Re: [Vaka] Devriye

#11
Adamı dışarı çıktığımda göz ucuyla yakalayabilmiştim. Bu bir anlık yakalamanın ardından yüreğime su serpilmişti. Eğer onu göremesem ihtimaller karmaşasında boğulup kalacak ve bana en mantıklı geleni ile hareket etme durumunda kalacaktım. Bu da yeni ihtimaller zincirini doğuracaktı ve başarı oranım gitgide düşecekti. Ağzımın kıyısında ufak bir gülümseme belirmişti onu gördüğüm an. Hızlı adımlarla adamın girdiği dükkana yaklaşıyordum şimdi. İçeride bir başkasıyla eğlenceli konuşmalar gerçekleştiriyordu belli ki. Tanıdığı olmalıydı elbet... Bir davet kartı uzattı adama. Bu çok garipti. Tavernada bir tanıdığını sohbete çağırmak için karta ihtiyacı var mıydı gerçekten? Belki de uzattığı zarfta onun için bir tür talimat veya şifreli bilgi yazıyordu. Bir başka olasılık ise bu adam eğer bir topluluğa hizmet ediyorsa ve topluluk gerçekten gizli bir yer altı yapılanmasına sahip güçlü bireylerse, bu işlerin çok kötüye gittiğini gösterirdi. Polis teşkilatı bütün bunlar olurken ne yapıyordu eğer durum buysa? Nasıl bu kadar güçlenmelerine müsaade edilmiş veya fark edememişlerdi. Tam bir fiyasko olurdu bu. Aklımın bir köşesinde her şeyin oldukça normal, sıradan bir toplantı daveti olacağı düşüncesini de barındırıyordum. Bu da karanlık doğamın tersine bir düşünce olsa da yerini barındırmalıydı.

Bir antikacı dükkanında tavernada toplantı için davet he? Bu fazla abartı bir durumdu. İnsanlar görüşlerini açıklamakta serbestlerdi zaten. Burası bir cumhuriyet devletidir. O halde neden daha açık ortamlar yerine insanları eğlence mekanında toplanmaya çağırıyorlardı? Bütün bunları her şey olduğu sırada değil, çok daha önceden kestirebilmem ve olaylar henüz gerçekleşmeden baskını öncesinden planlamış ve herkesin operasyona hazır olmasını sağlamam gerekiyordu. Bunun için araştırmamı tamamladıktan sonra amirlerime haber vermeli ve durumu açıkladıktan sonra planımı önermeliydim. Tabi durumu Mabi ile kontrol altına alabilirdik belki de. Elbette varsayımlarımdan herhangi biri gerçekleşecek olursa...

Sadece dükkanın önünden şöylece bir geçip görebilmiştim olanları. Dikkat çekmemek için yoluma devam ediyordum. Adam dükkandan çıktıktan sonra bana doğru geliyordu. Işıklardan karşıya geçme niyetinde olduğu barizdi. Dikkatlice ne yapacağını takip etmek istiyordum. Onunla doğrudan iletişime geçmem riskli olabilirdi. Sıradan biriyse onu takip ederken sadece zaman kaybedecektim. Ancak tespitim doğruysa ve bir haltlar karıştırıyorsa neler döndüğünü belki detaylı olmasa da öğrenmiş olacaktım. Işıklar yandığında arkasından yürümeye devam edecek, peşine takılacaktım. Telsizimi sessize alacaktım bu sırada da. Bir durum varsa diye, boşa çıktığımda Mabi'yle bağlantı kurabilirdim. Adamı dikkat çekmeyecek kadar uzak mesafeden takibe alacaktım. Saptığı sokaklara doğrudan doksan derece dönmek yerine, önce o gittiği tarafta risk var mı diye göz ucuyla bakacak, onu bekleyen adamlar gibi riskli bir şey görmezsem döndüğü yöne dönecektim. Gözüne takılmayı kesinlikle istemiyordum.

