Sonrası...

#1
Başımın çatlayacakmış gibi ağrıması, ayaklarım sanki yere değmiyormuş gibi yürümem, boğazımdaki koca düğüm... Yüzümdeki ve vücudumdaki ağrılar nezarethanede geçirdiğim soğuk geceler sonunda biraz dindi. Burnumun üstündeki yarabandı ise nefes alıp verişimin bozuk olmasını pek düzeltmiyordu. Yüzümdeki morluklar nedeniyle güneş gözlüğü istemiştim iş arkadaşlarımdan. Eve doğru ilerliyordum. Beni kapattıklarında bilincim de kapanmıştı. Şimdi ise eve yakınlaştıkça gözümden akan damlalar yavaş yavaş artık bir daha giymeyeceğim, üstünde rozetimin olmadığı üniformamın göğsüne düşmeye başlamıştı. Yine de güçlü duruyordum işte. Dimdik yürüdüm eve. Siyah arabalar babamın başının dertte olduğunu tekrar gözler önüne serdi. Bahçe kapısındaki korumalardan birine yaklaştığımda bunca senelerdir tanışık olmamızdan dolayı babama haber vermemesini sağlayabildim. Sonra da kimseye gözükmeden arka kapıya girip odama çıktım. Evde tanımadığım sesler, babamın konuşmaları, hararetli sohbetler vardı. Odama gelip kapımı kilitlediğim gibi koy verdim kendimi. Elime gelen ilk şeyi alıp karşı duvara fırlattım. İçimdeki öfke aşırı yüksekti. Nedenini bilmiyordum. Kızdığım hiç kimse yoktu aslında. Elime gelen her şeyi atıp paramparça ederken ağlıyordum sinirden. Hiçbir zaman sevilmeyi beklemedim. Nefret edilsem de umrumda değildi. Tek istediğim şey başararılı olmaktı. Tek istediğim amaçlarım uğruna geçen bir ömürdü. Vatanıma milletime hayırlı olmaktı. Olacaktım da. Polis olmadan da ülkeme yararlı olabilirdim! Elime aldığım üstünde "I :heart: Æfgrenst" yazan kupayı duvara atıp paramparça olmasını sağladığımda Alep'in kafasının attığım kurşun ile patlaması geldi gözlerimin önüne. Ani bir mide bulantısı ile ağzımı kapattım. Önceden ölenleri görmüştüm, aynı bu şekilde kafasına sıkmıştı yanımızdaki polis. Ancak daha önce kimsenin ölümüne ben neden olmamıştım. Babamın ben nezarethanedeyken bana hayalkırıklığı ile bakmasını da hatırlayınca sinirim tekrar arttı. Kırılma seslerinden dolayı kapıma gelen kadın sesi evimizde bize hizmeti dokunmuş Akob teyzeye aitti. "Ae?" diyordu kitli kapıyı açmaya çalışarak. "Sessiz ol!" diye hırladım. Kapıya doğru gittim. "Eşyalarımı alıp gideceğim." Akob teyzenin sesi baya endişeliydi. "Hayır!" diyordu. "Babanızla konuşmalısınız! Çok üzüldü o-" Sözünü kestim. "Üzülmesi bir şeyi ifade etmiyor." dedim. "Daha da üzülecek, ben de üzüleceğim. Ancak yapılması gerekeni yapacağım. Hep yaptım. Şimdi lütfen git." Kadın tekrar konuşmaya başladığında "Git!" diye tekrarladım söylediğimi. Kadına karşı soğuk olmaya çalıştığım için deminki patlamayı da sakinleştirmek zorunda kalmıştım. Odama baktım tekrardan. Demin parçaladığım bir kaç eşya hariç her zamanki düzeniyle öylece duruyordu. Kaç gündür gelmemiştim kim bilir? Pijamalarım yatağın üstünde duruyordu katlanmış şekilde, yanında da bana büyük gelen tişörtüm sallanıp atılmıştı. Mabi'ye giymesi için vermiştim bu tişörtü. Mabi... Nasıldı acaba? Yanına gidebilirdim. Bir daha gelmeyeceğim için odama özel banyoda duş aldım ilk. Dolabımdan eşyalarımı bir çantaya doldurdum sonra da. Üstüme her zamanki şık kıyafetlerimden giydim. Kısa kollu gömleğimden kollarımdaki morluklar gözükünce üstüme siyah deri bir ceket geçirdim. Çıkarmış olduğum polis üniformama baktım bir süre. Sonra onu da almaya karar verdim yanıma. Bunun dışında sadece gerekli eşyalar ve bir kaç set de kıyafet koydum çantama. Sonra da çalışma masama oturup bir kağıda yazmaya başladım.


"Ichap Libjetütcha,

Beni bir vatansever olarak yetiştirdiniz. Djurat'lı olmaktan, Djurat Cumhuriyet'inde yaşamaktan gurur duyuyorum. Yaptığım her şey ülkeme hizmet etmek içindi. Bu yolda ölmem gerekirse ölürüm. Sizle olan bağım başınıza dert olacaktır, bunu engelleyemem. Benimle gurur duymanızı isterdim. Size layık mükemmel bir evlat olmak isterdim. Yine de beni anlamaya çalışın, bana emir veren adamın vatana ihanet içinde olduğunu bilerek nasıl başımı eğip dediklerini yapabilirim? Ülkeme karşı insanların emrinde nasıl çalışabilirim? Üstelik gelebileceği en yüksek mevkiye gelmiş, tüm bu soruşturmayı engelleyebilecek, ülkemizi felakete sürükleyebilecek kilit roldeki biriydi. Benden nefret edilecekse, buyrun edilsin. Siz her zaman benim yaslayabileceğim dağ oldunuz. Ben ise size liman olamadım. Suç benim. Sizi düşünmedim, siz de beni düşünmeyin. Özür dilerim.

Oğlunuz, Ae Libjetütcha."


Yazarken boğazımın düğümlenmesi iyi ki konuşmayı seçmemişim dedirtti. Kapıdan çıktığımda Akob teyzem hala duruyordu kapıda endişeli bir şekilde. Gördüğü gibi "Ay size ne yaptılar?!" dedi sesi korku doluydu. Merkezden aldığım güneş gözlüğünü taktım gözüme. "Yapmaları gerekeni." dedim. "Bunu babama verirsin. Ben gidiyorum. Teşekkürler, her şey için." Kadının eline kağıdı tutuşturduğum gibi geldiğim yoldan acele adımlarla dışarı çıktım.

