Re: [Tegin Hentanodan] Düşmüşlerin Yükselişi

#11
Planımı uygulamaya koyduktan sonra zor da olsa başarılı oluyorum. Ancak tüm oklardan sıyrılmayı öncelik belirlediğim için yapmam gereken asıl görevimi yerine getiremiyorum. Ayrıca üzerime gelen oku engelleme başarabilsem de muazzam bir acı hissettim. Bu hareketi savaşa alanında kullansaydım karşı saldırı yapmak için toparlanmam bir hayli zaman alacağından ileride çok zor durumda kalmadıkça böyle bir şey yapmamam gerektiğini hafızama kazıdım.

Aslında okları engellediğim için teorik olarak kazanmış olmam gerekiyor. Rakibim bana zarar veremeyeceği için kendime geldikten sonra hançerimi kullanarak bana galibiyeti getirecek son vuruşu yapabilirdim ama üstat oku engelledikten sonra bir hayli öfkelenerek bana söylenmeye başladı. Bana ettiği hakaretlerden sonra hissettiğim acıyı tahmin etmiş olacak ki hemen birilerine beni nasıl tedavi edeceklerini söylemeyi de ihmal etmedi. Yanıma gelip tedavimle ilgilenen kişi az önce yaptığım hareketi bir daha sakın yapmamı söyledi. Sakince başımla onu onayladıktan sonra üstadın dediklerini dinlemeye başladım. Kazanmak için her şeyi yapmaya göze aldığım için biraz fütursuzca davrandığımı kabul ediyorum ama yeri geldiği zaman sırf zarar göreceğim diye kendimi geri tutmamın doğru olduğunu düşünmüyorum. Antrenman için biraz fazla olduğunu kabul ediyorum ama aklıma gelen en iyi plan buydu.

Benden sonra diğer arkadaşlarda tek tek benimle aynı sınava girmeye başladı. Kendi başıma sakin bir şekilde sınava giren kişileri izlerken dinlenmek için önümde olan bu fırsatı kullanarak beklemeye başladım. Bir sonraki sınavın ne olduğunu bilmediğim ve hali hazırda küçük bir sakatlık yaşadığım için bu fırsatı iyi kullanmam gerekiyor.
Image
► Show Spoiler

Re: [Tegin Hentanodan] Düşmüşlerin Yükselişi

#12
Herkes sınavı verdikten sonra üstat diğerlerinde birazcık dinlenmesine izin veriyor. Ardından zorlu eğitim günlerce, hatta haftalarca devam ediyor. Durağan hedeflere atış yapma, hareket eden hedeflere atış yapma, üstadın oklarından kaçma, üstadı vurmaya çalışma, ok ve yay bakımı; okun ucunu narince bileme, eğer ete denk gelirse dört kez, sert maddeye denk gelirse iki kez kullanabilme, okun gövdesinin kutlu sayılan ağaç cinsinden yapılması, yayın da aynı şekilde yapılması ama ipinin hayvanlardan yapılması, okun kısa olmasının nedenlerinin kolay taşınabilirlik, hafiflik ve daha güçlü ok atabilme olanağı olması. Bu eğitim boyunca birçok bilgi ediniyorsunuz ve eski formuna kavuşuyorsun. Artık yayı daha kararlı geriyorsun, daha uzun süre gergin tutup üst üste daha çok ok atabiliyorsun. Gözlerin daha keskin, düşüncelerin ise daha hızlı. En azından okçuluk bağlamında. Haftalar sonra, neredeyse bir ayı doldurmak üzere oluyorsunuz. Üstat hepinize bir konuşma yapıyor. "Bugüne kadar sizden beklediğimden daha iyi bir ilerleme kaydettiniz. Neredeyse gururlanmak üzereyim. İkinci bir şansı herkesin hak ettiğini kanıtlamanız için önünüzde uzun bir yol var ama bu gidişle Ak At size eşlik edecek. Son iki sınavınıza gireceksiniz bugün. Eğer geçerseniz, sıradaki durağınız Kurt İni olacak. Şimdi sadaklarınız ile yaylarınızı alın. Kendinizi hazırlayın ve beni takip edin. Ava çıkıyoruz!" İne giriyor, ekipmanlarınızı alıyor, zihnen kendinizi hazırlıyor ve üstat önderliğinde vahşi doğaya doğru yolculuk yapıyorsunuz.