Karanlık dünyanın bahtsız yaratığı. Umarım Tihami'den örnek alıp biz de karışıklık çıkaralım, çıkan kargaşada ekmeğimizi kazanalım diye düşünmüyorsunuzdur. Eğer öyleyse size bedelini çok ağır ödeteceğim!
► Show Spoiler
Image

Re: [Vaka] Devriye

#12
Kudertli Ayı Mabi, gençleri uyardıktan ve aldığı olumsuz karşılıktan sonra başka bir tavernanın yolunu tutuyor. Gençlere verdiği değer onlara ulaşmamıştı maalesef. Yeni bir tavernaya adım atıyor ve açı olarak uygun bir masaya geçiyor. Önceki tavernaya nazaran burası daha durağan. İnsanlar konuşuyor ama kısık bir sesle. Müzik alttan alttan çalmakta. Yavaş bir parça. O kadar kalabalık da değil. Görünürde ne bir barmen ne de bir garson var. O yüzden, bu sefer ikram zevki olmayacak. Birkaç dakika sonra arka kapıdan barmen geliyor. Beti benzi atmış. Boncuk boncuk terliyor. Gözünde korku mevcut. Ankesörlü telefona uzanıyor fakat vazgeçiyor. Başını ellerinin arasına koyup iç dünyasına dalıyor. Bir on ila on beş dakika sonra tavernasının içine göz gezdiriyor ve Mabi'yi görüyor. Görünce hemen kendisine çeki düzen veriyor. Bir not defteri ve kalem alıp masasına varıyor. "Hoşgeldin delikanlı, ne istersin? Saat daha erken, hafif bir içkinin yanına biraz tatlı yemiş seni akşama hazırlar." Herkes kendi hâlinde takıldığından etrafı dinlemek zor. Sözcükler seçilemiyor. Belki, barmenin ağzından laf alınabilir. Deneyim sahibi gibi duruyor.

Magna, kendi içinde gördükerini yorumlayıp anlamaya çalışıyor ve teoriler üretiyor. Güncel olayları da işin içine katmadan geri durmuyor. Adamı takip etme kararı ile gölgelerin içinden hareket etmeye başlıyor. Uygun adam ve uygun uzaklık. Gözlerini hedeften ayırmadan. Adam sokak boyunca aşağı inerken bir terziye, bir restorant sahibine ve yolda karşılaştığı birisine davetiye veriyor. Davetiyeyi alan herkes dışardan bakıldığında gayet sıradan insanlar. Eli yüzü temiz duruyorlar. Adamdan sokağın sonuna varınca sağ tarafa dönüyor ve tekrar karşıdan karşıya geçiyor. Magna da geri kalmamak adına hızla peşinden gidiyor. Adam ara sokaklardan birine giriyor ve sonundan tekrar sağ yapıyor. Djurat'ın ara sokakları tehlikelidir. Kimsenin ruhu duymaz. Bir an hayatı kararır adamın! Magna ara sokakta ilerlerken bunu ilk elden deneyimleyecek gibi duruyor çünkü takibine zorunlu bir ara vermek zorunda kalıyor. Ondan yaklaşık on yaş büyük biri yolunu kesiyor. "Delikanlı, bir dakikanı ricâ edebilir miyim? Kaç gündür kursağımdan bir lokma geçmedi. Sen paralı birisine benziyorsun. Görsene beni!" Takip kesilmesin diye başından savmak istiyorsun fakat belindeki hançeri fark ediyorsun. Ters bir hareketin gereksiz aksiyona neden olabilir. Bir yolunu bulup bu denyodan kurtulman ve hedefler aranı açmaman gerek.

Re: [Vaka] Devriye

#13
Adam bir terziye, bir restoran sahibine ve yolda karşılaştığı birine davetiyeyi veriyordu. Karşısına çıkan herhangi birine dağıtıyor gibi görünüyordu. Kasıtlı seçilmiş değil gibiydi. Ancak belki de bir rota üzerinde ilerliyordu. Bunu henüz bilmiyordum. Karşıdan karşıya geçtiğini gördüğüm an hızlanmıştım. Ondan geride kalmak istemiyordum. Acaba boş boş bir sivili mi takip ediyordum? Aklımdan bu düşünce geçmiyor değildi. Ancak tedbiri elden bırakmayacaktım.

