[Shisha Shøge] Limonlu Soda ve Silüetler

#1
Ne kadar kaçarsa kaçsın, tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır. Shisha için de burası hep Poteguhe olacaktı. Aslında sadece Poteguha demek doğru olmazdı. Ne de olsa ülkenin her bir yanını gezerek büyümüştü. Babası neredeyse o da oraya gidecekti. Ne kadar büyürse büyüsün bu durum değişmeyecekti. Bunun sebebi Shisha'nın her zaman evin küçük oğlu olarak kalacak olması değildi. Asıl sebep, Shisha'nın babasından başka kimseye sahip olmamasıydı. Babasının yanında hiç olmadığı kadar gergindi. Bir o kadar da güvende hissediyordu. Tüm sorumlulukları bir kenara bırakıp geçmişte yaşıyordu. Bu hissi seviyordu. Yeniden lisede hissetmek gibi. Omuzlarında büyüyen ve kendisini yere çeken sorumluluklar olmadan yaşamak. Zaten son vakasından da anlaşıldığı gibi sorumluluklarını yönetmek konusunda pek başarılı değildi. Az kalsın ilk görev gününde teşkilattan atılacaktı. Bunu umursamazmış gibi davranıyor ama bir yandan da teşkilattan atılması durumunda psikolojik olarak yıkılacağını biliyordu. Polislik kanında vardı ne de olsa. Bu mesleği yapacağı doğduğu an belirlenmişti.

Trenden indiği gibi sigarasını dudakları arasına yerleştirdi ve etraftan kibrit dilenmeye başladı. Sırtında ceketi ve üzerinde önceki gece trene binmeden önce içtiği kadehlerce şarabın bitkinliği vardı. Yorgunluktan hafif sallanarak yaslandı bir duvara sonunda. Yanında bulunan kadının omzuna dokundu. "Pardon hanfendi ateşiniz-" diyecekken kadın sigara içmediğini söyledi. O sırada öbür tarafından uzanan bir kibritle sigarası alevlendi. Teşekkür etmek için adama döndüğünde kendisinden daha uzun ve daha kalıplı bir cüsseyle karşılaştı. "...baba?" diyebildi sadece. "Oo...birileri evin yolunu bulmuş."

Image

Duga Shøge. Bundan 10 yıl kadar önce ülkenin her köşesinde ismini duyabileceğiniz, vatansever ve sert kişiliğiyle etrafa ismini duyurmuş bir komiser. Karısını kaybettikten sonra erken yaşta emekli olmuş ve kendini eve kapatıp depresyonla sarmaş dolaş bir şekilde hayatını devam ettirme kararını almış bir adam. Shisha'nın şaşırmasının sebebi de buydu aslında. Babasını uzun zamandır evden dışarıda görmemişti. Sürekli bir şeyler üzerine çalışırdı ama Shisha ne olduğunu asla anlayamamıştı. Duga'nın oğlunu almak için gelmiş olması Shisha adına oldukça ilginç ve duygusal bir durumdu. Eh, yine akşamları evden kahveye gittiğini görüyordu ara sıra ama uzun zamandır araba kullandığını görmemişti. Yine de polis kişiliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Zaten evde bulunduğu tüm zaman boyunca geçmiş vakaları araştırıyor ve vücut geliştiriyordu. Sadece insanlara ve teşkilata pek inancı kalmamıştı. En azından Shisha'nın teorisi buydu.

Babasının soğuk bakışları eşliğinde neden bu kadar geç kaldığı üzerine uzun uzun açıklamalar yapıyordu Shisha. Yaklaşık 4 dakika kadar süren uzun bir açıklama sonrasında derin bir nefes aldı ve gözlerini babasına dikti. Babasının gözleriyse daha çok yoldaydı. Ara sıra mırıldanarak araba kullanma konusunda uzman olduğu söylenemeyecek sürücülere sövüyordu. Sanki olay yerine yetişecek gibi hızlı sürüyordu arabayı. "...din adamı avına çıkmışsın." dedi Duga bir süre sessizliğini koruduktan sonra. Başından aşağı kaynar sular indiğini hisseden Shisha, önceki geceden kaynaklanan yorgunluğundan da kaynaklı olarak kendini saldı ve yaslandı koltuğa. "Teşkilatta arkadan bıçaklamayı mı öğretiyorlar artık? İyi olmuş. Erkek olmak hiçbir zaman iyi olduğun bir alan değildi zaten." Kafasını cama yasladı Shisha. Diyecek bir şeyi yoktu. Babasına yaptığı şeyin etik açıdan doğru olmasa da farklı bir ahlaki bakış açısından bakıldığında ne kadar doğru olduğunu açıklayamazdı. Farklı jenerasyonların farklı fikirlerine sahip iki insandılar ne de olsa. Duga ile göz göze gelmemek için başka bir iş bulmaya çalıştı kendine. Torpidoyu açtı. Ardından babasına baktı ister istemez. Çünkü içeride açılmamış bir zarf vardı ve üzerinde kendi ismi yazıyordu. Zarfı aldı ve açtı. Okumaya başladı. Bu sırada Duga konuşmaya devam etti. "Sabah annenin mezarına gideceğiz. Şimdi de yemek yeriz istiyorsan. Bir restoran var yeni açılan. Böyle Himota usulü müydü neydi işte oranın yemekleri-" derken Shisha, gözleri mektubu süzmeye devam ederek söze daldı. "Himota ilgimi çekmiyor." Mektubu bitirdikten sonra sözlerine devam etti. "Zaten akşama katılmam gereken bir buluşma var. Varmış yani. Okul buluşması." Aslında okuldaki kimseyi hatırlamıyor ve bu buluşmayla da ilgilenmiyordu. Ancak Duga'nın aklının hala din adamı kimliğinin arkasına saklanan iki tecavüzcüde olduğunu düşünüyordu. Bu da biraz korkmasına sebep olmuştu haliyle. "Pek senlik işler değildir ama hadi bakalım. Geç gelme."

