[Ana Kurgu] Donmuş Toprak

#1
"Sayın seyirciler, çok önemli gelişmelerle karşı karşıyayız. Yeni bir seçim yapılmadan önce geçici bir hükümet oluşturulması konusunda ısrar eden partiler Djurat Polis Teşkilatı başkanı Alep Jüchu'nun geçici cumhurbaşkanı rolüne atanmasını istediler. Buna karşılık olarak Alep Jüchu kendisine teklif edilen görevi kabul etti ve bir ay boyunca cumhurbaşkanlığı görevini yapacak. Kamera karşısında ilk konuşmasını da dün gece yaptı."

"Djurat Cumhuriyeti'nin tüm vatandaşlarına sesleniyorum. Bu kargaşayı yok edeceğiz. Mümkünse sevgiyle, gerekirse şiddetle. Disiplinden yana olmayan, şiddetten yana olmayan bir insan olarak bir ay boyunca bu ülkenin yönetimini ele alacağım ve bu özelliklerimin ne kadar değerli olduğunu bilsem de bir kenara koymam gerekirse koymaktan çekinmeyeceğimi de bilmenizi isterim. Bu ülkede yaygara çıkarmanın zamanında ne gibi sonuçlar doğurduğunu her biriniz biliyorsunuz. O yüzden buradan provokatörlere de sesleniyorum, kendinize gelin. Eğer ülkenin itibarını, yaşam kalitesini, güvenliliğini riske atacak hamlelerde bulunursanız karşınızda konuşlanan kitle sizi daha büyük bir baskı altına almak için elinden geleni ardına koymayacaktır. Her birimizin zor zamanlardan geçtiğinin farkındayım ancak bu zor zamanları ardımızda bırakmak bizim elimizde. El ele tutuşalım ve bu sorunu çözelim. Geçmiş hükümetten ve gelecek hükümetlerden memnun olmayanları ve örgütlenmiş olan toplulukları masaya oturmaya davet ediyorum. Herkese mutlu geceler diliyorum."

"Geçici cumhurbaşkanı Alep Jüchu, konuşmasının ardından başkanlık binasına çekildi. Henüz karşı örgütlerden bir cevap gelmiş gibi görünmüyor. Bir yandan da Lüke Jekot'un katilini arayış devam ediyor. Kırk polis memurundan oluşan üçüncü bir ekip Pülir'e gönderildi. Suçlunun Pülir'de bulunan Qardakh köylerinden birinde saklandığı belirtiliyor. Daha fazla bilgi aldığımız zaman sizlere bildireceğiz."

Dün gece yatmadan önce televizyonda gördüğünüz bu haber aklınızdan çıkmıyor. Pülir'e bir polis otobüsü ile gidiyorsunuz. Otobüste toplam kırk polis var. En arka koltuklarda oturan polisler bir çeşit kart oyunu oynuyorlar gibi görünüyor. Orta bölmede oturan polisler ise gittikleri vakalar hakkında sohbet ediyorlar. Ön bölmede oturan polislerin bir kısmı bir şeyler atıştırırken diğer kısım ise müzik yapıyor. Müzik yapılan kısma göz attığınız zaman bir adamın gitar çaldığını, bir diğerinin ise şarkı söylediğini görüyorsunuz. Şarkının sözleri kendinizden bir şeyler bulabileceğiniz sözler gibi geliyor. Sosyalleşmek için az da olsa zamanınız var gibi görünüyor. O sırada şarkıyı da dinlemeye devam ediyorsunuz.

"Bolcheb sokaklarında gezerdim,
Kimseye borçlu değildim,
Ülkemin sarıları ve siyahları dalaştı,
Artık ben bir hiçim!

Ailem orta halli, ben fakirdim,
Ama mutluluğum ebediydi,
Ülkemin sarıları ve siyahları kavgalı,
Yok olmaya ant içtim!

Bakıyorsun ortama, hafızalar silinmiş,
Herkes kafayı yemiş,
Ülkemin sarıları ve siyahları kavgalı,
Artık ben bir hiçim!

