[Vaka] Vandallık

#1
► Show Spoiler

"Madem çenenizi kapatmayacaksınız, çözüm üretin!"

"Siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz arkadaşım?"

"Chim yotgod o ’ikoku, lebdürip yapoku!"

"Hangi dili konuşuyorsun? Kaldı mı o dil? Adabını bileceksin! Adabını bileceksin!"

"Bu ülkeyi batıramayacaksınız kardeşim, batıramayacaksınız!"

"Resmen it dalaşı. Bir grup entel toplanmış, it dalaşına girmiş. Böyle saçmalıklara bu mecliste yer yok."


"Kesin lan sesinizi!"

Mecliste bulunan herkesin aynı anda konuşmasına dayanamayan meclis başkanı, masaya elini beş kere vurup herkesi susturmayı başarıyor. "Ya arkadaş siz kafayı mı yediniz? Bir grup genç hata yapmış diye bu kadar tartışmaya girilir mi? Nerede nezaket? Nerede insanlık? Böyle giderse terk edeceğim meclisi, kapatacağım soruşturmayı!" Meclis başkanının lafının ardından Millet Partisi'nden bir milletvekili tekrar bağırmaya başlıyor. "Terk edersen et kardeşim, görürüz tarafsızlığını! Çok tarafsızsın zaten sen! Hayvan herif!" Bunun üzerine bir başka partili, onun üzerine de bir başka partili konuşmaya başlıyor. Meclis başkanı tekrar elini masaya vuruyor ve ayağa kalkıyor. "Tamam arkadaşlar, yeter artık. İşleri tamamen Teşkilat'a bırakıyoruz. Burada meclis toplantısı bit-miş-tir!"

Çıkan meclis kararı ile bir haftadır gerçekleşmekte olan vandallık suçunun kim tarafından gerçekleştirildiğini öğrenmek Polis Teşkilatı'nın sorumluluğu altına geçmiştir. Millet Partisi üyeleri tarafından propaganda amaçlı yapılmış bir çalışma olduğu tespit edilmiş olsa da bunun aksini iddia eden Millet Partisi başkanı, tespitlerin yeterli olmadığını ve kanıt olarak geçemeyeceğini belirtmiştir. Bunun üstüne ülkenin cumhurbaşkanı Lüke Jekot, meclis toplantısında bu durumun Polis Teşkilatı tarafından araştırılması gerektiğini söylemiştir ve meclisin oyuna sunmuştur. Gerginlik ve kavgayla dolu geçen meclis toplantısı sonucunda oylama ile alınan karar kabul edilmiştir.

Yeni bir güne uyanıyor ve akşamüstü atandığın vakaya katılmak için karakola doğru yola çıkıyorsun. Başkentin işlek yapısı ve yüksek nüfusu gereği, kalabalıklığı her sokağında hissedilebiliyor. Karakola geldiğinde sokakta yürüyen insanların arasından geçiyor ve kapıya ulaşıyorsun. Genellikle akşam vakitlerinde işlendiği tespit edilen suçu araştırman için yanında bulunacak başpolis yardımcısı ve komiseri arayışa koyuluyor ve karakola girdiğin gibi karşında buluyorsun. Komiser sana bakıp gülümsüyor ve konuşmaya başlıyor. "Vay be, ne kadar da kaslı bir çocuk? Yaşın kaç senin?" Gülmeye başlıyor ve sözüne devam ediyor. "Şaka yapıyorum, aldırma lütfen. Ben Chie Jemipech, memnun oldum."

Chie Jemipech
► Show Spoiler

Komiser Chie hemen koluna yapışıyor ve seni dışarı çıkarıyor. Gözlerini başpolis memuruna doğrultuyor ve konuşuyor. "Vaktimiz yok, yolda tanışırsınız. Arabaya atlayıp olay yerine gitmemiz gerekiyor." Seni ve başpolis memurunu hemen karakolun önünde bulunan boş bir polis arabasına doğrultuyor ve başpolis memurunu ön koltuğa alıyor. Arka kapıyı açıp gözüyle içeri geçmen için kapıyı işaret ediyor ve arabaya biniyorsun. Komiser arabayı çalıştırdıktan sonra önde oturan başpolis memuru sana dönüyor ve seninle konuşuyor. "Merhabalar, Bo'ek ben. Tam adım Bo'ek Ujmitga. Başpolisim ama rütbemle seslenmene gerek yok dostum. Bo'ek diye seslenebilirsin."

Bo'ek Ujmitga
► Show Spoiler

Arabanın içinde Komiser Chie, Bo'ek'e arka koltuğu işaret edip sesleniyor. "Şu arka tarafta iki kelepçe ve iki cop olacak. Birini sen alıp birini polis memuru arkadaşımıza verebilir misin?" Bunun üstüne Bo'ek, Komiser Chie'nin dediğini yapıyor ve sana bir kelepçe, bir de cop uzatıyor. Kelepçeyi arka cebine taktıktan sonra tekrar Komiser Chie'nin konuşmasını duyuyorsun. "Afişlerin yırtılmadığı üç sokak kaldı. Seni ve Başpolis Bo'ek'i en yakında bulunan sokağa bırakıp diğer sokakları kontrole gideceğim. Telsiz ile iletişimde kalabiliriz." Chie, birkaç saniye sonra arabayı diğerlerine göre daha ıssız olan bir sokağa park ediyor ve tekrar sana dönüyor. "İşte burası, sağda afişler bulunuyor. Saklanmaya uygun bir yer bulup oradan gözlemlemenizi öneriyorum. Soracağınız bir soru var mı?" Komiser Chie, ilk önce senin yüzüne bakıyor.
Off Topic
Bu konunun GM'i Barisu olarak sizlerle birlikteyim. GM yazma günleri Pazartesi ve Perşembe'dir. İlk turunuzu Pazartesi gününe kadar yazmanız gerekmektedir. Lütfen ilk turlarınızda karakterinizin konuşma rengini belirtmeyi unutmayınız. NPC'lerin konuşma renklerini değiştirmeniz durumunda lütfen onların renklerini de belirtiniz.

