Re: [Vaka] Olası Başkent Çetesi

#11
Ginte Örümcek ağını kullanmasına rağmen başarılı olamadı. Şüpheli çocuk onun bir şeyler deneyeceğini anladığından hamlesini yapmadan önce sola zıplayarak hem ağdan kurtuldu hem de peşinde birilerinin olduğunu anladığından daha da hızlı kaçmaya başladı. Zaten kaçış rotasının üzerinde olduğumuzdan sakince beklemeye devam ettim. Önce kararlaştırdığımız gibi komiser çocuğunun bacaklarına copla vurmayı denedi. Ne yazık ki o da Ginte’nin kaderini paylaştı. Çocuk bu hamlemizden de kurtulmayı başardı. Ancak komiserin hamlesinden kaçmak için havaya zıpladığından benim attığım oktan o kadar kolay kurtulamıyor. Sonuç olarak çocuğu bacağından vurmayı başarıyorum. Çekirgemiz ne yazık ki üçüncü kez zıplayamıyor. Tam ilk görevimi kolay ve eforsuz bitirdiğimi düşünürken düştüğü zaman yere düşürdüğü kesenin içinden gazoz kapakları düşürdüğünü fark ettim. Büyük ihtimalle biz çocuğu yakalamadan önce diğer çete üyeleriyle keseleri değiştirmiş olmalı. Komiser de bunu fark ederek hemen çocuğu kelepçeleyip telsizden diğer çete üyesini bulmamızı emretti. Kaşla göz arasında keseyi değiştirdiklerini düşünürsek karşımızdakiler bana hiçte bahsedildiği gibi amatör gelmedi.

Çocuğu kelepçeledikten sonra benim yapacağım çok da bir iş kalmadı. Komiser ile konuşmaya çalışmayı da denemek hiç istemiyorum. Zaten operasyonun akıbeti riske girmişken hiç etliye sütlüye karışmamak da en iyisi. Orijinal plandan birazcık sapsak da amacımıza ulaşarak istediğimiz gibi içlerinden birisini yakalamayı başardık. Ona zarar gelmesini engellediğimiz sürece en kötü kaybettiğimiz gümüşler yüzünden üstlerimizden azar yeriz o kadar. O da kodamanların derdi olduğu için pek bir sorunum yok. Tüm çete üyelerini gözaltına alsak tabi ki daha iyi ama bu durumda da komiserin dediği gibi operasyonun başarısız olacağını düşünmüyorum. Bir tanesi kaçsa da kaçmasa da zaten gün sonunda yakaladığımız adamlar nezarethanede olduklarından kargalar bir terslik olduğunu anlayacaklar. Sadece hepsini yakalarsak fazladan birkaç gün kazanabiliriz ya da saat artık ne sıklıkla buluşuyorlarsa o kadar ekstra süremiz olur. Tabi hepsini yakalasak da işin sorgu kısmında pürüzler çıkarsa yine başladığımız noktaya geri döneriz. Yani hala çok bilinmeyen var şuanda kaybettik diye üzülmek için de kazandık diye sevinmek için de çok erken.

Ortamdaki kaos devam ederken kelepçelediğimiz arkadaşımızın yanına giderek hem ona göz kulak olmak hem de etrafta neler olduğunu anlamak için sağa sola bakmaya başladım. Yakalandığı için kendine zarar verme ihtimali düşükte olsa ne olur ne olmaz tedbirimi almak istiyordum. Elimdeki tek şüphelinin de ortadan yok olması bizi içinde bulunduğumuz durumdan daha kötü bir pozisyona sokar. Çocuğa göz kulak olurken bir yandan bizimkiler ne yapıyor diye onlara bakmaya çalışacaktım. Şayet bana ihtiyaç duyacakları ya da tehlikeli bir durumda olduklarını fark edersem tekrar uzaktan oklarım ile onlara yardım edebilirim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Olası Başkent Çetesi

