Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#21
Lider ve Sai arasındaki savaş yeni arkadaşımın bir hayli ilgisini çekti. Hatta son hamlelerden sonra soğukkanlılığını kaybederek coşkulu bir şekilde bir yandan beni sallayıp bir yandan da heyecanını benimle paylaşmaya çalıştı. Liderin amacının Sai'ye zarar vermek olduğunu sanmıyorum. Bu yüzden antrenman dövüşü konusunda ilk geldiğim zaman ki kadar tetikte değilim. Ancak yeni arkadaşımın bu kadar heyecanlanıp defterine sürekli notlar alması dikkatimi çekti. Bana yakınlaştığı zaman gördüğüm kadarıyla defterinde şimdiki ve bundan bir önceki liderin dövüşlerinin kaydı var. Örgüt liderinin yaptığı tüm dövüşlerin çetelesini tuttuğuna göre yanımdaki eleman örgüt içerisinde üst rütbeli birisi olabilir.

Element gücünü kullanmamasına rağmen zorlu rakibine karşı uzun süre mücadeleye devam eden kadim dostum Sai beni bir hayli şaşırttı. Ancak yanımdaki yeni dostumun dediği daha da çok şaşırmama neden oldu. Dediğine göre defterindeki tüm dövüş kayıtları arasında liderlerini bu kadar zorlayan bir diğer kişi polis teşkilatı başkanıymış. Çocuk tam olarak bunları söylemese dediklerinden böyle bir şey demek istediğini çıkardım. Element gücü kullanmadan saf dövüş kuvveti bakımından Sai'nin polis teşkilatı başkanı ile kıyaslanması müthiş bir olay. Yanımdaki çocuğun dediklerini doğru kabul edersem bu arkadaşımın yolunun çok açık olduğu anlamına geliyor. Bu noktada tek bir sorunum var. Sai'den sonra eğer ben sahneye çıkmak zorunda kalırsam üstümde inanılmaz bir baskı olacak.

Sai ve lider yeniden çarpışmak için hazırlanırken yeni dostum bana ilginç bir soru yöneltti. Tüm dikkatimi karşımdaki dövüşe odaklamış bir şekilde gözükmeye çalışırken yavaşça kafamı evet anlamında aşağıya yukarıya sallayarak soruyu cevapladım. Bakalım konuşkan arkadaşım bu cevabım karşısında bana hangi enteresan bilgileri verecek.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#22
Anlaşılan o ki, Sai neden burada olduğunu tam anlamıyla kavramış. Görünen o ki, oyunu kurallarına göre oynamaya başlamış. Duyulan o ki, zevk alması gerektiğini fark etmiş. Bile isteye rakibinin kılıcına doğru atılan Sai bir kez daha içini titreten bir çarpışma deneyimliyor. Kılıçlar bir kez daha çarpışıyor. Demirin sesi bir kez daha yankılanıyor. Taraflar bir kez daha birbirlerini ittiriyorlar. Liderin sana hassas bir eşya gibi davrandığını hissedebiliyorsun. Durmadan oynayan gözleri zayıf bir nokta aramıyor. Kılıcını senin kılıcın etrafında çevirerek gücünü sana karşı kullanıyor ve yana doğru yalpalamana neden oluyor. Ardından soldan sağa doğru bir savurmayı boynuna hedefliyor. Peki, sırtın ona dönükken nasıl boynunu hedeflediğini bilebiliyorsun?

"Eski Yol'un başka bir takipçisi ile karşılaşmak mutluluk verici. Buraya gelmekle iyi ettiniz. Bizim lider öğretme aşkı ile doludur. Hiçbirimize karşı kesin duygular ve düşünceler beslemez. Aksi takdirde adil ve eşit olamaz. Antrenman bittikten sonra sizle Özlük Odası'na geçmeyi çok isterim. Destan beraber okundukça keyifli oluyor."
Himota'da hâlâ mitolojiye inananlar olduğu söylentileri vardı ama bunların bir tarikat altında bir araya geldikleri gerçeği çok ilginç. Himota zaten köklerine bağlı bir ulus değil mi? Neden Himota inancını yaşatan ve koruyan bir kurum var? Neden lider Himotalıların özünden uzaklaştığından şikayetçi? Nasıl oluyor da bugüne kadar polis teşkilatı ile bu kadar sorun yaşamış bu kuruluşun başı polislere bu kadar söz geçirebiliyor? İLGİNÇ.