Yol boyunca üstat gık çıkarmıyor ama gözlerinin hem etrafta hem de üzerinizde olduğu aşikar. Vahşi doğanın içine doğru ilerledikçe etraftaki sesler artmaya başlıyor. Doğa burada epey canlı. Üstat aniden duruyor ve "Burası yeterince iyi." diyor ve size dönüyor. "Hepiniz tek başınıza avlanacaksınız. Avlarınızın adeti, ağırlığı ve kalitesine göre değerlendirileceksiniz. Etrafta yırtıcı çok. Sizden daha iyi biliyorlar avlanmayı. Sizi de bir av olarak görecekler. Yani, aynı zamanda hayatta kalma kabiliyetiniz de değerlendirilecek. Doğaya ne kadar az zarar verdiğiniz de işin içine katılacak. Dağılabilirsiniz! Kızıl Baykuş sizi gözetsin!" Üstadın komutuyla sınav başlıyor. Etrafına bakıyorsun. Herkes hızla dağılırken toplamda yirmi küsür kişi olduğunuzu sayabiliyorsun. Herkes dağılırken bazılarının birbirlerine imalı bakışlar attığını ve kafa hareketi yaptığını görüyorsunuz. Bazılarının ise aynı yönde ilerlediğini. O sırada yanına birisi geliyor. Senden biraz uzun ve biraz daha kilolu. Saçı kısa ve düz. Selam verip hemen konuya giriyor. "Üstat tek başımıza avlanmamızı söyledi ama bu sınavı hepimiz kazanabiliriz. En azından av bulmak ve canımızı korumak için beraber çalışabiliriz, ne dersin? Şuradan çok ses geliyor. Tehlikeli bir bölge gibi ama yan yana olursak hemen icabına bakarız." Tek başına gidebileceğin yollar ise üçe ayrılıyor. Patika, sık çalıların ve ağaçların olduğu taraf, daha açık ama seslerle dolu taraf. Birden fazla seçeneğin var ama zamanın az. Bu kadar kişi varken, av bulmak zor olacak. Seçimini yap ve harekete geç.

Re: [Tegin Hentanodan] Düşmüşlerin Yükselişi

#13
Herkesin başarılı olmasından sonra zorlu eğitim sürecimiz başladı. Bir ay içerisinde hızlandırılmış bir şekilde ok ve yay hakkında tüm temel eğitimleri aldık. Hatta yeri geldiğince üstat sayesinde bir oku kaç defa kullanabileceğimiz gibi ileri düzey bilgilerde bile elde edinebildik. Bu zorlu bir ay içerisinde formum sıkı eğitimler sonrasında eski haline geri geldi. Aslında eski halimden daha iyi oldum bile diyebilirim. Artık oklarımı atarken öncekine kıyasla daha hızlı ve daha kararlıyım. Artık bir sonraki aşamaya geçmeye hazırım. Üstat da benimle aynı şekilde düşündüğü için hepimizi yanına topladıktan sonra bugün son iki sınavımıza gireceğimizi söyleyerek ekipmanlarımızı alıp onu takip etmemizi söyledi. Dediğine göre ava çıkacakmışız.

Sessiz bir şekilde ilerlememizi bitirdikten sonra üstat bizi durdurarak sınavımızı açıklamaya başladı. Sınav aslında gayet basit. Bir yandan doğada hayatta kalmaya çalışıp bir yandan da etraftaki çeşitli canlıları avlamamız gerekiyor. Avlarımızın ağırlığı, sayısı ve adetine puan alacağız. Tüm süreç boyunca da doğaya olabildiğince az zarar vermemiz isteniyor. Büyük ihtimalle son kural görev esnasında sessiz olup olamayacağımızı ölçmek için konuldu. Avlardan bahsederken hayvan denmemesi dikkatimi çekti. Ağırlığa vurgu yapıldığı için birileri insanları av olarak seçer mi diye endişeliyim. Umarım kimse böyle aptalca bir şey yapmaya kalkmaz. Üstat konuşmasını bitirdikten sonra herkes yavaş yavaş dağılmaya başladı. Anca bu dağılma esnasında bazıları birbirlerine kaş göz yapması gözümden kaçmadı. Hatta bazıları gizlemeye çalışmadan bile aynı yöne doğru gittiler. Bu esnada bir kişide benim yanıma gelerek birlikte çalışma teklifinde bulundu. Kibarca yanıma gelen kişiyi ret edeceğim. Üstat yalnız olmamızı söyledikten sonra birileriyle birlikte hareket etmemin doğru olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden arkadaşın yanından ayrıldıktan sonra patikayı takip edeceğim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Tegin Hentanodan] Düşmüşlerin Yükselişi

