Re: [Ana Kurgu] Donmuş Toprak

#41
Yüzünü sıkıca tuttuğum çocuğun ağzına parmaklarımı sokmuş, bir sinir harbi ile derin derin nefes alıp veriyordum. Ağlamaya başladığında zerre acıma oluşmadı içimde konuşmaya çalışınca elimi çektim ağzından. Sevgilisinden bahsediyordu. Başkentte sevgilisinin hamile olduğunu ve bu yüzden bu kadar korktuğunu söyledi. Bir çocuğun hayatı, tüm ülkenin hayatından önemli miydi? Törun ile aynı değer yargılarına sahip değildik belli ki. Her şeyi batırdığımızı söylediğinde ise ”Yanlış seçimi yapmışsın.” dedim aşırı katı bir şekilde. “Ölümü seçecektin.” Ağlamaya devam ediyor, ülkemiz için çalıştığımızı anladığını söylüyordu. Mabi elimi tutunca dönüp baktım yüzüne sinirli bir tavırla. Sakin olmamı söyledi. Sonrasında dediklerinden ve rahatlatıcı cümlelerinden sonra bıraktım Törun’u. Mabi’ye kendimi kaybettiğimde beni durdurmasını söylediğim için memnundum. Çünkü burada beni bıraksa, çocuk partilerin adını da söylese onu öldürebilirmişim gibi hissediyordum. Törun ayağa kalkınca ben de kalktım. Sessizliğe bürünüp bulduğum bir koltuğun kenarına dayandım. Kollarımı birleştirip çocuğun anlattıklarını dinlemeye başladım. İçimdeki ya babamın adını söylerse korkusu hala beni ele geçirdiği için çocuk tek tek parti isimlerini söylerken BP demediğinde gözlerimi kapatıp rahat bir nefes aldım. CKIA hiç şaşırtmadığı gibi diğer iki parti hakkında bilgim yoktu. EKP bildiğime göre bir kaç sene önce kurulmuş bir partiydi ve babamdan duyduklarım partinin milliyetçiliği desteklediğini onaylıyordu. DMP ise diğerinin tam tersi olarak Pakt destekçisi bir partiydi. Bu parti hakkında bildiğim, başkanlarının godoman olduğu. Törun yine bağırışmaya başladığında ve kendisini tutuklamamızı söylediğinde yüzümü ellerimin arasına alıp kaşlarımı ovalamaya başladım. Şuan Qardakh’lar ve onların bağırışmalarına ayıracak beyin hücrem yok. Muhtarın içeri girmesini umursamadan Mabi’ye döndüm. “CKIA’nın başkanını tanıyorum ben.” dedim stresli olduğum her halimden belli olacak bir şekilde. “Hatta baya boktan bir geçmişimiz olduğunu söyleyebilirim kendisiyle.” Muhtar bağırışmaya devam ediyordu “Yike Kümilib. Teşkilattan koruma istediği için görevlendirilmiştim. Konuşma fırsatım oldu. Klasik bir politikacı olduğu gibi, gelecek konusunda plan ku-” Yüksek bir şrak sesi ile inleyen oda sözümü kesti. Muhtar Törun’a tokadı yapıştırmış, çocuğun 3. kez bayılmasına neden olmuştu. “ULAN!” diye yerimden zıplayıp muhtarın yanına geçip onu Törun’un bilinçsiz vücudundan uzaklaştırdım. “Muhtar bey sakin olun amına koyayım. Biz dururken cezalandırmak size mi düştü çok rica ediyorum ya!” diyerek uyardım bunu. Şimdi işin yoksa bir daha ayılmasını bekle bunun. “Kolonya falan getirin bari, zamanımız çok yok daha başkente gideceğiz.”

