Yeni Hayatının İlk Günü

#1
Shisha ile kaçıp 1 günlük araba yolculuğu yaptığımızda hiçbir şey konuşmak istememiştim. Sürekli olduğum yeri sorguluyordum. Yani, Djurat'ta yetişip bir polis memuru olmuştum ve sadece bir vakaya çıkabilmiştim. Bu vakada dayak yemiş ve evime yollanmıştım. Şimdi de pakt için çağırıldığım ilk seferberlikte onlara karşı gelmiş ve evimi, yurdumu, ailemi, sevgilimi bırakıp bambaşka bir ülkeye doğru yola çıkıyordum. Tihami'ye daha önce gelmiştim. Abu ve ailesi bana ülkeyi gezdirmişti. Djurat gibi cumhuriyetçilerdi ama Djurat'ın aksine iyi insanlardı. Livei'nin bizimle gelmemiş olmasına şaşırmamıştım. Onun ülkesinde onu sevenler, onun yardımını bekleyenler vardı. Ben ise yalnızdım. Bir anda aklıma Bo'ek ve Jüme gelince dişlerimi sıktım. Bana yardım edip koruyan yegane iki kişiydi bunlar. Kaşlarımı çattım ve bir daha onları göremeyecek olmamı düşündüm. Zaten çok değer verdiklerini düşünmüyordum ancak etraflarında olmayı isterdim gerçekten.

Şimdi ise, endişeliydim. Hayatımın geri kalanında ne yaşayacağımı bilmiyordum. Bildiğim tek şey Shisha ile ilerleyecek olmamdı. Tihami'nin güney kısımlarına geldiğimizde boynum tutulmuştu. Bu sefer camın kenarında oturduğum için Shisha'nın omzuna koymak zorunda kalmamıştım kafamı. Beni bir pansiyona bıraktılar. "Peki ya Shisha?" diye sordum otobüsten inerken. Onun yakında geleceğini söylediler. Zaten pansiyondaki odamız iki kişilikti. Eşyam yoktu. Üstüm başım leş gibiydi. Üniformamı bir kenara attığım ve üstümde leş gibi bir tişört ve şort olduğu için odaya girmeden önce ilk bir kıyafet alışverişi yapmak zorunda kaldım. Neyse ki yanımda Pakt Bofu vardı da, döviz olayları ile uğraşmadım. Gidip kendime kısa kollu bir gömlek ve kot pantalon aldım. Burası Djurat'a göre bir hayli sıcak bir ülke olduğundan kışın bile denize girebilecek gibi hissediyordum kendimi. Kıyafet dükkanının yanındaki süper marketten de traş bıçağı, makas ve bir paket sigara + çakmak aldım.

Pansiyona gidip duş aldım. Üstümdeki tüm kan ve kir giderden akarken boş boş bekledim. Tamamen hissiz gibiydim. Livei'yi düşünüyordum. Delice aşık olduğum kadını bırakmıştım. Djurat'ı düşünüyordum. Doğduğumdan beri tam alışamadığım memleketimi bırakmıştım. Eski halimi düşünüyordum... Bok Jemipech'i bırakmıştım savaş alanında. Her şeyi geride bırakmak korkunçtu. Yepyeni bir sayfa açmak... Duş aldıktan sonra kendimi daha iyi hissetmiştim yalan yok. Kapı çaldığında yeni giyinmiştim. Gidip açtım. Bir posta gelmişti. Elinden aldım mektubu ve teşekkür ettim. Kapıyı kapatıp postayı açtığımda ise içimdeki o yenilikten korkma hissi arttı. Yazdığına göre... Artık Güney Tihami Vatandaşıydım. Derin bir nefes alıp mektubu yatağın üstüne attım ve banyoya gittim.

Traş bıçağını ve makası çıkardım. Aynada baktım kendime uzun uzun. Nefret ettiğim adama baktım. Her zaman saçlarıma ve tipime dikkat ederdim. Nedeni de içten leş gibi olduğumu düşündüğüm içindi. Bari insanlar dış görünüşümü beğensindi değil mi? Artık umurumda değildi bu durumlar. Değişmiştim, değişikliğe ihtiyacım vardı. Saçlarımdan bir tutamı tuttum elimle. Şöyle bir baktım ve makas ile kesmeye başladım. Bir tutam, ardından başka bir tutam... Böyle böyle kısalttım saçlarımı. Onca sene uzattığım saçların bir çırpıda kesilebilmesi, benim tüm hayatımın aniden değişmesi gibiydi. Tamamen kesip şekil de verince lavabodaki saçları toplayıp çöpe attım. Livei'nin ellerinin saçlarımda gezdiğini hatırlamak bile istemiyordum artık. Tamamen temizledikten sonra da gidip traş oldum.

