Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#31
Sinsi gölge öç peşinde eyleme geçiyor! Kapıyı açılmaz kıldıktan sonra etrafı incelemeye koyuluyorsun. Odanın beyefendiye ait tarafında bir şey bulamıyorsun. Aklına sandalyeye asılı paltosu geliyor. Hemen paltosunu alıp ceplerini inceliyorsun. Bir cebinden nane şekeri çıkıyor. Diğer cebinden de bir el kitapçığı. Gedhilfe Seyahat Rehberi yazıyor. Galiba ilk defa Gedhilfe'de bulunacak. Senin gibi. Yaka cebinde düzgünce katlanmış bir mendil bulunuyor. Paltonun içini yoklamaya koyuluyorsun. İki tane iç cebi var. Birinde güzel bir koku bulunuyor. Diğerinde ise bir mektup. Önceden açılmış bir mektup. Katlı mektubu alıyor, okumaya başlıyorsun.

"Sevgili Ortağımız, Sayın Gokokin Rosoman,
Sizinle tanışma şerefine nail olmak bizim için ne büyük bir sevinç! Pakt yasalarının uyguladığı sınırlamalar yüzünden hiç bir araya gelememiştik. Sonunda bir buluşma ayarlayabilmemiz yüreğimize su serpti. Her ne kadar şu güne kadar temsilciler aracılığıyla işlerimiz yürütmüş olsak da, en büyük destekçimizi kanlı canlı aramızda görmek daha iyi olacak. Yatırımlarınızın meyvesini size gümüş tepside sunacağımızı bilmenizi isterim. Arzuladığınız yenilikçi ve çağdaş devrim iki ulusa da görülmemiş bir yarar ve gelişme sağlayacaktır. Umuyoruz, göreceklerinizden ve geçireceğiniz süreden memnun kalırsınız.
Saygılarımızla, Gedhilfe Yenilikçi Adımlar Derneği


Bak sen şu ise, beyimiz ne kadar da haşmetliymiş böyle! Turnayı gözünden vurdun, evlat! İkramiye seni buldu! "Bay Slitshut, siparişiniz geldi. Kapıyı açar mısınız lütfen?" Olamaz, aynası- Oh, garsonmuş. Kusura bakma, havaya girdim. Adam kapıyı hafifçe zorlayıp açamayınca sana sesleniyor tabii. Elini çabuk tutsan iyi olur. Küçük maceranın beyefendinin kulağına gitmesini istemeyiz, değil mi?

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#32
Oda arkadaşı bulunduğu konumu terk ettikten sonra kafasında hızlıca bir plan kurdu. Bu plan ona sandalye sayesinde yakalanmasını önleyecek fırsatı verecek olsa da asıl amaç o sandalyeyi oraya koyduğunu kimse fark etmeden işi halletmek. Bu yüzden sandalyeyi kapının girişine bıraktıktan sonra doğrudan adamın şahsi eşyalarının arasına atıldı. Ceplerini karıştırırken işine yaran bir el kitabı buluyordu. Bu el kitabı Gedhilfe'ye dair bir rehberdi. Buradan çıkan sonuç olarak onun da ilk defa ziyareti olacağını kestiriyordu Dufo. Bunu bir avantaj durumuna çevirebilir miydi? Her zaman her şey avantaja dönüştürülebilir ama karanlık, karanlığın içerisindeyken ne göreceğini bilemezsin. Bu yüzden beklemek ve zamanı geldiğinde en doğru hareketi yapmak her şeyden daha mühim.

Paltonun iç ceplerine doğru elini uzattığı vakit orada işine yarayabilecek bir şey buluyor. Önceden açılmış bir mektup, mektubun içeriği ise bizi sonuca ulaştırabilecek en olumlu şey şu anda. Mektubu eline alıp, okumaya başlıyor ve içerisinde kendisine bu adamla yakınlaşmak için bir ipucu...

Mektubu okuduğu vakit adamın kim olduğu, ne ile uğraştığı ve ne için burada olduğuna dair çok net fikirlere sahip olmuştu kendisi. Üstelik mektubun içerisinde çok ciddi konulardan bahsediliyordu. Devrim? Ne tarz bir devrim iki farklı ülkeden olan insanları bir araya getirip; bu insanların ülkelerini çok farklı bir seviyeye taşıyabilirdi ki? Bu Dufo'nun yaşı ve yaşantısından daha büyük bir konuyu içeren mektuptu. Bu konu; Dufo'nun Gedhilfe'ye yola çıkmasının sebebi olan konu ile neredeyse aynı seviyede bir konuydu. Daha fazla Heifethler ölmeden bir şeyler yapmalıydı ki hiçbir çocuk aynı şeyleri yaşamasın.

İşte burada bir seçim yapmalıydı. Seçiminin içindeki alevi söndürmeden, onu daha sonrası için daha güçlü birisi haline getirmesi gerekiyordu. Bu yüzden bu trene binmesindeki amacını içine, karanlığın en dibine gömmeliydi. Çünkü şu an önünde kendi geleceğinde olabileceği bir figür vardı ve bu figür gerekli koşulları sağladığında ona çok faydalı olabilirdi.