Birkaç farklı işi olduğunu söyleyip kendisini buluşmanın gerçekleşeceği barın yakınlarına bıraktırmıştı erkenden. Bir iki tanıdık dükkana uğradı. Ardından bir şeyler atıştırdı. Hala ayılamamıştı. Tüm haftanın yorgunluğu şimdi kendini belli ediyordu resmen. O gün alkol almamaya karar vermişti. Vaktinden biraz daha erken girdi bara. Barmen yeni bir kokteyli ona tanıtırken sözünü kesti. "Sen bana bir soda limon yap. Limonlu soda demiyorum ha. Sodaya limon yani. İki de buz. Bir de gazete." Uykulu bir vaziyette sodasını yudumlarken gazetesini okumaya dalmıştı. Bu sırada bar eski okul arkadaşlarıyla dolmuştu. Canı sıkılmıştı iyice. Gazeteyi bir kenara bıraktı ve bir soda daha isteyip etrafı izlemeye başladı. Güzel kızları izliyordu daha çok. Belki yine şans yüzüne gülerdi. Öyle de olacaktı. Şans, ona farklı bir hediye sunacaktı o gün. Ancak bu hediye, bir kızla geçirilen basit bir geceden farklıydı.
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: [Shisha Shøge] Limonlu Soda ve Silüetler

#2
Dusha Krallığı gibi sıcak bir ülkenin Poteguhe gibi soğuk ve kasvetli bir şehre sahip olması ve ülkenin iki ucunda oluşmuş olan karşıtlığın meydana getirdiği toplum profilleri insanın kafasını karıştıracak ve moralini bozabilecek bir etmen olsa da polis memurluğun ve babanı sürekli olarak ziyaret ettiğin gerçeği buna alışmış olmanı sağlıyor ve adaptasyon sürecini kısaltıyor. Babanla vedalaştıktan sonra arabanın kapısını açtığın anda duyduğun gök gürültüsüyle kafanı yukarı kaldırıyorsun ve bulutların karanlığıyla göz göze gelince bir sağanak yağmurun gelmekte olduğunu tahmin edebiliyorsun. Henüz akşam olmamış olan şehrin bulutlar sayesinde neredeyse tamamen karanlığa bürünmesiyle birlikte etrafında bulunan dükkanların çoğu ışıklarını yakıyor ve erken akşam karanlığına uyumlu bir görünüme bürünüyorlar. Ziyaret ettiğin tanıdık dükkanların genel görüntüsü her zamanki gibi. Dükkanların içi oldukça boş ve sessiz, dükkan sahipleri enfeksiyon kapmış durumda ve dükkanların duvarları ve zemini bir hayli eskimiş gibi görünüyor. Soğuk havasıyla meşhur olan şehrin sakinleri her ne kadar hava şartlarına alıştıkları için hastalıktan muaf hale gelmiş olsalar da mevsimsel gripler yaşlıları ve bağışıklık sistemleri zayıf olanları teğet geçmeyebiliyor. Küçük gezintinin ardından bara giriş yapıyor ve bir soda limon isteyip gazeteye geçiyorsun.

Tipik, sıkıcı siyasi ve suç haberlerini okumanın verdiği psikolojik nefes darlığını azaltma amacıyla etrafa göz gezdiriyor ve yavaş yavaş eski okul arkadaşlarının barı doldurmaya başladığını görüyorsun. Birbirinden güzel, şık giyimli kızların heyecanlı sohbetlerini izlerken bazılarının dış görünüş açısından ne kadar evrildiğini gözlemliyor ve kendi kendine şaşırıyorsun. Dış görünüş olarak kendine benzetmekte zorlandığın ancak kişilik bakımından sana benzeyen birkaç çapkın tiplemenin ellerinin kızların belinde gezdiğini de oturduğun yerden görebiliyorsun. Gazeteyi bir kenara bırakıyor ve ikinci soda limonunu istiyorsun. Gençlerin dolduğunu gören yaşlı barmen soda limonunu getirirken sana doğru eğiliyor ve kulağına "Pek de güzel kızlar varmış, yaşımız geçti tabii. Vay anam vay, yıllara lanet." diye fısıldıyor. Kızlardan birisinin yanına yaklaştığını ve oturduğunu görüyorsun. Kızın kumral, uzun saçları yürürken bir öne bir arkaya dalgalanıyor. Sürdüğü kıpkırmızı ruj en uzak mesafeden bile kendini belli ediyor. Giydiği gül kırmızısı, kısa etekli elbise yürüdükçe bir sağa bir sola sallanıyor. Gözlerini onun gözlerinden ayıramıyorsun, ta ki sana iyice yaklaşana kadar. Sana doğru eğiliyor ve sarılıp önce sağ, sonra sol yanağından öpüyor. Bu sırada gözlerin giydiği dekolteye kayıyor. Kıza fark ettirmeden göğüslerini uzun süre boyunca kesiyor ve sarılma merasiminiz bittiğinde tekrar gözlerine odaklanıyorsun. "Shisha, kendini hiç belli etmiyorsun. Nasıl gidiyor hayat?" Kızın yüzüne bir süre daha baktıktan sonra adının Ganø olduğunu hatırlıyorsun. Ganø, yanına oturuyor ve elini senin sağ bacağına koyuyor. "Hakkında çok gayritabii söylentiler duydum. Haberin var mı?"

