Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#31
Fengoe Gedhilfe tarafından kaçırıldığını ve denek olarak kullanıldığını açıklamıştı. Hikaye, Friks'in ona anlattıkları ile uyuşuyordu. Demek ki vatandaşlardan yüz bulamayınca kaçırıp ülkelerine gitmelerini yasakladıkları Dushalı vatandaşları bu deneylerde kullanmışlardı. Hatta kızın Friks'ten daha güçlü olmasına bakılırsa, deneyin içeriği geliştirilmiş ve güçlendirilmişti. Güven konusunda ise başka şansları olmadığını izah etmişti tehditkar bir dille. Neden ısrarla bu üslupta konuşmaya devam ettiğini anlamıyordu. Gerçekten sinir bozucu bir kadındı. Bok'u öldürdükten sonra onlar için geri geleceğini söylemişti. Livei, Bok'un öyle kolay kolay öleceğini sanmıyordu. Olanları çoktan duymuş ve kaçmış olmalıydı. Kaçmak en iyi yaptığı şeydi çünkü. Hele ki Fengoe'nin anlattıkları doğruysa, Livei onu bir ömür boyu asla affetmeyecekti. Hem duygularıyla hem de aklıyla oynamıştı onun. Hem de canıyla ve sevdikleriyle tehdit etmişti.

Livei bunları düşünürken Friks hiç ondan beklenemeyecek bir hamle yaparak Fengoe'nin yolunu kesmiş ve camdan kaçmalarını söylemişti. Livei olayı bu ana kadar gayet güzel idare etmişti, Friks neden böyle fevri davranıyordu ki şimdi? Fazla düşünecek zamanı olmadığı için cama doğru koşmaya başladı. Saniyeler içerisinde Fengoe karşı bir saldırı yapmış ve kandan oluşan sivri mızrağı Friks'e doğru sallayarak onu bacağından yaralamıştı. Friks'in yere düşmesi ile birlikte Livei haykırarak onun yanına koştu. Fengoe'nin yüzünde antipatik aptal bir gülümseme vardı. Livei kalkan stilini yeniden aktifleştirdi ve Friks ile çevrelerini kuşattı. "Git ne yaparsan yap! Kimi öldüreceksen öldür, umurumda değil. Sana dedim ya, Dünya'yı filan desteklemiyoruz biz. Kıtamızı ve sevdiklerimizi kurtarmanın derdindeyiz. Git ne bok yiyorsan ye! Bizi rahat bırak!" Friks'in başını kucağına alarak sarıldı. Bacağındaki yaranın durumuna baktı. Bacağına saplanmış sopayı çıkararak kanamasını durdurmak için üzerindeki kıyafetten büyükçe bir parça koparacak ve Friks'in bacağını sıkıca saracaktı. Sonra da yürüyebiliyorsa onu hemen tıbbi bakım alabileceği bir yere götürmeliydi. Fengoe ile daha sonra ilgilenecekti.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#32
Friks'in yarasındaki kanamayı durdurmak için can çekişiyorsun, onu hayatta tutmaya çalışırken ellerin titriyor. Giysinden bir parça kumaş yırtıp yırtığın üzerine bastırarak kanın akışını durdurmaya çalışıyorsun. Yeterince hızlı çalışmıyor ve göğsünde yükselen panik duygusunu, kalp atışının artışını hissedebiliyorsun. Fengoe, birkaç adım ötede duruyor ve gitmeye hazır görünüyor. Niyetini ölçmek için ona bakıyorsun ama yüz ifadesinden hiçbir şey okunmuyor. Bildiğin tek şey ona güvenemeyeceğin. Yaranın kanamaması için çabalarken koridorun sonunda tanıdık bir figür görüyorsun. Bu kişi Bok'un ta kendisi. Sana doğru hareket etmeye başladığını görüyorsun ve içini bir rahatlama kaplıyor. Yardımın zamanında gelmesi için dua ederek Friks'i hayatta tutmak için daha çok çabalıyorsun. Fengoe'ye doğru yürüyor ve onunla hararetli bir ses tonuyla konuşmaya başlıyor. Ne dediklerini duyamıyorsun ama aralarındaki gerilimi hissedebiliyorsun. Bok'un yüzündeki öfke ve kararlılığı, Fengoe'nun yüzündeki korku ve çaresizliği görebiliyorsun. Bok konuşurken ani bir yorgunluk dalgasının üzerini kapladığını hissediyorsun. Kendini çok yorgun ve hasta hissediyorsun. Kendini tutmaya, bilinçli kalmaya çalışıyorsun ama yaşadığın ağırlık çok fazla geliyor. Friks'in üstüne çöktüğünü hissediyorsun ve her şey kararıyor. En son hatırladığın şey Bok ve Fengoe'nin karşı karşıya gelmesi ve yaralıların çığlıklarının kulaklarındaki çınlaması. Son bir ışık parlaması görüyorsun ve her şey sessizliğe bürünüyor.

Uyandığında kendinizi yumuşak, davetkar battaniyeler ve yastıklarla çevrili buluyorsun. İçinde bulunduğun oda komodinin üzerindeki lambadan yayılan sıcak bir parıltıyla süslenmiş, rahat ve konforlu hissettiren bir oda. Kendini dinlenmiş ve gevşemiş hissediyorsun ve bir an için olan her şeyi unutuyorsun. Kendine geldikçe yaşananları hatırlamaya başlıyorsun. Komodinin üzerinde yararlı olan çeşitli eşyalarla dolu bir tepsi görüyorsun. Bir sürahi soğuk su, bir şişe ağrı kesici, bir tabak meyve ve kraker var. Baygın olduğun süre boyunca birileri seninle ilgilenmiş gibi görünüyor. Başını çeviriyor ve odanın diğer tarafında başka bir yatak görüyorsun. Friks orada yatıyor, mışıl mışıl uyuyor. Onu gördüğünde için rahatlıyor ve iyi olduğuna şükrediyorsun. Doğrulmaya çalıştığında, şiddetli bir baş ağrın olduğunu fark ediyorsun. Görüşün biraz bulanık ve kalbinin normalde olduğundan daha hızlı attığını hissediyorsun. Bir şeylerin yanlış olabileceğinden endişelenmeye başlıyorsun ve odada sizden başka biri olup olmadığını kontrol etmek için etrafa bakıyorsun. Köşede bir sandalye görüyorsun, üzerinde düzgünce katlanmış giysiler var. Karşı duvarda bir pencere var ama perdeler çekildiğinden dışarıyı göremiyorsun. Baş ağrın daha da şiddetlenince geri uzanmaktan başka bir çözüm bulamıyorsun.

