[Dufo Slitshut] Kaynak

#1
Image


[Dufo Slitshut] Kaynak
► Show Spoiler
Düşüncelere dalmış bir adam, senin gibi düşüncelerle dolu bir genç adama yol gösterme amacıyla tüttürdüğü sigarasını kenara koyuyor ve iki lafın belini kırmak için doğruluyor. "Biliyorsun genç, hayat tuhaf bir yolculuktur. Bir zamanlar tıpkı senin gibiydim, Dünya dediğimiz mavi gezegende, özellikle Arkansas denen mütevazi bir yerde doğup büyüdüm. Geniş olasılıkların ve hayallerin dünyasıydı. Hayatımın beni Dünya'nın sükunetinden Ingenium'un çalkantılı topraklarına götüreceğini bilmiyordum." Duraksıyor, zihnini dolduran anıları düşünüyor. "Hastalıktan önceki zamanı hatırlıyorum. Dünya, canlı renkler ve hayatın vızıltılarıyla dolu farklı bir yerdi. İnsanlar, özlemlerinin peşinden koşarak ve varoluşun basit zevklerini besleyerek günlük rutinlerine devam ediyorlardı. Benim de hayallerim vardı. Bir aile, bir ev ve amaçlarla dolu bir hayat hayalleri. Ama kaderin benim için başka planları vardı. Hastalık, orman yangını gibi yayıldı, yoluna çıkan her şeyi tüketti. İnsanların kalbini korku kapladığında kaos ortaya çıktı ve toplulukları hayalet kasabalara dönüştürdü. İnsanlar hastalandılar ve yok oldular, arkalarında çöküşün eşiğinde bir dünya bıraktılar." Yumruğunu sıkıyor, pişmanlık duyduğunu görebiliyorsun. "Dünya'nın Ingenium planına başlaması bu çaresiz zamanlara denk geliyordu. Umut ve kurtuluş vaat eden uzak bir gezegen. Ingenium içindeki bir ülke olan Gedhilfe halkı, Ingenium'un geri kalanını ele geçirmek ve insanlık için yeni bir yuva kurmak amacıyla Dünya ile ittifak kurdu. Ancak herkes bu yeni kurulan ittifakı benimsemeye istekli değildi. İşte bu tabanın derinliklerinde gizli bir direniş ortaya çıktı. Ingenium'un özgürlüğü için savaşan, Gedhilfe'nin planlarına teslim olmayı reddeden bir grup belirdi." Etrafınızı saran duvarların verdiği hapsolmuşluk hissini bir kenara atmanı isteyen adam daha rahatlatıcı bir ses tonuna geçiş yapıyor. "İşte buradayız genç dostum. Bu gizli üste kapatılmış, Gedhilfe'nin yönetimine direnmek için eğitim alıyoruz. Ancak tüm bu kaos ve belirsizliğin ortasında, kim olduğunun, nereden geldiğinin ve değer verdiğin özünü hatırlaman için sana yalvarıyorum. Eşsiz manzaraları ve tanıdık olmayan yüzleriyle Ingenium hem göz korkutucu hem de büyüleyici olabilir. Ama senin de bir hikayen olduğunu asla unutma. Bu gezegenin tarihiyle iç içe geçen bir hikaye. Köklerin seni Ingenium'un ruhuna bağlayan derinlere uzanıyor." Sıcak bir şekilde gülümsüyor, gözlerinde bir umut ışığı parlıyor. "Ve belki de paylaştığımız deneyimler ve hikayeler aracılığıyla ortak bir zemin bulabilir ve birlikte daha parlak bir gelecek inşa edebiliriz. Özgürlük, dayanıklılık ve birlik ruhunun baskının gölgesine üstün geldiği bir yer. Unutma genç dostum, bizi buraya getiren koşullar değil, yaptığımız seçimler ve yaptığımız eylemler bizi tanımlıyor. Hayatlarımız, bu uçsuz bucaksız evrende insan olmanın ne anlama geldiğini yeniden tanımlamak için Ingenium'un kaderini şekillendirme gücüne sahip. Ben içten bir şekilde buna inanıyorum." Uzanıp elini senin omzuna koyuyor. Bu sözler havada asılı kalırken, adam arkasına yaslanıyor, bakışları gelecekteki olasılıklar arasında kaybolmuş şekilde ufka doğru kayıyor.

***

Ağır metal kapının açılma sesiyle uyanıyorsun. Koridordan gelen loş ışık, küçük hücrene sızarak kasvetli çevreyi yavaş yavaş aydınlatıyor. Gözlerini ovuşturarak dar karyolada doğruluyorsun ve içini çekiyorsun. Hapislerde bir gün daha. Koridora çıktığında, kahvaltı için ortak alana doğru ilerleyen diğer mahkumlara karışıyorsun. Atmosfer kasvetli, yorgun yüzler ve sessiz fısıltılarla dolu. Buradaki herkesin kendi hikayesi, Gedhilfe'nin yönetimine direnmek için kendi nedenleri var. Bazıları ise Gedhilfeli ve kendi hükümetlerine isteksizce karşı çıkmak zorunda bırakılıyorlar. Yıpranmış masada yerini alıyorsun ve önüne kıt bir kahvaltının olduğu bir tepsi konuyor. Bu basit bir yemek ama en azından seni ayakta tutuyor. Odaya göz atıyorsun, gözlerin Arkansas'lı adamın tanıdık yüzüne takılıyor. Derin düşüncelere dalmış bir halde köşedeki bir masada oturuyor. Dünkü sözlerinin anıları zihnini dolduruyor. Dedikleri beyninde yankılanıyor, sana kendi hikayenin önemini hatırlatıyor. Deneyimlerini paylaşırken sarsılmaz inancını, sesindeki gücü hatırlıyorsun. Bu mücadelede yalnız olmadığını hatırlatıyor. Ona doğru yaklaşıyorsun ve bir başkasıyla sohbet ettiğini görüyorsun. Yanındaki adam konuşmaya nasıl başlayacağından emin olamadan "Günaydın abi." diye onu tereddütle selamlıyor. Adam sıcak bir şekilde gülümsüyor, gözleri sessiz bir bilgelikle dolu. "Günaydın dostum. Seni tekrar görmek güzel. Nasıl uyudun?" Omuzlarını silkiyor. "Burada bir insan ne kadar iyi uyuyabilirse o kadar. Ama geçen hafta söylediklerinizi düşünüyordum, hikayelerimiz ve seçimlerimiz hakkında." Buradan anlıyorsun ki dünkü konuşmayı bir tek seninle yapmamış. "Fiziksel olarak bu hücrede kapana kısılmış olabileceğimizin farkındayım ama ruhlarımız özgür." diyor, sesi giderek güçleniyor. "Tıpkı senin de dediğin gibi kendi kaderimizi şekillendirme gücüne sahibiz." Adam karşısındaki gencin sözlerini dinlerken gözleri gururla parlıyor. "Doğru. Koşullar ne olursa olsun, her zaman bir seçeneğimiz vardır. Ve genç dostum, seçimlerimiz ne kadar küçük görünürlerse görünsünler değişimi ateşleyebilirler."

***

Gece çöküyor ve loş renk tonlarıyla boyanmış propaganda odasında yerini alıyorsun. Oda geniş ve penceresiz, korkutmak ve kontrol etmek için tasarlanmış. Duvarlar grinin soğuk bir tonuna boyanmış, Gedhilfe'nin liderlerinin ürkütücü portreleriyle süslenmiş. Her biri bir mahkum tarafından işgal edilmiş, gözleri yorgunluk ve merak karışımı bir ifadeyle dolu, sıra sıra sert metal sandalyeler alanı dolduruyor. Odanın ön tarafında, devasa bir ekran titreşerek canlanıyor ve alanı sert bir parıltıyla aydınlatıyor. Projektörün uğultulu sesi sahneye ürkütücü bir hava katıyor. Sert yüzlü bir Gedhilfe subayı olan eğitmen, otoriter bir sesle öne çıkıyor. "Bayanlar ve baylar, bu gece Dünya'nın harikalarını öğreniyoruz." diye duyuruyor, sesi odada yankılanıyor. "Mavi gezegenle olan ittifakımızın yadsınamaz üstünlüğüne tanık olmaya hazırlanın." Görüntüler ekranda göründükçe, oda bir beklenti ve şüphecilik karışımıyla doluyor. Klipler, Dünya'nın yemyeşil manzaralarını, hareketli şehirlerini ve ileri teknolojisini sergiliyor. Yükselen gökdelenlerin, parıldayan araçların ve canlı kültürel çeşitliliğin bozulmamış görüntüleri, bu hapsedilmiş yaşam gerçeğiyle tam bir tezat oluşturuyor. Eğitmenin sesi görsellere eşlik ederek ikna etmeye ve boyun eğdirmeye yönelik bir anlatı örüyor. Dünyanın ilerlemesini, yaşam kalitesini ve sakinlerinin bariz refahını vurguluyor. Ancak özenle seçilmiş görüntülerin arkasında, Ingenium'un gücünü ve dayanıklılığını baltalamaya yönelik üstü kapalı bir girişim olan ince bir manipülasyonu hissetmekten kendini alamıyorsun. Sunum devam ederken, şüpheler zihnine girmeye başlıyor. Arkansaslı adamın sözlerini, hastalıklarla harap olmuş bir dünyaya dair hikayelerini ve direnişin birliğini hatırlıyorsun. Bu klipler, görsel olarak büyüleyici olsa da, insanlığın derinliğini ve her şeye rağmen sebat eden yılmaz ruhu yakalayamıyor. Odanın etrafına baktığında, mahkum arkadaşlarının yüz ifadelerini fark ediyorsun. Bazıları metanetli, şüphecilikleri sağlam kalırken, diğerleri Dünya imajının cazibesiyle büyülenmiş görünüyor. Havada uçuşan şüphe ve umut fısıltıları, itaatin yüzeyinin altında saklı. Propaganda dersi sona yaklaşırken ekran kararıyor ve arkasında derin bir sessizlik kalıyor. Sunumunun etkisinden memnun olan eğitmen odadan çıkıyor ve mahkumları düşünceleriyle baş başa bırakıyor. Ekranda tasvir edilen Dünya ile bildiğiniz gerçeklik arasındaki keskin eşitsizliği düşünerek orada oturuyorsun. Görsel gösteriye rağmen, bu propagandanın arkasındaki nedenleri, Gedhilfe ile Dünya arasındaki ittifakın gerçek doğasını sorgulamadan edemiyorsun. Acaba bulunduğun odada kaç kişi senin gibi düşünüyor?

