Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#21
Genç adamın kaderinin yol ayrımına geldiği noktalarda başına gelen talihsizlikler bir işaret olabilirdi. Ancak işaretler, ikazlar ve yaşananlar onun içindeki karanlık tarafından boğulmaya, mahkumdur. Başka insanların durup söyleneceği noktalarda harekete geçmek adeta bir kahramansı tavırdır. Dufo'nun kurtarmak istediği kişi ise kendisi olduğu için normalde de hızlı olan genç şu an adeta limitlerini kırıp hareket ediyordu. Ele geçirme arzusu ve kendini tatmin etme duygusunun onu dönüştürdüğü tazı Teşkilat Merkezine ulaşması için hala yeterli değildi. Kendinden vazgeçerek amacını gerçekleştirmeye karar verdiğinde ona engel olan şey vücudu olmuştu. Bahçeye ulaştığı vakit adeta lastikleri patlayan bir araba gibi olduğu yere düşmüştü. Kendini istemsizce dinlenmeye vermiş olan genç delikanlının görüşü kararmış, aklı bulanmıştı. Bu sırada bir ses ona hitap etmiş ve o da sesin geldiği yöne gözlerini çevirmişti. Gördüğü şey karşısında bir sürü meslektaşı ve beyaz tenli, kara kaş kara göz bi' adamı görüyordu. Adam ona ulaşmadan bir şeyler söylüyordu ama nefes alıp vermekten kalbinin ritmi, bütün sese engel oluyordu.

Karşılaştığı kişi yeni teşkilat başkanıydı. Genç delikanlının cehaletiyle ölüm burun buruna gelmişti ancak niyetini düzgünce açıklayıp, bu yaptığının bir sebebi olduğunu dile getirince başkanın tepkisi değişmişti. Bu sayede her ne kadar kendisinden ilginç şeyler duymuş olsa da işini hallettirebilmişti. Özellikle başkanın ağzından çıkan nasihat niteliğinde atasözü Dufo'nun dikkatini çekmeyi başarmıştı. Bu adamda farklı olan bir şeyler vardı. İlk karşılaştığı andan itibaren ona söylediği şeyleri umursamamış olsa dahi bu son söylediği, içindeki o kimliği görebilen birisinin olması ürpertici gelmişti. Bununla ilgili bir şeyler yapmalıydı zira insanların onu önceden tanımlaması emellerine engel olabilecek bir durumdu.

Kendi çerçevesinden dünyayı yargılamak kolaydı insan için. Fakat başkasının çerçevesinden bakıldığı zaman sizin kimsenin anlamaz dediğiniz şeyler, başkaları tarafından net bir şekilde anlaşılabilir hale geliyor olabilir. Bunu bilmeyen insanlar kendilerini akıllı sananlardır. Kendi yaptığı gizli işin o açığa çıkmadığı sürece kimse tarafından bilinmeyeceğini düşünmek, arzu ve düşüncelerinin aksine davranışlar sergiler ise dikkat çekmeyeceğine inanmak her "tehlikeli" insanın yaptığı bir taktiktir. Bu yüzden Dufo dikkatleri, beklentileri üzerine çekmek yerine bir şeyleri belli edip insanların onun ismini andığı zaman "geçiştirdikleri" birisi olmak istediğine emindi artık. Yaşından ve işine yeni başlamasından ötürü belki çok imkanı olmadı ama şu ana kadar yaşanan şeyler onun için kusursuz bir başlangıçtı.

Şimdi kaldığı yerden devam etmeliydi. İlk iş tamamdı ancak zaman kısıtlıydı. Ne yazık ki bu sefer bitik bir haldeydi ama denemeliydi. Düzgün bir şekilde ayrıldıktan sonra tekrar tabanları yağlayıp harekete geçti. Başbakanın odasına doğru ilerlerken çok ciddi hakaretler ediyordu kendine genç adam ama bu onu yıldırmıyordu. Binanın kapısına gelip kapıyı açtığı zaman gerçek ile karşılaşıyordu. Vücudu adeta ona düşman kesilmiş ve amacını gerçekleştirmeye engel olmaya çalışıyordu. Durumunu açıklarken Başbakandan red yiyen genç adam, son gücü ve kararlılığını toplayıp, söylediklerini bir kenara atıp bunu yapmak zorunda olduğunu açıklamıştı. Fakat burada da başkanın onun hakkında söyledikleri köşeye atılacak gibi değildi. Ülkesinin ileri gelen iki önemli bireyi onu yargılarken hep vahşiliğini dillendirmişlerdi. Bu, nasıl olabilirdi?