#12
"Oysa ki, insanın gözünün önüne koca bir dünya serilmiştir, görmek isterse..." diye arsız bir düşünce belirdi zihninde. Derin bir nefes ciğerlerine doğru dolarken, iki adet deneyimli polisin, böyle basit bir tongaya nasıl düştüğünü anlamak bile istemedi. Bunu içinde bulunduğu oluşama bir hakaret olarak algıladı ve zihninde bu konuyu çabucak kapattı. Tüm her şeyi en başa sarıp, planın oluşturulduğu kısma kadar gittiğinde, hatayı orada görebiliyordu Nogon. Hiçbir insan geleceği göremezdi ve bu yüzden oluşturulan planlar, belli bir noktaya kadar oluşturulmalıydı. Sonrası tamamen varsayıma bakardı ve varsayıma bakan her planın başarısızlık ihtimali, oldukça büyüktü. Bu yüzden, bir planı oluşturmak için, Nogon'a göre bilgi gerekliydi ve bilgiyi de, araştırarak, çaba sarf ederek sahip olurdun. Bu, işe yarar bir plan oluşturmak için, sağlam bir altyapı sağlardı sana, ama Nogon, bu ekibin bunu yapmadığını rahatlıkla söyleyebilirdi. Ortada bir hırsız grubu vardı. Onlar hakkında bilinen iki üç doğruluğu ya da yanlışlığı belirlenmiş varsayım dışında ellerinde bir şey yoktu, ama böyle net bir plan oluşturup, bu planı bir kaç aşamaya dökebilmişlerdi ve bu planın işe yarayacağını umut ederek, çok büyük tongaya düşmüşlerdi. Bu noktada Nogon, susarak ve bu durumu kabullenerek en büyük hatayı kendine yazıyordu, ama bir yandan ise itiraz etse bile, bu deneyimli polislere ne kadar söz geçirebilirdi onu bile bilmiyordu. Bu yüzden, bu günü, başarısızlıktan zafere dönüştürmek için, tüm her şeyi ile bu hırsız grubunun üstüne çökmeye hazırdı.

Bir kurt sürüsünün, avına saldırmadan önceki o son anında nasıl bakıyorlarsa, Nogon öyle bakıyordu gelişen olaylara. Yalpalayan çocuğa, doğru hareket eden şüpheliye doğru hızla hareket edecekti. "Hızla hedefe doğru gideceğim, bu sırada lütfen etrafa bakın. Birilerini dikkatinizi mutlaka çekecektir, zira bunlar birbirlerini kollayacaklardır. O gümüş keseli burada bir yerde." diyecekti üstüne, net bir tonda. Bilhassa emir alması o gerekirken, bu noktada komut vermeyi umursamıyordu. Zira, artık iş deneyimden çıkmıştı ve birilerinin sözlerine kulak asarsa, ilk görevinin başarısızlık olacağına dair herhangi bir şüphesi de yoktu. Başarısızlığı kabul edemezdi, hele ki işleri tersine döndürme fırsatına sahipken. Bu yüzden tüm odağını, başarıya vermişti.

Hızla hedefine vardığında, bir yandan Neon'un kılıcını kullanmaya hazır olacaktı. Kılıcı, bir yanıltma için kullanacaktı. Yeterli mesafeye ulaştığında, kılıcı oluşturacak ve ölümcül bir saldırı ile şüphelinin kalbini hedef alacaktı. Bu noktada, oldukça net bir saldırı yapacaktı ki, çevrede dikkatle izleyen çete üyeleri bir bir parlasın ve açığa çıksın diye, bu noktada kılıç tam kalbe ulaşacakken durduracaktı. Eğer düşündüğü gibi işler ilerlerse, komiser yardımcısı için elinden gelen en iyi ortamı hazırlamış olacaktı. Bu noktadan sonra ise hızla kılıcı yok edip, ileriye doğru attığı bir adımla, rakibinin karın boşluğuna bir diz geçirmeyi düşünüyordu. Bu aşamada ölüm anıyla şoka uğramış rakibini, gafil avlayıp, direk fişleyebileceğine inanıyordu. Sonrası ise tamamen yardımcı komisere bağlı olacaktı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Olası Başkent Çetesi

#13
Ginte: Her ne kadar çocuğun elinden çıkan ışık kısa bir süre sonra kesilse de, ne tarafa gittiğini görmen için yeterli oluyor. Işığı en son gördüğün yöne doğru koşar adım ilerliyorsun. Bir yandan da etrafını kolaçan ediyor ve yeni bir harekette bulunmak için hazırda bekliyorsun. Bir süre sonra çıkmaz bir sokağa giriyor ve çıkmaz sokağın sonunda siyah kapüşonlu bir çocuğa rastlıyorsun. Çocuk arkasını dönüyor ve seni sokağın başında görünce şaşırıyor. Yüzünü göremesen dahi nefes nefes kaldığını fark ediyorsun. Hemen bir takviye tüpü çıkarıp içiyor ve çocuğa doğru temkinli şekilde yürümeye başlıyorsun. Sen birkaç adım attıktan sonra çocuğun elinden yoğunlaşmış bir ışık çıkıyor ve sana doğru koşmaya başlıyor. Sen daha tepki vermeye gerek kalmadan da yere düşüyor. Bir koşu çocuğun yanına varıyorsun ve dikkati elden bırakmakdan yaklaıp omzunda çeviriyorsun. Çocuğun gözleri kısılmış, soğuk terler dökmekte ve yarı baygın bir durumda. Çocuğu yakaladığına dair telsizinden haber salıyorsun.