Adam ara sokakların birine girdiği an şüphelerim artıyordu. Bu adam gezgin gibi ne dolaşıyordu orada burada. Birilerinin habercisi olduğu zaten dağıttığı zarftan belliydi. Sokaklarda takibe devam ederken bana yaklaşmakta olan adamı görüyordum. Balici falan olmalıydı tipine sıçtığım. Karşıma geçip yolumu kesme cüretini gösteriyorken adeta onu öldürüyormuş gibi bakıyordum. Soğuk bir bakış vardı gözlerimde. Soğukluğa ilaven onu aldırmazlık hakimdi ifademde. O benim için bir 'hiçbir şey' idi. Aşağılık varlık görevime mani oluyordu. Oldum olalı böylelerinden nefret ediyordum zaten.

Yapacaklarımı biliyordum zaten. O yüzden birazdan yapacaklarım konusunda bir şey düşünmeme gerek yoktu. Zamana karşı yarıştığım için hızlı olacaktım. Sağ yumruğu çenesine vurduğum gibi yere düşüreceğimi tahmin ediyordum. Düşmezse peşi sıra yüzüne atacağım yumruklarla yere adamı yıkıp üzerine çökecek ve belindeki bıçağı alıp boğazına dayadıktan sonra kısık sesle "Sesini çıkarma! Bir daha karşıma çıkarsan bu hançerle boğazını keserim!" diyecek ve elimi ağzından çekip dikkatlice ondan uzaklaştıktan sonra ellerimi silkeleyip hançeri belime takacaktım. Ondan sonrası takipte olduğum adam için hızlıca yoluma devam edecektim. Ben ilk saldırıya geçtikten sonra adamın elini bıçağa götürdüğünü fark edersem, beline götürdüğü eline tekme atacak ve geri çekilip yayımı, aldığım okumu da takıp gererek "Kımıldama! Sol tarafına at silahını!" diyecektim.

Ben çocukluğumdan bugüne kavga ve mücadelelerle gelmiştim. Bir polis olarak burada yaptığım görevi engellemesi bir yana, sivil olsam da kesinlikle karşılaşmak istemediğim tiksinç bir manzaraydı yan kesici görmesi. Lamı cimi yok! Affı yok! Bedelini ağır ödeyeceksin köpek!
► Show Spoiler
Image

Re: [Vaka] Devriye

#14
"Ah şu gençler!" Diye geçirdi içinden tekrar. Bu kadar sorumsuz olmamalıydılar. Diretebileceği bir şey yoktu, onlara sadece tavsiye verebilirdi. Onun dışında onları zorla uzak tutamazdı, sonuçta hür karar verebilecek gençlerdi bunlar. Sorgulamak veya sorgulamamak tamamen onlara kalmıştı. Bu yüzden arkasını dönüp çekip gitmişti, eğer zorlayabilseydi gerçekten zorlardı. Önceki tavernaya nazaran daha durgun olan tavernaya adım attığında kocaman esnedi. Ardından oturmak istediği, insanları duyabileceği bir masaya doğru geçti. Kalabalık bir ortam değildi, insanlar kısık sesle sohbet ediyor ve müzik yavaş yavaş çalıyordu. Gözleri bir ikram için daha garsonu aradı, ancak bulamıyordu. İkramın olmayacağını anladığında üzülerek oturdu masaya.

