Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#11
Lider, Sai'nin duruşunu baştan aşağı süzüyor. Suratında bir memnuniyetsizlik var. Sanki beklemediği bir eksiklik; beklemediği bir yanlış var gibi. Kendi kendine "Sen ciddi olamazsın?" diye mırıldıktan sonra alanın sınırında dönmeye başlıyor. Sai de onunla beraber onla zıt yönde dönmeye başlıyor. Karşılıklı bir şekilde çember çiziyorlar. Sai duruşunu asla bozmadan ilerlerken adam duruş bile almıyor. Sadece garip bir bakış takınıyor. Ardından Sai'nin önünde beliriyor. O kadar hızlı bir şekilde Sai ile burun buruna geliyor ki Sai'nin beyni olanı anlıyor ama bedeni geri kalıyor ve panik ile kitlenmeye başlıyor. Sai'nin tepki vermesi için saniyeleri bile yok ve görüşünü adamın omuzlarından yukarısı kaplıyor. Tepki vermesi gereken bir an içerisinde liderin o an gerçekleştiriyor olduğu saldırıdan mahrum. Acele etmezse kesinlikle yenilecek!

Bunlar olurken bulunduğunu arka bahçeye genç yetişkin yaş aralığında biri geliyor ve bağdaş kurarak oturup izlemeye oyuluyor. Sırtındaki çantayı kucağına koyuyor ve içinde bir kalem ile not defteri çıkarıp yazmaya başlıyor. Bakışları dövüş ile defter arasında gidip gelirken aynı anda, hiç bakmadan, çantasında saf zevk içeceğini çıkarıp hazır ediyor.

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#12
Adamın benden daha iyi olduğunu kemiklerime kadar hissediyordum. O, hiçbir pozisyon almıyor olsa da ben hamlemi en doğru zamanda yapmak için tetikte olacaktım. Alanda çember çizerken onu baştan aşağı süzüyordum. Duruşundan silahını hangi elinde tuttuğuna kadar dikkatle izliyordum. Amacım ona karşı kazanmak olmasa da ondan bir şeyler öğrenebilecek kadar dayanmam gerekiyordu. en azından buraya getiriliş sebebimizi net bir şekilde öğrenmek istiyordum. Tabi ki öylece gelip, dalga geçilir gibi dayak yiyip geri gitmek istemiyordum. Sırada ne olduğunu görmem gerekiyordu.

Dikkatle süzmeye devam ettiğim adam, karşımda dururken birden önümde belirmesi bir saniye bile sürmemişti. Böyle bir hız daha önce görmemiştim. Bir anlığına ne hissettiğimi bile kavrayamamışken karşılık vermem gerektiğinin farkındaydım. Fakat adamın saldırısını bile göremiyordum. Yine de bir şey yapmalıydım. Saldırı kılıcını tuttuğu taraftan geliyor olmalıydı. O kadar kısa sürede yönünü de değiştirmiş olamazdı değil mi? Kesinlikle o yönden gelmeliydi. O nedenle ben de hiç beklemeden kılıcımı onun kılıcını tuttuğu yöne doğru savurarak saldırısını karşılamam gerekiyordu. Bu sırada da tam tersi yöne bir adım zıplayıp ayaklarımı yere sağlam basarak destek alacaktım. Dengesiz yakalanarak gafil avlanmak istemiyordum. Aynı zamanda da alandan dışarı çıkmamam gerekiyordu. Beynim bana bunları söylerken vücudum bu kadar kısa sürede bu komutlara nasıl cevap verirdi bilmiyordu fakat bunu yapmama gerekiyordu.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#13
Bazen, gelen saldırıya karşılık vermek için saldırıyı göremeye gerek yoktur. Doğru bir karar veriyorsun. Lider beklediğin yönden yukarıya doğru çapraz bir çizgi çiziyor kılıcıyla. Saldırıyı durdurma amaçlı kılıcını savururken zıplayarak konum değiştiriyorsun ve ayağını yere göçtürüyorsun. Kılıçlarınız tokuştuğunda ne istediğini bilen ve asla şaşmayan bir güç hissediyorsun. Başından beri bu olayın gerçekleşmesini isteyen bir güç. Liderin sergilediği kuvvet seni havada bir süre ittirdikten sonra yere bastığın gibi dengeni yitirmeni sağlıyor. Yalpalıyorsun ama düşmüyorsun. Dengeni bulup çizgiden çıkmanı engelliyorsun. Kıvraklığın sayesinde saldırıya karşı direnç gösteremesen bile kendini hızla toparlayıp tekrar duruş alabiliyorsun. Lider sadece bir anlığına gülümsüyor ve ardında somurtuyor. "Biliyordum!" diye sinirleniyor. Kılıcı ile seni işaret ediyor ve öfke ile konuşmaya başlıyor. "Anan baban sana nasıl Himotalı olacağını öğretmedi mi?" Kılıcını indirip derin bir iç çekiyor. "Sen kurt inine gitmedin, değil mi?" diye soruyor. Memnuniyetsizliği öfkeye, öfkesi ise hayal kırıklığına dönüyor. Devam ediyor. "Her aklı, bedeni ve ruhu belli olgunluğa gelmiş Himotalı aileleri tarafından inlere yollanır ki Himotalı olmak neymiş öğrensin. Senin ailen ne düşünüyordu Kurucu aşkına?"