İlk başta üstü ve başından ötürü olduğunu düşünmeye başladı. Fiziki durumunun da sebep olduğu hayvani durum onu insanlar tarafından garip yargılanmasına sebep olmuş olabilirdi. Öyle miydi? ...

Genç adamın konuşmasının ardından başkan söylediklerini unutup kağıdı imzalıyordu. İnsanlardan bir şans daha isteyen genç adam o şansı almıştı ve şu an geri dönmeye, tren garına gitmeye hazırdı. Fakat insanların kendisi hakkında söylediklerini bir kenara yazmalıydı. Açığa çıkmak onun için ölmekten daha kötüydü. İnsanlara amacını dillendirdiği zaman kurtuluşa yaklaştığını söylemeleri onu içten içe sinirlendiriyordu. Kurtulmak isteyen kimdi? Kurtuluşa ulaşmak istediğini düşündüren neydi? İnsanların kendi belirledikleri kalıplar, kendi içerisinde bulundukları konumlar bir diğerini yargılama hakkını mı tanıyordu onlara? Tam olarak bu sebepten ötürü insanların aydınlık diye nitelendirdiği ışık aslında onları körelten, karanlıktan daha dehşete düşüren egolarıydı.

Bir şekilde tren istasyonuna ulaştığında artık enerjisi bitmişti. Daha öncesinde karşılaştığı polisler ona yardımcı olmaya çalışmıştı. Saate baktığında içten içe küfür edip bilincini kaybediyor ve bayılıyordu. Uyanmaya başladığında bir el feneri ışığı gözüne tutuluyordu ve sesler duymaya başlamıştı. Nasihatinin ardından trene ulaştığını doğrulamıştı ve bu durum onun o tüm anlamsız düşüncelerini, aklına fısıldanan gariplikleri unutmaya yetmişti. Revirden çıktıktan sonra hemşirenin yardımıyla bir kapıdan içeriye giriyordu. İçerisi buranın bir tren olduğunu söylemeye şahit isterdi ama oradaydı işte! İçeride iki tane lüks koltuk, iki tane lüks tekli yatak, iki mini bar ipekle örtülmüş ve donatılmış uzun bir masa, kapının yukarısında da geniş ekran bir televizyon var. Hatta yatakların başucunda gece lambaları ve radyo bile var. Bu nasıl bir tren diye geçirdi içten içe. Demek ki paranın yapamayacağı şey yok bu kıtada. Dufo kendisine bunu bir not olarak edinmişti. Yaşadıkları şartlar ile başkalarının yaşadığı hayatlar var olduğunu anlamıştı.