Ben bir hiçim,
Adımı anma dedim sana,
Ben bir hiçim,
Adımı söyleme bana,
Ben bir hiçim,
Adımı anma dedim sana,
Ben bir hiçim,
Yok olmaya ant içtim!"

Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Barisu ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 48 saattir. (2 gün)
Off Topic
Mabi Chüimimuta ve Ae Libjetütcha bu konuya katılmak zorunda olan Djurat oyuncularıdır.

Re: [Ana Kurgu] Donmuş Toprak

#2
Konuşmalar, gördükleri, yaşadıkları ve hissettikleri kafasından çıkmıyordu Mabi'nin. Provokatörler ne yapmalıydı? Daha doğrusu ortada biraz garip bir durum vardı. Provokatörler kimdi? Bu yaşananlardan sonra ülkede herkes ayaklanmıştı. Her grup birbirini suçluyor, birbirlerine saldırıyordu. Sanki ülke bölünmüş gibiydi, bir daha toparlanmayacak gibi. Bir gece öncesinde birbirlerine saldıran iki kişi, diğer gün nasıl bakacaklardı birbirine? Birlik ve beraberliğin ortaya çıkması gerektiği günde, bir suikastçi her şeyi mahvetmeyi başarmıştı. Bunun asıl sebebi, insanların bilinçsiz ve şiddete eğilimli olmasıydı. İnsanlar birlik olsalar, beraber olsalar bile ortaya çıkacak çok kötü bir durum daha vardı.

Katilin Pülir'de Qardakh köyünde saklandığı belirtiliyordu. Üstelik bu televizyonda belirtilmişti. İnsanların sinirleri zaten gerilmişken, neden bu şekilde açık konuştuklarını anlayamıyordu Mabi. Saklanılamayacak bir bilgi miydi? Bir haini saklayanlar bunun sonuçlarına katlanmak zorundaydı ancak günahsız olanlar ne yapacaktı? İnsanlar onları da dışlamayacak mıydı? Medyanın bir şey saklaması normal şartlarda kesinlikle kabul edilemezdi ancak toplumun iyiliği için bu bilgi göz ardı edilebilirdi. İleride, insanlar Qardakh'lıları bir suikastçiyi saklayan kesim olarak bilirlerse bu küçük çocukları bile etkileyebilirdi. Kısacası toplum, birlik olsa bile tekrar bir kırılma yaşayacaktı medya sebebiyle.

Mabi, otobüse binerken cebine gizlice sıkıştırdığı, ninesinden aldığı kabı çıkarttı Ae'nin yanına otururken. Bir kulağı müzikteyken, içi kızartılmış patates dolu kabı çıkarttı. Sonra Ae'nin kulağına fısıldadı. "Bak şimdi taktiğe bak." dedikten sonra açtı patates kızartmasını. Kokusu yayıldığı anda ayağa kalktı, "Baylar, evimden yemek getirmiştim kokmuştur. Gitmeden önce mideye indirin güzelce, hadi bakayım. Afiyet olsun hepinize." diyerek arkadaki adamlara uzattı patatesi. Sonrasında, cebinden iki kap daha çıkarttı. "Bunları yelek gibi sakladım. Şimdi onlar bir tane var sanıp paylaşacaklar, bizde ikimiz birer kap yiyeceğiz. Hehe." dedikten sonra bir kabı da Ae'ye verdi. Bir yandan yemeğini yerken, bir yandan müziği dinliyordu. "Moralim sonradan bozulabilir, o yüzden şimdilik yüksek tutmaya çalışıyorum. Bu yüzden morali düzelten en güzel şey nedir bilir misin? Nenemin yaptığı patates kızartması. Sende gelirsin diye üç kap yaptırdım. Ama başta senden bahsetmedim ona. Sonra bana döndü ve dedi ki, "Ulan sen ayı mısın? Hayvan gibi yemek yiyorsun kocaman bir şey oldun, tüm köyün yiyeceğini tüketiyorsun. Daha da büyüsen çocuklara yemek kalmayacak." Bende dedim ki "Evet ben Kudretli Ayıyım. Ama kadınlar çok soruyor ayı mısın diye. Neden diyorlar acaba?" Sonra o da bana döndü dedi ki, "Ayı gibi davrandığın için olmasın?" Bende dedim ki "Evet ondan herhalde. Neyse Ae diye arkadaşım var benim devremdir. Ona da götürcem." dedim. O da bana "Senin kadar çok yiyor mu?" dedi. Bende "Yok hayır, ama yanımda geze geze öğrenir." Dedim. Sonuç olarak sen gel bir gün tanıştırayım, çok iyi yemek yapar." Diyerek sonlandırdı cümlelerini.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Ana Kurgu] Donmuş Toprak