Arka kapıdan gelen barmeni gördüğünde gözleri anında kitlendi. Beti benzi atmış, korkmuş gibi duruyordu. Ankesörlü telefona uzanıp vazgeçtikten sonra, adamın çaresiz duruşunu izledi. Yardıma ihtiyacı olan biri olmalıydı. Bu çaresiz adamın derdini çözebilirdi. Gerek kavga ederek, gerek araya girerek, her türlü bu adamı dertten kurtaracaktı. Sonuçta o Kudretli Ayı'ydı! Halkın her zaman yanında olacak birisi. İnsanların, "Benim gönlüm rahat, çünkü Kudretli Ayı var!" demesini istiyordu. Şuan pek fazla tanınmayan bu adam, halkın kahramanı olmaya bu barmenden başlayacaktı. Onu, nasıl belaya düşmüşse çekip alacaktı ve her zaman arkasında duracaktı. Barmen, Kudretli Ayı'yı gördüğünde kendini düzeltip yanına gelmişti. Kudretli Ayı, sakince dinledi adamı. Ardından derin bir nefes alıp ayağa kalktı. Barmeni omzundan hafifçe tutup, "Gel, şu arkaya geçelim." dedi sıcak bir gülümsemeyle. Arkaya geçip onları kimsenin duyamayacağı yerde konuşmaya başlayacaktı.

"İsmin nedir? Seni izledim. Korkmuş gibi duruyordun, telefona uzanıp ellerini geri çekişini gördüm." Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti konuşmasına. "Benim adım Mabi Mabi. Namı diğer Kudretli Ayı. Bütün kudretimle her zaman arkamda olacağını bilmeni istiyorum. Bu yüzden, bana derdini anlat. Emin ol, işin içine girmek istemezsen adın bile geçmeden seni bu derde sokan olaydan kurtulacağım. Başına bir şey gelme ihtimali bulunduğu anda bile arkanda olacağım. Sadece bana anlatmanı istiyorum. Seni öyle çaresiz görmeme sebep olan nedir?" Kudretli Ayı sorularını ardı ardına sorduktan sonra beklemeye başladı. Tüm bu olayı çözmek, onun ve barmen için önemli olacaktı.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Vaka] Devriye

#15
Asabi Magna görevini tehlikeye atan tinericiyi yere yatırıp cezalandırıyor.docx
Kafanda şüpheliye düşünceler kol gezerken bu aşağılık herife ayıracak vaktin olmadığını iyi biliyorsun. Zaten hedefi uzaktan takip etmek zorundasın. Yetmiyormuş gibi karmaşık sokaklara sürüklüyor seni. Bilinç akışını ve takibini kimse bozmaya cüret edemez. Adamın çenesine attığın sağ yumruk feleğini şaşırtıyor. Ne olduğunu idrak edemeden onu yumruklayarak yere yatıyorsun. Ardından bıçağı boğazına dayayıp asla unutamayacağı bir travma yaşatıyorsun. Zavallı, kafası güzel ve gevşek tinerciye bir anda kabus diyarına dönüşü olmayan bir bilet kesiyorsun. Yerdeki zavallı hızlı ve titrek nefesler alıp veriyor. Gözleri yaşlı ve korku dolu. ince ve kısık bir sesle "Lütfen..." diyebiliyor ancak. O sırada, nereden geldiğini anlamadığın üç tane daha tinerci kılıklı eleman etrafını sarıyor. "Senin sorunun ne lan, değişik?" deyip hançer çıkarıyor biri. Diğeri ise "Zevk mi alıyorsun lan bundan? Hoşuna mı gidiyor bizi ezmek?" deyip hançer çıkarıyor. Üçüncü de "Ya canın ya paran! Ani hareket yapma deşeriz." diyerek tehdit ediyor. Hemen beyni çalıştırıp plan yapman gerekiyor. Dezavantajlı bir konumdasın. Hepsi aynı anda saldırırsa asla karşılık vermeden ölürsün. Konumunu değiştirmen gerek fakat yere serdiğin adamın üstünden kalkarsan halletmen gereken kişi sayısı artar. Elementini kullanabilirsin tabii ama unutmuş gördüğümden hatırlatayım, sen bir polissin. Yanlış bir hareketinin sonucu kötü olur. Tam o esnada hedefin olay yerine varıyor. "Utanmıyor musunuz lan üç kişi birinin etrafını sarmaya? Hangi delikten çıktınız siz?" diyerek işe karışıyor. Hızlı adımlarla tinercilerin üzerine yürümekte olduğundan biri hızla adama saldırıyor. Adam kolaylıkla kaçınıp ona saldıran tinercinin yakasından kavrıyor ve bir kafa atarak onu duvara toslatıyor. Bunun üzerine biri daha ona saldırıyor. Bu sefer ona saldıranın bileğinden yakalıyor ve bileğini döndürerek hançerini düşürtüyor. Ardından bir kafa da ona atarak yere seriyor onu. Ayakta kalan son tinerci tedirginleşiyor ve kaçmaya başlıyor. Adam daha sonra sana gelip elini uzatıyor. "Ver elini delikanlı. Bu sıçanlara vakit harcamaya değmez." Yağlı ekmeğin yere düşecek diye endişelenirken üstüne bal sürülmesi ne kadar da ilginç, değil mi?