Liderin sözleriyle bu dar alandaki gergin hava yok oluyor ve yerini içten bir sorguya bırakıyor. Utanmasan şu an bir dövüşte olduğunu bile unutabilirsin. Sanki, bir büyük tarafından azarlanan bir küçük gibi hissediyorsun. İstemsizce başını eğecekmiş gibi oluyorsun ama bir anda bunu fark edip kafanı kaldırıyorsun. Sahne senin!
Off Topic
Tegin ilk ve Santin ikinci pasifliğini yapmış bulunmaktadır.

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#14
Sai, rakibiyle mücadele etmek için ileriye atılıp güzel sözler söyledikten sonra savaş pozisyonunu aldı. Örgüt lideri ise Sai'nin bu tutumu açık bir şekilde beğenmediğini göstererek kendi kendine bir şeyler mırıldandıktan sonra isteksiz bir şekilde o da pozisyonunu aldı. Her şey onun istediği gibi gitmesine rağmen neden karşımızdaki adam hala memnun değil anlamıyorum. Şımarık bir çocuk gibi istediği bütün şeyleri sorgusuz bir şekilde yerine getirmemize rağmen hala mutlu olmamasına anlam veremiyorum. Zaman geçtikçe karşımdaki kişiyi çok daha merak etmeye başlıyorum. Bu adam kim? gerçek amacı ne? ve nasıl bu kadar nüfuza sahip? bu soruların cevaplarını bulmamız lazım.

Antrenman dövüşü başladıktan sonra beklemediğim bir şey oldu. Örgüt lideri bir anda adeta ışınlanarak Sai'nin üzerine doğru hamle yaptı. Yaptığı hareketi zar zor görebildim. Sai ve bende birçok savaş alanı görmüş olmamıza rağmen daha önce hiç böylesine bir canavar ile karşı karşıya gelmemiştim. Element gücümüzü de kullanamadığımız için adamın gösterdiği bu üstün çevikliğe karşı nasıl önlem alacağımız konusunda hiçbir fikrim yok. Bir an önce sıra bana gelmeden bir plan yapmam gerekiyor. Hareketini kesecek yapışkan bir şeyler bulabilirsem onu sabitledikten sonra pes etmesine sağlayabilirim. Ancak bu planın işe yarayacağını pek sanmıyorum. Seviyelerimiz arasında bariz bir fark olduğunu hissediyorum. Böyle basit bir numara onun üzerinde işe yaramayabilir. Belki birazcık riskli olsa da onun hızını ona karşı kullanmayı deneyebilirim. Bilerek açık verdikten sonra o daha hamlesini yapmadan önce karşı hamleyi yapmaya başlarsam bir seferlik bir şansımın olacağını düşünüyorum. Dövüş sırasında Sai bana başka bir yol göstermediği sürece tüm bahsimi bu şansa yatırmayı düşünüyorum. Aslında az önce gelen ufaklık ile konuşarak bir iki şey öğrenme şansım da var. Ancak böyle zahmetli işlere girmek yerine önümdeki mücadeleyi gözlemlemeyi tercih ederim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#15
Kesinlikle uzun süre dayanamazdım. Ayağımı yere sağlam bir şekilde basmış olmama rağmen bu gücün beni savuracağını çok net hissedebiliyordum. Öyle de olmuştu. Adamın saldırısının ardından zar zor ayakta kalabilmiştim. Neyse ki hamlesini karşılamıştım ki bir darbe almamıştım. Fakat adam kesinlikle aptal değildi. Bir sonraki saldırısı, tahmin edilebilir bir şekilde gelmeyecekti. Gözle görülür bir şekilde benden hem hızlı hem de güçlüydü. Sanki beynim durmuş bir vaziyete, analiz yeteneğimi kaybetmiş gibi hissediyordum. Ne yaparsam yapayım çok geçmeden kaybedecek gibiydim. Bütün vücudum bana bunları söylerken bunu karşıya yansıtmamaya çalışıyordum.

