Re: [Vaka] Sahte Elçi

#21
Hera hareket ettiği süre boyunca pek fazla düşünmedi. Düşünmeye fırsatı olmadı. Kadını saçlarından çekip geriye atarken çok hızlı biçimde önündeki adama yumruk çıkarmıştı. Üçüncü adama hamle girişiminde bulunmamıştı. Önceden düşünmüştü aslında, adamın onun üzerine geleceğini ve ona karşı bir hamle yapacağını düşünmüştü. Adamın gözlerinde sinmiş korkuyu gördü Hera. Utançla harmanlanmış, bir o kadar iğrenç; bir o kadar da olgunlaşmamış bir korku sezdi ondan. Arka cebinden çıkarıp fırlattığı o şişe kapının hemen önünde kırılmıştı. Titreyen vücudu ile elindeki mumu adeta her an düşürecekmiş gibi bakmaktaydı.

Bu esnada ise tekrar ön görümlemediği bir şeyle karşılaştı. Kadınlığın doğasında vardı aslında. Vahşet, arzu, her biri farklı yere çekilebilirdi. Nereye çeksen oraya gelecek bir kadın vardı Hera'nın karşısında. O kandırılmıştı. Daha kötüsü, kandırılmayı istemişti. Kandırılmış bir şekilde mutluydu. Arındırılmak? Hayır. O kandırılmak istiyor, acısını uyuşturarak unutmayı seçiyordu. Bunun yanlışlığını ona öğretebilirdi. Onu kurtarabilirdi. Ona akşama kadar, saatlerce doğru yolu gösterebilirdi. Lakin onu dinleyebilecek olsaydı. Üzerine çullanmış kadın onu dinlemeyecekti. Çünkü içeri hızlı adımlarla giren yaşlı Fogi, ona bir emir vermişti. "Kızın üzerindekileri çıkar ve onu bayılana kadar boğ." Hera'nın kurtarmak istediği, mağdur olarak gördüğü kadın bunu hiç sorgulamadan yapmaya başlamıştı. Bu esnada Hera duruyordu. Durmak istemese bile bir şey onu engelliyordu. Ona zarar vermek istemiyordu fakat, kendisini feda ederek de bir yere varamayacaktı. Ne anlatmak isterse istesin o kadın bunları anlamaktan çok uzaktaydı. Hera'nın hedefi Fogi olmalıydı. Kadın gözlerindeki nefreti mutluluğa bırakmış ve kıyafetlerini çıkarmaya başlamıştı. Hera içinden tüm şaşkınlığını silip attı. Artık makine gibi davranabilmeliydi. Hiç istemese bile.

"Sen... Arındırılmak değil..." demiş ve sözlerini bölmek zorunda kalmıştı. Gözlerini hafifçe kısıp derin bir nefes aldı. Tüm çevikliğini kullanarak kadına doğru elini yumruk yaptığı kolunu yerden yukarı doğru savuracaktı. Kadını afallattıktan sonra onu üzerinden atmak istiyordu. Önce vücudunu çevirecek, kadınla yüz yüze geldiği zaman ise hiç beklemeden kadının suratına kafa atacaktı. Ardından geri kalanını söyleyebilirdi.

"...kandırılmak istiyorsun."

Tüm bunlar gerçekleştikten sonra stilini devre dışı bırakmayı düşünüyordu. Fogi'nin ve kapıdaki adamın çaresine bakmak amacıyla doğrulmayı ve savunma pozisyonuna geçmeyi düşünüyordu. Normal şartlarda ona teslim olması için çağrı yapmalı ve kelepçeyi takmalıydı. Fakat orayı çoktan geçmişti artık. O nedenle mızrağını çıkaracak ve aralarındaki mesafenin avantajını kullanıp gard alacaktı. Adamdan yahut Fogi'den bir hamle gelmezse ve herhangi bir sürpriz yaşanmazsa hızlıca öne doğru adımlanıp mızrağını yaşlı elçinin omzuna saplamayı ve onu etkisiz hale getirmeyi düşünüyordu.