Küçük, loş ışıklı odana geri dönüyorsun. Duvarlar çıplak, altındaki soğuk betonu ortaya çıkaran soyulan boyayla kaplı. Bir tarafta dar bir yatak bulunuyor, ince şilte minimum konfor sunuyor. Karşı duvarda, tek başına bir ahşap sandalyeyle birlikte titreyen lambası olan küçük bir masa duruyor. Oda bir izolasyon duygusu taşıyor, gizli üssün içindeki sınırlı varlığın kesin bir hatırlatıcısı. Miden gurulduyor, sana daha önce yaptığın yetersiz kahvaltıyı hatırlatıyor. Açlığını gidermek için daha fazla yemek istemeyi düşünüyorsun. Belki gardiyanların fazladan bir pay vermeye istekli olma ihtimalleri vardır ya da belki üssün içinde fazladan yiyecek elde etmenin bir yolunu bulabilirsin. İzolasyon, ruhuna ağır bir yük getiriyor. İnsan bağını, birinin düşüncelerini, korkularını ve umutlarını paylaşmasını özlüyorsun. Teselli ve dostluk duygusu getirebilecek bir konuşma başlatmayı umarak başka mahkumların olup olmadığını görmek için odandan çıkmayı düşünüyorsun. Ve evet, çıkmakta özgürsün, sadece eğitim bölgesinin dışına çıkamazsın. Arkansaslı adamın sözleri zihninde yankılanıyor ve seni direnişin mevcut durumu hakkında daha çok şey öğrenmeye teşvik ediyor. Bilgi toplamak, planları anlamak ve grubun genel ilerlemesini ölçmek için komutana yaklaşma fikrini düşünüyorsun. Gedhilfe'ye karşı daha geniş mücadeleye dair içgörüler sağlayabilir ve direniş içindeki rolüne ışık tutabilir. Gizli üssü daha fazla keşfetmeyi düşündüğünde, merak duyguların harekete geçiyor. Gedhilfe'nin niyetinin gerçek doğası hakkında daha fazlasını ortaya çıkarabilecek veya olası bir kaçış yolu sunabilecek gizli alanlar veya ipuçları olup olmadığını merak ediyorsun. Belirli bir düzeyde risk taşıdığı doğru ancak ödüller, bilgi ve direniş stratejileri açısından önemli olabilir.
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Barisu ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 7 gündür.

Re: [Dufo Slitshut] Kaynak

#2
Genç delikanlı yaşadıklarının oluşturduğu boşluğun içerisinde kendine bir neden arıyordu. Her neden aramaya devam ettikçe karşısına başka bir gerçeklik çıkıyordu. Bu gerçeklikler kimin için, kimler için ne kadar anlam ifade ettiği tartışıldığı zaman ise kendisi sadece dinlemek ile yetinebiliyordu. Birilerini anlamaya çalışmak onlar ile aynı acıları paylaşmadan pek mümkün değildi Dufo için. Zaten kimsenin de onu anlamasını beklemiyordu. Bugüne kadar herkes onu küçümsemiş, aşağılamış ve yok saymış olduğu için şu an bulunduğu noktada karşılaştığı insanların söyledikleri ona fazla garip geliyordu. Ancak bu garipliği içten içe özümsemeye başlıyordu. Bunu yapmaktan başka çaresi de yok gibiydi. Hayatını değiştirmek için çıktığı yolda sadece hayatın onu değiştirdiği, değiştirmeye çalıştığı anlardan birine denk gelmişti yine. Kaderin kendisinden kaçılamadığını ve bir şekilde onun merkezine çekildiğini her defasında bedel ödeyerek, öğüt dinleyerek veya değersizliği yüzüne vurularak ona öğretiyorlardı. Peki ya genç adamın artık bir şeyleri öğrenmeye tahammülü var mıydı?

Kendi iç muhakemesi her daim onu yiyip bitirirken genç adamın bulunduğu bir noktada ansızın düşüncelerinin içinden çıka gelen bir adam beliriyordu. İlk başta onun gerçek mi yoksa bir hayal ürünü mü olduğunu ayırt edemediğinde sadece söylediklerine odaklanmaya çalıştı. Buraya kadar gelirken yaşadıklarını sadece bir kağıda yazmaya çalıştığı vakit kendisinin bile inanamayacağı şeyler ile karşılaşacağını düşündüğü içni Dufo, şu an sadece seyirci olarak yaşamayı tercih etmeyi kabul gördü. Olanlara müdahale edebilecek kadar yetkili ve güçlü değildi. Hiçbir zaman da böyle olmamıştı ve olacağına da umudu yoktu. Sadece bunun için mücadele etmeye çalışıyordu ama her mücadelenin kilit noktasında mutlak bir güç tarafından hezimete uğruyordu. Bu hezimetlerin bir sonu var mıydı?

"Her şeyin bir sonu vardır, sonun bile!"

Adamın konuşmasını tepkisiz dinlediği vakit içerisinden aldığı öğütler ile fikirleri hep çelişiyordu. Kaderini şekillendirme gücü?! Onun yaşadıklarına göre hiç kimse kaderin kendisine karşı güce sahip değildir. Her zaman bireyler çevrelerinde yaşanan olaylara karşı dezavantajlıdır ve topluluklar, çoğunluklar tarafından sömürülmeye mahkumdur. Dufo'nun bitmek bilmeyen kederi de kaderinin ona oynamış olduğu bu acı gerçeğin yansımasıdır. Her bir yansımasında bundan kaçamayacağının farkında olan genç adamın içerisinde bugüne kadar birikmiş, iç dünyasında karşılaştığı her şeyi sömüren öfkesi daha da hiddetleniyordu. En nihayetinde kendisi zamanın birinde bu içindeki hisler tarafından yutulmuştu. Gerçek olduğuna inanmayacağı derece hissettiği acı ve karanlığı artık sadece kendisi değil, dışarıda bulunan, o ve onun isteklerine karşı olan her şeye tattırmayı arzuluyordu.

Adamın konuşmasına sadece şahitlik ederken omzunda hissettiği el ile birlikte gerçekliğe geri dönmüştü. Neden ona adamın söylediği iyi şeyler bile etkileyici gelmiyordu? Neden buna inanamıyor, devam etmek için gerekli olan motivasyonu kendinde bulamıyordu? Yaşadıklarının yükünün ardında ezilen gencecik bir çocuğun sahip olduğu farklılıklara rağmen hala inanmaya gücü olmaması, kimin suçu olmalıydı? Bu yaşamın içerisinde barındırdığı felaket tek bir kişiye yansıtılmamalıydı. Yaşayan her şey bundan nasibini almalıydı.

Uzun düşüncelerin ardından günü sonlanıyordu delikanlının. Yatağına yattığı vakit içerisinde ev sahipliği yaptığı anlam savaşına dur diyebilmek için derin bir nefes alıp veriyordu ki, tüm duygular akıp gitsin diye. Kafasının içerisinde duyduğu sesler, derin nefesini üflemesiyle verdiği kulak basıncı sayesiyle bir süreliğine susuyordu. Kendini kendine sağır hale getiriyordu ki biraz daha yaşananlara sabır gösterebilsin. Bilsin ki vakti geldiğinde kime ne gerekiyorsa yapabilecek dirayeti kendinde bulabilsin. Belki de yaşamın kendisine olan nefretini öyle bir aktarmalıydı ki bu biçimsiz ve bencil aydınlığa elini uzattığında onu yakalayabilsin.

Sabah iğrenç bir ses ile gözlerini yaşama açıyordu delikanlı. Uzun süredir ruhunu sımsıkı saran ve adeta onu boğan düşüncelerinden arınabildiği bir gece olmuştu onun için. Uyanma şekli daha düzgün olabilseydi belki de bugün yeni bir hayat olabilirdi onun için ama bazı şeyler asla değişmeyecek gibiydi. Tıpkı kaderin değişmeyeceği gibi. Ne dilersen dile, ne istersen iste yine seni gelip bulacak olan bu gücün eziciliği altında yıkılmış ve kalmış olan genç delikanlı, yapmak zorunda olduğu şeyleri yapmak için tekrardan ayağa kalkmalıydı.

Kahvaltı etmek için ortak alana doğru ilerlerken buraya ilk geldiği zaman yaşadığı o iğrenç anlar aklına geliyordu. Burada ona ne yaptıklarını bile bilmiyordu ki ne yapacağına karar veremiyordu bu sebepten. Bilinmeyenden korkmak onun kaderinin bir parçası olmuştu. Her zaman bilinmeyen onun bir adım önündeydi ve onu ele geçirmek için delikanlı hep güçsüz, çaresiz ve yetersizdi. Etrafındaki kalabalığa baktığı zaman çok da yalnız olmadığını görebiliyordu ki bu onu daha da kötü hissettiriyordu. Demek ki yaşamın bir kısmında kazananlar ve kaybedenler her daim olacak ve kaybedenlerin sadece onlara verilenler ile yaşamaya hakkı olacaktı. Bunu değiştirmek için ne yapabilirdi ki? Değiştirmeye çalıştıkça daha kötü cezalandırıldığının ve tekrar aynı yere dönüp dolaştığının da farkındaydı genç adam. Bu da onun içerisinde barındırdığı o korkunç hiçliği ve karanlığı daha da besliyordu. Duyduğu sesleri ve kontrol edemediği arzularını daha da körüklüyordu.