Tegin : Etliye sütlüye karışmama ve hazırda bekleme kararı alıyorsun. Bu sırada yanındaki komiserin senden çocuğa göz kulak olmanı istiyor ve hızlı adımlarla sokağa giriyor.

Nogon: Sen şüpheliye doğru hızla hareket ederken başpolis söylediklerini kafasıyla onaylıyor ve senin arkanda ilerlerken durmadan sağına soluna bakıyor. Şüpheliye yaklaşırken geçte olsa seni fark ediyor fakat tepki verecek vakti olmuyor. Neon kılıcını oluşturup aniden kalbine götürüyorsun. Çocuk olanları beyin süzgeçinden geçiremediği için hareket edemiyor. Son anda neon kılıcını bozup karnına bir diz darbesi ile çocuğun yere çökmesine sebebiyet veriyorsun. Sen diz atarken iki yandan da iki tane çocuk sana doğru atlıyorlar fakat birini başpolis diğerini de tam zamanında yetişmiş komiser etkisiz hale getiriyor.

Komiser telsizini çıkarıyor. "Bütün birimlerin dikkatine! Ben komiser Doka, başkentin kuzey bölgesindeki iç sokaklardayım. Yakaladığımız beş tane suçluyu ana caddeye arabamın oraya götürüyoruz. İki tane araba ile gelip suçluları karakoluma yollayın. Biz de sizinle hareket edeceğiz. Diğer birimlerin olumlu cevabı üzerine bu sefer telsizden Ginte'ye ve Tegin'e sesleniyor. "Çocukları arabaya getirin." Destek birimler gelene kadar suçlular arabaya götürüyorsunuz. Ardından gelen arabalar suçluları alıyor ve siz de arabanıza binip karakolun yolunu tutuyorsunuz. Karakola vardığınız zaman suçlular sorgu odasına götürülüyor. Destek birimler komiseri ve başpolisi selamladıktan sonra karakolu terke ediyorlar. Başpolis bir an komisere dönüp "Gümüşleri iade etmeyi unuttuk. Ben bir koşu gidip hallediyorum." diyor gümüş keseyi alarak yola çıkıyor. Başpolis gittikten sonra komiser "İlk aksiyon dolu gününüz size nasıl hissettirdi merak ediyorum doğrusu. Sizin gibi delikanlılardan ilk güne dair her zaman ilgi çekici yorumlar duymuşumdur fakat önce çocukları sorgulamam gerek. Siz Çay Ocağı'na geçin. Soluklanın, demli çayınızı için, tostunuzu yiyin. İşim bitince size katılırım." dedikten sonra sorgu odasına giriyor.

Off Topic
Ginte Bimoa; Atom enerjin takviye tüpüyle %50'den %75'e yükseldi.

Re: [Vaka] Olası Başkent Çetesi

#14
Ağımı durduran ışık süzmesinin olduğu yere doğru koşup bir ara sokağa girip, yolu takip ettiğimde ise çıkmaz sokağa çıktım. Yolun sonunda da kapoşonlu birisi duruyordu. Tam tahmin ettiğim şekilde ilerlemişti. Sanki Komiserin anlattığı gibi bir grup değil de, acemi bir grubu yakalamaya çalışıyormuşuz gibi... Ama tedbiri elden bırakmamak ve durumun ne getireceği belli olmadığı için takviye tüpümü içerken karşımdakinin hareketlerini gözlemlemeye başladım. Kapoşonlu elemanın elinde bir ışık parlayıp bana doğru koşarken bende elimde sezyum elementine odaklanmaya başlamıştım ki, bir anda yere kapaklandı. Yoksa bir şaşırtmaca falan mı planlıyordu? Sezyum: Örümcek Ağı stiline odaklanırken yavaş yavaş o kişiye yaklaşmaya başladım. Çocuk muydu, yoksa yetişkin mi? Erkek miydi, yoksa kız mı? Hiçbiri hakkında fikrim yoktu. Tek bildiğim temkinli olmam gerektiğiydi. En sonunda yanına geldiğimde sol elimde elementime odaklanıp sağ elimle omuzdan çevirdiğim gibi elementi atacaktım ki, kapoşonlunun bir çocuk olduğunu ve yarı baygın halde olduğu farkedince hemen stilimi durdurup sakladığım telsize davrandım. "Tüm polis memurlarının dikkatine ben polis memuru Ginte olayın yaşandığı sokakta yarı baygın halde bir suçlu yakaladım." dedikten sonra ne olur ne olmaz diye çocuğun ellerini kelepçeledikten sonra onu kucağıma alıp ilerlemeye başladım. Başkomiser ya da Komiserin vereceği emirlere göre hareket edeceğim.

