Yüzünü sıkıca tuttuğum çocuğun ağzına parmaklarımı sokmuş, bir sinir harbi ile derin derin nefes alıp veriyordum. Ağlamaya başladığında zerre acıma oluşmadı içimde konuşmaya çalışınca elimi çektim ağzından. Sevgilisinden bahsediyordu. Başkentte sevgilisinin hamile olduğunu ve bu yüzden bu kadar korktuğunu söyledi. Bir çocuğun hayatı, tüm ülkenin hayatından önemli miydi? Törun ile aynı değer yargılarına sahip değildik belli ki. Her şeyi batırdığımızı söylediğinde ise
”Yanlış seçimi yapmışsın.” dedim aşırı katı bir şekilde.
“Ölümü seçecektin.” Ağlamaya devam ediyor, ülkemiz için çalıştığımızı anladığını söylüyordu. Mabi elimi tutunca dönüp baktım yüzüne sinirli bir tavırla. Sakin olmamı söyledi. Sonrasında dediklerinden ve rahatlatıcı cümlelerinden sonra bıraktım Törun’u. Mabi’ye kendimi kaybettiğimde beni durdurmasını söylediğim için memnundum. Çünkü burada beni bıraksa, çocuk partilerin adını da söylese onu öldürebilirmişim gibi hissediyordum. Törun ayağa kalkınca ben de kalktım. Sessizliğe bürünüp bulduğum bir koltuğun kenarına dayandım. Kollarımı birleştirip çocuğun anlattıklarını dinlemeye başladım. İçimdeki ya babamın adını söylerse korkusu hala beni ele geçirdiği için çocuk tek tek parti isimlerini söylerken BP demediğinde gözlerimi kapatıp rahat bir nefes aldım. CKIA hiç şaşırtmadığı gibi diğer iki parti hakkında bilgim yoktu. EKP bildiğime göre bir kaç sene önce kurulmuş bir partiydi ve babamdan duyduklarım partinin milliyetçiliği desteklediğini onaylıyordu. DMP ise diğerinin tam tersi olarak Pakt destekçisi bir partiydi. Bu parti hakkında bildiğim, başkanlarının godoman olduğu. Törun yine bağırışmaya başladığında ve kendisini tutuklamamızı söylediğinde yüzümü ellerimin arasına alıp kaşlarımı ovalamaya başladım. Şuan Qardakh’lar ve onların bağırışmalarına ayıracak beyin hücrem yok. Muhtarın içeri girmesini umursamadan Mabi’ye döndüm.
“CKIA’nın başkanını tanıyorum ben.” dedim stresli olduğum her halimden belli olacak bir şekilde.
“Hatta baya boktan bir geçmişimiz olduğunu söyleyebilirim kendisiyle.” Muhtar bağırışmaya devam ediyordu
“Yike Kümilib. Teşkilattan koruma istediği için görevlendirilmiştim. Konuşma fırsatım oldu. Klasik bir politikacı olduğu gibi, gelecek konusunda plan ku-” Yüksek bir şrak sesi ile inleyen oda sözümü kesti. Muhtar Törun’a tokadı yapıştırmış, çocuğun 3. kez bayılmasına neden olmuştu.
“ULAN!” diye yerimden zıplayıp muhtarın yanına geçip onu Törun’un bilinçsiz vücudundan uzaklaştırdım.
“Muhtar bey sakin olun amına koyayım. Biz dururken cezalandırmak size mi düştü çok rica ediyorum ya!” diyerek uyardım bunu. Şimdi işin yoksa bir daha ayılmasını bekle bunun.
“Kolonya falan getirin bari, zamanımız çok yok daha başkente gideceğiz.”
Törun tekrar kendine gelene kadar oturup Yike olayını Mabi’ye anlattım. İlk olarak sessizce,
“Bak bu olay konusunda sana tamamen dürüst olacağım, ancak beni kınamanı istemiyorum. Bilmiyorum düşünce yapımı anlatabilecek miyim, anlatsam da sen anlar mısın... Yine de bu işte birlikteyiz, bu yüzden bilmelisin.” diye başladım konuşmaya.