Dinlenme faslına geçtiği zaman etrafta çok fazla şey ve bu şeylerin bir arada çok zor görebilecek şeyler olduğunu düşünüyordu. İnsanların giyimi, etrafın kuşamına baktığı zaman bu düşünce aklından çıkmıyordu. Etrafı süzerken yanında ki entellektüel görünümlü beyefendinin onunla iletişim kurması onu baya şaşırttı. Adama düzgün bir cevap vermenin sessiz kalmaktan daha iyi olacağını, sosyalleşmenin faydası olacağını düşündü. Kendisini toparlayıp, oturuşunu düzeltip konuşmaya başladı:
"Uzun zamandır dolaşma fırsatım olmamıştı. Tatil heyecanımı sonunda gerçekleştirebilirim! Uzun bir süredir para biriktiriyorum o yüzden bu tatilin her detayı özel olmalı. Eğer kabalık etmiyorsam, sizin yolculuğunuzun amacı nedir?" diyip gülümsemeye başladı kibarca. Sohbeti gizemli bir ortamdan çıkartıp standart bir tatilci ortamına dönüştürmek isteyen Dufo'nun bakalım karşılaşacağı şey ne olacaktı!
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#22
"Ne kadar kibar bir delikanlı! Kaldı mı senin gibiler?" diye gülüyor beyefendi. Ardından Koltukların arkasında bulunan ve dışarıyı gösteren cama bakıyor. Doğa manzarası harika! Gülümseyerek "Bir arayıştayım evlat." diyor ve bakışlarını sana çevirip devam ediyor. "Annem ile babamın aksine, hiç bir zaman inançlı bir kimse olamadım. Belki kendimi o duyguya kaptıramadım, belki de fazla kafa yordum. Her türlü, çok genç bir yaşta Shugridizm'i terk ettim. Başta çok korkuyordum. Ya gerçekse? Ya yanlış yapıyorsam? Gerçek değilse ben ne yapacağım? Doğru ne? İnsanın aklında her şey geçiyor. Gel gör ki, kimse bir anda dinden çıkmaz veya dine girmez. Bu bir süreçtir. Sindire sindire gerçekleşir. Elli beş yaşıma geldim. Gördüklerim, duyduklarım ve deneyimlediklerim ciltlerce kitap olur. Nice yaşamlar geldi geçti ömrümden fakat hâlâ gökte birisi veya birileri var mı, hiç bilmiyorum. Bildiğim; daha doğrusu öğrendiğim tek şey, zaten en başından sonuna kadar arayışta olduğumuz." Yaşlı beyefendi konuşmasını bitirdikten sonra derin bir iç çekiyor ve uzun masanın kendi tarafındaki işlemeli porselen bardaktan bir yudum alıyor. "Eğer yaşlı bir ruhla sohbet etmek istersen, bu konu hakkında sen ne düşünüyorsun bilmek isterim. Gençliğinin baharındaki bir delikanlı için fazlasıyla ağır ve yabancı bir konu olabilir elbette. Sonuçta, bu konuları konuşmak için daha çok erken."

Bir yandan merağını gidermek isterken, öte yandan yanlış anlaşılmak istemeyen bu centilmen uzun yolculuğunda sana yoldaş olmak istiyor. İster kıyafeti olsun, ister çay takımı, seçkin bir sınıftan olduğu belli. Bakalım masaya ne koyacaksın?

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#23
Hayatının son bir saatinde yaşadığı kargaşa, stres ve sözler ile verdiği mücadeleyi değerlendirdiğimiz zaman genç delikanlı gerçekten iyi bir iş çıkardı. Her ne kadar sağlığından olacak duruma gelmiş olsa bile buna değer miydi? Bu hikayesinin sonunda öğrenebileceğimiz bir gerçekti. En azından şunu söyleyebiliriz; genç ve polislik hususunda tecrübesiz olan birinin başka bir ülkeye, başka bir dünyanın konusunu ele almak ve kendi çıkarları doğrultusunda adaleti sağlamak için hareketlenmesi oldukça büyük bir adım. Tabii adaletten bahsediyorken, nasıl bir adaletten bahsettiğimizi anlatmak ve açıklamak oldukça zor. Çünkü hikayesine eşlik ettiğimiz kişi kendi duyguları, insanların duygularından intikam bağlamında daha yoğun olan birisi.

Her ne kadar üstleri onun dışarıdan bakıldığında direkt bir canavar olduğunu anlasa da normalde kendisi bu durumu saklamaya çalışır elinden geldiğince. Hatta potansiyelini gizlemek yerine gerçeği yansıtmayacak şekilde bazı eylemleri yapar ki insanların onun hakkında bir fikri olsun. Bu sayede insanlardan bir çok hususta kurtulup, onların onun yanında rahat davranmasına sebebiyet verir. Bu sayede insanların gerçek "benliğini" görebilmeyi arzular. İnsanların içlerinde sakladıkları ve kendilerini tuttukları alanlar en güçlü, en çok zaafı olduğu alanlar olarak düşünür. Ve insanların zaafları vakti geldiğinde zamandan bile kıymetlidir.

