Re: [Vaka] Balo

#31
Yald: Hızlıca odadan çıkıyor ve hemen yanındaki odaya kapıyı bile çalmadan, aniden giriş yapıyorsun. Odaya girdiğinde ise gördüğün manzara sana anlatılamayacak kadar ağır bir şok yaşatıyor. Yaşlı adamın odada bulunmaması bir yana, yanında getirdiği kadın kanlar içinde yerde yatıyor. Kadının cansız bedeninin sol tarafına kan ile '1' yazıldığını hızlıca fark ediyorsun. Hala şokun içindeyken odanın bulunduğu koridoru devriye gezen bir kraliyet polisi odanın kapısının açık olduğunu fark ediyor ve içeri dalıyor. Manzarayı ve seni paniklemeden süzüyor ve sana sesleniyor. "Memur, kral bahçede. Hemen koş ve krala haber ver, ekipleri yollasınlar." Kraliyet polisi ile aynı anda hızlıca odadan çıkıyorsun ve az önce kucağında oturan kızın soldaki odadan dışarıya doğru kaçtığını görüyorsun. Kraliyet polisi kızı gördüğü anda şüpheli olabileceği için peşinden koşmaya başlıyor. Sen de hızlıca bahçeye iniyor ve kralın yanına ilerliyorsun.

Kwær: Frip, sözlerine karşılık hafifçe tebessüm ediyor ve sana kısaca teşekkür edip masaya geri dönüyor. Tekrardan tatlı bir muhabbet başlayacakken bir anda hemen yanınızda bir kraliyet polisinin güzel görünümlü bir kadını durdurup yerde kelepçelediğini fark ediyorsunuz. Kadını kelepçeleyen kraliyet polisi hızlıca size dönüyor ve yüksek bir sesle konuşuyor. "Hemen krala haber verin, balo girişinin sağ çapraz koridorundaki ikinci odaya ekip yollasınlar!" Kralın nerede olduğu bilgisini de size kısaca aktardıktan sonra Frip ile birlikte hızlıca bahçeye ilerliyorsunuz.

Livei ve Meinsu: Kral, sözlerinizin ardından şaşkın bir yüz ifadesiyle üst üste ikinizle de göz teması kuruyor ve konuşuyor. "Çocuklar... Bu olayın sizinle ne alakası var?" Ardından baba oğula dönüyor ve onlara sesleniyor. "Asıl soruyu size yöneltmem gerekiyor. Siz bu baloya kavga etmek için mi geldiniz? Kırk yılın başı sizlere bir iyilik yapayım diyorum ve tekrar beni polis memurlarıma küçük düşürüyorsunuz. Sizden balodan ayrılmanızı isteyeceğim." Brichi, oğluyla muhatap olmayı bırakıyor ve krala dönüyor. "Kralım, yaşananlar için özür dilerim. Sizi küçük düşürmemiz bir yana, ailemizi de küçük d-" Brichi'nin oğlu Dikt, babasının lafını yarıda kesiyor ve krala sesleniyor. "Böyle konuştuğuna bakmayın, size karşı tek bir pozitif hissiyatı yok bu adamın. Tek yaptığı sizin yaptırımlarınıza söylenmek ve sizi kötülemek. Burada olmayı bizim ailemiz hak etmiyor." Brichi, şaşkınlık içinde bir yüz ifadesi takınıp anında sinirleniyor ve oğluna kızacağı anda Kral Deith araya giriyor. "Arkadaşlar, burada olma sebebiniz beni sevip sevmemeniz değil. Burada olma sebebiniz bu ülkeye ekonomik açıdan yarar sağlamış olmanız. Ben sadece bu ülkeyi yöneten bireyim, beni sevmek gibi bir zorunluluğunuz yok." Yüzünü Brichi'ye çevirip sözlerine devam ediyor. "Uyguladığımız yaptırımlar ne yazık ki kişisel olarak değil, toplumsal olarak uygulanıyor ve herkesi etkiliyor. Bu yaptırımlar yapılmazsa ileride ekonomik açıdan daha kötü sonuçlar doğurur ve küçük şirketlerin batmasına sebep olur. Bir denge sağlamamız gerekiyor anlayacağın. Ama haklısın, kısa vadede size zarar veriyor. Keşke bu konu hakkında yapabileceğim bir şey olsaydı." Brichi, rezil rüsvan bir halde oğluna elini uzatıyor ve elini tutup ayağa kaldırıyor. Krala selam veriyor, zorla oğluna da selam verdirtiyor ve birlikte kapıya doğru ilerleyip arabalarıyla şatodan ayrılıyorlar. Brichi ve Dikt'in balodan ayrılmalarından hemen sonra Yald, Kwær ve Frip yanınıza geliyor ve yaşanılan durumu hızlıca krala aktarıyorlar.