Bir süre sonra Komiser onu arabaya götürmemi söyleyince o yöne doğru hareketlendim. Benim yakaladığım dışında 4 kişi daha yakalamıştık. İlki benden keseyi çalan çocuktu. Ama diğerleri kimdi? Nasıl ve neden yakalanmışlardı? Bunların hepsi aslında bir gösteri miydi? Bir grup bile olsalar neden polis ortaya çıktığı zaman kendilerini gösterdiler ki? Hadi 2 kişiyi anlıyorum da, diğer 3'ü çok garip değil miydi?

Hep birlikte karakola döndüğümüz sırada başkomiser keseyi vermeyi unuttuğunu söyleyip aramızdan ayrıldı. Ardından komiserde ilk işimiz hakkında yorumlarımızı dinlemek istediğini ama çocukları sorguya çekmesi gerektiğini söyleyip gitti. Ama garip olan başkomiser gibi birisinin kese işini neden kendisi halletmek için çıkmıştı ki? Bilinmeyen nedenle 5 kişi yakalandı, başkomiser kese için karakola kadar bekleyip ardından kendisi gitti. Burada garip olan bir şeyler vardı. Tegin ve Nogon'a bakıp duygusuz bir biçimde "Sizi bilmem ama bana göre burada bazı şeyler yanlış görünüyor. Acıktım. Bir şeyler yerken konuşalım mı?" dedikten sonra çay ocağına gidip kaşarlı tost ayarladıktan sonra yanına çay alıp masaya geçecektim. Eğer gelmezlerse de pek umrumda değildi. Sonuçta insanların beni dinlemelerini, yorumlarını veya yanımda olmaları gibi şeylere pek takılmıyorum.
Sic mundus creatus est.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Olası Başkent Çetesi

#15
Arzularına kulak astığı zaman, zihnine dolan şeytani fısıltılar, tüm vücudunu ele geçirmek için ant içmiş bir ordunun emsalsiz askerleri gibiydiler, fakat sanmıyordu ki, bu dizginsiz arzuları mantık adıyla ördüğü duvarın ötesine geçebilsin... Ama bilmiyordu ne kendi mantığının sınırını ne de arzularının zamanla ne kadar büyüyeceğini. Bu yüzden, mantığının arkasına sığınarak, bir ok gibi hareket ettiğinde, çoktan ayakları önüne çökmüş kendi yaşında belki de biraz daha küçük bir çocuk görüntüsü ile karşı karşıya kalmıştı. Planın, başarılı olduğunu, üstüne doğru gelen sağlı sollu insanlardan anlayabiliyordu ve bu noktada kendini soldaki çocuğu alt etmek için hareketlendirmişti, ama o anda, hiç beklemediği bir şekilde fırlayan Başkomiser ondan bu fırsatı çalıp, kolayca etkisiz hale getirmişti . Sağından geleni ise talimatlarına uyan komiser, benzer bir kolaylık ile alt etmişti.

İşte bu kadar kolay, diye düşündü Nogon, düşünebilme yetisinin ona kazandırdıklarını görünce. Bu noktada, bir kez daha haklı olmanın getirdiği o gurur ile çevresindeki insanları süzdü. Bu hayattaki en önemli güç kesinlikle elementler ya da başka bir şey değildi, görebilmekti ve görebildiğini yorumlayıp, bir şekle sokabilen insanlar Nogon'a göre en korkulması gereken insanlardı. Hiçbir element kullanıcısı ya da nüfusu yüksek insan onu korkutamazdı, ama bu insanlardan herhangi biri, düşünebilme yetisine sahipse, ondan kesinlikle korkardı.

Bu noktadan sonra, bir adım geri çekilmekten hiç mi hiç tereddüt duymayan Nogon, işlerin kalan tüm kontrolünü çevresindeki diğer polislere bırakmıştı. Sessizce ve durgun bir nehri andıran aurası ile bir köşeye geçip, öylece izlemişti gelişen olayları. Bu noktada kısa bir an ellerine bakmıştı. Tek bir santim dahi ellerinin kontrolünü kaçırsa, bir çocuğu hiçmiş gibi öldürebilecek bir planı, kusursuzca işlemiş ve tek bir an bile düşünmeden işleme koymuştu. Bunu kendisi yapsa bile büyük bir risk ve manyaklık olarak düşünüyordu.