Kafasındaki bu düşünceler ile boğuşurken kapının bir anda zorlanması Dufo'yu adeta o karanlığın içinden çekip çıkardı. Başı eğik şekilde düşünürken bir anda nefes aldı ve gözlerini büyütüp başını yukarı kaldırdı heyecandan. Arkasını hızlıca döndüğünde ise bunun o adam olmadığını, söylediği yemeği getiren kişi olduğunun farkındaydı. Bir anlık hareketle üstünü başını biraz çekiştirdi ve kapıya doğru yöneldi. Kapıya doğru yaklaştığı vakit çekingen bir sesle kapıyı açmaya başladı:

"Ö-özür dilerim! Üstümü değişiyordum kapıyı nasıl kilitleyeceğimi göremedim uyku sersemi! Çok teşekkürler yemek için!" diyip gülümsedikten sonra işaret parmağıyla bir dakika rica etti karşısındakinden. Ona bir şey sormak istermiş gibi bir tavır büründü ve konuşmaya başladı;
"Mazur görün, odadaki beyefendiyi tanımıyorum ama kendisine biraz kabalık ettim galiba. Kendisini tanıyor musunuz? Geldiğinde ona ne ikram etsem kendimi affettirebilirim? Şu an eğlenmeye gitti de acaba orada mı kendisine bir şey alsam? Yardımcı olursanız çok mutlu olurum zira kendisi ile sohbetimde çok fazla şey öğrendim! Ayrıca, burada pijamanız var mı?" diyor ve cevabını bekliyordu karşısındakinin. Ve evet doğru, Dufo adamın gözüne girmek için uğraşacaktı şimdi. Sonuçta adamın nasıl birisi olduğunu, nasıl bir amacı olduğunu ve kim olduğuna dair fikirleri vardı artık. Şimdi ise bir terzi gibi bu söküğü dikmek için ince ince iğneyi deliğinden geçirmeliydi. Şimdilik...
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#33
"Buyrun yemeğiniz ve içeceğiniz!" Küçük bir tabak üstünde bulunan kısa silindir vari bir kaptan sarkan ince kırmızı et dilimleri mevcut. Tabakta ise küçük bir et sosu kabı ve biraz sebze mevcut. Şeftali suyu ince uzun bir bardakta. "Pijamamız maalesef yoktur. Kıyafetlerinizi kendiniz getirmelisiniz." Servis arabasına geri dönüyor. "Kusura bakmayın, beyefendiyi tanımıyorum fakat bir öneride bulunabilirim. Bir kişi ile barışmanın en iyi yolu onunla onun sevdiği bir etkinliği yapmaktır. Canlı müzik hemen ileride. Ona katılmalısınız bence." Görevli öneriden sonra servis arabası ile ilerlemeye devam ediyor. Kafanı odanın dışına çıkarıp sola baktığında upuzun koridoru görüyorsun. Seninki gibi bir sürü oda var yanlarda. Sağ tarafa baktığında ise hemen ilerideki sahnenin bir kısmını görüyorsun. Sahne canlı müziğe hazırlanıyor. Oturanlar olduğu gibi insanlar gelmeye de devam ediyorlar. Beyefendiyi göremiyorsun. Görüşün kısıtlı olduğundan olsa gerek. Bu esnada burnuna minik şölenin güzel kokusu geliyor. Baharat? Baharatlıymış aynı zamanda. Söylemem gerekiyor, tam bir Himotalı çıktı beyefendi. "Bir Himotalı seçkin bir centilmen olsaydı?" sorusunun yanıtı niteliğinde bir sipariş. Himotalılar her ne kadar çağdaşlaşma ve değişme yolunda ilerleseler de asla özlerinden vazgeçmezler. Gelenekler, görenekler ile örf ve adetler ulusal değerlerdir. Aranın bozuk olduğunu düşünüyorsan, ürünü yanına alıp onun masasına oturabilirsin. Sonuçta Himotalılar sıcakkanlıdır. Çabuk ısınırlar. Oh, canlı müzik başlıyor! Sahneye lacivert ve parlak bir elbise giymiş yetişkin bir kadın çıkıyor. Hey maşallah! Frum ve Ser neler yaratıyor be! Yâr saçların lüle lüle, yâr benziyor beyaz güle!
...
Sen bu göndermeyi anlamazsın şimdi.
Hmmm

Kadın aşık olunası biri işte! Anla yani! Her neyse, konu dağılmasın. Usta, kadın bir giriyor klasik müziğe. Bir patlatıyor o büyüleyici sesi. Bir an her şeyi unutacakmış gibi oluyorsun. O kadar kuvvetli bir ses! Frum ve Ser neler bahşediyor çocuklarına! Herkes anında alkışa tutuyor sanatçıyı. Sanatçı ise hem gülümseyerek karşılık veriyor hem de esere devam ediyor. Her türlü birinci elden deneyimlemen gerek bu tür etkinlikleri. Televizyon/radyo vız gelir, tırıs gider bunun yanında.

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#34
Bu noktaya kadar Dufo'nun macerasında yaşadığı bir olaylar ona bir çok sözde basit, anlamda kişiden kişiye sonsuz ifade içeren kelimeler ile karşı karşıya kalmıştı. Bunların her biri herhangi bir kişinin hayatına amaç olabilecek nitelikte ifadelerdi. Dufo, bunların pek çoğunun bulunduğu bir yolcuğun içinde bulunduğunun farkına henüz varabilmiş değildi. Üstelik yolun oldukça başı ve daha atacağı adamın ona katacağı veya ondan götüreceği şeyler konusunda fikri bile yoktu. Hayatı bu doğrultuda yaşayan birisi miydi? Henüz kim olduğunun bile farkında olmayan, sadece öfkesiyle hareket eden ve o içindeki boşluğu her şeyi hazmetmesi için bekleten bir adamdı Dufo.