Kapının önünde beni içeri alan korumalarla da helalleştikten sonra attım kendimi Bolcheb'in tanıdık sokaklarına. Başkentten bir süre uzaklaşmam gerektiğine çok emindim. Üstelik Mabi de aklımdaydı. Bu yüzden ilk işim Jechi'ye giden otobüslerden birine bilet bulmak oldu. Otobüs kalkana kadar bir köşe büfede chiedeb çorbası gömdüm. Tamamen siyasetten ve ülke gündeminden uzak durmak istiyordum. Şuanlık mentalimin bunu doğru düzgün kaldırabileceğinden şüpheliydim. Otobüs kalkınca yerime oturup, şöföre radyoyu kapatmasını söyleyip uyudum. Bu 5-6 gündür zaten doğru düzgün bir yerde uyuyamadığım için bu uyku da eziyet gibi geldi. Jechi'de indiğimde boynum ve belim tutulmuş, her yanım ağrır bir şekildeydim. Yine bir çorba ile kahvaltı yaptıktan sonra -ki günlerdir düzgün bir şey yememiştim iştahım da yoktu- Jechi'deki Tuplo köylerini sorarak Mabi'nin yaşadığı yeri öğleden sonra buldum. Biraz otobüs, biraz da yürüyüşle geçen yolculuğumdan sonra Mabi'nin köyünden bahsettiği zamanları dinleseydim keşke demeye yeni yeni başlamışken çevredeki insanların onu tanıdığı yerlere ulaştım. "Deli oğlan." ve "Kudretli ayı." sıfatlarının havalarda uçuştuğu yol tarifleriyle bir kaç yanlış kapıyı çaldıktan sonra doğru kapıya ulaştığımı umarak gözlüğümü yüzümde düzeltip kapısını çaldım.

"Ben Ae." dedim kapıyı çalarken. "Mabi mabi burada mı?"
Image
Yaz geldi.
► Show Spoiler
Yan çar
Podosḧi Øfinuafeme

Re: Sonrası...

#2
Yaklaşık beş gündür evimden dışarı adım atmadım. Aslında attım ama sadece koşmak için. Aklımdaki düşünceleri bir kenara bırakabilmek için. Beş gün öncesinde öyle değişti ki olaylar, öyle şeyler yaşadık ki kafamdan atamıyorum düşünceleri. Ae'nin zeka dolu planıyla olayı çözmemiz, sonrasında Ae'nin yaptıkları... Ae'ye kızgın mıyım yaptıkları yüzünden? Evet kızgınım. Kızgın olduğum konu ise Alep'i öldürmesi değil, başına açtığı bu dert. Postacının gelmesiyle birlikte polislikten atıldığını da öğrendim. Ona bu yüzden kızgınım. Kendi başına bir sürü dert açtığı için. Önümde dayak yerken hiçbir şey yapamadığım için kızgınım. O benim dostumdu, o dayak yerken ya onunla birlikte dayak yemeliydim ya da herkesi dövmeliydim onun üstüne gelen. Ama ben bir şey yapamadım. Beni kelepçelediler ve bir aptal gibi dostumun dayak yemesini izledim...

Peki Alep'i öldürdüğü için kızgın mıyım? Hayır değilim. Dostum bir hata yapmış olabilir, birinin canına kıymış olabilir ama o bunu doğru olarak gördü. Bende onun her zaman arkasındayım. Çünkü gerçek arkadaşlar böyle yapar değil mi? Birbirlerinin hatasını kollarlar. Şimdi birisi gelip bana dese Ae'nin yaptığı doğru muydu diye, evet derim doğruydu. O öylesini doğru gördü ve ona göre hareket etti. Bu yüzden arkadaşımın arkasındayım. Hem, Alep her şeyin arkasındaymış değil mi? O kadar masumun canına sebep olurken onun bir zindanda çürümesine izin mi verilecekti? Ae'ye teşekkür etmeleri gerek. Çoğu kişinin ölümüne sebep olan bir adamı öldürdüğü için teşekkür etmeleri gerekiyor. Tabi, kanunlar böyle işlemiyor ya neyse.

Törun hakkında da sevindim. Ailesinin ve kendisinin koruma altına alınmasına sevindim. Gerçekten Kudretli Ayı işini doğru bir şekilde yaptı. Bu arada Kar'an'ın yanına uğramam lazım. Bu ülkeyi kurtarmama yardım edenlerden birisi oldu Törun'u anlatarak. Bu görevde bir sürü arkadaş edindim, ülkeyi kurtarmaya yardım ettim. Mutlu muyum? Mutluyum aslında bir yandan. Ae için çok üzülsem de mutluyum. Yine de çok iyi bir arkadaş edindim. Belki soğuk birisi olabilir ama iyi bir arkadaşlığı var kesinlikle. Benim kadar sıcak değil yani en azından. Ama kişilik meselesi, herkes aynı olacak değil ya!

Postacının çıkmasının ardından birkaç saat geçmişti ki tekrardan kapım çaldı. Bir postacı daha gelmemiş olsun diye umarken o tanıdık sesi duydum. Bir anda kapıya koşmamı sağlayan o ses. Açtığımda yüzü dağılmış halde Ae çıktı. Başta şok oldum, arkadaşımın yüzünü dağıtmış olmalarına. Bu hale nasıl getirmişlerdi onu? Orospu çocukları. Ama sonra Ae'yi gördüğüme çok sevindim. "AE!" diye bağırdım sarılırken. Sarıldım ama öyle böyle bir sarılış değil, hem sımsıkı hemde etrafımda dönmeye başladım onu havaya kaldırıp. Sevindim çünkü. Birkaç tur attım kendi etrafımda, sonra Ae'yi yerine koydum. "Ne yapmışlar ya sana böyle? Kim olduklarını söyle teker teker döveyim." derken, kafama ani bir baston saldırısı yedim. Ani saldırının verdiği acıyla bağırdıktan sonra Detgo Dede bağırdı bana. "Bu muydu lan anlattığın? Eşcinsel mi oldun piç?" Kafamı ovuşturmaya devam ederken, bir yandan Ae'ye döndüm gülerek.