Törun tekrar kendine gelene kadar oturup Yike olayını Mabi’ye anlattım. İlk olarak sessizce, “Bak bu olay konusunda sana tamamen dürüst olacağım, ancak beni kınamanı istemiyorum. Bilmiyorum düşünce yapımı anlatabilecek miyim, anlatsam da sen anlar mısın... Yine de bu işte birlikteyiz, bu yüzden bilmelisin.” diye başladım konuşmaya. “O görevde CKIA’nın Jechi’deki merkezine gittim. Irkçı diye geçinen boş herifler yiyip içiyorlardı orada. Bizim vergilerimizle!” Son cümlede hiddetlenmiştim. “Eğer ırkçı bir partilerse bunu layıkı ile yapmalılar. Kimse bulunduğu yere öylesine gelemez. Bu yüzden-” Durdum. Nefes alıp devam ettim. “Yanımızdaki Qardakh polis kızın aklına girip Yike’nin röportajı sırasında ona saldırmasını sağladım.” Mabi’ye konuşma zamanı tanımadan “Bu şekilde onlara malzeme verecektim. Üstelik Yike ölürse de kahraman olacaktı ve partinin adam akıllı ırkçılık politikası ilerletmesine ön ayak olacaktı. Ama ne oldu biliyor musun?” diye soru sorsam da cevabını kendim verdim. “Yike’ye hiçbir şey olmadı! Hatta günün sonunda bana gelip bir aralar kıdemli polis olduğunu, bu tarz planların arkasını okuyabildiğini söyledi. Partisinin keyfine açık tutulmadığını, ırkçılığın büyük planın parçası olduğunu, gerçekten ırkçı olmadığını hatta buna vakti olmadığını söyledi. Her şeyin sebebi varmış, zamanı gelince öğrenecekmişim... Ve Mabi, bence zamanı geldi. Sanırım Yike’nin bahsettiği olay tam olarak buydu. Aptal kız! Orada neon yerine diğer elementi ile saldırsaydı her şey çok daha farklı olabilirdi! Nasıl bu kadar işe yaramaz olabiliyor anlamıyorum...” Tekrar kapattım yüzümü ve öne doğru kapandım düşünmek için. “Aklıma başka plan gelmiyor ama planlarının pürüzsüz işlemesine izin veremeyiz. Hem ülkemiz için yapamayız, hem de basit biri değilim. Ben bu insanların görmediği bir problem olmalıyım! Şuna bak, Qardakh herif, kim bilir ülkede Djuratlılardan ne ırkçılık yemiştir; kendi oğlunu devlete karşı bir şey yaptı diye yetkililere teslim edebiliyor. Biz bu adama nasıl vatan haini damgası vurabiliriz ki? Başımızdakilerden 10 kat vatansever bu adam!”

Aklımda sadece bir plan vardı ve daha bu sabah her işaretin teşkilat başkanımıza çıktığı gibi burada da her düşündüğüm olayın sonu bu plana gidiyordu. Başkente ulaştığımızda herkesin Mabi ile beni aradığını duymak garip gelmişti. Demek ki çoktan farkedilmişti iki polisin istenilen yerlere gitmediği. Bir hareket bekleniliyor muydu acaba? Karşımızda bizi kontrol eden güvenlik görevlisine Törun bizim Gedhilfe’li olduğumuzu söylemişti, üstümüzdeki Djurat üniformasından da mı anlamadın be adam? İşte bu lavuklar koruyor devleti anasını satayım. Törun adamla dalga geçtiğinde ben de hafiften gülümseyip kafamı sağa sola salladım. Gülümsemem çok uzun sürmedi. Tekrar anonsları duymak iç savaşı içimde hissetmeme neden olmuştu. Kendini gözümüzün önünde vuran meslekdaşımız aklıma geldiğinde Törun’a rahatsızlığım biraz daha yükseldi. En yakındaki polis merkezine gittiğimizde içeriden çıkan polis grubu Qardakhların hala bir yerlerde protesto yaptıklarını ve polislere öldürme emri verilebileceğini söylüyordu. Törun arandığımızı ve planımızı sorduğunda gözlerim polis merkezinden çıkan yüze kilitlenmişti bile. Alep Jüchu.
► Show Spoiler
Çocukluğumdan beri istediğim yerde olan, planlarımda hep en üstteki rakibim olarak nitelendirdiğim, bir kere bile konuşsam belki çok daha farklı bir şekilde olacağımız adam karşımdaydı. Merak ederdim hep, olduğu yere nasıl gelmiştir acaba diye. Böyle mi gelmişti gerçekten? Birilerinin alttan ittirmesiyle? Kanlı canlı, karşımda duruyordu. Olduğum yerde mıhlanmış bir şekilde kafamdan geçen binbir türlü düşünce ile dünyadan uzaklaştım. Ne yanımdaki Qardakh çocuğu, ne de Tuplo yakın arkadaşımı... Tek düşüncem ülkemin geleceğiydi gerçekten. Vatan hainlerinin planlarındaki böcek olmam gerekiyordu. Bizi otobüsle yanlış köye yollayacak olan teşkilat liderimizin bu plandan habersiz olması gibi bir durum olamazdı. Karşımdaki adamın ülkenin iyiliğini düşünmediğine yüzde yüz emindim. Bu yüzden Törun ve Mabi’nin ne konuştuğunu umursamadan Mabi’ye döndüm. “Kudretli ayı.” dedim ciddi bir tavırla. “Çok tecrübeli değilim, ancak şu zamana kadar hep yanımda yönetilmesi gereken insanlar oldu. İlk defa bir arkadaşımla çalıştım. Teşekkür ederim. Gerçekten güzel iki gündü. Biri sorarsa seni alıkoydum. Otobüsten tehdit ederek indirdim.” Mabi’nin omzuna dostça vurdum. Cebimden Pülir'de gördüğüm herifin numarasının yazdığı kağıdı çıkarıp kucağına attım. "Şundan da kurtulursun, çocuğun başı boş yere yanmasın." Ardından Qardakh çocuğa döndüm. “Ölmeliydin dediğimde boş konuşmuyordum. Ben olsam ölürdüm çünkü. Çocuğuna iyi bir baba ol.”