Derin bir nefes alarak, günün tüm o anlık stresi ve yorgunluğunu üstünden atarken, diğerleriyle birlikte arabaya doğru yönelmişti. Karakola doğru yola çıktıklarında ise, aynı ilk seferindeki gibi sessizce etrafı kolaçan edip, camdan dışarıyı izlemişti. Bir süre sonra ise karakola varmışlardı. Bu noktada komiserin gümüş dolu keseyi iade etmek için geri dönmesi ve Başkomiser'in de sorgulama için ayrılması onun için çok ani gelişmişti.

Bu noktada Ginte adlı diğer acemi polis, makul bir teklifte bulunurken, aklında farklı planlar olan Nogon, "Üzgünüm, başka zaman." diyerek, hızlıca Başkomiser'in peşine vermişti. Eğer onu yakalayabilirse, "Efendim, izniniz olursa sizinle birlikte sorguya katılmak ve deneyimli bir polisin suçluları nasıl sorguladığını canlı bir şekilde izlemek istiyorum." diyecekti.

Bunu yapmasının amacı, iki şeyi öğrenmekti. İlki, insanlardan bilgi almanın inceliklerine başkomiser sahipse, onu izleyerek öğrenmek ve ikincisi ise sorgulama sanatının detaylarına, canlı bir şekilde şahit olmak. Öte yandan, bu suç grubunun olayını da az biraz merak ediyordu. Açlıkla boğuşan bir grup gencin gaza gelerek girdikleri bir iş miydi yoksa arkasında daha büyük balıkların olduğu, büyük bir oluşum muydu bunu öğrenmek istiyordu. İlk seçenek ona daha cazip geliyordu, ikincisi ise biraz fanteziye kaçıyordu.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Olası Başkent Çetesi

#16
Komiser yakaladığımız çocuğa göz kulak olmamı isteyerek hızlı adımlarla yanımızdan uzaklaştı. Zaten benimde amacım sakin bir şekilde beklemek olduğundan emri seve seve uygulayarak çocuğun yanına gidip ölüm sessizliğini bozacak bir eylemde bulunmadan beklemeye başladım. Çocukta benimle aynı fikirde olduğundan bu konuda çok fazla zorlanmadım. Beklememiz sürerken telsizden komiserin konuşmalarını duydum. Dediklerine göre komiserin istediği gibi baya bir şüpheli yakalamayı başarmıştık. Artık operasyonumuz komiserin kriterlerine göre de başarılı olduğu için endişelenecek bir şeyimiz kalmadı. Onun emrettiği gibi çocuğu arabaya götürdüm.

Karakola geldiğimiz zaman baş polis memuru torbayı unuttuğunu hatırlayarak kuyumcuya gideceğini söyledi. Komiser de bizimle minik bir konuşma yaptıktan sonra sorguları yapmak için yanımızdan ayrılıyor. Konuşmasına bakarsak şimdilik bizden memnun diyebilirim. Komiser gittikten sonra Ginte operasyon hakkında bazı yanlış şeyler olduğunu ima ederek yemek yerken bu konuyu tartışmamızı önerdi. Nogan hızlıca bu öneriyi ret ederek komiserin peşinden odadan ayrıldı. Ben Ginte’nin tostunu hazırlamasını bekledikten sonra kendi tostumu yapmak için tezgaha gittim. Ginte’nin aksine tostumu koyabileceğim tüm malzemeleri ekleyerek var olan tostumu adeta bir akşam yemeğine çevirmeye çalıştım. Ardından alabildiğim en büyük bardağa çay koyarak bu devasa tost ile Ginte’nin karşısına oturdum. Aslında tartışmak istediği konu çok ilgimi çekmiyordu. İlgilendiğimiz karga çetesinin arkasından daha büyük bir oluşum çıkacağını düşünsem de daha ilk günümden dikkatleri üstüme çekecek hareketlerde bulunmak istemiyordum. Yoksa yakaladığımız çocuğun hiç konuşmaması ve baş polis memurunun hızlıca gümüş torbasını bırakmak için karakoldan ayrılması benim de ilgimi çekmişti. Çocuk tanıdığı birini gördüğü için konuşmamayı tercih etmiş olabilir. Baş polis memuruda çeteye haber uçurmak ya da gümüşlerin üstüne yatmak için kuyumcuya gidiyorum diye kayıplara karışmış olabilir. Hepsi çok uçuk da olsa bir ihtimal gerçek olabilirler. Yine de bunları sesli dile getirmek direk bir meslektaşına hain olduğunu ima etmek anlamına geliyor. Kesin kanıtlar olmadan bunları tanımadığım biriyle tartışmak oldukça aptalca bir hareket ve dediğim gibi bunlar sadece birer olasılık. Bu fikirleri kendime saklamayı tercih ederim. Yine de Ginte’nin ne konuşacağını dinlemekten bir zarar gelmez. Hem neler düşündüğünü öğrenmiş olurum hem de komiser gelene kadar tostu bitirmek için zaman kazanırım. Her şey akşam yemeğini beleşe getirmek için. Bu yüzden tostumu ve çayımı alıp Ginte’nin karşısına oturarak bir kafa hareketiyle ne diyeceğini dinlemek için beklemeye başlayacaktım. Bir yandan da hızlıca tostu yemeye çalışacaktım.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Olası Başkent Çetesi