Geçen gece sahip olduğu düşünceler ile mücadele ederken onun bu yaşananları tekrar tekrar düşünmesine sebep olan kişiyi gözlüyordu. Bir başkası ile de kendisine aktardığı konuları konuştuğunu görüyordu. Demek ki bu konuda da yalnız değildi. Kaybedenlerin arasında sınıflandırılmış bile değildi. Seçilmiş ve seçilmişlerin en aşağılığı olarak adlandırılan kaybedenlerin içerisinde sıradan birisiydi. Bunun farkına vardığında adamın parlayan gözlerine şahit oluyordu. Parlayan gözlerin içerisinde karanlığı görebilmeyi istiyordu genç adam. Herkesin ışık vaad ettiği gelecekte sadece kendisi gölgelerde kalıp yaşamak istiyordu. Kimsenin kandırmasına, gerçekleri söylemesine veya onu cesaretlendirmesine ihtiyaç duymadığı bir geleceğe doğru yol almak istiyordu ancak bu duvarlar içerisinde bu pek mümkün değildi.

Gecenin eşliğinde herkesi bir odaya topluyordu ve delikanlı da oraya eşlik etmek zorundaydı. Eşlik ettiği odaya baktığı zaman normalin dışında bir amaç için kullanıldığının farkındaydı ve bu onu çok rahatsız ediyordu. Kahraman maskesi takmış kişilerin kötülüğün gölgesi altında hareket etmesi ne kadar doğruydu buna karar verebilecek yeterliliğe sahip değildi, henüz. Sahne olarak gösterilen alanda bir görüntü oynamaya başlıyordu ki herkes ve genç adam onu izlemeye başlıyordu. Orada ki eğitmen de konuşmaya başlayınca Dufo dikkatini oraya veriyordu. Kısa bir süre izledikten sonra yaşananların çok fazla "tehlike" içerdiğini anlayabiliyordu çünkü iyi niyetle yapılmış, iyi niyet aşılamak için yapılan bir uygulama değildi bu.

Gösteri sonra erdiğinde ise fikirleriyle ve yanındaki onun durumunda olan bir çok kişiyle baş başa kalıyordu genç adam. Yaşananların gerçekliği bir kenara dursun hala neden böyle bir ittifaka ihtiyaç duyulduğunu çözememişti. Belki de odaklanması gereken şey nedenlerden çok sonuçlardır. Bunu kafasının bir kenarında tutup hareket etmeliydi ki başına gelenlerin nedensiz ve sebepsiz olduğunun ağırlığı onu güçlendirsin. Her şey sonuçlar ile ilgilidir ve işin sonunda kimin ne olduğu sadece kazananlara ait ayrıcalıktır. Bunun içerisinde bir araç olmaktansa amacını sahiplenmek ve bu uğurda güçlenmek, koz sahibi olmak delikanlının yaşadığı şeylerden sonra tek yapmak istediği şeydi.

Gece odasına gittiği vakit sıkışmış bulunduğu bu noktada artık bir şeyler yapması gerektiğinin farkındaydı. Yaşadığı açlık bunu körükleyen bir noktadaydı ki kendisi yaşamak için nelerden vazgeçmek zorunda olduğunu çok iyi biliyordu. Birilerinin anlattığı şeyleri dinlemek yerine kendi açlığını bastırmak için harekete geçmeliydi. Her zaman karşısına çıkan ve yolun en başında Gedhilfe'de olduğu söylenen gerçeklerin peşinden gitmeliydi. Gedhilfe'yi bu kadar özel ve tehditkar kılan arzu ve isteğin ne olduğunu öğrenmek için buradaki hayatını riske atmaya hazırdı. Bu yüzden kalkıp harekete geçecek ve ona anlatılanları dinlemek yerine kendisi gerçeklere erişmek adına ne gerekiyorsa onu yapacaktı...
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] Kaynak

#3
Odanda yalnız kaldığında, karanlığı daha da yoğun bir şekilde hissediyorsun. Ancak bu karanlık, seni korkutmuyor; aksine sana bir güç veriyor. Kendi içinde bu gücü kullanarak kaderini değiştirebileceğini düşünüyorsun. Bu sorunun cevabını aramak için derin bir nefes alıyorsun ve gözlerini kapatıyorsun. Ve o an, karanlığın içinde bir ışık görüyorsun. Bu ışık, senin kaderini değiştirecek olan şey mi? Bu sorunun cevabını bulmak için karanlığa doğru ilerlemeye karar veriyorsun. Ve böylece, senin kaderini arayışın başlıyor. Ancak bu arayış, sadece senin değil, etrafındaki herkesin kaderini de değiştirecek. Çünkü sen, karanlığı kabullenmiş biri olarak, bu karanlıkta bir ışık olabileceğini anlamış durumdasın. Ve belki de bu ışık, sadece senin değil, etrafındaki herkesin karanlığını aydınlatacak.

Odanın kapısına yaklaşıyorsun ve dikkatlice dışarıya bakıyorsun. Gardiyanların gözden kaybolduğu bir anı yakalıyorsun ve hızla dışarı çıkıyorsun. Kalbin hızla çarpsa da, karanlığın verdiği güçle kendini daha cesur hissediyorsun. Koridorlar sessiz, sadece ayak seslerin yankılanıyor. Yiyecek aramak için nereye gitmen gerektiğini düşünüyorsun. Karanlık koridorlarda ilerlerken, bir ışık hüzmesi gözüne çarpıyor. Bu, belki de yiyecek bulabileceğin bir yerin işareti olabilir. Işığın geldiği yönü takip ediyorsun ve sonunda bir depo kapısına ulaşıyorsun. Kapıyı dikkatlice açıyorsun; içerisi yiyeceklerle dolu. Hızla birkaç şey alıp saklanabileceğin bir yere koşuyorsun. Ancak bu sırada, bir gardiyanın sesini duyuyorsun. Hemen bir dolabın arkasına saklanıyorsun. Gardiyan, depoyu kontrol ettikten sonra çıkıyor. Nefesini tutuyorsun ve gardiyanın gitmesini bekliyorsun. Sonunda, adımlarının sesi uzaklaşıyor.

Elindeki yiyecekleri düşünerek, odana geri dönmeye karar veriyorsun. Koridorlar boyunca hızla ilerlerken, bir ses duyuyorsun. Yavaşça sesin geldiği yönü takip ediyorsun ve bir oda kapısının önünde duruyorsun. Kapı aralığından içeriye göz atıyorsun ve orada, ilginç bir figür gözüne çarpıyor. Bir adam, elinde bir çeşit tahta oyma aletiyle, bir şeyler yapmakta. Saçları, gümüş ve mavi renklerin bir karışımı, sanki bir gece gökyüzü gibi. Gözleri, yeşilin ve kahverenginin tuhaf bir karışımı, ve her biri farklı bir hikaye anlatıyor gibi. Yüz hatları keskin, ancak bir o kadar da yumuşak; sanki yılların tecrübesi ve gençliğin enerjisi bir araya gelmiş. Gözleri seninle buluştuğunda, gülümsüyor. "Merhaba." diyor adam. "Sen de mi geceyi dolaşıyorsun? Benim adım Elio." Elio'nun etrafına bakıyorsun; odası seninkinden farklı, duvarlarda tuhaf çizimler ve tahta oymalar var. Kapıdan içeri adım atıyorsun ve Elio'nun odasına daha yakından bakıyorsun. Duvarlardaki çizimler ve tahta oymalar, sadece estetik değil, aynı zamanda bir tür dil gibi görünüyor. Elio, seni daha yakından incelediğinde, gözleri parlıyor. "Sen farklısın. Sen onunla tanıştın, değil mi?" Elio, hızla ayağa kalkıyor ve sana doğru yürüyor. "Maxwell Fahrner."

Bingo. Adamını buldun gibi görünüyor.

Elio
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] Kaynak

#4
Genç Dufo cesaretini toplayıp kendini artık bir yere ait hissetmekten bıkmış bir halde harekete geçmişti. Onun davası kendi ile değildi ama önce kendinden geçmeliydi ki her şeyi, herkesi geçebilsin. Kendinin en büyük zorluğu zayıflığından kaynaklandığını kabul ettiği vakit her şey değişebilirdi. Bu ve bunun gibi sonsuz çeşitte olan sebepler dolayısı ile odasından çıktı ve o an yapması gerektiğine inandığı şeyi yapmak için korkmadan ilerleme kararı aldı. Hissettiği her şeyi umursamak yerine onlara tasma takıp kendisini çektirmeliydi.

Odadan çıktığı anda hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına dair kendisi ile olan yüzleşmesi de son bulmuştu. Gözlerini kapatıp açtığı gibi ışık ve karanlığın onu tekrar ele geçirdiğini hissediyordu ve bu histen öncesinden daha çok nefret etmeye, bu nefreti de onları yok etmeye harcamak için kaynak olarak kullanıyordu. Bu yüzden adımları açlığın verdiği his ile birlikte daha da hiddetleniyor ve onu daha da hırslı biri haline dönüştürüyordu. Adeta hissettikleri onu sömürüyor ve farklı biri olmaya itiyordu. Tüm sorun delikanlının "böyle" olmasından kaynaklanıyormuş gibi. Hissiyatı bu olduğundan ötürü ne kadar süreceği tahmin edilemeyen duygu tufanı onu değiştiriyordu.