"Bak bu Detgo Dede. Çok eğlencelidir. Detgo Dede, seni Ae ile tanıştırayım. Çok yakın arkadaşım, düğünümde sağdıçım olacak!" Diye bağırdım sevinçle. Sonra Ae'nin omzuna vurdum heyecanla. "Aç mısın? Gel Iyur Nine'nin yanına gidelim. Eli çok iyidir, sende bu arada neler olduğunu anlatırsın. Polislikten atılmana üzüldüm. İstersen dava açabiliriz. Bu aptal karakolun senin gibi bir polis memurunu kaybetmesi kadar kötü bir şey yok. Hak etmedin yani bunu. Ne dersin? Bende şahit olurum ifade veririm. Seni geri aldırırız polisliğe. Gene muhteşem ikili oluruz. Gel, yemek yemeye geçelim anlat orada her şeyi." Iyur Nine'nin evine doğru yürümeye başladım. Bir yandan Ae'yi dinliyordum. Iyur Nine'nin kapısını çaldım, dinlemeye devam ederken. Iyur Nine kapıyı açtığı gibi bir bana, bir Ae'ye baktı. Sonra her zamanki gülümsemesiyle "Yanındaki kim Ayı?" dedi. "Nine o benim en yakın arkadaşım Ae. Karnımız aç bizim, senin o güzel yemeklerinden yapsana yiyek. Birde Ae'nin yüzü biraz kötü halde, merhemin falan varsa getirsene sürelim." Ninem kapıyı açtı tamamen, "Geçin oğullarım geçin. Yemek de hazırlarım, merhem de." Dedi gülümseyerek. Yanağını sıkarak içeri girdim. Ae'yi oturma odasına getirdikten sonra yer sofrasını kaldırdım köşeden. Oturma odasının ortasına koydum. "Heh burada yiyeceğiz işte." dedim anlattıklarını dinlemeye devam etmek için cümlelerimi sonlandırırken.
Last edited by Mabi Chüimimuta on Fri Jan 07, 2022 12:56 am, edited 2 times in total.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: Sonrası...

#3
Kapı açılmadan önce bir koşma sesi geldi içeriden. Biri kapıya doğru koştu, tüm enerjisi ile açtı. Karşımda götünde alevli donu ile meslektaşım- yani... Eski meslektaşım Mabi'yi görünce gülümsemeye çalıştım. Yüzüm acıyınca acı bir gülümseme oldu ancak yine de Mabi'nin beni görünce heyecanlanmış olması hoştu. Bir anda sarılmasını beklemiyordum yine de. Sadece yüzüm değil, vücudum da bok gibi durumda olduğu için "Lann!!" diye nida ile kurtulmaya çalıştım kollarından. Tam tersi Mabi daha da sarılıp ayaklarımı yerden kesti. Etrafında dönerken sırtım, kollarım kırmızı alarm verdiği için dişlerimi sıktım. "Bıraksana oğlum!" dedim tüm aksiliğimle. Son bir kere daha döndürüp bıraktı yere. Acıyan yerlerimi ellerimle ovuşturarak aksi aksi sesler çıkarıyor olsam da memnun olmuştum böyle karşılanmaktan. Ağzımı yüzümü kıranların kim olduğunu sordu Mabi. Djurat halkı işte. Bizim halk bir anda galeyana gelip tepki vermeyi seviyor. Başka bir hareket beklemiyordum. Teslim olsam da dayak yiyecektim yani. Ağzımı açmama fırsat olmadan Mabi'nin kafasına yaşlı bir emmi bastonla vurdu. Bu beli bükük herif benden kısaydı. Nasıl Mabi'nin kafasına o bastonu kaldırıp vurdu diye kafamda sorular oluşunca tekrar bir eşcinsellik muhabbeti gündeme geldi. Mabi'ye dönüp baktım ne cevap verecek diye. Ben sorduğumda benimle sevgili olmayacağını falan söylemişti çünkü. Mabi bu soruyu tamamen duymamazlıktan gelerek emmiyle beni tanıştırdı. Çok eğlenceli dedi onun için, bana kalırsa aksi ihtiyarın tekiydi. Emmiye beni tanıştırdığında kafamla selam verip "Memnun oldum." dedim. Düğününde sağdıç da olurum, sünnetinde kirven de olurum Mabi'ciğim. Sırtıma güm diye bir tane çakınca öne doğru bir kaç adım attım. "VUrMaaAaa Ammıanğ- Canım arkadaşım vurmaz mısın?" Emminin önünde Qardakh'lıya bağlayıp şiveli küfür etmekten son saniyesinde döndükten sonra Mabi'nin dediklerine "Tamam." dedim. "Gidelim ninenin yanına." Tekrar beni polisliğe alması konusunda bir şeyler söylediğinde de sessiz kaldım. Mabi konuşmaya dalmışken emmiye fısıldayarak "Mabi utanıyor ama emmi..." dedim. "Biz sevgiliyiz. Karakoldakiler öğrenince beni dövüp rozetimi aldılar. Faşistler işte." Omuz silktim. Mabi sözünü bitirince son dediğini dinlemediğim için "Hı? Ne?" oldum her zamanki gibi. "Olur tamam." Mabi yürümeye başlayınca emmiye "Görüşürüz emmi." dedim. "Beni yiyecek, kod kullanıyor."