...Kim bilir, bu yolculuğun ona en büyük öğretisi buna bir son vermek olur?...

Büyük resim...

Sahi ne olmalıydı büyük resim? Bir yaratıcının kudretini görmek için kendi açısından onun gücünü görmek, yaratılanın elinde olan bir durum muydu? Din adamı ona büyük resme bakmalısın dediği zaman aklından geçen şey koca bir boşluktu. Ancak bu sefer Dufo'nun kendi tasvir ettiği değil; tapınakta duyduğu o güzide sesin ona anımsattığı adeta onu göç ettirdiği başka bir alemdeki boşluktu. Sıradan insana huzur veren bu durum Dufo için fazla "iyimser" bir olaydı. Böyle bir gücün var olması bile onu oradan adeta kaçmaya zorlamıştı. Bu korku ona bu konu açıldığında uzun bir süre daha yetecekti.

Yolun sonu?

Her hayatın bir sonu olduğunu ve bu sona giderken çeşitli yollardan geçtiğimizi her kitapta, insan hayatından bahsederken hep dile getirirler. Yaşadığımız her anın yolu kıymetli kıldığından bahsederler. Tabii bu durum normal insanlar için geçerli bir durum. Yolun sonu, kazanmayı arzulayanların ilgilendiği bir noktadır. Trende adamla konuştuğu vakit bu cümleyi duymuştu. Yolun sonu neydi ki? Yolun ve onun sonunun neden bu kadar önemli olmalıydı? Yaşadığın sürece kazanmak ve bunu yapmaya devam etmek genç adamın tek isteğiydi...

Şimdi ise bir odanın içinde karşısında şeytani bir güç barındıran bir adamla karşılaşmıştı. Hayatında ilk defa kendisinin içine içine seslenen birisiyle karşılaşmamıştı belki ama bu adam Dufo'yu adeta içine çekiyordu. Bu durumdan kaçınmak ilk adım için gerekli miydi? Belki de işleri olumlu bir sonuca bağlamak için yapılan ilk hamle kötüydü ancak devamında ne olacağını kaderimiz değil, biz belirleyeceğiz!

İçeriyi karıştırmak için kapıyı kendi usulüyle kilitlediği zaman sipariş ettiği yemek gelmişti. Hay aksi! Bu durum biraz kötüydü onun için ama elinden gelen hız ile elde edebileceği her şeye erişmişti. Hem korkulacak bir şey de yok gibiydi. Yavaşça kapıyı açtı, yemeğini getirdiklerini gördü ve söyleyeceklerini söyledi. Daha sonrasında da aldığı cevaplar doğrultusunda mutluluğunu dile getirecek şekilde gülümsemiş ve teşekkür etmişti. Herkese şirin görünmek veya aciz görünmek onun için önemli bir husustu sonuçta.

Görevliden adres tarifi aldıktan sonra onun gidişini bekledi ve öyle kafasını çıkardı. Etrafı incelediğinde ise upuzun koridoru görüyordu. Etrafta da bir sürü odanın olması bu vagonun dolu olduğuna işaret ediyordu onun için. Adam canlı müziğe gitmişti. Yemeğini alan Dufo da oraya gidecek ve adamı arayacaktı. Yolda giderken yemeğine göz gezdirdiğinde gerçekten krallara layık olduğunu söylemekte fayda var. Beyefendi gerçekten ağzının tadını bilen birisi doğrusu! Sahnenin görünen kısmına ilerlediğinde şovun henüz başlamadığını, hazırlıkların devam ettiğinin farkına varınca ayakta dikilip beyefendiyi aramaya başlıyordu gözleriyle. Niyeti, yemeğiyle birlikte onun yanına oturmayı teklif etmek ve ikram edecek şekilde beraber eğlenmeyi dilemekti. Pek tabii, bunun içerisinde bir özür ve açıklama yapma niyeti vardı.

Yemeğin baharat kokusu burnuna gelen Dufo adeta büyüleniyordu. Sadece baktığı zaman bile etkilenmesine yeterli olan bu şölen gerçekten göründüğünden daha derindi. Bir an gülümseyip resmin büyüğünü zaman geçtikçe anlıyor olmasıyla ilgili bir espri geliyordu aklına ve sahnede beliren, lacivert ve parlak bir elbise giymiş yetişkin kadını görüyordu. Kadın... etkileyiciydi!