#3
Alep... Piç herifi cumhurbaşkanı yaptılar! Onun yerinde ben olmalıydım. Hem cumhurbaşkanı olmalı, hem de teşkilatı yönetmeliydim. Hayalini kurduğum hayatı yaşıyor. Kıskançlığımdan tırnaklarımın yanındaki etleri dişliyor, otobüste bomboş bakıyordum karşımdaki koltuğun arkasına. Düşüncelere dalmış bir şekilde, kafamda sözcüklere bile dökemeyeceğim anlamlar ile düşünürken Mabi yanımda konuşuyordu. Tabi ben dalıp gitmişim, dediğini anlamlandıramıyorum. Kafamda arkadakilerin çaldığı müzik dönüyor. Sarılar ve siyahlar birbirine girdi... Ben bir hiçim. Yok olacağım... Peki burada kazanan kim? Kimin işine yarıyor bu kavga? Kim başarılı oluyor? Kim ilerliyor?

Gözlerim kocaman açıldı. Olduğum zamana döndüğümde elimde bir kapla, patates yerken buldum kendimi. Mabi ne ara elime patates sıkıştırmıştı? Ne ara yemeğe başlamıştım? Ne ara konuştuğu konu ninesine gelmişti? Ninesi ile beni tanıştırmak istediğini söylediğinde "Ne?" dedim söylediğini anlamlandıramadan. Cevap beklemeden " Her neyse, durdur!" diyerek ayağa kalktım elimdeki patates kabını bırakmadan. Öndeki şöföre doğru "Durdur otobüsü inecek var." dedikten sonra Mabi'nın omzundan ittirdim. "Mabi inelim." diye zorladım çocuğu da. Tabi aklımdan neler geçtiğini anlamlandıramamış olması mantıklıydı. Ben bile kafamdan geçenleri sadece hissediyordum. Kısık sesle konuşmaya başladım ona doğru. Bir anda olmuştu fikrim bu yüzden kelimelere dökerken de her zamanki gibi aşırı karışık bir şekilde konuşuyordum. "Resmin içindeyken ressamın ne yapmak istediğini göremeyiz. Çerçevenin dışına çıkmalı, tuvalden uzaklaşmalıyız. İçimdeki ses sadece bir kişinin adını söylüyor bana. Hislerime güvenirim. Hadi kalk. Sonra yersin. Kalk kalk!" Mabi'yi hızlıca yerinden kaldırabilmek için elindeki patates kabını aldığım gibi otobüsün ön taraflarına doğru yürümeye başladım. Şöföre yaklaşında tekrar "Usta bizi tükür. Buralara yakın bir yerde görev verdiler bize, halletmemiz lazım önemli." dedim. Eğer indirmezse baya ısrar edeceğim ama salar yani nolacak. Sonra da öğrendiğimiz bilgilerle Pülir'de biz tek başımıza aramaya çıkarız suikastçiyi. Mabi'ye de eğer yapabilirsem düzgün bir şekilde anlatırım kafamdaki komplo teorisini. Patatesini veririm yolda yeriz.
Image
Yaz geldi.
► Show Spoiler
Yan çar
Podosḧi Øfinuafeme

