[Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#1
Kaç gün oldu? Uykularım bölünüyor. Düşünmeden duramıyordum. Bir çeteyi çökertmek için görev alıyoruz ve başımıza gelenlere bak. Bir kere daha çuvalladığıma mı yanayım yoksa içinde bulunduğum teşkilatın sorumluluklarından habersiz olmama mı? Paçayı zor kurtarmış olduğumuzu kavrayabiliyordum fakat yine de nerede yanlış yaptığımızı bir türlü çözemiyordum. Biz görevimizi yapmaya çalışmamıza rağmen bir sürü laf işitmiştik. Aslında içim içimi yiyordu. Buna rağmen imparatorla masaya oturmuş bir örgüte karşı yapabileceğim bir şey yok gibi görünüyordu şu an. Yine de ‘Kızıl Güneş Tarikatı’ ismini unutmayacaktım. İleride bir gün yine karşıma çıkacaklarını düşünüyordum. Madem böyle eli her yere uzanan, legal bir örgüttü çıkmaması garip olurdu. Bu da adımlarımızı daha dikkatli atmamız gerektiği anlamına geliyordu. Tabi birilerinin kuyruğuna basmaktan korkarak iş yapmak hiç bana göre değildi. Sonuçta doğru olan ne ise o şekilse işimi yapmaya çalışıyordum.

Aklımın bir köşesinde de hala kafedeki olaylar vardı. Bunun da Kızıl Güneş ile bağlantısı olabilir miydi? Pek sanmıyorum ama ihtimaller dahiline tutmak geriyor, küçük bir ihtimal de olsa. Kızı Güneş, o konuda şimdilik elimizi kolumuzu bağlamış olsa da diğer tarafta bir suç işlenmişti. Ben bunu geride bırakmak istemiyordum. En azından olay yerine tekrar dönüp bir soruşturma yapmak istiyordum. Yine kendi kafama göre hareket etmiş gibi olsam da aslında oradaki işim yarım kalmıştı ve bunu tamamlamam da gerekiyordu. Bunun için de biraz boş zamanım vardı. Belki yine de tek başıma gitmemem gerekebilirdi. Tegin ve Santin’den bana eşlik etmelerini isteyebilirdim. Benimle birlikte onlar da etiketlenmişti ama biz bir ekiptik. En azından onları bulup bana yardım edip etmeyeceklerini sormak istiyordum. Sonrasında ise kafeye geri dönüp tekrar gözlem yapmak istiyordum.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#2
Düşman üssüne tek başıma sızıp içlerinden iki tanesini sessizce etkisiz hale getirmeme rağmen beklediğimden çok daha farklı bir tepkiyle karşılaştım. Himota toprakları içerisinde böyle bir organizasyon olduğunu daha önce hiç duymadığım için birazcık aşırı eylemlerde bulunmuş olabilirim. Ancak yine de yaptığım eylemlerde yüzde yüz haksız olduğumu düşünmüyorum. Savaştığım ilk adamın bir şey söyleyecek fırsatı olmadı ama arkadaşı eğer beni uyarsaydı ölmek zorunda kalmazdı. Zaten sonradan duyduğum kadarıyla bu örgütte meydana gelen ilk polis vakası değilmiş. Daha önceden de bu duruma maruz kalmalarına rağmen neden hala önlem almakta direndiklerini kestiremiyorum. Zaten iki kişi ölmesine rağmen sadece bir tokatla olaydan yırtmam da çok şüphe uyandırıcı. Acaba bu örgüt anlatıldığı kadar masum değil mi?

Haklı olduğumu düşünmeme rağmen örgütten iki kişiyi öldürdüğüm için pek mutlu değilim. Geceleri uyumadan önce ister istemez eğer farklı bir yol deneseydim ne olurdu diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Kendimi bir şekilde meşgul ederek bu düşüncelerimden uzaklaşmak istiyorum. Tam bu sırada Sai imdadıma yetişerek bir şeyleri araştırmak istediğinden bahsetti. Bende yaşanan küçük kazayı arkada bırakarak bu araştırmasında ona yardımcı olmaya karar verdim. Açıkçası bende bu değişik örgüt hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorum.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#3
Sanırım aldığım darbeler sonrasında bayıldım. Çünkü en son hatırladığım şey canımın hunharca yandığıydı. Sonrasında ise gözlerimi açtığımda güvenli bir yerdeydim. Yaşananlarla ilgili detaylı bir bilgilendirme ve iyileşme sürecinin ardından Yüce Himota Polis memuru her zaman olduğu gibi göreve hazırdı!