Ben hiç vakit kaybetmeden ikinci bir saldırı beklerken adam, öfkeli bir şekilde konuşmaya başlamıştı. Daha sonra ise biraz durulmaya başlamıştı. Bu boşluk hem vücudumu biraz rahatlatmış hem de sakinleşmemi sağlamıştı. Adamın söylediklerinden sonra bir tarikatın yerinde olduğumuzu tekrar hatırlamıştım. Üstelik gelenekçi bir tarikatın. Himotalılar savaşmak için doğmuştur ve bununla her zaman övünmüşlerdir. Eli kılıç tutmayı bilmeyen gerçek bir Himotalı olamaz. Aslında bununla ilgili bir sorunum yoktu. Ben de bir Himotalıydım ve bununla gurur duyuyordum da. Fakat bu geleneklerin ardına sığınan kokuşmuş insanlar için aynı şeyi söyleyemezdim.

Adamın sözlerinin ardından hafif gülümsedim. “Hayır..!” diyerek derin bir nefes aldım. “Geçmişimin ilgini çekeceğini düşünmüyorum ama madem sordun kısaca söyleyeyim. Babam ben doğmadan öldü. Annem ise beni yaşatmak uğruna kendi hayatını mahvetti. Kurt ini ya da herhangi bir hayvanın yuvasını kendine sakla. Ben Himotalı olmayı hasta bir anne ve çocuğunu ölüme terk eden, bir ekmeği çok görüp üstüne hırsız damgası yapıştıran insanlardan öğrendim. Herhangi bir Himotalı olmakla ilgilenmiyorum. Ben Himotalı Sai Nopaodan’ım. Başkaları memnun kalsın diye programlanmış bir asker değilim. Belki kılıç sallamayı çok iyi bilmiyor da olabilirim ama korumam gereken kişiler için ölümüne savaşırım.” Dedikten sonra diğerlerinin bulunduğu yere doru göz ucuyla baktım ve tekrar adama dönerek devam ettim. “Beni buraya aşağılamak için getirdiysen buna vaktim yok. Zaten daha önce defalarca aşağılandım. Bir Himotalı düello alanında çenesini değil silahını konuşturur. Devam edelim mi?” Adamın gözlerinin içine kendimden emin bir şekilde bakacaktım. Direkt saldırırsam beni çok kolay indirirdi. Gerçi diğer türlü de çok farklı bir senaryo olmaz gibiydi ama sakin bir şekilde onun hamlesini beklemek daha akıllıca gibiydi.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#16
Liderin yüzü her geçen saniye sinirle doluyor. Yaralı yüzü korkutucu bir hâl alıyor. Her an burnunda duman çıkarabilir gibi. "Seni küstah, saygısız velet! Ulusunun yaşam tarzı hakkında hiçbir şey bildiğin yok. Kendi yaşamının acıları içinde sıkışıp kalmışsın ve bütün kıtayı çarpık bir pencereden yorumlamaya çalışıyorsun. Başkalarının keyfi için programlanmış bir asker mi? Güldürme beni! Senin en büyük önceliğin ulus adına bireysel üstünlük! Sen bu topraklara bağlısın. Bu topraklar için yaşıyorsun ve zamanı gelince bu topraklar için öleceksin. Bunu programlanmış olduğundan değil, kendini kanıtlamak zorunda olduğundan yapacaksın. İnler niye var zannediyorsun? Toplumu bastırma amacı güdülseydi, inan bana, ruhun bile duymadan seni itleri yaparlardı. Üstün olmak zorunda olduğumuz için inlere gidiyoruz! Hepimiz! Elimiz kılıç tutmazsa, ok ve yay tutmazsa, bu yumruklar ve tekmeler savrulmazsa her şeyi kaybederiz. Himotalı olmanın birçok tanımı var ama hiçbiri öznel değil!"