Başın ağrımaya devam ederken tekrar uyuyakalıyorsun. Ne kadar süredir uyuduğundan emin değilsin ama uyandığında odanın karanlık olduğunu görüyorsun. Friks yatağında değil ve kapının ardından konuşma sesleri geliyor. Doğurluyor, uykunun son kalıntılarını üzerinden atmaya çalışıyorsun ve baş ağrının önemli ölçüde azaldığını fark ediyorsun. Ayağa kalkıp neler olduğuna bakmaya karar veriyorsun. Kapıyı açıyorsun ve kendini küçük bir evin oturma odasında bulursunuz. Bok ve Friks kanepelerde oturmuş bira içiyor ve derin bir sohbetin içinde gibi görünüyorlar. Odaya girdiğinizi görür görmez Friks ayağa fırlıyor ve sana sımsıkı sarılıyor. Yüzünde endişeli bir ifadeyle "Her şey yolunda mı aşkım?" diye soruyor. Sana ilk defa aşkım diye seslendiğini duyunca ister istemez utanıyorsun ama Bok'un arkanızdan gelip eline bir kutu bira vermesiyle az da olsa rahatlıyorsun. "Al bunu." diyor ve tekrar oturuyor. Gengzjots birası olduğunu anladığın gibi kapağını açıyor ve koltuğa geçiyorsun. Bok, Fengoe durumunu açıklarken onu dikkatle dinliyorsun. "Sen uyurken Friks'le bunun hakkında konuşuyordum." diyor. "Çaresine bakıldı." Friks onaylayarak başını sallıyor. "Durumun icabına baktığın ve elinden geldiğince herkesi kurtardığın için sana minnettarım kardeşim." diyor. Bok omuz silkiyor, yüzünde gururlu bir ifade var. "Sizler için her şeyi yaparım. Ve adaletin yerini bulmasını sağlayacağım. Yakında bir duyuru yapılacak. Sizin de orada bulunmanızı istiyorum." Ardından Bok, ana otelden taşınmış olmanıza rağmen sizin ve Friks'in hala başkentte olduğunuzu söylüyor. "Şu anda orası çok tehlikeli." diye açıklıyor. "Polis binayı araştırıyor. Cumhurbaşkanı ile de atıştık biraz. Adam haklı, ülkesinde böyle olayların olmasına sebep olursak halkın güveni sarsılır ve bizi ülkeden sürmek zorunda kalır. Bu durumda adama da bir şey diyemiyorum." diye ekliyor.

Bok durumu açıklarken, içini bir endişenin kapladığını hissetmekten kendini alamıyorsun. Bok, senin de Friks'in de yaralandığını, bu nedenle dinlenmeniz için şu an içinde bulunduğunuz evi kiraladığını söylüyor. Sen ise yaralandığını hiç hatırlamıyorsun. Friks, Bok'un elini sıkmak için ayağa kalkıp Bok'a teşekkür ediyor ve karşılığında Bok gururla Friks'in elini sıkıyor. Bok "O Dushalı casusa güvenmediğin için teşekkür ederim. Güvenseydin kim bilir şu an neredeydik." diyor. Friks biraz utangaç görünerek başını sallıyor. "Sonunda her şeyin yoluna girmesine sevindim." Bok başıyla onaylıyor ve ardından otel binasını kontrol etmesi gerektiğini söylüyor. "İkinize de burada kalmanızı ve iyi dinlenmenizi tavsiye ediyorum arkadaşlar. Yarın öğleden sonra falan tekrar gelirim. Birkaç günlüğüne rahatınıza bakın." diyor ve kapıya yöneliyor. Friks, Bok'a tekrar teşekkür ediyor ve Bok'un ayrılmasıyla ikiniz evde yalnız kalıyorsunuz. Koltukta otururken huzurlu hissetmekten kendini alamıyorsun. Olan her şeyden sonra nihayet rahatlayabilmek güzel bir duygu. Ama aynı zamanda her şeyin biraz fazla huzurlu olduğu hissinden de kurtulamıyorsun. Olayın üzerinden ne kadar zaman geçtiğini bile hatırlamıyorsun. Endişeni dile getirmek için Friks'e döndüğün anda Friks de sana dönüyor ve konuşmaya başlıyor. "Fengoe'yi öldürmediler. Onu otelin bodrum katına götürdüklerini gördüm. İki Mavi Yıldız elemanının konuştuğunu duydum. Onu muhtemelen sorgulayacaklar ve o sırada işkence edecekler." Elinden tutuyor ve seni yatak odasına götürüyor. Odaya girdiğiniz anda seni karşısına alıyor ve sesini biraz daha yükselterek konuşmaya başlıyor. "O kızın sana yapabileceklerinden korktum ve onu etkisiz hale getirmek istedim. Ama kafamı sikeyim. Bence kız haklı. Bence Mavi Yıldız düşündüğümüz kadar masum değil. O kızın başına geleceklere izin vermeli miyiz bilmiyorum Livei. Böyle işin anasını sikeyim." Friks oldukça gergin görünüyor. İşlerin o kadar toz pembe olmadığı da böylece anlaşılmış oluyor.
Off Topic
Konunuzun pasiflik süresi 7 güne çıkarılmıştır.

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#33
Friks'in bacağı kanlar içindeydi. Kanamasının durması gerekiyordu. Onu kaybedemezdi. Kaybetmeye dayanamayacağı tek kişiydi şu an. Kanlı yarasına baskı yaparken elleri güçsüzlükle titriyordu. Yardım edecek birisini arar gibi etrafına bakındı. Fengoe oradaydı ancak bu kadının ne yapacağı belli değildi. Ona güvenemezdi. Bok vardı. Koridorun sonunda, onlara doğru geliyordu. Rahatladı. Rahatlamaması gerekiyordu. Ona ne kadar güvenebilirdi? Rahatladığı için pişmanlık duydu. Bok Fengoe'ye doğru yaklaşıyordu. Hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. Livei ne olduğunu anlamıyordu. Sesler boğuklaşmaya, etrafındaki hava ağırlaşmaya başlamıştı. Vücudunun da yer çekiminin kuvvetine boyun eğmeye başladığını hissediyordu. Kendini ne kadar uyanık tutmaya çalışsa da bilinci çoktan nokta nokta kararmaya başlamıştı. Friks'in üzerine doğru eğildiğini hatırlıyordu en son. Sonra tüm dünyası karardı.