#17
Ginte: Çay Ocağı'na gidip kendine kaşarı uzayan bir tost ve tavşan kanı bir çay ayarladıktan sonra Tegin'e komplo teorinden bahsetmeye başlıyorsun.

Nogon: Ginte'nin kalbine soğuk bir hançer sapladıktan sonra komiserden işin inceliklerini kapmak için Sorgu Odası'na gidiyorsun fakat kapının kitli olduğunu fark ediyorsun ve her ne kadar bir takım konuşma sesleri duysan da sesler anlaşılır değil.

Tegin: Öğrenci damarın kaynayıp akşam yemeğini bedavaya getirmenin bedeli olarak başının ağrımasını göze alıyorsun.

Bu sırada başpolis memuru kuyumcuya iade edilmesi gereken keseyi götürmüş ve dönmüş oluyor. Onun gelmesiyle aynı zamanda komiser Sorgu Odası'ndan çıkıyor ve herkesi Çay Ocağı'na topluyor. Önce kendine bol etli bir tost yaptıktan sonra demli çayını doldurup oturuyor ve söze giriyor. "Bizim hergeleler hakkında ne varsa öğrenmiş bulunmaktayım. İçinde bulundukları durumun ciddiyetini kavrayınca hemen dökülmeye başladılar. Hiç sorgu tekniği kullanmaya gerek kalmadı. Daha yeni sokak hayatına atılmışlar. Aileleri hayatta iken bile zaten o kadar iyi durumda değillermiş. Gecekondu vari evlerinde yaşıyorlarmış. Öksüz kalınca da ne yapacaklarını şaşırmışlar. Birbirlerinden başkası olmayan bir grup çocuk olarak oradan oraya bir şekilde hayatta kalmaya çalışmışlar. Önce dilenmişler. Bakmışlar ki o kadar parlak durmuyor. Zamanla kendilerince suç dünyasına atılmışlar. Başta hayatta kalmak adına işledikleri küçük suçlar başarılı oldukça onlar için bir yaşam tarzına dönmüş. Başkente daha yeni gelmişler. Geldikleri gibi de bizim tarafımızdan yakalanmış oldular. Anlaşılan, güneş her yeri aydınlatsa bile gölgeler her daim bulunacak. Toplumun iyiliği adına ne yapılırsa yapılsın, her zaman yetişemeyecekleri birileri olacak gibi duruyor. Neyse, karamsar olmanın kimseye faydası yok. Karanlık ne kadar bastırırsa ışığın o kadar parlaması gerekir. Biraz kaynaşmaya ne dersiniz? Hadi ilk vakanız hakkındaki duygu ve düşüncelerinizi paylaşın! Ne diyeceğinizi merakla bekliyorum!"

Re: [Vaka] Olası Başkent Çetesi

#18
Çay ocağına doğru giderken Nogon Komisere katılmak istediğini söyleyince bir şey dememiştim. Sonuçta gelmek isteyen ve bir şeyler yapmak isteyenlere ne denebilirdi ki? Neyse, çay ocağına varıp tostumu hazırladıktan sonra Tegin de kendine tost hazırlayıp bir çay aldıktan sonra karşıma oturdu. Bir yudum alıp, çayımı karıştırırken ağzımdaki lokmayı çiğnemeye devam ettim. Ağzımdaki lokma bittikten sonra duygusuz bir şekilde gözlerine bakarken "Bilmem farkında mısın ama bana göre gereğinden fazla kolay bir görev yaptık. Üstüne ise 5 kişi yakaladık. Sizin yakaladıklarınızı bilmem ama benim yakaladığım çocuk niyeyse aşırı yorulmuş ve bir şeyler yapacakken yarı baygın şekilde yere düştü. Ben hırsızlar ya da mahalle çocukları kavramları konusunda fazla bilgili değilim. Bu nedenle sana bir soru soracağım, sence bir polis gördüğünde ilk yapacağın şey kaçmak mı olurdu, yoksa bile bile yakalanmak mı?" dedikten sonra tekrar tostumdan ısırık alıp çiğnerken bir yandan da çayımı yudumlayacaktım.