Re: [Vaka] Vandallık

#2
"Hay ananı ejdaağdını.."

Ağzında gevelediği yarım yamalak bir küfürle açtı gözlerini Elag. Her defasında en hassas milimetresine kadar ayarlamaya çalışsa da her şekilde kenarlarından ışık sızdırıyordu kalın perdeleri. Gözlerinin günışığına karşı gereksiz hassasiyeti ve yatağının pencereye olan dik açısı el ele tutuşup koca adamı beraber tokatlıyorlardı adeta. Kuş tüyü yastığına attığı sert bir yumruk ile doğrulup oturur pozisyona geçerken, beynindeki dün akşamdan kalma kaydedilmiş veriler yavaşça yüklenmeye başladı. Vaka.. fanatikler.. eylemler.. millet partisi.. Bolcheb... afişler...

"Yine bize kitlediler.. ayıp ya."

Bu göreve tanımadığı insanlarla gidecek olması onu tedirgin etmiyordu, fakat masa başında sabahtan akşama kadar kalın dosyaların arasına sıkıştırdıkları çizgi romanları gizli gizli okuyan bir ton gereksiz memur varken herkesten önce kalkıp bütün fiziksel işin kendisine yüklenmesinden hoşnut değildi. En iyi bildiği şeyi yapmalıydı. Sorgulamayacak, at gözlüğü takarcasına yalnızca hedefine kilitlenecek ve problemi bir an önce çözüp akşam çerez ve bira eşliğinde kendini yatağa atacaktı. Bu tip görev günlerinde, antreman yapmak bile gelmiyordu içinden.

Evden çıktığında gökyüzündeki küçük sarı parlak orospu çocuğuna tekrar en yaratıcı küfürlerini bahşetti. Güneş gözlükleri biraz yardımcı olsa da sevmiyordu işte gündüzü. Başkentteki insan selini, adeta bir dalga kıran gibi yara yara geçerek karakol binasına girdi. Şehrin uğultusu biraz olsun hafiflemiş, kıyma sürüsünü andıran insan kalabalığı ise yerini ortalıkta telaşla -veya gevşek bir şekilde- oradan oraya evrak taşıyan, masasında keyif yapan memurlara ve telsiz seslerine bırakmıştı. Burayı seviyordu, bunu inkar edemezdi. Ancak fazla kalmayacaktı. Bugün değil. Ofise doğru yürümeye devam edecekti ki, karşısında duran küçük kızın herhangi bir küçük kız olmadığını fark etti.

"Ne?.."

Chie'nin sözleri ve kendisi konusunda ne tepki vereceğini bilemiyordu. Önce çaresiz bakışlarla etrafına baktı. Hayır.. kimse şaka falan yapmıyordu. Ciddi ciddi karşısındaki insan bir komiserdi. İstemsizce yumruklarını sıktı Elag. Çenesinin kasılmasına engel olamamıştı ilk birkaç saniye, fakat bu o kadar da önemli değildi. "Neyse.. illa ki sıkılıp mutfağına döner." diye düşündü. Bir kızdan emir alacak olmaya kendini kısa süreliğine adapte etmeye çalışsa da, Chie'nin kelimeleri tüylü kalemle gıdıklarcasına sinirlerini bozmaya başlamıştı bile. "Şakanı buzdolabına yap.. ağzına vuracağım şimdi ha" o kadar zoraki gülümsedi ki, dışarıdan bakan biri yüz felci geçirdiğini zannedebilirdi.

"Ben de memnun oldum. Hadi ne yapılacaksa yapalım."

Suratını daha yakından incelediğinde yüz hatlarının aslında o kadar da çocuksu olmadığını fark etti. Fakat kesinlikle üniforma içerisinde gördüğünde garipsemeyeceği bir kadın değildi. Aklının köşesinde bütün ihtimaller sıraya diziliyordu.. nasıl komiser olmuş olabilirdi? Element tanrısı olabilir miydi? Eğer öyle ise ona olan saygısı bir anda zirveye ulaşırdı. Söz konusu güç olduğunda dil din ırk ve cinsiyet Elag için önemsizdi. Gerçek savaşçılara büyük saygı duyardı.

Fakat ya diğer ihtimaller? Kendisi gece gündüz suçlu yakalayıp her defasında canını riske atarken o aptal kevaşe yüksek rütbedeki başkomiserlere sakso çekerek yükseldiyse? İşte bunu kabullenemezdi. Bu yüzden iki seçeneği vardı.. ya Chie'yi daha yakından tanıyacak ve hakkında bir yargıya varacaktı, ya da onu tamamen yoksayıp bütün dikkatini bu göreve adayacak ve hayatına olduğu gibi aynı şekilde devam edecekti. Bo'ek ile tanıştırıldığında, aklındaki bu bir anlık düşünce fırtınası tamamen kayboldu.