Kudretli Ayı'mız dayanamayıp barmeni kenara çekiyor. Barmen önce anlamıyor, sonra da tedirgin olmaya başlıyor fakat sözlerini işitmesinin ardından içine su serpiliyor. Acı bir gülümseme ile elini omzuna koyuyor ve "Teşekkür ederim delikanlı fakat yapabileceğin bir şey yok. Bu kadar genç yaşta hayatını karartma. Benim derdime polis derman olamadı. Sen tek başına ne yapabilirsin ki? Ben bir yolunu bulur derdime derman olurum." Barmenin sesi ve bakışları umutsuzlukla dolu. Belli ki ortada ciddi bir sorun var. Djurat'ın suç oranının yüksek olmasının en büyük nedeni çetelerdir. Belki de bir çete buraya dadandı. Diğer çetelerden koruma gibi boş bir sözle haraç kesme olasılıkları oldukça yüksek ama buralarda ne olacağı asla belli olmaz. Bambaşka bir muhabbet dönüyor da olabilir. Kararlılıkla barmene yardım etmenin bir yolunu ararken kapının açılma sesini duyuyorsunuz. Barmen "Hadi yerine geç evlat. Ben ikramları getiririm." diyor ve işinin başına geçiyor. Güler yüzle müşterilerini karşıladığı gibi suratı düşüyor ve solmaya başlıyor. Herkes bir an gelen iki müşteriye bakıyor ve gözleri fal taşı gibi açılıyor. Sen de yerine geçerken şu sözlere kulak misafiri oluyorsun. "Onlar çete üyesi mi?" "Abi, kıyafetlere baksana. Baya mafya!" "Çocuklar yavaştan tüyelim. İçimde kötü bir his var." Sözleri duyduktan sonra ikiliyi süzüyorsun. Birinin boyu senden biraz uzun göbeği var ama kolları, bacakları ve göğsü kesinlikle kaslı. Hemen yanında kısa boylu ve baya genç gözüken biri var. Neredeyse hiç kası yok. Altyapı var desen zorlanmış olursun. Yüzü güleç, bakışları canlı. El ve kol hareketleri keskin. Genç olan diğer herkese dönerek kepini çıkarıyor ve selam veriyor. "Rahatınızı bozduğum için özür dilerim abiler fakat barmen amcayla küçük bir işimiz var. rica etsem, dışarı çıkar mısınız?" Gencin sözlerinin ardından iri yarı eleman kızgın bir boğa gibi herkesin gözünün içine bakıyor ve parmaklarını gürültü bir şekilde kıtlatıyor. İki elinde de büyük ve ağır muştalar var. Herkes masalarından kalkıp hızlı adımlarla dışarı çıkmaya başlıyor. Genç, barmene dönüyor ve "Bak, insanlara rica ettiğinde geri çevirme kabalığını göstermiyorlar. Müşterilerinden öğreneceğin çok şey var." diyor. Barmenin iyice beti benzi atıyor ve zarla zorla yutkunuyor. Geriye bir tek sen kalıyorsun. Genç iri yarı adamına dönerek "Yakışıklı abim kapının nerede olduğunu unutmuş galiba. Ona hatırlat lütfen. İş yapacağız sonuçta." İri yarı adam başıyla onaylıyor ve yanına geliyor. Elini omzuna koyuyor. Koyduğu müthiş bir ağırlık ve kuvvet seziyorsun. Sana kafasıyla kapıyı işaret ediyor. İşte şimdi ilgi çekici bir yol ayrımına geldik. Kudretli Ayı mı ağır basacak? Yoksa, polis memuru mu? Belki de ortaya karışık bir şeyler çıkartırsın, kim bilir?