Biz konuşmamıza devam ederken önce Başpolis sonrasında Komiser ve Nogon geldi. Başkomiserin söylediklerine göre sorgu çok kolay ilerlemişti. Çocuklar evsiz yurtsuz, başka bir yerden başkente yeni gelmiş ve dilenme işi pek sarmayınca kendilerini suç dünyasına atmışlar. Tabi attıkları gibi de bize yakalanmışlar. Gibi bilgileri verdikten sonra kaynaşmamızı ve ilk görev konusundaki düşüncelerimizi sordu. Gitmeden önce dediği gibi... Düşüncelerimizi neden önemsediğini anlayabilmiş değilim. Yani bana göre bu işte bir bit yeniği vardı. Ama ona göre olay kapanmamış mıydı? Çocukları yakaladık, sorguyu yaptı ve bitti. Bütün mesele bu değil mi zaten? "Efendim beni mazur görün ama düşüncelerimden önce bir şey sormak isterim. Şimdi olay kapandı mı, kapanmadı mı? Yani aradığımız çete elemanları bu çocuklar mıymış?" diyecektim, duygusuzca. Sonrada tepkisini bekleyecektim. Her ne kadar onlardan şüphelensem de elimde bir kanıt olmadığı müddetçe böyle şeyleri söylemek saçmalık olurdu. Bu nedenle düşüncelerimi söyleyecek bile olsam sadece çocukların çok kolay yakalandıklarını ve asıl suçluların saklandığını söyleyebilirdim. Ne de olsa Komisere geçip de siz suçlusunuz diyemem. Kesinlikle beni kapı dışarı ederlerdi ve planlarım açısından hiç iyi olmazdı.
Sic mundus creatus est.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Olası Başkent Çetesi

#19
Ekstra büyük tostumu hazırlayıp mümkün olduğu kadar dikkat çekmeden Ginte’nin karşısına oturarak yemeye başladım. Tüm konsantrasyonumu yemeğe verdiğim sırada Ginte konuşmaya başlayarak görev hakkında ona yanlış gelen bir takım olaylardan bahsetti. Çocukların bizi görünce kaçmamalarından ve onları yakalamadan önce aşırı yorgun olmaları kafasına takılmıştı. Ben sadece ilk baştaki şüpheli çocuğu gördüm. O da kaçmaya çalışırken oldukça hızlıydı. Hatta komiserin saldırısı ve Ginte’nin örümcek ağından kaçmayı başaracak kadar da çevikti. Sonuç olarak diğer yakalanan çocukların durumu hakkında bir fikrim yok ama benim ok ile vurduğum gayet enerjik birisiydi. Konuşmasının sonunda sorduğu soruya gelirsek de bana kalırsa kaçmak yada yakalanmak yerine soğukkanlı bir şekilde polislerin yanında normal davranıp kamufle olmaya çalışmak çok daha mantıklı. Kargalar gümüş dolu torbayı çalmaya çalışmasalardı onları normal bir vatandaş olarak kabul ederek hiçbir şey yapamayacaktık. Aramızdan birini sivil kıyafet ile göndererek onları şaşırtıp operasyonun başarılı olmasını sağladık. Ginte’nin bahsettiği diğer şüphelileri görmediğim için pek bir fikrim yok ama dediği gibi yorgun bir şekilde bilerek yakalandılarsa olay yerinde yakaladıklarımızdan çok daha kalabalık bir grup olduğu için veya daha önemli kişilerin kaçmasına olanak sağlamak için kendilerini feda etmiş olabilirler. Bunları sesli dile getirip kendimi yormamak için sadece bilmiyorum der gibi bir ifade takınarak yemek yemeye devam ettim.