Tüm bunlar olurken içeriden biri bulunduğunuz arka bahçeye çıkıyor ve bağırıyor. "Yemek hazır!" Lider kılıcını yere saplıyor ve elini Sai'ye uzatıyor. "Aç karınla çarpışılmaz." Tegin'in yanındaki genç eleman da kalkıp elini Tegin'e uzatıyor. "Karnın doyarsa belki dilinin bağı çözülür." deyip gülüyor. "Siz masal kahramancılığı oynamayı bitirene kadar yemekler soğuyacak, hadi!" Beraber binaya giriyorsunuz. Koridoru bitirdikten sonra geniş bir yemekhaneye çıkıyorsunuz. Sadece bir masa boş. Tepsilerinize yemeklerinizi alıp oturuyorsunuz. İçeride o kadar çok kişi var ki, saymaya üşeniyorsunuz. Domates çorbası, patates püresi üzerine tatlı biber salçalı üç tane köfte, şeftali, su ve ekmek. Afiyet olsun yiğitlerim!
Off Topic
Konunun pasiflik süresi 96 saat (4 gün) olarak düzenlenmiştir.

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#23
Kılıçlarımız çarpıştığında adamın gücünü tekrar deneyimlemiştim. Karşılık vermeye çalışsam da hem kuvvet hem de tecrübe olarak benden üstün olduğu çok belliydi. Bir yandan beni durdururken bir yandan da başka bir şeyler düşündüğünü okuyabiliyordum gözlerinden. Bunun ardından ise yaptığı savurmayla kendimi bir kenara doğru yalpalanırken buldum. Açıkçası eğleniyordum. Durmaya niyetim yoktu. Bu ne kadar sürer bilmiyordum ama yorulana kadar devam edebilirdim. Ayağa kalkıp karşılık vermeliydim fakat tam bu sırada adamında durmadığını hissetmiştim. Arkamdan gelen bir saldırıyı seziyordum. Tam boynuma doğru… öncelikle bunun için bir şey yapmalıydım.

Dışarıdan gelen bir sesle kafamın içi sakinleşmişti. Saldırıdan kaçma hamlesi planlarım birden duruluverdi. Tam bu sırada yer saplanan kılıçla birlikte adama döndüm. Bu adamın ne istediğini hala anlamlandıramıyordum. Buraya gelirken bizim hakkımızda bir ceza ya da onun gibi bir hüküm verileceğinden emin gibiydim. Fakat bu adam bizi hiç sorgulamadı bile. İşlerin bu kadar yolunda gitmesi beni bir nebze huzursuz etse de olayın akışından kopmayacaktım. Adamın düşünceleriyle tam olarak örtüşemesem de bu, yeteneklerim için bir eğitimdi. Az önceki düelloda bunu hissetmiştim.

Uzatılan eli tabi ki geri çevirmeyecektim. Ben de kılıcımı adamın kılıcının yanına sapladıktan sonra eklini sıkacak ve yemekhanenin yolunu tutacaktım peşlerinden. Aklımı kurcalayan şeyler vardı ama bir yandan da karnımın zil çaldığını inkar edemezdim. Bu nedenle konuşmayı ben başlatmayacak önce karnımı doyuracaktım. Hem adamdan önce belki genç öğrencilerinden bir şeyler öğrenebilirdim. Öncelikle ortama uyum sağlamam gerekiyordu.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#24
Sessizliğimi bir silah olarak kullanarak adamdan daha yararlı bilgiler edinmeyi başardım. Ancak yeni edindiğim bilgilerin hala ne olduğundan tam olarak emin değilim. Eski yol, Özlük odası ve bahsettiği şu Destan şimdilik bana bir çağrışım yapmamasına rağmen ileride burası hakkında daha fazla bilgi edindikçe az önce duyduklarımın işime yarayacağını düşünüyorum. Burası hakkında ne kadar çok şey öğrensem bir o kadar daha çok şey öğrenmek istiyorum. Tabi ki örgütteki büyük gizemler arasında en çok ilgimi çeken şey hala polis teşkilatı içerisinde nasıl bu kadar nüfusa sahip oldukları.

