Re: [Livei Nyawodz] Gerçekler ve Yalanlar

#31
Sekiz Saat Önce

Bok'a sarıldığın anda Bok'un duygulandığını fark ediyorsun, gülümsüyor ve o da sana sarılıp "Teşekkür ederim, her şey için." diyor kısaca. Shisha'ya dönüyor ve onunla konuşmaya başlıyorsun. Shisha gülümsüyor ve "Siz içerideyken Bok neler olduğunu anlattı. Seninle uğraşacak vaktim bol ama uğraşır mıyım bilmiyorum. Sana saygı duyduğumu söylemek istiyorum." diyor. Isam'a dönüyorsun ve kendisine teşekkür ediyorsun. "Elbette. Ülkeme yardım eden herkese yardım eli uzatırım." diyor ve gülümsüyor. Mutfağa gidiyor, buzdolabından bir sürü farklı marka bira buluyor ve salona dönüyorsun. Herkese teker teker dağıtıyorsun. Önce Friks'e veriyorsun, "Eyvallah balım." diyor. Sonra diğerlerine dağıtıyorsun ve onlara sorunu yöneltiyorsun. Her şeyden önce Bok elindekinin ne olduğunu söylüyor. "O bir USB, bilgisayardan bilgisayara veri aktarımı sağlamak için kullanılan bir depolama aygıtı. Bilgisayarın ne olduğunu biliyorsundur diye umuyorum. Öğrendim ki bu USB Ingenium'un nasıl oluşturulduğu ile ilgili ciddi bilgiler içeriyor. Aynı zamanda Ingenium'un kontrolü ile ilgili belli başlı kodlar da var içinde. Dünya muhtemelen Güney Tihami'ye bunu belli bir anlaşma ile teslim etti, başka bir açıklama bulamıyorum. En azından artık onların elinde değil. Bize ait ve çaresine bakacağız." Isam konuşmaya dahil oluyor. "O halde yapmamız gereken tek şey bir bilgisayar bulmak, öyle mi? Yani içinde ne olduğuna bakabilmek için." Bok başıyla onaylıyor. "Evet, biraz zor olacak ama imkansız değil. Merak etmeyin, bunu Güney Tihami'de yapmayacağız." Shisha kendisine sorduğun soruyu yanıtlamaya başlıyor. "Düşmüştüm. En azından bana öyle söylendi. Dünya gezegenine gittim ve orada beni manipüle etmeye çalıştılar. Propagandalarının arkasında neler döndüğünü görmem uzun sürmedi. Oradan nasıl kaçtığıma gelirsek..." Shisha ayağa kalkıyor, bir sigara yakıyor ve ona verdiğin kutu birayı eline alıp yürüyerek anlatmaya başlıyor. "Orada kapana kısılmak bir kabustu. Oraya ait olmadığımı biliyordum. Bir deneyin parçası olarak Dünya'ya getirildim. Gezegenimizi yarattıklarını ve şimdi üzerimizde acımasız deneyler yaptıklarını, bize laboratuvar fareleri gibi davrandıklarını öğrenmek... başa çıkması zordu. İlk başta yeni çevreme uyum sağlamaya çalıştım. Dünya ve orada yaşayan insanlar hakkında öğrenebildiğim kadar çok şey öğrenmek istiyordum. Ama öğrendikçe, kaçmam gerektiğini daha çok anladım. Dünyalılardan ve onların deneylerinden uzaklaşmam gerekiyordu. Her neredeyseler, kendi türüme geri dönmeliydim. Kaçışımı planlamaya başladım ve Dünyalıların yakalamasına izin vermemek için dikkatli olmam gerektiğini biliyordum. Alışkanlıklarını ve rutinlerini inceleyerek başladım ve harekete geçmek için en iyi zamanları öğrendim. Sabırlı olmalı ve doğru fırsatı beklemeliydim. Bir gün İrlanda'ya götürülmüştüm. Bu Dünya'dan bir ülke. Uzayda seyahat etmeme yardım edebilecek bir saatle ilgili bir söylentiye rastladım. Beni evrende herhangi bir yere götürebilecek bir zaman yolculuğu saatiydi. Onu bir elime geçirebilirsem, onu Dünya'dan kaçmak ve evimin yolunu bulmak için kullanabileceğimi biliyordum. Saat ve konumu hakkında bilgi toplamak için haftalar harcadım. Diğer mahkumlarla konuştum, gardiyanların hareketlerini izledim ve hatta daha fazlasını öğrenmek için yasak alanlara gizlice girme riskini aldım. Sonunda, saatin tesisin derinliklerindeki bir laboratuvarda tutulduğunu keşfettim. Saati almanın riskli olacağını biliyordum ama bu riski göze almaya hazırdım. Dünyalılar uyurken gece yarısına kadar bekledim. Hücremden gizlice çıktım ve güvenlik kameralarından ve muhafızlardan kaçınarak tesisin içinden geçtim. Sessiz ve hızlı olmalıydım. Sonunda saatin tutulduğu laboratuvara ulaştım. Saati kilitli bir dolapta buldum ve Dünyalılar beni yakalamadan hemen nasıl açacağımı bulmam gerektiğini biliyordum. Bana yardımcı olabilecek herhangi bir araç için laboratuvarı aradım ve bir ataç buldum. Onu bir maymuncuk haline getirdim ve dolap kapağı üzerinde çalışmaya başladım. Birkaç dakika uğraştıktan sonra nihayet dolabı açıp saati elime almayı başardım. Saati taktım ve beni Dünya'dan olabildiğince uzağa götürmesi için ayarladım. Düğmeye bastım ve aniden etrafımdaki her şey dönmeye başladı. Sanki bir girdabın içinden çekiliyordum. Gözlerimi tekrar açtığımda boşlukta süzülüyordum. Etrafımdaki güzel yıldızları ve gezegenleri görebiliyordum. Dünya'dan çıkabilmiştim ve sonunda özgürdüm. Saati kullanarak Ingenium'u düşündüm ve Güney Tihami'de, öldüğümü düşündüğüm yerde uyandım. Öldüğümü sandığım ana kadar her şeyi çok net hatırlıyorum. Sonrasında ise gözlerimi açtığım anda Dünya'da buldum kendimi. Bilmiyorum, sadece döndüğüm için mutluyum."