Kral Deith, hızlıca cebinden bir telsiz çıkarıyor ve Komiser Yots'a haber veriyor. Yots'tan cevap aldıktan hemen sonra da hepinize sesleniyor. "Anlaşılan durum sıkıntılı. Yald, seni balodan sonra tanık olarak yanımıza almamız lazım ki detayları öğrenebilelim. Şüphelendiğim biri var, doğru çıkarsa işimiz uzun sürmeyecek. Eğer-" Kralın konuşması sırasında aniden otoparkta bulunan arabalardan birinin patladığını görüyorsunuz. Patlama sesini duyan soylular hızlıca binayı boşaltmaya başlıyorlar. Kraliyet polisleri silahlarını arabanın olduğu yere doğrultup hızlıca ekipler halinde arabaya doğru ilerliyorlar. Kral Deith, hızlıca içeri girmesi gerektiğini söyleyip yanınızdan ayrılıyor. İçeriye girerken yanına üç tane kraliyet polisini de aldığını görebiliyorsunuz. Komiser Yots, kısa bir süre içinde binadan çıkıyor ve yanınıza geliyor. Ekipte bulunan herkesi tek tek kontrol edip sizi hızlıca uyarıyor. "İçeriden biri arkadaşlar. Dışarıdan birinin yapmış olması fiziksel olarak imkansız. Arabalar bile tek tek kontrol edildi ve bir patlayıcı saptanmadı. Ben arabayı araştırmaya gidiyorum, dikkatli olun." Böylece Komiser Yots da patlayan arabanın olduğu yere doğru ilerliyor. Geriye sadece ekibiniz kalıyor. Bir anda hızlıca hepiniz Yald'ın sağ kulağının hemen yanından mermi büyüklüğünde bir kurşun geçtiğini görüyorsunuz. Yaşlı bir adamın sesini duyuyorsunuz. "Tüh, tutturamadım, işe bak." Arkadan çıkan kişiyi aranızdan bir tek Yald tanıyor, Yangk Navd. Adam tekrar söze giriyor. "Şu kızıl saçlı velet az daha uslu davransaydı hem her şey yolunda gidecekti, hem de güzel bir kızla ilişkiye girecekti. Yazık oldu, şimdi ölmesi gerekiyor." Frip hızlıca önünüze geçiyor ve size emir veriyor. "Ben önden gideceğim ve kıvılcımlarla dikkatini dağıtacağım. Arkamdan ilerleyin ve ben kıvılcımı çaktığım anda adama darbe indirin. Sakın ama sakın aynı anda hareket etmeyin ve duruma göre ilerleyin." Frip, sözlerini bitirdikten sonra koşmaya başlıyor ve aranızda 10 metre kadar yol olan adama iyice yaklaşıp kıvılcım çakıyor. Adam ise tekrardan bir kurşun mermi oluşturmaya çalışırken dikkatinin dağılmasıyla merminin yönünü saptırıyor. Mermi, Livei'ye doğru ilerliyor. Biri hızlıca bir çözüm bulmazsa Livei ağır yaralanacak gibi görünüyor.

Re: [Vaka] Balo

#32
Livei daha sözlerini yeni bitirmişti ki Memur Selsei bir anda kendisini öne atarak hedef göstermişti. Genç kız, güzel polis memurunun akşam melteminde hafif hafif dalgalanan beyaz saçlarına bakakalmıştı. Ne düşünüyordu? Aklından neler geçiyordu? Livei tam öne atılıp "Hayır bu doğru değil!" diye haykıracaktı ki kralın cümlesi ile kendine geldi. "Çocuklar... Bu olayın sizinle ne alakası var?" Çocuklar... mı? Livei derin bir oh çektikten sonra sitemkar gözlerle Memur Selsei'ye baktı. Ancak itiraf etmeliydi ki kızın cesareti ve fedakarlığı onu çok etkilemişti. Daha önce kimse Livei için böyle bir davranışta bulunmamıştı. Her şey bittikten sonra bu kız ile daha yakın arkadaş olması gerektiğini aklına kazıdı.

Livei kendi dünyasına öyle bir dalmıştı ki bir süre etrafında olan bitenlere odaklanamamıştı. Tek emin olduğu şey kralın Smidalmunst ailesinden baloyu terk etmelerini rica etmesiydi. Baba ve oğlunu arabalarına binip gözden kaybolana değin takip etmişti. "Umarım arabanız çukura saplanır." diye beddua etmekten kendisini alamadı. İki saniye sonra bu düşüncesinden dolayı çok utandı ve gözlerini başka yöne kaydırdı. Memur Krishodz ve Memur Yantodz'un, Frip ile birlikte yanlarına doğru gelmekte olduklarını fark etti. Üçünün de gözlerindeki dehşete düşmüş ifadeden bir şeylerin kötü gitmekte olduğunu anlamıştı Livei. Anlaşılan bu gece kimseye huzur yoktu. Tam bir olay bitti derken diğeri başlıyordu. Belki de tüm polis memurları olarak topluca kurşun döktürmeleri gerekiyordu. Bu bedbahtlığın başka bir açıklaması olamazdı zira.

Memur Krishodz bir cinayete tanık olmuştu ve korumalığını yaptığı kişi kayıptı. Ayrıca bir de polisler tarafından yakalanan şüpheli bir kadın mevcuttu. Öldürülen kişinin katili hala buralardaydı ve onu yakalamaları gerekiyordu. Kral da dahil olmak üzere herkesin yüreğine bir rahatsızlık oturmuş olacaktı ki ortam oldukça kasvetli bir tona bürünmüştü. Kral Deith, telsizi kullanarak Komiser Yots'a haber vermişti ve tam genç polis memurlarına şüphelendiği bir kişinin varlığından söz ederken şiddetli bir patlama sesi ile yerlerinden irkilmişlerdi. Livei kalp atışlarının gittikçe hızlandığını ve soluk alışverişinin sıklaştığını hissediyordu. Hayatında ilk kez adrenalini bu kadar derinden hissediyordu. "Demek ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgide duruyor olmak böyle bir duyguymuş." diye düşündü kendi kendine. Bir polis memuru olmanın gerçek yükünü tam anlamıyla omuzlarında hissedebiliyordu.