Kadın şarkıyı söylemeye başladığında Dufo adeta büyüleniyordu. Tıpkı o tapınakta yaşadığı olay gibi ama bu sefer daha farklıydı. Şehvet içeren bir durum değildi bu lakin gerçekten buna hayran kalmamak hiçbir kıta beşerisinin yanıtsız kalabileceği bir durum değildi. Bu fırsatı kullanarak; beyefendinin yanına gidip ona elindeki leziz tabağı adeta ona sunarmış gibi önüne sundu. Daha sonrasında gülümseyerek:

"Ben konuşmayı çok bilen birisi değilim ancak yemeğin iyisinden, şarkının ve kadının güzelinden anlarım. Size eşlik edebilir miyim? Söz veriyorum bu şov sona erene kadar sadece sessizce eğleneceğim. Üstelik bunları birlikte yiyebileceğimizi de düşündüm." diyerek gülümsemesine devam etti. Beyefendi bu teklifi kabul ederse gerçekten her şeyin dönüm noktası olacağına; Dufo'yu sosyal becerileri gelişmemiş bir birey olarak nitelendireceğine emindi. Bu yüzden bunun işe yaraması gerekiyordu!
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#35
Gokokin'i ağzında soslu bir et dilimi ile açılış alkışını yaparken buluyorsun. Yaşını almış biri için enerjik gözüküyor. Sesini duyduğunda sana dönüyor ve seni dinlerken et ağzındakini bitiriyor. Hafifçe gülerek "Babasının değerli vazosunu kıran bir çocuk gibi adak sunmana gerek yok, delikanlı. Ben ne babayım ne de Tanrı. Gel, otur ve eğlencenin tadını çıkar. Bu tür güzellikler zor bulunuyor." Masaya oturuyor ve Minik Şölen'i önüne koyuyorsun. Onun da önünde bir Minik Şölen olduğunu görüyorsun. İkiniz de şarkı boyunca konuşmuyorsunuz. Çıkardığınız tek ses alkışlarınız oluyor. Gösteri bittikten sonra fark ediyorsunuz ki hava iyice kararmış. Gokokin kol saatine bakıyor. "Yatma saati gelmiş. Bana müsaade!" diyerekten odanıza geçiyor. Sen de peşinden gidiyorsun. Gokokin, yatağını hazırlıyor. Ardından koltuğu kendisini kapatacak konuma getirip valizinden çıkardığı pijamalarını giymeye başlıyor. "Bütün kıtayı dolaşan ve kaliteli eğlence ile lüks yemek sunan bir projenin soyunup giyinmek için bir perdeyi bile çok görmesi komik, değil mi? Şuradan bir perde geçse ne güzel olurdu. İşte, başarı ile başarısızlığı ayıran her zaman küçük detaylar oluyor. Ben hayatta böyle bir şeyi göz ardı etmem mesela." Pijamalarını giydikten sonra koltuğu yerine koyuyor. Turkuaz renginde bir pijaması olduğunu görüyorsun. Sol göğsünde ise biri boş biri dolu olmak suretiyle iki tane yarım daire var. Yatağa giriyor ve yorganı çekiyor. Ardından alarmını ayarlıyor. "Doğru anda yatıp doğru anda kalkmak sağlık açısından baya önemli. Sana da öneriyorum." Alarmı da ayarladıktan sonra dönüp uyumaya başlıyor. Önce ana avrat sövme ile karışık bir hayâl kırıklığı yaşıyorsun. Ardından "Sikerler!" edasıyla yatıp zıbarıyorsun.

Nedenini bilmediğin bir nedenden ötürü gözlerini açıyorsun. Yatağının başındaki alarmın kırmızı ışığı var sadece. Eline alıp bakıyorsun. Gece üç buçuk. O esnada odanın dışında sürekliliği olan sesler duyuyorsun. Galiba başkaları da senin gibi nedensizce uyanmış. Uyuyamayınca da can sıkıntısında koridora çıkmışlar. Sonuçta, gece servisi yok. Bir şekilde zaman öldürmek gerek. Öldürülen zaman geri alınamayacak yıkıcı sonuçlar doğursa bile, bazen elindeki tek yol bu olabiliyor. Yanında biri olunca daha kolay ve keyifli oluyor tabii. Geceleyin de buna tam uygun he! Tam zamanı gibi bir havası var. Uykun dağılmadan yatsan iyi olur. Aksi takdirde, bir daha uyuyamayacaksın. Zaten kendi içinde yeterince sorunun var. Bir yenisine daha gerek yok. İyi geceler ve tatlı rüyalar!

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#36
Yaşamın her daim insana sunduğu fırsatlar vardır. Kimi zaman bunlar gerçek olamayacak kadar iyi olduğu için korkusundan, yaşantısından ötürü bunu gerçek bulamamıştır. Kimi zaman, yaşanan olayın sunduğu o mükafatı görebilecek kadar özel gözlere sahip olmamıştır kişioğlu. Dufo'nun hayatında bu tren macerası yaşanana kadar hiç böyle bir an olmamıştır. O sadece hayatın ötesinde, insanların hayal ettiği zaman midesinin bulandığı ve görmekten çekindiği yerlerde yaşamış ve bulunmuştur. Genç yaşına rağmen yeteri kadar kötülüğe tanık olmuş bu genç beden, ruhunu kaybedeli o kadar zaman olmuştu ki belki de bu yolculuk onun, ruhunu bulması için düzenleniyordu en başından beri. Veya insanların varlığıyla övündüğü bu şey, aslında hiç var mıydı? En başından beri yolculuğun amacı buydu. Buna doğru uzanan her şey onun için bu resimde, büyük resme ulaşması için gereken birer tondu adeta. Dufo için ruh, insanların kendi lastik olmuş yalanlarına uydurdukları bir "sibop" idi adeta.

