Re: [Mabi Chüimimuta] Kızıl Ay Işığı

#11
Asgansoz'un çelişki olarak dediği şeyi düşündüm. Burada hiçbir çelişki yoktu, anlamak isteyene. Anlamak istemeyene ise, her yer çelişki doluydu. Daha insanlığın yararına dokunduktan sonra yok olmamın ne olduğunu bile anlayamamıştı. Asgansoz'un tüm kelimelerini dikkatle dinledim. Hala beni anladığına dair en küçük bir ipucu vermiyordu. Kapıya doğru yaklaştığında, gerçek bir kurtun sürüsünü bekletmeyeceğini söylüyordu. Bende bir hanım evladı gibi onun gitmesine izin vermeyecektim. O daha kapıyı açmadan, yumruğu öyle sert vurdum ki masaya anlatamam. Sanırım elim çok acıdı ama çaktırmayacağım. Yumruğumu masaya vurmamın ardından söze girdim.

"Konuşacaklarım bitmedi."

Elimi geri cebime soktuktan sonra konuşmaya başladım. "Max'i tanır mısın? Saati olan adam." Dedim. Bu sefer tüm açıklığımla konuşacağım Asgansoz'a karşı. "Bizi kurtaracağından falan filan bahsetti. Dünya'dan koruyacağını söyledi. Kendisi gibi saat takmış kötü insanlardan koruyacakmış, o saatleri yok edecekmiş. Herkes niye onun peşinden gitti anlayamıyorum. Bir bok çuvalı gibi adamı bekliyoruz. Ben de onlara kaderimin iplerini kendi elime alacağımı söyledim. Tabi, başta planım Max denen adamın kolunu kırmak ve saatine el koymaktı. Lakin bu saat sayesinde elimden kaçtı. Ben de kendime bir söz verdim, bu saatlerden bir tanesini bulacak, Max dahil herkesi yok edeceğim. Buraya tehdit olan herkesi. Tabi bilgilerim çok, ancak bağlantım az. Bana bağlantı gerek. Saati bulabilmek için bağlantı, yanımda olacak insanlar için bağlantı. Tek bir bağlantım var, onun da konumu çok iyi, doğal olarak ifşa edemem."

Derin bir nefes aldıktan sonra devam ettim konuşmaya.

"Hiçbir çelişki yok söylediklerimde. Eğer ben saati kullanmaya devam edersem, kendi yolumdan şaşmış olacağım. Eninde sonunda, benim de yok edilmem gerek. İnsanlığı tamamen koruyacak bir kişi olamam, ancak dış etkenlerden koruyabilirim. İnsanlık kendi kendini yok edecekse, orası beni ilgilendirecek taraf değil. Ancak ben onları korumaya devam edersem, kaderlerini kendi çizmiş olmayacaklar. Benim şuan istediğim gibi olmayacak. Hepsi benim ellerime bakacaklar, benim kaderlerini nasıl yönlendirdiklerime. Pek tabii, bu güç elime geçtiği anda bırakamayabilirim. Yozlaşabilirim, gücün bağımlısı olabilirim. O zaman işte yok edilecek kişi benim, hayatını verecek kişi benim. İşin sonunda, hayatta olmayacak kişi benim. Ancak insanlar, başkalarının onların kaderlerini kurtarmasını beklemeyecekler. Kendi kaderlerini, kendi çizmeye devam edecekler. Şimdi bir çelişki olmadığını anladın mı Asgansoz?"

Sessizce beklemeye başladım Asgansoz'u.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mabi Chüimimuta] Kızıl Ay Işığı