Adımlarımı hızlandırıp Mabi'nin yanına geçtikten sonra "Konuşmak istemiyorum olanları." dedim ciddileşip. "Tekrar polis olmak kulağa güzel geliyor ama polis olarak yapamayacağım şeyler var. Önce onları hallettikten sonra dava açarız." Ninenin evine yürüdük beraber. Kadın Mabi'ye "Ayı" diye sesleniyordu. Yüzünde de sevimli bir gülümseme. Sesi baya bir ince. Tuplo'lar baya baya köylülermiş ha. Ninenin evinin önünde tavuklar falan koşturuyor. Burada horozla uyanıyorlardır. Nineye Mabi beni "En yakın arkadaşı" olarak tanıştırınca şaşırdım. Adamı sadece 2 gün tanımıştım, onun da üstünden 5 gün geçmişti. Birlikte cidden büyük olayların altından kalkmıştık bu gerçekten bağları kuvvetlendirecek bir şeydi ancak... Beni en yakın arkadaş olarak görmesi Mabi'nin arkadaşı olmadığını gösteriyordu. Üstelik onu kınayamazdım bile. Şöyle bir durup hayatıma bakınca çevremde çoğunlukla bir sürü insan olmuştur, hiçbirine en yakın arkadaş damgasını koyabileceğimi sanmıyorum. Üstelik babam bile Mabi'nin beni karşıladığı gibi içten karşılamamıştır şimdiye kadar. Galiba benim de en yakın arkadaşım Mabi... Tabi şimdi duygusallaşacak değilim. Ninenin evine girip geleneksel bir şekilde döşenmiş odadaki koltuğa oturduğumda bu düşüncelerle duvara baktım boş boş. Mabi ise köşeden garip bir tahta sofrayı kaldırıp çat diye tam salonun ortasına koydu. Sesten dolayı dikkatim geri dönünce orada yiyeceğimizi söylediğini de duymuş oldum. "Yer sofrası mı bu?" Oturduğum yerden inip Mabi'nin karşısına geçtim. Sonra da bağdaş kurarak oturdum karşısına. "Yalnız Mabi. Nene dahi anlamındaki de'yi ayırsın, benim takıntım var rahatsız oluyorum." Gözümdeki gözlüğü çıkarttım düzgün görebilmek için çevreyi. Gömleğimin yakasına tutturduktan sonra şöyle bir renklerine baktım evin. Kabile sembolleri ve zambaklar dikkatimi çeken unsurlardı. Nineye yardım etmeli miydik bu arada? Mabi hiç oraları değil gibiydi. Bu yüzden ben de hareket etmeden bundan sonraki adımımı anlatmaya koyuldum. "Chiepükütgo." diye başladım konuşmaya. "Duydun mu daha önce? Djurat'ın üç alanını fonlayan bir aileymiş bu. Ne bok yediklerini bilmiyorum. Henüz. Öğreneceğim. Bunların oğlu- Ah teşekkürler." Iyur nine gelip merhemi yüzüme sürmek için hamle yapmıştı. Ben yaparım desem de elime vurup kendisi sürmeye başladı. Nine yüzüme merhem sürerken konuşmak zorunda kaldım ben de. "Bunların oğlu ile tanıştım çıktığım görevde. Zibidinin tekiydi. Ah! Teşkilatın başına geçmek istiyormuş. Kimse bir şey yapamıyordu it herife. Soyadını söylediği an dokunulmaz oldu. Böyle bir zibidinin teşkilat başına geçmesi için cesedimi çiğnemesi gerekiyor. Evet evet, biliyorum daha yeni nezarethaneden çıktım ama ben biliyorum kendimi. Bir şey yapmadan oturamam öylece. O piç de kıllandı benden. Sinirlenip yumruk attığım için olabilir. Ihhh! Kariyerimi bitirmekle tehdit etmişti. Al işte, bitti kariyerim. Ben de onun hayatını bitirmeliyim." Nine durdu ben böyle deyince. "Mecazi." dedim ben de kıllanmaması için. Gerekirse çeker vururdum çünkü adamı. Kadın merhemi sürmeyi bitirince oy aman aman sesleri eşliğinde ayağa kalkıp içeri geçti. Ben de Mabi'ye doğru eğildim masanın üstünden. "Sana söyleme nedenim benimle gel diye değil. Birinin bilmesi iyi. Üstelik sana güveniyorum. Şimdi..." Yanağımı gösterdim. "Öpücük ver." Yanağımı öpmesi için çevirmiş bir şekildeyken aklıma geldi. "Bu arada, Törun'dan haber var mı?"
Image
Yaz geldi.
► Show Spoiler
Yan çar
Podosḧi Øfinuafeme

Re: Sonrası...

#4
Sanırım Ae hemen kaynaştı. Aslında dayak yemesi bir yandan iyi olmuş insanlarla kaynaşabiliyor. Bak hemen gidelim dedi, hemen Detgo Dede'yle konuşmaya başladı. Ae bizimle köyde yaşamak isterse onu seve seve kabul ederim. Hem bak bana ne dedi biliyor musunuz? Canım arkadaşım... Ben hem onun arkadaşıyım hem de canıyım... Yani bu muhteşem bir şey! Ae'yi şuan öpebilirdim ama sanırım henüz onu yaptıracak kadar dayak yememiş. Neyse biraz daha bekleyelim bakalım, illaki o seviyeye de gelecektir. Hem zaten ben onu öpmeye meraklıyım diye bir şey yok! Öyle bir şey hiç olmadı, olmayacak hayır. Hayır hayır ve hayır! Asla! Ama asla dememeliyim çünkü bir gün öyle bir şey olması gerekirse onu seve seve öperim! Hayır seve seve değil, of ben neler düşünüyorum. Farklı şeyler düşün Mabi... Usta karımın götü... Usta karımın götü... Çıtır kızlar... Lisede çıktığım hatunlar... Uff... Seksi polis hatunlar... Ayyy....

"Hee, yer sofrası bu. Hiç yemek yemedin mi bunda? Tabii senin gibi zengin bebesi ne bilecek? Nene, bilmez bu bilmez görüyorsun değil mi? Tam zengin bebesi. Babası milletvekiliymiş bunun, para basıyor yani."

Dedim kahkaha atarak. Daha çok bir kükremeye benziyordu ama olsun. Ae konuşmaya başladığında neler öğrendiğini dinlemeye başladım. Önce bir aileden bahsetti, Djurat'ı fonlayanlardanmış. Merhem sürerken canı acıdıkça gülüyordum. Bu adam bir de birini kafasından vurdu. Şimdi gelmiş burda ah, uh diye sızlanıyor. Ah ah, ne kadar büyük işler başarırsan başar bir bebe olarak kalıyorsun işte. Ama olsun, o büyük bir adam olacak biliyorum. Ae bu kadar dayağın, birini öldürmenin üstünden bir de teşkilatın başına geçmek isteyen bir zibidiyi hedef almıştı. Umarım onun da beynini yerden temizletmez. Adama yumruk atmış ve birbirlerine kıl olmuşlar. Senin sinir problemlerin olmalı Ae. Ama olsun, ben bunu sevgimle geçireceğim. Nenemin yanında hayatını bitirmeliyim dediğinde bende bir duraksadım.

"Nene o öyle hayat bitirme falan uğraşmaz öyle şeylerle. Mahalle ağzıyla konuşuyor ondan öyle diyor." "He sen bak bakem, bu mu senin yanında birini vuran çocuk? Yapmadın demi oğlum öyle bi terbiyesizlik?" "Yok nene bu o değil ya. Bu Djurat devleti çok sıkıntılı, Ae çok büyük bir asker olduğu için Ae'nin klonunu yaratmışlar. Ae'nin klonu da dehşet saçıyor. Onu durduracağız." "He yavrum tamam o klonuna söyle bir yaramazlık yapmasın, koparırım valla pipisini." Nenem hafif hafif gülerek giderken bende Ae'ye gülümseyip konuşmasını dinlemeye devam ettim ama ne oldu biliyor musunuz? Beni öp dedi! Nasıl yani ya? Hayır yanlış duymuş olmalıyım, usta karımın götü... Usta karımın götü....