Şimdi

Mavi sana bakıyor ve "Hayır, benimle burada olmadığına eminim." diyor. Friks nasıl emin olduğunu soruyor ve "İkimizin bilinci tek bedendeyken onun varlığını her saniye hissedebiliyordum. Şu an onun varlığından eser yok. Sadece ben varım. Muhtemelen dediğin gibi oldu Livei. Beni sana öldürtmek istediler ama planları suya düşünce bedenime giren Observer kaçtı." diyor. Mavi'yi salona götürüyorsun ve onlara Mavi'nin ve senin başından geçenleri anlatıyorsun. Sözlerini bitirdikten sonra odadaki herkes kısa bir süreliğine sessiz kalıyor. En son Bok ayağa kalkıyor ve her şeyi değiştirecek bir konuşma yapıyor. "Mavi Yıldız'ı dağıtıyorum. Yepyeni bir oluşuma ihtiyacımız var. Bu oluşumu olabildiğince büyütmeli ve Dünya'nın planlarını durdurmalıyız. Dediklerin doğru Livei. Başka yolu yok. Merhamet gösterecek lüksümüz de yok. Gerekirse şiddete başvurmalı, gerekirse onların yöntemleriyle onları yenmeliyiz. Her şeyden önce Gedhilfe'ye gideceğiz ve bir bilgisayar bulacağız. Ellerinde olduğunu biliyorum. Shisha, Dusha ile ilgili planların sürüyor mu? Bizimle gelmen daha iyi olacaktır ama seni alıkoymak istemiyorum." Shisha ensesini kaşıyor ve "Pek bir anlamı kaldığını söylemek zor. Sizinle gelirim." diyor. Bok sana dönüyor ve "Livei, olabildiğince fazla insana ihtiyacımız olacak. Friks, Thrao, siz de dinleyin. Eğer ekibinize güveniyorsanız Gedhilfe'ye gittiğimizde ilk önce onlara danışın ve onları da ekibimize dahil edelim. Ne diyorsunuz?" Friks ve Mavi sana bakıyorlar.