Patlamanın ardından bütün saray çığlık sesleri ile dolup taşmıştı. Soylular peşi sıra balo salonunu terk ediyor ve etrafa kaçışıyorlardı. Livei aralarında ağlayanları ve dua edenleri seçebiliyordu. Bu sadece onun için bir ilk değil, buradaki çoğu insan için bir ilkti. Havadaki duman kokusunu ciğerlerine çekti. Zihninin berraklığını kaybetmesinden korkuyordu. Tekrar aynı hatayı yapamazdı, bir başkasının onun için kendini kurban etmesine izin veremezdi. Güçlü olmak zorundaydı. Kral Deith saraya girmişti, Komiser Yots yanlarındaydı. Bunu yapan kesinlikle içeriden birisiydi çünkü tüm arabalar tek tek kontrol edilmişti. Kaşla göz arasında birisi bir arabaya patlayıcı yerleştirmişti. Bütün bu soyluların toplandığı balo onun için eşsiz bir fırsat olmuştu. Livei öfkeyle dişlerini gıcırdattı.

Derken sinek vızıltısına benzer bir ses duyuldu. Memur Krishodz'un kulağının hemen yanından minik, gümüşi bir varlık büyük bir hızla geçmişti. Bu bir mermiydi ve bir kurşun kullanıcısının parmaklarından çıktığı su götürmez bir gerçekti. Kendini ayan beyan gösteren kurşun kullanıcısı yaşlı adam, memurun ölmesi gerektiği ile ilgili bir şeyler söyledikten sonra Başpolis Memuru Frip peşlerinden gelmelerini emretmişti. Kıvılcım attığı anda adama darbe indirmeleri gerekiyordu. Livei kendini örümcek ağı stilini kullanmaya hazırladı. Uygun bir mesafe yakaladığında ağlarını atacak ve adamın kaçmasını engelleyecekti. Ancak Livei'nin tek görebildiği şey suratına doğru ilerlemekte olan bir kurşun mermisiydi. Frip'in kıvılcımı ile şaşalayan adamın oluşturduğu kurşun hedefini şaşırmıştı ve genç kıza doğru ilerliyordu. "Ben az önce kurşun döktürmekle ilgili... şaka yapmıştım halbuki..." Birkaç salisesi vardı. Bu durumdan nasıl kurtulabilirdi? Patlama stili? Su dökmesi gerektiği için vakti yetmeyecekti. Örümcek ağı ile kurşunu durdurmak? Boşuna bir çaba. Durduramazdı. Yeterli zamanı yoktu. Elinden gelen tek şey, bugün hiç var olamayan ve onu ziyaret etmemeye kararlı şansına güvenmekti. Kurşundan gelecek hasarı en aza indirmek için kendini hızla yere atacaktı ve gözlerini kapayacaktı. Ölmeden önce göreceği son sahne bu olmamalıydı. Belki çiftliği düşünebilirdi. Annesini, babasını... Evet, onları gerçekten çok özlemişti.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#33
Yaptığı hareketin üstünden gelen sessizliğin peşinden kralın kendisini kovması ya da polis memurluğunun alınması gibi olaylar bekliyordu ki kral konuştu. Ses tonundan çıkarım yapamasada olan şeyleri Meinsu'nun üstlenmesini saçma bulduğu söylenebilirdi, aile içinde geçen bir olaydı sonuçta. Kralın kendilerine ne diyeceğini merak ederken birden baba-oğula dönmesi ile şaşırdı. Kralın bundan sonra gelen sözleri nedensizce Meinsu'nun içinde böyle bir olayın daha önce yaşanmış olduğu hissini uyandırdı. Balodan ayrılmalarını istediği zaman yüzünde ufak bir şaşkınlık ile olanları izliyordu. Babası konuşurken bir anda konuşan Dikt'in sonunda sesini çıkarmak için bir şans elde etmiş olmasına içten içe sevinsede olan olaylar yüzünden hala üzgündü. Babası ile araları uzun bir süre iyi olmayacak gibiydi.
Tüm bu konuşmaların ardından kralın çektiği güzel bir nutuk ile konuşma sonlanıyor ve Schmidalsmut ailesi balodan ayrılıyordu. Kralın konuşması ve ciddi anlamda tartışmada karşısındaki kişileri olabildiğince kırmadan uyarabilmesi Meinsu'yu hayretler içinde bırakmıştı, ne yazık ki bu şaşırmasını pek gizleyemedi. Olayların sonunda Yald, Kwær ve Frip yanlarına gelince tam nedenini soracakken anlatılmaya başlanması ile sorusunu geri çekiyor.