Re: [Ana Kurgu] Donmuş Toprak

#4
Ae: Otobüs şoförünün yanına gittiğinde öfke dolu gözlerle karşılaşıyorsun. Hayatın adeta bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçiyor ve bu şerit bir anda bir otobüsçünün koltuğunun hemen solundan çıkardığı odun parçasıyla bir güzel dövülüyor. Sinirli ve bir o kadar cüsseli adam otobüsü durduruyor, ayağa kalkıyor ve sana doğru yaklaşıyor. Korku, öfke, hüzün gibi negatif duygular içinde tavan yapmış durumdayken karşındaki kas yığını o kaslı elini omzuna koyuyor. Omzunun yok olduğunu hissedebiliyorsun. O artık senin omzun değil, o artık tamamen işlevsiz, kırılmaya mahkum bir nesne. Adam, gür kaşlarını çatıyor ve pala bıyığının ardından sana her şeyi kesinleştirecek olan yegane cümleyi kuruyor.

"Olur bea tükürem sizi!"

Birlikte otobüsten iniyorsunuz ve karşınızda Pülir'in en popüler bölgesini olan şehir merkezini buluyorsunuz. Şehir merkezini biraz incelediğinizde bölgedeki evlerin neredeyse tamamının taştan yapıldığını ve dükkan sayısının az olduğunu fark ediyorsunuz. Aynı zamanda dükkanların büyük çoğunluğunun kapalı olduğunu görünce günün pazar olduğunu kendinize hatırlatmış oluyorsunuz. Merkezin en ünlü sokağı olan Karaga Meydanı'na giriyorsunuz ve meydanda bulunan dükkanlara tek tek bakıyorsunuz. Balıkçılardan demircilere kadar herkesin dükkanının tek katlı olduğunu görüyorsunuz. Koca meydanda tek katlı olmayan tek bina ise bir otel. O bile başkentte gördüğünüz otellere göre küçük, sadece iki katlı. Otobüsten inmeyi başarsanız da etrafa baktığınız zaman katilin kim olacağına dair herhangi bir kanıt göremiyorsunuz. Görebildiğiniz tek şey gerçekten çok ama çok fazla siyah saçlı adam. Qardakhların mekanı Pülir'e hoş geldiniz.

Re: [Ana Kurgu] Donmuş Toprak

#5
Mabi, Ae'nin cümlelerinden sonra şaşırmıştı. Neden indiklerini bile anlayamamıştı patatesini yerken, ancak arkadaşına güvenerek ayağa kalkmış ve sorgulamamıştı durumu. "Nödön önöyöz kö?" dedi ağzına tıkıştırdığı patatesleri yutmadan. Resim hakkında sözlerini dinlediğinde bir süre düşündü, ne demek istiyordu anlamamıştı tam olarak. Bir kişinin ismi dediğinde, tanıdığı biri mi diye düşündü. Katilden mi bahsediyordu, yoksa katili tanıyacak birisi mi? Ae'nin cümleleri her ne kadar kendisi için anlamsız gelse de, ona güvenmeyi tercih etmişti. Sonuçta artık iki ortaklardı Mabi için. O nereye giderse, kendisi de bir kalkan olarak oraya gitmeliydi. Ae'nin şoförle olan imtihanını izlerken, patatesini yiyip bir sinema izliyor gibi izlemeye başladı. Şoförün bir anlığına Ae'ye vuracağını düşündüğünden patatesini atıp yumruğu patlatmayı düşündü, ancak şoför sıkıntısız bir şekilde indirmişti onları.

