası bir kıta değil, bir gezegen. Yuvarlak, kocaman ve uzayda süzülen bir şey. Ona gezegen deniyor. Bu gezegende bizim içinde yaşadığımız kıta gibi başka kıtalar da var. Uçağı kullanan kişi bizi oraya götürdü, onlarla tanıştık. Ancak içinde bulunduğumuz bu gezegen doğal değil. Bir deney için yapay olarak oluşturulmuş. Dünya isminde bir başka gezegen var. Teknolojileri bizden çok ama çok daha üstün. O gezegende insanlar doğayı yok etmişler, gezegenlerini yaşanamaz hale getirmişler. Bir şirketin başkanı da bu deneyi yaratmaya karar vermiş. Bize atom güçlerini de vermiş ki bu güçlere rağmen yine aynı şeyi yapıp gezegenimizi yaşanamaz hale mi getiriyoruz buna bakıyorlar. Yaşadığımız zamanın geriye sarılmasının sebebi tamamen bu. Eğer deney başarılı olursa tüm dünya gezegenini buraya taşıyacaklar ve bizi öldürecekler. Hiçbir şeyden haberi olmayan onlarca masum insanı katledecekler. Kendi gezegenlerini mahvetmeleri sanki bizim suçumuzmuş gibi bizi buna maruz bırakıyorlar."
Gözüne dolan yaşları zorlukla tutmaya çalıştı. "Bunların kulağa çok absürt geldiğini biliyorum ama her şeyi gözlerimle gördüm. Uçağa bindik, başka bir kıtaya uçtuk. Her şey gerçek. Ve... Bunu durdurmalıyım Friks. Bu iş artık Gedhilfe-Deinzei hikayesini aştı. Sana yapılan şu deney ilacı var ya hani. Gedhilfe onu Dünya'ya yardım için yapıyor. Dünya ile çalışıyorlar. O gücü atom enerjisi kullanan birine verseler neler olur kim bilir demiştin, bunu yapacaklar. Hepimizi yok edecekler. Sonra da süper güçleri ile onlar için hazır hale getirdiğimiz düzenimizin içinde yaşayacaklar. Ben... Bu gerçekleri bildikten sonra öylece oturamam. Bu kıtanın insanlarını korumam gerekiyor. Onların bir suçu yok. Sizi de korumam gerekiyor. Bu yüzden Mavi Yıldız ile çalışacağım." Vereceği tepkiyi ölçmek için gözlerine baktı. "O kel kafalı kişinin ismi Bok. Mavi Yıldız'ın lideri. Kendisiyle... Bir geçmişimiz var. Aslında... Onu sana anlatmıştım. Biliyorsun..." Bir anlığına gözlerini Friks'ten kaçırdıktan sonra devam etti. "Mavi Yıldız örgütünün amacı Dünya'yı durdurmak. Bizi istila etmek için geldiklerinde onlara hadlerini bildirmek. Dünya'nın sahip olduğu bazı teknolojilere ve bilgilere sahipler. Güçlü bir örgüt. Djurat Başkan Yardımcısı bile onlarla çalışıyor. Hatta tüm Djurat'ın onlarla çalıştığını düşünüyorum. Ben de onlarla gitmeliyim."
Dramatik bir açıklama yapacakmış gibi derin bir iç çektikten sonra devam etti. "Sen de benimle gelmek ister misin? Gedhilfe'den ayrılacağız ve Mavi Yıldız ile çalışacağız. Deinzei Özgürlük Hareketi ile bağlantımız olmayacak ve onları bir daha ne zaman görürüz bilmiyorum. Bunu sadece sana teklif edeceğim, diğerlerine teklif etmemem konusunda Bok'tan emir aldım. Yine de seni kesinlikle hiçbir şeye zorlamak istemiyorum. Seni sevdiğin insanlardan ayırmak zalimlik olur. Sadece... Benim size sırtımı dönmediğimi bilmenizi istiyorum. Bunu Bok'a da söyledim, sana da söylemek istiyorum. Ben bu kıtanın insanları için canımı ortaya koydum artık. Eğer sizinle kalırsam öleceğiz. Güçsüzüz Friks. Bunu kabul etmemiz gerekiyor. Koca bir gezegen insan bize saldırırken oturup ölümünüzü izlemek istemiyorum. Zaten... Bu işin sonunda Gedhilfe'den de intikamımızı alacağız. İstediğimiz Gedhilfe düzenini koyma şansımız olacak. Çift taraflı bir kazanç olacak. Yani sizi terk etmiyorum, bunu sizin için yapıyorum. Tamam mı? Sana böyle zor bir seçim yaptırmak zorunda kaldığım için çok özür dilerim. Gerçekten... Çok ama çok üzgünüm." derken gözlerinden dökülen yaşlara engel olamadı. Bütün günü özür dilemekle geçmişti ve kendini berbat hissediyordu. "Bu kadar bencil bir kadın olduğum için özür dilerim ama benimle kalmanı istiyorum. Senden ayrılmak istemiyorum."