Kendine geldiğinde oldukça yumuşak ve sıcak bir yataktaydı. Derin uykudan sıçramış birisinin yaşadığı şaşkınlıkla nerede olduğunu hatırlamaya çalıştı. Fengoe'yi hatırladı. Başı oldukça şiddetli bir şekilde zonkluyordu. Sebebini dahi bilmiyordu. Panik atak mı geçirmişti? Friks neredeydi? Telaşla odada gezdirdi gözlerini. Yanındaki yatakta yatıyordu. Göğsünün ritmik bir şekilde kalkıp inmesinden huzurla uyuyor olduğu belliydi. Rahatladı. Bu sefer gerçekten rahatladı. Başı gerçekten çok şiddetli ağrıyordu. Üstelik etrafı net göremiyor gibiydi. Kalbi de inanılmaz hızlı atıyordu. Bu panik atak olamazdı, başka bir şey yaşıyor olmalıydı. Gözlerini kapatıp kendini sakinleştirmeye çalıştı ancak uyuyakaldı.

Kendine ikinci kez geldiğinde aynı yatakta, aynı odada ancak karanlıklar içerisinde uyanmıştı. Kaç saat geçmişti acaba? Daha evvel yaşadığı her şeyin bir rüya olup olmadığını anlamaya çalıştı bir süre. Friks'in yattığı yatağa ilişti gözleri. Boştu. İçeriden sesler geliyordu. Friks'in tanıdık ses tonunu duydu. Uyanmış olmalıydı. Yatakta doğruldu ve saçlarını parmaklarıyla taradı. Baş ağrısı epey hafiflemişti. Ayağa kalktı. Görüşü normaldi ve baş dönmesi de yaşamıyordu. İyiye işaret olmalıydı bu. Odasının kapısını açarak dışarı çıktı. Daha önce hiç görmediği küçük bir evdeydi. Friks ve Bok, oturma odası veya salon olduğunu tahmin ettiği yerde koltukların üzerinde oturmuş sohbet ediyor gibi görünüyorlardı. Demek ki Bok onları gerçekten gelip kurtarmıştı. Friks'in onunla eski dostuymuş gibi oturup bira içiyor olması garipti tabi. Odaya adımladığını görür görmez Friks yerinden sıçramış ve- Aşkım mı? Livei şaşkınlık ve utanç dolu gözlerle ona bakarak olumlu anlamda başını salladı. O esnada Bok yanına gelip eline açılmamış bir bira tutuşturmuştu. Şu anda bunu tek dikişte bitirmeyi gerçekten çok isterdi ancak son yaşadıklarından sonra sarhoş olmamaya niyetliydi. Yine de teşekkür ederek aldı. Belki birkaç yudum içerdi, belki de içmezdi.

Bok, Fengoe'nin "çaresine" bakıldığını söylemişti. Neyi kast ediyordu? Öldürmüş müydü? Öldürse bu şekilde ifade etmezdi. Öldürdüğünü gururla söylerdi. O kızla ne yapacaktı? Zihninde binlerce soru işareti oluştuğunu, gözlerini bira şişesine devirerek saklamaya çalıştı. Friks onunla oldukça cana yakın ifadelerle konuşuyordu. Kesin numara çekiyordu. Friks'i iyi tanırdı. Mavi ile bile böyle konuşmazdı o. Arkadaşlığı sahteydi. Bok'tan şüphelendiğini ona çaktırmamaya çalışıyordu. Bir bildiği vardı elbet, bu yüzden onunla oynamaya karar verdi. Friks minnettarlığını ifade ederken gülümseyerek başını salladı. Ağzını açıp da konuşası yoktu pek. Bok onlara otelin riskli olduğunu söylemişti. Bütün eşyaları otelde kalmıştı. Can sıkıcı bir durumdu. Üstelik otel çok konforluydu. Tabi yaşananlardan sonra oraya bir süre dönmemeleri daha iyi olurdu. Bok her ikisinin de yaralandığını ve dinlenmeleri için bu evi kiraladığını söylemişti. Livei yaralanmadığına çok emindi. Ne yaşamıştı, neden bayılmıştı bilmiyordu ancak Fengoe'nin ona saldırmadığına emindi. Bok onları izole tutmak için söylüyordu bunları. Onları karanlıkta bırakıyordu. Özellikle olaylar bu kadar alevliyken işin gerçeğini araştırmalarından çekiniyor olmalıydı. Bu değilse bile muhakkak bir planı vardı. Livei onu da iyi tanıyordu. Gösterdiği ilgi sahte ve antipatikti.