Hayır hayır yanlış duymadım. Beni öp dedi. Kızardım hem de çok. Nasıl ya? Öpecek miyim şimdi? E öpeyim bari... "Ya şimdi şey ben utandım ama... İstersen senle gelirim bu arada polislik çok şey değil yani... Dur öpeyim..." Dedim öpücüğü yanağına bırakırken. Niye öptürdün ki şimdi? Ae'nin de teni iyiymiş he. Bunla yatan kızlar bayılıyordur bu adama. Bir adamın her şeyi mi sağlam olur?
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: Sonrası...

#5
Teyzeye aşırı saçma bir yalan söyleyerek konuyu geçiştirdi Mabi. Ciddi ciddi klonlu falan bir yalana kanması komiğime gitmişti ama gülümsediğimde yüzüm acıyordu. Mabi’ye öp dediğimde utandığını falan söyledi. “Ya öp işte.” dedim uzatmamasını umarak. Oğlum sen değil miydin Pülir’de bana Ae ben kadınlardan hoşlanıyorum, senle alakam olmaz diyen? Ben de açtım full bro modumu işte. Öptü bu, ama öperken böyle yavaş yavaş, sıcaklı mıcaklı öptü. İçim gıdıklandı durduk yere. Bir şey demeden dönüp yüzüne baktım. Kızarmış falan. Utangaç utangaç diyor ki, istersem benimle gelirmiş. Polislik çok şey değilmiş. “Ne demek polislik çok şey değil.” diye kızdım. “Tabi ki polislik çok şey. Şimdi ülkem için çalışmamı yasadışı yollarla yapmam gerekecek. Hem neden soruma cevap vermedin? Törun’un başına bir şey gelmedi değil mi? O kadar uğraştık.”

Nene yemek getirdiğinde işte yer sofrası adetlerini bilmediğim için Mabi’yi taklit etmeye çalışarak oturdum. Çok aç değildim tabi yine ama Mabi’nin yanına gelip onunla konuşmak iyi gelmişti, biraz kafamın dağılmasını sağlamıştı. Daha da dağılması gerekiyordu. Yavaş yavaş her şeyle yüzleşmem, planlarımı minik minik yapmalıydım. Eğer her şeyi bir anda düşünürsem, çok yığılma olacak ve bu yüzden depresyona girip olabileceğim en verimsiz halimde olacaktım. En korktuğum şey olabilir bir işi halledemeyecek psikolojiye sahip olmak. Hayal dünyasında sıkışıp kalmak... Neyse, daha bunalım olmayalım, Mabi’yle sohbet etmeliyim. Bu sohbet ne olur yemeklerden olmasın ama. Hmm, ne olabilir? Daha demin kızardı bu yanağımı öp dediğimde, eşcinsel olup olmadığını sorduğumda da ciddi bi tepki vermişti. En iyisi karı kız konuşalım da rahatlasın.

“Manitan var mı Mabi?” diye sordum ilk. “Varsa, kızı emminin evine mi atıyorsun?”

Cevabı aldıktan sonra “Hmm...” diye bir ses çıkardım. Önümdeki yemeği dürtmeye devam ederek, “Benim aslında evlenme planım vardı.” dedim dalgın dalgın. “Bu yaşlar tam zamanı. Polislikte bir rütbe atlarım, sonra da evlenirim diyordum. Daha biri yok, ama bulunur.” Omuz silktim. “Ya, aslında biri var gibi...” diye ilk dediğimi yok saydım bir süre sonra. “Pülirdeyken sana, görevde Yike’ye saldırttığım Qardakh bir kızdan bahsetmiştim hatırlıyor musun? Adı Aja. Olaydan sonra evine gittim. Duygusal muygusal ama baya güzel kız. Üstelik... Değişik bir element kullanıyordu daha önce hiç görmediğim. Buzul-” Duraksadım. Aklıma Pülir’deki butikte bana buzullardan takma getiren adam geldi. “Buzla ilgili bir elementti işte. Elini buzla kaplayabiliyordu. Doğuştan geldiğini söyledi. Kişiliği mal olmasa düşünmez direkt basarım nikahı da, şimdi meslekten de atıldık. Planları ertelemek gerekecek. Babam da yok, sende de kalamam hiçbir şey yapmadan. İş bulmam lazım. Bir yandan da Ika olayını halletmem gerek. Başkentte kira fiyatları çoktur. Ika'ya ulaşabileceğim ama başkentten daha uygun fiyatlı kiralara bakmam lazım. Turist rehberi falan olabilirim. Onlar iyi kazanıyor. Çalışma saatleri nasıldır ki acaba? Çok geçe kalınıyorsa Ika'yı kontrol edemem...” Elimdeki çatalı bırakıp gözlerimi ovuşturmaya başladım. Yaralarımı sızlata sızlata düşüncelerimden arınmaya, şu ana dönmeye çalıştım. Öylesine açtığım konu hemen abartı kontrolcülüğümün etkisinde kalmıştı. Ellerimi kafamdan çektim. “Offf, düşünmemem lazım. Mabi hadi manitanı anlat. Güzel anlat ama kafamın dağılması lazım.” İş dışında bir şey dinlemek için herhalde ilk defa bu kadar odaklandım. Anlattığı her şeyi kafamda canlandırmaya, bu şekilde de gelecek planlarımın altında ezilmemeye çalışacaktım.
Image
Yaz geldi.
► Show Spoiler
Yan çar
Podosḧi Øfinuafeme

Re: Sonrası...

#6
Ae bana öp işte dedikten sonra olayı çok sorgulamadım. Yakın arkadaşım onu öpmemi istiyorsa kesinlikle öperim, hem benden hoşlanıyordu zaten. Belki bu biraz onu tatmin eder diye düşünüyorum. Onu öptükten sonra çok kızardım, çünkü ilk kez bir arkadaşım tatmin olsun diye onu öpüyorum. Evet kadınları her zaman, sorgusuz ve sualsiz öperim ama, iş erkek arkadaşım olunca garipleşiyor işte. Neyse utangaçlığı bir kenara bıraktım, Ae bana dedi ki yasal olmayan yollardan ülkesi için çalışacakmış. Öyle şey mi olur?