#12
Asganzos kapının orada beklerken sözlerini sonuna kadar bitirmene izin veriyor ve bitirdiğin anda sana doğru yavaş adımlarla yürümeye başlıyor. Oturduğun masaya doğru eğiliyor ve "Max midir nedir, o kim bilmiyorum yeğen. Kimin nesisin, kime ne anlatıyorsun bilmiyorum. Dünya'nın varlığını biliyorsun, onu anladık. Bahsettiğin kişi kim bilmiyorum." diyor. Sana daha çok yaklaşıyor ve "Ayrıca bana burada racon kesenin dilini keserim." diyor ve adamlarından birine el işareti yapıyor. El işareti yaptığı anda kaslı adamlardan biri sana doğru yürümeye başlıyor. Sen daha tepki veremeden adam sağ kroşeyi yapıştırıyor. Afallıyor ve sandalyeden yere düşüyorsun. Sandalyeden yere düştüğün gibi adam üstüne çıkıyor ve yerde seni yumruklamaya başlıyor. Asganzos ise "Kaldır!" diye bağırıyor ve adam seni ayağa kaldırıp duvara yapıştırıyor. O sırada etrafına bakınma şansın oluyor ve masalarda oturan insanların yerinden bile kıpırdamadığını fark ediyorsun. Bir adam daha geliyor ve ikisi de kollarından tutuyor. Asganzos ise bir başka adamıyla birlikte sana doğru geliyor ve cebinden daha önce görmediğin bir şey çıkarıyor. Yatay L harfine benzeyen garip bir cihaz. Asganzos bu cihazı kafana dayıyor ve "Sıkayım mı lan kafana? Silah bu!" diyor. Tam olarak nesinin silah olduğunu anlamaya çalışırken daha riskli bir durumda olduğunu fark ettirecek bir laf ediyor. "Çıkarın lan şunun maskesini!" Bir anda elleri serbest olan üçüncü adamı senin maskeni çıkarmaya yelteniyor. Acilen bir şeyler yapmazsan kimliğin ortaya çıkacak gibi duruyor.

Re: [Mabi Chüimimuta] Kızıl Ay Işığı

#13


Buraya kadar mıydı? Her şeyin sonlanacağı yer, başlangıcın olduğu yer miydi? Belki de bir köpek gibi havlamalıydım bu adama karşı, asıl hatayı burada yapmış olabilir miydim? Peki Mabi ne yapardı? Gerçekten bu adamlara boyun eğer miydi amacı uğruna? Onlara yaranabilmek için, oturup havlar mıydı? Yapmazdı. Madem bu iş burada sonlanacak, Kudretli Ayı'ya yakışır şekilde sonlanmalı. Kanımı akıtmak zorundayım belki de.

Kaslı adamlardan biri yumruğu yapıştırdığı gibi yere düştüm. Asgansoz beni anlamamış, üstüne birde racon kestiğim için burada ölüm fermanımı vereceğini söylemişti. Sandalyeden düştüğüm gibi üstüme çıkmış yumruklamaya başlamıştı adamı. Asgansoz kaldırmalarını emretmiş, beni duvara dayamışlardı. Diğer insanlar ise burada böyle durumlar olağanmış gibi karşılıyor, hiçbir şekilde müdahale etmiyorlardı. Bir adam daha gelmiş, ikisi birlikte kollarımdan tutarken daha önce hiç görmediğim bir cihaz çıkartmıştı Asgansoz. Elindeki şeyin silah olduğunu söylemiş ve kafama sıkıp sıkmayacağını bana sormuştu. Maskemi çıkarmalarını söylediklerinde ise acil müdahale etmem gerektiğini anlamıştım.

Kas stilimi kullanarak kollarımı güçlendirecek ve adamların beni bırakmasını sağlayacağım. "BIRAK LAN! AMINA KOYDUĞUMUN ÇOCUĞU BIRAK ANANIN AMINA GERİ SOKARIM SENİ 30 YIL SONRA ANNEN HABERLERE ÇIKAR 30 YAŞINDA ÇOCUK DOĞURMUŞ DİYE! BIRAK AMINA KOYİM BIRAK LAN!" Bu piçlerin elinden kurtulmaya çalışacağım, ancak olur da kurtulamazsam dahi, Asgansoz'a saldırmayacağım, sadece bağıracağım. "O SİLAH MIDIR NEDİR, KAFAMA SIKACAKSAN SIK LAN! SIK! KENDİ YOLUM İÇİN SANA HAVLAYACAĞIMI MI SANDIN? MADEM RACON KESTİRMEYECEK KADAR DELİKANLISIN, DÜŞMANINA SAYGI DUY DA MASKESİNİ ÇIKARTMADAN SIK! HA BİRE ÇIKARTILSIN CANI SIKILAN MÜDAHALE ETSİN İSTESEM ZATEN MASKE TAKMAZDIM! SANA SON LAFIM BUDUR ASGANSOZ! YA DELİKANLI GİBİ BENİM SADAKATİMİ, ARKADAŞLIĞIMI KABUL EDER YOLUMA, KADERİME YARDIM EDERSİN, YA DA O SİLAH DENEN ŞEYLE KAFAMA ŞİMDİ SIKARSIN! SEÇİMİNİ YAP, ŞU SİKTİĞİMİN ADAMLARINI DA ÇEK YANIMDAN!"
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mabi Chüimimuta] Kızıl Ay Işığı