Sai ve lider arasındaki antrenman devam ederken birinin yemeğin hazır olduğunu söylemesiyle liderin ani bir hareketiyle dövüşe ara verdiler. Bedava yemeğe asla hayır demediğim için bu durum oldukça hoşuma gitti. Benim yanımdaki arkadaşın da ayaklanmasıyla birlikte topluca yemek yemek için içeriye doğru harekete geçtik. İçerisi tek bir masa hariç tıka basa doluydu. Daha birkaç gün önce bu masalarda arkadaşlarıyla yemek yiyen iki kişiyi temelli olarak aralarından koparıp aldığım için azıcık gergim olsam da tüm cesaretimi toplayarak tıka basa bir tabak yapıp boş masaya geçeceğim. Yanımıza örgüt lideri olduğu için kimsenin aşırı bir harekette bulunmayacağını umarak tüm konsantremi önümdeki tabağa vererek hızlı bir şekilde yemeğimi bitirmeye çalışacağım.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#25
Uzaktan gelen anlaşılması güç konuşmaların ve tabak çanak sesinin doldurduğu bu geniş yemekhanede afiyetle yemeğinizi yerken genç öğrenci sonunda kendini tanıtıyor. "Heyecanımdan ötürü kendimi tanıtmayı unuttum. Kusuruma bakmayın lütfen. Benim adım Batodan Doronteodan, sonunda kendim gibi mitolojiye inanan genç kişilerle olabilmek beni içtenlikle mutlu ediyor." Kendisini tanıttıktan sonra arkayı işaret ederek devam ediyor. "Burası genç yetişkin ve yetişkinlerle kaynadığından yaşıtlarımdan uzak kalmak beni üzüyordu ama artık sizler varsınız. Beraber çok eğleneceğiz! Size bizzat tur rehberliği yapacağım." Kendisi gibi olan akranlarını bulmanın sevinci ile konuşuyor Batodan. Bu sırada lider ise sessiz. Ağzından hiçbir sözcük çıkmıyor. Kafasında düşünceler olduğu kesin. Suratına dahi yansımış durumda. Kaşları hafif çatık, dudakları hafif büzük ve yavaşça yiyor. Herkes yemekhaneyi terk ederken siz oturmaya devam ediyorsunuz. Lideri girdiği düşünceler boyutundan ancak yemekhanenin sessizliği çıkarıyor. Önce size bakıyor, sonra da Batodan'a. ardından önüne dönüyor ve şeftaliden büyük bir ısırık alıp ayağı kalkıyor. "Batodan, sen bugünkü meydan okumaların kaydını tut. Sizler ise benle gelin."

Liderin davranışları farklılık gösteriyor. Dışarıda olduğundan daha durgun ve ciddiyet dolu. Sesinde öne çıkan etmen eminlikti fakat bu sefer duygusuzca konuşuyordu. Yemekhaneden çıktıktan sonra koridorun sonundaki merdivenlerden yukarıya çıkıyorsunuz. Karşılıklı ofisleri geçiyor ve ana ofise, yani liderin odasına varıyorsunuz. "Oturun, sizinle konuşmam gerekenler var." Liderin sözüyle karşılıklı koltuklara oturuyorsunuz. Lider de masanın arkasındaki koltuğuna oturunca konuya giriyor. "Buraya gelmenizi istememin nedeni kim olduğunuzu öğrenmekti. Kimdiniz de buraya baskın düzenlediniz? Kimdiniz de adamlarımı öldürdünüz? İlk başta sizi mafyalardan birinin elemanları sandım. Onlarla aramız hiçbir zaman iyi olmadı. Polis memuru olduğunuzu öğrenince İmparator'un sonunda bir karar verdiğini sandım. Üstünüzün sizi azarlayıp benden özür dilediğini görünce işler iyice karıştı. Mafya değilsiniz, İmparator hakkımda karar vermedi, kesinlikle eskiye bağlılığımızdan ötürü bizim yok olmamız gerektiğine inanan koyu paktçılardan değilsiniz. Onlar sizin gibi içeriye sızmak yerine grup hâlinde kapıma dayanırlar çünkü. Peki, neden böyle bir şey yaptınız? Beni ve tarikatımı düşman olarak görmeden bu yaptıklarınızı yapamazdınız. Peki, tam olarak ne yaşadınız, ne gördünüz veya nasıl bir kanıt buldunuz da buraya saldırdınız?" Siz kimsiniz?"

