Ağırlaştırılmış müebbet hapisten af yoluyla çıktığına hâlâ inanmakta zorluk çekiyorsun. Himota tarihinde bir ilk bu! İlk defa af altında suçlular salınıyor. Devrim niteliğinde bir karar bu! Düşünmeden edemiyor değilsin, arkaplanda tam olarak ne oldu? Teşkilat Başkanı, İmparator ve Konsey ile beraber bu kararı onayladığını söylemişti. Acaba aralarında nasıl bir görüşme gerçekleşti? Neyse, dikkatini önüne vermen gerek. Sen salındıktan sonra polisler seni evine götürdüler. Uzun zaman sonra evine dönmenin verdiği his paha biçilemezdi. Ne var ki, evinin hemen dışında hep nöbet tuttular. Fazla geçmeden de Gidinpese'ye doğru yola çıkardılar seni. Gidinpese çok iç açıcı bir yer. Şehir canla dolup taşıyor. Herkes geziyor, tozuyor, alışveriş yapıyor, çocuklar oyun oynuyorlar, gençler ve yetişkinler parklarda keyif yapıyorlar, doğal güzellikler mis mis! Buraya ilk defa geliyorsun. Bildiğin tek şey, Himota savaş sanatlarını sırtlayan yer olduğu. Bir de Tihami'ye sınırı olduğu. Sahi, etrafta da düzenli olarak Tihamili görüyorsun. Elçilik de buradaydı zaten, değil mi? Seni indirdikleri yer ise Gidinpese'nin yüreği oluyor. Himota'nın ünlü inleri karşındalar. Şahin İni, Kurt İni ve Yükseliş İni. Hepsinin hedefi farklı ama amaçları aynı. Üstünlük! Senin gibi birçoğunu getiren polisler hepinize bir açıklama yapıyor.
"Buraya yüreğinizi arındırmaya ve tekrar toplumun tek koruyucuları olmaya geldiniz. Size verilen bu mucizevi fırsatı iyi değerlendirin ve eskisinden çok daha iyi polisler olarak tekrar aramıza katılın. Sizin gibi nicelerine örnek teşkil edin. Kurtarıcı sizinle olsun!" Bu sözlerinden ardından ilk durağın Şahin İni oluyor.
ZINK! ZINK! ZINK! ZINK! ZINK!
İçeride bundan başka ses yok. Sadece okların saplanma sesi var. Adımlarını bile duymuyorsun. Etrafta duvarlara asılı uzun görseller ve Himota dilinde yazılar var. İnin sonundaki duvarda ise anlamını bilmediğin rün sembolleri uyum içinde, sanki bir şekil almışlar gibi duruyorlar. İnin sonuna vardığında. Yaşlı bir adam görüyorsun. Üzerinde rahat ve hava alan bir kıyafet var. Seni görünce sıcak bir gülümse ile karşına çıkıyor.
"Hoşgeldin, genç adam. Seni buraya hangi rüzgâr attı?" Sesinde bir yumuşaklık var ama çıkan her bir sözcük kusursuz vurguya sahip. Ardından arkandan gelenleri görüyor ve hafifçe gülüyor.
"Yeni yüzler görmek ne kadar güzel! Sizle beraber ben de genç olurum şimdi. Hehehehe!" Himota dilinde "Dikkat!" anlamına gelen bir komut kullanıyor ve herkes ok atmayı kesip bulunduğunuz yere geliyor. Üstat sizi tanıtıyor bir nevi
"Bu yeni gelen gençler kaybettiklerini kazanmaya geldiler. Onlarla iyi anlaşın. Sizler onların kıdemlileri sayılırsınız. Onlara öğretmekten çekinmeyin." Öğrenciler hep bir ağızdan "Hu!" dermişçesine bir ses çıkarıyorlar. Bu onay anlamına geliyor. Hepsi size duvarda asılı olan oklardan ve yaylardan birer ve beşer tane alıyorlar ve size dağıtıyorlar. İlk alıştırmanız on metre ötedeki bir hedefi vurmak. Hedef bir metre yetmiş santimetre uzunluğunda ve iki karıştan biraz fazla genişlikte, ahşaptan yapılma bir hedef. İnsana benzetilmiş. Üstat komut vermeye başlıyor.
"Yay tut! Ok çek! Yay ger! Nişan al! At!"
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Hiperyus ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 3 gündür. Sai Nopaodan isterse katılabilir.