"Ya biz neden indik ki usta? Bak götümüzü sikecek şimdi bizim amir. Bide yalan söyledik ha, sanki görev verilmiş gibi. Neyse anca beraber kanca beraber, vardır bir bildiğin." Dedi samimi bir şekilde. Sitem etmiyordu, arkadaşı yüzünden başı belaya girecekse bu belayı sonuna kadar göğüslerdi. Birlikte şehir merkezine inerken patatesini bitirmiş, kabını çöpe atmıştı. Pazar gününde, çoğu dükkan kapalıyken gezmeye başlamışlardı. Tek katlı dükkanların arasında, kat sayısıyla şaşırtan tek yer oteldi. Başkente göre küçük, ancak Pülir'e göre büyük bir oteldi. Hemde iki katlı! Bir sürü siyah saçlı adamın arasında katili arayacaklardı. "Ya biz nasıl bulacağız burada bu adamı? Sen birinden bahsediyordun sanki, kim o?" diye sordu Mabi. Bir yandan dükkanlara bakıyordu, şişe geçirilmiş sosis gibi yiyebileceği aperatif bir şeyler arıyordu. En yakınındaki siyah saçlı bir adamı durdurdu o sırada. "Ya pardon, benim karnım acıktı da şöyle aperatif yürürken yemelik bir şeyler arıyorum. Var mı burada öyle şeyler satan? Özellikle et olursa iyi olur, sosis falan gibi. Dükkanların çoğu kapalı, yabancıyım birde buraya. Nerden bulabilirim?" diye sordu.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Ana Kurgu] Donmuş Toprak

#6
Şoförün pasif-agresif hareketlerinden sonra "Tövbest..." fısıldaması ile otobüsten indiğimde bir elimle omzumu ovuşturuyordum. Mabi zerre oralı olmamıştı ve patates üstüne patates yiyordu. Harbi, ben de açım. Düşüncelere daldığım için vücudumun isteklerini unutmuşum. Ağzıma bir iki patates kızarması attığımda Mabi neden indiğimizi sordu. Amirin bize doğal olmayan bir yoldan ilişki sunacağını, yalan söylediğimizi söyledi. Ardından da bir bildiğimin olduğunu umduğunu ekledi. Kafamı salladım olumlu anlamda. Etrafıma bakınıp biraz daha patates attım ağzıma. Çiğneye çiğneye ilerliyor, Pülir'in kötü görüntüsüne patatesin tadıyla dayanmaya çalışıyordum. Burası doğduğum büyüdüğüm başkentten tamamen alakasızdı. Çok küçüktü, köy gibiydi. Daha önce böyle yerlere gittiğim oldu başka ülkelerde ancak kendi vatanımda ilk deva böyle bir yer görüyorum. En garip olan şey insanların siyah saçlı olmasıydı herhalde benim için. Resmen bulunduğum yerde barınamayan Qardakh'ların hepsi burada birikmiş gibiydi. Her şey küçüktü. Ülke buraya yatırım yapmıyordu belli ki. Qardakh ailelerinin hızla çoğaldığından bahsetmişlerdi. Onlara böyle küçük evler yetiyor muydu?

Mabi dükkanlara bakıp yiyecek bir şey ararken elimdeki patates kabını eline tutuşturdum. Bana yetmişti, devamını yiyemeyecektim. "Bak..." diyerek başladım artık sonuna kadar güvendiğim arkadaşıma anlatmaya. Kendisinin düşüncelerimi öğrenmek isteyip istemediğine emin olmasam da sadece anlatarak kafamda oturtabileceğimi düşündüm. Eğer umursamazsa her zamanki gibi yemeğine dönebilirdi. "Qardakh'ların bu olayda ellerine hiçbir şey geçmiyor. Jekot ayrımcı bir adam değildi, hatta birleştirici bir görev edinmişti önceki konuşmalarında. Bir kere liderler toplanmıştı hatırladın mı? Orada hem Qardakh, hem Tuplo'ları kabul ettiğini söylemişti. Zaten DDP de içinde Qardakh barındıran bir parti. Buraya kadar her şey tamam mı?" Ellerimi kullanarak konuşuyor, çevremdeki insanların duyması pek umrumda olmuyordu. Buradaki insanların da benimle aynı fikirde olacağından çok emindim çünkü. Mabi'den onay alınca devam ettim konuşmama, "Jekot'u böyle konuşmaya iten bir şey olmuş olmalı. Hatırlatıyorum şimdi sana. Bize protesto sırasında ne dediler? Eğer Qardakh'lara zarar gelirse, provoke edici bir şey yaparsanız hapse gireceksiniz. Provoke eden bir adam gördük mü? Gördük, peki başına ne geldi? Hiçbir şey. Direkt Qardakh adama kurşun sıkan adam gördük, başına bir şey geldi mi? Cumhurbaşkanı korudu be adamı. Sonucunda da öldü. Peki şimdi asıl soruyu soruyorum... Tüm bu polisler kimin emrinde? Jekot'a bu kadar yakın olup dediklerini etkiyecek kim var? Şuan bu olaydan sonra kimin rütbesi arttı? Ülkenin başına kim geçti?" Mabi'nin gözlerinin içine baktım sorularımı sorarken. Ardından kafamı sallayarak "Djurat Polis Teşkilatı Başkanı Alep Jüchu." diye cevapladım kendi sorularımı. "Kendisi şuan ince eleyip sık dokuyor. Kurduğu tiyatroyu oynatıyor ülkemize ve dediğim gibi, bu sanat eserinin içinde onun örümcek ağlarında ilerlersek gerçeğe ulaşamayız. Bu yüzden indik."