Trende bayıldıktan sonra kendine geldiğinde yaşadıklarını, yaşayacaklarını düşünecek fırsatı olmamıştı. Yorgunluğun ona verdiği zarardan ötürü hala kendisini toparlayabilmiş değildi. Bu yüzden yaşadıklarına dair net bir izlenim, olay örgüsü veya çıkarım yapacak durumda değildi. Ancak yolda giderken ve dönerken kısa da olsa bir süreliğine bu duruma zihninde yer edinmişti. Üstelik sadece insanların onun nasıl birisi olduğunun farkında olması değil, çıktığı yolda onun başından beri duyduğu şeyleri tekrar tekrar söylenmesi garibine gitmişti. Şimdi ise oturduğu yerde, hal ve görünüşünden seçkin bir sınıftan olduğu belli olan bir adam ile konuşmaya başlamıştı.

Karşısındaki adam ile tepkisine bakarak düşündüğü ilk şey pozitif bir iletişime başladığıydı. Fakat adamın cümlelerin devamında oldukça ilginç, Dufo'nun ders alması gereken ve söylediklerine dikkat etmesi gereken noktalar vardı. Adamın hikayesinde kendi hikayesine benzeyen noktalar vardı ancak bu noktalar onun uydurduğu hikayenin parçalarıydı. Asıl amacı bir inanca sahip olmak, bir Tanrı'nın ona yol göstermesi için arayışta olmak değildi. Dufo kibarca beyefendiyi dinledikten sonra teşekkür edercesine kafasını salladı ve içtenlikle şu cümleleri kurdu:

"Efendim, sizin hayatınızda yaşadığınız ve yaşamaya devam ettiğiniz olaylar gerçekten bir yolculuktan fazlasını gerektirir buna eminim. Ancak kendim için şunu söylemem lazım; ben, arayışımı dolu dolu yaşamaya niyetliyim. Bu yüzden bu konuda hiçbir acelem yok. Şunu biliyorum ki mucizeler insan için her zaman vardır ancak zaman, işte zaman kavramı insanın mucizelere tanık olması için en mükemmel anı kollar. Ne zaman olacak diye düşünmek yerine o zaman gelene kadar mutlu olabileceğim şeyleri yapmaya devam etmeliyim. Her şey olacağına varır en nihayetinde."

gülümseyerek lafını bitirdi. Adama kendisinin neden bu yolculuğu tercih ettiğini söylemekten çekinmişti. Herkesin böyle bir anlamlandırma amacı varsa bile onun ilk amacı yaşamak olduğunu, yaşamanın da bir çizgisi olduğunu dillendirmesi karşısında ki insanın ona daha fazla bilgi paylaşmasına neden olacaktı. Böylece kendinden veriyormuş gibi gözükse de aslında karşısındaki insandan daha fazla bilgi alacaktı, en azından öyle hedefliyordu.
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#24
Beyefendi gülüyor ve "Senin kadar genç ama olgun birisine rastlamadım." diyor ve kalkıp camı aralıyor. İçeriye temiz ve serin bir rüzgar geliyor. Koltuğuna oturuyor, çayını yudumluyor ve devam ediyor. "Sence de o cümleler için fazla genç değil misin? Senin gibi diri bir beden elli yaşında gibi kendisini kaderin rüzgarlarına bırakmışçasına konuşmamalı. İstediğin alacak güce ve zamana sahipsin. Ah, ben senin yaşında olacaktım!" Çayından bir yudum daha alıyor ve ortadaki meyve tabağından bir elma alıp ısırıyor. "Hem, bak, paran da olmalı. Bu tren yeni sayılır ve sen VIP bilet almışsın. Olanağın var yani. Bu kadar durağan olma! Enlerde yaşa! Göz açıp kapayıncaya kadar bitecek olan bu kısa serüven dopdolu olmalı. Benim yaşlarıma geldiğinde birçok şeyin ne kadar anlamsız ve büyütülecek şeyler olmadığını anlıyorsun." Bir süre duraksıyor ardından sakalını ovuşturup kendine kendine mırıldanıyor. "Yooo, aslında güzel cümleler kurdun. Nice çocuklar gördüm büyük resmi görmekten aciz, oradan oraya kendilerini savurdular. Nicelerini gördüm kafayı tek bir yola öyle takmışlardı ki etraflarını göremediler. Evet, her ne kadar tuttuğunu koparman gerekse de neyi tutup kopardığına da dikkat etmen gerek. Hazır konumuz inanç iken, senin ne düşündüğünü merak ediyorum. Senin gözünden yaratıcı bir varlık var mıdır gerçekten?"