Finaller bastırdığı için bir tık geç yazıyorum şu sıra, 3-5 güne eski formuma kavuşurum.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Sahte Elçi

#22
Shisha: Kapının kilidini başarılı bir şekilde kırıyor ve içeri girdiğin gibi çıkardığın sesten dolayı Fogi arkasına dönüyor, böylelikle sen de kılıcını oluşturuyor ve aranda kısa bir mesafe olan Fogi'nin göğsüne saplıyorsun. Fogi'nin bu saldırıyı ve seni beklemediği gözünden belli oluyor. Herhangi bir söz sarf edemeden yere düşüyor ve gözünün önünde sadece bir adam kalıyor. Planladığın gibi bu adama yaklaşıyor ve adamın şaşkınlığını araç olarak kullanarak bir kılıç daha oluşturuyor ve adamın boğazıyla göğsünün arasına saplayabiliyorsun. Adam, sana ulaşmaya çalışsa da hayati bir yara aldığı için hızlıca bayılıyor ve böylelikle onu da etkisiz hale getirmiş oluyorsun. Üst üste iki neon kılıç oluşturmanla birlikte vücudundaki atom enerjisinin dengesiz bir hızda azalmaya başladığını fark ediyorsun. Görüşün bulanıklaşıyor ve etrafındaki insanları seçememeye başlıyorsun. Kısa bir süre içinde de dengeni kaybediyor ve yere düşüyorsun. Farkına varabildiğin tek şey Hera ve dün gördüğün kadının seninle aynı odada bulunuyor olması.

Hera: Düşündüğün gibi kadını afallatıyor, attığın kafa darbesi ile bayılmasını sağlıyor ve stilini devre dışı bırakıyorsun ancak olaylar hızlı gelişiyor ve sen ayağa kalkarken, henüz Fogi yaptığın hamlenin farkına varamadan bulunduğun kulübeye ekip arkadaşın Shisha dalıyor ve süratle önce Fogi'yi, sonra da etkisiz hale getirmediğin tek adamı yaralıyor. Bundan hemen sonra Shisha'nın yere düştüğünü ve oldukça bitkin göründüğünü fark ediyorsun.

Henüz olayların sizi getirdiği durumu benimseyememiş bir halde olduğunuz sırada tam olarak kapatılmamış kapının tekrardan haşinle biri tarafından açıldığını görüyor ve bu kişinin Başpolis Gututo olduğunu fark ediyorsunuz. Gututo, yerdeki adamların ve sizin halinizi gördüğü anda sinirli bir ifade takınıyor ve size hiçbir şey söylemeden geri gidiyor. Birkaç dakika içinde kapının tekrar hareket haline girdiğini fark ediyor ve içeriye bu sefer Dongota'nın da girdiğini görüyorsunuz. Dongota, bir süre ağzı açık bir şekilde yerdeki cesetlere bakıyor, sonra da ikinize tek tek bakıyor. Ağzından kısık sesle çıkan aşağılayıcı cümleleri zar zor da olsa işitebiliyorsunuz. "Siz... Siz, geri zekalı mısınız?" Gututo'nun elini başına koyduğunu ve iç çektiğini görebiliyorsunuz. Dongota sizi biraz daha inceledikten sonra gözleri fal taşı gibi açılıyor ve Shisha'nın yanına gidip eğiliyor. "Yanlış söyledim, sen. Sen, sen geri zekalı mısın?" Elini yavaşça Shisha'nın koluna götürüyor, kaldırıyor ve anında kolunun tekrar yere düştüğünü görüyor. "Sen polisliğin ne olduğunu sanıyorsun? Kahramancılık mı? Sen üstüne aldığın yükün ağırlığının farkında mısın?" Dongota, ağzıyla birkaç kez 'cık' yaptıktan sonra Hera'ya dönüyor. "Hera, bana her şeyi olduğu gibi anlatacaksın. Anlatırsan sadece Shisha'yı teşkilattan attırırım. Anlatmazsan ikinizi de attırırım." Komiser, kulübenin kapısını kapatıyor ve yere oturup gözlerini Hera'ya çeviriyor. "Konuş, dinliyorum."
Off Topic
Shisha Shøge; Atom enerjin %100'den %50'ye düştü.

Re: [Vaka] Sahte Elçi

#23
Düşmanı yok etmenin en mantıklı yolu beklenmedik bir anda saldırıyı gerçekleştirmektir. Böylece düşman savunmasız kalır ve saldırıyı gerçekleştiren kişi de alabileceği en ufak hasarı alır. Tabi bazı durumlarda işler beklendiği gibi gitmeyebilir. Element kullanıcısı olan bir düşman, kendisinden beklenebilecek düzeyde çelikten reflekslere sahip olabilir. Bu gibi durumlarda arkadan yapılan saldırılar üzerine bile uzun süre kafa yormakta fayda vardır. Ancak biraz önce gerçekleşmiş olan saldırı, bahsi geçen duruma uymuyor. Shisha, iki adet element kullanamayan serseriyi saniyeler içerisinde aradan çıkarmıştı. Yüce din adamı Fogi tanrısıyla buluşmuş, gerekli müdahalenin zamanında yapılmaması ihtimaline karşı yancısı için de bir yer tutmuştu. Saniyeler içerisinde kullandığı yoğun element güçleri yüzünden sonunda kendini yere kapaklanmış bir vaziyette bulmuştu.