“O görevde CKIA’nın Jechi’deki merkezine gittim. Irkçı diye geçinen boş herifler yiyip içiyorlardı orada. Bizim vergilerimizle!” Son cümlede hiddetlenmiştim.
“Eğer ırkçı bir partilerse bunu layıkı ile yapmalılar. Kimse bulunduğu yere öylesine gelemez. Bu yüzden-” Durdum. Nefes alıp devam ettim.
“Yanımızdaki Qardakh polis kızın aklına girip Yike’nin röportajı sırasında ona saldırmasını sağladım.” Mabi’ye konuşma zamanı tanımadan
“Bu şekilde onlara malzeme verecektim. Üstelik Yike ölürse de kahraman olacaktı ve partinin adam akıllı ırkçılık politikası ilerletmesine ön ayak olacaktı. Ama ne oldu biliyor musun?” diye soru sorsam da cevabını kendim verdim.
“Yike’ye hiçbir şey olmadı! Hatta günün sonunda bana gelip bir aralar kıdemli polis olduğunu, bu tarz planların arkasını okuyabildiğini söyledi. Partisinin keyfine açık tutulmadığını, ırkçılığın büyük planın parçası olduğunu, gerçekten ırkçı olmadığını hatta buna vakti olmadığını söyledi. Her şeyin sebebi varmış, zamanı gelince öğrenecekmişim... Ve Mabi, bence zamanı geldi. Sanırım Yike’nin bahsettiği olay tam olarak buydu. Aptal kız! Orada neon yerine diğer elementi ile saldırsaydı her şey çok daha farklı olabilirdi! Nasıl bu kadar işe yaramaz olabiliyor anlamıyorum...” Tekrar kapattım yüzümü ve öne doğru kapandım düşünmek için.
“Aklıma başka plan gelmiyor ama planlarının pürüzsüz işlemesine izin veremeyiz. Hem ülkemiz için yapamayız, hem de basit biri değilim. Ben bu insanların görmediği bir problem olmalıyım! Şuna bak, Qardakh herif, kim bilir ülkede Djuratlılardan ne ırkçılık yemiştir; kendi oğlunu devlete karşı bir şey yaptı diye yetkililere teslim edebiliyor. Biz bu adama nasıl vatan haini damgası vurabiliriz ki? Başımızdakilerden 10 kat vatansever bu adam!”
Aklımda sadece bir plan vardı ve daha bu sabah her işaretin teşkilat başkanımıza çıktığı gibi burada da her düşündüğüm olayın sonu bu plana gidiyordu. Başkente ulaştığımızda herkesin Mabi ile beni aradığını duymak garip gelmişti. Demek ki çoktan farkedilmişti iki polisin istenilen yerlere gitmediği. Bir hareket bekleniliyor muydu acaba? Karşımızda bizi kontrol eden güvenlik görevlisine Törun bizim Gedhilfe’li olduğumuzu söylemişti, üstümüzdeki Djurat üniformasından da mı anlamadın be adam? İşte bu lavuklar koruyor devleti anasını satayım. Törun adamla dalga geçtiğinde ben de hafiften gülümseyip kafamı sağa sola salladım. Gülümsemem çok uzun sürmedi. Tekrar anonsları duymak iç savaşı içimde hissetmeme neden olmuştu. Kendini gözümüzün önünde vuran meslekdaşımız aklıma geldiğinde Törun’a rahatsızlığım biraz daha yükseldi. En yakındaki polis merkezine gittiğimizde içeriden çıkan polis grubu Qardakhların hala bir yerlerde protesto yaptıklarını ve polislere öldürme emri verilebileceğini söylüyordu. Törun arandığımızı ve planımızı sorduğunda gözlerim polis merkezinden çıkan yüze kilitlenmişti bile. Alep Jüchu.