"Kanki, Poshota ve Tumi götünü siksin, bu ne hal?"

Kulağına oldukça tanıdık gelen bu ses arkandan geliyor ve ışık hızında arkana dönüyorsun. Siyah, afro bir saç, altında ise sarı kısa saç. Hiçbir yerde satılırken göremediğin mavi çerçeveli absürt bir gözlük. Anormal derecede uzun bir çene. Bu kişiyi tanıyorsun. Sadece tanımakla kalmıyor, bu kişiyi gereğinden fazla tanıyorsun. Kendisi, okulun en popüler çocuklarından biri, Fego Shøngøfeme. Fego, Ganø'ye dönüyor ve "La sen şu ikinci sınıfta göçmen öğrenciye sakso çeken kevaşe değil misin? Kakosin miydi neydi, Himotalı tabii amına koyayım yarrağı büyük olur deyip de-" Ganø, hızlıca ayağa kalkıyor ve sana dönüp "Sonra görüşürüz Shisha." deyip yanınızdan uzaklaşıyor. Kızın oturduğu yere Fego oturuyor ve elini omzuna koyuyor. "Kardeşim, bu hayatta karılarla ortama girmeyeceksin. Taşşşşşak kokacak bak diyorum sana. Burada ne işimiz var amına koyayım gel çıkıp gidelim şuradan." Eliyle Ganø'yü gösteriyor ve kulağına fısıldıyor. "Bu kız orta malıydı bak, kurtardım seni. Önüne gelene veriyordu bu. Bir benim sikmediğim kalmıştı." Cebinden bir sigara çıkarıp yakıyor ve yakmasıyla birlikte yaşlı barmen yanınıza gelip "İçeride sigara içmek-" derken Fego barmenin sözünü kesiyor ve barmenin ağzına doğru bir sigara uzatıyor. "Aç abi, aç." Barmen şaşkınlık içerisinde ağzını açıyor ve Fego barmenin ağzına bir sigara sokuyor. "Yaklaş abi." Barmen yaklaşıyor ve Fego çakmağıyla barmenin sigarasını yakıyor. "Hadi abi sağlıcakla kal." Barmen sigaradan bir fırt alıp yanınızdan uzaklaşıyor. Fego da kendi sigarasından bir fırt alıp sana dönüyor. "Bro polis olmuşun, ben de element kullanıyorum bir bok olamadık amına koyayım, sınava gireyim diyorum 'bu tiple mi' diyorlar. Size mi soracağım lan tipimi?" Bulunduğun ortam Fego'nun varlığı sayesinde fazlasıyla garip bir hal almış durumda.


Fego Shøngøfeme
► Show Spoiler

Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Barisu ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 168 saattir. (7 gün)

Sikiş başlasın, sayın Shisha.

Re: [Shisha Shøge] Limonlu Soda ve Silüetler

#3
Barmen, Shisha'nın gelecekten gelen versiyonu gibiydi. Yaşı geçmiş olmasına rağmen yeni yetişmekte olan meyvelerden gözlerini alamıyordu. Adamın sözleri üzerine tebessüm etti onun baktığı yöne doğru gözlerini dikti. Kızları kesmeye başladılar beraber. Sıkıcı bir geceyi eğlenceli kılacak uzun soluklu bir sohbetin başlangıcı olabilirdi bu. Tam yabancı ülkelerdeki kızlar hakkında aldığı duyumlardan bahsedecekti ki bir kadının kendisine doğru yaklaşmakta olduğunu gördü. Bir saniye içinde kadının görünen tüm verilerini aklına kazıdı. Kadın iyice yakınlaştığında bir süre memelerine odakladı gözlerini. Çaktırmadan bakıyordu. Her gün yaptığı bir şey olduğu için bu konuda uzman sayılırdı. Shisha'yı hatırlamış gibi konuşuyordu kadın. Shisha ise karşısındakinin kim olduğundan haberdar değildi. Bunu ona belli etmeyecekti. Kadının eli bacağındayken bacaklarını biraz daha araladı. Ganø. İsmi buydu kızın. Temas etmeleri hatırlamasına yardımcı olmuştu. Nasıl mı gidiyor hayat? Monoton. Aynı şekilde gidiyordu işte. Böyle demeyecekti tabi. Kadınlar ilginç erkeklerde hoşlanırdı. En azından Shisha öyle düşünüyordu. "Hayat..." dedi ve iç geçirdi. Tam hayatının oldukça heyecanlı geçmekte olduğunu anlatan bir cümle kurmaya hazırlanıyordu ki kadın devam etti. Shisha hakkında bir şeyler duymuştu. Birçok dedikodu vardı aslında Shisha hakkında. Ancak okul dönemlerinden kalan belli başlı şeyler vardı. Onlardan bahsediyordu herhalde. Sözünün kesilmesini sevmiyordu ama bu barda sıkılmaktansa geceyi bu kadınla geçirebilirdi.

"Yahu, o kadar öyle- anlattıkları kadar da büyük değil yani. Yanlış anlaşılmasın bayağı böyle-" limonlu soda şişesini gösterdi ve devam etti. "Bundan büyük mesela ama bizimkiler de biraz abartarak anlatmış olabilir. Çapıyla da alakalı bir durum biraz gerçi. Yani anormal bir duruşu oluyor olabilir çapla birleşince-" Bir anda cümlesini yarıda böldü. Kadının anlam veremeyen bakışlarını görünce yanlış bir dedikoduyu açıklığa kavuşturmakta olduğunu hissetti. "...ne duymuştun hakkımda?" dedi ve gülümsedi. İşte ne olduysa o anda oldu.