"Yok Törun'un başına bir şey gelmedi, adam rahatladı da, sen niye yasal olmayan yollardan gidiyorsun? Sana bir şey diyeyim mi, sen yasal olmayan yollardan gidersen ben de giderim. Ben senin kalkanınım usta, ben her zaman yanındayım. Hatta polisliğimin yasallığını bile kullanır sana yardım ederim, bir şey olursa da senle birlikte yanarım çünkü ben senin arkadaşınım."

Dedim baş parmağımı kaldırarak. Arkadaşım yanlış yola girerse, ben de girerim. Nenem masaya yemekleri koymaya başladıkça bağdaş kurdum yere. Bu arada bir baktım Ae beni taklit etmeye çalışıyor, Ayı kahkahasını bastım o anda. Zengin çocuğu ne anlar usta yer sofrasından? Tabi dalga geçerek gülmedim, komik gelmişti direkt. Yine de arkadaşımla tekrardan zaman geçiriyor olmak çok eğlenceliydi. En azından ona böyle köy işlerini öğretebiliyordum. Bir sıkıntı yaşamıyor ya da yargılamıyordu. İşte o an gerçekten onun usta diyebileceğim kişi olduğunu tekrardan anladım.

Ae sevgilim olup olmadığını sorduğunda bir duraksadım, sonrasında kızı nereye attığımı söyledi. "Ya benim sevgilim var da onun evinde takılıyoruz. Çocuğu gidince sevişiyoruz biz. Kaslı, sarışın, benim kadın versiyonum gibi bir şey. Dişi Mabi. Onunla küçük Mabi Mabiler yapacağım, onu hamile bırakacağım Ae." dedim direkt. Of böyle söyleyince canım yanına gitmek istedi. Ama arkadaşlar kızlardan önce gelir, o yüzden gidemem.

Ae'nin evlenme planı mı varmış? Nasıl ya? Benimle mi evlenecek? Nasıl yani, ben sevgilim var diyince planım VARDI dedi. Olamaz, Djurat Eşcinsel evliliğe izin veriyor mu? Öyle bir şey var mı ya? Daha biri yok falan da diyor, sanırım benden ümidi kesince başka bir erkek aramaya başladı. Yemeği zar zor yutarken gözlerim fal taşı gibi açılmış onu dinliyordum. Sonra biri var gibi dedi, dedim tam açılıp benle evlenmek isteyecek galiba, bana Yike'ye saldırttığı kızdan bahsetmeye başladı. Aja diye bir kızmış, hatta buzlu bir element kullanıyormuş. "Öyle bir element mi varmış? Bilinmedik." diye araya daldım. Kişiliği malmış biraz, ama nikahı kesin basarmış. Vay be, Ae'nin gönlünü çalmayı başaran bir kız varmış gerçekten. Şimdilik kira konularını dert etmiş, ama köyde yaşamak isterse ben ona bedava bir ev ayarlarım. Bizim burada herkes aile gibidir, kimse kira ödemez. Herkesin evi vardır, buluruz vefat etmiş birinin evini, yerleştiririz aslında. Ama Ika'ya yakın olmak istiyor olması buraya gelmek istememesine sebep olur kesin.

"Ya istersen gel bizim buraya, ben sana ev ayarlarım. Aja'yla da evlendiririz seni, sorun değil yani. İstemen yeterli."

Dedikten sonra bana hatunumu anlatmamı istedi. Ben, Kudretli Ayı, hatunumu anlatır mıyım? Tabi ki anlatırım.

"Bak şimdi, ben beni eğitecek bir usta arıyordum. Dövüş konusunda yeteneklerimi çok daha ileriye taşıyacaktım. Tati geldi, beni bir güzel dövdü sokakta bağırdığım için. Ama görsen, benim dişi halim bildiğin! Kaslı, sarışın bir hatun. Sonra dojosuna gitmemi istedi, tabi ben çoktan gönlümü kaptırmıştım ve onu elde edecektim. Çocuğu da varmış bu arada. Dojoda biraz olay yaşandı, bunun yeğeni beni dövmeye çalıştı, hatta bıçaklamaya bile çalıştılar. Tabi Kudretli Ayı onu bir güzel dövdü. Sonra ben hastaneye yattım, çünkü beni de iyi dövmüşlerdi. Hastaneden sonra eve gittik Ae, hem de Tati'nin evine. Soyundu, bir güzel oynaşmaya başladık. Hatta bak önce iç çamaşırıyla önümde durdu, ben onu bir güzel inceledim. O an zaten çok fenaydım. Bir daha olmayacak falan dedi de, yalan yani. Hele biz sevişirken öyle Kudretliydim ki, bir kadının bana bağımlı olmaması imkansız gibi bir şey. O yüzden dert etmiyorum ama uğramadım daha ona. Böyle bacaklarını bana kitledi falan, nasıl ama nasıl hoşuna gidiyorum o anda. Yani bildiğin bağımlı oldu, tabi sonra oğlunu okuldan almaya gitti. Oğlunu okula almaya gitmeden önce de dudağıma öpücük kondurdu, yani beni istiyor belli. Evlenmiş boşanmış, yeni kocası ben olurum herhalde. Hatta çifte düğün yapalım mı? Ama benim sağdıcım kesinlikle sensin."

Diye sordum. Sağdıcım o olmayacakta kim olacak?
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: Sonrası...

#7
Törun’un başına bir şey gelmemiş tamam. Sevgilisi de varmış Mabi’nin. “Hmm…” dedim düşünceli bir şekilde. Kızın evinde takılıyorlarmış. “Neyi gidince sevişiyorsunuz?” dedim sonraki söylediğini anlamayacak. “Çocuğu mu var?” Kaşlarımı anlamamış bir şekilde çatıp dinlemeye devam ettim Mabi’yi. Düşündüm ki, ileride evlenmek falan istersem kadının çocuğunun olması sorun olur mu? Olmaz sanırım. Sevgili olmakta zaten sorun yok da, üvey oğlumun olmasını da sorun etmeyeceğimi düşünüyorum. Dişi Mabi diyordu Mabi de. Kaslı ve sarışın bir kadın. Masadaki yemeklerden yerken düşündüm biraz ancak sonra “Erkek Mabi’yi tercih ederim.” dedim. Kadın Mabi’yi erkek Mabi hamile bırakıp küçük Mabi Mabi’ler yapacakmış. Kafamı onaylayan şekilde sallayıp sulu yemeğe ekmek bandım.