Yüce İmparatorluğumuzun içerisinde dikkat edilmesi gereken bir örgüt olduğu bilgisini öğrendim. Benim üzerime çullanıp '' Güneşli bir şeyler '' hakkında bağıran yaşlı adam da bu örgütün bir parçasıymış gibi görünüyordu. Hatta kıdemlim Tegin'i kurtarmak için savaştığımız adamlarda bu örgütle bağlantılıydı. İhbar içeriği yüzünden hepimiz temkinli olduğumuz için bazı kafa karışıklıkları yaşandı. Neyse ki bize bir şey olmadı. Yaşanan olaylar artık geçmişte kaldığından bunlara fazla kafa yormaya gerek yoktu. Elbet de yaşadığımız olaylar ve tecrübeler değersiz değildi. Fakat değiştiremeyeceğim durumları tekrar ve tekrar düşünmek bana fazla mantıklı gelmiyordu. Bu yüzden yeni günümde Yüce İmparatorluğuma yakışır şekilde görevimi yapmak için olanca kuvvetimle elimden geleni yapacaktım.
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#4
Himota'nın yiğitleri karar almışlar. Bir araya gelip toplanmışlar. Nice kötülüğü alaşağı etmişler. Şimdi ise tekrar kavuşmuşlar. Bu sefer mesele başka. Çok daha derin. Çok daha ilgi ve merağa müsait. Yiğitler akılları kurcalayan bu meseleyi masaya yatırmak isterler. İsterler ki, bu nedir? Neyin nesidir? Neyin fesidir? Onlardan ne saklanmaktadır? Karanlığın ardında kimler gizlenmektedir. Onlar düşüne dursun, Biz gidip bakalım meşhur Kızıl Güneş Tarikatı'na.

Kızıl Güneş Tarikatı'nın lideri, yiğitlerimizin elinde can veren adamlarının mezarını ziyaret etmekte. Bakışları soğuk ve düşünceli. Sanki aklından binbir plan geçmekte. Her bir plan gözünün önünde oynamakta. O burada dura dursun, biz gidelim bakalım karargâhlarına.

Karagâhta bir eğitmen adamları adam etmekte. Kılıç ile çarpışan her bir çifti keskin bakışlarıyla süzmekte. Arada bir de dolaşmakta. Birinin duruşu bozuk, biri fazla kuvvet uyguluyor, biri ise fazla atılgan. Hepsini teker teker düzeltmekte. O sırada liderleri olacak kişi içeri giriyor. Girdiğimi gibi herkes selam duruyor. Eğitmen yanına varıp rapor veriyor. Lider dinliyor dinlemesine de tavırları sanki çok uzakta olduğunu yansıtıyor. Eğitmenin sözü bitince yoluna devam ediyor. Uzunca bir koridorda yürüyor. Koridorun sonundan merdivenlerle yukarı çıkıyor. En sonunda ofisine varıyor. Ankesörlü telefonuna uzanıyor ve karakolu arıyor. "Geçenki delikanlıları buraya yollayın." demekle yetiniyor. Aradığı kişi soru bile sormadan kapatıyor telefonu. Çok geçmeden Himota'nın yiğitlerine ulaşılıyor. "Kızıl Güneş Tarikatı'nın lideri sizinle görüşmek ister." E, davete de icabet gerekir derler. Yiğitler hazırlanıyorlar ve varıyorlar liderin yanına. Lider onları karargâhın hemen dışında bekliyor. Üç yiğide de şöyle bir bakıyor. Baştan aşağı süzüyor. Kafasında tartıyor belki de. Ardından "Düşün peşime delikanlılar. Sizinle kılıç tokuşturacağım. Sorunuz varsa da şimdilik sadece bir hakkınız var." diyor.

Karacaoğlan der ki: "Sözlerime kulak verin. Yiğit kişinin bileyi hak yolunda bükülmez. Ola ki karşısında vardır bir yiğit daha o zaman değişir işler. Zaman ahir zamanıdır. Kim yiğit, kim değil bilinmez. Peki ne etmeli bu durumda? Kılıçlar konuşmalı tabii. Gerçek yiğitler hiç konuşmadan, sadece kılıç tokuşturarak yüreklerinden geçenleri görebilirler."
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Hiperyus ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 168 saattir. (7 gün)

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#5
Ben zaten kararımı vermiştim. Sadece kendime başka suç ortakları arıyordum diyelim. Sonuçta o kafeye geri dönemden beynimi kemiren düşüncelerden de kurtulamayacaktım. Varacağımız sonuca göre ise bir plan oluştururdum diye ümit ediyordum. Son zamanlarda başımı belaya sokma konusunda üstüme yoktu ama iş arkadaşlarım yanımdayken kendimi daha iyi hissettiğimi söyleyebilirdim. Tegin’le tanıştığımdan beri takım olarak çalışma konusunda mesafe kat ettiğimi görebiliyordum. İçine kapanık tavırlarımı hala kıramasam da artık hayatta tek başıma olmadığımı biliyordum en azından. Bu da sorumluluklarıma odaklanmam konusunda bana yardımcı oluyordu. Bir takım olsak da baş polis olarak ben onları korumakla yükümlüydüm. Bunu biliyordum. Bu yüzden bu isteğimde onları zorlayamazdım. Kişisel meselelerim için seçim hakkını da onlara bırakmalıydım.