İç cebindeki sigaraya ulaşmak bile oldukça enerji kaybettirirdi. Nefesini bile olabildiğince az harcamaya çalışıyordu. Çünkü hesap vermesi gerekecekti. Buna hazırdı. Söyledikleri komiserine ne kadar tutarlı gelecekti bilmiyordu ama kesin olan bir şey varsa o da Hera'dan önce konuşması gerektiğiydi. Böylece Hera'nın da söylemesi gereken şeyler hakkında bir fikri olacaktı. Bu önemli bir noktaydı. Hera'nın Shisha'yı savunması gerekiyordu. Bu esnada komiser ve yanındaki kendini beğenmiş bücür içeri girdi. Gözlerini onlara kaydırdı Shisha. Komiseri bu kadar ciddi bir tavırla görünce kendini engelleyemedi ve ister istemez küçük bir tebessüm yerleştirdi yüzüne.

Dongota şaşkın ve sinirliydi. Shisha'ya söylenip duruyordu ve sonunda sözlerini Hera'ya yöneltmişti. Onu dinlemek istiyordu. Olay hakkında edineceği bilgiye dayanarak Shisha'nın polislik kariyerini ilk davadan bitirmeye çalışacaktı. Garip bir histi bu. Saatler önce oldukça iyi anlaştığı komiser, Shisha iki pisliği temizledi diye onu teşkilattan atacaktı. Saçma bir adalet sistemi. Sistemin diğer ülkelerde de bu şekilde işleyip işlemediğini düşündü Shisha. Kendi tasarladığı katı kurallar geçerli olsaydı keşke. Dusha çok daha temiz bir ülke olurdu. İnsanların sokaklarda korkmadan gezebildiği bir Dusha.

Shisha hemen söze atladı. Oldukça yorgundu. derin bir nefes aldı.

"Bana burada masum bir kadına tecavüz edeceklerini ve sonra da onu öldüreceklerini söylediler. Gugo'nun annesi yani...o söyledi. Hera'nın başına üşüşmüşlerdi. Mevzu kendim olsam aynı şekilde davranmazdım komiserim. Ancak mevzu masum bir insan. Birkaç saniye daha geç kalsam meslektaşımın hayatını riske de atmış olacaktım."


Gözlerini Hera'ya dikti sonrasında. Kısıtlı zamanda iyi uydurmuştu doğrusu. Kendisi böyle düşünüyordu.
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Sahte Elçi

#24
Hiç bir şeyi kontrol edemiyordu. Çaresizliğin yükü omuzlarına gürül gürül akan koca bir şelale, tüm vücudunda ağırlığını hissettiren bir kasvet gibiydi adeta. Kadına duyduğu acıma duygusu, vicdanında sönen alevleri yakmaya çalışıyordu. Ona ne söylerse söylesin dinlemezdi. Sağır olmuş kulaklarını hakikate açmayı istemezlerdi çünkü. Hera dinine ve kültürüne çok bağlı, muhafazakar bir aile tarafından yetiştirilmişti. Lakin onun son bir kaç senedir içinde bulunduğu değişim ve çevresine ayak uydurmaya çalışması gözlerini açmıştı. Kadın ise yaşadığı acıyı bastıracak başka bir yol bilmiyordu. Kötü kalplerin, kötü amaçları için kullandırılmak... Hera ona bilerek zarar vermeyi hiç istemedi. Lakin bu şekilde görevini yapamayacağını biliyordu. Seri bir darbe ile onu afallattı ve fırsatını bulduğunda kafasında planladığı gibi kadına kafasını gömdü. Çünkü uğraşması gereken artık başka dertleri vardı. Kadını bayılttığından emin olduktan sonra doğrulmak için ayaklandı. Her şeye hazırlıklıydı. Bir şey hariç...

"Shisha..." Ağzını kapatmak için vakit bulamamıştı Hera. Aklındakileri uygulayamadan, önce Shisha'nın kulübeye dalışına şahit olmuştu ve ardından önce adamı, ardından Fogi'yi yere yapıştırmıştı. Ağzını kapatmak için hala vakit bulamıyordu. Bir yandan mutluydu. Bir yandan da endişeli ve korkmuştu. Bir anda her şeyin bu kadar ani gelişmesi onu sarsmış ve düşünmesini engellemişti. Mutluluk hissetmesi, tüylerinin diken diken olması ve kalbinin çarpmasının ne anlama geldiğini bilmiyordu. Shisha dikilirken kulübeye gelip garip bakışlarını üzerlerinde gezdiren ve bir hışımla çıkıp giten başpolis bücürünü dahi çok sonradan farketti. İçindeki rahatlama hissini ve mutluluğu atamasa, kabullenemese de derinlerinde bir yerde hissetmişti. Fakat şu noktadan sonra başlarına gelebileceklerden artık biraz olsun haberdardı. İlk anın şaşkınlığını biraz olsun atabilmişti ve cümlesini buz gibi donmuş sesi ile tamamladı. "Poshota senin cezanı vermesin..."