Aja ile evlenip Jechi’de yaşama planı ise hiç istemediğim bir şeydi. Tamamen her şeyden vazgeçmek gibi bir şeydi benim için. Başkentte yaşamalıydım, Aja dışında biriyle evlenmeliydim. Her şeyden kısarak gelecek planımın Jechi’de Aja ile evlenmiş, Aja soyduğu elmayı donmuş elementinden yapmış olduğu bıçağa takmış bana uzatırken ben de Djurat-Qardakh kırması çocuğuma köydeki okulda başarılı olsun diye tarih öğretiyoruma dönüşmesi hiç hoşuma gitmemişti. Bu yüzden bu konuyu konuşmaya devam etmedim. Bunun yerine Mabi’nin hikayesine odaklandım.

Onu eğitecek bir usta arıyormuş. “Ne konuda eğitecek?” İlk sorum buydu. Dövüş konusundaymış. Tati gelmiş. Adı bu manitasının. Dövmüş bunu sokak ortasında bağırdığı için. “İyi yapmış.” dedim. Benim dişi halim diyor. “Sen birini sokakta bağırdığı için dövmezsin ki Mabi.” dedim. Dış görünüşten bahsediyor sanırım. Kafamda bir türlü oluşmuyor dişi Mabi. Mabi’nin makyaj yapıp memesi olduğunu falan hayal ediyorum. Çok da güzel gelmiyor göze. Dojosu varmış. Gerçekten usta sanırım dövüş konusunda. “İlk görüşte aşık oldun yani.” dedim hemen vurulduğunu anlattığında. Ben de keşke ilk görüşte aşık olsam da zahmetten kurtulsam. Mabi’nin duygularından bu kadar emin olması kıskandığım bir şey. Çocuğu varmış Tati’nin. Evet. Dojo’da Mabi’yi dövmeye çalışmışlar. Tati’nin yiğeniymiş hatta. Hastanelik etmişler hatta Mabi’yi. Mabi ben de vurdum diyor da ne kadar doğrudur? “Mabi…” dedim bunu söyleyince. “Bak, istersen bir göz dağı verebilirim. Bir daha karşına çıkmaması için.” dedim. Ben çok rahat muhabbete giren bi adamım ama arkadaşlık bağı kurmam. İlk defa kurdum, şimdi de korumacı hissediyorum. Benim arkadaşımı hastanelik etmek ne demek? Neyse ki Tati durumu yumuşatmış. Öyle bir yumuşatmış ki, Mabi’nin karşısına iç çamaşırı ile çıkması ile sevişmeye ilerlemiş durum. Deminki sinirim gülümsemeye dönüştü. Bir daha olmaz demiş. Mabi yalan dedi. Ben de “Yalan.” dedim onu onaylayarak. Sevişirken çok kudretliydim diyor. Kadını bağımlı etmiş. Bağımlı derken bağlamalı bir şeyler mi denemişler anlamalıyım? Bacak kitlemiş vesaire… Güzelim konunun sonu oğlunu okuldan almasına dönünce “Ya oğlunu karıştırma işte.” diye sitem ettim. Tamam ilişki konusunu düşünürken okey de, sevişmesinin üstüne bu konu tüm hissi kaçırıyor. Dul karıyı götürecek Mabi. Deneyimli kadın iyidir. Çifte düğün dediğinde “Bilemiyorum.” dedim. Benim daha düzgün bir aday yok. “Ama tamam sağdıcın kesinlikle olurum.”

Eh, güzel de anlattı arkadaşım. Sıra bende sanırım. Anlatır mıyım? Anlatırım.

“Aja olayı şöyle oldu. Anlattığım gibi saçma sapan şeyler yaşadık ben bunu kandırdım işte. Sonra olay ortaya çıkınca çok sinirlendi o anlattığım elementle saldırdı bana. Ben de vurdum bacağından, dedim ki buluşalım düzgün bir şekilde konuşalım. Evine çağırdı beni. Plan yapacağız diye. İş konuşacağız diye gittim yani. Babasıyla tanıştım… Mükemmel bir adamdı. Sadece babası, kayınbabam olsun diye Aja ile evlenebilirim hatta. Çok kibar, açık görüşlü… Ben de kızın erkek arkadaşı gibi davrandım. Yapıyorum çünkü öyle şeyler. Daha demin senin emmiye de eşcinseliz dedim mesela. Neyse Aja’nın odasına gittik ben plan yapıyorum. Kızla öpüştükçe kafam açılıyor ama. Plan aklımda beliriyor tamam mı? Kızla yiyiştikçe ülkeler arası siyaset hakkında ipuçları doluyor beynime. Bir öpüyorum, bir kalkıp kızın defterine not alıyorum falan. Bu da azdıkça azdı. Babası geldi sonra çay ya da kahve getirmek istemiş. Baktı kızı dağılmış. Geldi bana dedi ki, prezervatifsiz yapma. İşte aradığım medeniyet bu anasını satayım! Adam gidince Aja da bana gel dedi, rahatlatayım seni dedi. Bende böyle bir şey var Mabi. Bir plan varsa bozulması beni sinir ediyor tamam mı? Ben oraya iş için gitmişim. Sevişmek için gitsem hayır demezdim belki. Bakma öyle. Prensiplerim var. Reddettim kızı. Dedim eğer birlikte olmak istiyorsan dışarı çıkarız, güzel bir yemek yeriz. Ciddi oluruz anlatabiliyor muyum? Daha iki gün önce kandırmışım kızı… Zaten sonra hayır dediğime pişman oldum. Belamı buldum direkt kızın evinden çıkar çıkmaz… Ika. Orospu çocuğu seni bir elime geçireyim oğlum. Sikeceğim seni…” Durdum şöyle. "Var ya." dedim. "Ika, Aja'dan daha iyi bir eş olur. Şerefsiz, omurgasız, piçin teki ama zeki en azından. Bu yüzden ya yanımda olmalı ya da ölmeli."
Image
Yaz geldi.
► Show Spoiler
Yan çar
Podosḧi Øfinuafeme

Re: Sonrası...