Kralın telsiz ile Yots ile konuşmasından sonra Meinsu ve yanındakilere dönüp konuşmaya başlıyordu, konuşması bir patlama sesi ile bölündü. Patlama sesi ile yerinden sıçrayan Meinsu sesin bir arabadan geldiğini anlıyordu, soyluların yaşadığı korku duygusu yüzünden hepsinin bir anda baloyu terk ettiğini görünce Balo alanının içinde kalsalar daha güvenli olacağını düşündüğünden ötürü göz deviriyordu. Bunun ardından kafasında dönmüş olan tüm durumlar gözünün önüne gelince kendiside korkmaya başlıyordu ama soğuk kanlılığını koruyordu.
Kralın içeri gitmesinin ardından, Meinsu Kraliçe Livei'yi kontrol etmeye gittiğini düşünüyordu, gelen Komiser Yots durumu izah etmişti, yani elinden geldiğince. Komiser patlayan arabanın olduğu yere ilerlerken yalnız kaldıklarını fark edince Yald'ın yanından geçen mermiyi farkeden Meinsu hızlıca en yakınında duran kişinin önüne refleks ile geçiyor. Adamın konuşmasından sonra Frip'in verdiği emir ile peşinden koşmaya başlayan Meinsu planın gereği olan Kıvılcım ile dikkati dağılmış olan adama yay ile saldırmaya kalkışacak iken gelen merminin aslında Livei'ye gittiğine görüyordu.
"Livei, hayır!"
Hızlıca Livei'nin önüne geçtikten sonra kol bölgesine "Elmas" kullanacak, ardından ise o bölge ile merminin hedefi olacaktı. İşe yaramasını ummaktan başka çaresi yoktu.

"Seninle daha çok vakit geçirmeyi isterdim, ancak maalesef bunu yapacak zamanımız yok Livei."

Bu hamlesini yaparken aklından geçen şeyler sadece bu oldu.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#34
Bazı özel sebeplerden dolayı bu el pas geçeceğim :(
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#35
Meinsu: Elmas stilini aktive ediyor ve başarılı bir şekilde kurşunu durduruyor, ancak kurşunun koluna yaptığı basınç ile kolunu sabit tutamıyor ve Livei'nin suratına çarpmasına sebep oluyorsun. Livei'nin, suratına gelen elmas yüzünden afallayıp yere düştüğünü görüyorsun. Frip, bir anlığına sana dönüyor ve olanları kontrol edip tekrar önüne dönüyor.

Frip bir anda gözünüzün önünde yaşlı adamın üstüne atlıyor ve adamı sımsıkı tutup bir anda dişlerini adamın ensesine geçiriyor. Normal bir insanın ısırma gücüne göre oldukça fazla bir güç uygulandığı adamın ensesinden çıkan kan ile belli oluyor. Frip, adamı ısırmaya devam ederken arka cebinden bir kelepçe alıyor ve adamın ellerini kelepçeliyor. Ardından ısırmayı bırakıyor ve size doğru yürümeye başlıyor. Frip size doğru yürürken iki kraliyet polisinin yaşlı adama doğru koştuğunu görüyorsunuz. Yürüme hızı size yaklaştıkça hızlanıyor ve Livei'nin yanına eğilip kontrol ediyor, sonra da bir eliyle Livei'yi ayağa kaldırıyor. Meinsu'nun ellerindeki elmas çözünmeye başladığında elmasa sabitlenmiş olan mermi yere düşüyor. Frip, hızlıca telsizini çıkarıyor ve Komiser Yots'a haber veriyor. Bir süre durgun ilerleyen operasyon için bir sonuca varılması tüm ekiplerin birkaç dakikasını alıyor ve birkaç dakikanın sonunda Komiser Yots yanınıza geliyor ve sizinle Kraliyet Şatosu'nun içine eşlik ediyor. Yots'un arkasından hızlıca ilerliyorsunuz ve en üst kata çıkıyorsunuz. Anında Kral Deith'in odasına giriyorsunuz ve Kral Deith'i birkaç adamıyla birlikte birkaç evrağı incelerken buluyorsunuz. Kral Deith, eliyle odanın sol tarafında bulunan koltukları gösteriyor ve oturmanız için size işaret ediyor. Bunun üzerine solda bulunan koltuklara tek sıra halinde oturuyorsunuz ve Kral Deith de evrakları toplayıp düzelttikten sonra gelip karşınıza oturuyor. "Bir kişi kurtarılamamış olsa da suçluyu tutukladığınız için teşekkürler, iyi iş. Şimdi değerlendirmeye geçelim." Kral Deith, önündeki evrakları masaya bırakıp konuşmaya başlıyor.