Re: [Livei Nyawodz] Gerçekler ve Yalanlar

#32
Herkese teşekkür ettikten sonra Shisha'nın tepkisine gülmüştü. Onu her zamanki flörtöz halinde görmek güzeldi, bu sahne içini ısıtmıştı. Mutfağa gittiğinde dolapta herkese yetecek kadar bira olduğunu gördü. Tam da ihtiyacı olan şeydi bu. Gidip herkese tek tek dağıttı. Friks ona "balım" demişti. Yüzü kızararak koluna yalandan yumruk attı. "Eyvallah mı? Dünyalılardan filan mı öğrendin bu lafı?" dedi gülümseyerek. Bok sorusuna yanıt olarak elindeki cihazın USB bellek denen bir şey olduğunu öğrenmişti. Bir bilgisayara takılıyordu ve içerisinde gezegenlerine, kıtalarına ve daha pek çok şeye dair ciddi bilgiler barınıyordu. Bilgisayarın ne olduğunu Max onlara anlatmıştı. Daha önce hiç görmemişti ama ne işe yaradığını biliyordu en azından. Elindeki USB'ye hayranlıkla baktı. Bu küçücük, mini minnacık cihaza bu kadar çok bilginin sığması ona garip gelmişti. Ancak bunlar gerçekten kritik bilgilerdi. Eğer Ingenium'un nasıl işlediğine dair kodlar yer alıyorsa üzerlerindeki tüm bu baskıyı ve haksızlığı tersine çevirebilirlerdi. Şimdi tek yapmaları gereken bir bilgisayar bulmaktı. Sonra bu cihazın içinde neler olduğunu görebilirlerdi. Acaba görünce anlayacakları türden şeyler miydi?

Ardından Shisha kendi hikayesini anlatmaya başlamıştı. Dünya tarafından nasıl kaçırıldığını, denek haline getirildiğini, nasıl tutsak edildiğini, bu tutsaklıktan nasıl kurtulduğunu tek tek açıklamıştı. Anlattığı şeyler muğlaktı. O da nereye götürüldüğünü bilmiyor olmalıydı. Yalnızca ilginç bir saatten bahsetmişti. Ona zamanda yolculuk yapma gücü veren bir saat... Max'in bahsettiği saatlerden birisi olmalıydı. Observerların onları kontrol etmek için kullandığı saatlerden. "Saat hala sende mi? Eğer öyleyse bu bizim için ciddi bir avantaj." dedi heyecanla. Shisha muhtemelen onu saklamıştı, bu kadar önemli bir aleti kaybetmesi söz konusu olamazdı. İrlanda'dan bahsettiğinde şaşkınlıkla gözleri büyüdü. İrlanda... Bu ülkeyi daha önce nerede duymuştu? Bo'ek'in yaptığı çizimlerden birisindeydi. Bok ona birlikte bu ülkeye gittiklerini söylemişti. Sonra ise... Son sayfasındaki bir şeyden söz etmişti. Sahi... Bunu Livei'ye hiç açıklamamıştı. Bok'un sakladığı şeyler vardı hala. Belki çok travmatik olduğu için, belki de onları korkutmamak için söylemiyordu. Livei artık ona şüpheci yaklaşmayacaktı. Bunun bir faydası yoktu. Bok onların tarafındaydı, yanlışı görmüştü, onlara yardım ediyordu. Önemli olan da buydu. "Öldün ama Dünya'da uyandın... Burada ölürsek... Oraya mı gidiyoruz? Yoksa bu sadece bir tesadüf müydü?" Eğer teorisi gerçekse bu oldukça korkunçtu.