Komiser sorgusunu hızlıca bitirip yanımıza geldi. Dediğine göre çocuklar olayın ciddiyetini anladıktan sonra ek bir sorgulama tekniği gerektirmeden hızlıca bildikleri her şeyi anlatmışlardı. Acaba genelde de tüm operasyonlar bu kadar kolay mı sonuçlanıyor? Pek bir şey yapmadan görevi bitirdiğim için mutlu olsam da bu aşırı kolay oldu. Olayların bu kadar kolay olması hiçte içime sinmedi. Bu çetenin aslında çok daha büyük olaylara sebep olmasını bekliyordum. Yine de ne olursa olsun hiyerarşiyi bozacak halim yok. Komiser eğer bittiğini söylüyor ise elimde kesin kanıtlar olmadan ihtimaller ile ortaya çıkıp ona karşı gelemem. O bitirmek istiyorsa bitiririz. Ginte komiserin söylediklerinden sonra söz alarak olayın kapanıp kapanmadığı hakkında bir soru sordu. Bu sorunun cevabını bende duymak istediğimden ve ayrıca kendi düşüncelerimi söylemeyi olabildiğince ertelemek istediğimden komiserin vereceği cevabı beklemeye başladım.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Olası Başkent Çetesi

#20
Şansız bir an olarak nitelendirdiği bu talihsizliği, hafif bir iç çekerek atlatırken, adımları usulca geriye doğru akmaya başladı. Zaman hızlı bir şekilde akarken, iki komiserin de eş zamanlı bir şekilde, bir araya gelmesi, tüm ekibi bir kez daha bir araya getirmişti. Nogon, aldığı bir su ile usulca yerine oturup, suyundan bir kaç yudum alırken, diğerlerinin tost ve çay sefasına şöyle bir göz ucuyla bakmıştı. Tost, pek sevdiği bir şey değildi, onun yerine düzgün bir kahvaltı her zaman tercih ettiği kahvaltı şekli olurdu. Çay ile arası ise limoniydi. Olursa olur, olmazsa ise çok kafasına takmazdı. Bu noktada, her şeyin yeri yerinde olduğunu söylemek mümkündü onun için.

Derin bir nefes alıp, komiseri dinlemeye başladığında, pekte şaşırmamıştı. Aslında, tam olarak beklediği gibi bir hayatın sorumlusu olarak karşılarına çıkan bu çocukların, kendisiyle benzer bir hayatta sahip olduklarını söyleyebilirdi. Aralarında teki fark ise tercih ettikleri yoldan ibaretti. Bu yüzden Nogon, rahatça onları okuyabilmiş ve nerede ne yapacaklarını bilebilmişti. Bu noktada, kendi yolundan ve geçmişinden gelen bir kaç çocuğun hayatını piç etmenin bir tutam pişmanlığını yaşıyor olsa bile, mevcut ülke kuralları neticesinde yapacağı pekte bir şey yoktu. Belki, ileride en tepeye ulaşabilecek gücü elde ederse, bunu değiştirebilirdi, ama önündeki uzun mu uzun yol, karşısına neler çıkartırdı onu da bilemezdi. Dikkatini tekrardan mevcut zamana topladığında, komiserin, duygu ve düşüncelerimizi merak ettiğini belirttiği kısma denk gelmişti. Nogon, oldukça sert bir konuşma yapabilecek potansiyeli kendinde barındırdığından, ilk olarak söze diğerlerinin girmesine müsaade etmişti ve ilk söze giren Ginte, komiserin sorusunu cevaplamak yerine, soruya soruyla karşılık vererek dosyanın kapanıp kapanmadığını sormuştu. Bu noktada cevap oldukça basitti, dosya kapanmış olmalıydı.

Buna rağmen, farklı bir durum olabileceği gerekçesi ile Nogon, dikkatini komiserin cevabına vermişti. Cevaptan sonra ise kısa ve öz bir konuşma yaparak, komiserin sorduğu sorunun kendisine düşen kısmını yanıtlamak istiyordu. Bu noktada, açık konuşmaktan hiç çekinmeyerek, "Beklediğimden hızlı bir gündü. Öte yandan hiç beklemediğim bir amatörlük ile harekete geçip, tamamen doğaçlama bir şekilde bu ekibi yakaladık. Şanslı olduğumuzu düşünüyorum, çünkü eğer, karşımızdaki bu çocuklar, beklediğim gibi, birbirlerine bağlı bir ekip olmasaydı, şu an bir gümüş dolu keseyi çaresizce arayan, başarısız bir ekip olarak yolumuza devam ediyor olurduk. Belki, işleri ilk gün diye, biraz da bizim kontrolümüze bırakmak istediğinizden böyle oldu, ama dürüst olmak gerekirse efendim, benim için bu güne dair her şey, tam bir hayal kırıklığıydı." diyerek sözlerini sıralayacak ve tüm konuşma boyunca, her bir ekip üyesinin gözüne, keskin ve net bir şekilde bakmaktan hiç çekinmeyecekti. Bu noktada, oldukça sert ve net bir konuşma yapmış olmasının sebebi, tamamen doğrucu yapısından ötürüydü.
Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Tinkadoko”

cron