Re: [Vaka] Devriye

#16
Projelerim ve vizelerim sebebiyle konuya yarın yazmış olacağım.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Vaka] Devriye

#17
Genç adam, barmenin sözlerini tüm dikkatiyle dinledi. Her bir cümlesini zihninin bir kenarına kazıdı. Adamın yardım teklifini geri çevirmesi Kudretli Ayı’nın umurunda değildi. Diğer polisler onun derdine çare bulamamış olabilirdi, ancak Mabi farklı bir polisti. O, insan vücudunda yaşayan Kudretli bir Ayıydı. Adamın sözleri bittiğinde, “Gençliğimi neden halkım için karartmayayım ki? Benim görevim bu. Kudretli Ayı’nın kudreti sadece sözden ibaret değil. Gençliğim kararsa bile, kudretim ışıl ışıl parlayacaktır amca!” diye söze girdi. Barmenin umutsuzluk dolu sesine karşı bütün umuduyla haykırdı sözlerini. Kudretli Ayı orada anlıyordu aslında olması gerektiği kişiyi. Umut olmalıydı, güven olmalıydı, destek olmalıydı. İnsanlar umutsuzluğa düştüğünde, Kudretli Ayı’yı anımsayıp umutlanmalıydı. Gençliği ve yaşamı onun umurunda değildi. Peşinde koştuğu bir hayal, kurtarmak istediği insanlar vardı.

Çeteler… Djurat’ın belası haline gelmiş, suç makineleri. Buraya çetelerin dadanmış olabileceği ihtimalini düşündü Kudretli Ayı. Bu durumda gerçekten gençliği kararacak bir noktaya gelebilirdi. Bir çeteyle başının belaya girmesi, uzun bir süre çukura saplanmak anlamına gelebilirdi. Ayağını kaptıracağı çukura ya batacak, ya da sağlam bir şekilde çıkacaktı. Yine de, bu sadece bir tahmindi. Olayların asıl yüzünü öğrenmek zorundaydı. Güler yüzü, barmenin ve diğer müşterilerin olduğu gibi içeriye giren iki kişiyle birlikte düşmüştü. Yüzü, sinirli ve öfkeli bir hal almıştı. Yavaş adımlarla yerine geçerken, insanların cümlelerine kulak misafiri oldu. “Mafya.” “Çete üyesi.” Tahmin ettiği gibi, sağlam bir çukurun içine girmek üzereydi Kudretli Ayı. Ancak, içinde ufacık bir korku belirtisi bile yoktu. Heyecanı artmaya başlıyordu ikiliyi süzmeye başladıkça. Birisi, kendisinden uzun ve kaslı bir elemandı. Diğeri ise, zayıf bir eleman. Zayıf olanın hareketlerine göre, asıl kişinin o olduğunu düşündü Kudretli Ayı. Büyük olan eleman, muhtemelen koruma olmalıydı. Genç olanın barmen ile işi olduğunu duyduğunda, tahminleri konusunda kendini haklı çıkardı. Buraya dadanan bir çete vardı, en az iki elemanı bunlardı. Bu çocuk konuşmacı mı, yoksa çetenin başı mı bilemiyordu. Eğer o konuşmacı ise, çetenin geri kalanı kabus gibi üzerine çökebilirdi. Yine de, heyecanı içini kemirmeye başlıyordu. Kudretli Ayı, ilk defa kudretini birinin önünde sergileyecekti. Birini canı pahasına koruyacak ve gerekirse bu yolda hayatının belasını yaşayacaktı.