----------------------------------

Mavi oldukça net bir şekilde observerın artık kendisiyle olmadığını söylemişti. Friks ondan önce davranarak sebebini sorduğunda da bedeninde olduğu müddetçe onu hissettiğini söylemişti. Mavi böyle söylüyorsa doğru olmalıydı. Observer gerçekten de Mavi'yi öldürmesini planlamıştı ancak planları suya düşünce kaçmıştı. Korkaklar. Mavi olarak değil kendisi olarak karşısına çıksaydı onu kurşunlayarak bitirmezdi işini, anasından doğduğuna pişman edecek kadar yakardı. Kemikleri bile ortada kalmayana kadar cayır cayır...

Livei kendi başından geçenleri anlatıp düşüncelerini açıkladığında odaya bir süreliğine ölüm sessizliği hakim olmuştu. Herkesin sindirecek ve düşünecek çok şeyi vardı. Sessizliği ilk bozan, liderleri Bok oldu. Söylediği şeyler Livei'nin kalbinin heyecanla çarpmasını sağladı. Artık Mavi Yıldız olarak değil, yeni bir oluşum adı altında hareket edeceklerdi. Tek hedefleri ise Dünya'yı durdurmak olacaktı. Bok ileri görüşlü ve akıllı bir adamdı. Livei'nin haklı olduğunu anlamıştı. Kendilerine ufacık acıma göstermeyen bu zavallı yaratıklara karşı merhamet gösterme lüksleri yoktu. Olacak şey onlara kendi ilaçlarından tattırmaktı. Onları yakalayıp bilmedikleri deneylere maruz bırakmak, annelerine koşmak için yalvarırlarken onlara acı verecek iğneler enjekte etmek çok zevkli olurdu. O günler de gelecekti... Herkes hak ettiğini bulacaktı. Kendi gezegenine ihanet eden Güney Tihami ve Gedhilfe de yargılanacaktı. Herkes tahtından inecekti. Sadece adalet başa geçecekti. "Harika, ekibi topluyoruz o halde." dedi yüzünde şeytani bir gülümsemeyle. "Bizim elemanlarımız bu iş için uygun, yeterince yetenekliler. Bizi dinleyeceklerine inanıyorum. Ayrıca onları çok özledim." dedi hüzünle. "Umarım hepsi iyidirler. Muhtemelen Dünyalı ibnetorlar şu anda planlarımızı dinliyorlar ve bizi durdurmak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklar." Bok'a döndü. "Mavi Yıldız içerisinde seni destekleyen ve güvenebileceğin isimler var mı? Onlar da bize katılabilir. Bir de... yeni ismimiz ne olacak?"
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Gerçekler ve Yalanlar

#33
Sekiz Saat Önce

Shisha, sorunun ardından cebinden bir saat çıkarıyor ve gülümsüyor. "Bende olmama ihtimalini ciddi ciddi düşündün mü?" Hemen ardından daha ciddi bir soru soruyor, daha doğrusu bir teori kuruyorsun. Shisha buna karşılık olarak "Ölmediğime eminim." diyor öncelikle. "Ölseydim eğer bunu anlardım, en azından öldüğüme dair bir hissi yaşadıktan sonra oraya giderdim. Daha çok ölmeye en yakın olduğum anda gibiydim. Tek bir saniye daha bekleselerdi kesinlikle ölecektim ama ölmemi engellediler." Shisha bir sigara daha yakıyor ve konuşmaya başlıyor. "Benim de ilginç bir teorim var. Bu herifler zaman ve mekanı bozabilecek güçlere sahipler, bunu biliyoruz. Onları izlemek ve belli başlı şeylere kulak misafiri olmak için bir güzel zamanım oldu. Bence bu adamlar ölmüş bir kişiyi tekrardan canlandıramıyorlar. Zamanı geriye alsalar bile bir kere ölen ölmemiş olduğu ana gelemiyor. Bu da bana zaman kavramının nasıl çalıştığını sorgulatıyor açıkçası. Zamanda geriye gittiğinde gerçekten zaman denilen şeyde geri mi gidiyorsun yoksa olaylar silsilesini geriye mi aktarıyorsun? Neyse, kafam almıyor bu şeyleri. Bu saati bile nasıl kullanmam gerektiğini bilmiyorum. Yine de şimdiden size söyleyeyim, bende kalacak."