"Elag Yadrop. Sen de gerektiğinde hayatını bana emanet edebilirsin."

Dostça bir gülümseme ile Bo'ek'in sırtına vurdu yavaşça. Belli ki bu görev ikisine birden kilitlenmişti. Cop ve kelepçeleri beline yerleştirdi ve araba yolculuğu boyunca kafasını arkaya yaslayarak gözlerini dinlendirdi. Vardıklarında Chie talimatları verdi. Mantıklıydı.. er ya da geç yırtılmamış olan afişler için geleceklerdi. Fakat pusuya yatacaklarsa dikkatli olmalılardı, çünkü bir polis olarak fazla dikkat çekiyordu koca adam. Bu iyi bir şey değildi.

"Geldiklerinde koşarak üzerlerine atlayacağım. Bo'ek, kaç kişi olduklarını bilmiyorum ama senden kaçış yollarını kapatmanı isteyeceğim. Birini bile canlı yakalayabilirsek karakolda konuşturup diğerlerinin yerini ve tam olarak kim olduklarını öğrenebiliriz. Tavşanların hepsini yakalamaya çalışırsan hepsi ayrı yönlere kaçışır unutma. Bu yüzden ortaya çıktıkları zaman mümkünse en şişman ve hantal olana odaklanmamızı istiyorum."

Cümlenin sonunu neredeyse "Anlaşıldı mı?" olarak bitirecekti ki, rütbe olarak ikisinin de kendisinden yüksekte olduğunu hatırlayıp kendini frenlemeyi başardı. İşini yapmaya başladığı zaman bambaşka birine dönüşüyordu. Muhtemelen hala karakoldan atılmamış olmasının tek sebebi de buydu. Şimdi tek yapması gereken gözlemlemek için sessiz ve efektif bir alan seçmekti. Etrafına bakındı. Gizlenebileceği, afişlerden çok da uzak olmayan bir alan bulup orada bekleyecekti avını.

~

#87B08C
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Vandallık

#3
► Show Spoiler

Komiser Chie, sözlerini bitirdikten sonra bir kahkaha atıyor ve sana sesleniyor. "İyi ki Bo'ek gibi birine denk geldin. Başkası olsa böyle konuşmana müsaade bile etmezdi. Neyse, hadi inin arabadan artık." Komiser Chie'nin lafının üstüne Bo'ek ile birlikte arabadan iniyor ve sokağın içine doğru ilerlemeye başlıyorsun. Bo'ek sana sesleniyor. "Takma kafana, ben de takmıyorum böyle şeyleri. Planın da oldukça mantıklı, uygulayalım derim ben de." Sokakta bulunan bir afişin yanına geldiğinizde Bo'ek duruyor ve sana dönüyor. "Elementim kurşun dostum, senin de karbon olduğunu biliyorum, dün dosyalarına biraz göz gezdirdim ki bunları sonradan konuşmak zorunda kalmayalım. İki tane ara sokak var ana sokağa bağlı olan ve ikisi de aynı hizada. Bu ara sokakların diğer tarafa çıkışını bir hafta önce kapattık, yani ikisinden de gelmeleri imkansız. Ya soldan ya sağdan gelecekler, ana sokaklardan. Sen birine, ben birine geçeyim ve bekleyelim diyorum. Grup halinde gelirlerse dediğin gibi en hantalına odaklanır ve kaçmasını engelleriz." Lafını bitirdikten sonra arkasını dönüyor, döndüğü gibi hemen tekrar sana dönüyor ve omzuna elini atıp sana sesleniyor. "Hadi göreyim seni kanka." Bunun üstüne Bo'ek de sen de yerlerinizi alıyorsunuz.

Dakikalar boyunca sokağın ıssızlığının artışını gözlemliyorsun. Sokaktan geçen insanların sayısı azalıyor ve bir süre sonra 15 dakika boyunca kimsenin sokağa girip çıkmadığını fark ediyorsun. Bulunduğun konumdan Bo'ek'i görebiliyor ve aldığı pozisyonda ne kadar etkili ve hareketsiz kalabildiğini fark ediyorsun. Bundan kısa bir süre sonra sol taraftan bir çıtırtı duyuyorsun. Çıtırtıyı duyduktan hemen sonra kağıt buruşma sesi duyuyor, ancak bir şey göremiyorsun. Bo'ek eliyle durmanı işaret ediyor ve yavaşça bulunduğu yerden çıkıyor. Bir süre sonra Bo'ek de göz hizandan çıkıyor. Kısa bir sessizliğin ardından bir kurşun sesi duyuyorsun ve Bo'ek sana sesleniyor. "Yakaladım, tek!" Bo'ek'in yanına gittiğinde yerde yatan maskeli bir adam görüyorsun. Bo'ek, adamın maskesini çıkarıyor. "Bacağından vurdum, sorgulama işi sende." Cılız, beyaz tenli, siyah ve kısa saçlı, mavi gözlü bir adam olduğunu gözlemliyorsun. Bo'ek adama yaklaşıyor ve kafasına bir tekme atıyor. "Sen kim olduğunu sanıyorsun da devlet malına zarar veriyorsun lan, amcık? Şimdi ya seve seve, ya da sike sike tüm ekibin adını veriyorsun, yoksa seni alıyoruz, vuruyoruz, çatışmada öldü diye ihbar edip konuyu kapatıyoruz. Buradaki arkadaşım seninle biraz konuşsun, hadi bakayım." Şu ana kadar tanıdığın arkadaşçıl ve sıcakkanlı Bo'ek'ten oldukça uzak, gözü dönmüş bir Bo'ek'i karşında buluyorsun.