"Yangk Navd, 'Hælvf' şirketinin ve markasının kurucusu. Eminim hepiniz bu markayı duymuşsunuzdur. Kendileri, ülkenin en büyük kıyafet üretimini yapıyorlar ve şu an giydiğiniz üniformaları da Hælvf şirketi üretiyor. Yakın zamanda üniformalarda değişiklik yapmaya karar verdik. Bunun birden fazla sebebi vardı. Birincisi, Hælvf şirketi fiyatları astronomik düzeyde arttırdı ve polis teşkilatlarımızın bütçe ayarlamakta zorluk yaşadığını öğrendik. İkincisi, ekonomiyi güçlendirecek, ülkeye yarar sağlayacak yeni şirketlerin önünü açmak istiyorduk. Tam da buna uygun bir şirket vardı, Kwesh." Kral Deith, önündeki evraklardan birini sizin göreceğiniz şekilde masaya koyuyor ve Yald evrakta ölen kadının bir fotoğrafı olduğunu fark edebiliyor. "Ithev Kwesh, bugün öldürülen kişi. Kendisi şirketin kurucusu olan Hwulwo Kwesh'in kızıydı. Bay Kwesh, bir rahatsızlığı olduğunu belirtti ve baloya bu sebeple kızını gönderdi. Bu ise Yangk Navd'ın planının kolaylaşmasını sağladı." Kral Deith, önünüzdeki evrağı geri alıyor ve önünüze farklı bir evrak koyuyor. Bu evrakta ise iki şirketin son beş yıllık hisse değerleri raporunu görebiliyorsunuz. "Son zamanlarda Kwesh şirketinin hisse değerleri Hælvf şirketine göre daha yüksek. Bunun yegane sebebi ise aynı kalitedeki malları daha uygun fiyata satmaları. Yangk Navd ise bundan memnun olmadı ve bir mesaj vermesi gerektiğini düşündü. Bu piyasanın tamamen kendi elinde olduğu yanılsamasına kapıldı ve Bay Kwesh'in kızını öldürerek Kwesh şirketini durdurabileceğine inandı. Tabi bu tamamen şans ve tesadüf ile meydana geldi, sonuçta babası hastalanmasaydı böyle bir senaryo asla gerçekleşmeyecekti." Kral Deith, kısa bir sessizliğin ardından ayağa kalkıyor ve pencereye doğru ilerliyor. "Neyse gençler, ben de böyle bir olayın olacağını tahmin edememiştim, sizin de tahmin edememiş olmanız normal. Henüz acemisiniz ve zamanla olayları daha iyi kavrayacak, daha doğru hamleler yapacak ve daha sağlıklı kararlar vereceksiniz. Sonuçta bu göreve acemilerin atanması fikrini veren bendim ve bunun sorumluluğunu alıyorum. Size sadece bir soru sormak istiyorum ve sonrasında günü kapatacağız. Sizce bu ölüm nasıl engellenebilirdi? Nasıl bir hamle yapılsaydı bu ölümün önüne geçilebilirdi?" Kral Deith tekrardan oturduğunuz koltuğa yaklaşıp ayakta dururken vereceğiniz cevabı dinlemeye hazırlanıyor.
Off Topic
Meinsu Selsei; Atom enerjin %100'den %75'e düştü.
Off Topic
Kwær Yantodz pasiflik yapacağını bildirdiği için uyarı almamıştır.
Off Topic
Yald Krishodz, ilk pasiflik uyarını almış bulunmaktasın.

Re: [Vaka] Balo

#36
Başına aldığını hissettiği sert bir darbeyle yere yığılmıştı genç kız. "Kurşun bu kadar ağır bir şey miymiş?" diye düşünmekten kendini alamadı. Muhtemelen şimdi alnından oluk oluk kanlar akıyordu, kafasında kocaman bir delik oluşmuştu, Meinsu başına gelmiş onu sarsarak uyandırmaya çalışıyordu. Gözleri kapalıyken onun sesini duymuştu en son. Genç kızın adını haykırmıştı. Ahhh, evet. Ölüm... Ölmek böyle bir şey olmalıydı herhalde. Gerçi genç kız başındaki şiddetli ağrı dışında pek de ölüyor gibi hissetmiyordu gerçi. Daha önce hiç ölmediği için nasıl bir his yaşaması gerektiğinden emin değildi. Elini yavaşça alnına götürdü, kan yoktu. Gözlerini korkarak araladı. Hafif bulanık görüyordu. Başpolis Memuru Frip'in mermiyi sıkan yaşlı adam olduğunu düşündüğü birisinin üstüne atladığını seçebiliyordu. Adamın attığı çığlıklara bakılırsa epeyce canı yanmıştı. Polisler adamı yakalayıp götürürlerken Frip'in kendisine doğru yaklaşmakta olduğunu fark etti. Bir elini kendisine doğru uzatarak genç kızı destekleyip ayağa kaldırmıştı. Livei hala neler olduğunu tam olarak çözememenin şaşkınlığını yaşıyordu. Başını hafifçe sağa doğru çevirdiğinde Memur Selsei'yi fark etti. Kolu sert ve parlak bir cisimle kaplanmıştı. Bu cisim yavaşça çözünürken Livei'yi öldürmüş olması gereken kurşun da yere düşmüştü. "Ahh, elmas demek ha?" Livei'nin başı o kadar dönüyordu ki kendisini adeta sarhoş gibi hissediyordu. Meinsu Selsei onun önüne atlamış, kalkan olmuş ve hayatını kurtarmıştı. Genç kız gözlerinin istemsizce dolduğunu hissetti. Birisinin onun için kendisini feda etmesi hem utanç hem de gurur vericiydi. Frip telsiziyle Komiser'e haber verirken Livei yavaşça Meinsu'nun yanına yaklaşmış ve dolu dolu olmuş gözlerini ondan saklayarak sıkıca sarılmıştı. Kızın boyu o kadar uzundu ki Livei bütün suratını onun göğüslerine gömebiliyordu. Ağlamamak için kendini zor tutan bir ses tonuyla "Teşekkür ederim." diyebildi. Boğazına kocaman bir yumru oturmuştu adeta. Bu Livei'nin ömrü boyunca unutmayacağı bir tecrübeydi. Kıza birkaç dakika boyunca sarıldıktan sonra gözlerinden akan iki damla yaşı silerek gülümsedi. "Baksana, bütün bunlar bittikten sonra seninle kız kıza içmeye gidelim diyorum. Ne dersin?"