İlerleyişi sürecinde tek başına olduğunu adımlarının yankısından anlayabiliyordu. İçini bir takım duygular sarıyor olsa dahi daha büyük bir duygu birikintisi o hissi de sarmalıyordu. Birden fazla düşüncenin insan üzerindeki etkisinin korkunç bir örneğiydi genç adam. Duyguları ve düşüncelerinin harp içerisinde bulunduğu yaşantısında her anını farklı yaşamak zorunda kalıyordu artık. Bir ışık hüzmesini takip edip aradığı yeri buluyordu sonunda. İstediği şeyleri alırken duyduğu sesten dolayı saklanıyor ve ses geçene kadar bekliyordu. O an sanki bütün her şeyin üzerinde derin bir korku onu sarmıştı ve yolda yaşadığı tüm duygu değişimleri kaybolmuştu.

Kısa bir süre donakaldıktan sonra sessizliğin ona beklediği işareti verdiğinden emindi. İşareti aldıktan sonra topladığı atıştırmalıkları da yanına alarak ilerlemeye başlamıştı odasına doğru. İlerleyiş sürecinde hafif hafif atıştırırken dikkati elden bırakmamak adına temkinli hareket ediyordu. Tekrar bir ses duyduğu sırada bu sefer sesten kaçmak yerine ona doğru gitmeyi istemişti. İlerlediği rota bir oda olduğu için ne olduğunu merak ediyordu. Üstelik, buradan alabileceği bir sürü önemli bilgiyi yemek karşılığında gerçekleştirebilirdi ki bu pek de heba edilecek bir teklif değildi.

Kapının önüne geldiği vakit ağzındaki lokmayı tam çiğnemeden yutuyordu ve içeriye bakıyordu. Gördüğü şey karşısında garipsemişti çünkü gördüğü kişinin nasıl göründüğü, ne yaptığı ve kim olduğu konusunda o kadar bir fikri yoktu ki bu kadar "garip" olan şeylerin bir araya gelmesi onu çok şaşırtmıştı. Adamın detaylarını incelerken genç Dufo fark ediliyordu. Karşısındaki kişi güzelce onu selamladıktan sonra kendini tanıtıyordu.

Sahi genç delikanlı ne yapıyordu? Ne yapmalıydı? Birinden böyle bir soru duyacağını hiç düşünmediği için o anlık şaşkınlık ile gerçeği söylemenin bir sakıncası olmadığını var saydı ve konuşmaya başladı:

"Ben Dufo, çok memnun oldum. Geceyi dolaşırken açıkçası çok canım sıkıldı ve yiyecek bir şeyler buldum. İster misin?" diyip karşısındaki adama uzatmıştı. Bu sırada ise başka bir şeyi ısırıyordu ve olabilecek herhangi bir şeye hazırlıklı olmalıydı. Bunu yaparken duvardaki olan "şeylere" dikkat etmeye başladı ve gördüğü şeylerin basit imgeler değil, bir hikaye olduğunu ya da bir şeyler anlattığını tahmin edebiliyordu. Dufo işlemeler ile meşgulken yeni tanıştığı Elio ona bir şeyler söylemeye başlamıştı.

Söylediği şeyleri duyduktan sonra ilk başta ısırdığı yemeği ikinci defa ısıracakken bir an duraksadı ve adama yemeğini yemeye devam ederken şunu söylemeye başladı:

"Sana yemek veren birine böyle sorular mı sorarsın? O zaman şöyle yapalım; sen bana bu duvarlarda ne yaptığını anlat ben de sana söylediğini tanıyıp tanımadığımı anlatayım. Büyük ihtimal ile ikimizin de aklındaki cevap aynı ama benim karnım cidden aç ve duvardakileri çok merak ediyorum." diyordu ağzı dolu şekilde konuşurken gülümsemeyi ihtimal etmeyecek şekilde. Genç Dufo bu ortamda karşılaşmaması gereken belki de en son kişi ile karşılaşmıştı ve işleri gizemli hale getirmektense oyuna dönüştürüp, karşısındakinin ne olduğunu anlamaya meraklıydı. Kaybedecek hiçbir şeyi yoktu ve karşısındaki kişinin cesaretini takdir ettiğinden ötürü ona bu ayrıcalığı tanıyacaktı. Bir elinde tuttuğu yemeği adamın elinde tuttuğu şeye karşı kullanması gerekir miydi? Bunu ancak o ve onun kölesi bilebilirdi!
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] Kaynak

#5
Elio'nun gözleri seninle buluştuğunda, bir an için zaman duruyor gibi hissediyorsun. "Bu işlemeler..." diye başlıyor Elio, "Sadece bu yerle veya bu boyutla sınırlı değil. Aslında, onlar Dünya'nın enerji akışlarıyla, hatta evrenin kendisiyle bağlantılı." Elio, duvardaki karmaşık işlemelerden birine doğru yürüyor ve parmağıyla hafifçe dokunuyor. "Bu sembol, Dünya'nın enerji merkezlerinden birini temsil ediyor. Ley hatları olarak bilinen bu enerji akışları, Dünya'nın farklı noktalarını birbirine bağlar. Eğer bu enerjiyi doğru bir şekilde yönlendirebilirsen, sadece burada değil, Dünya'nın herhangi bir yerinde de etkili olabilirsin." Sonra başka bir işlemeye geçiyor, bu seferki daha karmaşık ve detaylı. "Bu ise, Dünya'nın manyetik alanını temsil ediyor. Manyetik alan, sadece fiziksel dünyayı değil, aynı zamanda duygusal ve ruhsal dünyamızı da etkiler. Bu işlemeler, bu enerjileri anlamamıza ve hatta yönlendirmemize yardımcı oluyor." Elio yavaşça dönüyor ve seninle tekrar göz teması kuruyor. Elio, Maxwell Fahrner'ın adını anarken yüzünde karmaşık bir ifade beliriyor. "Maxwell Fahrner," diye devam ediyor Elio, "Bu işlemelerin ve sembollerin sırlarını biliyor, evet. Ancak onun bu bilgileri nasıl kullandığı, onun niyetine bağlı. Maxwell, oldukça zeki ve yetenekli biri. Ancak onun bu güçleri ne amaçla kullandığı, benim bile tam olarak anlayamadığım bir mesele." Elio, duvardaki bir işlemeye daha yakından bakıyor. "Bu işleme, bir kişinin kaderini temsil ediyor. Maxwell Fahrner da bu işlemede bir yere sahip. Ancak onun yolu, senin yolunla kesişirse, bu iyi mi olur, kötü mü, bilemem." Sonra tekrar sana dönüyor. "Maxwell Fahrner, sadece bu boyutla sınırlı değil. Onun etkisi, Dünya'da ve belki de diğer boyutlarda da hissediliyor. Eğer onunla bir bağlantın varsa, bu senin için bir fırsat olabilir. Ya da tam tersi, büyük bir tehlike."

Elio'nun gözleri seninle tekrar buluşuyor. "Ancak unutma, Maxwell Fahrner'ın ne olduğunu anlamadan, ona tam anlamıyla güvenmek riskli olabilir. Eğer onunla bir yolculuğa çıkmayı düşünüyorsan, önce onu iyice tanımalı, sonra karar vermelisin." Bu sözler, senin zaten karmaşık olan düşüncelerini daha da derinleştiriyor. Maxwell Fahrner'ın bu işlemeler ve sembollerle, hatta Dünya ve diğer boyutlarla ne gibi bir bağlantısı olabilir? Ve en önemlisi, ona güvenebilir misin? Elio'nun söyledikleri, senin önündeki yolu daha da belirsiz kılıyor, ancak aynı zamanda yeni fırsatlar ve tehlikelerin kapısını da aralıyor. Seçim senin. Elio, senin uzattığın yiyeceği alırken gözleri parlıyor. "Teşekkür ederim, Dufo. Bu gerçekten çok nazikçe." diyor ve yemeği dikkatlice yerken seni gözlüyor. Yiyeceği bitirdikten sonra, "Ah, bu gerçekten iyi geldi. Uzun zamandır böyle bir şey yememiştim." diye ekliyor. Sonra yüzünde bir yorgunluk ifadesi beliriyor. "Eğer sakıncası yoksa, biraz dinlenmeye ihtiyacım var. Uyumak istiyorum." diye devam ediyor Elio. "Ancak eğer Maxwell Fahrner veya bu işlemeler hakkında daha fazla konuşmak istersen, yarın burada olacağım. Belki sen de burada kalmak istersin, ya da kendi yolumuza gitmeye karar veririz. Her ne olursa olsun, seninle tanışmak... ilgi çekiciydi." Elio, yatağına doğru yürüyor ve üzerindeki battaniyeyi düzeltiyor. Sonra tekrar sana dönüyor. "İyi geceler, Dufo. Umarım yarın daha fazla şey öğreniriz, hem birbirimiz hakkında hem de bu karmaşık dünya hakkında." Bu sözlerle Elio yatağına uzanıyor ve gözlerini kapatıyor. Sen de odada, Elio'nun söyledikleri ve Maxwell Fahrner hakkında öğrendiklerinle baş başa kalıyorsun.