Liderin garipsediğiniz acımasının kaynağının belirsizlik olduğunu öğreniyorsunuz. Olanları idrak edemediğinden o an şikayetçi olmanın yanlış olduğuna kanaat getirdiğini ve sizi bizzat tanıyıp sorgulamak istediğini öğreniyorsunuz. Her ne kadar bu ana kadar tepkisiz kalsa da, yemekhanede başlayan ani ruh hâli değişimi ve şu an sizler konuşurken kullandığı duygusuz sert mizaçtan adamlarının ölmesinin onu yaraladığını anlayabiliyorsunuz. Anlaşılan o ki, yaptıklarınızla yüzleşme vaktiniz geldi. Şu andan itibaren söyleyecekleriniz kaderinizi belirleyecek nitelikte.

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#26
Ben yemeğime gömülmüşken yanımızdaki genç kendini tanıtmaya başlamıştı. Konuşkan birine benziyordu. Bizimle tanıştığı için de oldukça memnun görünüyordu. “Ben de Sai Nopaodan. Mit..?” dedikten sonra bir saniye duraksadım. Mitolojiden bahsettiğinde kafam karışmıştı fakat bir saniye gözüm Tegin’e kaydıktan sonra dövüşün ardından onun yanında olduğunu görmüştüm. Belki de biz dövüşürken bu konunun bahsi geçmiştir. Tegin de konuşmamak için geçiştirmiştir. “Evet tabi… Ben de memnun oldum.” dedikten sonra sohbeti uzatmamıştım. Çünkü bir yandan da diğer adam dikkatimi çekmişti ve odağım ona kaymıştı. Bu adamın değişik duygu değişimleri olduğunu düşünmeye başlamıştım. Şimdi de garip bir sessizlik içindeydi. Sessizliğini ise ayağa kalktıktan sonra bozuyordu.

Adamın konuşma tarzı değişmişti. Başından beri beklediğim an geliyor gibiydi. Peşinden giderken kafamda konuşacaklarımı kuruyordum. Adamın karşısında kendimden emin olmalı ve kekelememeliydim. Himota polisi olarak onurumu bu şekilde çiğnetecek bir hareket ya da davranışta bulunamazdım. Adamın ses tonu korkutucu bir hal alsa da bunu bir kenara koyarak kendi düşüncelerime odaklanmalıydım. Odaya girip oturduktan sonra beklediğim konuşma gerçekleşmişti. “Öncelikle ölen adamlarınız için kendi adıma sadece özür dileyebilirim. O gün bir mafya örgütlenmesine dair görevlendirildik. Elimizdeki lokasyonlar ve ipuçları bizi buraya getirmişti. Amacımız mafyanın merkezini bulup oraya baskın yapmaktı ve haber uçurulma riskine karşı acele etmeliydik. Buraya mafya merkezi olduğunu düşünerek baskın yaptık. Anladığım kadarıyla sizin de mafyayla bir bağlantınız yok. Şu durumda hesap vermek ya da şöyleydi, böyleydi diyerek bahane uydurmak gibi bir şey yapmayacağım. Kendimi bu şekilde de savunmayacağım. Çuvalladık. Yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Bunda yanlış bir şey de yok. Hata yaparak kendimizi geliştireceğiz ama tabi bu demek değil ki yaptıklarımın bir cezası olmayacak. Operasyonda sorumlu polis olarak da bunun sorumluluğunu tamamen üzerime alıyorum. Tegin’in ya da başka polis memurlarının yapabileceği bir şey yoktu. Fakat ben bir Himota polisiyim. Eğer bizi buraya bir ceza vermek için çağırdıysanız, boynumu büküp bunu kabul edecek değilim. Gereken cezayı Himota Polis Teşkilatı verecektir.” Dedikten sonra kafamla Tegin’e bir işaret yapacaktım. Tegin zaten konuşmazdı ama buna müdahale etmesini istemiyordum.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#27
Masaya doğru yaklaşırken tüm yemeklerin konumlarını hesaba katarak stratejik bir konuma oturdum. Bulunduğum konumun avantajını kullanarak güzelce karnımı doyurmaya başladığım sırada az önce benimle birlikte kenardan dövüşü izleyen arkadaş heyecanlı bir şekilde kendini tanıtmaya başladı. Açıkçası konsantrasyonumu dağıttığı için yeni arkadaşıma birazcık gücendim. Zaten buraya geldiğimizden beri diken üzerindeyiz. Tam rahatlayacak bir fırsat bulmuşken ortamdaki huzurlu sessizliği bozması hiç hoşuma gitmedi. Tüm yaptığı hatalara rağmen yeni tanıştığım birini terslemek istemediği için tüm gücümü kullanarak Sai'den sonra gülümsemeye çalışarak "Tegin Hentanodan" diyerek kısa ve öz bir şekilde kendimi tanıtacağım. Kendimi tanıtma faslını bitirdikten sonra yemeğe kaldığım yerden devam etmek istesem de genç arkadaşımızın dedikleri yüzünden iştahım kaçtı. Yeni arkadaşımız sanki artık onlardan biri olmuşuz gibi konuştu. Hatta bizim rehberimiz olmayı bile teklif etti. Buraya sadece teşkilat istediği için geldik. Çok büyük bir nüfuza sahip olsalar bile ne olduğu belli olmayan bir örgüte katılmayı düşünmüyorum.