Şimdi

"Mavi Yıldız'a kendimi kanıtlamak, bir şeyler başarabileceğime inanmak ve tek başıma yapabileceğimi göstermek için girmiştim. Bunu olabilecek en doğru yollarla yapmadığımın farkındayım ama bir süreliğine de olsa kendimi kandırmayı başardığımı düşünüyorum. Bundan iki yıl önce hiçbir şey bilmiyordum. Gerçeklerle aramda kocaman bir perde vardı. O perdeyi kendim kaldırmak istediğimi sanıyordum ama etrafımdaki insanların hep bir elden o perdeyi kaldırdığını görmek gerçekten neyin değerli olduğunu anlamamı sağladı. Bu nedenle arkadaşlar, kendimi size adayacağım. Baştan şunu da söyleyeyim, lideriniz olmak gibi bir amacım yok. Hepimiz eşit olmalıyız. Birbirinden farklı deneyimler yaşamış farklı insanların bir araya gelip fikir paylaşımı olmadan başarılı bir yönetim söz konusu olamaz. Bir ekip olmamız gerekiyor. Bir ekibin tüm üyeleri bir günde kovulursa lider tek başına hiçbir şey yapamaz ama lider bir günlüğüne kovulursa ekip en az bir hafta lider hala varmış gibi işler." Shisha Bok'un lafını kesiyor. "Peki ya o bir haftadan sonra ne olur?" Bok ise Shisha'ya dönüyor ve cevap veriyor. "Ekibin gerçek potansiyeli ortaya çıkar ve lidere ihtiyaçları olmadığını anlarlar." Bok'a birkaç soru soruyorsun ve o da cevaplamaya başlıyor. "Mavi Yıldız'dan düşündüğüm birkaç kişi var, onlara şu süreçte ulaşmaya çalışacağım. Gedhilfe'ye gelmelerini isteyebilirim. Artık bir örgüte bağlı olmadıklarını da öğrenmeleri gerekiyor tabii. İsim işine gelecek olursak..."


► Show Spoiler


"Buna sen karar vermeye ne dersin? Bence bunu hak ettin."
"Tihami savaşında yanlış tarafı seçen kız mı karar verecek la? Sıçtık."
"Birader, düzgün konuş amına koyayım. En doğru kararı Livei verir."
"Size güveniyorum Livei hanım!"
"Mavili bir şeyler mi olsa? Şaka şaka, söyle bakalım ne olsun ismimiz?"

Re: [Livei Nyawodz] Gerçekler ve Yalanlar

#34
Bok'u dinledikten sonra saçlarını okşadı yavaşça genç adamın. Gerçekten kendini kanıtlamış ve potansiyelini göstermişti. Büyük bir olgunluk gösteriyordu. Yaşadıkları gerçekten büyüdüğünü ve sorumluluk sahibi bir yetişkin olmaya başladığını gösteriyordu. Bunca zamandır kendi içerisinde büyük bir mücadele vermiş olmalıydı. "Lidersiz" bir grup olma fikrini beğenmişti. Bir kişiye bağlı kalmaktansa herkesin kendini yeterli gördüğü, bilgi paylaşımının yapıldığı, herkesin birbirini desteklediği bir oluşum çok daha mantıklı olacaktı onlar için. Geldikleri şu noktada bir liderin varlığı işleri değiştirmiyordu. Livei birasından son yudumu da kafasına dikti ve Bok'u dinlemeye devam etti. Mavi Yıldız içinde güvenebileceği insanlar olduğunu söylemişti, onlarla irtibata geçecekti. Gedhilfe'ye dönmek için sabırsızlanıyordu. Yeni isimlerini sorduğunda ise... Bok ondan ismi kendisinin koymasını istemişti.