Beyefendi parlak bir gülümseme ve heyecan dolu bir sesle senle insanlığın en eski sorularından birini tartışmak istiyor. Farklı bakış açıları ile karşılaştırmak onu genç hissettiriyordur belki de. Canı sıkılmış da olabilir pek tabii. Sonuçta daha çok yol var Gedhilfe'ye. Tadını çıkarmak gerek, değil mi?

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#25
Dufo'nun trende karşılaştığı ve hiç tanımadığı adam ile konuşması ve konuştukları konunun onun çemberinde dolaştığı şeyler olması, kaderin ona olan cilvesinin bir göstergesiydi. Ancak bu tarz tezatlıklara veya mucizelere inanmak onun doğasına aykırıydı. Onun için gözleriyle anlamlandıramadığı olaylar, gerçek dışı ve mantıksızdı. Mantığının dışına çıkan olaylar ise onu hayrete düşürmek için yeterliydi. İnsanoğlu, basit fiziki kavramlar dahilinde anlaşılabilecek bir canlıydı onun için. Çünkü parmak uçurumu gösterirken, budala parmağa bakar. Olayın ne olduğuyla değil neye işaret ettiğiyle ilgilenmemek insanın tam olarak da yaptığı şey.

Adamı dikkatlice dinledikten sonra kendisine bir konuşma planı düşünmüştü o an. Bu yolculuk uzun sürecekti ve kendisini biraz açarsa bu adam, doluluğunu Dufo'nun bütün merakına yedirebilirdi. Bunun yaşanması için bir umut ışığı lazımdı sadece yaşlı adama. O ışığı da Dufo karanlığın içinden bir anlığına ona göstermeye çalıştı. Adeta bir arabanın trafik ışığını beklemesi, bir yarışçının düdüğün çalmasını istemesi gibi bir bekleyiş. Bunun için gerekli bir kaç kelimeyi söyledikten sonra o sihirli sözler bu gizemli yolun kapısını açacaktı.

Cümlelerinin akabinde gülmeye başlayan adam Dufo'yu överek konuşmaya devam ediyordu. Bu sırada da içeriye temiz, serin bir rüzgar eşlik ediyordu ki adeta havanın değişmesi fiziki şekilde yaşanıyordu. Adamın konuşması da bu ahenkte şekilleniyor ve Dufo'yu övgü dolu, cesaretlendiren kelimeler eşliğinde mutluluğunu dile getiriyordu. Burada ise Dufo'nun yaptığı şey cımbız ile lafların içerisinden adamın söylediği, kendisinin ihtiyacı olan bilgileri seçip almaktı. Bu yüzden umut dolu gözleriyle, karşısında ki adamın sözlerine kulak kesti ve bunu yaparken suratındaki gülümsemeyi hiç eksiltmedi.

Adamın sorusuna gelmeden önce kendisinin bir an önce yapması gereken bir şey vardı. Böyle biriyle sohbet edecekseniz, uzun sürecek ve onun bilgilerinden faydalanacaksanız bu sadece bulunduğunuz an için olmamalı. Gelecekte, olabilecek herhangi bir durumda karşınızdaki kişinin gücünü ve otoritesine ihtiyacınız olduğunda erişebilecek imkana sahip olursanız bu sizin için çok önemli bir ayrıcalık olacaktır. Dufo bunun farkında olan birisiydi ve ona göre harekete geçecekti. Adamın sözlerinin bitmesinin ardından konuşmasına kendini tanıtarak başlayacaktı:

"Efendim, öncelikle özür dilerim. Kabalığımı affedin ismim Dufo, kendimi bu saniyeye kadar tanıtmadığım için fakat sözleriniz beni o kadar etkiledi ki..." diyip derin bir nefes aldı ve tekrar konuşmaya devam etti "Aslında yeni tanıştığım insanlarla paylaşmamam gereken şeyler olduğunu düşünüyorum ancak kader, beni sizin karşınıza çıkardı adeta. Son günlerde kafamda söylediklerinizle ilgili o kadar çok şey dolaşıyor ki emin olun bir tek cevap vermek, düşüncelerime ve duygularıma haksızlık olacaktır." dedikten sonra arkasına yaslandı genç adam.