"Şimdi..." Çevreme bakınmaya başladım. "Alep olsam, suikastçiyi Qardakh gibi göstermek istesem, kendisini nereye saklardım?" diye sorarak taradım etrafımı. Otelde saklamam. Eğer bulunmasını istiyorsam saklarım tabi ki, ancak Alep'in Qardakh'ları daha kötü göstermek istediğine eminim. Bu yüzden ailelerin arasına saklardım ki hiçbir Qardakh suçsuz değildir anlamı taşınsın bulununca. E tabi ki polis olarak mahalle aralarına girersek linç edilebiiriz. Mabi yoldan birini durdurup acıktığını söyleyince ben de sakince "Butik gibi bir yer de güzel olur ya. " dedim sorduğu adamın da duyacağı bir şekilde.
Image
Yaz geldi.
► Show Spoiler
Yan çar
Podosḧi Øfinuafeme

Re: [Ana Kurgu] Donmuş Toprak

#7
Adam ikinizin sorularını dinledikten sonra öncelikle Mabi'ye dönüyor ve "Memurum nasıl yapacaksınız biliyor musunuz, bakın şu tarafta bir ara sokak var, oradan girin bir başka ana sokağa çıkacaksınız. Hemen karşınızda paket yapıp götürmelik et ve patates satan bir yer var. Çok da güzel yapıyor." diye eliyle de göstererek anlatıyor. Hemen ardından Ae'ye dönüyor ve "Memurum o çok kolay, hemen şurada gördüğünüz dükkan bir butik. Bir de bu et satan yerin olduğu yerde bir dükkan var ama yeni açılmış sanırım, bir hafta bile olmuyor." diyor. Adamın ilk gösterdiği dükkana bakıyorsun ve oldukça şaşalı ve geleneksel görünümlü kıyafetler görüyorsun. Sonrasında da "Yardım gerekirse şuradaki tekel bayii bana ait, ben de oraya gidiyorum. Adım Kar'an, kime sorsanız gösterir. İyi çalışmalar efendim." diyor ve ikinizin de omzuna hafifçe dokunup gülümseyerek bayiisine doğru gidiyor. Adam yoldayken bir başkasının kendisine doğru yanaşıp "Oooo Kar'an bey, ne yapıyorsunuz? Polise rüşvet mi?" diyor ve gülüyor. Kar'an kendisine yanaşan adamı hafifçe eliyle itiyor ve "Ne diyorsun be adam? Polisimiz benim gibi mülayim bir vatandaştan rüşvet mi alacak? Frum ve Ser aşkına." diyor. Yanındaki adam ise kendisiyle şakalaşmaya devam ediyor ve çok geçmeden tekele giriyorlar. Size ise önünüzdeki seçenekleri değerlendirmek kalıyor.
Off Topic
Konunun pasiflik süresi bu turdan itibaren 4 gün (96 saat)'e çıkarılmıştır.