Lider, Sai'ye patladıktan sonra sana koşuyor ve kılıcını kaldırıyor. Yukarıdan aşağı dikey bir savurmaya hazırlık olduğu anlaşılıyor fakat gelişinde potansiyel tehlikeden daha farklı bir tehlike seziliyor. Gözleri bu sefer Sai'ye kitlenmek yerine onu delip geçiyor. Önceki saldırısı kesindi. Bu ise, göründüğü gibi değil. Farklı bir amacı var ama ne?

Hâlâ bağdaş kurmuş oturmakta olan genç tarikat üyesi liderinin konuşmalarında etkilenmiş olacak ki, tüyleri diken diken, gözleri yaşlı ve yüzünde bir gülümseme var. Hızlı hızlı not defterine yazmaya başlıyor. Yazmayı bitirdikten sonra defterini ve kalemini kucağına koyup Saf Zevkten birkaç yudum alıyor. Alırken Tegin'i fark ediyor. Bir Saf Zevk daha çıkarıyor. Güneşli havada şişenin üstündeki akan damlalar bile gözüküyor. Yanına koyuyor ve Tegin'e bakıp eliyle yanındaki toprağa vuruyor. "Bana katıl." demek yerine beden dilini tercih ediyor. Ardından dövüşü izlemeye devam ediyor. Konuşmayı sevmediğini biliyorum fakat aşağı yukarı senin yaşlarında olan ve senle yakınlaşmak isteyen bir tarikat üyesinden elde edebileceklerin buraya gelme amacınıza layığıyla hizmet edebilir, değil mi?

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#17
Sai ve Lider konuşmaya daha doğrusu tartışmaya devam ederken daha önce duymadığım bilgiler elde etmeye başladım. Liderin bahsettiği kurt inini Sai gibi bende daha önce hiç duymadım. Ebeveynlerim ile daha önce hiç tanışma fırsatım olmadığı için bahsedilen bu ritüeli kaçırmış olabilirim. Zaten Sai'nin de haberi olmadığı için bu ine gitmek için ya iki ebeveyninin de sağ olması ya da sadece babanın sağ olması gerektiğini düşünüyorum. Ancak neden bu yaşıma kadar bunun hakkında bir şeyler duymadığım hakkında hiçbir fikrim yok. Eğer her Himotalının gitmesi gereken bir yer olsaydı en azından üstün körü de olsa duymam gerekirdi. Şimdiye kadar hiçbir şey duymadığıma göre bu geleneğin kurdukları tarikat ile bağlantısı olabilir.