#14
"Sen bilirsin. Kızıl Baykuş senle avlansın!" Sana iyi dileklerde bulunduktan sonra sesin en çok geldiği yere doğru hızla ilerliyor. Sen de patikayı takip ediyorsun. Her adımınla etraftan farklı sesler yükseliyor. etoburların sesi, otoburların sesi, yaprakların sesi, çalıların sesi, güneş her yeri aydınlatıyor. Patikanın uzun sürmeden bittiğini görüyorsun. Ötesi ise vahşi doğaya resmî bir giriş. Uzun çalıların arasından çok güzel açık bir renk yakalıyorsun. Peşinden gittiğin takdirde zarif bir hayvana tanıklık ediyorsun. Küçük bir su birikintisinden içiyor. Altı bembeyaz, üstü kahverengi ile krem rengi karışımı. Kısacık pofuduk bir kuyruk, uzun ince bacaklar, masum bakışları ile kısa boynuzlarıyla işte karşında bir ceylan! Güneş de vurunca ne tatlı, ne sevimli oluyor bunlar! Etrafta da başka hayvan yok gibi. Garip, Himota topraklarında yaşayan bu hayvanın sürü hâlinde hareket ettiğini biliyorsun. Şimdi, biraz düşünmen gerek. Avını birçok farklı yönden değerlendirecek üstat. Birden fazla av elde edebilirsin ama nasıl taşıyacağın konusu da var. Öte yandan, doğaya zarar vermeme kuralı var. Bu kuralın içinde genç hayvanları avlamaman gerektiği gerçeği yer alıyor. Nüfus dengesi bozulmamalı sonuçta. Düşüne durmanı isterim ama birkaç metre ötende başka bir avcıyı görmen bu isteğimi altüst ediyor. Seni fark etmemişe benziyor. Gözleri avın üzerinde. Ondan önce davranabilirsin veya onu uyarabilirsin. Nasıl uyaracağın ayrı bir sorun çünkü ses çıkardığın gibi avın kaçabilir. Ceylanlar korkaktırlar. Bunu belgesellerden biliyorsun. Sese duyarlılar. Av olduklarının bilincindeler adeta. Meydan senin!

Re: [Tegin Hentanodan] Düşmüşlerin Yükselişi

#15
Hevesli bir şekilde yanıma yaklaşan arkadaş sessiz ret edilişinden sonra sonucu sakince kabullenip hızlıca yanımdan ayrıldı. Bu kadar hızlı pes ettiğine göre benim dışımda yalnız olan başka birilerini de bulmak için acele ettiğini düşünüyorum. Daha önceden de gruplaşan kişiler olduğu için karşımdaki kişinin ne yapmak istediğini anlıyorum ama umarım üstadın kurallarını alenen görmezden gelmenin sonuçlarına katlanabilir.

Arkadaş yanımdan gittikten sonra karar verdiğim gibi patikaya doğru yürümeye başladım. Attığım her adımla birlikte etrafımda değişik sesler duyarken patika yolu takip etmeye başladım. Kısa bir süre sonra patikanın sonuna geldim. Yolun sonunda uzun çalıların arasında bir şey dikkatimi çekti. İlk başta ne olduğunu anlamadığım bu şeyi takip ettikten sonra karşıma çıkan şeyin ceylan olduğunu fark ettim. Bu küçük ceylan beni kendisi gibi küçük bir su birikintisine getirdi. Etrafta bu ufaklık dışında başka bir hayvan göremiyorum. Normalde sürü halinde yaşadığını bildiğim için onu tek başına bulduğum için biraz şaşkınım. Belki yavru olduğu için küçük bir yaramazlık yapıp sürüsünden ayrılmış olabilir. Sürüden ayrılmayı seçtiğine göre başına her an kötü bir şey gelebilir. Gerçi etrafta benim dışında başka kimse olmadığı için başına bir şey geleceğini sanmıyorum. Şimdilik güvende gibi gözüküyor. Üstadın koyduğu başka bir kural gereği yavru bir hayvanı avlamama gerekiyor. Diğer arkadaşların aksine kurallara uyarak sınavı tamamlamam gerektiği için sadece manzaranın tadını çıkararak gitmeyi planlıyorum. Acele edip başka bir av bulmam gerekiyor.