Genç Dufo, elindeki minik şölen ile en azından adam ile arasını düzeltmek için normal bir bireyin yapacağı şekilde ona ikramda bulunuyordu. Normal iki bireyin uzlaşması için atılan bu hamle beyefendinin aslında tatlı ancak bir o kadar da kibirli söylemiyle neticeye kavuşmuştu. Bu Dufo için olumsuz olmuştu zira buraya gelirken ki düşüncesi bu yaşanan olayları unutup sıfırdan, ondan öğrenebileceği bazı şeyleri öğrenip gittiği yerde gölgesinde ilerlemek olacaktı. Ancak asıl amacı bu olmadığı için pek de bir hayal kırıklığı olduğu söylenemez. Pek tabii adamın söylediği şeyler hep imgeler üzerineydi bu onun dikkatini çekmişti. Bu adam gerçekten kimdi? Böyle bir adamı trenin hizmetlisi nasıl oluyor da tanımıyordu? Neyse, en azından Dufo'nun hikayesinde artık "şüpheli" bir adam var. Üstelik bu adam ile şu an oldukça eğleniyorlar!

Saatin geç olmasıyla birlikte adam yatma saatinin geldiğini söyleyip odaya gidiyordu. Genç Dufo da onu takip ediyor ve birlikte odaya giriyorlardı. Üstünü değiştirmek için etrafı organize eden adam sonrasında da böyle bir detayın böyle lüks bir yerde olmayışından dolayı serzenişte bulunuyordu. Kendisinin böyle bir şeyi ihmal etmeyeceğini de dile getirmekten alı koymuyordu kendini. Bu adam hakkındaki düşünceleri oldukça anlamsız olan Dufo böyle birinin ölmesi dünyanın faydasına olacağını düşünüyordu. Kendisi çok bilen, parasıyla bir şeyleri başaracağını düşünen ve üstelik Dufo'nun sosyal statüsünden bakıldığı zaman potansiyel bir tehdit olan bu birey için hareketlenmeliydi. Ancak o an şu an değildi!

Yatmaya karar verdikten sonra bir süre geçtiğine emindi. Hani olur ya, bir süre geçtiğini boşluk olduğunu hissedersin. Tam olarak öyle bir hissiyatın içerisindeydi Dufo tekrar gözlerini açtığında. Ancak etrafta ters giden bir şeyler vardı. Tepenin başındaki saati aldığı zaman gecenin üç buçuğuydu saat! Bu saatte bir şeyler olmuş olmalı ki sesler geliyor olmalı dedi ve yataktan kalktı sessizce. Gecenin bu saatinde dışarıdan gelen sesler insanların uyanıp, can sıkıntısına çıkardığı sesler konusunda kanaat getirmişti genç adam. Bu yüzden endişelenecek bir şey olmadığından ötürü derin bir oh çekip yatağına gözünü çevirmişti.

Kaosların bazı şeyler için gereken iyilik esansı olduğuna inanıyordu Dufo. Bu inanış, kendisinin sürekli içten içe kötülüğe hasret duymasıyla bağlantılıydı. Kötüye ne kadar yakınlaşırsa iyiye de o kadar yakın olurdu. Yatağına doğru adım adım ilerlerken gözünü yanında yatan beyefendiye dikmişti. Sol elinin bileğini kontrol ettikten sonra ihtiyacı olan şeyin orada olup olmadığını kontrol etmişti. Ayakkabısının ucuna hafifçe bastığında da diğer ihtiyacı olan şeyin orada olduğunu doğrulamıştı. Bu gürültüde, bu boşlukta, şuracıkta bu adamı öldürmeyi dilemişti içten içe Dufo. Sanki şu an için yaşanan her şey bu senaryo için biçilmiş kaftan idi!

Adama doğru adım adım ilerlerken elini cebine attı, derin bir nefes alıp cebinden çıkardığı maskeyi çok hızlı bir şekilde yüzüne geçirdi. Aldığı nefesi tutmaya devam eden genç adam ellerini bir tur esnettikten sonra yatağına doğru ilerlemeye devam etti. Gokokin'in gözlerinin içine doğru baka baka yürümesine devam etti ve bu yürüyüşünde oldukça sessiz ve naifti. Tıpkı hikayelerde anlatılan, ölümün beyaz perdelerle onu bekleyen "iyi" insanları almaya gelişini tasvir edinen hale büründü. Aklına tapınaktaki o ses geldikçe o tarafta olduğuna, o tarafın ona güç vereceğine inanarak adam ile kendi yatağının tam ortasına geldi. Boş bakan, küçümser gözlerle adama bakmaya devam çok kısa bir süreliğine. Yolun sonunu merak eden bu adam için eğer uykusundan uyanırsa ve bir şeyler yapmaya çalışırsa yine yolun sonu Dufo olacaktı. Onu öldürmeye o kadar istekliydi ki; onu öldürüp kendi canına kıyabilirdi o an için.