Re: [Dufo Slitshut] Kaynak

#6
Kaderine karşı gelmek için verilmiş mücadelenin her defasında yenilgisine uğramak genç adamın kaderi olmuştu. Ait olmadığı, kendine ait olmayan düşünceler ile boğuştuğu, istemediği ve bilmediği üçüncül kişiler hatta topluluklar tarafından kullanılmaya devam ediyordu hayatı. Öyle bir noktadaydı ki kendisi için yapmak istediği her şeyin bedelini oldukça ağır ödüyordu. Bedel ödemediği yerlerde ise öyle şeyler ile karşılaşıyordu ki bir insanın aklının alamayacağı boyutta, genç yaşamın anlamlandıramayacağı derinlikte bir doluluğun içerisinde sıkışmış bir boşluktu. Gürültünün içerisindeki en derin sessizliğin kendisi olan genç delikanlı, çığlığı ile her şeyi yerle bir edene kadar durmadan devam etmesi gerektiğinin kanaatine çoktan varmıştı.

Bu yüzden Elio ile karşılaşması kaderin ona sunduğu bir fırsat gibi düşünülebilirdi. Yaşadığı süreç boyunca insanlardan bir şeyler alabilmek için canını verecek noktaya gelmiş olan kişinin tekrar yaşama tutunma dirayeti takdire şayan olmalıydı. Üstelik bahsettiğimiz şey genç bir delikanlıdan ziyade bizim karanlıkların en derinine hapsolmuş, çığlıklarının asla erişemediği kadar sessizliğe gömülmüş ve felaketin tam içerisinde kalmış birisiydi. Öyle ki felaketin ve karanlığın kendisi bile genç delikanlının karşısına çıkıp onu dehşetiyle cezalandırmıştı!

Dufo duvarda gördüğü garip işlemeleri ister istemez sormuştu. Burasının ne olduğuna dair hiçbir fikri olmadığı gibi burada var olan kişilerin de ne olduğuna dair hiçbir fikri yoktu. Karşısına bir tesadüf ile çıkan ilk kişi herkesten duyamayacağın, sadece genç adamın tecrübe ettiği ve tam olarak bilmediği şeyleri telaffuz edebilecek bilgileri dile getirmişti. Pek istemeyerek de olsa ondan bir şeyler öğrenmeliydi ki artık eline bir koz geçmesi onu daha da güçlü yapabilirdi. Bu zamana kadar yaşadığı her şey güçsüz olduğu için kaynaklanıyordu. İlk önce bedenini değiştirdiler, zihnini değiştirdiler ve şimdi onun bir şeyleri değiştirmesi için önünde bir fırsat vardı.

Elio önünde duran sembolleri anlatmaya başladığı sırada genç delikanlı olabildiğince dikkatli dinlemeye çalışıyordu. Dünya adlı gezegenin içerisinde bulunan bir enerji türünden bahsediyordu ki bu enerji türünün etkisi ve olabilecek etkilerini de anlatıyordu. Duvarın üzerindeki her bir işleme enerji, bağlantılar ve bu bağlantıların etkilerinden geçiyordu. İşlemelerin tam olarak ne işe yaradığını anlatırken genç delikanlı içten içe hayal dünyasında bunu resmetmeye çalışıyordu.

Kendi dünyası içerisinde enerjinin ve kendi enerjisinin vücudunun etrafında birleştiğini hayal ederken genç delikanlının tüm odağı bir isim ile bozuluyordu. Elio'nun zikrettiği kişinin ismi, o kişi tarafından anılmaması ve bahsedilmemesi gerektiğine dair defalarca ikaz edilmişken kendisinin bu kadar rahatlıkla söylemesi onu rahatsız ediyordu. İkileme düşen genç adam düşünceleri içerisinde kaybolmamaya çalışırken Elio tekrar lafa giriyordu. Bu sırada delikanlı onu dinlemeye devam ediyor ve detayları öğreniyordu. O kişinin ne kadar önemli olduğunu dile getirince de kendisinin o kişi ile olan bağlantısını gözden geçiriyordu kısa bir süreliğine.

İşlemenin bir noktasında, kişinin kaderinden bahsediyordu Elio. Kader kısmından bahsettiği andan itibaren Dufo'nun gözü başka bir noktaya kaymıyordu. Anlatılanların içerisinde kişinin kaderinin yer alması, önemli bir noktada olması onu gerçekten şaşırtıyordu. Elio'nun anlattıklarına şahit oldukça kendi ve geleceği ile ilgili düşüncelerinde ciddi değişiklikler yaşıyordu genç adam. En azından şu anda kadere karşı yapabileceği bir şeylere sahip olduğunu düşünmeye başlıyordu ki bu en başından beri hiçbir zaman öğrenemediği bir ayrıcalıktı.

Elio'nun söyledikleri bittiği sırada o kişi ile ilgili düşüncelerini ve genç adamın yaşayabileceği şeyleri dile getirmesi onu oldukça düşünceli bir hale itiyordu. Zaten bunları söyledikten sonra da kendisi yatıyordu. Dufo şu an olduğu yerin çok önemli bir konum olduğunun farkındaydı. Duvardaki işlemeye baktığı zaman yaşamın içerisinde bir yerde durması gerektiği, sembolize ettiği bir "şey" olduğuna kanaat getiriyordu. Elio'nun yattığından emin olduktan sonra bir süre bunları düşünmeye başladı olduğu yerde. Duvardaki çizilmiş olan sembolleri incelerken kafasında ona güvenmeli mi, güvenmemeli mi bunun sorusuna bir cevap arıyordu.

Sorulara cevap ararken önündeki sembollere odaklanmaya karar verdi genç delikanlı. Daha önce hiçbir şekilde çevresinde olan onun gördüğü veya göremediği şeyler ile bağlantılı olabileceğini düşünmemişti. Bir enerjinin nasıl kullanıldığına dair her zaman fikri vardı ancak onun var olan enerjisi doğuştan sahip olduğu atom enerjisi idi. Bulunduğu ortamda başka bir enerjinin adını öğrenmişti ve bu enerji sayesinde sadece bulunduğu yere değil ayrıca bir çok yere etki edebileceği söylenmişti. Bu anlatılanlar genç delikanlının "o" gün yaşadığı karanlık ile yüzleşmesini aklına getirmişti...

Karanlık ile yüzleşmesinin öncesinde dilediği her şeyi kontrol etmek, yönlendirmek ve müdahale etme isteğini vücudunun her bir hücresinden o kadar istemişti ki içerisindeki karanlık tarafından yutulmuştu adeta. Belki de o zaman dilediği şey şu an gerçek oluyordu ki karşısına Elio çıktı ve ona bunun nasıl yapılacağını gösteriyordu. Delikanlı, bir kişinin kaderini temsil eden işlemeye doğru yaklaşıyordu. İşlemelerin geneline doğru bakarken özellikle kader ibaresi bulundurulan işlemeye parmağının ucunda biriktirdiği atom enerjisi ile dokunmak istiyordu. Daha sonrasında biriktirdiği atom enerjisini çevresindeki şemaya aktarmayı istiyordu ki bunu yaparken gözünü kapatacaktı. Bunu yapmasının sebebi bu şemayı gerçekten hissetmekti.

Dufo parmağında topladığı enerjiyi kaderin temsil edildiği sembole odaklamış ve enerjisini var olan tüm enerjiler ile bağlamayı isterken aklından tek bir şey geçiyordu... Kendi kaderini kontrol etmeyi, özgür olmayı ve bu özgürlük ile yaşayan her şeyin özgürlüğüne karışan ve onu kontrol etmeye çalışan herkese karşı savaşabilmeyi diliyordu. O'nun yolundan gitmek istemiyordu ama O'nun yapmak istediği şeye inanıyordu. Yaşamın çevresinde var olan perdelerin kaldırılması ve gerçeklerin açığa çıkması için gerekirse yaşamın her yerinde gerektiğinde mücadele edebilmeliydi. Kapana kısılmışlık, karanlık tarafından hedef alınmak ve vakti geldiğinde ondan daha güçlü canlıların ona hükmedecek olması onu o kadar çok sinirlendirmişti ki... Genç delikanlı artık tek isteği insanlığını aşıp ilahlık yapan tüm fanilerle mücadele edebilecek güce erişmekti.

Elio'nun tahtasını da bir eline alıp kendisini görmüş olduğu işlemeler ile bağdaştırmak ve onları anlamaya çalışıp kaderi değiştirmek istiyordu. Daha doğrusu kendi özgür iradelerinin dışında hayatı ellerinden alınan, başkaları tarafından kendi kaderlerinin böyle olduğu düşündürülüp özgürlükleri ellerinden alınan herkes için mücadele edebilecek yegane dirayete sahip olmayı istiyordu. Başkalarının aç gözlülüğü ve çıkarları doğrultusunda hayatları heba olan binlerce Tihami'li, Ingenium da hayatını sürdüren her canlı için güce ve enerjiye ihtiyacı vardı. Kendi yaşadıklarını bir başkası yaşamamalı ve ona çocuk yaşında bunları yaşatanları cezalandırmak için şu an ve gelecekte artık eskisi gibi olmamalıydı.