Bulunduğum konumdan ayrılmaya karar verdiğim sırada başka bir avcının yavru ceylanı hedeflediğini fark ettim. Anlaşılan sınavdaki diğer rakiplerim hiçbir kurala uymayı düşünmüyorlar. Normal şartlarda karşımdaki kişiyi yaralayarak durumu hızlı ve etkili bir şekilde çözmek isterdim ama sınavda bu davranışımın karşılığının ne olacağını kestiremediğim için sadece ses çıkartarak işi yavru ceylana bırakmaya karar verdim. Yayımı gererek rakibimin ayağının dibine bir ok fırlatmayı deneyeceğim. Okun çıkardığı sesin ceylanı kaçıracağını umuyorum. Eğer planımda başarılı olursam rakibimden gelecek bir tepkiyi özür dileyerek geçiştirebileceğimi umut ediyorum.
Image
► Show Spoiler

Re: [Tegin Hentanodan] Düşmüşlerin Yükselişi

#16
Doğanın dengesini korumak ve kurallara uymak adına rakibinin ayağının dibine bir ok atıyorsun. Attığın ok önce rakibinin irkilip düşmesine, sonra da ceylanın kafasını kaldırıp hızla koşmaya başlamasına neden oluyor. Ceylan o kadar hızlı ilerliyor ki, kısa sürede gözden kayboluyor. Rakibin önce ceylanın arkasından bakıyor. Ardından okun geldiği yöne bakarak seni görüyor. Bir sinir harbi ile yanında bitiveriyor. Özür dileyerek geçiştirmeyi planlıyorsun tabii ama rakibinin sinirden suratındaki bütün kasları kasılıyor burnun soluyor adeta. Sana ulaştığı gibi iki yakandan tutup seni havaya kaldırıyor. "Seni gerizekalı! Senin yüzünden avımı kaybettim! Benimle oyun mu oynuyorsun lan!" Suratına bastırmaya çalışsa dahi yüksek sesle şikayette bulunan rakibin seni sertçe yere vuruyor. Sen yerden doğrulurken de konuşmaya devam ediyor. "Yaptığın onursuzluğun bedelini bana av avlayarak ödeyeceksin. Düş önüme! Çabuk ol!" Kalktığın gibi yakandan tutup önüne katıyor seni. Aldın mı başına belayı şimdi? Dürüst olmak gerekirse, diğerlerinin en kadar başarılı olduğunu veya başarılı olup olmadıklarını bilmiyorsun. Bu yüzden, ya bu elemana hızla bir av avlayacaksın ya da bir şekilde vazgeçtireceksin. Kolay gelsin!

Re: [Tegin Hentanodan] Düşmüşlerin Yükselişi

#17
Attığım ok sayesinde yavru ceylanın dikkatini çekerek kaçmasını sağladım. Ancak rakibim ayağın dibine gelen ok karşısında beklediğimden daha çok sinirlendi. Büyük ihtimalle ilk başta korkup yere düştüğü için onurunu azıcık zedelemiş olabilirim. Ceylan kaçtıktan sonra yanıma gelerek bütün sinirini bir anda üstüme kusuyor. Hatta beni havaya kaldırarak yere bile atıyor. Tüm bunları yaparken hiçbir şey yapmadan adamın sakinleşmesini bekledim. Yapacağım tek bir tane tahrik edici davranışın sonunda sınav alanını kana bulamak zorunda kalabileceğim için rakibimin aksine benim sakin ve soğukkanlı olmam lazım.