" ...Otoriteye körü körüne itaat, hakikatin en büyük düşmanıdır... "

Kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra çok içten bir şekilde sözlerine devam etti:
"Gözlerimin göremediği yeri görmeyi hedefliyorum efendim. Bildiğimizden daha büyük şeyler detaylarda gizlidir benim düşünceme göre. Her ne kadar bunlar küçük şeyler de olsa bilmediklerimiz, her zaman bildiklerimizden fazla olmalıdır. Öyle değil mi? Ben sadece bir gücün olduğuna ve onun yaşadığımız her anın, yaşayacağımız her olayın onun takdirinde gerçekleştiğine inanıyorum. Ancak bazı şeyler var ki; elim kolum bağlı oturursam bu gücün adının lekelenmesinden ötürü kendimi asla affedemem! Sahiden, sizin isminizi sormadım ama buraya geldiğimden beri daha yeni kendime geliyorum. Sizi tanıyabilir miyim? Ve benim gibi genç bir adamın hayatında ışık gibi doğmayı başardığınızdan ötürü şunu da sormama izin verin; siz tam olarak kimsiniz?" bunları söylerken oldukça kibar ve içtenliğini öne çıkarmaya çalıştı. Belki hepimizi şaşırtacaktı ama söylediklerinde sonuna kadar ciddi ve içtendi. Karşısında ki insanın gözünü boyamaktansa ona içinde bulunduğu karanlığın ne kadar büyük olduğunu, aydınlanmak için ne kadar gözünün döndüğünü ima etmenin ne kadar önemli olduğunu düşündüğünden bu cümleleri kurmayı tercih etti.
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#26
Beyefendi sen konuşurken önce bir kaşı kalkıyor. Sonra gülümsemeye başlıyor. Göz kapakları ardına kadar açılıyor. Hafifçe gülerken inci dişleri gözüküyor. Gözlerine ışık geliyor, yüzüne ise renk. Sözcüklerin onu hayranlıkla etkiliyor. Bu kadar genç bir yiğit, ne istediğini bu kadar iyi bilen biri, bu kararlılık ve ciddiyet...

Beyefendi sana olan yeni saygısından ötürü üstünü nazikçe silkeleyip düzeltiyor. Eliyle çayını yavaşça kenara itiyor ve masaya doğru güzelce eğiliyor. "Evet, kişioğlunun yaşam amacı! Görülmeyenin ötesinde görünen, bilinmeyenin ötesinde bilinen, her bir engeli dağı fethettikten sonra sadece bir tepe olduğunu fark etmek ve karşında çok daha büyük bir dağ görmek, onu da fethetteceğini çok iyi bilmek. Nesiller boyunca sonsuza kadar evrimin basamaklarını çıkmak. Üstün olmanın değil, üstünlüğün peşinden dalağın şişene, ciğerlerin patlayana kadar koşturmak. Artık ellerini masaya koymuş sana doğru eğilmiş ve nefes nefes kalmış olan adrenalin makinesi beyefendi. Soluklanıyor ve büyükçe sırıtıyor. "Soruna yanıt vermeden önce son bir soru sormama izin ver lütfen."

P E K İ, Y A Y O L U N S O N U N D A S A D E C E H İ Ç L İ K V A R S A?

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#27
Sınav dönemim olduğu için pasiflik yaşayabilirim. Bu süreç ramazanın sonuna kadar sürebilir elimden geleni yapacağım.
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#28
Genç Dufo, hiç olmadığı kadar özgüvenli ve düşünceli şekilde hareket etmeye başlamıştı bu trene bindiğinden beri. Karşısında adeta onun içini görebilen, ağzından lafları almak isteyen birisi varmış gibi duruyordu. Her ne kadar kaçamak cevaplar vermek veya doğruluk payı bulunmayan cevapları karşısındakine yansıtmaya çalışıyor olsa da sanki adam, kanayan yarasına parmağını sokuyormuş gibiydi. Belki de bu yanlış bir açıklama oldu; Dufo'yu ateşliyor gibi duruyordu. Genç adamın kanı her ne kadar kaynıyor olsa da aklı ve tecrübe edindikleri, öğrendikleri ve hissettikleri onu dizginleyen nihai zincirleri. Ve bulunduğu her yerde bu zincirler onu takip edecekti.