Ancak bunu yapmadı. Bu ölümün ardında bir amaç olmadığını doğruladı kendi için ve sadece bir süre daha bakındı. Daha fazla uykusu kaçmadan, adamın gözlerinin aralanmasının ihtimalini düşünerek gördüğü şey Dufo'nun bu dünyada karanlığına gömdüğü "o" şey olmalıydı. Bu belki de bu adama bir ders olurdu. Sonunu düşünen hiç kimse o yolun sonunu görebilecek kadar "şanslı" değildi. Heifeth eğer bu dünyada normal bir hayat yaşıyor olsaydı şayet kendi sonunu hiç böyle düşünmezdi. O yüzden bu hayatta asla sonunu düşünerek değil, kendini düşünerek yaşamalısın. Dufo belki bu adam kadar nüfuzlu değildi. Belki de birebir dövüşseler onu yenemezdi ama tam şu an istese bileğindeki bıçağı, istese yeteneğini kullanıp onu delik deşik edebilir ve onu bekleyen bütün insanları, bütün geleceği yok edebilir ve hiçliğe gömebilirdi. Bunu yapmayarak Dufo, kendi içinde bu adamın geleceğini değiştiren kişi olduğunu, onun söylemleri aksine vazonun kırılmasından ötürü değil, kırmayı istemesinden ötürü onu affetti. Daha sonrasında yatağına geçti ve maskesini çıkartıp tekrar cebine koydu. Bir süre daha adama baktıktan sonra uyumayı denedi ve belki de bu düşünceler onu rahat bırakırsa bunu başarabilirdi.
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#37
İçinde yaşadığın ilgi çekici çekişmeden sonra yatağına dönüyor ve "galip" kişi olarak uykuya dalıyorsun. Mışıl mışıl uyuyorsun. Gokokin'in kurduğu alarm ötmeye başlıyor. Önce, alarm yüzünden yarı uyanık duruma geldiğini anlamadan kıçını dönüyor ve tekrar uyumaya çalışıyorsun. İçin geçiyor ama yine uyanıyorsun. Bu sefer alarmın farkındasın. "Bu adam sağlıklı yaşama düşkün bir züppe. Kesin alarmı kapatır ve kalkmaya başlar. Beni de kaldırıp sabah sabah kafa ütülemez umarım." diye düşüncelere dalıyorsun. Tam yine için geçecekken bu sefer daha gürültülü bir ses duyuyorsun. Bir duyuru, bütün tren içinde tekrarlanıyor. "Tüm yolcularımızın dikkatine, Gedhilfe'ye varmış bulunmaktayız. İnmek isteyen yolcularımızın vagonlarının çıkış kapasına yönelmesi önemle rica olunur." Sevinçle yataktan kalkıyorsun. Yüzünde bir gülümseme ile geriniyorsun. Sonunda! Sonunda, vardın Gedhilfe'ye. Ne yolculuktu ama! Gel gör ki, hâlâ alarm çalıyor. Bu adam gerçekten uyanmıyor mu? Gokokin bey, hayırdır? Uykunuzu mu al-
...
Gördüğün manzara karşısında gözlerin fal taşı gibi açılıyor. Tüylerin diken diken oluyor. Zihnin kargaşaya ve paniğe sürükleniyor. Soğuk terler döküyorsun. Gözlerin dahi yaşarıyor. Öğürmemek için kendini zor tutuyorsun. Gokokin, o öldürülmüş! Öldürülmek ne kelime? Vahşice katledilmiş! Boğazı boydan boya kesilmiş, gövdesi yarılmış; iç organları gözüküyor. Sen öyle taş kesilmiş şekilde dururken içeri Gedhilfe polisleri giriyor. Önce sana bakıyorlar, ardından zavallı yaşlı adama. Ardından yatağına bakıyorlar. Sen de oraya bakıyorsun. Yatağının başucunda kan revan içinde bir bıçak var. Bıçağın şekli ise o kadar garip ki, bıçak bile demeye getiremezsin kendini. Polisler tekrar sana dönüyor ve silahlarıyla üzerine yürüyorlar. O sırada, camın açık olduğunu görüyorsun. Dışarısı tam olarak nereye çıkıyor bilmiyorsun fakat iki seçeneğin olduğu bari. Ya kalıp durumu anlatmaya çalışacaksın ya da atlayıp kaçmaya başlayacaksın. Seçim senin!

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#38
Verdiğimiz kararlar sonucu artık eski olduğumuz kişi olmayız. Aldığımız her karar, bir seçiş olarak hayat yolumuzu belirler. Ve her bir seçiş başka bir yol için vazgeçiş olarak nitelendirilecektir. Sıradan insanlar için bu durum her şey başka bir kapıya açılır algısıyla yaklaşılmaktadır. Ancak genç Dufo için bu durum oldukça farklı seyir etmektedir. Onun düşünceleri ve arzuları feda edilen her seçimin büyük bir kazanımla doldurulması gerektiğine dair bir hissiyattır. Dufo yaşlı adamla geçirdiği o geceden sonra ondan kurtulması gerektiğini hissetmişti. Ancak bunu yapmak için kendine verebileceği bir "neden" yoktu. Ona göre onu öldürmek, duvara çizgi atmaktan farksız olacaktı. Ancak yine de adamın uykusunda da olsa gördüğü şeyin Dufo'nun onu azat ettiğini bilmesini istemesiydi. Sadece bu his onun için kazanmış olduğunu doğrulayacaktı onun için.

Gel gelelim o gecenin kargaşası Dufo için bir fırsattı ama gerekçeler yeterli olmayınca adeta bunu elinin tersiyle itti. Hayat ona şans tanıdığı için kazanmak istemiyordu. Kendi bilgi ve becerisiyle başarmak, kendi arzu ve istekleri doğrultusunda kazanmak şimdilik bu trende onun için en doğru şey olacaktı. Her zaman hayata kafa tutulmaz bu doğrudur ama hayat denen kavram, sizi içine alan bir boyut olması onun sizi kontrol etmesine izin verebileceğiniz kadar erdemli bir kavram değildi. Çünkü onun bir zihni, bir duygusu olduğuna inanmıyordu Dufo. Onun için sadece kurban olmanız yeterdi ve yaşananları düşündüğünüz zaman hiç kimse gibi yaşamın da masum olmadığını düşünüyordu. Adalet denen kavram, çoktan uzaklaşmış ve kaçmış gitmişti.