... Bekliyordu. Beklemekten başka da yapabilecek bir şeyi yoktu. Dongota gelmişti sonunda. Dongota sinirliydi, sinirli olduğu kadar da mutsuzdu. Aşağılayıcı lafları bitmiyor, yenilerini yola çıkarıyordu.
Bir yandan da Shisha'nın elementini kullanırken kendine çok yüklendiğini düşündü. Şu an iyi olmadığını tahmin ediyordu. Fakat bu endişelenmesi gereken son şeydi galiba. Dongota Shisha'nın kolunu kaldırıp bıraktı. Düşen kolu, az önceki fikrinde haklı olduğunu göstermişti Hera'nın. Biraz ağır konuşuyordu. Shisha kendisini savunmak zorundaydı. Açık açık başına gelecekleri biliyordu artık. Fakat Dongota tahmininden çok daha fazla sinirlenmişti. Fakat buradan kurtulmak tahmin ettiğinden daha da zordu. Artık o da bunlara tanık olmuştu ve Dongota bunu biliyordu. Hera'ya gözlerini dikmiş ve tüm olanları anlatmasını istiyordu. Hera yutkundu. Derin bir nefes aldı. Nefesini verirken vücudunun titrediğini hissetti. Hüzünlü bir havanın tüm vücudunu esir aldığını hissetmişken, yarım kalan nefesini verdi tekrar. Güçlü durmaya gayret etti. Shisha'nın söylediklerini dinledi. Hepsini özümsedi ve Shisha konuşurken komiseri ile göz kontağı kurarak onu onaylarmışcasına başını salladı. Kararını vermeyi beklemedi ama. Konuşmaya başladı. Önceden planlamadan, düşünmeden. Konu nereye akarsa oraya gidecekti. Bunu neden yapıyordu kendi dahi bilmiyordu. Fakat tek bildiği, Shisha'nın yaptığı aptallık belki de onu kurtarmış olabilirdi.

"Fogi ve bu adamlar kadına onu 'arındırma' vaadi ile düzenli olarak tecavüz ediyorlarmış. Bunu buraya gelene kadar fark edemedim. Lakin hepimiz bu köye ilk gelişimizde Elçi ile konuştuk. Hiç birimiz fark etmedik." Son cümlesini söylerken Gututo ve Dongota'ya özel olarak bir bakış attı. Kaçamak bir bakıştı bu. Onların gözünden kaçan bir şeyin bugün burada Shisha'nın hata yapmasına sebep olduğunu da bilmeleri gerekti sonuçta. Fakat bunu söyleyecek cesareti de yoktu. Tekrar konuşmaya başladı. "Buraya geldiğimde üç kişi vardı. Ona yaptıklarını bana da yapmak istediler. Bana tecavüz etmek istediler." Bu esnada suratını düşürmüş ve üzgün yüz ifadesi ile Komiseri ile göz göze gelmişti. "İki adamı bayılttım. Kadının beyni tamamen yıkanmış. Üzerime atladı. O beni oyalarken diğer adam kapıya bir şişe fırlattı. Ayaklarınızın hemen altındaki sıvı, yanıcı. Hem ben, hem de diğerleri yanabilirdik. Shisha ani bir karar verdi; ve evet, biraz aptalcaydı." dedikten sonra derin bir iç çekmişti. Aynı zamanda bakışlarını herkesten kaçırmaya da başlamıştı. Konuşmasına devam etti.