Bok gittikten sonra tuhaf bir sessizlik oluşmuştu. Friks de onunla aynı şeyleri düşünüyor olmalıydı. Kısa bir süre sonra Friks sessizliği bozarak Fengoe'nin ölmediğini ve bodrum katına gönderildiğini söyledi. Bu durum Livei'yi hiç de şaşırtmamıştı. Çoktan tahmin ettiği bir şeydi. Sonrasında çok gizli bir şey söyleyecekmiş gibi elini tutmuş ve onu yatak odasına götürmüştü. Sonra da kızın haklı olduğunu düşündüğünü söylemişti ona orada. Livei bir süre düşünceyle başını salladıktan sonra konuşmaya başladı. "Bence doğru bir karardı. O kızın ne yaptığını gördün. Odadaki herkesi öldürdü. Herkesi. Mavi Yıldız gerçekten onun söylediği gibi Dünya için çalışıyor olsa bile orada bundan habersiz insanlar vardı. Üstelik seni ve beni de öldürmeye kalkıştı. Onunla gitseydik başımıza ne gelirdi bilemezdik." Başını iki yana salladı. "Dinleniyor olabiliriz. İzleniyor bile olabiliriz. Bunları burada konuşmalı mıyız bilmiyorum. Açıkçası Mavi Yıldız'ın Dünya için çalışıyor olması fikri bana çok absürt geliyor. Bok pek çok şeyi yapabilecek bir insan ama bunu yapacak kadar ileri gider mi bilemiyorum. Yine de dediğin gibi... Güvenilmez birisi. Dünya için çalıştığı kısmı doğru olmasa bile mutlaka başka bir iş çeviriyor olmalılar. Baksana bizi izole ediyor. Neler döndüğünü bile bilmiyoruz. Bizimle ilgili bir planı olduğunu düşünüyorum. Her ne planlıyorsa onun işine yarayacağımıza inanıyor. Bizi kullanacak. Sonrasında da sümüklü bir mendil gibi çöpe atabilir bizi. Aslında tahminim politik oynadıkları yönünde. Bence hem Dünya için hem de kıtamız için çalışıyorlar. Zamanı geldiğinde kazanıyor gibi gözüken taraf kimse onunla çalışacaklar. Bence sadece güç peşindeler. Bok'u biliyorum. Yıkığın tekiydi o. İntihara meyilliydi. Hiçbir zaman kimse tarafından değer görmemişti. Hep hayatta ezilmişti. Polislik kariyerinde bile... Güç elde etmek için yanıp tutuşuyor olmalı. Güney Tihami'ye de bu yüzden kaçtı belki de. Orada isteğine ulaşamayınca bir şekilde Mavi Yıldız'ın lideri oldu. Güç için yanıp tutuşan birisi her şeyi yapabilir." Eliyle başını sıvazladı. "Gedhilfe'den gitmek aptallıktı. Bu lanet olasıca ülkede kimseyi tanımıyoruz. Nereye gideceğiz? Bizi bilerek ülkemizden ve sevdiklerimizden ayırdı. İzole ediyor. Yalnızlaştırıyor. Ona muhtaç olalım diye yapıyor bunu. Gidecek başka yerimiz olmasın diye. Ne yapacağız peki? Artık bu akışta savrulup durmak istemiyorum. Keşke Max ile görüşebilseydik. O bize yardım ederdi. İletişime geçeceğini söylemişti ancak ondan bir daha haber almadım. Bir şeyler biliyor olmalı. Üstelik zihnimin bir başka tarafında hala Thrao için çok endişeleniyorum. Lanet olsun ya!"
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#34
Friks, Fengoe ile ilgili söylediklerini dinlerken araya girmek istiyor gibi görünüyor ama lafını bitirmeni bekliyor ve sonunda "Sorma." demekle yetiniyor. Biraz bekledikten sonra "Anasını sikeyim böyle işin ya. Bir yolunu bulacağım. Ama biraz dinlensek iyi olur. Özellikle sen çok kötü yaralanmıştın. Harbi, iyileşti mi yaran?" diyor ve giysinin altından sol koltuk altına doğru bakıyor. "Azalmış." diyor. Böylece sen de gözlerini farkında bile olmadığın yaraya çeviriyorsun ve sol koltuk altından karnına doğru inen büyük bir yara olduğunu fark ediyorsun. Acımayan bu yaranın nasıl oraya geldiğini düşünürken Friks'in ısrarı ile yatağa geçiyorsun. Sen yatakta uzanırken Friks yanına oturuyor ve her şeyin yoluna gireceği konusunda seni rahatlatmaya çalışıyor. Yine de Friks'in yüzüne kazınmış endişeyi görebiliyorsun ve içini bir gerginlik duygusu kaplıyor. Ne olursa olsun Friks'in her zaman yanında olacağını biliyorsun. Friks'in verdiği güvencelere rağmen, göğsüne yerleşen suçluluk ve çaresizlik hissinden bir türlü kurtulamıyorsun. Keşke Friks'i ve diğerlerini Fengoe'nun saldırısından korumak için daha fazlasını yapabilseydin. Uykuya dalarken geleceğin ne getireceğini merak etmeden duramıyorsun. Böyle bir şeyin tekrar olmasını engelleyebilecek misin? Sevdiklerini koruyabilecek misin? Üzerine çöken yorgunluğa yenik düştüğünde bu düşünceler zihninde dönüp duruyor. Gece ilerledikçe, kendini bilince girip çıkarken buluyorsun. O gün meydana gelen olayların kabuslarından rahatsız oluyorsun ancak Friks'in yanında olması seni az da olsa rahatlatıyor.

Kötü bir kabusun ardından sıçrayarak uyanıyorsun. Friks'in yanında olmadığını gördüğünde kalbin hızla atmaya başlıyor. Hemen kalkıp odayı gözlerinle tarıyorsun ama odada yok gibi görünüyor. Önceki gece ne olduğunu hatırlamaya çalışırken paniklemeye başlıyorsun. Friks sen uyurken mi gitti? Tehlikede mi? Bacaklarını yatağın kenarından sallıyor ve uykunun verdiği sersemliği üzerinden atmaya çalışarak ayağa kalkıyorsun. Hemen giyiniyor ve Friks'in nerede olduğuna dair ipuçları bulmayı umarak oturma odasına gidiyorsun. Evi aradıkça içine yerleşen korku hissini üzerinden atamamaya başlıyorsun. Friks nereye gitmiş olabilir? Neden sana söylemeden gitti? Sakin kalmaya ve mantıklı düşünmeye çalışıyorsun ancak korku ve belirsizlik seni bunaltmaya devam ediyor. Evin her yerini didik didik arıyorsun fakat Friks'ten hiçbir iz yok gibi görünüyor. Tam umudunu kesmek üzereyken sehpanın üzerinde bir kağıt parçası fark ediyorsun. Friks'ten, sana söylemeden gittiği için özür dileyen ve Fengoe'yi kurtarması gerektiğini açıklayan bir not. "Üzgünüm. O kızı kurtarmam lazım. O kız bir deney. Yaşadıklarını hak etmiyor. Ne yaptığını biliyorum ama ben de hayatımda çok fazla kötü şey yaptım. Elbette bunlardan gurur duymuyorum ama o kızın yaşayacaklarına göz yumamam." Notu okurken bir rahatlama ve endişe karışımı hissediyorsun. Friks'in güvende olmasına seviniyorsun ama içinde olabileceği tehlike konusunda endişelenmeden edemiyorsun. Onu bulup sağ salim eve getirmeyi umarak dışarı çıkıp Friks'i aramaya karar veriyorsun. Fengoe'nin tutulduğu yerin ne kadar yakın olduğunu bilmemen bir yana tamamen yabancı bir ülkenin başkentinde bilinmez bir yerde yol bulmak zorundasın. Evden almak istediğin ne varsa alıyor, giymek istediğin ne varsa giyiyor ve kendine göre bir hazırlık yapıyorsun. Çok vakit kaybetmeden evden dışarı adımını atıyorsun.

