Fengoe Gedhilfe tarafından kaçırıldığını ve denek olarak kullanıldığını açıklamıştı. Hikaye, Friks'in ona anlattıkları ile uyuşuyordu. Demek ki vatandaşlardan yüz bulamayınca kaçırıp ülkelerine gitmelerini yasakladıkları Dushalı vatandaşları bu deneylerde kullanmışlardı. Hatta kızın Friks'ten daha güçlü olmasına bakılırsa, deneyin içeriği geliştirilmiş ve güçlendirilmişti. Güven konusunda ise başka şansları olmadığını izah etmişti tehditkar bir dille. Neden ısrarla bu üslupta konuşmaya devam ettiğini anlamıyordu. Gerçekten sinir bozucu bir kadındı. Bok'u öldürdükten sonra onlar için geri geleceğini söylemişti. Livei, Bok'un öyle kolay kolay öleceğini sanmıyordu. Olanları çoktan duymuş ve kaçmış olmalıydı. Kaçmak en iyi yaptığı şeydi çünkü. Hele ki Fengoe'nin anlattıkları doğruysa, Livei onu bir ömür boyu asla affetmeyecekti. Hem duygularıyla hem de aklıyla oynamıştı onun. Hem de canıyla ve sevdikleriyle tehdit etmişti.
Livei bunları düşünürken Friks hiç ondan beklenemeyecek bir hamle yaparak Fengoe'nin yolunu kesmiş ve camdan kaçmalarını söylemişti. Livei olayı bu ana kadar gayet güzel idare etmişti, Friks neden böyle fevri davranıyordu ki şimdi? Fazla düşünecek zamanı olmadığı için cama doğru koşmaya başladı. Saniyeler içerisinde Fengoe karşı bir saldırı yapmış ve kandan oluşan sivri mızrağı Friks'e doğru sallayarak onu bacağından yaralamıştı. Friks'in yere düşmesi ile birlikte Livei haykırarak onun yanına koştu. Fengoe'nin yüzünde antipatik aptal bir gülümseme vardı. Livei kalkan stilini yeniden aktifleştirdi ve Friks ile çevrelerini kuşattı. "Git ne yaparsan yap! Kimi öldüreceksen öldür, umurumda değil. Sana dedim ya, Dünya'yı filan desteklemiyoruz biz. Kıtamızı ve sevdiklerimizi kurtarmanın derdindeyiz. Git ne bok yiyorsan ye! Bizi rahat bırak!" Friks'in başını kucağına alarak sarıldı. Bacağındaki yaranın durumuna baktı. Bacağına saplanmış sopayı çıkararak kanamasını durdurmak için üzerindeki kıyafetten büyükçe bir parça koparacak ve Friks'in bacağını sıkıca saracaktı. Sonra da yürüyebiliyorsa onu hemen tıbbi bakım alabileceği bir yere götürmeliydi. Fengoe ile daha sonra ilgilenecekti.
Livei bunları düşünürken Friks hiç ondan beklenemeyecek bir hamle yaparak Fengoe'nin yolunu kesmiş ve camdan kaçmalarını söylemişti. Livei olayı bu ana kadar gayet güzel idare etmişti, Friks neden böyle fevri davranıyordu ki şimdi? Fazla düşünecek zamanı olmadığı için cama doğru koşmaya başladı. Saniyeler içerisinde Fengoe karşı bir saldırı yapmış ve kandan oluşan sivri mızrağı Friks'e doğru sallayarak onu bacağından yaralamıştı. Friks'in yere düşmesi ile birlikte Livei haykırarak onun yanına koştu. Fengoe'nin yüzünde antipatik aptal bir gülümseme vardı. Livei kalkan stilini yeniden aktifleştirdi ve Friks ile çevrelerini kuşattı. "Git ne yaparsan yap! Kimi öldüreceksen öldür, umurumda değil. Sana dedim ya, Dünya'yı filan desteklemiyoruz biz. Kıtamızı ve sevdiklerimizi kurtarmanın derdindeyiz. Git ne bok yiyorsan ye! Bizi rahat bırak!" Friks'in başını kucağına alarak sarıldı. Bacağındaki yaranın durumuna baktı. Bacağına saplanmış sopayı çıkararak kanamasını durdurmak için üzerindeki kıyafetten büyükçe bir parça koparacak ve Friks'in bacağını sıkıca saracaktı. Sonra da yürüyebiliyorsa onu hemen tıbbi bakım alabileceği bir yere götürmeliydi. Fengoe ile daha sonra ilgilenecekti.