İki adamı geride bırakıp alakasız bir yere yürümeye, doğru konumu aramaya başladım. 30 metre... Menzilimi biliyordum. 30 metre uzakta, açık bir görüş bulabileceğim bir yere doğru ilerledim. Herkes panikti. Bana bakmazdı zaten. Parmağımda kurşun oluştururken babamı düşündüm. Bu hainlerin arasında ismi olmadığı için teşekkür ettim ona içimden. Duyamayacak olması ne kötüydü. Elimi kaldırdım. Teşkilat başkanımıza nişan aldım. Derin bir nefes aldım sakince. Garip bir şekilde fazla sakindim zaten. Kalbimin ve nefesimin nişanımı bozmaması için nefesimi tuttum. Ömür gibi gelen 1 saniye sonra ise ateşledim elimdeki kurşunu her zaman idolüm olarak gördüğüm kişiye...

Sesten sonra bana dönecek olan polisler için ellerimi teslim olduğumu belli eden bir biçimde kaldırdım.

Artık ben öldürmüştüm cumhurbaşkanını.

İkisini de.
Image
Yaz geldi.
► Show Spoiler
Yan çar
Podosḧi Øfinuafeme

Re: [Ana Kurgu] Donmuş Toprak

#42
Kudretli Ayı, Törun'un ağlamasına ve sevgilisinden bahsetmesine acımıştı. Üzülüyordu onun için. Gerçekten neden onu seçmişlerdi? Kendi otorilerini sağlamlaştırmak, güç elde etmek için baba olmaya hazırlanan bir adamın hayatını mahvetmişlerdi. Mabi, böyle bir düzenin içinde yaşamayazdı. Böyle bir düzen varken polislik yapamazdı. Karşısında hiçbir suçu olmayan, sadece birilerinin elinde oyuncak olmuş bir adamı nasıl hapise götürebilirdi? Onun gözyaşlarını nasıl umursamazdı? Bunun için polis olmamıştı Mabi. Aksine, doğrular için polis olmuştu. İnsanların gözyaşlarını korumak, baba olma hayallerini güvenle devam ettirebilmesi için polis olmuştu. Şimdi ise, karşısında suçsuz günahsız bir adam vardı. Ayı, ne yapacağını bilmiyordu. Ama ne yapmayacağını çok iyi biliyordu. Bu adamı teslim etmeyecekti günah dolu ellere. Onların günahını bu çocuğun taşımasına izin vermeyecekti.