Sai'nin dövüşü tek taraflı olmaktan çıktığı için etrafı incelemek için biraz fırsatım oldu. Yanımıza gelen genç arkadaş çantasından bir içecek çıkardıktan sonra sakin bir şekilde dövüşü izlemeye başladı. Sahnedeki tartışmayı umursamadan not defterine bir şeyler yazan bu arkadaş beni fark ettikten sonra içtiği içecekten bir tane daha çıkarıp yanına koyduktan sonra ona katılmam için beni yanına davet etti. Başlangıçta burası ve içerisindeki insanlar hakkında ön yargım olsa da Sai'nin dövüşe başlamasından sonra bunların hepsinin gereksiz kuruntular olduğunu fark ettim. Bu yüzden daveti kabul ederek arkadaşın yanına oturup benim için çıkardığını düşündüğüm içeceği elime alarak tadına bakacağım. Şimdiye kadar beden dilini kullanan bu arkadaş umarım ben yanına geldikten sonra bülbül gibi şakıyarak burası ve Lider hakkında bana yararlı bilgiler verir.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#18
Adam tüm öfkesini yüzüme kusmaya başlamıştı. Söylediklerinde haklı yerler vardı. Yıllardır süregelen gelenekler, içimizdeki savaşçı ruhu, bir milleti millet yapan özellikler midir? Evet… Çoğu zaman kendimizi toplum olarak ayrıştırmamız gerekiyor. Bağlı olduğumuz ulusu yüceltmek için mi yaşıyoruz? Evet… Yıllardır bunun için çabalıyorum zaten ama birilerinin isteğiyle değil. Kendi iradem ve çabamla bunu yapıyorum. Hiçbir rızamız alınmadan savaş meydanına atıldığımızda da bunu yaptım. Çünkü iyi bir gelecek inşa etmek istiyorsam yaşamak ve yanımdaki sevdiğim insanları yaşatmak zorundayım. Buna mecbur kılındığım için değil, ben bu yolu seçtiğim için böyleydi. İnler ya da her neyse insanları güçlü kılmak istiyor olabilir fakat onlara bir seçim hakkı sunmuyor gibi görünüyordu. Güç, elindeki kılıcı değil, yeteneklerini ne kadar iyi kullandığınla alakalıdır. Biz toplum olarak hayatın her alanında birbirimizin eksiklerini tamamlamalıyız. Bu yüzden iyi olduğumuz alanda kendimizi geliştirmemiz lazım. Kendimizi kanıtlamak için değil.

Öfke dolu sözlerin ardından bana konuşma fırsatı bile bırakmadan harekete geçmişti bile. Bu seferki çok daha farklıydı. Ne yapmaya çalışıyor, nereye odaklanmış olabilir. İlk saldırısına göre daha tutarsız geliyordu üzerime. Onu yalnızca iç güdülerimle savuşturabilmişti fakat bunun nereden geldiği çok daha açıktı öncekine göre. Beni yanıltıp sürpriz bir hamle yapmayı planlıyor olabilirdi fakat bunu hesaplayacak zamanım yoktu ki rakibim zaten benden daha hızlıydı. Şu an odaklanıp gelen saldırıyı savuşturmam gerekiyordu sadece. Kılıcımla durdurmaya çalışırsam beni gücüyle ezip geçeceğinin farkındaydım. Bu yüzden yukarıdan aşağıya gelen saldırısını savuşturmak için adamın sağına doğru eğilerek bir atılma hamlesi yapacaktım. Böylece silah tutan tarafına geçerek karşı hamle şansı bulmak istiyordum. Ardından ise kılıcımı koltuk altına doğru savurarak bir karşı hamle gerçekleştirecektim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#19
"İki savaşçı karşı karşıya geldiğinde yürekleri kapışır." derler. Bugün bu söz kanıtlanmışa benziyor. Sai ile tarikat lideri silahlarından çok yüreklerini ortaya koyuyorlar. Birbirlerini terazide tartıyorlar. Zaten liderin amacı başından beri bu değil miydi? Sai, savunmasının yeterli olmadığını anlıyor ve kaçınmada karar kılıyor. Liderin görünüşte nasıl saldıracağı belli olsa da, altında başka bir iş olduğu hissediliyor. Sai olduğu yerde hazır bekliyor, lider atılmaya devam ediyor ve iki savaşçı yüz yüze geldiğinde filmleri aratmayacak bir sahne ortaya çıkıyor. Sai'nin sağ atılmasıyla eş zamanlı olarak lider de sola doğru kendi etrafında dönüyor. Bedenleri birbirlerinden uzaklaşıyor fakat kılıçları kafa kafaya geliyor. Soğuk demirin çarpışması her yerden duyulabilecek şekilde yankılanıyor. Tegin'in yanında oturan genç tarikat üyesi gözleri ışıl ışıl ağzı bir karış açık bakakalıyor. "Kızıl Baykuş adına, bu muhteşemdi!" Hemen sana dönüyor ve hızla omzundan tutup sallıyor. "Bunu gördün mü? Ne olduğunu gördün mü? Muhteşemdi!" Derin bir nefes alıyor ve kendini sakinleştirdikten sonra not defterini çıkarıp yazmaya başlıyor. Tegin artık bu gence daha yakın olduğundan defterde yazanları görebiliyor. Defter yorumlamalarla dolu. Şu an gerçekleşen ve yüksek olasılık önceden gerçekleşen meydan okumalarla ilgili notlar, püf noktalar, yorumlamalar ve puanlandırmalarla dolu. Anlaşılan bu arkadaş fazlasıyla istekli. Yazmayı bitirdikten sonra Tegin'e dönüyor. "Dostum, bu kadar destansı bir anı en son Polis teşkilatı Başkanı Kobin Rontodi bizim liderle çarpışırken görmüştüm."