Böyle bir şansı kalmamıştı...
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] Kaynak

#7
"Seyirci kalıp tiyatronun tadını çıkarmak istiyorum ama sen gerçekten çok ama çok sinir bozucu bir cehalet gösteriyorsun. Hala daha o kadar küçük noktalara beyin patlatıyorsun ki, gelip bizzat ben beynini darmadağın etmek istiyorum. Onca potansiyel, basit bir zaman çizgisinin, basit bir yedek gezegeninde, basit bir kıtanın yeraltı sığnağında kendisini yermekten başka hiçbir şey yapmıyor. O kadar küçük detaylara o kadar beyin gücü harcıyorsun ki, sinirden köpürüyorum. Her şeyi kafaya çok takıyorsun. Minik bir böceğin uyum sağlayıp, hayatta kalarak evrim geçirmesi gerektiği yerde oturduğu yerde kara kara düşünmesi beni bitiriyor. Bundan ne kadar nefret ediyorsun veya ne kadar bıktın sikimde değil ancak sen büyük resmi görmeyi reddettikçe önüne gelenin oyuncağı olmaya devam edeceksin. Var olmayan bir kavrama takıntılı olacağına, var olan bir kavramın peşinden git. Güç ve kontrol Dufo! GÜÇ VE KONTROL! EN GERİZEKALI BİLE KONTROL EDEBİLİR! EN ACİZ BİLE GÜÇLÜ OLABİLİR. CAHİLLERİN KİŞİOĞLUNU YÖNETTİĞİNE TANIKLIK ETTİM! CİĞERİ BEŞ PARA ETMEZ HAŞERELERİN KENDİLERİNDEN ÇOK DAHA GÜÇLÜLERİNE SÖZ GEÇİRDİĞİNE TANIKLIK ETTİĞİM GİBİ! SEN APAYRI BİR VAKASIN! GÜCÜN VAR, KONTROLÜN VAR, OLANAĞIN VAR AMA EYLEME GEÇMİYORSUN!

...

Neyse, bu sefer karışmayacağım çünkü O'nu çok sinirlendirdim zaten. Ulu Tanrımız ondan habersiz eylem aldım diye bana feci patladı. Zaten birazdan orada olur. Benim bir şey yapmama gerek yok. Sadece, şunu aklına sokmanı istiyorum. Sayısız zincir ile sarılmışken benliğin, neden özgür olamadığını düşünmek gerçekten zaman kaybı. Kaybedecek zamanın ise yok. Belli bir süredir yok."



İçindeki enerji, duvardaki işlemelere dokunduğunda, odada bir titreşim halinde hissediliyor. Oda, sanki bir yaşam formuna dönüşmüş gibi enerjine tepki veriyor. İşlemelerdeki semboller parlıyor ve birbirleriyle bağlantı kuruyor gibi görünüyor. Parmağında biriktirdiğin enerji, işlemeler aracılığıyla tüm odayı kaplıyor. Bu enerji, sadece fiziksel bir etki yaratmıyor; aynı zamanda zihninde de bir değişiklik meydana getiriyor. Anılar, duygular, düşünceler... hepsi bir araya gelerek kaderini şekillendiren olayları ve kararları yeniden gözden geçirmeni sağlıyor. Bu enerji akışı sırasında, kendi geçmişine dair bazı anıları yeniden yaşıyorsun. Çocukluğundaki bazı olaylar, gençlik yıllarındaki bazı kararlar... hepsi, şu anki seni şekillendiren etkenler. Ancak bu enerji akışı sırasında, aklına daha önce hiç hatırlamadığın bazı anılar da geliyor. Bu anılar, sanki başka bir yaşamdanmış gibi... Kaderinle bağlantılı olan bu anılar, bu enerjiyle ne yapabileceğin konusunda ipuçları veriyor. Bu enerji akışı sırasında, zihninde bir ses duyuyorsun. Bu ses, tanıdık geliyor; Elio'nun sesi. Ancak bu ses, gerçek Elio'nun sesinden farklı, daha derin ve yankılı. "Dufo." diye başlıyor ses, "Senin kaderin, sadece senin elinde. Bu enerjiyle ne yapabileceğin konusunda sana yardımcı olabilirim. Ancak unutma, her kararın bir bedeli vardır. Eğer bu enerjiyle kendi kaderini değiştirmek istiyorsan, hazır olmalısın. Çünkü bu yolculuk, sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir yolculuk olacak." Bu sesin rehberliğinde kendi kaderini değiştirmek için neler yapabileceğini öğreniyorsun. Bu enerji, sadece fiziksel dünyayı değil, aynı zamanda ruhsal dünyayı da etkileyebilir. Zihninde, bu enerjiyle yapabileceğin bazı şeyler beliriyor: Zaman ve mekanı manipüle etmek, gelecekteki bazı olayları önceden görmek, hatta belki de başka boyutlara geçiş yapmak...

Elio'nun rehberliğine ihtiyaç duyduğunun farkındasın. Ancak şu anda uyuyor ve onu uyandırmadan önce ne yapacağına dair bir planın olmalı. Belki de bu enerjiyle ne yapabileceğin konusunda daha fazla bilgi edinmek için odadaki diğer işlemelere ve sembollere daha yakından bakmalısın. Ya da belki de bu enerjiyle bir şeyler yapmadan önce bir süre dinlenmeli ve enerjini dengelemelisin. Ne yapacağına karar verirken, içindeki enerji, seni harekete geçmeye zorluyor. Bu enerjiyle ne yapabileceğin konusunda bir karar vermek için, odada bir süre daha kalıyorsun. Ancak bu enerji, içinde bir ateş gibi yanmaya devam ediyor ve bu ateşi söndürmek için bir şeyler yapman gerekiyor. Bu enerjiyle ne yapabileceğin konusunda bir karar vermek üzere, derin bir nefes alıyorsun ve önündeki seçenekleri değerlendiriyorsun. O sırada o sesi bir kere daha duyuyorsun.

"BU ATOM ENERJİSİ DEĞİL."

Odada derin derin düşünürken bir anda gözlerinin karardığını hissediyorsun. Kısa bir süreliğine bilincini kaybediyorsun. Gözlerini tekrar açtığında, Elio'dan iz yok. Şaşkınlıkla etrafına bakıyorsun, ne olduğunu anlamaya çalışıyorsun. Tam bu sırada, ağır adımlarla yaklaşan birini duyuyorsun. Başını kaldırdığında, gözlerin karşında duran muhafızla buluşuyor. Muhafızın sert yüz ifadesi ve soğuk bakışları seni tedirgin ediyor. "Burada ne yapıyorsun?" diye sert bir sesle soruyor muhafız. Etrafına tekrar bakıyorsun, Elio'nun nerede olduğunu, neden birden ortadan kaybolduğunu anlamaya çalışıyorsun. Ancak cevap vermek için kelimeleri bulamıyorsun. Muhafızın sabırsızlandığını hissediyorsun, "Konuş!" diye emrediyor. Yan hücreden başka birinin sesini duyuyorsun. "Bir saattir odada tek başına sayıklıyor, boş duvarlara dokunuyor. Durumu pek iyi değil muhtemelen." diyor alaycı bir ses tonu ile. Muhafız sana dönüyor ve "Taşak mı geçiyorsun lan benimle? Hücrene dön!" diye bağırıyor. Seni kolundan tutuyor ve dışarı doğru sürüklüyor. O sırada odaya son kez bakıyorsun ve fark ediyorsun ki az önce gördüğün çizimler de yok olmuş. Her şeyi hatırlıyorsun ama senden başka kimse bunun farkında değil gibi görünüyor. Muhafız seni hücrene götürüyor ve ardından kapıyı kapatıp kilitliyor. Söyle, şimdi ne yapacaksın?

Re: [Dufo Slitshut] Kaynak

#8
Genç delikanlı var olan tüm hissiyatı ile yapması gerektiğini düşündüğü bir eylemde bulunmuştu. Parmağını şekillere doğru odakladığı sırada her şeyin farklı ilerlediğini hissediyordu. En son hislerini nefret ile harmanladığında başına gelenleri hatırlayınca yine aynı şeyin olup olmadığını düşünmeye başlamıştı kısa süreliğine. Üzerinden saniyeler bile geçmeden etki ettiği enerjinin ona yaşattığı şeyleri görmeye başlamıştı. O kadar çok şey yaşıyordu ki kendisi ile ilgili olan yaşadığı her "şeyi" tekrardan yaşıyordu. Gördükleri sırasında kendine ait olmayan adeta kendisinin yaşadığı şeyler olduğunu hissettiren anılar da görüyordu.

Ne olduğunu anlamadan genç delikanlı yaşadığı şeye bırakıyordu kendini. Ne olduğunu söyleyebilmesi için anlaması gerekiyordu belki de ama daha önce böyle bir şey ile kim karşılaşmıştı ki? Böyle bir şey ile karşılaşıp duran tek kişi genç delikanlının kendisiydi! Yaşamı ve başka yaşamlar gözünün önünden akıp geçerken bir ses duyuyordu. Duyduğu ses karşısında tekrardan aynı şeyleri yaşadığını düşünüyordu bir an için. Şu anda elde ettiği güç ile ilgili bir şeyler söylüyordu o ses. Değişime hazır olması gerektiğini söylüyordu ki genç delikanlı bir şeyleri değiştirmek için kendini de değiştirmeye razıydı.

Kendi kaderini değiştirme isteği genç delikanlıyı her zaman çok ciddi seçimler yapmaya zorlamıştı. Aslında en başında, daha öncesinde yolun ilk yolcusu olmadığı zaman bile tek istediği herkesin mutlu olabileceği, kimsenin onun yaşadığı şeyleri yaşamadan sulh içinde yaşayabileceği bir kıta oluşturmaktı. Polis olmasındaki en büyük amaç her zaman buydu. Elindeki güç ile bir şeyleri değiştirmek ve bir daha yaşanmaması için her şeyi göze alıp mücadele etmek, genç adamın tek amacıydı. Yolun başında duyguları ile verdiği mücadelenin neticesinde kendini hep yeni bir benlik bulmak zorundaydı.

Her değişiminde çevresindeki faktörlerin ve güçlerin etkisi altında kalıp her daim kötüye ve daha çok karanlığa ait olmaya başlamıştı. Her şeyin bir sonu olmalıydı, sonun bile. Karanlığın içerisine sığındığı vakit belki de istediği güce erişebilmiş ve yapmak istediği şeyi başarmıştı ama bu onun canına karşılık olacaktı. O zaman bir ışık çıkıp gelmişti en karanlığın dibinden. İşte o ışık sayesinde şu an hayata tutunan genç adam belki de gördüğü ve kendisine ait olmayan anıların, canlıların uğruna bu hayatta yaşamaya devam etmeliydi.

