Yanık kokusu.
Uykuya dalmadan önce hatırladığın son şey bu. Bilincin kapalıyken, vücudunun kontrolsüz bir enerji patlamasına sebep olduğunu hissediyorsun. Bu patlama, etrafındaki her şeyi etkiliyor; yakınında bulunan doktorlar ve araştırmacılar, patlamanın şiddetiyle hayatını kaybediyor. Odayı saran enerjinin yarattığı yüksek ısı, teknolojik aletleri bozuyor ve yangına sebep oluyor. Bu kaotik anlarda, bilincin yavaş yavaş geri dönüyor. Gözlerini açtığında, etrafındaki yıkımı ve yangını görebiliyorsun. Etrafta hareketsiz yatan insanlar ve bozulan cihazlar, yaşanan felaketin boyutunu gözler önüne seriyor. Şaşkınlık ve korku içinde, bu olayın nasıl meydana geldiğini ve bundan sonraki adımlarının ne olacağını düşünüyorsun. Kendi gücünün bu yıkıcı etkisini anlamaya çalışırken, Hiperya'da yaşayacakların ve kendi geleceğinin ne olacağı konusunda derin bir belirsizlik içine giriyorsun. Sokağa çıktığında, binanın dışında Hiperya'nın acil müdahale ekiplerini görüyorsun. Etraftaki kaos ve kargaşa içinde, ekiplerin senin varlığını fark ettiğini anlıyorsun. Aniden, ekiplerden biri silahını çıkarıyor ve sana doğrultuyor. Silahın ateşlenmesiyle birlikte, mermi sana doğru hızla ilerliyor ve vücuduna değdiği anda gözlerin tekrar kararıyor. Bilincini yitiriyorsun.
Gözlerini tekrar açtığında, kendini kocaman, depoya benzeyen bir hücrede buluyorsun. Hücre, binlerce küçük kare bölmeden oluşuyor ve her biri farklı bir denek barındırıyor gibi görünüyor. Soğuk, metal duvarlar ve steril bir hava, bu yerin bir tür denek hapishanesi olduğunu hissettiriyor. Her hücrede farklı insanlar var ve her biri kendi başına bir deney gibi duruyor. Etrafına bakarken, bu hapishanede bulunan herkesin, senin gibi, Hiperya'nın deneyleri için kullanıldığını anlıyorsun. Bu korkunç ve soğuk yer, senin yeni gerçekliğin haline gelmiş gibi duruyor. Peki ne yanlış gitti? Ne oldu, ne yaşandı? Sende üstün bir güç olduğunu söylemişlerdi, neden böyle sonuçlandı?
Düşüncelerinle boğuşurken, hücrene beklenmedik bir şekilde bir adam ışınlanıyor. Adam uzun boylu, kumral saçlı ve mavi gözlü; görünüşü sıradışı ve gizemli. Giyimi oldukça sade ama etkileyici, üzerinde siyah bir ceket ve derli toplu kıyafetler var. Adam, seninle tuhaf bir şekilde tanışıyor, sanki seni uzun zamandır tanıyormuş gibi bir hava var. "Merhaba Wændz, buradan çıkmak ister misin?" diye soruyor. Ses tonu sakin ve kendinden emin, sanki bu tür durumlarla daha önce defalarca karşılaşmış gibi. Bu an, beklenmedik ve gizemli; seni şaşırtıyor ve aynı zamanda meraklandırıyor. Adamın kim olduğu ve buraya nasıl geldiği konusunda bir sürü soru aklına geliyor. Adam sana elini uzatıyor, gülümsüyor. Ne yapacaksın?
Uykuya dalmadan önce hatırladığın son şey bu. Bilincin kapalıyken, vücudunun kontrolsüz bir enerji patlamasına sebep olduğunu hissediyorsun. Bu patlama, etrafındaki her şeyi etkiliyor; yakınında bulunan doktorlar ve araştırmacılar, patlamanın şiddetiyle hayatını kaybediyor. Odayı saran enerjinin yarattığı yüksek ısı, teknolojik aletleri bozuyor ve yangına sebep oluyor. Bu kaotik anlarda, bilincin yavaş yavaş geri dönüyor. Gözlerini açtığında, etrafındaki yıkımı ve yangını görebiliyorsun. Etrafta hareketsiz yatan insanlar ve bozulan cihazlar, yaşanan felaketin boyutunu gözler önüne seriyor. Şaşkınlık ve korku içinde, bu olayın nasıl meydana geldiğini ve bundan sonraki adımlarının ne olacağını düşünüyorsun. Kendi gücünün bu yıkıcı etkisini anlamaya çalışırken, Hiperya'da yaşayacakların ve kendi geleceğinin ne olacağı konusunda derin bir belirsizlik içine giriyorsun. Sokağa çıktığında, binanın dışında Hiperya'nın acil müdahale ekiplerini görüyorsun. Etraftaki kaos ve kargaşa içinde, ekiplerin senin varlığını fark ettiğini anlıyorsun. Aniden, ekiplerden biri silahını çıkarıyor ve sana doğrultuyor. Silahın ateşlenmesiyle birlikte, mermi sana doğru hızla ilerliyor ve vücuduna değdiği anda gözlerin tekrar kararıyor. Bilincini yitiriyorsun.
Gözlerini tekrar açtığında, kendini kocaman, depoya benzeyen bir hücrede buluyorsun. Hücre, binlerce küçük kare bölmeden oluşuyor ve her biri farklı bir denek barındırıyor gibi görünüyor. Soğuk, metal duvarlar ve steril bir hava, bu yerin bir tür denek hapishanesi olduğunu hissettiriyor. Her hücrede farklı insanlar var ve her biri kendi başına bir deney gibi duruyor. Etrafına bakarken, bu hapishanede bulunan herkesin, senin gibi, Hiperya'nın deneyleri için kullanıldığını anlıyorsun. Bu korkunç ve soğuk yer, senin yeni gerçekliğin haline gelmiş gibi duruyor. Peki ne yanlış gitti? Ne oldu, ne yaşandı? Sende üstün bir güç olduğunu söylemişlerdi, neden böyle sonuçlandı?
Düşüncelerinle boğuşurken, hücrene beklenmedik bir şekilde bir adam ışınlanıyor. Adam uzun boylu, kumral saçlı ve mavi gözlü; görünüşü sıradışı ve gizemli. Giyimi oldukça sade ama etkileyici, üzerinde siyah bir ceket ve derli toplu kıyafetler var. Adam, seninle tuhaf bir şekilde tanışıyor, sanki seni uzun zamandır tanıyormuş gibi bir hava var. "Merhaba Wændz, buradan çıkmak ister misin?" diye soruyor. Ses tonu sakin ve kendinden emin, sanki bu tür durumlarla daha önce defalarca karşılaşmış gibi. Bu an, beklenmedik ve gizemli; seni şaşırtıyor ve aynı zamanda meraklandırıyor. Adamın kim olduğu ve buraya nasıl geldiği konusunda bir sürü soru aklına geliyor. Adam sana elini uzatıyor, gülümsüyor. Ne yapacaksın?
Off Topic
Pasiflik süresi 3 gündür.