Sakin olmaya karar verdikten sonra rakibim iyice saçmalamaya başladı. Dikkati dağıldığı için vuramadığı ceylanın yerine başka bir şey avlayıp ona vermemi istedi. Ardından da beni itekleyerek önüne katarak ilerlemeye başladık. Eğer savaş alanında olsaydık çok daha başka şekiller ile arkadaşın ağzının payını verirdim ama burada sonuçlarının ne olacağını kestiremediğim için kendimi tutmam gerekiyor. Tabi ki bu saçma isteklerini yerine getirmeyi düşünmüyorum ama bir şekilde bu durumdan kaçmam gerekiyor. Arkadaş arkamdan geldiği için dezavantajlı bir konumdayım. Onu yaralamakta istemiyorum. Bu yüzden daha akıllıca bir çözüm bulmam lazım.

Sinirli arkadaşla biraz ilerledikten sonra adamın az da olsa sakinleştiğini düşünerek durup arkama dönerek "Bence artık bu oyunu bitirmenin vakti geldi." diyeceğim. Belki biraz daha düşünürsem daha güzel bir plan aklıma gelebilir ama daha fazla adam ile vakit kaybetmek istemiyorum. Arkaya dönerek adamı karşıma aldığım için ani bir saldırı yapabileceğini düşünmüyorum. Bu yüzden dediklerimden sonra arkadaşın vereceği tepkiyi bekleyeceğim. Eğer salaklık yapıp elini yayını doğru götürürse tereddüt etmeden hızlıca adamı elinden vurmayı deneyeceğim. Başarılı olursam sakince bölgeden uzaklaşarak avlayabileceğim başka bir av var mı diye etrafa bakacağım. Umarım adam biraz sakinleştikten sonra barışçıl bir şekilde yollarımızı ayırmayı kabul eder.
Image
► Show Spoiler

Re: [Tegin Hentanodan] Düşmüşlerin Yükselişi

#18
Adam kurduğun cümle ile daha da sinirleniyor. "Ulan, avımı elimden aldın, attığın ok neredeyse ayağıma saplanıp beni yaralayacaktı, şimdi de kalkıp oyun mu diyorsun? Bunun nesi oyun lan! Mucizevi bir şekilde eski şanımıza dönme fırsatı verildi bize ve senin yüzünden geri kaldım. Senin yüzünden geri kalmaya da devam ediyorum. Ya yanlışını telafi edersin ya da seni av olarak götürürüm!" Adamın sesi yüksek çıkıyor ve bu çekmemeniz gereken bir dikkati üzerinize çekiyor. Bir anda kalın bir hırlama duyuyorsunuz ve aynı anda kafanızı sese doğru yavaşça çeviriyorsunuz. Karşınız bir kurt duruyor. Dişlerini göstererek hırlamakta. Olduğunuz yerde kala kalıyorsunuz. "Lanet olsun, seninle uğraşmam gerektiği yetmiyor, şimdi de bir kurt çıktı." Bunu kısık bir sesle söyledikten sonra yavaş yavaş geriye doğru adım atarken diğer yandan da bir hırlama duyuyorsunuz. Orada da bir kurt var. Elemanın beti benzi akmaya başlıyor. "Frum ve Ser beni koruyun, sürüye denk geldik." Eleman iki ayrı kurdu süzdükten sonra sana bakıyor. "Ne olur bana bir fikrin olduğunu söyle yoksa ikimiz de öleceğiz." Adamın sesinde korku ve gerginlik var. İçinde bulunduğunuz durumun dehşetini yansıtıyor sana. Kurtlar, sürü halinde avlanan vahşi hayvanlar. Yırtıcılar arasında en başarılı olanları. Etten başka bir şey yemezler. Eğer çabuk tarafından bir kurtuluş planın yoksa ava giderken avlanmış olacaksın.

Re: [Tegin Hentanodan] Düşmüşlerin Yükselişi

#19
Adam dediklerimden sonra sinirlenerek yüksek sesle konuşmaya başladı. Onun aksine adamın dediklerini gayet sakin bir şekilde dinledim. Beni av olarak götürmeyi söylemesine rağmen bu tehdidini bile görmezden geldim. Hala dediklerimin arkasında olsam bile karşımdaki bu adamla tartışarak enerjimi ve vaktimi kaybetmek istemiyorum. Bu yüzden kaçmak için etrafa bakmaya başladım. Ancak tam bu sırada etraftaki hırlama sesi yüzünden biraz daha burada kalmam gerekecek.