#14
Kas stilini kullanarak adamların elinden kurtulmayı başarıyorsun. Adamlar ise tekrar sana doğru koşmaya başlıyor. O sırada Asganzos sinir harbiyle sana doğru koşuyor, yanındaki adamların ellerini itiyor ve "Bırakın şu pezevengi!" diye bağırıyor. Sana doğru geliyor ve yüzüne bir tekme atıyor. Yere yığılıyorsun. Görüşünün yavaş yavaş bulanıklaştığını fark ediyorsun. Asganzos ayağıyla kafanı kaldırıyor ve seni diz çökme pozisyonuna getiriyor. Sana doğru iyice yaklaşıyor ve "Anlaştık ulan." diyor. Arkasına dönüyor ve "Bir daha saygısızlığını görürsem seni anında öldürürüm." diyor. Adamlarını çağırıyor ve birlikte kapıya yöneliyorlar. Adamlardan biri tekrar sana doğru geliyor ve bir kağıt parçasını yanına bırakıyor. "Kafanı topla ve yarın kağıtta yazan adrese gel. Kurt sıcak yemek yemez yeğen." diyor ve kapıdan çıkıp gidiyor. Böylece etrafta bulunan herkes işine dönüyor. Dizlerinin üstündeyken arkandan bir el hissediyorsun ve arkana döndüğünde bir kadın olduğunu fark ediyorsun. "Bir şeyler içmek ister misin?" diyor ve seni masasına davet ediyor. Sen de gün içinde yapacak daha iyi bir şeyin olmadığı için kadının teklifini kabul ediyorsun. Kadının görünüşünden yola çıkarak Djuratlı olduğunu varsayıyorsun. İsmini duyduğunda da buna emin olmuş oluyorsun. "Ben Jükum. Senin gibi genç bir adamın böyle bir yerde ne işi var? Buralar çok tehlikeli." diyor ve masasında bulunan şaraptan bir kadeh dolduruyor ve önüne koyuyor.

Jükum
► Show Spoiler

Re: [Mabi Chüimimuta] Kızıl Ay Işığı

#15
Adamların elinden kurtulduktan sonra istersem onlara veya Asgansoz'a saldırabilirdim. Ancak hayır, benim planım daha farklıydı. Benim planım, saygı kazanmak üzerine kuruluydu. Burada, yani elit bir yeraltında eminim saygı kazanmak sadece bilek gücüyle gerçekleşmiyordu. Bunu düşünmem için birkaç farklı sebep var. Birincisi, burası herkesin kavga edip bileğinin gücünü gösterdiği gibi varoş bir mekana benzemiyordu. Burada, daha farklı şekilde işler ilerliyor olmalıydı. Yaptığın icraatler, yavaş yavaş isminin duyulması, belki de bu saygı kazandırıyordu. Bunlar varsayımdı henüz. Ancak yine de, istediğim gibi olmuştu. Asgansoz'a sadakatimi ve arkadaşlarımı kabul etmesini söylemiştim, istesem ona rahatlıkla saldırabilirdim. O ise önce yüzüme bir tekme atmış, ardından anlaştığımızı söylemişti. Bence onun saygısını ufakta olsa kazanmıştım. Zira, istese beni her türlü öldürebilecek birisine benziyordu.