Re: [Ana Kurgu] Donmuş Toprak

#9
Ae, Mabi'nin eline patates kabını tutuşturduğu anda, zaten doymamış olan Ayı patatesleri atmaya başladı ağzına. "Ya ben seni nasıl büyültcem? Şimdi benim gibi olamazsın o zor biraz ama, gene büyütebiliriz. Biraz omzun büyüse, iyi bir göğsün olsa kolların zaten büyük olacak. Ama yemen lazım aga, şu yemeği bitirmen lazım mesela. Sonra benimki gibi güzel karın kasları da yapabiliriz sana." Ae'nin bak lafını duyduktan sonra, ağzındaki patatesleri yutmadan dönmüştü hızlıca. Kelimeler birbiri ardına dizildikçe patatesleri yiyişi yavaşladı. "Doğru, böyle biri değildi o." diye ekledi ciddi bir ses tonuyla. Hem dinlediğini belli etmek, hemde anladığını göstermek istiyordu.

Konuşma devam ederken, aslında içten içe dehşete düşüyordu Mabi. Ae, mantıklı bir şekilde sıralıyordu teorisini. Neredeyse hata payı hiç yoktu, eğer bir hata varsa o da anlattığı şeylerin tamamen olmamasıydı. Ae'nin sorduğu soruya girdiği dehşetten dolayı cevap verememiş, cevabı aldığında tekrar etmişti kendi kendine. "Alep..." Konuşma devam ederken bir süre daha sessiz kalmayı tercih etmiş, gözlerini yere doğru çevirmişti. Bir süre daha idrak etmeye çalıştı durumu. Ülkesini böyle bir kargaşaya sürükleyen, kendi içlerinden birisi olabilir miydi? Üstelik bunu insanların canını korumaya kendilerini adamış polis teşkilatının başkanı. "Alep... Tiyatro... Bu gerçek olabilir mi? Böyle bir şey yaşanıyorsa, biz ne için çalışıyoruz? En üstümüz bu adam, bazı emirleri ondan alıyoruz. Nasıl olabilir? Bu durum doğruysa ki anlattıkların çok mantıklı, doğru olabileceğini düşünüyorum. Alep'i vatana ihanetten yakalamalı ve kanıtlamalıyız." Diyerek cevap verdi.

"Qardakh'ların içine saklamak en mantıklı olanı. Eğer onu Qardakh olarak gösterirse, tüm Qardakh'ları linç edebilir. Yani eğer dediğin gibi bir tiyatro varsa, onu saklamakla iş bitmeyecek. Birde üstüne yakalayacaklar muhtemelen. Böylelikle her şey tamamlanmış olacak, tamamen düşman olacaklar. Bu millet koyun gibi, sürü ne yapıyorsa onu yapıyorlar. Düşünebilen birisini bulmak çok zor. O yüzden, onu açığa da çıkarırlar muhtemelen. Aradığımız kişi Qardakh'lıya benzemeli diye düşünüyorum." Cevap verirken, üstündeki stresi de atmaya başladı bir yandan. Görevine odaklanmalıydı.

Mabi'ye cevap veren adam, istediği yemeği alabileceği bir yer söylemişti. Canı biraz sıkılmıştı ancak hala yemek yiyebilirdi. Hem, gezen bir memur gibi gözükebilirdi. Mabi burada herhangi bir linç yiyeceğini düşünmüyordu, zira bir düşmanlığı yoktu zaten. Konuşarak insanların öfkesini dindirebiliyordu. "Sağol kardeşim." diye cevap verdi adama. Ardından tarif ettiği butik dükkana baktı. Adam bayisine giderken Mabi arkasından baktı patatesini bitirip. Kar'an ile adamın şakalaşmasını dinledi, ardından tekele girdiler. Mabi biraz daha düşünmeye çalıştı. "Elimizdeki ipucu çok sınırlı. Onu nasıl bulacağız, bulsak döve döve sorgularız. Ama ya yanlış birini döversem? Nasıl olacak usta? Senin kafa benimkinden çok daha iyi çalışıyor, söylesene ne yapalım? Emrine harfiyen uyacağımı biliyorsun. Hata yapsakta beraber olacak, yani yanlış birini döversem sıkıntı yok aslında. Ama dövmesek daha iyi, çok şiddet yanlısı bir adam değilim, hehe." Diyerek topu Ae'ye attı.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Ana Kurgu] Donmuş Toprak