"B-Ben mi?" diye kekeledi şaşkınlıkla. "Emin misiniz?" Bok bunu hak ettiğini söylediğinde kalbinin sıcaklıkla eridiğini hissetti. Shisha'nın göndermesine ise elindeki boş bira kutusunu kafasına fırlatarak karşılık verdi. "Kimmiş yanlış tarafı seçen?" dedi şaka yollu kızarak. Friks de atılmış ve en doğru kararı onun vereceğini söylemişti. Isam da ona dönmüştü. Mavi'nin esprisine ise hafifçe kıkırdadı. Herkesin bakışlarını üzerinde hissettiğinde utanarak kızardı. "Şey... Teşekkür ederim bu bir onur." dedikten sonra kollarını göğsünde birleştirdi ve bir süre düşündükten sonra kafasında bir ampul yanmış gibi heyecanlı ve ciddi bir tonda açıkladı. "Mutlak Son." dedikten sonra boğazını temizledi. "Onlara neyin yaklaşmakta olduğunu adımızı her duyduklarında hatırlasınlar diye." dedi şeytani bir sırıtışla.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Gerçekler ve Yalanlar

#35
► Show Spoiler
"Biraz korkunç bir isim değil mi sizce de? Gerçi bunu söylemek bana düşmez de..."
"Bira kutusunu affediyorum, en azından güzel bir isim buldun."
"Mavili bir şey olmadı ama ya. Güzel isim şaka maka. Mutlak Son. Vay anasını."
"Hassiktir! İşte bu! Amına koyayım çok heyecanlandım şu an!"

"Mutlak Son demek. O halde Mutlak Son olarak ilk yolculuğumuza çıkma vaktimiz geldi."

Sen, Bok, Friks, Thrao, Shisha ve Isam, grubunuzun geri kalanıyla buluşacağınız Tihami sınırına doğru yürüyorsunuz. Bir şeylerin değişeceğini şimdiden hissedebiliyorsun. Evdeki aileni düşünüyorsun. Keşke burada olsalardı ama oraya varana kadar beklemen gerektiğini de biliyorsun. Herkesin hayatta olduğunu umuyorsun ama kendi gözlerinle görmek ve rahatlamak istiyorsun. Şu anda bunun için endişelenmeyeceğine karar veriyorsun. En önemli şeye konsantre oluyorsun: önünüzdeki göreve. Thrao'ya dönüyorsun. Oldukça yorgun görünüyor. Çok şey yaşadı. "İyiyim iyiyim. Merak etme." diyor, ona baktığını fark ederek. Başını sallıyorsun ve omzuna hafifçe vuruyorsun. "Sırada ne var?" diye soruyor Isam. Bok "Pekala, Gedhilfe'ye gideceğiz. Gedhilfe'de yakında müttefik olacaklarımızla hemen temasa geçecek ve Dünya'ya karşı vereceğimiz mücadeleye hazırlanacağız." diyor. Herkes kabul ediyor ve konuşmaya başlıyorlar. Stratejiyi tartışıyorlar ve operasyonun ayrıntılarını planlamaya başlıyorlar. Sonunda bir yere ait olduğunu hissediyorsun. Artık hiçbir şey için endişelenmene gerek yok. Etrafınızda seni destekleyecek insanlar her zaman olacak. Bu kadar iyi insanlar bulmak harika hissettiriyor. Kendilerinden daha büyük bir amaç için savaşacak insanlar. Birbirini koruyacak insanlar. Onlar senin arkadaşların. İçin gururla doluyor. Gerçeklerden ve yalanlardan özgürsün, kendi kaderinizi yazmanın zamanı geldi.
Off Topic
Konu sonlanmıştır.

Ödüller
Livei Nyawodz
• 200 IP
• +1 Kavrama Statı
Off Topic
Livei Nyawodz'un bireysel konusu 1-3 gün sonra açılacaktır.
Locked

Return to “Flayuf”

cron