Sokaklarda bir aşağı bir yukarı yürüyorsun, etrafa bakınıyorsun ve nerede olduğu hakkında elinden gelen her türlü bilgiyi toplamaya çalışıyorsun. Tanımadığın sarışın, mavi gözlü insanlarla dolu bir ülkede tek başına olmanın verdiği rahatsız edici hissi bir kenara atmaya çalışsan da seni bir hayli rahatsız ediyor. Bir süre sonra kendini sinirli ve bitkin hissetmeye başlıyorsun. Ararken ne kadar vakit geçtiğini merak ediyorsun. Tam pes edip eve dönmek üzereyken, sokakta Mavi Yıldız rozetiyle yürüyen iki kişi görüyorsun. Sigara içiyor ve sohbet ediyorlar, görünüşe göre başka hiçbir şey umurlarında değil. Bu iki eleman dikkatini çekiyor ve seni Friks'e götürmelerini umarak onları uzaktan takip etmeye karar veriyorsun. Arkalarından yürüyor, mesafeni koruyor ve gözden uzak durmaya çalışıyorsun. İkiliyi takip ettikçe nerede olduğunu anlamaya başlıyorsun. Bazı binaları ve sokakları tanıyorsun ve Friks'le birlikte kaldığınız otelden çok da uzakta olmadığını fark ediyorsun. Otele vardığında ikilinin lobiye döndüğünü görüyorsun. Onları içeriye doğru takip ediyorsun, yakınlarda kalıyorsun ve gözden uzak kalmaya çalışıyorsun. Asansörlere yöneldiklerini görüyorsun ve en üst kata kadar onları takip etmeye karar veriyorsun. En üst kata geldiğinizde iki kişinin koridorun sonundaki bir odaya doğru ilerlediğini görüyorsun. Friks'ten herhangi bir iz duymayı umarak arkalarından gizlice yaklaşıp kapıyı dinlemeye başlıyorsun. Friks'in nerede olduğu hakkında bir bilgi edinip edinemeyeceğini merak ederken odanın içinden Bok ve Fengoe'nin seslerini duyunca şaşırıyorsun. Bok, Mavi Yıldız'a yapılan saldırı hakkında Fengoe'den cevaplar almaya çalışıyor. Dikkatlice dinliyor ve ne dediklerini anlamaya çalışıyorsun. Bok, Fengoe'ye yüksek sesle "Dusha hükümetinin neden Mavi Yıldız'a kafayı taktığını anlatmak için çok fazla süren kalmadı." diyor. Fengoe ise "Sana hiçbir şey söylemiyorum. Beni sorgulamaya hakkın yok." diyor. Bok ise "Seni sorgulamaya hakkım var hayatım. Bir sürü masum insanın ölümüne sebep oldun. Ve şimdi Dusha hükümeti Mavi Yıldız'ı yok etmeye çalışıyor. Ne yaptığın hakkında bir fikrin var mı?" diye soruyor. Fengoe'nin cevabını heyecanla beklerken arkandan omzuna bir elin dokunması ile ürküyor ve hızla arkana dönüyorsun. Mavi Yıldız üyesi olduğu kıyafetinden belli olan bir adam "Bir sorun mu var? N'apıyon burada?" diyor. Adamla bakışıyorsunuz. Otelin loş ve sessiz koridorundasın. Duvarlar soluk bir bej tonuna boyanmış ve halı koyu kırmızı renkte. Koridorun uzak ucunda bulunan asansörlerin yanında duruyorsun. Bok'un bulunduğu odanın kapısı senden sadece birkaç metre uzakta. Bu odanın hemen ilerisinde ise duvarın neredeyse tamamını kaplayan bir cam var. Seni fark eden adam asansörlerin olduğu tarafta dururken sen odaya daha yakınsın.

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#35
Yaralanmış mıydı? Friks'in bakışlarını indirdiği bölgeyi inceledi. Gerçekten de yaralanmıştı. Friks bunu nereden biliyordu ki? Kimse saldırmamıştı ona. Yine anılarıyla oynanıyor olmalıydı. Fengoe ona dokunmamıştı, buna emindi. Bayılmadan önce de herhangi bir acı hissettiğini hatırlamıyordu. Adrenalin etkisiyle mi hissetmemişti? Bu hiç mantıklı değildi. "Ama ben..." Kendini ifade etme fırsatı bulamadan Friks'in zorlamasıyla yatağa geçti. Friks de baş ucuna oturmuştu ve her şeyin yoluna gireceğini fısıldıyordu. Güzel bir yalandı. Livei ona inanmak istedi. Rahatlık, güven, sırtını birisine kuşkusuzca yaslama duygusu güzeldi. Hissetmeyeli uzun zaman olmuştu. Belki de bu gece için inanırdı bu yalana. Her şeyin iyi olacağına inanırdı.

Tekrar gözlerini açtı. Oldukça rahatsız edici bir kabustan uyanmıştı ancak kabusa dair hiçbir şey hatırlamıyordu. Gözleriyle Friks'i aradı karanlık odada. Yoktu. Nefes sesi? Yoktu. Nereye gitmişti? Onu bırakmış mıydı? Telaşla yataktan kalktı. Bütün evi aramaya başladı. Tek tek her bir odaya girdi. "Friks?" Neredeydi? Tekrar odasına döndü. Orada daha önce olmayan bir kağıt parçası gözüne çarptı. Başından kaynar sular akarken okudu kağıtta yazanları. Friks'in ona bıraktığı bir nottu. Lanet olasıca kızı aramaya çıkmıştı. Ne yani yaptığı onca şeyden sonra sırf aynı güçlere sahipler diye ona sempati duyup kendini tehlikeye mi atacaktı? Aptal mıydı bu herif? "Kahrolası!" Kağıdı öfkeyle avuç içinde buruşturdu. Onu bulmak zorundaydı. Kendini belaya atacaktı. Hızla üzerini değiştirip dışarı çıktı.

Hiç bilmediği bir ülkenin başkentinde gecenin bir yarısı dolaşmak fazlasıyla rahatsız ediciydi. Sanki tüm sarışınların arasında kıpkırmızı saçları ile bir tek o dikkat çekiyor gibi hissediyordu. Sanki tüm gözler üzerindeydi, herkes onu yabancılıyordu. Bu histen kurtulmak için adımlarını sıklaştırdı. Nereye gittiğini bile bilmiyordu. Tam geri dönmeye niyetlendiği esnada Mavi Yıldız rozetli iki kişiyi gördü. Keyifleri oldukça yerinde görünen bu ikiliyi takip etmekten başka bir şansı olmadığına karar verdi. Her bir adımlarını çaktırmadan uzaktan izlemeye başladı. Yavaş yavaş ona tanıdık gelen mekanlara doğru ilerlemeye başlamışlardı. Bu binaları biliyordu. Otelin yakınlarında olmalıydılar. Takip ettiği adamlar otelin lobisinden giriş yapmışlardı. Yani otelin devlet kontrolünde olduğu bir yalandı. İkiliyi takip ederek lobiye, oradan da asansöre yöneldi. En üst kata çıkmışlardı. Otel gayet sakin görünüyordu. Koridorun sonundaki bir odaya girmişlerdi. Arkalarından gitti. O esnada iki tanıdık ses işitti. Birisi Bok'a, diğeri Fengoe'ye ait sesler. Tabi ki de aptal kadını Friks gerzeğinden önce bulmuştu! O hergeleyi eline geçirdiğinde kıçına okkalı bir şaplak geçirecekti. Hatta kıçıyla kalması için dua etse iyi olurdu!