Livei hem duygusal hem fiziksel olarak kendini toparladıktan sonra Komiser Yots yanlarına gelmişti ve ekipçe Kral Deith'in odasına doğru ilerlemişlerdi. Kral Deith yaptıkları iyi iş için onları tebrik ederken bir kişilik kayıptan duyduğu üzüntüyü de hafif sitemkar sözlerle cümlesine yedirmişti. Livei yanaklarının utançtan kıpkırmızı kesilmesine engel olamadı. İlk göreviydi ve bu görevde çok da başarılı olamadığını hissediyordu. Kendini gösterememişti, hiçbir şey yapamamıştı ve az kalsın hayatını kaybedecekti. Yine de tüm bu olanların ona büyük bir tecrübe olduğunu hissediyordu. Hayatında ilk kez birisi onu düşünmüştü. Livei bu insanı kaybetmek istemediğine karar verdi. Aralarında hiçbir yakınlık, hiçbir çıkar ilişkisi olmamasına rağmen kendini tehlikeye atan bu beyaz saçlı kıza ömür boyu daha yakın olmak istiyordu. Bundan sonraki görevlerinde eğer onunla yine takım olabilirse, onu hayatı pahasına koruyacaktı. Bunu yapacağına dair kendine söz verdi.

Kral Deith ekibin önüne birtakım evraklar getirmişti. Bu olayın nasıl iki rakip firma arasındaki kıskançlıktan doğduğunu ve baloya babası adına katılmış olan masum bir kızcağızın nasıl boşu boşuna öldüğünü onlara anlattı. Livei tüm bunları dinledikçe kanının donduğunu hissediyordu. Para hırsı bu insanların gözünü nasıl bürümüştü ki cinayet işleyecek kıvama gelmişlerdi. Neyse ki bu cani herif yakalanmıştı ve daha fazla insanın canını yakamayacaktı. Acaba Bay Kwesh'in kızından başka mirasçısı var mıydı? Eğer yoksa şirketleri zora düşmüş olmayacak mıydı? Livei zihninden bu düşünceler geçerken Kral Deith'in sorusu ile irkilmişti. Bu ölüm nasıl engellenebilirdi? "Korumalığını yaptığımız kişileri gözümüzün önünden ayırmamamız gerekiyordu. Her ne olursa olsun, yalnız kalmalarına izin vermemeliydik. Hatta balodaki herkesi çok sıkı gözlemlemeliydik. En ufak şüphelendiğimiz durumu üstlerimize ve diğer polis arkadaşlara bildirmeliydik. Daha organize olmalıydık." Livei bunları söylerken yüzü düşmüştü. Yine, görevini layığıyla yapamadığı düşünceleri zihnini meşgul etmeye başlamıştı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#37
Frip'i ikna etmiş ve masaya tekrardan gelmiştik. Masada ki soğuk atmosferi hissedebiliyordum. Yapmacık yüzler ama irite edici gözler vardı. O sırada olaylar patlamıştı. Yanımızda oluşan bağırış ve çağırış ile gözlerimi o yöne doğru dikmiştim. Bir kraliyet polisi bir hanımefendiyi yere yatırmış ve ters kelepçe geçirmişti. Daha net bakmak için ayağa kalkmıştım. Kraliyet polisi bize doğru dönmüş ve krala haber vermemiz gerektiğini ve bir odaya acil ekip yollamamız gerektiğini dile getirmişti. Tabi ki de olaysız geçmeyecekti bu balo. Ülkenin her yerinden soylular gelmiş ve harika bir balo oluyor. Birisi tabi ki de bozacaktı. Ne de olsa çekemeyenler vardı. Bazılarının hak etmediği yerde olduğunu düşünenler...

Frip ile kralın olduğu yere, bahçeye doğru ilerlemiştik. İlerlediğimizde bizim ekibin tamamı oradaydı. Tabi ki de kralda. Olayları aktardıktan sonra kral şahsi telsizi ile Komiser Yots'a bilgileri aktarmıştı. Konuşması bittikten sonra da bize bir konuşma yapmıştı. Anlaşılan Yald olayı gören kişiydi. Ne olduğunu hiç tahmin bile edemiyordum. Kralın lafı bitmeden arabaların olduğu yerde bir patlama olmuştu. Patlama sesini duyduğum anda o tarafa doğru yönelmiştim. Kraliyet polisleri o tarafa doğru yönelmişti. O sırada kralın gitmesi ile Komiser Yots'un gelmesi bir olmuştu. Bu olayı içeriden birinin yaptığını söylemiş ve ardından da patlama bölgesine doğru ilerlemişti.

Düşünmeye zaman bile kalmadan bir kurşun sesi. Yald denilen herifin neredeyse kulağını sıyırmıştı. O tarafa döndüğümde yaşlı bir elemanı görmüştüm. Sanırsam Yald ile tanışıyorlardı. Belkide işin içinde bu adam vardı ve büyük ihtimalle de buydu. Kinayeli konuşması bu sonucu gösteriyordu. O sırada Frip önümüze geçmiş ve taktik vermişti. Harekete geçtiğinde sol çaprazından Frip'i takip etmiştim. Ama o sıra olanlar olmuştu. Adamın dikkatinin dağılması ile oluşturduğu kurşun bizim ekipten Livei'ye doğru geliyordu. Yetişebilir miydim? Yetişirsem ne yapabilirdim? Bu sorular aklımı kurcalarken ekibin bir başka üyesi Meinsu kurşunun önüne atlamıştı. Pek fazla net göremesem de vücudunun belli bir kısmını elmas ile kaplamıştı. Gücünü kullanarak kurşunu durdurmuştu. Gayet cesur bir hareketti.