Adamlardan biri bana bir kağıt parçası verdikten sonra, kafamı toplayıp gelmemi istemişlerdi. Benim kafam zaten topluydu. Yine de karşı çıkacak hiçbir şey dememiştim. Az biraz yalnız kalacağımı düşünürken, sırtıma hissettiğim bir el ile tekrardan kendime gelmek zorunda kaldım. Bir kadın beni masasına davet etmiş, bir şeyler içip içmeyeceğimi sormuştu. Yapabilecek başka bir şeyim olmadığı için bu teklifi kabul etmiştim. Üstelik, güzel bir kadındı. Belki de bu kadınla da bir bağlantı kurabilirdim. Sonuçta yakışıklı, kaslı ve seksi bir erkeğim. Benim gibi bir erkeğin bu Gedhilfe denilen yerde zor bulunabileceğini biliyorum. Her ne kadar maske takıyor olsam da, bu kadını yanıma çekebilirim.

Adının Jükum olduğunu öğrendiğim bu Djuratlı kadın, buraların çok tehlikeli olduğunu ve benim gibi "genç" bir adamın burada ne işi olduğunu soruyordu. Karşımdaki kadın benden çok daha genç duruyordu. Aşırı havalı olacağını düşündüğüm ilginç bir hareket yapmaya karar verdim bu esnada. Şaraptan bir yudum aldım, ağzımın içinde çalkaladım ve ağzımda biriken kanla birlikte yere tükürdüm. Sonrasında kadına doğru konuştum. "Benden daha genç duruyorsun." Kadınlar yaşına iltifat edilmesini severler. Onu bu şekilde safıma çekebilirim. Kendime aşık bile edebilirim! İlk cümlemden sonra bir yudum daha aldım şaraptan, ancak bu sefer mideme yolladım. "Kaderimi şekillendirmek için buradayım Jükum. Peki ya sen?"
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mabi Chüimimuta] Kızıl Ay Işığı

#16
"32 yaşındayım, böyle bir iltifat duymak beni mutlu etti." Jükum yaptığın harekete karşılı olarak şaşkın gözlerle sana bakıyor ve sözünü söyledikten sonra kendi şarabından bir yudum alıp "Çoktan yazılmış olan kaderimi değiştirmek için buradayım." diyor. "Az önce konuştuğun adamlar..." diyor ve tekrar şarap içiyor. "Mavi Yıldız örgütünden onlar. Biliyorsun, değil mi?" Gözlerinin içine bakıyor ve "Gerçekten tehlikeli insanlar. Ben olsam onlara güvenmezdim. Özellikle de bilgi sahibi biriysen seni kullanıp atacaklarına adım gibi eminim." diyor. Geriniyor ve ellerini arkasına koyup "Kaderini Mavi Yıldız'ın ellerine bırakmanı önermem genç adam. Daha iyi bir alternatif sunabilirim sana." diyor. "Ben Parça adlı grubun bir üyesiyim. Bizler insanların hayallerini gerçekleştirmek için uğraşıyoruz. Amaçlarının ne olduğu önemli değil, grubumuza ne katacakları önemli. İlgini çekerse buradan çıkıp benimle karargahımıza gelebilirsin." Kolunu omzuna atıyor ve şaraptan bir yudum daha alıyor. Etrafına göz atarken neredeyse herkesin gözünün üstünde olduğunu fark ediyorsun. Garip bir sessizlik var ve odak senin üstünde. İstemsizce terlemeye başlıyorsun. Jükum ise "Sorun yok." demekle yetiniyor.