Bok'un Fengoe ile neler konuştuğunu dinlemeye çalıştı. Bok ona Dusha hükümetinin Mavi Yıldız'a neden takıntılı olduğunu soruyordu. Fengoe ise cevap vermemişti. Yani... Muhtemelen yine haklıydı. Mavi Yıldız Dünya için filan çalışmıyordu. Yoksa Bok bunu böyle dile getirmezdi. Tabi yine de emin olamazdı, bunu direkt açıkça dile getirmek istemiyor olabilirdi. Tedbiri elden bırakmaması iyi olurdu. Yine de Bok'un ölen masumları gündeme getirmesi hoşuna gitmişti. Bu adama karşı hala yumuşak bir karnının olmasından nefret ediyordu ancak geçmişi öylece silip atamıyordu işte. Tam o esnada arkadan ona dokunan bir el ile yerinden sıçradı. Mavi Yıldız üniformalı bir başka adam ona burada ne yaptığını soruyordu. "Şey..." Fengoe'nin neler söylediğini duymak istiyordu! "Birisini arıyorum. Gedhilfeli, erkek. Yeşil gözleri var. Benim yaşlarımda ve iri yarı, boylu poslu birisi. Böyle birini buralarda gördünüz mü?" Yalan da değildi yani, Friks'i arıyordu ve onu aptalca bir şey yapmadan önce derhal bulmalıydı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#36
Adamın ifadesi değişmiyor ve sadece başını sallıyor. "Üzgünüm, sana yardım edemem." diyor huysuz bir tavırla. İçini bir çaresizlik hissinin kapladığını hissediyorsun. Şimdi pes edemezsin, Friks'i bulmalısın. Adamdan bilgi almanın başka bir yolunu düşünmeye çalışıyorsun ama arkandan gelen bir sesle konuşman kesintiye uğruyor. "Burada neler oluyor ya?" Birkaç adım ötede duran, yüzünde endişeli bir ifadeyle duran bir kadın görüyorsun. Odanın içinden geldiğini tahmin ettiğin kadına bakıyorsun ve kalp atışların hızlanıyor. Sana kaşlarını çatıyor ve ondan yayılan gerginliği hissedebiliyorsun. "Burada ne yapıyorsun?" diye soruyor. "Odanın içinde olup bitenleri dinliyor muydun?" Göz ucuyla bir hareket görüyor ve arkandaki adamın sana doğru yaklaştığını fark ediyorsun. Kadın "Yakala onu." diyor ve adam seni kolundan tutuyor. Mücadele ediyorsun, kurtulmaya çalışıyorsun ama adam çok güçlü. Seni odaya sürüklüyor, içeri götürüyor ve yüzünde çaresiz bir ifadeyle köşede duran Friks'i görüyorsun. Odanın ortasında elleri arkasından bağlı Fengoe var. Ve aralarında silahlarını Friks'e doğrultulmuş bir grup Mavi Yıldız üyesi var. Bok ise olanları şaşkınlıkla izliyor. Adam ellerin arkanda bir şekilde seni yere iterken panikliyorsun. Friks'in sana doğru ilerlemeye başladığını görüyorsun ama adamlardan biri ona silah doğrultarak onu olduğu yerde durduruyor. Bir kaçış yolu düşünmeye çalışıyorsun ama düşüncelerini kadının sesi bölüyor. "Onu ne yapacağız?" diye soruyor, seni işaret ederek. "Gitmesine izin veremeyiz, çok şey biliyor." Bok yanındaki Mavi Yıldız üyelerine teker teker bakıyor, sonra da senin yüzüne bakıyor. Sonunda yüksek bir sesle "Onu yanımızda tutmamız gerekecek." diyor. "O bizim kozumuz olabilir." Senden bir yabancı gibi bahsetmesi ve seni tehdit etmesi seni hem şaşırtıyor hem de korkutuyor. Bok ise gözlerini sana çeviriyor ve bir kere göz kırpıyor. Nasıl hissettiğini daha iyi anlamak için gözlerini Friks'e çeviriyorsun. Yüz hatlarına kazınmış korku ve çaresizliği görebiliyorsun. Bok ve Fengoe konuşurken dinliyorsun ve olabildiğince fazla bilgi toplamaya çalışıyorsun. Bir şey planladıkları açık ama ne olduğunu bilmiyorsun. Havadaki gerilimi hissedebiliyorsun ve Friks'i oradan sağ salim çıkarmanın bir yolunu bulman gerektiğini biliyorsun. Bir kaçış yolu düşünmeye çalışıyorsun ama odanın dışından gelen ayak sesleriyle düşünmeyi bırakıyorsun. Bok yukarı bakıyor, ifadesi öfkeye dönüşüyor. "Geliyorlar." diyor. "Şimdi gitmek zorundayız." Friks'in sana doğru ilerlemeye başladığını görüyorsun ve bu sefer Mavi Yıldız üyeleri kendisini durdurmuyorlar. Bok ise Fengoe'yi çözmeye başlıyor ve Fengoe de ayağa kalkıp Mavi Yıldız üyelerine planını anlatmaya başlıyor. Şaşkınlık içinde olanları izliyorsun. En son Bok yanınıza geliyor ve "Mavi Yıldız'ın içinde bir ayrışma var Livei." diye fısıldıyor. "Doğru zamanda doğru yerde bulunduğunuz için şanslısınız. Fengoe bizi uyardı ve önlem almamızı sağladı." Friks gergin bir yüz ifadesiyle "Fengoe bizim de Bok'a karşı olduğumuzu sanmış. Kız bizi öldürecekti amına koyayım ya." diyor. Fengoe de son anda yanınıza geliyor ve "Livei, Friks, özür dilerim. Dusha hükümeti için çalıştığımı söyledim. Sizlere yalan söyledim. Telafi edeceğim, tamam mı aşkolar?" diyor ve gülümsüyor. Hala neler döndüğünü tam olarak anlamasan da ayak seslerinin kapıya yaklaştığını duyabiliyorsun.