Sai ve lider kılıçları çarpışmış şekilde durmaktalar. Birbirlerinin gözlerinin içine bakmaktalar. İkisi de kılıçlarını birbirlerine karşı ittirmekte. Liderin sinirleri yatışıyor ve yüzünde bir gülümseme beliriyor. "Savaş sana yaramış evlat." Yavaşça geriye doğru bir iki adım atıyor. Duruş alıyor. "Bu sefer sen gel! Bugüne kadar kendini ne kadar geliştirebildiğini göster." Lider seni sınamaya devam ediyor. Bu sefer eğleniyor gibi. Belki ağzından laf bile alabilirsin.

Sai ile lider tekrar çarpışmaya hazırlanırken genç üye, Tegin'e bir soru soruyor. "Bu arada, siz neden buradasınız? Siz de mi mitolojiye inanıyorsunuz?"

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#20
Adamın saldırısına bir karşı hamleyle karşılık verebilmiştim. Kılıçların çarpışması kulaklarımda çınlarken adamla göz göze gelmiştik. Az önceki sinirli hali yavaşça yerini sakinliğe bırakıyor gibi görünüyordu. Buna rağmen tedbiri elden bırakmadan kılıcımı ittirmeye devam ediyordum. Gözlerimi ondan ayırmak gibi bir niyetim yoktu. Fakat o kendini geriye çekerek bana bir hamle şansı tanıdığını gösteriyor. Adam geri çekildiğinde benim de vücudumun gevşemesiyle az önceki çarpışmanın etkisini bütün vücudumda hissediyordum. Hem fiziksel olarak hem de mental olarak tamamen bir tatmin hissiydi bu. Güçlü bir rakibe karşı koyabiliyor olmam beni ateşlemişti. Bundan sonrasına nasıl devam edeceğimi iç güdülerim söyleyecekti.

Adama karşı kesinlikle taktiksel bir saldırı yapmalıydım ama az önceki çarpışmadan sonra bu dövüşe karşımdakini indirmek için devam etmek istemiyordum. Bu, benim için artık kendimi denemek ve geliştirmek için bir fırsattı. Bu adamın gücüne kesinlikle karşı koyamazdım fakat ne kadar dayanabileceğimi içten içe merak ediyordum. Bu yüzden direkt olarak kılıçlarımızı tokuşturabileceğimiz bir şekilde saldıracaktım. Bu sefer kılımın hedefi adam değil onun kılıcı olacaktı. Yenileceksem de kendi sınırlarımı görmeden yenilmek istemiyordum. “Bu hoşuma gitti. Bakalım vücudum ne kadarını kaldırabiliyor?” dedikten sonra hamlemi yapmak için adamın üzerine ilerleyecektim tüm hızımla.
Image
► Show Spoiler

Return to “Tinkadoko”

cron