Re: [Mabi Chüimimuta] Kızıl Ay Işığı

#17
Kadının konuşmalarını harfiyen dinledim. Bütün dikkatimi vererek. Ben de yazılmış olan kaderimi değiştirmek için buradaydım. Hatta, kaderimi kendim yazmayı planlıyordum. Önceki mankafanın ise Mavi Yıldız'dan olduğunu bilmiyordum. Bilseydim, onlara doğru yanlamazdım herhalde. Kadın ise, onlara güvenilemeyeceğini ve bilgi sahibi biriysem beni kullanıp atacaklarını söylüyordu. Peki bunu kadının yapmayacağını nereden bilecektim? Daha iyi bir alternatif dediği, Parça adlı gruptu. İnsanların hayallerini gerçekleştirmek için uğraştıklarını, amaçlarının ne olduğunun önemli olmadığını, sadece onlara ne katacaklarını önemli bulduğunu söylüyordu. Bu grubun da bir çıkarı olmalıydı. Özellikle böylesine iyilikçi bir gruptan, daha farklı bir şey bekliyordum. Herkesin gözünün üstüme dönmesiyle birlikte yavaş yavaş geriliyor ve terliyordum. Ancak bazı soruları cevaplamadan buradan çıkıp gidemezdim.

"O adama ne anlattıysam, sana da anlatacağım. Kafası biraz kalın olduğu için ne demek istediğimi anlamadı. Eğer beni anlayabilirsen, bir soru daha soracağım." Dedikten sonra şaraptan bir yudum da ben aldım rahatlamak adına. "Ben basit bir işe kalkışmıyorum. Şan, şöhret gibi şeylerle işim yok. Hatta ve hatta, o adama da söylediğim gibi, gerekirse bu işin sonunda hayatımı ortaya koyuyorum." Derin bir nefes aldım idrak etmesi için. Umarım adam gibi salak saçma laflar etmez. "Geçen günlerde çıktığım bir görev sırasında Max denen bir adamla tanıştım. Dünya denen bir şeyi öğrendim. Aynı zamanda, aslında kaderimin kendi ellerimde olmadığını öğrendim. Bir bok parçası gibi Max'in bu kıtayı kurtarmasını bekleyecektim, yani Max ne zaman götünü silmeye karar verirse o zaman kaderim iyi yönde sonuçlanacaktı. Bunu kabul etmedim, Max'in kolunu kırıp elindeki saati almak istedim. Ancak saat çok güçlü olduğundan, elimden kaçmayı başardı. O saatlerden bir tane bulmayı aklıma koydum. Kendi kaderimi, insanlığın kaderini kendim çizeceğim. Her bir saati, her bir tehdidi yok ettikten sonra, bu saati de parçalayacağım. Eğer ki olursa, güç beni yozlaştırırsa, işte o zaman kendi hayatımı ortaya koyuyorum. İnsanlığın kaderini kendi ellerine bıraktıktan sonra, kendimin de yok edilmesini sağlayacağım."

İdrak etmesi için biraz daha beklerken bir yudum şarap daha aldım. "Benim bir saat ve yoldaşlara ihtiyacım var. Benim amacım, insanlığın kaderini hiç tanımadığımız, bizi kurtarmasını beklediğimiz birine vermemek. Bütün saatleri, bize müdahale edebilecek her şeyi ortadan kaldırdıktan sonra, herkesin kendi kaderini çizmesini sağlamak. Max'i beklemeyeceğim. Olayı anladıysan, o kalın kafalı adam gibi garip sorular sormayacaksan ve tekrar anlattırmayacaksan, bir şey soracağım." Kadının gözlerinin içine odaklandım. "Anlattığım şeylerden size katabileceğim çok büyük şeyler olduğunu görebiliyorsundur diye düşünüyorum. Sizin benden çıkarınız ne olacak? Boş bir yere iyilik yapacağınızı düşünmüyorum, en azından aklım almadı diyebilirim. Beni kullanıp atmayacağınıza nasıl emin olacağım? Bana bunun güvenini verebilirsen, sizin grubunuzun bir Parça'sı olarak katılmak isterim. Sizin grubunuzun altında kaderimi çizmek isterim." Diyerek cevabını beklemeye başlamıştı. Kadının tatmin edici bir cevabına karşılık, Parça grubuna katılmayı kabul edecekti.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mabi Chüimimuta] Kızıl Ay Işığı