Herkes sırayla dışarı çıkmaya başladığında, sakince beklemeye başladı Kudretli Ayı. İçi içini yemeye başlıyordu. Barmenin suratına baktı son bir kez daha, korkudan beti benzi atmış adamın halini gördükten sonra, büyük bir kararlılıkla boynunu kıtlattı. Onu kurtaracaktı. Genç adam, Kudretli Ayı’yı kastederek büyük adamdan kapının yolunu göstermesini istediğinde, omzuna gelen elden büyük bir kuvvet hissetti. Kendisiyle kafa kafaya çarpışabilecek birisinin kuvvetini. Ellerini muştalarını sakladığı arka ceplerine soktu. “Kusura bakmayın. Çıkıyordum bende. Donakalmışım.” Dedi yaydığı büyük bir öfkeyle. Her ne kadar babası yüzünden zorbalardan nefret etse dahi, o Elchub Chüimimuta’nın kanını taşıyordu. Bir katilin, eski bir mafyanın oğlu. Ancak babasından ve karşısındaki adamlardan bir farkı vardı Kudretli Ayı’nın. O zorbaların zorbası, yardıma muhtacı olanların Kudretli Ayı’sıydı. Mabi, amcaya ait bir silahtı ve amcanın bu silahtan yararlanması gerekiyordu.

Kalsiyum: Kas stilini kullandıktan sonra hızla aşağı çöktü dizlerini kırarak. Cebindeyken eline taktığı muştaları çıkardı. Sağ eliyle bütün gücünü kullanarak karşısındaki adamın testislerine aparkat attı. Sonrasında bir daha, bir daha. Toplamda beş kez Kudretli Yumruklarını salladı adamın testislerine. Ardından hızla sağa doğru atladı, adamın çenesine tüm gücüyle yumruğunu oturtmayı planladı. Bir daha yerden kalkmamasını sağlayacak bir yumruk. Tüm eylemlerini gerçekleştirebilirse, konuşmaya başlayacaktı. “Sen, Kudretli Ayı’nın olduğu yerde mafyacılık mı oynamaya çalışıyorsun? Ben hem Djurat Polisi hem de halkın Kudretli Ayı’sıyım. Benim adım Mabi Mabi. Bu ismi aklına kazı çocuk, buranın koruması benim. Hem polis olarak, hem sivil olarak. Bundan sonra bir sorunun varsa beni bulacaksın. Ben ölmediğim sürece burada bir iş yapamazsın. Yoksa başına gelecekler, üzücü olacak.” Dedikten sonra hızla genç adamın üstüne atlayacak ve karnına sağlam bir diz geçirdikten sonra boyun kilidine almayı deneyecekti.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Vaka] Devriye