Tüm bunlar bittikten sonra tekrar aynada baktım kendime. İğrençtim. İçim gibi. Pansiyondan çıktım ve binanın kapısına gelip bir sandalye çektim kendime. Oturdum sakince. Sigara paketini açıp çöpünü yanımdaki çöpe fırlattım. Bir dal aldım ve ağzıma koyup çakmakla yaktım. Derin bir nefes çektim. İçimde tuttum biraz dumanı. Ciğerlerimi yeterince yakınca da saldım dışarıya. En son böyle Tihami'de Abu ile oturmuştuk. İntiharı denemiştim o zaman. Başarılı olamamıştım. Peki ya şimdi? Şimdi başarılı olmuş muydu Bok Jemipech? Ölmüş müydü?
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Yeni Hayatının İlk Günü

#2
Bok işleri batırmak için uğraşmış olsa da ona sinirli değildim. Doğrusu benim kıvrak zekam ikimize de yetmişti. Bir şekilde o katliamın ortasından tek parça olarak çıkmayı başarmış ve kendimizi güneye giden arabaya atmıştık. Yolculuk boyunca Bok'un ağzını bıçak açmamıştı. İlk kez bir ortamda beraber bulunup tek laf etmeden vakit geçirmiştik. Ben de en az onun kadar keyifsizdim. Hayır, bunun sebebi Pakt'ın savaş stratejimi bozması değildi. Zaten Pakt'ın bu konuda bana üstünlük sağladığını söylemek saçma olurdu. Her açıdan üstünlerdi ne de olsa. Ben ise tek başıma, Pakt askerleri tarafından tost edilmiş bir orduyu savaştırmaya çalıştım. Sonuca bakarsak olarak başarılı olduğumu da söyleyebilirim. Evet, Güney Tihami benim stratejim sayesinde kuruldu. Asgama'nın bu işte zerre emeği yok. Açık konuşmak gerekirse bizimle birlikte savaşan askerlerin de pek bir emeği yok. Ingenium'da bir şeyler adına canını verecek adam bulmak kolay. Onları yönetecek zekayı bulmak zor.

Babam takılmıştı aklıma. Onu geride bırakmaktan çok benim hakkımda ne düşündüğü takılmıştı kafama. Tabi, henüz haberi yoktu ama bir şekilde duyacaktı. Bu yaşananların göbeğindeki isimlerden biri bendim ve bunu öğrenecekti. Ne tepki verecekti acaba? Beni tamamen siler miydi? Belki de politikayı, kıtada olan biten olayları umursamayacak kadar soyutlamıştı kendini dünyadan. Annem başımızdan ayrıldığından beri babam da kopup gitmişti. Belki de kulağına haber gitmese ama ben de hiç eve dönmesem, beni arayıp sormazdı bile. Yolculuk esnasında sadece bunu düşünmüştüm. Buruk bir şekilde de olsa iyi hissettirmişti bu beni. Uzun süredir bir şeyleri kovalamak, bir şeyi elde etmek dışında bir şeyler geçirmiştim aklımdan. Uzun süre sonra ilk kez sanki en büyük problemim babamla olan ilişkimmiş gibi gelmişti. 15-16 yaşlarıma dönmüştüm. Artık bunu yapacak vakit olmuyor. Bu kıtada element kullanıyorsan genç yaşta ciddi bir hayata atılıyorsun. Her neyse. Babama bir mektup yazmaya karar vermiştim. Göndermem mümkün olacak mıydı bilmiyorum ama deneyecektim. Gönderemezsem de en azından içimi dökmüş olacaktım.

Aslında benim yönetmem gereken topraklara, Güney Tihami'ye ayak bastığımızda bu çapta bir sevgiyle karşılanmayı beklemiyorduk. İnsanları izlemekten Bok'a bakamamıştım ama eminim bu sevgi onun da yüzüne bir tebessüm koymuştur. Onun da başından birçok şey geçiyordu. Livei'den kurtulmuş olması iyi bir şeydi. Başından beri geride bırakmayı düşündüğüm bir kızdı zaten. Hem Bok'a konusunu açmak istemediğim salak saçma bir gece yaşamıştık hem de onun varlığı Bok'Un sadakatini benden uzaklaştıracaktı. Buna şüphem yoktu. Yönlendirilmesi kolay biriydi Bok. Bu onu kullanıyorum anlamına gelmiyordu tabi. İnsanlar genel olarak iki şekilde ayrılıyor bu konuda. Bir kısmı yönetir, bir kısmı da emir almak ve yerine getirmek konusunda daha başarılıdır. Bok ikinci kategoriye uyuyordu. Savaştaki hal ve hareketlerine bakacak olursak Livei de benimle aynı kategoride, yönetenlerin arasında yer alıyordu. Zaten anlamsız bir üçlü olurduk. Ayrıca kızın gönlü kısmen de bendeydi zaten. Bunu anlamak için süper zeka olmaya gerek yok. Bok ile beni beraber gören herkes benim her alanda daha üstün olduğumu görecektir. Tabi ki Bok'u çok seviyorum. Hatta ona değer bile veriyorum. Fakat ben olmasam Bok ikinci güne çıkamaz.