Törun tekrardan konuşmaya başladığında bu sefer partileri saymaya başlamıştı. CKIP, EKP VE DMP. Şimdilik öğrenebildiği partiler bunlardı. Bu sırada Ae'ye döndürdü gözlerini. Oldukça stresli gözüküyordu ancak nedenini sormak istemedi. Törun, tutuklanmak istediğini haykırırken derin bir nefes aldı Mabi. Bıkkınlıkla verdi tüm nefesini yavaşça. "La tamam sus ne tutuklayacağım seni suçsuz günahsız adamsın. Otur oturduğun yerde salak adam." Muhtar gelip Törun'un üzerine yürüdüğünde, tek tokatla bayıltmıştı. Mabi, bu adam mı güçlü, Törun mu her şeye bayılıyor diye düşünürken Ae'nin bağırmasıyla kendine geldi. Ae'den sonra muhtarı uzaklaştırmak için ilerledi, çekilmesini sağladıktan sonra Ae'nin söylediklerine kulak vermeye başladı.

Ae, kendisine güvendiğini söylemişti. CKIP'ın merkezine gittiğini, orada ise Qardakh polis kızını doldurduğunu anlatıyordu. Mabi hem şaşırıyordu duyduklarına, hemde arkadaşını yargılamamaya çalışıyordu. Gerçek dostlar birbirini anlamalıydı, birbirine karşı kötü şeyler düşünmemeliydi. Ancak Yike'ye bir şey olmadığını duyunca Mabi'nin gözleri yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. Yike aslında ırkçı değilmiş, buna vakti bile yokmuş. Her şey bir oyunun parçasıymış. Ae, gelecek olan vaktin bu vakit olduğunu düşünüyordu. Mabi ise tam olarak karar verememişti. "Bu ülke günahkarlarla dolmuş. Suçsuz insanları kullanarak günahlarını taşıtıyorlar. Bunlardan biri de Törun..." Mabi, ülkesinde dönen büyük oyuna karşı öfke dolmaya başlıyordu. Bunu bir şekilde düzeltmek zorundaydı, elinden bir şey gelmek zorundaydı.

Şehrin merkezine geldiklerinde, herkesin onları aradığını anlamışlardı. Bir görevlinin ikisini sorması üzerine işleri kısmen sekteye uğrattıklarını öğrenmişti. Törun, turist olduklarını söylemişti. Bu kadar olayın içerisinde güldüren minik bir şey çıkmıştı. Törun'un gülüşüne katılmıştı, ancak bu sefer normal bir şekilde gülmüştü. Bir ayı gibi kahkaha atmaktan ziyade. Bu sırada anonsları tekrardan duymak Mabi'yi gerçekten streslendirmişti. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Yanlarında duran adamı teslim edemezdi, ancak ülkesine bu şekilde hizmette edemezdi. Bir şeyler yapmak zorundaydı ancak ne yapacaktı? Bilmiyordu. Bilmemek onu daha da strese sokuyordu. Polis merkezine yaklaştıklarında Qardakh'ların protestoya başladıklarını öğreniyordu. Törun'u siklemeden etrafına bakınırken, karşısına çıkan Alep Jüchu ona ne yapacağı konusunda bir fikir vermişti ama Ae ondan hızlı bir şekilde söze girmişti.

Ae, bir veda konuşması yapıyordu. Mabi, bu sırada ağlayacak gibi olmuş ama kendini tutmayı başarmıştı. Ağlamayacaktı, çünkü başka bir şey deneyecekti. Bunun için tek olması gerekiyordu. Gitmeye hazırlanan Ae'nin kolundan tuttu. Tuttuğu gibi dolmuş gözleriyle sarıldı, ardından "Sen iyi bir dostsun. Ama gitmene izin veremem." Sarıldıktan sonra geriye çekilmiş, Törun'a seslenmişti. "Ae'yi tut." Mabi, elini rozetine attıktan sonra Alep Jüchu'ya doğru yürümeye başlamıştı. Bu sırada, hayvani bir şekilde kükredi yürürken.

"BEN İSTİFA EDİYORUM AMINA KOYAYIM!"