Acıdan kıvranan adam bir süre sonra ağzını açıyor ve titreyerek konuşuyor. "Kaçın derim." Bo'ek bu lafın üstüne adamın üstüne yürümeye başlıyor ve adam bir anda bağırıyor. "HOP! JERAT!" Adamın bağırmasının üzerine sokağın iki girişinden de size doğru gelen insanlar olduğunu fark ediyorsun. Solunuzdan 2, sağınızdan 3 kişi size doğru ilerliyor. Bo'ek, hemen sana dönüyor ve senden bir seçim yapmanı istiyor. "İşler istediğimiz gibi gitmedi, sana iki seçenek veriyorum. Ya şu yerde yatan orospu çocuğunu bayıltır ve bana yardım edersin, ya da kucaklar ve buradan olabildiğince uzaklaşıp arkadaşla konuşur, bilgi alırsın. Burada kalacaksan soldaki 2 piçi sana bırakıyorum. Gideceksen de ben hallederim, biraz daha uzun sürer sadece." Laflarını bitirdiği anda Bo'ek sağdaki 3 kişiye doğru koşmaya başlıyor. Koşarken tekrar sana doğru bağırıyor. "BİRAZ HIZLI DAVRANMANI ÖNERİRİM!"


Image

Re: [Vaka] Vandallık

#4
Komiserin o tiz sesi ile ağzından çıkan her bir kelime, Elag'ın dişlerini biraz daha sert sıkmasına sebep oluyordu. Öyle bir noktaya gelmişti ki, bir an için arka dişlerinin küp şeker gibi kırılacağını düşündü. "O olmayan beyninle asla kuramayacağın bir planı hazırlayıp önüne koyuyorum.. dinlemiyor bile.. sikerek öldürürüm ben bunu."

Derin nefesler almaya başladı.. eski bir arkadaşının söylediğine göre, sakinleşmek için güzelbir yoldu. Eh.. en azından normal insanlar için. Kafasında sakin, yumuşak bir müzik tınısı oluşturmaya çalışarak yarım saniyeliğine de olsa o an orada olmadığını hayal etti. İşe yaramıştı. Neyse ki çabuk alevlenip çabuk sakinleşen bir yapısı vardı.. böylece apar topar çıktı arabadan. Bo'ek'in sözleri gerçekten yardımcı olmuştu.

"Ama elimde kalacak bak çok ciddiyim bi daha benimle o şekilde konuşsun.. bak hele bi konuşsun.. bi konuşsun var ya nasıl annesini-"

Bo'ek'in, kendisinin tam aksi bir şekilde aşırı sakin tavırlarından olsa gerek, sessiz bir küfür ve hafif bir cıkcıklamanın ardından sakinleşti. Dikkatini toplayabilirdi, en iyi özelliklerinden biri, duygularını işine karıştırmadan profesyönelce tereyağından kıl çekmekti koca adamın. Bu durum ise.. bu onun için çok yeniydi. Çok farklıydı. Bir kızdan emir almak? Düşünmemeye çalıştı. Bo'ek'e verdi tüm dikkatini.

"Kurşun ile neler yapılabildiğini duymuştum, hurafelerin onda biri bile gerçekse bayaa sağlamsın ha."

Elag hiçbir zaman kendisini elementi ile sınırlamamıştı. Güvendiği tek şey o olursa, pek çoğu gibi kendisinin de zamanla rehavete kapılıp hamlayacağının farkındaydı. Bu yüzdendir ki fiziksel antremanlarını büyük bir özveriyle yapıyordu ve tuhaf bir şekilde Bo'ek'in gözlerinde de aynı motivasyonu görmüştü. En azından gördüğünü sanmıştı, öyle düşünmek istemişti belki de. Saha görevinden önce partnerinin dosyalarını incelemek? "Şık hareket.." diye düşündü. Bu çocuğu sevmişti. Ayrılırken tekrar omzuna aynı şekilde dokundu.

"Tamamdır, ters bi durum olursa bağır."

Böylece beklemeye başladı. Saniyeler dakikalara dönüşürken, Chie'nin görüntüsünü bastırmak için beyninde yarattığı o sakinleştirici müzik yavaş yavaş sert bir bateri solosuna dönüşmeye başlamıştı bile. Bu hissi seviyordu.. adrenalinin bütün damarlarını kapladığını düşünmek zevk veriyordu adeta. Bir süre sonra partnerinin sesini duydu. "Oha.. ciddi ciddi yakalamış. Helal lan.." Bunu beklemiyordu, apar topar yanına koştu. Gördüğü manzara ise... "Lan?" az önceki tatlı çocuktan eser yoktu. Sinirden gözü dönmüş bir şekilde adamın üzerine üzerine gidiyordu ve bu onun tipindeki biri için oldukça tuhaf gözüküyordu.

"Napıyosun? NAPIYOSUN? Kötü polis ben olacaktım işte mis gibi.."

Derin bir iç çekti. Bir şeyler ters gitmek üzereydi.. ayak sesleri. Çapulcuların yaklaştığını gördüğünde tam plan yapmak için hızlıca beynini çalıştıracaktı ki, Bo'ek çoktan iki yönlü bir çözüm bulup karar verme kısmını Elag'a bırakmıştı bile. Bütün bunlar öylesine hızlı gelişmişti ki yarım saniyeliğine dili afalladı koca adamın. Ellerini çatırdattı.