Bok bizim için ayrılan pansiyona geçerken ben hakla kaynaşmaya karar vermiştim. Yarım saat kadar insanlarla vakit geçirdikten sonra pansiyona doğru ilerledim. Pansiyonun etrafındaki dükkanlara ilişti gözüm. Giyecek bir iki parça giysi almalıydım. Klasik giysilerimden biraz uzaklaşmak istedim. Tihami bende farklı bir etki yaratmıştı. Deniz mükemmeldi. Sokaklar mükemmeldi. Eşekler yoktu. İnsanlar güzeldi. Kadınlar sarışındı ve tenleri giydikleri beyaz yazlık elbiseler kadar beyazdı. Dusha gibi ülke mi olur 'mına koyayım ya. Neyse. Orayı da adam edeceğiz. Tihami'li bir hatun vardı ha bu arada...mavi saçlı bişe. Abu. Ne oldu acaba ona. Giysi dükkanına girdiğimde onu görsem, kader bizi orada buluştursa. Güzel hatundu. Kesinlikle Livei'ye on basardı. Başımı iki yana salladım. Nasıl bir kadındı bu Livei? Bok ne abi. İyi çocuk ona lafım yok da...Bok yani. Sanki kıskanmışım gibi durdu ama öyle bir şey yok. Sadece garipti. Kız önce beni tanıdı ayrıca. Ona rağmen Bok'a aşık olmuş. Yani ne kadar aşık olmuş orası da bilinmez ya! Hayır, problem başka. Yani şimdi Bok kendini...ne bileyim. Farklı biri gibi hissedecekti. Belki de o sırada bana karşı bir zafer kazandığını düşünüyordu. Benden daha cazip biri olduğunu düşünüyordu belki de. Ulan gidip "Sevgilinle ben de bir gece geçirdim kardeş çok şey yapma yani." demek vardı ama ben Bok gibi değilim. Değer verdiğim insanların arkasından iş çevirmem....bana Livei'den bahsetmemişti bile.

Dediğim gibi, Tihami bana farklı giyinme isteği katmıştı. Bu sefer beyaz bir takım aldım. Siyah bir gömlek. Yine birkaç düğmesini açacaktım. Ceketin de yakalarını açacaktım yanlara. Yakışır. Bir de değişikilk yaptım ve gözüme ilişen güzel, siyah bir bandanayı aldım. Şöyle bir şeydi. Bu saçın güzel durması için bir aksesuar şarttı. Herkesin Bok gibi doğuştan dümdüz, yumuşacık saçları olmuyor. Bilmiyorum. Belki de biraz kızgındım Bok'a o sırada. Livei olsun, telsizi alıp savaşın durmasını söyleyip şov çalmaya çalışması olsun, hedeflerimizi riske atacak hareketleri olsun....ne bileyim. Bir ara konuşup çözecektik. Kardeşler arasında böyle şeyler olurdu.

Pansiyona vardığımda keltoşun biri sandalyede oturmuş sigara içiyordu. Başta Bok olduğunu anlamakta zorluk çekmiştim. Bir parmağımla kafasını işaret ettim. "...bu ne lan? N'aptın kendine?" İster istemez gülmeye başladım. Bütün bu yaşadığımız macera üzerine gülmek iyi gelmişti. Bir anda seslice kıkırdamaya başladım. "Tipe bak!" dalga geçmiyordum. Hatta yakışmıştı da. Sadece alışık değildim Bok'u böyle görmeye. Bok'un paketinden bir sigara çekip aldım. Kafasını avuçladım. "Lan kafaya bak ahahahah!" Sonrasında merdivenlere doğru ilerledim. "Bi' duş alıp geleceğim. Sonra bir şeyler yemeye gideceğim. Anlat bunu- yani bu kafanı- niye böyle bir karar verdiğini falan..." bir anda yeniden gülmeye başladım ve odaya çıktım. Hızla duş aldım, giyindim ve yeniden aşağı indim. Bok'tan aldığım çakmakla sigaramı yaktım ve yürümeye başladım. Bok'Un peşimden geleceğine emin olduğum için arkama bakmadım bile.

"Tihami bende de farklı etkiler yarattı ama seni...seni değiştirmiş direkt." Dedim tebessüm ederek. "Güzel bir şeyler yiyelim. Keyiflen biraz."
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler
Post Reply

Return to “Hefiksel”

cron