“Kızıl Güneş Tarikatı’nın lideri sizinle görüşmek ister.”

Sanırım hayatın planlarıma karşı başka planlarla gelmesine alışmam gerekiyordu. Adamın bizimle olan meselesinin orada bittiğini düşünmüştüm halbuki. O kadar da çabuk unutan biri değilmiş demek ki. Bu cümleyi duyduktan sonra içime ufak bir endişe düşmediğini söyleyemezdim. Herif gayet ürkütücü görünüyordu ve bir tarikat liderinin bizi kendi mekanına çağırması da pek hayra alamet bir durum değildi açıkçası. O günkü olaylardan da bizi sorumlu tuttuğunu biliyorduk zaten. Tegin ve Santin ne hissediyorlardı bilmiyordum fakat en azından onların yanmamasını sağlamalıydım. “Oraya gittiğimizde siz hiçbir şey söylemeyin. Bütün sorumluluğu ben üzerime alacağım. Gerekirse de beni satın.” diyecektim yola çıkmadan. Gerçi Tegin zaten tek kelime etmezdi ama önceden yapacağım şeyin bilgisini vermek istemiştim.

Liderin yanına vardığımızda sağlam durmam gerektiğinin farkındaydım. Kendimden emin bir şekilde hareket edecektim. Endişeli olduğumu fark etmesini istemiyordum. Konuşmaya onun başlaması gerekiyordu. Tavrına göre ben de karşılık verecektim. Önce bizi süzdükten sonra onu takip etmemizi istedi. Açıkçası beklediğim konuşma bu değildi. Hem şaşırmıştım hem de bir nebze rahatlamıştım. Sadece bir soru hakkı mı? Kafam öyle karışmıştı ki ne söyleyeceğim ide bilmiyordum. Kendimi tamamen azarlanma üzerine hazırlamıştım. Birkaç saniye olduğum yerde kalakaldıktan sonra Tegin ve Santin’e bakacak ve ardından söylediği gibi adamın peşine takılacaktım. “Açıkçası kafam biraz karıştı. Yani neden burada olduğumuzla ilgili. Sadece kılıç tokuşturmak için mi?” diyecektim peşimden ilerlerken.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#6
Yukarıdan gelen emirlerden sonra güneş tarikatına doğru yola çıktık. Zaten amacımız tarikatı araştırmak olduğu için bu emir bir hayli işimize yaradı. Bu davet sayesinde geçen seferki gibi gizli saklı işlere bulaşmak zorunda kalmadan ön kapıdan girerek tarikatı rahat bir şekilde araştırabiliriz. Görünürde hiçbir problem olmamasına rağmen işlerin bir anda istediğimiz şekilde gitmeye başlaması beni huzursuz etti. Tarikatın polis içerisinde polis memurlarını istediği gibi kontrol edebilecek şekilde nüfuzu olması hiç hayra alamet değil. Bizi çağıran tarikat liderinin kim olduğunu giderek daha fazla merak etmeye başladım.

Minik yolculuğumuza başlamadan önce Sai tüm sorumluluğu alacağını söyleyerek bizden sessiz olmamızı istedi. Zaten normalde konuşmayı pek sevmiyorum. Üstüne üstlük tarikatlarından iki kişiyi pisi pisine öldürdüğüm için bu sefer ekstra özen göstererek hiçbir şekilde göze batmayı planlamıyorum. Olabildiğince etliye sütlüye karışmadan etrafı incelemek istiyorum. Bir tane daha tokat yemek istemiyorum.