"Yaptığına doğru diyemem. Onu çok az tanıyorum... Ama niyeti kötü değildi." Bakışlarını bu esnada takım arkadaşına kaydırmış ve ciddiyet dolu ifadesini tekrardan takınmıştı. Sesindeki güven sezilebilir cinstendi. "Sonuç olarak yanmadığım için ona borçluyum. " demişti. Buradan sonrasında ise fazla konuşmasına gerek yoktu. Olanları aktarmış ve Shisha'nın anlattıkları ile çelişmemesine özen göstermişti. Dongota ve Gututo bir karar vereceklerdi ve bu kararda Hera'nın bir söz hakkı yoktu. Yalnızca Shisha'nın olabilecek en az zarar ile atlatmasını diliyordu. Bunun nedeni ise tamamen onun niyetinin kötü olmadığını bilmesiydi. Son sözlerini de ağzından çıkardıktan sonra son kez tüm mahcupluğuyla konuştu: "Özür dilerim komiserim." Sonrasında ise postürünü ve duruşunu bozmadı. Merakla komiser Dongota'nın söyleyeceklerini beklemeye başladı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Sahte Elçi

#25
Komiser Dongota, ikinizin de sözlerini dinledikten sonra tek kelime etmeden kulübeden dışarı çıkıyor. Telsiziyle konuştuğunu uzaktan duyabilseniz de ne dediğini tam olarak kestiremiyorsunuz. Gututo, kulübenin içinde bir sağa bir sola yön değiştirerek yürürken söylenmeye devam ediyor. "Kalpleri durmamışsa bizi dava edebilirler. O kadar eğitimden geçmişsiniz. Etkisiz hale getirebilirdiniz. Bu ülke yasasız, mafya ülkesi değil. Sizin sorununuz ne acaba ya? Neyi anlayamıyorsunuz?" Dongota, kısa bir süre sonra Gututo'nun söylenmesini yarıda kesiyor ve yanınıza dönüyor. "Ekipler geliyor, bana söylediklerinizin aynısını onlara da anlatın, bakalım ne diyecekler." Birkaç dakika bekledikten sonra polis arabalarının siren seslerini duymaya başlıyorsunuz. Hep birlikte kulübeden çıkıyorsunuz ve gelen polis arabalarına biniyorsunuz. Bindiğiniz arabanın sürücüsü ise sizi teşkilat merkezine götüreceğini söylüyor.

Teşkilat merkezine kısa süre içinde varıyorsunuz ve karşınıza ilk olarak Dusha Teşkilat Başkanı Epuno Datefeme çıkıyor. Beyaz saçlı, kızıl gözlü, esmer adam sizi içeriye yönlendiriyor ve binanın sorgulama odasında ifadenizi alıyor. Dongota'ya anlattığınız her şeyi kendisine de tekrarlıyorsunuz. Başkan Epuno, hepinizi bir araya getiriyor ve konuşmaya başlıyor. "Size söyleyeceklerimi iyi dinleyin." Tüm parmaklarını tek tek kıtlatıyor ve el kemiklerini çatırdatıyor. "Bana kalırsa asıl yapmanız gereken şey..." Dongota ve Gututo'nun ter içinde kaldığını görebiliyorsunuz. "O orospu çocuklarının derisini yüzüp köpekbalıklarına yedirmekti." Teşkilat binasının tamamında büyük bir sessizlik oluşuyor. "Dün sabah rastgele bu şehre kontrole gelmiştim. İyi ki gelmişim. Sizin bir suçunuz yok, yasaları da siktir edin. Ben de bir tecavüzcü, işkenceci yakalarsam onun amına koyarım." Sert tavrıyla oldukça içten bir konuşma yapan Başkan Epuno, gözlerini Komiser Dongota'ya çeviriyor. "Bu arkadaşlara yüksek bir değerlendirme notu vermeni istiyorum. İstiyorum dediğime bakma, bu bir emirdir." Komiser Dongota, birden fazla kez Başkan Epuno'nun önünde eğiliyor ve birkaç dakika içinde teşkilat binasından ayrılıyorsunuz. Dongota, size son kez bakıyor ve bir anda gözleri doluyor. "Ay var ya sizleri çok özleyeceğim ben. Bak dayanamam ben Poshota affetsin dayanamam yani. Ay ağlayacağım şimdi." Dongota, ikinize de sımsıkı sarılıyor ve Gututo'nun saçlarını arkadaşçıl bir tavırla dağıtıyor. "İleride tekrar başka vakalarda da sizinle birlikte çalışmak isterim. Merak etmeyin, başkanın dediklerinden sonra bu vakayla ilgili başınıza bir şey gelmez. Ama başkan her zaman arkanızı kollamayacak, bunu da belirteyim. Ay neyse, hadi görüşürüz. Yollarımız tekrar kesişsin."
Off Topic
Konu sonlanmıştır.

Ödüller:

Ad - Soyad
• Ingenium Puanı
• Pakt bofu
• Değerlendirme Notu

Shisha Shøge
• 50 IP
• 400 PBF
• 8/10

Hera Memuga
• 50 IP
• 400 PBF
• 8/10
Locked

Return to “Pudaerø”

cron