#18
Kudretli Ayı'dan alçakça fakat dibine kadar başarılı bir dizi saldırı geliyor. Zaten kas yığını olan senin element gücüyle bunu daha da ileriye götürmen ve yetmezmiş gibi bir de muşta kullanman, içinde bulunduğun durumu düşününce işini asla şansa bırakmak istemediğin anlamına geliyor ki bu en doğru kararlardan biri. Acımasız ardışık saldırını gerçekleştirirken hemcinsinin çıkardığı yürek burkan, acı dolu ve senin bile içine oturup kendini kötü hissetmene neden olan sesler tavernayı doldurup dışarıya taşarken genç eleman şaşkınlık olanları izliyor. Çenesine de ciddi bir darbe alan zavallı adam yere yıldığında gözlerinde sadece gözyaşı ve saf acı var. Yazılı olmayan kurallara göre en günahkâr ruhların bile hak etmediği bir acı. Genç eleman bir süre ağzı hafif açık seni seyrettikten sonra barmene dönüp omzuna hafifçe vurarak şunları söylüyor. "Ha siktir bey amca, bunu sen de gördün mü!?" Kısa bir kahkahanın ardından oturduğu yerden kalkıyor ve seni alkışa tutuyor. Tabii, o sırada sen konuşmanı bitiriyor ve onun üzerine atlıyorsun. Genç eleman eğilerek etrafında dönüyor ve arkana geçtikten sonra bir iki adım atıp tekrar san dönüyor. Sen de hızla ona dönüyorsun fakat döndüğün gibi ayak bileğinde keskin bir acı ve sıcaklık hissediyorsun. Bir kesik. Kafanı kaldırıp genç elemana bakıyorsun. Çarpık görünüşlü bir hançeri havaya atıp tutmakta. Dış görünüşü ağzından bir bıçak çıkan yılana benzeyen bu hançerin ucundan bir sıvı damlamakta. "Bir adamın aile mücevherlerine element ve muşta kullanarak beş kez saldırmak... Sen gerçekten alçak fırsatçı bir insan bozuntususun. Bu da demek oluyor ki, senden yeraltında ses getirecek kalitede bir üye olur! Ne diyorsun ağabey? Hükümetin ve hatta devletin yönetiminden sıyrılıp arzuladığın her şeyi elde edebileceğin aksiyon dolu bir yaşam sana yakışır bence. Bize senin gibiler lâzım." Eleman sözünü bitirdikten sonra başın dönmeye başlıyor. Bir anda dengeni kaybeder gibi oluyorsun ve elemanı çift görüyorsun. Eleman hançerini yerine geri koyuyor ve arka kapıdan tüymeden önce son sözlerini söylüyor. "Öç almak adına torbanı kesebilirim aslında ama bize katılmanı istiyorum. Kanına girmiş olan zehir seni bir iki güne öldürür herhalde. Süre kişiden kişiye değişiyor tabii. Yarın mezarlıkta seni bekliyor olacağım. Yaşamak istiyorsan orada olursun." Eleman gittikten sonra bile kendine gelemiyorsun. Kasların gevşiyor ve söz dinlemez hâle geliyor. Görüşün kararırken son gördüğün şey arka kapıdan giren iki kişinin iri yarı adamı omuzlanıp zarla zorla sürüklemesi oluyor.

Kendine geldiğinde barmeni baş ucunda buluyorsun. Sen doğrulmaya çalışırken sana destek oluyor ve seni ayağı kaldırıp sandalyeye oturtuyor. Bir koşu soğuk su dolduruyor ve sana içiriyor. Ardından başlıyor söylenmeye. "Ah be evladım, siz niye büyük sözü dinlemiyorsunuz? Ben sana ne dedim? Birini yendin de ne oldu? Diğerinin merhametine kaldın. İstese seni şuracıkta öldürebilirdi de eğlenmeye karar verdi. Durduk yere hayatını kararttın be evladım! Yarın kesinlikle mezarlığa gidip ne istiyorlarsa yapman gerek aksi takdirde gencecik yaşında solup gideceksin!" Barmen kulağının dibinde söylene dursun, sen başka şeyler düşünüyorsun. Kısacık da olsa bütün yaşamını kuvvete ve kıvraklığa adamış sen, senden de genç birisini yakalayamadın. O her kimse yılan gibi senden sıyrılıp kör noktana geçti. Kesildiğinin bile sonradan farkına vardın. Kesinlikle senden kuvvetli değil ama kesinlikle senden kıvrak ve elinde o hançer olduğu sürece kazanma olasılığın yok gibi duruyor. O sırada aklına bambaşka bir şey geliyor. Magna! Magna'ya ne oldu? Ondan hiç haber almadın. Senin başına bunlar geldiyse onun başına kim bilir neler geldi? Bir koşu arkadaşına yetişsen iyi olacak!
Off Topic
Magna Libjurat, haberli pasiflik yapmış bulunmaktasın. Sıkıntı yok. İnşallah sınavından yüksek not alırsın.

Re: [Vaka] Devriye

#19
Off Topic
Mabi Chüimimuta ilk pasifliğini yapmış bulunmaktasın. Magna Libjurat ikinci pasifliğini yapmış bulunmaktasın. Yüksek olasılık ya okuldan ya da işten yazamadınız. İkinize de o dallarda başarılar diliyorum. Burayı fazla boşlamayın yeterli.

Re: [Vaka] Devriye

#20
Yarın yazıyorum iki konuma da arkadaşlar. Vizelerim çok sıktı, özürler.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image
Locked

Return to “Bolcheb”

cron