Afro saç. Gözlükler. Bu imaj. Bu sefer hatırlamakta zorlanmamıştı Shisha. Orijinal görünüşleri unutmak mümkün değildir ne de olsa. Aynı şey orijinal kişilikler için de geçerli. Bu elemanda ikisi de vardı. Fego Shøngøfeme. Eski bir dostu yıllar sonra görmek buram buram nostalji kokusu yayıyordu etrafa. Ne kadar yakınlardı? Tam olarak hatırlayamamıştı Shisha. Ancak Fego'nun gelip laflarıyla kızı evire çevire rezil etmesinden sonra şaşıp kalmıştı. Bir kadına asla bu şekilde davranmazdı. Bu tür davranışlara karşıydı ama bu çizgi romandan fırlama kılıklı adamın ağzından çıkan her şey nedense komik geliyordu. Belki de içine sürüklendiği nostalji hissi yüzündendi bu. Dertsiz tasasız geçen okul yılları. Baba parası yemeye utanılmayan yıllar. Kadının orta malı olduğundan falan bahsetti. Bir kendisi elden geçirmemiş. "Bana vermemişti Fego. Bıraksaydın da ben de nasiplenseydim." Barmene işaret ederek bir içki ısmarladı Foge'ye. Hemen sonrasında Fego barmenin ağzına bir sigara koydu ve adamı yolladı.

Element kullandığından ve sınava giremediğinden bahsetti. Shisha'nın polis olduğundan da haberi vardı. Anlaşılan insanlar eski arkadaşlarıyla Shisha'ya kıyasla daha alakalıydı. Ne yapıp ettiklerini takip ediyorlardı. Konuşmaya başladı. "Hangi elementi kullanıyorsun?" Sodasından bir yudum aldı ve devam etti. "İstersen görüşeyim birileriyle. Belki benim ihtiyar da devreye girer ama söz vermeyeyim tabi. Zaten ne yapacaksın polis olup? Dusha'da bir suçlu içeri alsan ne olacak? Kimsenin korkusu yok. Suçu bitirmeyi amaçlamıyorsan da polis olmanın anlamı yok. Gerçi maaşı falan iyi. O taraklardasındır sen biraz." Sırıttı ve arkadaşının yüzünü inceledi. Hatırladı. İki farklı insanlardı. Farklı oldukları kadar samimiydiler geçmişte.
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: [Shisha Shøge] Limonlu Soda ve Silüetler

#4
Fego, derin bir iç çektikten ve sigarasını söndürdükten sonra laflarına cevaben "Kardo parayı siktir et ya, o cepte. Bizim bi-" derken bir anda duraksıyor ve etrafına bakıyor. Kendisine ısmarladığın içkiyi eline alıyor, Ganø'nün yanına doğru ilerliyor ve yanındaki masaya koyup "Al güzellik, götüne sokarsın." diyor. Yanına geri dönüyor ve seni uzattığı eliyle tutup ayağa kaldırıyor. "Kanka çıkalım mı şuradan? Sana neler yaptım ne ettim bir özet geçeyim ama burada olmaz, iki sokak ötede bir mekan var, oraya gidelim." Oldukça koyu olan gözlükleri nedeniyle gözlerinin içine bakamıyor olsan da alnından akan terler bir şeylerin ters gittiği mesajını vermeye yetiyor. Fego'nun ardından ilerliyorsun ve bulunduğunuz bardan birlikte çıkıyorsunuz. Fego'nun seni nasıl bir yere götüreceğinin merakı içindeyken Fego'nun da bardan çıktığı anda bir sigara daha yakıp iki tüttürdükten sonra tekrar konuşmaya başladığını fark ediyorsun. "Bizim bi' ekip var. Ekip demek de doğru olmaz pek, gerçi sana anlatmalı mıyım onu da bilmiyorum amına koyayım. Senin milli görüşün falan nedir ne değildir bilemiyorum." Konuşurken sürekli etrafını, sokakta yanınızdan kimlerin geçtiğini, kimlerin sizi dinleyebilecek mesafede olduğunu gözlemleyen Fego, çok geçmeden sözlerine devam ediyor. "Yani sistemden pek hoşnut değil gibisin, zaten hoşnut olan adam gidip de hükümeti ulu orta eleştirmez amına koyayım. Mekana gidek de öyle anlatayım." Çoktan bir önceki barın bir sokak ötesine geçtiğiniz için çok fazla yol kalmamış oluyor.

İkinci sokağa girdiğinizde kapısız bir binanın önünden geçtiğinizi fark ediyorsun. Fego'nun bu binanın hemen yanında bulunan bir ara sokağa doğru ilerlediğini görüyorsun ve bu oldukça dar olan ara sokağın başındayken Fego sana dönüp "Sıkıntı yok bro, gel." diyerek bu karanlık sokağa girişinizi daha konforlu bir hale getiriyor. Fego'nun ardından ilerliyorsun ve ara sokağın en dibinin sağında duvarın gri rengiyle tam olarak aynı renkte bir kapı olduğunu fark ediyorsun. Fego, kapıyı çalıyor ve sessizce beklemeye başlıyor. Birkaç dakika sonra kapının ardından bir tıklatma sesi duyuyorsunuz. Fego, kapıya yaklaşıyor ve "Üvez ağacı." diyor. Kapı çok geçmeden açılıyor ve kapının ardındaki adam sen onun yüzünü göremeden arkasına dönüp uzaklaşıyor. Fego, kapıdan giriyor ve senin de girmeni işaret ediyor. İçeriye girdiğinde loş ışıklı bir mekanla karşılaşıyorsun. Etrafına baktığında buranın eskiden bir kahvehane olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsun. Solunda bulunan ahşap tezgahın ardında yer alan kahve makinesi ve üstünde kahve çekirdekleriyle dolu olan kavanozlar senin için yeterli bir kanıt oluyor. Fego, masaların yanında bulunan küçük taburelerden sana en yakın olanına oturuyor ve seni de oturmaya davet ediyor. Tezgahın ardında bulunan masayı temizleyen beyaz saçlı ve bıyıklı bir adama "Abi bize iki kahve yap da kendimize gelelim be." diye sesleniyor. Adam kahkaha atıyor ve 'elbette' dermiş gibi başını sallayıp kahve makinesini çalıştırıyor. O sırada Fego sana dönüyor ve başından beri anlatmak istediklerini anlatmaya başlıyor.