Kendisi bir açıklama ihtiyacı gördüğü için konuşmasını yapmış ve doğru bir şekilde adamın sorusunu cevaplamıştı. Bunu yaparken her ne kadar bazı noktalarda açık vermiş olsa da bu verdiği açıklar adamın, doğrudan ona sözlü bir şekilde saldırmasını sağlayacaktı. Böylece ufacık bir umut ışığı gören her insanın cesaretlenmesi gibi bu adam da zaferini tescillemek adına asıl niyetini açığa çıkaracaktı. En azından Dufo'nun niyeti buydu. Pek tabii, tanrıcılık oynamanın yanı sıra böyle biriyle karşılaşmış iken başka şeyleri de öğrenip edinmek işine yarardı.

Bu sebeplerden ötürü açık vermiş gibi görünmek ve biraz konuşmak onun işine yarayabilirdi. Öyle de olmuştu! Kendi cümlelerini dile getirirken adamın adrenalininden iki şey anlaşılabilirdi:

Ya bu adamın canı çok sıkıldı ve böyle dalga geçecek birini buldu;
Ya da kendisini bir hazineye denk gelmiş kadar şanslı hissetti.

Dufo'nun cevabı ise ikisine de hayır demekten ileri gitmeyecekti bu konuda. Başkalarının emelleri doğrultusunda hareket etmek kendi özgürlüğünün ve benliğinin dışında bulunan bir eylemdir. Kendi çıkarları ve özgürlüğü doğrultusunda yaşayan genç bir adam bu hususta oynanan oyunu bozmayacak, oyunun sonunda adamın da dile getirdiği "üstünlüğü" hedefleyen kişi olacaktı.

... Kazanmak her şey değildir ama kazanmayı istemek...

HER ŞEYDİR.

Kazanmanın sizin için ne anlam ifade ettiğini siz kendiniz belirlersiniz. Ancak şu an, şu sırada Dufo için kazanmanın tek şartı karşısındaki bu yaşlı adamın kim olduğunu ve ne istediğini tam anlamıyla öğrenmek... İşte bu şu an onun hedeflediği şeydi. Adamın konuşmasını dinledikten sonra yüzündeki kibar gülümsemeyi hiç bozmadı ve adamın tavırlarına uygun olarak davranmaya devam etti. Masaya doğru yaklaşan adamı görünce Dufo bazı şeylerin kontrolden çıkabileceğini düşündü ama kendisi onu kontrol altına almak, kendi zincirleriyle karşısındakini adeta boğmak ve kölesi etmek istiyordu.

Adamın sorusu da tam olarak Dufo'yu şaşkına çevirmişti. Trende gördüğün birine, genç bir adama düzgünce sohbet ederken neden böyle garip bir şey sorarsın? Senin için böyle bir şey neden bu kadar önemli? Veya sorumu değiştiriyorum; üst tabakadaki insanların akıl sağlığı yerinde mi? Aslında bunun için karşısındakinin kim olduğunu da öğrenmesi gerekiyor ya, o da farklı bir konu!

Şaşkınlığın suratına verdiği ifadeyle bir süreliğine adama baktı. Gözleri kocaman açılmış olan genç adam, şaşkınlığını örtmek için hemen konuşmaya başladı:

"Bu trene bineceğimi düşünemiyorken şu an bindiğimde böyle bir şey ile karşılaşmak beni ziyadesiyle şaşırttı efendim. Benimle böyle uçuk konularda, özgürce konuştuğunuz için sizlere teşekkür etmek istiyorum. Ancak benim de size söylemek istediğim bir şey var!" dedikten sonra gülümsedi ve arkasına yaslanıp dik bir şekilde oturdu. Bu sırada adamdan gelebilecek herhangi bir fiziksel etkileşim adına hazırlandı. Daha sonrasında adamı süzerek, kendinden emin bir şekilde şunu söyledi;

"Sonunu düşünen, kahraman olamaz. Tatmin olmak benim için yeterli bir sonuç değil." dedikten sonra adamın tepkisini ve cevabını merak etti.


  Hidden text. You must register
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#29
"Hahahahahahahahahah!"