Genç delikanlının kendi kaldığı durumlar içerisinde en ilginci bu oluyordu çünkü ilk defa başına gerçekten ölümcül bir şey gelmeden bir güce erişebiliyordu. Kendisi artık ne yapabileceğinin farkında olarak düşünüp durur iken aldığı nefesten sonra işler daha da karmaşık hale geliyordu. Odada kaldığı süreçte kendi iyi hissetmemeye başlıyordu ve git gide gücün ateşini hissetmeye başlıyordu. Neler yapacağını düşünmek için tekrar harekete geçmeye çalıştığı sırada bir ses duyuyordu ve gözlerinin karardığını hissediyordu. Gözlerinin karardığı sırada bilincini de kaybediyordu.
► Show Spoiler
Kısa bir süre sonra genç delikanlı gözlerini tekrar açıyordu. Ne olduğunu anlamadan etrafına bakıyor ve neler olduğunu anlamaya çalışmadan sadece duruyordu. Tek fark ettiği şey Elio'nun orada olmadığıydı. Acaba ona ne olmuştu? Gördüğü her şey hayal miydi? Bunun ile ilgili tam bir cevabı yoktu ama cevapları içerisinde kendisine uygun olanı ararken duyduğu ağır adımlar ile bir şeyin ona yaklaştığını anlayabiliyordu. Adımların sonucunda karşısındaki kişinin bir muhafız olduğunu görüyordu. Muhafız ona karşı sinirli bir tutum ile yaklaşırken genç delikanlı kendini hiç bozmadan sadece soğuk bir şekilde bakıyordu. Muhafız onu sürüklerken hiç zorluk çıkarmıyor ve sessizce hücresine geçiyordu.

Hücresine geçtikten sonra genç delikanlı kısa bir süreliğine donakalmaya devam ediyordu. Ne olduğunu ve neden olduğunu sorgulamaktansa artık bir şeyler yapabileceğinin farkına varmıştı. Artık daha fazla karanlığın içerisinde saklanmasına gerek kalmamıştı. Öğrendiği ve gördüğü her şeyi bir an bile aklından çıkaramamıştı. Nasıl olmuştu da böyle bir yerde, böyle bir güce sahip olabileceğini düşünmüştü? Gördüğü şey bir hayal olmalıydı.

Kafasını soğuk duvara yaslayıp başını tavana kaldırdıktan sonra gözlerini kapatmıştı. Derin bir nefes verdikten sonra eğer gerçekten bu güçlere sahip olduğu bir yaşam varsa ne yapardı diye düşünmeye başlamıştı. Düşüncesi, memleketinin bölünmesine ve o savaşta yaşanan her kötü şeyin hiçbir zaman yaşanmamasına adına gücünü kullanıp oraya müdahale edip bunu sonlandırmaya fayda sağlar mıydı? Oraya gitse bile bunu yapabilecek güçte miydi?

İçinden geçen tek şey bir başkalarının onun gibi acılar yaşamaması ve böyle bir delikte tıkalı kalmaması için onun bu hayalini gerçekleştirmeye inanmasıydı. Öyle bir inanmaya başlamıştı ki derin bir nefes alıp tüm benliği "o" zamana dönüp keşke dediği her şeyi gerçekleştirmeyi arzuluyordu. Genç delikanlı gerçek bile olduğunu düşünmediği gücüne inanarak geçmişe gidip memleketini ve orada yaşamını yitiren bütün masum insanları kurtarmayı hedefleyerek gördüğü ve hissettiği her şeye hayatını koyup bunu deneyecekti...
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] Kaynak

#9
"Gerçekten geçmişi değiştirmek istiyor musun? Seni sen yapan geçmişi, seni besleyen ve büyüten geçmişi, sana farkındalık veren geçmişi, senin karar almanı sağlayan geçmişi...

Bu bence yanlış olurdu. Hani, geriye dönüp baktığımızda bazen düşünürüz ya, bu kadar bariz bir hatayı nasıl yaptığımızı veya doğru karar önümüzde iken nasıl da göremediğimizi. Sanki o an irademiz elimizden alınmış gibi veya zaman hızlıca akıyormuş gibidir. Orası yaşanması zorunlu olan bir noktaya benzer. Bizim bir şeyleri anlamamız, kavramamız ve olgunlaşmamız için. Bazen, tabiri caiz ise, adam olmak için bariz hatalar yapmamız gerekir. Ben herkesin kendi kaderini çizdiğini savunuyorum ama bu çizgide bazen kaderin de söz hakkı olduğunu söylemek çok mu garip kaçar sana? Senin yaşadıklarını bizzat yaşamadan seni ne kadar anlarım bilmem ama çözüm geçmişi düzeltmekte değil. Çözüm geleceği kurtarmakta. Onu güvenli kılmakta. Biraz gecikiyorum ama geldiğimde birazcık sohbet edelim, olur mu?"


Gözlerini kapatıyorsun ve derin bir nefes alarak zihninle bağlantı kurmaya çalışıyorsun. Kalbinin atışlarını hissediyor, her bir atışın seni daha da derinlere götürdüğünü hissediyorsun. Zihnin, bedeninden ayrı bir varlık gibi hareket ediyor ve seni bilmediğin yerlere sürüklüyor. İçinde biriken enerjiyi hissediyor ve bu enerjiyi kontrol etmeye çalışıyorsun. Derin bir meditasyon durumuna geçiyorsun. Zihnindeki tüm düşünceleri bir kenara bırakıp sadece şu anki an'a odaklanıyorsun. Kendini tamamen boşaltıyor ve sadece içindeki enerjiye odaklanıyorsun. Bir süre sonra, bu enerji seni sarmalıyor ve etrafındaki her şeyi unutuyorsun. Kendini bir anda Tihami'de, memleketinde buluyorsun. Etrafındaki manzara, çocukluğundan hatırladığın gibi. Temiz hava, yeşil ağaçlar, masmavi gökyüzü... Her şey o kadar tanıdık ve o kadar huzurlu ki, bir an için nerede olduğunu unutuyorsun. Ancak bu huzur, kısa sürüyor. Çünkü etrafında olan biteni fark ettiğinde, memleketindeki savaşın izlerini görmeye başlıyorsun. Yıkılmış evler, yaralı insanlar, çocukların gözlerindeki korku... Bu manzara, seni derinden etkiliyor ve içinde bir şeylerin kırıldığını hissediyorsun. Ancak bu manzara karşısında sadece üzülmek yerine, içindeki enerjiyi kullanarak bir şeyler yapmaya karar veriyorsun. Elini yavaşça kaldırıyor ve etrafındaki enerjiyi toplamaya başlıyorsun. Bu enerji, seni saran bir kalkan gibi koruyor ve etrafındaki her şeye olumlu bir etki yapıyor. Yaralı insanlar, yavaşça iyileşmeye başlıyor, yıkılmış evler tekrar ayağa kalkıyor, çocukların gözlerindeki korku yerini umuda bırakıyor. Çok geçmeden tekrar kapatıyorsun gözlerini, artık gerçekten uyanma zamanı.

Gözlerini yavaşça açıyorsun ve etrafına bakıyorsun. Gözlerin, Tihami'deki evinin tanıdık detaylarına takılıyor. O eski ahşap masa, her gün suladığın sardunya çiçekleri, o eski koltuk... Her şey yerli yerinde ve tıpkı hatırladığın gibi. Anlık bir şok yaşıyorsun. Nasıl olmuştu da buraya gelmiştin? Hapishanenin soğuk duvarları, o sert muhafızın yüzü, Elio'nun kayboluşu... Bunların hepsi bir rüya mıydı? Ayaklarını yere bastığında, evin ahşap zemininin sıcaklığını hissediyorsun. Etrafındaki seslere kulak verdiğinde, sokaktan geçen insanların Tihami dilinde konuştuğunu duyabiliyorsun. Kapıyı açıp dışarıya adım attığında, Tihami'nin o eşsiz doğasını soluyorsun. Gökyüzü masmavi, kuşlar cıvıl cıvıl ötüyor ve rüzgar yüzünde hafif bir serinlik bırakıyor. Bir an için kendini sıkıyor ve gerçekten burada olup olmadığını kontrol ediyorsun. Ancak her şey o kadar gerçek ki, kendini rüyada gibi hissetmiyorsun. Evin önündeki ağaç altında oturup, başını ellerinin arasına alıyorsun. Neler olduğunu, nasıl buraya geldiğini anlamaya çalışıyorsun. Ancak aklına gelen tek şey, içindeki o güçlü enerji. Belki de bu enerji, seni gerçekten de memleketine getirdi. Evet, biraz daha bakınınca anlıyorsun ki sen gerçekten Tihami'desin. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra, evinin önünden ayrılıyorsun. Tihami'nin dar sokaklarında ilerlerken, çocukluğundan hatırladığın o eski binaları, dükkanları ve insanları görüyorsun. Ancak şehirde bir gerginlik hissi de var. İnsanların yüzlerinde endişe ve korku izleri belirgin. Merkeze doğru ilerledikçe, bir gazete bayisi görüyorsun. Yaklaşıp gazetelere göz atıyorsun. Manşetlerde, Kuzey Tihami ile Güney Tihami arasındaki siyasi gerilimin hala devam ettiğini okuyorsun. Bazı haberlerde, sınır bölgelerinde çatışmaların yaşandığından, masum sivillerin hayatını kaybettiğinden bahsediliyor. Diğer haberlerde ise, iki bölge arasındaki diplomatik görüşmelerin tıkanma noktasında olduğu ve bir çözüme ulaşılamadığı belirtiliyor. Gazeteyi okuduktan sonra, şehrin kalabalık meydanına doğru ilerliyorsun. Meydanda toplanan insanlar, bir araya gelip durumu tartışıyor. Bazıları öfkeyle bağırıyor, bazıları ise endişeyle başlarını sallıyor.