"Bak kanka, biz bu sikindirik kralın yaptıklarını doğru bulmuyoruz. Elimizden geldiğince fazla polis arkadaş edinmeye çalışıyoruz, şimdi bu adamlar elementli adamlar, toplansalar kralın anasını sikerler biliyorsun. Amacımız Dusha'yı demoktratik bir yapı haline getirmek. Amacımızda başarılı olursak yönetime kesinlikle el koymayacağız ve insanları parti kurmaya teşvik edeceğiz. Elimizde şu an toplasan 100 tane falan adam var, bu kadar kişiyle bir sik yapamayız. Ama ne kadar bağlantı, o kadar başarma ihtimali demek. Bak yılların dostluğu olmasa seni buraya getirmezdim. Bize yardım etmek ister misin? Şu kralı bir indirelim, bu ülke nasıl rahatlayacak bak gör sen." Fego, ondan daha önce görmediğin bir ciddiyetle gözlerinin içine bakıyor ve senden ciddi bir yanıt bekliyor.

Re: [Shisha Shøge] Limonlu Soda ve Silüetler

#5
Fego'nun bir kez daha suçsuz kadının üzerine gitmesinden saniyeler sonrasında kendini dışarıda bulmuştu Shisha. Bir iki sokak ötedeki mekana gitmek için hızlıca ayrılmışlardı bardan. Shisha bu şekilde hızlı kalkışlardan hoşlanmazdı. Genelde hep "şu kadehten sonra kalkarız" yapısında biri olmuştu. Fego'nun bir sigara yaktığını gören Shisha da alışkanlıktan yakmıştı bir tane. Fego, yol boyunca bir şeyler gevelemiş durmuştu. Yok siyasi görüş, yok Shisha'ya söylemek doğru olmazmış falan filan. Kesin ve sonuç odaklı konuşmalardan hoşlanırdı Shisha. Bu tür laf çevirmeler biraz korkakça duruyordu doğrusu. Yine de Fego'nun içinde bulunduğu durumdan haberdar değildi ne de olsa. Belki de boyundan büyük işlere bulaşmıştı. Fego'nun içini rahatlatmak istemişti. "Bana güvenebilirsin. Ulu orta her yerde fikirlerimi dile getiririm ben. Ülkenin başındakilere güvenmiyorum."

Bu sözlerin üzerine Fego'nun güvenini biraz da olsa kazandığını düşünme istiyordu. Gerçi güvenini kazanmış olmasa Fego'nun peşinde şehrin karanlıklarına doğru ilerliyor olmazdı herhalde. Sonunda bir kapıya yaklaşmışlardı ve Fego'nun bir şifre söylemesinin ardından kapı açılmıştı. Eski bir kahve. Ancak şifreyle korunuyor. "Hadi bakalım Fego." diye geçirdi içinden Shisha. Bakalım bu dış görünüşü konusunda uçlarda yaşayan eski arkadaş neler ötecekti. Kahve verecek adama gülümsedi Shisha ve Fego'nun karşısına geçti.

Her kelimede biraz daha ciddileşen Fego'yu izlerken etkilenmekten kendini alamadı Shisha. Gerçekten de kitabı kapağına göre yargılamamak gerekiyordu. İşe yaramaz bir duruşu vardı Fego'nun. Her zaman öyle olmuştu. Ancak şimdi Shisha'nın karşısına geçmiş Dusha'ya demokrasi getirmek istediğini söylüyordu. Belki de tanrılar tarafından Shisha'nın karşısına çıkarılmıştı. Belki de tanrılar bu operasyonda Shisha'nın parlamasını istiyordu.

"Yahu...böyle olmaz ki bu iş. Anlat bakalım nasıl olacak? Nasıl yapacaksınız? Planınız ne? Benden istediğiniz ne?" gülümsedi. "Önce bir konuşalım ayrıntıları. Koşullar benim için uygun hale gelirse tabi ki yardım etmek isterim."
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: [Shisha Shøge] Limonlu Soda ve Silüetler

#6
Fego verdiğin cevabın ardından tezgahın orada duran yaşlı adama gözlerini çeviriyor ve adama bir güzel sırıtıyor. Yaşlı adam ise "Anlat, bekletme adamı." demekle yetiniyor. Fego ise boğazını temizliyor ve sözlerine devam ediyor. "Evet, nerede kalmıştık? Bak kanka, öncelikle 1000'i aşacak bir güruh toplamamız gerekiyor diye düşünüyorum. Bu ekibin en az 200-300'ünün teşkilattan olması gerekiyor. Teşkilattan bu kadar adamımız olursa zaten içeriden bilgi sızdırmamız oldukça kolay olacak. Bir de bunların çoğunun komiser falan olduğunu düşünsene amına koyayım? Kralın feriştahını bile sikeriz o durumda. Bizim asıl ihtiyacımız olan şey içeriden adamlar. Ama bunun gerisini de polis olmayan element kullanıcıları ve element kullanıcısı olmayan, yine de silah, araç gereç kullanabilen tiplerle doldurmamız lazım. Bizim gibi olan bir ekip olduğuna dair haber aldık, bu adamlar ise 200 kişiymiş. Şu an onlarla görüşüyoruz ve mümkün olursa güçlerimizi birleştireceğiz. Ama kanka, bu işin başında biz olmazsak olmaz. İş bitene kadar bizim yönetmemiz lazım. Senin rolün ise bu adamlarla görüşmelerimize yardım etmenle başlayabilir. Bu adamları bizim altımızda çalışmaya ikna etmemiz lazım. Liderleri okey olmazsa altındakileri tek tek ikna etmeye varız. Misyonerlik gibi düşün kanka. Var mısın bu işe?"