Lider yeni arkadaşımıza yeni bir görev verdikten sonra Sai ile beni odasına götürdü. Etrafta sadece üçümüz kaldıktan sonra lider sonunda neden bizimle ilgilendiğini anlattı. Onun açısından baktığımız zaman aslında kafasının karışması gayet normal. Yaptığım hata yüzünden boş yere iki adamını kaybetti. Bu olayı daha öncede yaşadığı için sadece hata yaptığımı düşünmeyerek altında çok daha fazla sebep aramaya başladı. İşin içinden çıkamayınca da sonunda sorunun kaynaklarını yanına çağırarak ilk elden neler olduğunu bize sormak istedi. Sai'nin ileri atılıp tüm sorumluluğu almasına ve olayı kabaca açıklamasına izin verdim. Adamları ben öldürmüş olmama rağmen sonuçta biz bir ekibiz ve ekibimizin lideri Sai. O kendini öne atıp sorumluluğu aldıktan sonra araya girmemin doğru olduğunu düşünmüyorum. Olaylar işin içinden çıkamayacağımız bir hale doğru evrilirse araya girebilirim ama şimdilik sessizce gözlemlemeye devam edeceğim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#28
Lider bir süre Sai'nin suratına duygusuzca bakıyor ve "Ya gerçekten sorumluluğu ilke edinmişsin ya da gördüğüm en vurdumduymaz elemansın." İki eliyle kafasına iyice bastırarak saçlarını arkaya doğru sıvazlıyor ve derin bir iç çekiyor. "Öz kültürümüze göre cezan tartışmasız idam fakat öz kültürümüzden uzaklaştığımız bugünlerde kanun Paktın elinde. Pakt yasalarına göre cezan yaşam boyu hapis. Belki de ağırlaştırılmış. Senle kılıç çarpıştığımızda kafa yapını anlamıştım. Sözcüklere dökmek zor ama sadece olaylar karşısında sarsılmaz sütunları olan bir kişiliğe sahipsin. Sıradan bir günde nehir nereye akarsa oraya gidiyorsun fakat an geldiğinde akıntının tersine gitmekten çekinmiyorsun." Lider gözlerinin içine bakıyor. Yüreğini tanımaya çalışıyor.

"İki adamımı karanlığın soğuk kucağına bırakmak bana kan kusturdu. Gün ışığı dahi görmemeniz beni ziyadesiyle tatmin eder. Beni durağanlığa zincirleyen, yüreğimin arzusu bana her yanlış yapanı infaz etmek iken sizi içeri attırmanın adalet mi yoksa intikam mı olacağı? İntikam kişinin yüreğini kirleten gereksiz bir zarar. İntikam alacak kadar çocuk akıllı değilim. Adalet her koşulda üstün taraf olmak zorunda. Sen Başpolis memuru olarak yanındakilerinin her bir davranışından sorumlusun, evet. Gel gör ki, adamlarımı öldüren sen değil, yanındaki astın." Lider sert bakışlarını Tegin'e çeviriyor. Bakışları karanlık. Sanki sadece bakarak ezmek istiyor. Burnun soluyor ve Tegin'e soruyor. "Peki, sen, adamlarımın haksız katili, kendini nasıl savunacaksın?"

Perdelerin kapanıp kaderlerinizin tayin olunmasından önceki son sahnedesiniz. Polis teşkilatına göre parmaklık arkasında çürümeniz gerek ama tarikat lideri bir iç çekişme yaşıyor. Kendinizi affettirmenin bir yolunu bulmanız gerek. Maceranız burada sonlanamaz, değil mi?