Ayağı kalkıp bir anlığına gözü dönen genç adam gecenin ona verdiği fırsatı kullanıp işi bitirebilirdi. Yapmamış, kendine hakim olmuş ve böyle birinin kıtanın kaderine etki edebileceği konusunda fikirleri dolayısıyla kendi nefsine hakim olmuştu. Halbuki adam potansiyel bir tehditti ve elbet bir gün bu hali yüzünden öldürülecekti. Hoş, bir gün herkes ölecek fakat kimin önce olup sonra olduğu onun yaşama şekline bağlıydı. Dufo'nun kendisi ise ipin üstünde yürümeye çalışan bir cambaz gibiydi. Yolun sonuna gidebilir miydi? Yolun sonuna gittiğinde ne kazanacaktı bu sefil kıtada? Peki ya geri dönerse, ne olacaktı? Bunların hiçbiri önemli sorular veya gerçekten mutlu edici cevaplar değildi. Çünkü sadece ilerleyenler zafere ulaşabilirdi, bunu biliyordu.

Sabahın olduğunu alarmın çalmasıyla anlamıştı genç delikanlı. Her ne kadar bu durumdan hoşnut olmasa da uyumaya devam etmişti ancak alarmın susmayışı onu baya rahatsız etmişti. İçinden yaşlı adama küfürler ediyordu ve gülerek bu kadar kibirli olan birinin nasıl da uyku problemi olabilir diye düşünüyordu. Alarmı duyup onu kaldırmadığı için Dufo'nun kafasını da ütüleyebilirdi. Bu ihtimali de göz önüne almıştı genç adam ama hala ne yatağından bir ses, ne de kendisinden bir soluk duyuyordu.Artık alarm sesine aşina olan genç adam tekrar uykuya dalmaya çalıştığı sırada bu sefer daha gürültülü bir ses duyuyordu. Sonunda Gedhilfeye varmıştı Dufo! Bunun sevinciyle dikelip esnemeye başlamıştı. Bunca sese rağmen hala uyanmayan yaşlıya gözünü çevirmişti Dufo. Durumu anlamamıştı çünkü adam ölmüş gibi uyuyordu!

Uyanıp adama baktığında ilk başta bir şey fark edememişti. Daha sonrasında kendine geldiğinde bir an için hala rüyada olduğunu düşünen Dufo, o an kendinden gitmişti. Bu gördüğü manzara da neydi böyle!? Yoksa gece istemeden de olsa adamı delik deşik mi etmişti? Hayır, bunun olmadığından çok emindi. Ancak baktıkça ve düşündükçe midesi ağzına gelmeye de devam ediyordu. Birisi bu adamdan adeta intikam almış ve öylece bırakmış. Durumun dumurluğuna uğramış genç adam için her şey daha da kötüye gitmek için adeta birbiri ile yarışıyordu. Kapı bir anda açılıyor ve içeriye polisler giriyordu. Uyanık bir şekilde durduğu için önce Dufo'yu süzen polisler hemen ardından ölü bedene bakıyorlardı. Sonrasında ise tekrar Dufo'ya bakıyorlardı ama bu sırada değişik, kanlı bir bıçak orada yatağının baş ucunda duruyordu yaşlı adamın. Polisler Dufo'nun üzerine yürümeye başladığında Dufo arkasındaki açık camı fark etmişti.

Bu durumda yapılacak çok az şey, karar verebilecek çok az zaman vardı. Düştüğü bu tuzakta Dufo'nun kendini açıklaması muhtemeldi ama hayatı zindana dönerdi uzun bir süreliğine. Üstelik yaşanan bu olay bilmediği bir memlekette, bilmediği bir adamın başına gelmişti. Dufo yavaşça ellerini havaya kaldırdı teslim olurmuş gibi. Daha sonrasında şu cümleler ile polislere seslendi:

"Ben bu bileti alırken sadece ekonomik olarak hayatımın sikileceğini sanıyordum.Sadece paltosunda mektubu okumuştum oysa ki!" dedi ve gülümsedi. Daha sonrasında polislerin üstüne gelmesine fırsat vermeden cinayet silahını aldı, çok hızlı bir şekilde camdan dışarıya çıkmak için adımlarını hızlandırdı. Hatta bu işin içinden ne kadar hızlı kurtulursa o kadar iyi olacağını düşündüğü için Neon - Hareketlilik aktif ederek camdan atlayacaktı. Atlamayı başarır, önünü görebilecek bir durumda olursa da arkasına bakmadan şehrin merkezine karışacaktı. Ne de olsa onun kim olduğunu, nereden olduğunu bilen yoktu. Ancak bu durumu kim planladıysa ve rahata erdiğini düşünüyorsa artık, onun rahat edebileceği bir kıta yok. Heifeth'in intikamı için çıkılan yolda kendi intikamını da üstüne koymuştu Dufo.