Yaşlı adam, Fego'nun kahvesini tazelerken omzunu dürtüyor ve "Kralı nasıl indireceğinizi de anlatsanıza be oğlum!" diye homurduyor. Bunun üzerine Fego, sağ eliyle ensesini kaşıyor ve "Haklısın abi. Moruk onu da anlatayım, dinle beni." diyor. "Biz krala darbe yapmayı planlıyoruz. Gedhilfe tarihini çok iyi okumuş bir insan olarak söylüyorum, darbe olmuştu orada, bilir misin? Onu çok iyi çalıştım ve nasıl yapılacağını çok iyi biliyorum kanka. Zaten ben bu işin şahı değil, veziriyim. Şah ile tanışmana daha var. O adamla tanışınca emin ol daha tatmin edici muhabbet edersin kardo. Bak ben sana diyorum, tüm plan hazır, sen sana söyleneni yaparsan gerisini biz hallederiz. Şu ülkeyi bir düzeltelim be oğlum."

İdeallerinin ve düşüncelerinin seni getirdiği yeri didik didik inceliyor ve nasıl bir seçim yapman gerektiğini detaylı bir şekilde düşünüyorsun. Kendini ne zaman nerede görmek istediğinden henüz emin olmasan bile karar vermek için pek fazla zamanın kalmamış gibi duruyor. Yanık kahve kokusu burnunda tüterken ahşap masanın hışırtısı da kulaklarında çınlıyor. Aceleyle seni bekleyen eski okul arkadaşına vereceğin cevabı kafanda iyice kuruyorsun ve cevap vermeden önce son olarak arkadaşının sesini bir kez daha duyuyorsun.

"Eee kanka, ne diyorsun? Yapıyor muyuz bu işi?"

Re: [Shisha Shøge] Limonlu Soda ve Silüetler

#7
Kahve sahibi adamın onayı üzerine Fego uzun uzun konuşmaya başladı. Belli ki uzun bir süredir derinlemesine düşünülmüş bir planın özetini geçiyordu. 1000 kadar adama ihtiyacı olduğunu söylüyor ve belli ki bu sayıya ulaşmanın neredeyse imkansız olduğu konusunda Shisha ile aynı fikri paylaşmıyordu. İmkansızlara usanmadan eklemeye devam ediyordu. Dusha sınırları içinde baş kaldıracak 1000 kişi bulmanın yetmeyeceğini düşünüyordu. Bu adamların en az 200 civarı teşkilattan olmalıydı. Ancak teşkilatta yer almayan bir maceraperestin ağzından çıkabilirdi. Shisha bu durumdan hoşlanmıştı. Hayal kurma yeteneği körelmeyen insanların varlığı bu Dusha için umut demekti. Hiçbir imkansız, Shisha'nın gözünde olanaksız değildi. Bahsi geçen 200 polis memurunun da komiser olması dışında. Bu hayali en güzel kafalar bile kuramazdı. Değil 200, cumhuriyet rejimini destekleyen 10 komiseri bünyelerine çekebilseler yeterliydi Shisha için. Dinlemeye devam etti.

Aynı amaçlar doğrultusunda çalışan başka bir örgütün varlığından bahsediyordu Fego. Şaşkınlıkla karşılanacak bir durum değildi bu. Koca Dusha sonuçta! Bir yerlerde özgürlüğüne düşkün, vatansever gençler elbette vardır. ancak zor kısım bu ufak kesimleri ikna edip bir araya getirmek. Tüm mesele bu. Böyle durumlarda önemli olan tek şey doğru yerde, doğru zamanda, yeterli sayıda olmaktır. Bu koşul karşılandığında gerisinin çorap söküğü gibi geleceğine inanıyordu Shisha. İster istemez Fego'nun abartılı olduğu kadar güzel fikirlerini benimsemeye başlamıştı. Bahsi geçen örgütün 200 kişiyi içinde barındırdığını öğrenince daha da heyecanlanmıştı. Kahve kokusunu uzun uzun içine çekti ve arkasına yaslanıp tek kolunu sandalyenin arkasına attı. Öbür elini ceketinin içine attı ve sigara paketini çıkardı.

Çıkardığı bir kibritle sigarasını yakarken Fego'nun kendisini bir süredir izlediği ve bunun sayesinde yeterince tanıdığı fikrine vardı. Çünkü ancak Shisha'yı tanıyan biri ona bu kadar uygun bir görev verebilirdi. Belki de üniversiteden beri Shisha'nın nasıl bir insan olduğunu unutmamıştı. Belki de yıllardır bu işe girmeyi, sonrasında da Shisha'yı da işin içine çekmeyi düşünüyordu. Aksi halde o sırada yaşanan her şey, karşılaşmaları ve içinde bulundukları ortama bu kadar hızlı geçiş yağmaları bir tesadüften ibaret olacaktı. Shisha tesadüflere inanmamayı tercih ediyordu.