Adam etrafımızdaki kurtları gördükten sonra bir anda süt dökmüş kediye döndü. Az önce bağıra bağıra konuşarak beni av olarak götüreceğini söyleyen arkadaş giderek yerine bambaşka birine bıraktı. Ne yalan söyleyeyim adamın bir anda korkudan ne yapacağını bilemez duruma düşmesine içten içe çok sevindim. Bu korkusu sayesinde karşımızdaki küçük sorunu çözdükten sonra sorunsuz bir şekilde yollarımızı ayırabiliriz. Sadece adamın korkudan salakça bir şey yapmasından çekiniyorum. Eğer küçük bir anlığına kaçmayı düşünüp bu planını uygulamaya kalkarsa öleceğinden neredeyse eminim. Başka bir kötü plan yapıp beni öldürmeye çalışırsa da ne yazık ki aynı kaderi paylaşmak zorunda kalır. Aslında önünde ki tek seçenek yayını gerip kurtlardan birine vurmayı ümit etmek.

Adamın aksine sakin bir şekilde adamı gözümün önüne alacak bir pozisyonda yayımı gererek en yakındaki kurda nişan alacağım. Nişan aldıktan sonra adama seslenerek "Vakit kaybetmeden sende diğerine nişan al ve benimle birlikte okunu fırlat." diyeceğim. Panik anında kesin ve net emirlerin daha etkili olacağına inanıyorum. Umarım arkadaşta şoktan kurtularak dediklerimi yapabilir. Bir kaç saniye adamı bekledikten sonra okumu fırlatacağım. Eğer arkadaş hiçbir şey yapmazsa önümdeki kurdu vurabilirsem onunkine de yardım etmeye çalışacağım. Bir ihtimal eğer beni vurmaya çalışırsa tereddüt etmeden bende ona nişan alıp tam tersi şekilde önümdeki yeni dostumu vurmayı deneyeceğim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Tegin Hentanodan] Düşmüşlerin Yükselişi

#20
Yanındaki eleman sana dönüp umutsuzlukla fısıldıyor. "Aklını kaçırmış olmalısın. Kurtlar hemen dibimizde biz ok atmadan bizi parçalayacaklar!"

ZINK! AAAUUUU!

Attığın ok hedefini buluyor. Vurulan kurt inliyor diğeri ise ulumaya başlıyor. O ulurken yanındaki elemanın "Kahretsin!" dediğini duyuyorsun ve döndüğünde diğer kurdu vurduğunu görüyorsun. Çok geçmeden vurduğun kurt üzerine atlayıp seni yere düşürüyor ve boğazını parçalamaya çalışıyor. Sana doğru pençe atıyor. Rakibin ise bunu fark edip kurdun karnına bir tekme savuruyor ve üzerinden düşmesini sağlıyor. Ardından yayını gerip ikinci oku saplıyor kurda. Bunun üzerine kurt uzaklaşıyor fakat ikinci saldırmaya devam ediyor. Senle aynı duruma düşen rakibin yayını hemen boğazına götürüp kurdun dişlerinden koruyor. Sonra yayını kurdun boğazına dayayıp yana yuvarlanarak üzerine çıkıyor. "Onu fazla tutamam. Çabuk ol!" diyerek senden zapt ettiği kurdu öldürmeni istiyor. Kulakların karşılık veremeden yırtılmaya başlıyor. Birden fazla kurdun ulumasını duyuyorsun. Sürü çok yakında ve hedefi sizlersiniz. Uzaktaki çalı hışırtılarından size doğru koştuklarını anlıyorsun. Hızlılar ve size varmaları an meselesi. Bu durumda elinde fazla bir seçenek olmuyor. Ya rakibine yardım edip sürüyü karşına alacaksın ya da onu burada terk edip kendine zaman kazanacaksın. Bir kurt sürüsü doğadaki en üstün güçlerden biridir. Sadece ok ve yayla başa çıkmak karanlık bir sonun aklını ele geçirmesine neden oluyor. Öte yandan, kurtlar kindardır. Rakibini ölüme terk etmek sana fazla zaman kazandırmayacak çünkü ete değil, öç almaya açlar. Onun işini çabucak bitirip peşine takılacaklar. Patika o kadar uzakta değil. Belki oraya çıkıp biraz ilerleme fırsatı bulursan yardımına yetişebilecek birileri çıkar. Çabuk olsan iyi olur.
Locked

Return to “Gidinpese”

cron