Rozetini bir anda Alep Jüchu'nun önüne doğru fırlattı. Aynı şekilde kükremeye devam etti. "BEN İSTİFA EDİYORUM LAN! O CKIP, EKP VE DMP İLE YAPTIĞINIZ LANET OYUN YÜZÜNDEN İSTİFA EDİYORUM LAN! ONURSUZ, GURURSUZ OLUP POLİSLERİ BAŞKA BİR YERE YOLLADIĞINIZ İÇİN İSTİFA EDİYORUM! SUÇSUZ, GÜNAHSIZ İNSANLARI OYUNUNUZA ALET ETTİĞİNİZ, ONLARI MAŞA GİBİ KULLANDIĞINIZ İÇİN İSTİFA EDİYORUM! HİÇ Mİ UTANMADINIZ? İNSANLARI BİRBİRİNE DÜŞÜRÜRKEN, BABA OLMAYI BEKLEYEN BİR ADAMI ÖLÜMLE, HAPİSLE TEHDİT EDERKEN? PROFESYONEL BİR KATİL TUTUP BAŞKANIMIZI ÖLDÜRTTÜĞÜNÜZ İÇİN HİÇ Mİ UTANMADINIZ? BUNUN SUÇUNU NASIL BAŞKASINA ATTINIZ? BU ÜLKEYİ SEVDİĞİNİZİ SÖYLEYEN SİZLER, NASIL BU ÜLKEYİ BÖYLE BİR KARMAŞAYA SÜRÜKLEDİNİZ? SİZLERİ SİKEYİM, HEPİNİZİN AMINA KOYAYIM! SİZİN GİBİLERİN ALTINDA GÖREV YAPACAĞIMA GÖREV YAPMAM! BENİ DİNLEYECEK BİR TANE İNSAN EVLADI YOK MU LAN? BİZ POLİSLERİN BAŞKA YERE BİLEREK GÖNDERİLDİĞİNİ, BU OLAYIN DİBİNİ ARAŞTIRACAK BİRİSİ? EĞER YOKSA HEPİNİZİN KALIBINI SİKEYİM! SİZLERDEN EMİR ALACAĞIMA ÖLÜRÜM DAHA İYİ! MADEM BU KADARSINIZ, BENİ DE ÖLDÜRÜN! ÖLDÜRMEDİĞİNİZ TAKDİRDE HEPİNİZİ YERİNDEN EDENE KADAR BU İŞİN PEŞİNDE OLACAĞIM! ÖLDÜRÜN LAN! CKIP, EKP VE DMP VE ONUN YANINDA BULUNAN, BU OLAYDA PARMAĞI OLAN HERKES HESAP VERENE KADAR BU İŞİN PEŞİNDEYİM!"
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Ana Kurgu] Donmuş Toprak

#43
"Ae'yi tut."

Mabi: Alep, sözlerini dikkatle dinliyor ve şaşkınlık ile yüzüne bakıyor. Yanındaki korumalar seni uzaklaştırmak için yanına yaklaşıyor ancak Alep korumalarının geri çekilmesini emrediyor. Sana doğru yaklaşıyor ve ellerini omuzlarına koyup "Bizi biz yapan şey özgürlüktür. Bundan ödün verenleri durdurmak bizim boyun borcumuzdur Chüimimuta. Bunun için insanların feda edilmesi sorun değildir. Djurat için ölmez miydin? Ben Djurat için ölmeye varım. Çünkü ben bu ülkeyi canımdan çok önemsiyorum. Şimdi, bu çıkışın için cezalandırılmayacaksın ve istifanı saymıyorum. Biraz düşünmeni ve ideolojini gözden geçirmeni dilerim. Bizler adaleti ve özgürlüğü sağlayacağız." Son anda Ae'nin öne atıldığını görüyorsun.