Bok odada bulunan üç Mavi Yıldız üyesini, Fengoe'yi, Friks'i ve seni bir araya topluyor ve odanın camından kaçacağınızı söylüyor. Her biriniz sırayla camdan çıkıyor ve aşağı atlıyorsunuz. Neyse ki kimse için zor bir atlayış olmuyor. Son anda kapının açıldığını ve içeri birkaç insanın girdiğini duyabiliyorsun. Otelin arka bahçesinde ilerlerken Bok yaşananları açıklamaya başlıyor. "Benim yönetimime karşı bir dayanışma oluşmaya başladı. Ve ben bunu yeni öğreniyorum ya. Sanırım liderlik vasfımı sorgulamam gerekiyor." Mavi Yıldız üyelerinden biri "Sizin bir suçunuz yok. O hainleri durduracağız." diyor. Bok ise "Dünya ile iletişime geçmişler ve Mavi Yıldız'ın dünya ile birlikte çalışması gerektiğini düşünüyorlarmış. Bu örgütün kuruluş amacına bu kadar ters bir hamle yapacak büyük bir güruhun çıkması kadar absürt bir şey yok. Ama sorun değil, hepsini durduracağız. Orospu çocukları." diyor. Bunun üstüne Fengoe "Djurat hükümeti ile birlikte çalışan biri olarak söylemeliyim ki bundan sonra Mavi Yıldız olarak en azından Djurat hükümetine bağlılığınızı korusanız iyi edersiniz. Kıçınızı kurtardık sonuçta." diyor. Böylece Fengoe'nin bir Djurat ajanı olduğunu öğrenmiş oluyorsun. Friks ise "Fengoe, seninle güçlerin hakkında konuşmak istiyorum." diyor. Fengoe de başıyla onaylıyor ve "Şu isyancılardan kurtulalım da istediğin kadar konuşuruz." diyor. Bok Friks ve seni bir kenara çekip "Plan şu. Fengoe, isyancılar hakkında istihbarat toplamamıza yardım edecek. Friks, bize yardım etmeleri için bir grup güvenilir Mavi Yıldız üyesini bir araya getirmekten sorumlu olacaksın. Livei, sen bizim ajanımız olacaksın. Senin aracılığınla isyancıların içine sızacağız ve bilgi toplayacağız. Onları devirmek istiyorsak hızlı hareket etmeliyiz." diyor. Friks "Ben varım. Sahip olduğumuz bir şey var, onu da kaybetmeyelim amına koyayım." diyor. İkisi de sana bakıyor ve onayını bekliyorlar.

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#37
Adamın ona yardımcı olamayacağını duyması üzerine dudaklarını mutsuzlukla büktü. Zaten ona kim yardımcı olabiliyordu ki bu evrende? Tam teşekkür edip gidecekti ki arkadan bir kadının yaklaştığını fark etti. Kadının yüzündeki ifade Livei'yi burada görmekten hoşlanmadığını fazlasıyla belli ediyordu. Onu içeriyi dinlemekle suçlaması üzerine "Hayır dinlemiyordum." diye kendisi savunmaya çalıştıysa da arkadaki adamın kollarından kendisini kavraması üzerine kıskıvrak yakalandı. "Bırakın beni, ben bir şey yapmadım. Yemin ederim!" Ne kadar çabalarsa çabalasın kendisini adamın kollarından kurtaramadı. Kalsiyum kullanıcısı filan olmalıydı. Çaresizce adamın onu götürdüğü yere doğru sürüklenmeye başladı, yani biraz evvel sesler duyduğu odaya. Odanın içinde Fengoe, Bok ve köşede öğretmeni tarafından cezalandırılmış yaramaz çocuk gibi duran Friks vardı. Hah! Demek aradığına ulaşmıştı, harikaydı bu gerçekten! Friks'in etrafında, ona doğru silah doğrultmuş tipler vardı. Friks ona doğru ilerlemek istemiş gibi davrandıysa da onu durdurmuşlardı. Ne yapması gerektiğinden emin değildi. Bok onlara ihanet ettiklerini düşünüp Fengoe'yi kaçırmaya çalıştıkları için burada infazlarına karar verecekti. Bu fikir sırtından soğuk bir ürperti dalgasının yayılmasına sebep oldu. Sonrasında ise ölüp rahata kavuşmak istediğine karar verdi. Bunca zamandır sürekli koşturmuş, çabalamış, savaşmıştı. Artık yorulmuştu. Emekli olmak istiyordu, tamamen. Yaşamdan emekli olmak istiyordu. Geride kalanlar Dünya ile ne bok yiyorlarsa yiyebilirlerdi. Livei burada haksız yere suçlandığı bir şeyden bir köpek gibi ölmek ve sevdiklerini öbür tarafta beklemek istiyordu.

Bok'un onu yanında tutması gerektiğini söylemesi üzerine hayalleri suya düşmüştü. Bir süre daha bu hayatta sürünmesi gerekecek gibi görünüyordu. Bok'un ona bakışlarında garip bir ışık vardı. Sanki bir şey ima ediyor gibiydi ancak ne olduğunu anlayamamıştı. Yine de kendisine bir yabancıymış gibi davranması ve tehditkar bir dille onu kullanacağını ifade etmesi ürperti dalgasının tekrar sırtından yayılmasına sebep oldu. Tam bu esnada Bok ile yeniden göz göze gelmişti ve ona göz kırptığını fark etmişti. Evet, burada kesinlikle bir şeyler dönüyordu. Bakışlarını Friks'e çevirdi ancak o çok korkmuş görünüyordu. Yoksa Bok'un bu göz kırpması "Sizi sikeceğim" anlamına mı geliyordu? Yanlış mı anlamıştı? Dışarıdan gelen ayak sesleri ile ortamdaki garip gerginlik yerini bir aceleciliğe bırakmıştı. Friks hızla ona doğru gelmiş, Bok da Fengoe'nin bağlı olan ellerini çözmeye başlamıştı. Ne oluyordu yahu burada? Bok yanına gelip Mavi Yıldız içinde bir ayrışma olduğunu fısıldamıştı. Ah... Şimdi anlıyordu. Demek örgüt içinde bölünme ve ayaklanma vardı. Bu kadar büyük ve güçlü bir örgütte böyle bir şey olmamasına şaşırırdı zaten. Kendi adamlarının ne bok yediğinden haberi olmazsa böyle olurdu tabi! Fengoe de meğer bunları temizliyordu. Livei derin bir oh çekti. E peki tüm bu tiyatro ne içindi? Tatbikat mı yapıyorlardı burada?