"Diğerleri senindir. Bunu götürüp sorgulayacağım. On dakika içinde gelmezsen geri dönerim."

Adamı omzuna yükleyip hızlı bir şekilde ters yöne doğru oradan uzaklaştıracaktı. Tenha ve güvenli olduğunu düşündüğü bir yer bulduğunda ise yatırıp sorgulama moduna geçecekti.

"Konuş."


Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Vandallık

#5
Adamı omuzladığın gibi hızlıca oradan uzaklaşıyorsun. İlerlediğin yöne doğru gelen bir adamın çenesinden vurulduğunu uzaklaşırken görebiliyorsun. Böylece önünde bir engel kalmıyor ve ilerlemeye devam ediyorsun. Tenha bir yer ararken omzunda küçük bir yanma hissediyor ve refleks ile adamı omzundan atıyorsun. Adama döndüğünde adamın cebinden bir hançer çıkardığını ve sana doğru tuttuğunu fark ediyorsun. Adam, sana sesleniyor. "Sizin gibi kaç tane polis öldürdüm biliyor musun? Tam olarak on iki tane polis öldürdüm koçum ben. Yakalama kararı çıkaramadılar, tespit edemediler. Biz keriz miyiz amına koyayım, size mi kaldı lan bizleri yakalamak?"


Suçlu
► Show Spoiler


Omzunda açılmış bir yara olmadığı için rahatça hareket edebiliyorsun. Adam, konuşmaya devam ediyor. "Moruk, size öğretilenlerin aksine bizde yöntem çok." Adamın ellerinin parladığını görmeye başlıyorsun. Kısa bir süre sonra adamın gözlerini kapattığını görüyorsun. Ardından birkaç kere öksürüyor ve öksürüklerinin zamanla arttığını fark ediyorsun. Adam sana sesleniyor. "Az daha dur, hipoksiden gidersin zaten." Adamın kullandığı elementi henüz tanımlayamamış olsan da nefes almanın gittikçe zorlaştığını fark ediyorsun. Adam hiçbir şekilde yerinden kıpırdamıyor ve gözlerini açmıyor.


O Sırada
Bo'ek, etrafındaki 5 kişinin 3'ünü kendi yöntemleriyle haklamayı başarıyor ve diğer 2'sine karşı saldırı yapmaya hazırlanıyor. O sırada Komiser Chie'den bir telsiz çağrısı alıyor. "Başpolis, burada işler karıştı. Üç kişiye karşı tekim. Hızlıca buraya doğru ilerle." Telsizinden duyduğu lafların üzerine Bo'ek suçluların geldiği yönün tersine ilerliyor ve olay yerinden uzaklaşıyor. Uzaklaşırken telsizden konum bilgisi almaya çalışan Bo'ek, bir şekilde Komiser Chie'nin yanına ulaşıyor. Yolun büyük bir kısmında Chie'den haber alamayan Bo'ek, Chie'nin yerde ağır yaralı bir şekilde yattığını görüyor. Aynı zamanda etrafında onu takip eden 2 kişiye 3 yeni suçlu katılmış oluyor.

Re: [Vaka] Vandallık

#6
"İyi işte, cehennemde seni on iki kızgın adam bekliyor ahuhaoha."

Zafere doğru koşaradım. Her şeyin bitmesine çok az kalmıştı. Adamı sorgulayacak, diğerlerinin yerini öğrenecek, çapulcuları dağıtacak ve karakola rapor verip evde mükemmel bir çerez keyfi yapacaktı. Bu kadardı işte. Kim demişti ki polis olmak riskli diye? Bunun sıradan bir memuriyetten ne farkı vardı? İnsanlar mutluluğu çok yanlış yerlerde arayıp bazı şeylere karşı çok korkutuyorlardı kendilerini. Çok yakındı bu akşamın bitmesi. Bir hançer kesiği kadar yakın.

"ANNNNNANI GÖTÜNÜ EVVELİYATINI SİKEYİM AMINA KODUMUN SİKİK OROSPU ÇOCUĞU!"

Boğazları yırtılırcasına inledi, adam omuzlarının üzerinden kayarken. Acı fazlasıyla keskindi.. daha önce pek çok kez bıçak yemişliği vardı ve hiçbirinin izi tam olarak geçmiyordu, böylece yaranın derinliği hakkında bir fikri olmasa bile izlerine bir yenisinin eklenecek olması ihtimalinin verdiği öfke ile yumruklarını sıktı. Adam omzundan kayıp düşmüş, savunmasız bir şekilde elindeki aciz silah ile yerde duruyordu. Elag omzundaki acının hafiflemesinden, yaranın ciddi olmadığı sonucunu çıkarmıştı.

Sırtındaki kalkanı çıkartıp çapulcunun ağzına vura vura ortalığı kan gölüne çevirebilirdi Elag. Kim ne diyecekti? Kanıtı vardı.. bıçaklanmıştı. Bir de tahrik edici küfürlerini eklerdi ifade kağıdına. Tertemiz. İçindeki hayvanı gerçekten durdurmak zorunda mıydı ki? Neden bu tip un kurtçuklarının dünyada varolmasına devam etsindi? Eli yavaşça sırtına giderken, adam öksürmeye başladı. Parlayan eller.. kuru öksürük.. yoksa? Kesinlikle yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Kimyasal bir şeyler.