O sırada Frip'e dönmüştüm. Gördüğüm görüntü, açık olmak gerekirse pek hoş bir görüntü değildi. Adamın üstüne atlamış ve dişlerini boynuna geçirmişti. Adam yere doğru düştüğünde ise kelepçeleyip etkisiz bırakmıştı.

Frip yanımıza gelmiş, Livei ile Meinsu'yu kontrol etmişti. Bir şeyleri yoktu sanırsam. İyi bari. Komiser Yots ile iletişime geçtikten sonra Komiser Yots yanımıza gelmiş ve tüm ekip Kraliyet Şatosu'na girmiştik. Hiç oyalanmadan Kralın odasına çıkmıştık. Kralın gösterdiği koltuklara oturmuş, bir kaç dakika sonra ise Kral da karşımıza geçmiş ve konuşmaya başlamıştı.

Konuşmanın sonucunda şu duygu bastırılmıştı. Kıskançlık. Alınan bir can ile yeniden yerini koruma isteği. Dünya böyle bir yer değil miydi zaten? Her şey kıskanma ve başkasından görme ile başlamamış mıydı? Kral bize bir soru yöneltmişti. Ne yapsaydık bu önlenebilirdi. Cevap basit. Hiçbir şey... Livei'nin sözlerini dikkatlice dinlemiştim. Sözlerinde kendi pişmanlığı vardı sanki. Oysa Kral'ın da dediği gibi, bizler birer acemiydik. Livei'den sonra söz almıştım.

" İzin verirseniz ben de bir şeyler demek isterim. Öncelikle bu olay, sizin de dediğiniz gibi öngörülemez ve tamamen şansızlıktan oluşan bir olaydı. Kimsenin aklına bile gelmeyecek bir olay evet. Ama şöyle düşünün. Kariyeri ve para için gözünü kırpmadan bir can alan adamı düşünün. Ne kadar dikkatli olsak bile ne kadar tecrübeli polis ekipleri olsa bile, gözü dönmüş bir adamı tutmak sizce kolay mıdır? Bence hiç de kolay değildir. Bu olay daha önceden akla konulmuş bir olay. Sadece yer ve zaman olarak bugün seçilmiş. Dinlediğiniz için teşekkür ederim."
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#38
Başarısızlık ile ölümün soğuğunun gelmesini bekliyordu ancak düşündüğünden daha çok şansı yaver gitmişti. Livei'nin önüne geçmiş, eline oluşturduğu kalkan ile beraber onu kurtarabilmişti, yani az çok. Mermi elmas yüzeyden sektikten sonra Livei'ye çarpmıştı, yere düşen Livei'ye yetişmek için dönmüştü ve yanına gidip onu kaldırmaya çalışmıştı. Başta yarı baygın gibi görünsede durumu iyi sayılırdı. Kafasını sağa çevirdiğinde Frip'in adamın üzerine atılıp boynunu vahşice ısırdığını gördü, bu sahne izlenecek gibi olmadığından kafasını Livei'ye çevirdi. Bağırma seslerini duyabiliyordu. Adamı gelen başka güvenlikler götürünce Frip yanlarına gelip Livei'yi kaldırmıştı.

Meinsu elindeki elmasın yavaşça çözüldüğünü hissederken güçleri hakkında gün geçtikçe daha fazla bilgiye sahip olduğunu düşünüyordu. Yere düşen kurşuna ufak bir tekme atarak uzaklaştırdı, ardından ise arkasını dönüp Frip'in verdiği haberleri dinleyecekti ancak bir anda üzerine sarılmak için atlayan Livei'nin etkisine şaşkınlık içinde bakmıştı. Biraz kısaydı sanki.
"Teşekkür etmene hiç gerek y-"
Sarılırken çok sıktığından nefessiz kalmıştı, geri sarıldıktan sonra sorduğu soruya mutlu şekilde elini kafasının arkasına koyarak , ve yüzü kızararak, cevap verdi. Hayatında hiç kimseden böyle bir teklif almamıştı. Gözünden akan bir yaş ile;
"Tabii ki, çok isterim" dedi.
Bu konuşmaların ardından Komiser Yots'un peşinden Kraliyet Şatosu'na gitmişlerdi. Kralın odasına girdikten sonra evraklarla uğraştığını görünce şaşırmamıştı. Karşılarına geçtiğinde aslen dönen olayları anlatmıştı, Meinsu bu olanları şaşkınlıkla dinlerken bir yandan zihnine notlar alıyordu. Ölen kadının fotoğrafını görünce boşuna alınmış bir canın değerini yeni anlıyordu. Umuyordu ki ailesi için zorlu bir süreç olmasındı.

Olaylar açıklandıktan sonra kralın böyle bir durum olacağını tahmin etmiş olmasını ileri görüşlü olmasından başka birşeye vurmamak için kendini ne kadar zor tutsada pek başaramadı. Aklında binbir türlü olay vardı .
Sorulan soruya cevap verenleri dinledikten sonra kendi cevabını ortaya koydu. Gücünü toplayabilmişti

"Bir insan hayatının söz konusu olduğu yerde diyebileceğimiz ya da yapabileceğimiz herhangi bir durumun eş değer olma ihtimali yok. Herkesin başına gerekirse birkaç kişi ya da her yere görüş sağlansa bile her türden açık bulunabilir. Bunları engelleyemeyecek olsakta minimum değerde tutabilecek şekilde fikirler ortaya koymalıyız."