#10
Mabi'nin yanında ellerimi belime koymuş adamı dinliyor yüzüne bakmak yerine tarif ettiği yerlere doğru gözlerimi dikmiş duruyordum. Ne yemekmiş be kardeşim. Tamam ben de severim toplanıp yemeğe gitmeyi vesaire ama yeni yedik. Bazen amaçlarıma o kadar dalıyorum ki ben, unutuyorum yemek yemeği. Mabi de sürekli yemek yememi, bu şekilde kas yapabileceğimizi söylüyor. Kaslı kaslı caddede yürüdüğümüzü düşünüyorum da... Adam benim soruma, yemek yiyecek bir yer bulunmasından daha kolay olduğunu söyleyerek bir butik gösterdi. Gözlerimi hafif kısıp gösterdiği yere baktım. Yeni açılmış bir butik öyle mi? Ulan... Fazla şüpheli. Çok şüpheli. Adam yanımızdan uzaklaşıp arkadaşı ile konuşmaya başladığında Mabi'nin daha demin söylediklerine karşın kafamı salladım gülümseyerek. Artık aynı pencereden bakıyorduk onunla ve dedikleri doğruydu. Qardakh görüntüsüne sahip olmalıydı bu kişi. Medyanın her dediğine inanan Djurat halkını çok güzel iç savaşa götürebilirdi bu durum. Üstelik aynı dediği gibi, bulunması gerekiyordu. Rahatça bulunabilecek bir yerde olmalıydı.

Mabi ipucumuzun çok sınırlı olduğu, nasıl bulacağımızı sorduğunda "Pülir çok da büyük bir şehir değil." dedim. "Bir hafta önce açılmış butik biraz şüpheli geldi gözüme. Oradan başlayabiliriz. Aslında polis olduğumuzu anlamasın diye kıyafet almayı düşünmüştüm ama dediğin çok mantıklı. Polisleri görünce yakalanmak isteyecektir." Mabi de bulunca adamı döveceğimizi, yanlış birini dövmek istemediğini söylüyordu. Diyecek bir şey yoktu bunun için, harbi harbi eğer bulabilirsek güzel bir dayak gerekecekti. Dediğime tamamen uyacağını söylediğinde daha da gülümseyip sadece pazularına rahatça yetişebildiğim için koluna dostane bir şekilde iki kere vurdum. "Şiddet kesin gibi gözüküyor." dedikten sonra biraz daha sesimi kısıp "Sana bir şey diyeceğim." diyerek kafamı bırak yakınlaştırdım ona. "Beni şu birkaç gün içinde tanıdın. Djurat için her şeyi yaparım. Her şeyi! Eğer bugün akşama kadar bulamazsak, teşkilat elleri ile koydukları için bulacaktır suçluyu." daha da kıstım sesimi ve çok ciddi bir ifade ile "Ben bir kurşun kullanıcısıyım ve Djuratlıyım. Eğer o zamana kadar bulamazsak Qardakhlar ile iç savaş çıkmaması adına gidip teslim olacağım Jekot'u benim vurduğumu söyleyip. Vuran kişinin ben olmadığımı iddia edemezler çünkü o zaman kim olduğunu bildiklerini itiraf etmiş olurlar." Durdum Mabi'nin tepkisi için. "Sadece bilgin olsun diye söyledim, bu fikrim değişmeyecek. Bir hayattan değerli Djurat'ın geleceği. Zaten senle paylaştım teorimi, peşini bırakmayacağna güveniyorum. İçim rahat."

"Gel hadi, butiğe girelim bir soruşturalm." dedim tekrar sesimi yükseltip. Sonra yürümeye başladım.
Image
Yaz geldi.
► Show Spoiler
Yan çar
Podosḧi Øfinuafeme
Locked

Return to “Pülir”

cron