"Karakolda çok tatlı masa başı arkadaşlarım var. Annenin, ablanın, kız kardeşinin, karının adreslerini öğrenmem tek ricama bakar. Biliyorsun değil mi?"

Adamın üzerine doğru koşmaya başladı. Hareket etmiyordu çapulcu. Sebebi her ne olursa olsun bunu avantaja çevirebilirdi, koşarken hız kesmeden yanından geçecek, geçerken aşağıdan yukarı şiddetli bir aparkat ile karnına vurup nefessiz kesecekti. Sonra da muhtemelen bayılmış olan adamın yanından geçip giderek o parlayan şeyden uzaklaşacaktı. Bütün bunlar olup bittikten sonra ise Bo'ek'in yanına gitmeyi düşünüyordu, elbette hançeri savaş ganimeti olarak beline koyduktan sonra.

Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Vandallık

#7
► Show Spoiler

Adama doğru koşuyor ve adam tepki veremeden karnına aparkatı başarılı bir şekilde vuruyorsun. Adam bir anda yaşadığı acıdan ötürü çığlık atıyor ancak planladığının aksine adam senden daha hızlı bir şekilde hareket ediyor ve parıldayan ellerinden birini sana doğru savuruyor ve yanağına hafifçe dokunup geri çekiliyor. "Benden bu kadar moruk, nah yetişirsin bundan sonra." Cümlesini bitirdiği anda bulunduğun tarafın tersine doğru koşmaya başlıyor. Adam koşarken gittikçe daha da hızlandığını ve hızının insanüstü bir seviyeye ulaştığını görüyorsun. Gördüğün şey, bu sefer sana tanıdık geliyor. Adamın Neon elementi kullanarak hızlandığını fark ediyorsun. Adam senden hızlıca uzaklaşsa da hançerinin yerde durduğunu görüyorsun. Bo'ek'in peşinden gitme kararını aldığında yanağında hafif bir karıncalanma olduğunu fark ediyorsun. Karıncalanma bir süre sonra yanma hissine dönüşüyor. Yanma hissi çok ağır olmasa da dikkatinin dağılmasına sebep oluyor. Kısa bir süre sonra telsizinden bir ses geliyor ve sesin kaynağının Bo'ek olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsun. "Elag, çabuk teşkilat binasına gel. Komiser Chie yoğun bakıma kaldırıldı. Sorgulamamız gereken bir yığın insan var." Bo'ek'in cümlesinin bitmesiyle birlikte arkandan bir ses duyuyorsun. "Bu ne la böyle, gavat mı bu?" Arkana döndüğünde hayatında daha önce görmediğin ve asla görmeyi beklemediğin kadar absürt bir tipe sahip olan, kaslı ve iri bir adamla karşılaşıyorsun. Adam sana bakarken tekrar konuşmaya başlıyor. "La bücür, buraya bak."


Adam
► Show Spoiler


Adam sana tip tip bakarken tekrar ağzını açıyor. "Siz bizim oğlanları korkutmuşunuz, bir sıkıntı varsa bilelim kardeşim. Bir iki poster yırttık diye adam mı sikiyonuz?" Adam kollarına şaplak atıyor ve her şaplakta kaslarının ne kadar sert olduğunu işitebiliyorsun. "Bak kardeşim, bu hayatta iki şeyi sevmem; kadınlar ve polisler. Kadın değilsin ama polissin, o yüzden seni yine de bi' sikmek lazım." Kadınlarla ilgili sempatik bir görüşe sahip olmasına rağmen karşılaşman gereken adamın bir anda sana doğru koşmaya başladığını gözlemliyorsun. Adam sana doğru koşarken sağ kolunu kaldırıyor ve yumruk atmaya hazırlanıyor. Adamın koşarken sana doğru bağırdığını işitebiliyorsun. "Sen mi domalırsın, ben mi domaltayım?"

Re: [Vaka] Vandallık

#8
Bam! İşte bu kadar. Vahşi doğadaki bir aslanın zebraya atılıp boynuna pençe atması ney ise, Elag'ın birisine kroşe vurması da o olmuştu hep. Hayatı boyunca hiçbir zaman bu kadar büyük bir ivme ile vurduğu bir yumruktan sonra bir ikincisine ihtiyacı olmamıştı. Normalde agresif bir dövüş stiline sahip olsa da genellikle bu tür ağır ve güçlü darbeleri yalnızca karşı taraf açık verdiğinde kullanır, gardını indirmelerini bitirici vuruş ile cezalandırırdı. Bu kez ise durum farklıydı, çapulcu gardını almamıştı bile. Yalnızca öksürüyor ve elindeki parlak şeyi etrafa yayıyordu.. Dolayısı ile kafasında yarım saniye içinde kurduğu planın sonunda adamın yok olması gerekiyordu.

"Noluyor lan?"

Vurduktan sonra yavaş adımlarla adamın arkasına doğru yürümüş, karizmatik bir şekilde geriye dönüp bakmadan yere düşme sesini duymayı beklemişti. "E ses yok?" bir şeyler ters gitmekteydi belli ki. Apar topar kafasını çevirip çapulcuya baktı. Adam koşarak uzaklaştığında Elag'ın içinde oluşan tatminsizlik hissi yeniden her zamanki harlı öfkeye dönüşmüştü. Tekrar yumruğunu sıktı. Element kullancısı olup olmaması önemsizdi, hiçbir canlı varlık, Elag'ın sağ kroşesini yedikten sonra elini kolunu sallaya sallaya gidemezdi.