#18
Jükum dediklerini dikkatle dinliyor ve sözlerin bittikten sonra "Gel biraz dışarı çıkalım." diyor ve ayağa kalkıyor. Barmene içtiklerinizin ücretini ödedikten sonra merdivene doğru ilerliyor, sen de onu takip ediyorsun. Başından beri hoşnut olmadığın bu iğrenç binadan hızla çıkıyorsunuz. Havanın iyice kararması bir yana bir de yağmurun bastırdığını görebiliyorsun. Sağanak yağışın içinden Jükum'u takip ediyorsun. "Seni merkezimize götüreceğim. Böylece ekibimizin tam olarak nasıl çalıştığını anlayabilirsin." diyor. Çok geçmeden sokak lambalarının çalışmadığı bir sokağa giriyorsunuz. Sokakta cam kırıklarıyla dolu, terk edilmiş izlenimi veren bir binaya doğru ilerliyorsunuz. Dışarıdan oldukça geniş tek katlı bir bina gibi görünüyor. Binanın içine girdiğinizde hafif bir müzik sesi duymaya başlıyorsun. Müzik sesini takip ediyor, binanın arka tarafına doğru ilerlemeye devam ediyorsun. Karşına çıkan bir merdivenle bir bodrum katı olduğunu anlıyorsun. Aşağı iniyorsun ve müzik sesi iyice netleşiyor. Hangi dilde olduğunu anlamadığın bir şarkı bu. Jükum ile birlikte bodrum katına giriyorsunuz ve gördüğün ilk şey müziğin kaynağı olan kocaman bir aygıt ve yanında duran kısa saçlı ve kirli sakallı bir genç adam oluyor. Adam bir kum torbasını yumruklamakla meşgul gibi görünüyor. Sizi fark ettiğinde müziğin sesini biraz kısıyor ve hemen yanınıza geliyor. Jükum'a selam veriyor ve hemen ardından Jükum seni gösterip "Bu arkadaş ile barda tanıştım. Sahi, adın neydi?" diyerek soruyu sana yöneltiyor. Karşındaki adam ise "Bonjour mon ami, ben Thomas. Belçika'dan geldim." diyor. İlk dediğini anlamasan da Jükum sana dönüp "Thomas Dünya gezegeninden geldi." deyince ne döndüğünü anlıyorsun.
► Show Spoiler
"Ekibimide bir sürü Dünyalı da bulunuyor. Amacımız yok diyemem, herkes için adil bir gelecek yaratmayı amaçlıyoruz. Bu doğrultuda senden isteyeceğimiz tek bir şey olur. Adil olman. Karşına ne çıkarsa çıksın adil davranırsan çıkarımıza hizmet edeceğinden şüphen olmasın." Jükum omzuna hafifçe vuruyor ve "Eee, katılacak mısın?" diye soruyor. Hemen ardından Thomas'a dönüyor ve "Bu arada mallar geldi mi?" diye soruyor. Thomas ise "Oui. Arka odaya koydum. Jükum hanım, bugün çok güzel olmuşsunuz." diye cevap veriyor. Jükum ise gülümsüyor ve cevabını vermen için seni bekliyor.

Thomas
► Show Spoiler

Re: [Mabi Chüimimuta] Kızıl Ay Işığı

#19
Jükum, beni dikkatle dinledi ve dışarıya çağırdı. Sanırım burası konuşmak için doğru bir yer değil. Barmene içtiklerimizi de ödedikten sonra, bu leş binadan çıktık sonunda. Hava iyice kararmış, üstüne yağmur bastırıyordu. Acaba Frip ne yapıyor? Sağanak yağışa eşlik ederek Jükum'la birlikte merkezlerine doğru yürümeye başladık. Beni sokak lambalarının pek çalışmadığı, çokta uzakta olmayan bir sokağa getirdi. Sokak oldukça kötüydü, açıkçası tedirgin olmamı bile sağladı, ellerim cebimin içindeyken muştalarıma sarıldım bir anlığına. Yine de, Jükum'u takip edip binanın içine girdim. Hafif bir müzik, binanın arkasındaki merdivenden aşağı inmeye başladığımızda artıyordu. Hangi dilde olduğunu bilmiyordum ancak ilgi çekici ritimlere sahipti.