Tarikata girdikten sonra liderleri bize üç soru sorma hakkı verip ardından da onunla savaşmamızı istedi. Sai adamın tepkisinden sonra boş bulanarak tek soru hakkını harcayıp sadece kılıç tokuşturmak için mi geldiğimizi sordu. Aslında güzel bir soru ama sınırlı sayıda hakkım varken tutup da bu soruyu sormam. İki adamı ölmüş olmasına rağmen neden bu kadar rahat tavırlar sergilediğini veya polis teşkilatında nasıl bu kadar nüfusa sahip olduğunu sormak çok daha mantıklı olurdu. Yine de Sai'nin buraya gelmeden önce söylediklerini hatırlayarak sakince neler olacağını beklemeye başlayacağım. Tarikat lider ani bir hareket yapmadığı sürece yayımı elime almayı düşünmüyorum.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#7
Sai'nin sorusu üzerine lider yürümesini kesmeden başını çeviriyor ve içten bir gülümse ile "Hayırdır, hiç Kurt İni'ne uğramadınız mı?" diye soruyor. Sonra da devam ediyor. "Bu ulusun tarihine kazınmış güzel bir söz vardır. İki savaşçı ancak kılıç tokuşturarak birbirlerini gerçekten anlayabilirler. Severim bu sözü. Himota savaşçı kültünün değerli bir parçasıdır. Benim de sizle niyetim bu. Sizi anlamak istiyorum." konuşmasının bitmesiyle varış noktasına varmanız bir oluyor. Binanın arka bahçesindesiniz. yere büyük bir sembol çizilmiş. Dört ana yönü gösteren oklar birleştirilerek oluşan bu sembolün ortasında bir nokta bulunmakta. Lider bu alanın hemen dışında bulunan silah askılarını inceliyor. Uzun ve kıvrımlı hafif bir kılıç alıyor. "klasiklerden şaşmamak gerek." Alanın karşı ucuna geçiyor ve elindeki kılıçla askıları işaret ediyor. "İstediğiniz pusatı seçin. Kurallar basit. Alandan çıkmak veya element kullanmak yok. Pusat düşerse veya yılarsanız bozguna uğrarsınız. Açıklamasını yaptıktan sonra bağdaş kurarak yere oturuyor ve kılıcını kucağına koyup beklemeye koyuluyor.

Askılarda var olan bütün silahlar var. hafif kılıç, ağır kılıç, mızrak, kargı, hançer, kalkan, ok ve yay. Teker teker liderin karşısına çıkacaksınız. Alan her ne kadar uzaktan büyük gözükse de, yakından baktığınızda o kadar da büyük değil. Merkezden dört uzun adım atınca ana yönlerden birinin ucuna geliyorsunuz. Yani, geçmemeniz gerek sınıra ayak basıyorsunuz. Lider hepinizden uzun ve kaslı. Bakışlarında deneyim ve bilgelik var. Ne hikmetse, size sinirle değil merakla bakıyor. Sizi yargılamıyor, inceliyor. Adamlarını öldürdüğünüz bu kişi garip bir amaç peşinde. Onun sahasında onun oyununu onun kurallarına göre oynayacaksınız. Frum ve Ser bileğinize ve aklınıza kuvvet versin!
Off Topic
Santin, ilk pasifliğini yapmış bulunmaktasın. Geç yazdığım için de hepinizden özür dilerim.

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#8
Adamın konuşmaları garip bir şekilde bana samimi gelmişti. Örgütünün binasına baskın yapıp adamlarını öldüren polisleri bu şekilde karşılamasına anlam verememiştim açıkçası. Buraya gelirken bir tuzağa çekildiğimizi düşünüyordum zira. Meslek hayatımızı bile bitirebilirdi istese ki bunu dile getirmişti o gün. Böyle bir nüfuzu olduğunu da duymuştuk. Buna rağmen bizi çağırıp öylece konuşuyordu. Hala tedbiri elden bırakmama taraftarıydım fakat anlatıldığı gibi sadece Himota’nın geleneklerini önemseyen bir oluşum olduğu fikri gittikçe güçleniyordu kafamda. Zaten halihazırda onları araştırmak isterken temasa geçebileceğim en doğru adam karşımda duruyordu. Eğer şu an göründüğü gibi ılımlı biriyse, şimdilik oyunu onun kuralına göre oynayarak istediğimi alabilirdim. Aksi bir hareketimin benim istemediğim sonuçlara yol açacağı da çok belliydi ayrıca.