Birkaç sorusu vardı Shisha'nın. "Nasıl yapılacakmış? Nasıl olmuş gedhilfe'de? Anlat da bilelim." Rahatını kaçıran bir durum vardı. Şu vezir şah olayı. Bunu duyduğundan beri yüzündeki heyecanlı tebessüm yerini ne olduğu belirsiz boş bir yüz ifadesine bırakmıştı. Shisha zirvede olmalıydı. Dikkatler onun üzerinde olmalıydı. Vezir olmakla yetinemeyecek bu adama başka bir şah olduğunu söylüyordu Fego. Shisha bu teklifi kabul edecekti.

"Bir şartla kabul ederim. Ben piyon değilim. Piyon muamelesi de göremem. İsmi ne liderinizin? Bunun dışında...Dusha'yı Fego kardeşimle güzel günlere taşımak bana şeref verir." Fego'ya elini uzattı.
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: [Shisha Shøge] Limonlu Soda ve Silüetler

#8
Fego, sorduğun soruya cevap vermeye yeltendiğinde tezgahın arkasında duran yaşlı adam "Hop!" diye bağırıyor ve yanınıza geliyor. "O iş benden sorulur, aslen Gedhilfeliyim yeğen." dedikten sonra sol taraftaki yan masalardan birinden bir sandalye çekiyor ve yanınıza oturuyor. Dediğiyle nasıl göründüğü uyuşmayan yaşlı adamı bir süre inceliyorsun ve hiçbir yönüyle bir Gedhilfeliyi andırmadığını fark ediyorsun. Gedhilfeli olduğunu iddia eden yaşlı amca çok geçmeden bir sigara yakıyor ve Gedhilfe askeri darbesini anlatmaya başlıyor.

"Gedhilfe askeri darbesi P.Ö. 327 yılında gerçekleşmiş ve tam olarak 4 yıl boyunca sürmüştür. Şimdi size tek tek nasıl meydana geldiğini ve gelebildiğini, nasıl sürdürülebildiğini ve 4 yıl içinde geri teptiğini anlatacağım. Öncelikle Gedhilfe tarihini yakından okumayan insanlar genellikle Dyoch Ozæf'in verdiği kararları kendi başına verdiğini sanar, ancak Dyoch Ozæf'in yakın bir arkadaşı olan ve sağ kolu saydığı bir adam var. Bu kişi Afumo Feneidz idi. Afumo anne tarafından Dusha, baba tarfından ise Gedhilfeli olan bir Gedhilfe askeriydi. Zamanla kraliyet ailesi için çalışmaya başladı ve ailenin tamamının güvenini kazandı. Bir süre sonra kralın kız kardeşi Fefeb Ozæf ile evlendi ve konumunu sağlama aldı. Kral Dyoch, kız kardeşi ile evlendikten sonra Afumo'yu sağ kolu yaptı ve sürekli olarak onunla birlikte ava çıkmaya başladı. Yıllar geçti ve Dyoch oldukça güçsüz düştü. Psikolojik rahatsızlıklar yaşamaya başladı ve karar verme yetisine sahip olmadığını düşünmeye başladı. İşte tam olarak bu zaman Afumo yıllardır beklediği anı yakaladı ve kralın aklını doldurmaya başladı. Yıllar boyu orduya olan yardımları azalttırdı ve ordunun düzenini bozdu. Bu sebeple darbe olduğunu zaten hepimiz biliyoruz ancak bilmediğimiz tek şey şu, Afumo Feneidz darbeyi yapan ordu komutanı olan Theij Ithevodz ile birlikte çalışıyordu. Theij Ithevodz'un orduyu kışkırtmak için bir bahaneye ihtiyacı vardı. Bu bahaneyi de Afumo verdi. Böylelikle ikili bu darbeyi yaptılar ve Afumo hayatının devamını zengin bir iş adamı olarak geçirdi. Darbe sonrasında ise Dusha'ya, memleketine kaçtı ve orada rahat rahat yaşadı. Şimdi darbenin neden geri teptiğine gelelim. Darbe karşıtı olup da kraliyet ailesini destekleyen insan sayısı çoktu, ancak korkuyorlardı. Bu insanları etkisiz hale getirmedikleri için sonradan örgütlendiler ve askerlerin aşamayacağı bir güç haline geldiler. Sorun şuydu ki, askerler halkın yanındaydı. Askerler hiçbir zaman halka ateş açmadılar ve bu yüzden halkı yenemediler. Halk işin başında boyun eğmeseydi askerler ülkeyi bırakıp gitmeye hazırlardı. Bu örgütlenme kısa sürede olmadı, işin başından beri vardı ancak çok sonradan yüzlerini gösterebilecek cesareti edindiler.

Şimdi gelelim bunun Dusha'da, günümüzde nasıl yürüyeceğine. Artık "askeriye" olarak adlandırabileceğimiz şey Pakt tarafından oluşturulmuş teşkilatlar. Bu teşkilatların genel yapısı gereği element kullanıcıları sayıca üstün. Bizim yapmamız gereken tek şeyin bir soruyu element kullanıcılarının kafasına sokmak olduğunu düşünüyorum. O soru da şu: Neden element kullanıcıları başkomiser rütbesine ve ilerisine gelemiyorlar? Bu soru her şeyi değiştirebilir ve bir isyana yol açabilir. Bu isyan ise bir darbeye yol açabilir. Bu darbe ise kraliyet ailesini yok edecek güçte olur çünkü o kadar fazla element kullanıcısıyla başa çıkamazlar. Bizim planımız da böyle işleyecek."