Beyefendi keyif dolu bir kahkaha atıyor. "Sonunu düşünen kahraman olamaz mı?" gülmeye devam ediyor. "Tatmin de olmazsın yani." Bir elini diyaframına getiriyor ve Diğer eliyle yaka cebinden mendil çıkarıp gülmekten gelen gözyaşını siliyor. "Şuna bak, bir de koltuğa iyice yapıştı konuşmadan önce." Beyefendi koltuğuna otururken zar zor gülmeyi kesebiliyor. Ardından gözlerinin içine keskin bir bakış atıyor. Sanki bir yerin kesildi gibi hissediyorsun bir an. Sana şunları söylüyor. "Zor bir soru karşısında havalı ve kaçamak sözler söyleyip koltuğa dayanmak ancak oturduğu koltuğu ve bulunduğu makamı hak etmeyen acizlerin işidir. Ancak korkak ve güçsüz biri yanıtın kendisi olduğu bir sorudan kaçar. Beni iyi eğlendirdin, sorun yok. Bir başkasına karşı bunu yaparsan, işte o zaman, kaybedersin." Beyefendi koltuğa asılı paltosunun cebinden Güncel Gedhilfe gazetesini çıkarıyor ve sessizce okumaya başlıyor.

Hiç bitmeyeceğine emin olduğun sessizlik bir hanımefendinin kapıyı tıklatarak içeri gelmesi ile son buluyor. "İyi günler diliyorum, öğün olarak ne arzularsınız?" Beyefendi gazetesini indiriyor ve yumuşak bir sesle "Bir adet minik şölen alayım. Yanında da kayısı suyu olursa memnun kalırım." Hanımefendi not alıyor ve sana dönüyor. "Peki, siz ne arzularsınız?" İstekte bulun veya bulunma, yolculuk devam ediyor. Hava kararıyor ve bu sefer içeri bir beyefendi geliyor. "Canlı müziğimiz az sonra başlayacaktır. Arzu ederseniz, sizi alana alalım." Odayı paylaştığın beyefendi üzerini düzeltiyor, ceketini alıp odadan çıkıyor. Etkinliğe katılıp katılmamak senin elinde fakat doğanı ne kadar çarpıklaştırdığını düşünürsek geride kalıp odayı da "inceleyebilirsin". Belki aradığın "yanıtı" beyefendi yokken bulabilirsin.

Re: [Dufo Slitshut] İlklerin Doğrultusunda!

#30
Genç Dufo kendisinden beklenmeyen, mafya gibi duruşu ve üslubu ile karşısındaki adama kanında akan kanın ne kadar hızlı olduğunu göstermek istiyordu. Pek tabii bu durum onun için iki şekilde sonuçlanacaktı; birincisi adam onunla alay edecekti, ikincisi adam ona ilgi duyacaktı. Peki bunu neden yapmıştı? Bazen karşınızdakine ayna gibi olmanız gerekmektedir. Kimi zaman ona kendisini kimi zaman ise kötü yönünü gösteren bir ayna. Dufo bu yaşlı ve üst perdeden konuşan adamın genç bir delikanlıya olan tavrına merak duyduğu için sınırları aşırı zorlamıştı. Bu sınır aşımı neticesinde de adamın eşsiz kahkahaları ve alaycı öğütleriyle karşı karşıyaydı. Bu duruma oldukça içerlemiş olsa da bozuntuya vermemek için kendini sıkmıştı.

Uzun bir sessizlikten sonra kapı çalmış, içeriye bir hanımefendi girmişti. Hanımefendi meramını dile getirdikten sonra beyefendi de bir şeyler söylemişti. Bunun üzerine Dufo da minik şölen isteğinde bulunmuş ve şeftali suyu istediğini dile getirmişti. Akşam olduğunda ise canlı müziğin başlayacağı söylenmişti ama bu durum Dufo için avantajdı. Öğlen gazete okuyan adamın akşam dışarı çıktığını görünce kafasında bir takım plan oluşturmuştu. Adam odadan gittikten kısa bir süre sonra kapının arkasına sandalye dayayacak, öncelikle etrafı araştıracak kim olduğuna dair izler peşinde olacaktı. En sonrasında da eline sandalyeyi alıp tekrar yerine koyup, gazetenin içeriğine göz gezdirip adamın bir şekilde ilgilendiği sayfaları bulmaya çalışacaktı.
Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Gama”

cron