Diyecekleri bu kadardı, ses tonu ciddiyetli ve sakindi. Gözlüklerini kafasından çıkardı ve camlarını sildi. Hayatında bir daha böyle bir tonda ve ciddiyetle konuşup konuşamayacağını düşündü.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#39
Ben özel sebeplerden dolayı yazamayacağım. Herkesten özür dilerim.
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#40
Kral Deith, tek tek hepinizin cevaplarını dinliyor ve hemen sonrasında ayağa kalkıp tek tek her birinizin omzuna elini koyuyor, omzuna elini koyduğu kişinin cevabını değerlendiriyor. Bu eylemine öncelikle Livei'den başlıyor. "Fazla insan atamamamızdan kaynaklı bir sorun oluştuğunu söylüyorsun yani." Elini ağzına götürdü, boğazını temizledi ve tekrar konuşmaya başladı. "Evet, bence de öyle. Haklısın." Sonrasında elini Kwær'in omzuna koydu. "Adamlarımızın ve sizin kapasitenizin bu kadar düşük olduğunu düşünmüyorum. 'Sizce kolay mıdır?' diyebileceğimiz bir ortam ne yazık ki yok. Zaten kolay olmayanı yapmakla hükümlüsünüz." Son olarak da elini Meinsu'nun omzuna koydu. "Sorum da o fikri sizden almak içindi aslında..." Kral Deith, zarif bir kahkaha atıyor ve tekrar karşınıza geçip masada duran evrakları eline alıyor. Eline aldığı evrakları kraliyet polislerinden birine teslim ediyor ve Komiser Yots'un yanına gidiyor. "Sen ne diyorsun? Arkadaşlara bir söyle bakalım, bir de profesyonel bir komiserin fikirlerini duysunlar." Komiser Yots, boğazını temizliyor ve kafasını size çeviriyor. "Göreviniz, korumanız için size temin edilmiş olan insanların isteklerini yerine getirmek veya onlara göre davranmak değildi. Öncelikle çoğunuz bu konuda bir yanılgıya vardınız. Onların sizi yönlendirmesine izin vermeyecektiniz. Zaten sizin başınıza bir şey gelecek olsaydı, size karşı çıkmaları durumunda ekipleri gönderir ve sizi korurduk. Yald, bu lafımı belki de en çok benimsemesi gereken sensin. Suyu doldurmaya başlarsın ama gereğinden fazla doldurduğunda taşar. Tek yanlış hareket ile seller götürebilir." Yots'un laflarının bitmesiyle Kral Deith tekrar tebessüm ediyor ve tahtına oturuyor. "Bu arada arkadaşlar, sizinle birini resmi olarak tanıştırmak isterim. Büyük ihtimalle kendisi söylememiştir." Kral Deith, elini Frip'e doğrultuyor ve konuşuyor. "Frip Ozæf, yeğenim olur."

"AMCA!" Frip Ozæf'in Kral Deith'e bağırmasıyla birlikte Kral Deith de size oldukça doğal görünen bir kahkaha atıyor ve gülmekten dökülen gözyaşlarını siliyor. "Kendisi polis akademisine girmek istedi. Kraliyet işleriyle pek ilgilenmiyormuş da, lütfen ona iyi bakın." Frip'in kızardığını görebiliyorsunuz. Yots da krala tip tip bakıyor ve ardından Frip'i gözlemliyor. "Deith, kız belki de çekiniyor, buna gerek yoktu." Kral Deith, tekrardan tebessüm ederek Yots'a cevap veriyor. "Haklısın, ama onun biraz daha açılmasını ist-" Frip, bir anda haşinle ayağa kalkıyor, tahtın önüne geliyor ve amcasına tekrar bağırıyor. "BEN AÇILMAK İSTEDİĞİM ZAMAN AÇILIRIM, SENİN DÜŞÜNMENE GEREK YOK!" Laflarını bitirdiği anda odadan hızlı ve sert adımlarla ayrılıyor. Afallamış olan Kral Deith, bir süre donakaldıktan sonra size dönüyor. "Gençler, bugünlük paydos. Hizmetiniz için teşekkür ederim." Yots'a dönüyor ve onunla da vedalaşıyor. "Yots, sık sık gel lütfen. Gecenin ortasındayız, gençleri lütfen evlerine bırak." Komiser Yots, kralın dediklerini kafasıyla onaylıyor ve hepiniz krala selam verdikten sonra odadan çıkıyorsunuz. Komiser Yots da onayladığı gibi hepinizi arabayla evlerinize bırakıyor.
Off Topic
Konu sonlanmıştır.

Ödüller:

Ad - Soyad
• Ingenium Puanı
• Pakt bofu
• Değerlendirme Notu

Meinsu Selsei
• 50 IP
• 400 PBF
• 9/10

Livei Nyawodz
• 50 IP
• 400 PBF
• 8/10

Kwær Yantodz
• 50 IP
• 400 PBF
• 7/10

Yald Krishodz
• 50 IP
• 400 PBF
• 7/10
Locked

Return to “Kraliyet Şatosu”

cron