Adamın dediklerini sırıtarak dinleyen Fego, sana dönüyor ve "Öyle işte kanka, daha bilmen gereken bir şey yok şimdilik." O sırada kendisine piyon konusunu açıyorsun ve seni dinlerken tekrar sırıtıp sözün bittiği anda "Şimdilik Şah diyelim kendisine. Piyon konusunu da zamanı gelince kendisiyle konuşursun. Bugün görüşebileceğinizi sanmıyorum, o yüzden istersen gün ayarlayalım ve katılıp katılmayacağına orada karar ver." diyor. Uzattığın ele karşılık olarak o da elini uzatıyor ve tokalaşıyorsunuz. Fego, elini bıraktıktan sonra "Şimdi ne yapacan kardo?" diyor ve bir sigara daha yakıyor.
Off Topic
Gecikme için özür diliyor ve bir güzel ödüllendirileceğinizi bilmenizi istiyorum. Let's get it folks, Barisu is back in the building.

Re: [Shisha Shøge] Limonlu Soda ve Silüetler

#9
Bu şah, piyon muhabbetini çok yapmak istemiyor gibiydi Fego. Shiha'nın da uzatmaya niyeti yoktu. Anlaşılan Fego bu konuda bir şeyler yapabilecek biri değildi. Yeterince söz sahibi olmamalıydı. Fego gibi düşünmeden konuşan, 15 dakika vakit geçirdiği adama tüm örgüt bilgilerini veren bir insan bu örgütün ikinci ya da üçüncü adamı olamazdı. En baştakine giden yol Fego değildi. Shisha'nın tek aklındaki buydu.

Tabi, Gedhilfe hakkında duydukları oldukça ilgisini çekmişti. Bu mevzunun Dusha'ya dokunan kısmı da ilginçti. "Askeriye" denen şey Pakt tarafından oluşturulmuş teşkilatlardı. Bu teşkilatların büyük çoğunluğunu element sahiplerinin oluşturuyor olması da ulaşmaya çalıştıkları nokta konusunda oldukça önemliydi. Kısa zaman içinde büyük bir destek bulabilirlerdi. Belki de hayal ettiği şeyler çok yakında gerçek olacaktı. En azından beklediğinden daha kısa zaman içinde.

"Bir gün ayarlayalım. Görüşelim." Gülümsedi ve bir sigara da o yaktı. "Ne yapacağıma gelirsek...belli ki bana ne denirse onu yapacam."

Hayatında daha farklı bir dönem başlıyordu. Öncekinden daha heyecanlı ve anlam dolu olmasını umdu.
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: [Shisha Shøge] Limonlu Soda ve Silüetler

#10
Fego, kendisine verdiğin yanıtı duyunca sırıtıyor ve "O zaman kardo, bana ev adresini bir kağıda yaz da şöyle yakın bir zamanda uğrayayım. Telefon hatlarından konuşmak çok güvenli olmaz, biliyon." diyor. Yaşlı adam kalkıp diğer odaya gidiyor ve oradan küçük bir kağıt parçasıyla bir dolma kalem alıp masaya bırakıyor. Fego'nun isteği üzerine evinin adresini kağıt parçasına yazıyorsun ve Fego'ya uzatıyorsun. Fego da kağıt parçasını elinden alıyor ve ceketinin iç cebine koyuyor. Fego sana dönüp "O zaman bugünlük bu kadar diyelim mi kanka? Ben de markete uğrayacaktım, gel birlikte çıkalım, seni de eve bırakırım." dedikten sonra yaşlı adama dönüyor ve "Moruk, arabayı alıyom iki dakkalığına, sıkıntı yapmazsın?" diyor. Yaşlı adam kafasıyla onaylıyor ve içeri geçiyor. Fego ile ön kapıdan çıkıyorsunuz ve kırmızı, oldukça eski püskü bir görünüme sahip olan bir arabaya biniyorsunuz. Araba adeta parça parça yere dökülecekmiş gibi duruyor. Fego, ilginçtir ki arabayı tek denemede çalıştırıyor ve ilerlemeye başlıyorsunuz. Yerel bir marketin önünde duruyorsunuz ve markete giriyorsunuz. Fego kendisine on paket sigara alıyor. Sadece sigara almak için bir markete gelmesi sana gülünç gelse de sen de sigara ihtiyacını karşılama kararı alıyorsun. Rafa uzanacakken Fego seni durduruyor ve "Şşt, bendensin oğlum saçmalama." diyor. Marketten çıkarken sana 3 paket sigara fırlatıyor ve her birini havada yakalıyorsun. "İyi markadır, Karakarga." diyor ve arabaya biniyor. Sen de arabaya biniyorsun ve yeni sahip olduğun Karakarga markalı sigaranın paketini inceliyorsun. "Dusha tütünü de var içinde, yarı yarıya paket. Baya iyi yapmışlar, hep bundan içiyorum." Fego, bir süre sonra kendisine tarif ettiğin evinin önüne geliyor ve seni evine bırakıyor. "Kanka, bir hafta içinde uğrarım sana. Takılırız, okey?" diyor ve seninle vedalaşıyor. Arabadan iniyorsun ve Fego'nun uzaklaştığını bir süre izleyip evine giriyorsun. Artık amacın uğrunda ilerlemende sana yardım edecek, seni yüceltecek ve yükseltecek bir şaha sahipsin gibi görünüyor. Bu şahın kim olduğu ise hala gizemini koruyor.
Off Topic
Konu sonlanmıştır.

Ödüller:

Shisha Shøge
• 75 IP
• Karakarga Sigara Paketi (x3)

Bundan sonraki konun GM tarafından güncelleme sonrası açılacaktır. Açıldığı zaman hem karakter kartına not düşülecek, hem de özel mesaj yoluyla bildirilecektir. GM tarafından açılacak bireysel konular süresince vakalara katılamayacaksın.
Locked

Return to “Poteguhe”

cron