Bok'un odanın camından kaçmalarını söylemeleri üzerinden sırasıyla camdan atladılar. Son anda kurtulmuşlardı çünkü kısa bir süre sonra kapı açılmıştı ve odayı basmışlardı. Kaçtıktan sonra Bok olayları kısaca açıklamaya başlamıştı. Onun da yeni haberdar olduğu bu kalkışmacı güruh, Mavi Yıldız'ın Dünya için çalışması gerektiğini düşünüyordu. Livei tekrar derin bir nefes aldı. Bok'un bizzat kendisinin bu amaca sahip olmadığını öğrendiğine sevinmişti. Evet Bok değişmiş olabilirdi ancak onu asla Dünya için çalışırken hayal edemiyordu. Yıkık olabilirdi ama idealist bir adamdı. Bu yönünün değişmiyor oluşu umut vericiydi. "Zaten başımızda Dünya var bir de bunlarla uğraşıyoruz iyice vakit kaybediyoruz ya." dedi sitem dolu bir ses tonuyla. Fengoe ise Djurat ajanı olduğunu ve onları kurtardığını ima etmişti. Demek ki Djurat hükümeti Dünya'ya gerçekten karşıydı ve Mavi Yıldız'ın arkasını kolluyordu. Bu gerçekten büyük bir yardımdı. Herkesin Gedhilfe ve Himota gibi olmadığını bilmek güzeldi. Bok'un planı açıklamasının ardından "Yine mi çifte ajanlık yapacağım?!" diye tepki gösterdi istemsizce. Sonra derin bir nefes verdi. "Tamam tamam... Kıtamızın iyiliği için. Ama karşılığında güzel yemekler yemek istiyorum ona göre." Her şey sona erdikten sonra hayatta kalırsa CV'sine ikili oynamakta, insan kandırmakta ve yalan söylemekte çok fazla tecrübesi olduğunu da eklemesi gerekecekti.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#38
Bok sözlerine karşılık olarak gülümsüyor ve "En güzelinden ısmarlayacağım." diyor. Bahçeden çıkarken "Pekala, şimdilik ayrılmamız gerekiyor. Livei, sen Friks'le gidip bir süre ortalıkta görünme. Ben Fengoe ile burada olup bitenlere göz atacağım." diyor. Bok ile vedalaşıyor ve önceden bulunduğunuz eve geri dönmeye karar veriyorsunuz. Friks yürürken Fengoe'den bahsetmeye başlıyor. "O kıza göz kulak olmamız gerek. Deney olması hayra alamet değil. Bunu benim demem komik biliyorum ama her an her şey olabilir. Gözümüz kapalı güvenirsek sıçarız Livei." diyor. "Ben kendimi bile güvenilir bir adam olarak görmüyorum amına koyayım. Bir anda karşımızda yer alabilir. Gördüğüm kadarıyla benden daha güçlü zaten. Neyse. Sen dikkat et de, gerisini siktir et." diye devam ediyor. Friks ile sokaklarda ilerlerken etrafındaki sokakları görmeden edemiyorsun. Sokaklar loş bir şekilde aydınlatılmış, Gedhilfe'de karşılaştığın kalabalıktan çok farklı. Uzaktan korna çalan arabaların ve konuşan insanların sesini duyabiliyorsun ancak bunların hepsi uzak ve bağlantısız geliyor.

Eve yürümek uzun ve gergin geliyor. İkiniz de sessizce yürüyorsunuz, her biriniz kendi düşüncelerinizde kayboluyorsunuz. Tek ses, ayaklarınızın altındaki çakılların çıtırdaması ve ara sıra geçen arabaların sesi. Evinize yaklaştığınızda her ne kadar sadece bir kere içinde bulunmuş olsan da tanıdık bir yere döndüğünüz ve Bok'un sizi uyardığı tehlikeden uzakta olduğunuz için mutlusun. Eve girerken Friks sana dönerek "Şimdilik burada güvendeyiz. Biraz dinlenelim." diyor yorgun bir sesle. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak yorgun hissettiğin için kabul ediyorsun. Yatak odasına gidiyorsun ve ikiniz de yatağa uzanırken, Friks'in yanında olmanın verdiği güven duygusundan kendini alamıyorsunuz. Gözlerinin kapandığını hissediyorsun ve yanında Friks'in nefesinin sesiyle uykuya dalıyorsun.

"Sesimi duyabiliyor musun?"

Karanlığın ardından gelen ses ile irkiliyorsun. Karanlığın ardından uzun, kapkaranlık bir gölgenin sana doğru yaklaştığını görebiliyorsun. Figür seninle derin, gürleyen bir sesle konuşuyor. "Ben yaşamış ilk insanım. Sana insanlığın nasıl oluştuğunun öyküsünü anlatmaya geldim." Figür konuşmaya başladığında dikkatle dinliyorsun. Sana uzun zaman önce, dünyanın hala genç ve vahşi olduğu zamanları anlatıyor. Sana ilk insanların topraktan nasıl doğduklarını, bizzat elementlerden oluştuğunu anlatıyor. Tehlike ve belirsizlikle dolu bir dünyada hayatta kalmak için nasıl mücadele ettiklerini ve savaştıklarını anlatıyor. Figür konuşmaya devam ettikçe, içinde bir huşu ve merak duygusunun oluştuğunu hissedebiliyorsun. İlk insanların dünyasının gözlerinin önünde canlandığını görebiliyor ve anlatılan hikayeyle derin bir bağ hissediyorsun. Figür sana ilk insanların sonunda mücadelelerinin üstesinden nasıl gelip büyüdüğünü, gelecek nesiller için dünyayı şekillendirecek medeniyetler ve kültürler yarattığını anlatırken dinlemeye devam ediyorsun. Ve hikaye sona erdiğinde, figür sana dönüyor ve "Gördüğün gibi, insanlık her zaman bir dayanıklılık ve kararlılık hikayesi olmuştur. Bu yoldan vazgeçme. Bu yoldan dönme." diyor. Figür gözden kaybolurken, bir anlayış ve amaç duygusu hissediyorsun. Gerçeği ortaya çıkarmak, kendini ve değer verdiğin kişileri korumak için güçlü ve kararlı olman gerektiğini biliyorsun. Bir anda etrafındaki dünyanın kıpkırmızı olduğunu görüyorsun. Her şey gittikçe çarpıklaşmaya başlıyor ve hayal bile edilemeyecek dehşet görüntüleri ile bombardımana tutuluyorsun. Acı çekmesini istemediğin, önemsediğin insanların teker teker ölümünü görüyorsun ve üzerine bir umutsuzluk çöküyor. Pes etmen için seni korkutmaya çalışan zihnin, başarısızlığa uğradığını ve Mavi Yıldız'ın isyancıları tarafından yakalandığını, işkence gördüğünü ve sorguya çekildiğini gösteriyor. Hayatta kalmak için kendi değerlerine ve ahlakına ihanet ettiğini görüyorsun. Ve umutsuzluk doruk noktasına ulaştığında kendini ıssız bir çorak arazide, gidecek kimsen ve gidecek hiçbir yerin olmadan tek başına dururken buluyorsun. Çaresizlik duygusundan kurtulmaya çalışıyorsun ama o sana ağır bir yük gibi yapışıyor. Karanlık ve umutsuzluk denizinde boğulduğunu hissediyorsun. Çığlık atmaya, yardım çağırmaya çalışıyorsun ama ağzını oynatsan da herhangi bir ses çıkmıyor. İşte tam olarak o anda ter içinde uyanıyorsun. Friks'i yanında mışıl mışıl uyurken görüyorsun ve az da olsa rahatlıyorsun. Yine de bir şeyler yanlış gibi. Hem de çok yanlış.
Off Topic
Konu sonlanmıştır.

Ödüller
Livei Nyawodz
• 200 IP
• 1000 PBF
• Kavrama Statı (+1)
Off Topic
Livei Nyawodz'un bireysel konusu 1-3 gün sonra açılacaktır.
[/align]
Locked

Return to “Bolcheb”

cron