Gerçekten de dediği gibi bizimle kılıç tokuşturmak istiyordu belli ki. Diğerlerine hiç bakmadan ilk rakibi olmak için öne çıkacak ve askılardaki silahlara yönelecektim. Normalde hançerle rahat etsem de burada kaçak dövüşmek istemiyordum. Zaten dövüşmemiz gereken alan da geniş olmadığından buna müsait değildi. Bu yüzden rahat savurabileceğim hafif bir kılıç alarak alana geçecektim. Tüm bu deneme muhabbetleri bizi ortadan kaldırmak için bir plan da olabilirdi tabi. Bunu burada çok rahat yapabilirdi. Sonuçta onun mekanındaydık. Yine de adamın bakışlarında bunu sezmiyordum. Bunu yapmak isteyen biri tavırlarıyla bunu belli ederdi. Burada güç ondaydı. Bu adam ise bizi gerçekten denemek istiyor gibiydi. Anlam veremiyordum. Akışına bırakacaktım. Selamımı verdikten sora pozisyon alarak “Himota’nın şanına yakışır bir dövüş olsun.” diyecektim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#9
Örgüt lideri, kısa açıklamalar yaptıktan sonra kendi silahını seçerek antrenman alanının ortasına gidip yere oturdu. Hala neden bu kadar sakin olduğunu anlamıyorum. Adamlarını öldürmemize rağmen sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Şu ana kadar sadece saplantılı bir şekilde bizimle antrenman dövüşü yapmak istemesi de beni tedirgin ediyor. Karşımdaki kişinin amacının ne olduğunu anlayamıyorum. Polis merkezi buraya geldiğimizi bildiği için alenen bize zarar vereceğini düşünmüyorum. Bu yüzden şimdilik onun istediği gibi oynayabiliriz. Element gücümüzü kullanmadan biraz ısınmaktan kimseye zarar gelmez.

Antrenman dövüşü de olsa tüm gücümü ortaya koymayı düşünmüyorum. Karşımdaki kişinin amacının ne olduğunu hala bilmediğim için normalde kullandığım silahlardan başka bir silah tercih etmeyi düşünüyorum. Hangi silahı seçmem gerektiğine karar vermeye çalışırken Sai öne çıkarak hafif bir kılıç alıp örgüt liderinin karşısına çıktı. Sai'nin ileri atılmasından sonra silah seçimime o ve lider arasındaki savaş bittikten sonra devam etmeye karar verdim. Açıkçası benden başka birinin ilk dövüşmesi güzel oldu. Hala daha lidere güvenmediğim için eğer işler tehlikeli bir hal alırsa hızlı bir şekilde müdahile de bulanabilirim. Umarım durumlar bu kadar kötüleşmez. Şimdilik tek kelimesi ile bizi buralara kadar getiren kişinin neler yapacağını gözlemleyeceğim. Eğer bize dediğin aksine eğitim dövüşü yerine Sai'ye zarar vermeye çalışırsa oklarımı kullanmaktan çekinmeyeceğim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Yarım Kalan Bir İş

#10
Çılgın örgüt lideri hepimizle teker teker kapışmak istedi. Açıkçası böyle konularda kendime pek fazla güvenmiyordum. Önce ki tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki hunharca dayak yiyeceğim gibime geliyordu. Neyse ki Baş polis memuru Sai ilk giden olarak gönüllü oldu. En azından şiddet dozajını ölçe şansına sahip olduğum için bir nebze de olsa rahatladım. Eğer işi biraz ağırdan alırsam belki de üçüncü giden bile olabilirdim. Önceliğim Baş polis memuru Sai'yi gözlemlemek. Kıdemlin Tegin ile yapacağım ikinci kim gidecek adlı psikolojik savaş ise bir sonra ki hedefimdi.

Tüm dikkatimle Baş polis memurunu izliyordum. Savaşmak için kendisine hafif bir kılıç seçti. Ardından seçtiği kılıç ile beraber alana doğru ilerledi. Şuana kadar oldukça iyi gidiyordu. Gayet özgüvenli bir şekilde elinde kılıcıyla örgüt lideri olan beyefendinin karşısına geçti ve pozisyonunu aldı. Aşağı yukarı Baş polis memurunun ne kadar güçlü olduğunu biliyordum. Daha önce ve silah kullanırken hem de element gücünü kullanırken onu gözleme fırsatım olmuştu. Bu yüzden denklemdeki bilinmeyenin gücünü merak etmekten kendimi alıkoyamıyordum. Çünkü küçük grubumuz eğer burada bir başarı elde etmek istiyorsa en iyi şansımız Baş polis memuruydu. Kıdemlim Tegin yay kullanıcı olduğu için yakın dövüşte pek fazla iyi olduğunu düşünmüyorum. Ben ise daha çömez olduğum için onların seviyelerinde değildim. En iyi kartımızı ilk oynamamız biraz düşündürücü bir hamleydi ama Baş polis memuru Sai böyle bir hamle yaptıysa elbet bir bildiği vardır. Yine de pür dikkat maçı gözlemleyip en kötü senaryo için zihnimi mental olarak hazırlayacaktım.
► Show Spoiler

Return to “Tinkadoko”

cron