Meydanda, insanların yoğunlaştığı bir bölgeye doğru ilerlerken, bir dükkanın önünde duran küçük bir televizyonun etrafında toplanmış bir grup insanı fark ediyorsun. Merakla yaklaşıp ne olduğunu görmek istiyorsun. Televizyonda, Kuzey Tihami Cumhurbaşkanı Stefaw Dudshes'in basın açıklaması yapmakta olduğunu görüyorsun. Stefaw Dudshes, ciddi bir ifadeyle kameraların karşısında duruyor. "Sevgili Tihami halkı," diye başlıyor, "Ülkemizin içinde bulunduğu bu zor dönemde, sizlere önemli bir mesaj iletmek istiyorum. Kuzey Tihami ve Güney Tihami arasındaki gerilim, hepimizin malumu. Ancak bu gerilimin, masum sivillerin hayatını kaybetmesine sebep olmasını kabullenemeyiz." Cumhurbaşkanı Dudshes, "Tihami'nin güvenliği bizim için en öncelikli konudur. Bu nedenle, tüm taraflarla diplomatik görüşmelere devam ediyoruz. Ancak bu süreçte, halkımızın da desteğine ihtiyacımız var. Birlik ve beraberlik içinde, bu zor dönemi aşabileceğimize inanıyorum." diye devam ediyor. Dudshes'in sözlerini dikkatle dinlerken, etrafındaki insanların tepkilerini de gözlemliyorsun. Bazıları umutla televizyona bakarken, bazıları ise endişeyle başlarını sallıyor. Açıklama sona erdikten sonra, meydandaki insanlar tekrar kendi aralarında tartışmaya başlıyor. İçlerinden biri ilgini çeken bir şey söylüyor. "Pakt'ın Güney Tihami'ye verdiği süre bitti arkadaş. Neden saldırmıyorlar? Neyi bekliyorlar? Daha fazla insanın ölmesini mi?" Bir diğeri de "Saldırıp provoke ederlerse daha fazla insan ölür, her şey olduğu gibi kalmalı ve diplomatik bir şekilde çözülmeli." diyor.

Neyse, bir dakika. Her şey çok ama çok fazla. Az önce Gedhilfe Krallığı'nın neresinde olduğunu bilmediğin bir yarı hapishane yarı laboratuvardaydın. Şimdi ise hiçbir şey olmamış gibi memleketindesin. Yapabileceğin çok şey var ama karar vermek için ne kadar vaktin olduğunu bilmiyorsun. Ne yapacaksın Dufo?

Re: [Dufo Slitshut] Kaynak

#10
Genç delikanlı duyduğu ve hissettiği şeylere güvenmesi gerektiğini hissetmişti ilk defa. Belki de hayatı boyunca ilk ve son defa yapacağı ve her zaman pişmanlık duyacağı bir hayal kurup, ona o kadar çok inanmış ve inanmak istemişti ki her şeyi değiştirebilecek bir an olsun diye umut ediyordu bulunduğu an için. İnandığı bu hisler onu bambaşka diyarlara götürüyordu adeta. Daha önce zihninin ve duygularının hiç bulunmadığı doruklara itiyordu onu ki genç delikanlı bundan mutluluk duyuyordu.
Hissetmeye ve inanmaya çalıştığı enerjinin onu sarıp sarmaladığını hissettiği vakit kendisini rahatlamaya bırakıyordu çünkü başka bir şey yapmaya gerek duymuyordu. Sonunda birilerinin veya bir şeylerin onun elinden tuttuğunu ve onu kolladığını hissettiği vakit gelmişti.

Gözlerini tekrar açtığında artık farklı biri olduğunu hissediyordu. Hatta bu his o kadar farklı hissettiriyordu ki sanki o kapalı duvarların arasından kurtulmuş ve memleketine dönmüştü.Genç delikanlı etrafına iyice baktığında gerçekten memleketine döndüğünü fark etmişti ve bu durum onu inanılmaz derecede heyecanlandırmıştı! Olmayacak bir şeyi dilemiş, olmayacak bir şeyi istemişti ve sonunda başarmıştı! Kendisini memleketinin bir parçasında buluyordu. Ayakta durduğu sırada şaşkınlıktan bir kaç adım geriye atıyordu ister istemez ve tekrar etrafına baktığında savaştan izler görüyordu. Az önce yaşadığı bütün hissiyatı hazmederek dişlerini sıkmaya başlıyordu ve içerisinde barındırdığı enerjiyi etrafında yaşanan her şeyi canlı ve güzel haline döndürmek için harcamayı diliyordu. Elini havaya kaldırıp etrafındaki enerjiye yön verdiğini hissediyordu. Elinde yeterli enerjiyi topladığından tekrar enerjiyi eliyle başka bir şekilde aktararak çevresini ve çevresindeki her şeyi iyileştirmeye, onarmaya harcıyordu. Enerjisi ile her şeyin iyi gittiğini görmeye başladıktan sonra kontrolünü kaybetmeye başlıyordu Dufo. Gözleri kapanmaya başlıyordu ki içten içe sessiz çığlıklar atıyordu bunun bitmemesi için. Uyanık kalmak, her şeyi onarmak için bir şansı varken burada düşemezdi!

Gözlerini tekrar açtığında bir kaç saniyeliğine de olsa hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Anında dikeldiği yataktan etrafına bakıyor ve gördüğü şeyler hep tanıdık şeyler oluyordu. Kısa bir süre baktıktan sonra anlıyordu ki evine gelmişti! Az önce gördüğü, bu zamana kadar yaşadığı her şey rüya mıydı? Ayaklarını yere bastığı anda her şeyin gerçek olduğunu hissedebiliyordu ama yaşadıklarının hala farkına varamamıştı. Evinden dışarı çıktığında Tihami'nin o güzel manzarasına denk geliyor, temiz deniz havası çekiyor ve en sevdiği ağacın altına yatıp uzanıyordu. Uzun zamandır sanki dinlenmeye ihtiyacı varmış gibi yatıyordu ama kafasının bir köşesinde yaşadıklarının gerçek olup olmadığını düşünüyordu. Hem şu an hem de şu ana kadar yaşadığı her şey hayal miydi? Rüya mıydı? Bunlar hakkında düşünürken içerisinde var olan enerjiyi hissediyordu. Bir şeylerin farklı olduğu ve artık eskisi gibi olmayacağı netletmişti onun için.

Az da olsa bir şeylerin farkına vardığı vakit derin bir nefes alıp hızlıca toparlanıyordu. Adımlarını hızlandırıp merkeze doğru ilerliyordu ki o buralarda yokken neler olmuştu görmek istiyordu. Çevresini gözlediğinde insanların çok gergin ve stresli olduğunu fark ediyordu. Bu durum onu oldukça panik hale getirdiği için olabilecek en hızlı şekilde bir gazete bayisine girip neler olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. Daha sonrasında gözüne meydandaki kalabalık çarpıyordu ve kalabalığa doğru ilerliyordu. Kalabalığa yaklaştığı vakit burada ne olduğunu ve neden insanların bu kadar stresli olduğunu görebiliyordu. Cumhurbaşkanı Stefaw Dudshes'in basın açıklaması yapıyor oluşu ve konunun Güney ile ilgili olması insanların geçmişte yaşadığı şeyleri tekrar hatırlamasına sebebiyet veriyordu.

Konuşmayı dinledikten sonra kafasında ne kadar süredir ortada olmadığını ve gördüğü şeylerin gerçek olduğuna kanaat getirebiliyordu artık. Genç delikanlı uzun bir süredir ortalıkta yoktu ve ilk geri dönebildiği an ise ülkesinin ve eski dostlarının arasında yaşanılacak olan gerginliğin tam ortasına düştüğünü fark ediyordu.İnsanların düşünceleri, Pakt'ın istekleri ve başkanın istekleri bir yana kendisinin de bir isteği vardı. Her ne olursa olsun bunu durdurmalıydı. Öncesinde yaşanan şeylerden sonra tekrarı olması Dünya'nın onun gezegenine giriş yapması için yeterli kuvvete erişmesine sebebiyet verecekti. Bunu düşünüp durdukça kendi bulunduğu yerin ne olduğunu hala çözemediği için kendine kızgındı ama yalnız olmadığını biliyordu!

Genç delikanlı hızlıca kalabalıktan uzaklaşıp tekrar enerjisini toplamak istiyordu. Bu sefer enerjisini toplayıp, eski dostları olan Livei ve Ae'nin yanına gitmeye çalışacaktı. Yaşadıklarını bir tek onlara anlatabilirdi ve bir tek onlar ona yardım edebilirdi. Ae'nin konumunu düşününce ondan böyle bir şeyi istemek çok daha ciddi sorunlara sebep olabilir diye Livei'nin yanına gitmeyi istedi. Delikanlı odaklanıp kızıl saçlı ilk arkadaşının yanına gitmeyi diledi içten içe. Böylece yaşadığı her şeyi anlatabilecek, yaşanan duruma engel olabilecek herkesi ve her şeyi bir araya getirebilirdi. Umarım o iyidir çünkü Dufo başka bir acıya karşı kendisine ne kadar hakim olabilir hiç bunu hesaplayabilecek bir noktada değildi...
Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”

cron