Ae: Mabi, kolundan tutuyor ve seni Törun'a doğru yönlendiriyor. Törun'un seni tutmasını istiyor ancak Törun'a döndüğünde öfkeyle dolmuş bir yüz ile karşılaşıyorsun. İlk başta kolunu sıkıca tutuyor ancak çok geçmeden titremeye başlıyor ve sonunda bırakıyor. "Git." demekle yetiniyor. Planını olduğu gibi uyguluyor ve Mabi fark etmeden önüne geçip kurşunu sıkıyorsun. Alep Jüchu'yu kafasından vuruyorsun. Beyni bir anda her yere yayılmış olan Jüchu hızlıca yere kapaklanıyor. Hareketsiz bedenini gören korumalar ise sana dönüyorlar ve hızlıca üstüne çullanıyorlar. En son Mabi'nin yüzünü ve Törun'un oradan koşarak kaçışını görüyorsun. Onlarca koruma binadan çıkıyor ve her biri olanları görünce seni pataklamaya devam ediyorlar. Vücudunun her noktasının acıdığını hissedebiliyorsun. Bir süre sonra sana bakan öfke dolu yüzleri bulanık görmeye başlıyorsun ve bilincin kapanıyor.

Mabi: Çok geçmeden polis arabaları yanaşıyor ve üstüne doğru yürüyen bir komiser seni arabalardan birine dayayıp kelepçe takıyor. Yerde ağzı burnu kan içinde olan arkadaşını görüyorsun ancak hareket edemiyorsun. Komiser seni arabaya bindiriyor ve araba hareket etmeye başlıyor. Arabayı kullanan memur sana aynadan bakıyor ve "Bunun için sorgulanacaksın ama iyi bir sonuç bekleme birader. Birlikteydiniz galiba, siz ne yaptığınızın farkında değilsiniz." diyor. Merkezden uzakta bir teşkilat binasının önünde duruyorsunuz. Memur arabadan iniyor, kapını açıyor ve seni kolundan tutup arabadan çıkarıyor. Yavaşça teşkilat binasına giriyorsunuz ve sorgu odasına yönlendiriliyorsun. İçeriye bir komiser giriyor ve karşındaki sandalyeye oturuyor. "Merkezde ne yaptığınızı duydum. Başınıza ne gelecek biliyor musun oğlum? Siz kafayı mı yediniz?" dedikten sonra ayağa kalkıyor ve yanına gelip daha önce hiç yemediğin sertlikte bir tokadı sol yanağına yapıştırıyor. "Seni ya burada ben öldüreceğim, ya da hapishanede sike sike öldürecekler kardeşim. Teşkilatın en saygı duyulan adamını öldürmek nedir? Bittiniz oğlum siz." diyor ve bir sigara yakıp tüttürmeye başlıyor. "Bana her şeyi teker teker anlatacaksın. Hiçbir şeyi atlamayacaksın, anlarım ve kafanı kırarım." Dediğini yapıyorsun.

Ae: Kaç saat geçtiğini bilmeden bir nezarethanede uyanıyorsun. Etrafına bakıyorsun ve sadece bir güvenliğin beklediğini görüyorsun. Güvenlik uyandığını görünce çığlık atıyor ve hışımla "Beni de öldürecek misin kurşunlarınla? Hain!" diyor. İçerideki sesi duyan komiserler odaya giriyor ve içlerinden biri nezarethanenin kilidini açıp hücreye giriyor. Kapıyı geri kapatıyor ve eliyle kafanı kaldırıp bir diz darbesi çakıyor. Tekrar görüşün bulanıklaşmaya başlıyor ama kapıya baktığında odaya en son tanıdık birinin girdiğini görüyorsun. Babanın ta kendisi. Sana utanç dolu gözlerle bakıyor ve odadan çıkıyor. Tekrar bayılıyor ve birkaç saat içinde ayılıyorsun. Bu sefer bulunduğun yerde kimse yok. Hücrene ise bir paket kraker ve su bırakılmış. Beklemeye başlıyorsun ancak zamanın ne kadar geçtiğini anlaman mümkün olmuyor.