Aşağıda kirli sakallı bir adam ve müziğin çıktığı aygıt bulunuyordu. Adam kum torbasını yumruklarken bizi fark etmiş, ardından yanımıza gelmişti. Jükum beni kendisine tanıttıktan sonra adam ilginç bir şey söyledi. Bonjor, monjor, böyle değişik bir şeydi. Belçika'dan geldiğini söylüyordu. Böyle bir mahalle mi varmış? Ama sonrasında Jükum onun bana Dünya'dan geldiğini söyledi, yani Belçika buradan bir yer değildi. Bu sırada bana açıklama yapmaya koyulmuştu Jükum. Ekibinde dünyalı bir çok kişi olduğunu, herkes için adil bir gelecek yaratmayı planladıklarını söylüyorlardı. Ardından bana katılıp katılmayacağımı sormuş ve Thomas'a malları sormuştu. Böyle bir organizasyona dahil olmam benim için büyük bir artı olabilirdi.

"İsmim Yurtsever. Sizlere katılacağım, sizde bana bir saat bulmam da yardımcı olacaksınız değil mi? Diğer tüm saat sahiplerini yok etmem için..." Diyerek Jükum'a baktım. Madem hayallerimizin gerçekleşmesi için uğraşıyor, bu hayalimi gerçekleştirmek için de uğraşacağından eminim.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mabi Chüimimuta] Kızıl Ay Işığı

#20
Thomas sana şaşkın bir yüz ifadesiyle bakıyor, cebinden aynen Max'in kolunda gördüğün saatlerden birini çıkarıyor ve "Bunun gibi bir saat mi, monsieur?" diye soruyor. Jükum ise hızla Thomas'ın elini tutuyor ve saati tekrar cebine koymasını söylüyor. "Bunu uluorta çıkarmasan mı Thomas?" diyor ve gülümsüyor. Thomas ise "Ah, madame, çıkarsam ne olur? Bozuk zaten, çalışmıyor. Eski Observateur dönemlerimden kalma. Kim bilir nasıl çalıştırırım." diyor ve saati tekrar cebine koyuyor. Jükum ise sana dönüp "Çalışan bir saat bulman konusunda yardımcı olacağız elbette." diyor ve omzuna dokunuyor. "Fakat seninle ilgili birkaç şey öğrenmemiz gerek. Öncelikle Yurtsever tatlı bir isim ama gerçek ismini söylemen gerek. Burada sır saklamayız. İkincisi, tek misin yoksa müttefiklerin var mı? Müttefiklerin varsa onları da haberdar etmelisin ve onları da ekibimize almalıyız. Ne kadar büyürsek o kadar rahat ederiz. Üçüncüsü, sana yardım etmek istediğimiz kadar bize yardım etmeni de istiyoruz. Buna hazır mısın? Bize gücünü bahşedecek misin?" Jükum sana soruları sorarken bir anda ayağının yerden kaydığını hayal ediyorsun. Görüşün bulanıklaşıyor, etrafındaki sesler boğuklaşıyor ve etraf kararıyor. Bir anda kendini boşluğun içerisinde buluyorsun. Karşında siyah maskeli, siyah deri kıyafetler giyen bir adam beliriyor. "Sorun ne?" diye soruyor. Sesi o kadar yüksek yankılanıyor ki kulaklarının acıdığını hissediyorsun. "Sana bahşedilen gücü değerlendirmek yerine sınamak mı istiyorsun?" Adam yavaş adımlarla sana yaklaşıyor. Her bir adımında yankı daha da artıyor. "Sahte olduğunu iddia edenlere inat ediyorsun ama sahte olmayı sen seçiyorsun. Böyle devam edersen sonsuza kadar sahte olacaksın." Adam ile aranda pek fazla mesafe kalmıyor. "Dünya Gezegeni'nin gerçek hedeflerinden bihabersin. İzin ver öğreteyim. Elimi tut." Adam sana elini uzatıyor.

Seçimini yap.
Locked

Return to “Æfgrenst”

cron