Telsizdeki ses zamansız bir haber vermişti ve şuan buna ayıracak zamanı yoktu. Bir an önce adamın peşine düşmeliydi. Chie yoğun bakıma kaldırıldı ise bunun iki anlamı olabilirdi, ya Elag başından beri haklıydı ve vasıfsız bir mutfak robotunu komiser yapmışlardı ya da karşısında durdukları şey tahmin ettiklerinden çok daha büyük bir problem yaratacaktı. İki şekilde de şuan bunları düşünmek yerine hızlı hareket etmek en mantıklısı olurdu. Duyduğu ses ile önce kafasını, sonra da bedenini sesin geldiği yöne çevirdi.

"OHA TAŞŞAK ŞEKLİNDE BİR ÇENE!"

Bütün keyfi yerine gelmişti. Bu tip şeyler görmeye bayılıyordu.. bir defasında ağzının üstünde siyah tüyler olan beyaz bir kediye (insan bıyığı gibi gözüküyordu) saatlerce gülmüş, bütün gün kediyi takip edip belli aralıklarla kahkaha atarak eğlenmişti. Günün sonunda kendi yemeğini yarıya bölüp kediye vermişti hatta. Buydu işte Elag'ın mizah anlayışı.. normalden biraz farklı gözüken değişik tuhaf görseller.

"İyi de sen kadınlardan nefret etmiyorsun ki.. erkeklerle sevişmek istiyorsun sadece. Lan.. lan dursana niye üstüme koşuyosun?"

Apar topar gardını aldı. Dövüşmek istemiyordu.. adamın çenesiyle eğlenmek istiyordu. Ancak belli ki bu ağır siklet kapışması kaçınılmazdı. Evet, Elag her ne kadar yüz insanın doksan dokuzundan daha iri olsa da kendisinden daha büyüklerle de karşılaşmıştı. Bu tip rakiplerin daha fazla zevk verdiğini inkar edemezdi, en nihayetinde yere düştüklerinde çıkan şlaps sesi bile fazlası ile tatmin ediciydi. Ayrıca aralarında bir fark daha vardı.. Yadrop bir polis memuruydu ve gücün yanısıra tekniği de oldukça etkiliydi.

"Ammmmına kodumun barzosu!"

Adam yumruğunu savurduğunda adamın sağ tarafına doğru eğilecek, üstünden geçip giden yumruğun ardından adamın testislerine dirsek vuruşu yapacaktı. Temiz oynaması için bir sebep yoktu, etrafta kalabalık bir seyici olmadığı sürece işin şov kısmına değer vermiyordu. Bu kez gerçekten acıdan bayıltmayı, hatta mümkünse kısır bırakmayı hedefliyordu. Bu surata sahip birinin, genlerini başka bir canlıya aktarmasına izin vermeyerek bir embriyonun hayatını kurtarıyordu belki de.




Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Vandallık

#9
Adam planladığın gibi yumruğunu savuruyor ve sen de planladığın şekilde adamın sağ tarafına doğru eğilip testislerine dirsek vuruşunu başarılı bir şekilde gerçekleştiriyorsun. Dirseğini vurduğun saniyede tüm sokağı inleten bir çığlığı, ardından da adamın neşe dolu sözlerini işitebiliyorsun. "HAYATTA DEĞER VERDİĞİM TEK- YANİ İKİ ŞEYİ YOK ETTİLEEEEEEEEEEEAAAAAAAAAAAAAAAĞR!" Adam yavaşça yere yığılıyor. Adamın yerde titrediğini ve sürekli bir sarsıntı içinde olduğunu görüyorsun. Ellerini testislerine ulaştırmaya çalışsa da başarılı olamıyor. Yapabildiği tek şey, az da olsa başını kaldırıp gözlerini sana doğrultmak ve gözlerinin içine bakarak, olabildiğince sessiz ve sakin bir tonla seninle iletişim kurmaya çabalamak oluyor. "Bunu hiç... beklemiyordum." Vücudunu sana doğru sürüklemeye çalışsa da başarısız oluyor. "Ben hayatım boyunca iki şeye değer verdim. Biri sol testisim, biri sağ testisim. Beni ben yapan şeylerin bu kadar kolay yok olabileceğini... tahmin etmemiştim." Adamın acıdan ne kadar kötü bir durumda olduğunu fark etmek senin için kolay oluyor. Acıdan bayılma seviyesine gelmeden önce yaptığı son şey sana bakmak, gülümsemek ve son sözlerini söylemek oluyor. "İki saat sonra..." Adam yere yığılıyor ve birkaç dakika boyunca kıpırdamıyor. Nefes aldığını fark etsen de sana verilen emir üzerine teşkilat binasına dönmek zorunda kalıyorsun. Döneceğin sırada bir sürü polis arabasının sana doğru yaklaştığını ve yolun ortasında durduğunu gözlemliyorsun. En öndeki polis arabasından inen bir memur hızlıca sana sesleniyor. "İyi iş, arabaya atla. Arkadaşı alıp merkeze gidiyoruz biz de."