5 Gün Sonra

Ae: Bulunduğun hücreye bir komiser geliyor ve bağırması ile uyanıyorsun. "Libjetütcha, kalk ayağa!" Ayılıp ayağa kalkıyorsun ve komiserin karşısında selam duruyorsun. "Bilgilendirme yapılacak, kendini toparla ve dışarı çık." Kıyafetinin tozlu kısımlarını elinle silkeliyor ve kilidi açılmış hücreden çıkıyorsun. Üç farklı komiser seni odada bekliyor. Oturmanı söylemeleri üzerine her birine en uzak sandalyeyi seçip oturuyorsun. Komiserlerden en yaşlı görüneni konuşmaya giriyor. "Beş gündür yaşanan olayları araştırıyoruz. Arkadaşın bize bu gizli planda çalışan tüm partilerin isimlerini verdi. Her birine teker teker soruşturma açtık ve sonucunda arkadaşının dediklerinin doğru olduğuna dair bir sürü kanıt bulduk. İlgili tüm partiler kapatıldı. Alep Jüchu'ya gelirsek, kendisinin de işin içinde olduğuna dair kanıtlar bulduk. Yanındaki korumalardan biri itiraf etti. O dahil tüm korumaları tutuklandı ve kendisiyle ilişiği olan tüm yetkililer de tutuklandı." Daha genç görünen komiserlerden biri ayağa kalkıyor, yanına geliyor ve hemen yanındaki sandalyeye oturup konuşmaya başlıyor. "Evlat, sen büyük bir hata yaptın. Bize kanıtlarla gelseydin ve gerekli soruşturmaları yapsaydık bu hainleri alaşağı edebilirdik ama sen kolay yolu seçtin. Ya Alep Jüchu masum olsaydı? O zaman ne olacaktı? Ya hayatın boyunca esir yatacaktın, ya da yasaları sallamayan bir grup haydut tarafından öldürülecektin. Kumar oynayıp şanslı çıkacağını sanmış olabilirsin ama sen de biliyorsun ki bu işi bu şekilde halleden birinin iyi bir sonu olması mümkün değil. Seni tutuklamayacağız ama polis memurluğundan süresiz uzaklaştırılacaksın. Bu işe artık uygun olduğunu düşünmüyoruz. Karar verme yetinin yeterince gelişmediğini düşünüyoruz. İleride kendini kanıtlama şansın olursa veyahut bir sonraki cumhurbaşkanı veya teşkilat başkanı seni geri almaya karar verirse ne mutlu sana. Ama dürüst olacağım, ben mümkün görmüyorum bunu." Şu ana kadar sessiz kalmış olan komiser de ayağa kalkıyor ve kapıya doğru ilerliyor. Çıkmadan önce sana dönüp "Babanla bir süre konuşmasan iyi olur. Kariyerini bitirmiş sayılırsın zaten. Frum ve Ser'e yakın da adamı partiden atmasınlar." diyor. Komiserler tarafından hala yanında bulunan rozetin isteniyor ve teslim ediyorsun. Çıkıp eve gidebileceğini söylüyorlar ve böylece nezarethaneden çıkıyorsun.

Mabi: Evinde otururken kapın çalıyor ve açtığında bir postacı ile karşılaşıyorsun. Postacı sana bir mektup veriyor ve gidiyor. Kapını kapatıp bir yere oturuyor ve mektubu açıp okumaya başlıyorsun. "Sayın Mabi Chüimimuta, yapılmış olan soruşturmalar sonucunda verdiğiniz ifadelerin doğruluğu kanıtlanmıştır. Memurluk durumunuz bu olaydan etkilenmeyecektir ancak istifa isteğiniz dikkate alınmıştır. Verilen karara rağmen istifa dilekçesi gönderirseniz istifanıza izin verilecektir. Bu olayın içinde bulunan Ae Libjetütcha polis memurluğundan uzaklaştırılmıştır. Törun Kuzhan'ın kimliği tespit edilmiş, kendisi ve ailesi güvence altına alınmıştır. Detaylı bilgi almak isterseniz dilediğiniz bir vakitte Bolcheb merkez teşkilat binasını ziyaret edebilirsiniz. İyi günler dileriz."
Off Topic
Konu sonlanmıştır. Yakında Kurgu forumunda ana kurguyu resmi olarak sonlandıran bir mesaj atılacaktır.

Ortak Ödüller:

• 200 IP
• 1200 PBF
Off Topic
Ae Libjetütcha polis memurluğundan süresiz olarak uzaklaştırılmıştır. Bireysel konu açmaya devam edebilir. Şu anda açık olan bireysel konusu ana kurgudan önce yaşanmış kabul edilecektir.
Locked

Return to “Pülir”

cron