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#29
Sai'nin sözlerinden sonra lider uzun bir açıklama yaparak öz kültürümüze göre nasıl bir ceza almamız gerektiğinden bahsetti. Gerçekten öz kültürümüze göre yargılansaydık dediklerinde haklı olabilir. Ancak ne biz mahkemedeyiz ne de o bize ceza verebilecek bir konumda değil. Himota'nın kendi yasaları ve düzenleri var. Her örgüt kuran kişi kuralları kendisine göre esnetemez. Bu yüzden dediklerini yapacağını düşünmüyorum. Bence daha çok bizim bu durum karşısında nasıl tepki vereceğimizi görmek istiyor. Hala bizimle ve vereceğimiz tepki ile neden bu kadar ilgilendiğini bilmesem de gayet sakin bir şekilde dediklerinin bitmesini bekleyeceğim.

Lider'in tüm dediklerini dinledikten sonra soğukkanlılığımı korumaya çalışarak nasıl bir açıklama yapacağımı düşünmeye başlayacağım. Açıkçası ondan korkmuyorum ama onu boş yere sinirlendirmekte istemiyorum. Bu yüzden seçeceğim kelimelere dikkat etmem gerekiyor. Eğer kullandığım bir yanlış kelime ile damarına basarsam olaylar daha da karışabilir. Birkaç dakika düşündükten sonra karşımdaki sert bakışlı arkadaşın gözlerinin içine bakarak "Şüpheli iki kişiyi takip ettikten sonra buraya geldim. Sıkı güvenlik önlemlerini gördükten sonra hemen telsiz ile destek isteyip araştırma yapmak için gizlice içeriye girdim. Hiç kimse beni burası hakkında uyarmadığı ve benimde sizleri bilmediğim için kılıçları gördükten sonra mafyanın merkezini bulduğumu düşündüm. Hatta emindim. Gerisini zaten biliyorsunuz." diyeceğim. Kısa ve öz açıklamamın içeride neler yaşandığını anlaması açısından lidere yeterli geleceğini düşünüyorum. Gerçekler karşısında nasıl tepki vereceğini ise oldukça merak ediyorum.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#30
Adam kafasındaki soru işaretlerini cevaplamak için bizim kendimizi acıkmamamızı istiyordu. Söyledikleriyle psikolojik olarak bizi gererek konuşmamızı amaçlıyordu belli ki. Bunun farkında olarak hareket etmeliydim. Sanki bizim onu bir şekilde ikna etmemizi istiyor gibiydi. Adamlarının acısını yaşıyordu fakat bir yandan da içinde bir şeyleri sorguluyordu. Bunu hissediyordum. Yine de neden bizimle bu kadar uğraştığını anlamamıştım. Sıradan iki polis memurunun idam edilmesi ya da hapiste çürümesiyle neden bu kadar ilgileniyordu? Eğer onu ikna edemezsek bize ne yapacaktı? Bunları düşünmek istemesem de kafamın içinden hızlıca akıyordu sanki. Bizi öyle bir köşeye sıkıştırmıştı ki. Ona tatmin olacağı bir açıklama yapmazsak ya öldürülecektik ya da ömür boyu hapiste çürüyecektik.

Tegin olayı kısaca açıkladıktan sonra ben tekrar lafa girecektim. Yapmak istediğini anlayabiliyordum fakat tamamen onun oyununa teslim olmayacaktım. Yaptığımızın yanlış olduğunun farkında olsam da görevimizin gerektirdiği gibi hareket etmeye çalışmıştık. Bunu göz önünde bulundurarak “Amacınızın adamlarınızın intikamını almak olduğunu düşünmüyorum. Çünkü öyle olsaydı bunu kolayca yapabilirdiniz. Burada ne söylersek söyleyelim adamlarınızı geri getirmeyecek. Fakat acınıza hak versem de burası bir mahkeme değil ve kendimizi savunmak zorunda değiliz. Zaten az önce dediğim gibi de yaptıklarımıza bahane sunacak biri de değilim. Bizi hapisle mi yoksa ölümle mi tehdit ediyorsunuz? Siz daha iyi bilirsiniz ki bir Himotalı ölümden korkmaz. Ben Himotaya hizmet için polis oldum. Gerekirse yaptığım yanlıştan dolayı da cezamı çekerim. Bizden isteyeceğiniz başka bir şey yoksa izninizi isteyelim.” diyecektim ve adamın tavrına göre kalkmaya hazırlanacaktım.
Image
► Show Spoiler

Return to “Tinkadoko”

cron