Yaklaşık 15 dakika içinde polis teşkilatına varıyorsun. Seni ilk karşılayan kişi Bo'ek oluyor. Bo'ek, seni selamlarken yüzüne sadece birkaç saniye baktıktan sonra hemen yüzünü yere çeviriyor ve fazla düşünceli bir tavır takınıyor. Kendisinin gergin ve huzursuz olduğunu gözlemleyebiliyorsun. Kısa bir sessizliğin ardından ağzındaki baklayı çıkarıyor. "İşler biraz hızlı gitti farkındayım, kusura bakma. İlk vakanın böyle karmaşık ve sıkıntılı geçmesi eminim hoşuna gitmemiştir. Sayıları çok fazla olduğu için tek ekip göndermenin salaklık olacağını anlamamız gerekirdi ama bizim teşkilatı biliyorsun işte. Şimdi elimizde senin getirdiklerinle birlikte 7 kişi var. Hepsini tek tek sorgulamamız gerekiyor. Komiser Chie ise ne yazık ki yoğun bakımda. Anlaşılan hazırlıksız yakalanmış. Bir komiser bile hazırlıksız yakalanabiliyor anlayacağın. Neyse, şimdi sorgu odasına geçelim." Laflarını bitirip seni dinlemeden yürümeye başlıyor ve sen de onu takip ediyorsun.

Sorgu odasına giriyor ve bir tarafında iki, bir tarafında bir sandalye olan küçük bir masa görüyorsun. Bo'ek ile birlikte bir taraftaki iki sandalyeye oturuyorsunuz. Bo'ek, oturmanızın ardından "Çağırın!" diye bağırıyor ve içeriye elleri bağlı bir suçlu giriyor. Suçlu, siyah saçlı, soluk beyaz tenli ve yeşil gözlü. Kirli sakalları var ve kaşlarının uçlarında kesikler mevcut. Bo'ek, sorguya başlamadan önce sana dönüyor. "Bana ayak uydur ve ben yönlendirmedikçe kendine göre hareket etme." Yaptığı küçük uyarı sonrasında adama dönüyor ve adamla karşılıklı olarak konuşmaya başlıyor.

"İsmin?"

"Kegmob."

"Nerelisin?"

"Buralı, Bolcheb."

"Hangi siyasi partiyi destekliyorsun?"

"Sana ne amına koyayım?"

"Tekrar sorayım o zaman, sağ mı sol mu?"

"Ne diyorsun lan amın-"

"Sağ mı sol mu?!"

Bo'ek, sesini yükselttikten sonra duraksıyor ve sana dönüyor. "Elag, sağ mı sol mu? Ne verelim arkadaşa?" Sana göz kırpıyor ve ağzını 'sol' dermişcesine büküyor.

Re: [Vaka] Vandallık

#10
Adamın testislerine indirdiği darbe ile yalnızca birkaç saniye sürmüştü dövüş. Tüy sikletler saatlerce birbirinin etrafında dans edip açık ararken ağır sikletlerin kapışması daha kısa sürerdi genelde.. en azından Elag böyle gözlemlemişti. Adam acılar içinde yere yığılırken sessizce izledi. Neredeyse acıma duygusu hissedecekti.. empati kurmamaya çalışıyordu. Fakat yine de bu görünüş ve kalitedeki birini kısır bıraktığı için insanlığa karşı alacaklı olduğunu düşündü. Nesiller sonrası için iyi bir şey yapmıştı belki de? Yavaşça yanına eğildi ve gözlüklerini eli ile düzeltti.

"Boşver, çenenden taşşaklarına nakil yaptırırsın en kötü. Ahuahauhoha"

Polis arabasını gördüğünde rahatladı. Artık gerisini onlar halledebilirdi.. bu akşamlık işi bitmiş olmalıydı. Ancak işler hiç de beklediği gibi gitmemişti. Teşkilat binasına girdiğinde hem içerideki atmosferden hem de Bo'ek'in suratından, her şeyin daha yeni başladığı hissine kapılmıştı. Sonuca bakıldığı zaman, hiç de fena bir çıkartmamışlardı aslında. Az sayıda ekiple böylesine kalabalık ve tehlikeli bir çapulcu grubuna hasar verebilmek gerçekten önemli bir olaydı ve fiziksel olarak muhtemelen en güçlü üyeleri artık oyun dışıydı. Sorgu odasına doğru Boek'i takip etti.

"Tamam ama bu sefer iyi polis ben olmam."

Kegmob agresif ve inatçıydı. Kesinlikle sorgulama kıvamında değildi.. belki de soru sormaya başlamadan önce biraz moda sokmak gerekiyordu adamı? Elag yumruklarını ovuştururken bir gözü sürekli partnerindeydi, eğer şiddet kullanılacak ise dozunu iyi ayarlamalıydılar.. ne de olsa burası sorgu odasıydı ve sokakların aksine biraz daha dikkatli olmaları gerekiyordu.

"Sol ver"

Dedi ve yanlışlıkla kötü bir müzikal şaka yaptığını fark edince kendi kendine güldü. Neşesi yine yerine gelmişti.. tek yapmaları gereken adamın beynindeki bütün bilgileri, dişleri ile birlikte masaya dökmekti. Boek gerektiğinde gerçekten sertleşebiliyordu, bunu daha önce sezmişti. Fakat sorgu bambaşka bir şeydi işte.. işkenceye gerek kalacak mydı? Hiçbir zaman aletli cimnastik taraftarı olmamıştı Elag. Tırnak makasını birinin göbek deliğine saplamaktansa erkek gibi dövüşmeyi tercih ederdi. Bu yüzden polis olmuştu işte.

"Millet Parti'li bu. Tipinden belli."






Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Bolcheb”

cron