#8
Ben hala şüpheleniyorum Ae'den. Bence biseksüel mi neymiş böyle değişik bir şey varmış, hem kızlardan hem erkeklerden hoşlanan tipler, bence onlardan bu. O tarikata üye olması lazım. Değişik değişik seksüeller çıkıyor bu ara, anlamıyorum ki. En azından benim seksseksüel olduğum belli. Seks yaparım, hem de kadınlarla. Sanırım süpersonik hatun sikiciseksüel gibi bir şey oluyor. Çok anlamıyorum bu işlerden bilim adamları daha iyi anlar. Ama Ae'de farklı bir şeyler var bence, tamam şimdi Dişi Mabi'yi tercih ederim demesi güzel olmaz ama erkek Mabi'yi tercih ederim de demezsin yani. Olsun, yine de o benim en yakın arkadaşım, beni tercih etmesi de hoşuma gitmedi değil yani. Hafif bir hoşlantı oldu böyle içimden inceden.

"He, çocuğu varmış. Ben de sonradan öğrendim."


Dedim ilk sorusuna karşı. Aklım beni tercih etmesinde kaldığı için biraz geç tepki verdim ama olsun. "Ya ben sokakta birini dövmem de, bana benziyor dediğim fiziksel olarak. Yoksa kişilik olarak farklıyız biraz." Diyerek araya girdim. Sonrasında tekrardan araya girmem gerekti. "İlk görüşte değil, ilk dayak yiyişimde aşık oldum. Sonra bacağına atladım ve ona dedim ki, benim karım ol. O da yumruğunu kaldırdı ve bana bir vurdu etraf karardı. Hehe." Ben dayak yediğim muhabbeti anlattığımda, Ae benim için onlara göz dağı verebileceğini söyledi. Bu adam da tam vahşi bir herif. Şimdi desek ki, hadi git yap, kim bilir ne yapar. Hadi bir şey yapsa, eminim bir daha sokağa çıkamaz bu küçük çete zaten. "Ya işin kötüsü, iş yeğenin de bitmiyor. Bunlar çete olmuşlar. Patron falan diyorlar bunun yeğenine. Hatta şöyle bir şey var, bana üç ya da dört kişi direkt saldırdıklarında bu hiç ellemedi bile beni. Adamları ondan oldukça korkuyor olmalı. Şeyi hatırlıyorum, kendi arkadaşına vurduğunu. Çocuğun adı Kütgi, polislik süresince hiç duydun mu böyle bir patronu ya da küçük bir çetenin başını bilmiyorum. Şimdi bunun bir arkadaşı benden iyi bir dayak yedi Dojo'da ilk saldırdıklarında. Tabi böyle olunca Kütgi ona bir tane daha patlattı giderken. Dayak yediği ve beni dövemediği için, daha doğrusu kolumu kırmayı akıl etmediği için..." Derin bir nefes aldıktan sonra gülümseyerek devam ettim. "Kısacası bunlar bir çete ve bu Kütgi denen çocuğa bağlılar. Elemanlarından birisi yere düştüğü halde beni kandırdı, bir daha görüşmeyeceğim onla falan dedi, ben de dedim sevgi güçlüdür, sevgi gösterdim ama Kütgi bana koşarken yere çekti beni ayağımdan tutup. Seni bırakır mıyım patron falan dedi, Kütgi'ye bağlılar yani. Onun ayak bileğini kırmıştım ama şimdiye iyileşmiştir. Yani istersen, o çetenin peşine de düşebiliriz. Şimdi düşününce senle bir göreve çıkmak eğlenceli geldi. Hem, illegal de değil."

Karımın ne düşündüğü umurumda değil. Ae isterse onların peşine kesinlikle düşebilir ve çetelerini çökertebilirim. Ae, oğlu olduğunu belirtmemi istemediğinde anırarak kahkaha attım. Ae'nin iğreniyor olması hoşuma gitmişti. Hatta daha fazla çirkinleşebilirdim ancak durmayı tercih ettim. Çünkü Ae bana Aja'yı anlatmaya başlamıştı. Ae bu kızı kandırmış, terbiyesiz herif. Tabi cezasını da çekmiş olay ortaya çıkınca, kız o buzul mudur nedir bilinmedik elemente saldırmış buna. Sonra Ae ne yapmış biliyor musunuz? Gitmiş kızı bacağından vurmuş. Ya oha artık, başkanı vurduğu yetmemiş sırayla herkesi kurşuna dizdiriyor. "Ne zaman birini vurmayı bırakacaksın?" dedim gülerek. Sonra kız bunu evine çağırmış. Bunu duyunca ayağa kalktım, iki elimi belimin yanına koydum. Belimi ileri ittirirken ellerimi geriye itiyordum. "Pat pat bebeğim, pat pat." Eve gittiğinde babası da oradaymış. Bunu duyunca biraz eğlencem kaçtı açıkçası, hemen oturdum yerime. "Nasıl ya? Babası varken mi?" Babası çok iyi, açık görüşlü ve mükemmel bir adammış ama, bir dakika ya? Kızın evine erkek arkadaşı olarak girmiş, emmi dediği... Lan? Detgo Dede?

"Ya Detgo Dede'ye eşcinseliz mi dedin? Detgo Dede çok kapalı bir herif ya, kesin dövecek beni." Aja'nın odasında plan yaparken öpüşmeye başlamış Ae, nasıl bir manyaksa bir de üstüne öpüşürken düşünmeye başlamış. Sonra babası dalmış odaya, bir de demiş ki prezervatifsiz yapma. Bu nasıl bir olay? Babası da gidince Aja gel demiş yapalım, Ae'de demiş ki ben iş için geldim. Sıksaydın kafasına keşke. Dışarı çıkarız falan hesabı takılmış, nasıl bir seksi reddedebildi ki? Bana şuan sokak ortasında bir hatun seks yapalım dese soyunurdum. Tabi sonrasında evinden çıkınca başı daha çok belaya girmiş, Ika piçi yüzünden. "Ya bence Ika'yı sikme erkek değil mi o?" Dedim. Ika'yı ya yanında istiyor, ya da ölmesini istiyor. Bu işe nasıl yardım edebilirim bilmiyorum, ben onu öldüremem ancak yakalamasına yardım edebilirim.

"Usta, istersen şimdi Ika'nın peşine akşam vakti düşebiliriz. Benim babamın kesin eskilerinde maske vardır, tanınmayacak her türlü şey vardır onda. Takarız maskeleri, gireriz evine. İstemen yeterli. Peşine düşüyoruz dersen, şimdi kalkarım buradan." Dedim. Kesin bir cevap bekliyordum, Ae ne derse onun yanında olacağım konusunda kararlıydım.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image
Post Reply

Return to “Jechi”

cron