Shisha ile kaçıp 1 günlük araba yolculuğu yaptığımızda hiçbir şey konuşmak istememiştim. Sürekli olduğum yeri sorguluyordum. Yani, Djurat'ta yetişip bir polis memuru olmuştum ve sadece bir vakaya çıkabilmiştim. Bu vakada dayak yemiş ve evime yollanmıştım. Şimdi de pakt için çağırıldığım ilk seferberlikte onlara karşı gelmiş ve evimi, yurdumu, ailemi, sevgilimi bırakıp bambaşka bir ülkeye doğru yola çıkıyordum. Tihami'ye daha önce gelmiştim. Abu ve ailesi bana ülkeyi gezdirmişti. Djurat gibi cumhuriyetçilerdi ama Djurat'ın aksine iyi insanlardı. Livei'nin bizimle gelmemiş olmasına şaşırmamıştım. Onun ülkesinde onu sevenler, onun yardımını bekleyenler vardı. Ben ise yalnızdım. Bir anda aklıma Bo'ek ve Jüme gelince dişlerimi sıktım. Bana yardım edip koruyan yegane iki kişiydi bunlar. Kaşlarımı çattım ve bir daha onları göremeyecek olmamı düşündüm. Zaten çok değer verdiklerini düşünmüyordum ancak etraflarında olmayı isterdim gerçekten.
Şimdi ise, endişeliydim. Hayatımın geri kalanında ne yaşayacağımı bilmiyordum. Bildiğim tek şey Shisha ile ilerleyecek olmamdı. Tihami'nin güney kısımlarına geldiğimizde boynum tutulmuştu. Bu sefer camın kenarında oturduğum için Shisha'nın omzuna koymak zorunda kalmamıştım kafamı. Beni bir pansiyona bıraktılar. "Peki ya Shisha?" diye sordum otobüsten inerken. Onun yakında geleceğini söylediler. Zaten pansiyondaki odamız iki kişilikti. Eşyam yoktu. Üstüm başım leş gibiydi. Üniformamı bir kenara attığım ve üstümde leş gibi bir tişört ve şort olduğu için odaya girmeden önce ilk bir kıyafet alışverişi yapmak zorunda kaldım. Neyse ki yanımda Pakt Bofu vardı da, döviz olayları ile uğraşmadım. Gidip kendime kısa kollu bir gömlek ve kot pantalon aldım. Burası Djurat'a göre bir hayli sıcak bir ülke olduğundan kışın bile denize girebilecek gibi hissediyordum kendimi. Kıyafet dükkanının yanındaki süper marketten de traş bıçağı, makas ve bir paket sigara + çakmak aldım.
Pansiyona gidip duş aldım. Üstümdeki tüm kan ve kir giderden akarken boş boş bekledim. Tamamen hissiz gibiydim. Livei'yi düşünüyordum. Delice aşık olduğum kadını bırakmıştım. Djurat'ı düşünüyordum. Doğduğumdan beri tam alışamadığım memleketimi bırakmıştım. Eski halimi düşünüyordum... Bok Jemipech'i bırakmıştım savaş alanında. Her şeyi geride bırakmak korkunçtu. Yepyeni bir sayfa açmak... Duş aldıktan sonra kendimi daha iyi hissetmiştim yalan yok. Kapı çaldığında yeni giyinmiştim. Gidip açtım. Bir posta gelmişti. Elinden aldım mektubu ve teşekkür ettim. Kapıyı kapatıp postayı açtığımda ise içimdeki o yenilikten korkma hissi arttı. Yazdığına göre... Artık Güney Tihami Vatandaşıydım. Derin bir nefes alıp mektubu yatağın üstüne attım ve banyoya gittim.
Traş bıçağını ve makası çıkardım. Aynada baktım kendime uzun uzun. Nefret ettiğim adama baktım. Her zaman saçlarıma ve tipime dikkat ederdim. Nedeni de içten leş gibi olduğumu düşündüğüm içindi. Bari insanlar dış görünüşümü beğensindi değil mi? Artık umurumda değildi bu durumlar. Değişmiştim, değişikliğe ihtiyacım vardı. Saçlarımdan bir tutamı tuttum elimle. Şöyle bir baktım ve makas ile kesmeye başladım. Bir tutam, ardından başka bir tutam... Böyle böyle kısalttım saçlarımı. Onca sene uzattığım saçların bir çırpıda kesilebilmesi, benim tüm hayatımın aniden değişmesi gibiydi. Tamamen kesip şekil de verince lavabodaki saçları toplayıp çöpe attım. Livei'nin ellerinin saçlarımda gezdiğini hatırlamak bile istemiyordum artık. Tamamen temizledikten sonra da gidip traş oldum.
Tüm bunlar bittikten sonra tekrar aynada baktım kendime. İğrençtim. İçim gibi. Pansiyondan çıktım ve binanın kapısına gelip bir sandalye çektim kendime. Oturdum sakince. Sigara paketini açıp çöpünü yanımdaki çöpe fırlattım. Bir dal aldım ve ağzıma koyup çakmakla yaktım. Derin bir nefes çektim. İçimde tuttum biraz dumanı. Ciğerlerimi yeterince yakınca da saldım dışarıya. En son böyle Tihami'de Abu ile oturmuştuk. İntiharı denemiştim o zaman. Başarılı olamamıştım. Peki ya şimdi? Şimdi başarılı olmuş muydu Bok Jemipech? Ölmüş müydü?