Aslında kaçmayıp, bir çok fazla gerekçe söyleyebilir; durumu açıklayabilir nitelikte davranabilirdi. Ancak politik bir sürü ysıkıntı aşanacağından ötürü bu durumun tüm dünyaya zarar vereceğinden emindi. Zaten karşısındaki polislerin de bu durumu planlayan kişilerden olduğu ihtimalini de göz önüne aldığı için kaçmanın en mantıklısı olacağını düşündü. Adamın kim olduğunu, ne işle uğraştığını o biliyordu. Trende adamı tanıyan bir başkası varsa eğer o da Dufo'nun peşine düşecekti zaten bundan da emindi. Keşke elinde bir adres olsaydı da Gokokin'in buluşacağı insanlarla buluşabilseydi... Ancak şimdilik bu anlamsız düşüncelerden sıyrılıp hayatta kalmaya odaklanması gerekiyordu. Kıtanın geleceği için mücadele etmeliydi!
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#39
Gedhilfeli polisler yorumunu yok sayarak bağırıyorlar. "Yat, yat, yat, yat!" Sana adım attıkları gibi Neon - Hareketlilik ile camdan atlıyor ve istasyonda buluyorsun kendini. Tanımadığın istasyonda, tanımadığın kişilere çarpa çarpa tam gaz ilerlemektesin. Her şey seni suçlu gösteriyordu, eyvallah fakat bre gerizekâlı, niye cinayet silahını alıyorsun? İşleri daha ne kadar kötüleştirebilirsin ki? Frum ve Ser aşkına!

Şehir merkezinde Neon - Hareketlilik ile esmeye devam ediyorsun. Çok geçmeden polis arabalarının sirenleri kulaklarını deliyor. Işın saçarak koşmakta olan birini bulmak ve takip etmek aynasızlar için zor olmasa gerek. Megafondan çıkan gür ses beyninin içinde yankılanıyor. "Gedhilfe ve Pakt Kanunları adına sana durmanı emrediyorum. Eğer kaçmaya devam edersen cezan ağırlaştırılacak ve sana ateş açılacaktır." Hızlı olabilirsin Dufo Slitshut fakat araba daha hızlı! Araba gittikçe sana yaklaşıyor ve bir polis memuru camdan sarkıp ayaklarına doğru Karbon - Grafit uyguluyor. Bulunduğun zemin aniden kayganlaşıyor ve dengeni yitirmeye başlıyorsun. Düşmemek için bir taraflarını yırtarken önüne çıkan rastgele bir insan evladına bodozlama giriyorsun ve onla beraber takla atarak yere kapaklanıyorsun. Polis arabaları son sürat gittikleri için tepki verdiklerinde baya ileride kalmış oluyorlar. Zar zor ayağı kalkıyorsun ve ileriden arabaların sana doğru geldiğini görüyorsun. Açık alanda at koşturmanın anlamı yok. Dar bir yola girmen gerek. Ara sokaklara dalıp izini kaybettirmek zorundasın. Ya soldan ya da sağdan içeri dalacaksın. Soldaki ara sokağın sonu tek katlı eski tarz evlere ulaşıyor. Sağdaki ara sokağın sonu ise başka bir yol ayrımına. Herhalde iç taraflara çıktığındandır. Frum ve Ser diyerekten bir kapanış yapmak istedim fakat şu an onlar bile sana yardım etmezler. Kelimenin tam anlamıyla yapayalnızsın.
Off Topic
Atom enerjin %100'den %75'e düştü. Neon - Hareketlilik yeteneğin çarpışmadan ötürü kapandı.

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#40
Planladığı gibi bıçağı alıp camdan dışarıya atlamıştı genç adam. Bu sırada ona bahşedilen yeteneğini kullanıp hızlanmayı dilemişti ancak hiçbir zaman bir araba kadar hızlı olamamıştı. Polislerin bu denli hazırlıklı gelmiş olabileceğini hiç düşünmemişti. Bunun resmen bir tezgah olduğunu düşünmüştü. Pek tabii bunun sebebi polislerin arabayla burada beklemesi değildi. Odasına giren polislerin doğrudan baskın yapmaya gelmiş olması ona bu izlenimi vermişti. Koşmaya devam ederken bu tarz düşüncelere yer vermemek ve yola odaklanmaya çalışmak için zihnini boşaltıyordu elinden geldiği kadar.

Koştuğu sırada peşinden gelen polislerin sesini duyuyordu. Araçlarında hızlı bir şekilde onu kovalayan polisler Dufo'nun dikkatini dağıtmakta ve onu panikletmekteydi. Araba ona yaklaştığında içerisinden bir polis dışarıya sarkıyordu ve Dufo, ayağı takılıp zeminin değişmesi dolayısıyla dengesini kaybediyordu. Kısa ibr süre daha koşmayı başaran genç delikanlı sonrasında bir vatandaşa çarpıp takla atarak duruyordu.

Bu takla atışın ardından polislerin ondan uzaklaştığını fark ediyordu. Bu sırada ayağa kalkıp doğrudan kafasını sağa çevirdi. Sağa doğru hareketlenirken üstündeki ceketi çıkartıp elinde topladı ki koşarken daha az fark edilme imkanı bıraksın. Evet, kararı netti! Olabildiğince hızlı koşup bu sağında bulunan noktaya girecekti. Belki hayatında ilk defa şansı yaver gider ve bu polislerin pençesinden kurtulurdu. İnsanların içine karışmak veya saklanmak bu ikisinden başka bir seçeneği yok gibiydi!
Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Gama”

cron