Çocukluğumdan beri istediğim yerde olan, planlarımda hep en üstteki rakibim olarak nitelendirdiğim, bir kere bile konuşsam belki çok daha farklı bir şekilde olacağımız adam karşımdaydı. Merak ederdim hep, olduğu yere nasıl gelmiştir acaba diye. Böyle mi gelmişti gerçekten? Birilerinin alttan ittirmesiyle? Kanlı canlı, karşımda duruyordu. Olduğum yerde mıhlanmış bir şekilde kafamdan geçen binbir türlü düşünce ile dünyadan uzaklaştım. Ne yanımdaki Qardakh çocuğu, ne de Tuplo yakın arkadaşımı... Tek düşüncem ülkemin geleceğiydi gerçekten. Vatan hainlerinin planlarındaki böcek olmam gerekiyordu. Bizi otobüsle yanlış köye yollayacak olan teşkilat liderimizin bu plandan habersiz olması gibi bir durum olamazdı. Karşımdaki adamın ülkenin iyiliğini düşünmediğine yüzde yüz emindim. Bu yüzden Törun ve Mabi’nin ne konuştuğunu umursamadan Mabi’ye döndüm.
“Kudretli ayı.” dedim ciddi bir tavırla.
“Çok tecrübeli değilim, ancak şu zamana kadar hep yanımda yönetilmesi gereken insanlar oldu. İlk defa bir arkadaşımla çalıştım. Teşekkür ederim. Gerçekten güzel iki gündü. Biri sorarsa seni alıkoydum. Otobüsten tehdit ederek indirdim.” Mabi’nin omzuna dostça vurdum. Cebimden Pülir'de gördüğüm herifin numarasının yazdığı kağıdı çıkarıp kucağına attım.
"Şundan da kurtulursun, çocuğun başı boş yere yanmasın." Ardından Qardakh çocuğa döndüm.
“Ölmeliydin dediğimde boş konuşmuyordum. Ben olsam ölürdüm çünkü. Çocuğuna iyi bir baba ol.”
İki adamı geride bırakıp alakasız bir yere yürümeye, doğru konumu aramaya başladım. 30 metre... Menzilimi biliyordum. 30 metre uzakta, açık bir görüş bulabileceğim bir yere doğru ilerledim. Herkes panikti. Bana bakmazdı zaten. Parmağımda kurşun oluştururken babamı düşündüm. Bu hainlerin arasında ismi olmadığı için teşekkür ettim ona içimden. Duyamayacak olması ne kötüydü. Elimi kaldırdım. Teşkilat başkanımıza nişan aldım. Derin bir nefes aldım sakince. Garip bir şekilde fazla sakindim zaten. Kalbimin ve nefesimin nişanımı bozmaması için nefesimi tuttum. Ömür gibi gelen 1 saniye sonra ise ateşledim elimdeki kurşunu her zaman idolüm olarak gördüğüm kişiye...
Sesten sonra bana dönecek olan polisler için ellerimi teslim olduğumu belli eden bir biçimde kaldırdım.
Artık ben öldürmüştüm cumhurbaşkanını.
İkisini de.
► Show Spoiler
İsim: Ae Libjetütcha
Yaş: 24
Cinsiyet: Erkek
Ülke: Djurat
Element: Kurşun
Rütbe: Djurat Başkan Yardımcısı
Para: 39875 PBF
IP: 1145 IP
Statlar:
Kuvvet: 23
Kıvraklık: 10
Kavrama: 10
Stiller:
Kurşun - Mermi 4
Kurşun - Koruma 4
Eşyalar:
•
Bir tarağım, bir kelebeğim var.
• Uçak Dosyası x1
• MOTORSİKLET oooooyeee
Durağanlar:
Kararlılık (Kurşun)
Çekicilik
Yan çar
Podosḧi Øfinuafeme